FİLMCİLİĞİN İÇYÜZÜ Yazan: VEDAD ÜRFİ FİLM YILDIZLARI ve YAŞAYIŞ Film yıldızının panya yerine su içtiği görülme: Avrupada film yıldızı olmak yalnız bir zevk değildir, azap- tır da, Yer yüzünün en büyük saz deti elbette “bür, olmaktır. Film yıldızının hürriyeti, şöh- Tet küvretlendikçe — maalesef daralır, zayıflar, söner. Vakıa müstakildir, karışanı yoktur, ister sağa yürür, ister sola koşar, onü prange mevcat değildir. “Muvaffaki ©, kendi. “hürri ellerile, istemeye istemeye, bu- nala bunala prangadalamak iztirarındadı Film sahasının “Meslek ica- batı - Exigenres du - Metier,, çok ağırdır. —- Bir yıldız her adımını dik- katla atar, her hareketinin bu “meslek icabatı, ne uygun ol- masına — bakar. Madem ki o, balk karşısında “Örnek, — bir insandır, herkes on: maktadır ve/ “soksa kalâde bir insan,, telâkki edil- mesindedir, en ufak bir hata- 'man “efkârı umumiye,, tarafın dan aleyhte bir karar verı bileceğini daima düşünür. Yalnız “filmini çevirmeğ, düşünen yıldız kolayca unutul. mağa mahkümdur. Ona düşen baş vazife dalma halka ken. disinden bahsettirtmek için ne mümkünse yapmaktır. Bir ta. raftan şirketler, gereken pror pagandayı yaparlarken bir ta raftan da kendisi her Tahsa *mübahasa mevzuu, — olmak vasıtalarını kullanır. En büyük. silâbı *Lüks, hayattır. Film yıldızı en gözel saray- larda, €n şik Villalarda, en büyük otellerde oturmak mec- buriyetindedir. Onun — hayatı min mütlaka / imrenilecek bir renki taşıması elzemdir. Bazı Demokrat sanatkârlar bu kaide- yekarşı saygısızlığın çok ağır cezalarını çekmişlerdir. ir film yıldızı moda sal kında, sosyetelerde “Modern, yaşayış sistemlerin'de daima göz önünde tutulan bir “İm- tisal nümunesi, olmalıdır. Göz kamaştırıcı modalar. onun bil- lüc teninden bir ipek rüzgür gibi dünaya yayılmalı, en yük. sek sösyeteler önün varlığıyle pırıldamalı, * Modernizm bütün yenilikleri onun muhitin- de aranılmalıdır. Hemde en küçük teferrüata yarıncaya kadar, Bir yıldızın pahalılığıyla meş. bur bir lokantada yemek ye- memesi ve şampnya yerine su içtiğinin görülmesi bile onun geçirdiği Bir sene evvelki bir otoma- bil modelini balâ kullanması bir yıldı. düşürebilecek bi *Şim, addolunabilir. En — son medel arabaların ilk görüldü ü yer, onun muhiti olmalıdır. Her vakit göz önünde bu- Tunmak için rahatını - bozar. Böyük bir suvaremi veriliyor, orada bir güneş gibi görllür. dopchlılım - şerefli locoların a bazır. bulunur, Büyük ya. taşlarda. büyük insanlarla- ve ya şöbretli meslekdaşlarile dik. katı celbetmeğe - çalışır, Ku mar sevmese bile en meşhur kumar saraylarında / binlerce lira verecek veya kazanacak büyük “parti, ler - oynar, ga- zetelerdeki “İntervict . Mulâ- - kat, larda her tabakanın me. rakımı tahrik edebilecek ori- inal tabüyetlerinden, düşünüş- lerinden dem vurur.. Bütün maksat kondisinden bir kelime fazla bahsettirebileceği sigor- talamaktır. "Stüdyo, ların bunaltıcı ça- lışmalarından sonra evinde bir 'tında böyle bir hayat geçir- memek bir azap değildir de Her birisi ayrı bir propa- ganda teşkilâtına —sahip olan girketler, bazen daha ileri bile giderler. Bu yıldızlarla el ele vererek bütün dünyanın alâ- kasını uyandırabilecek “garip dedikodu,, lar icat ederler ve bunları ajanslar vastasile her tarafa — yayarlar. "Yıldızlar,, aa sık sık evlenmeleri, - seviş- meleri ve boşanmaları çok defa bu gibi yalan dedikodu- Casus Lavrens sir sene evvelki model bir otomobili kullanması, şam- onun için büyük bir tehlikedir! lardan başka bir şey değildir Filânca yıldızın filânca sanat- kâr ile büyük aşk maçerası geçirdiği haberi bütün dünye ya verilirken belki o yıldız o sanatkârla sevişmeği aklından bile geçirmemiştir. Bunun içindirki gazetelerde rastlanılan — ölüm vak'alarımı, aşk maceralarını daima kaydi. ihtiyatla karşılamak gereki Yine mümkündürki; şehvet de- disi diye tamlan bir yıldız veya macera kahramanı diye anılan bir sanatkâr, - belki şehvet veya serküzeşt hastalığını ha- yatında hiç tanınmamış donuk yir imsandır. Filim. yıldızı, butün bunlara boyun eğer. Çünkü & hıkta “efkârı umuümiye gariptir. Şahsı hakkında em çok dedi kodu yapılan yıldız, filimleri en büyük alâka uyan- dıran yıldız. olmuştur. Vedad Ürl Kafa tası kısmen kınlarâk ağır yaralandığı söy- lenen maruf casus (Lavrens) acaba bize yaptıklarının cezasına mı uğradı? Telgraflar umumi barp sıra: 'da büyük bir şöhret kazanan ve Tagiltere hesabmna Arapları 'kederek Arap çeteleri: başı 'na geçen Lüvrentin bir motoriklet kazasına uğrayarak ağır yaralara uğradığımı haber veriyor. Motosiklete binmek ve onunla karmak Lavren- n zerklerinden bi 'zenkil ediyordu. Onün. için İngilterenin &n belli başlı fabrika- 'arı yeni bir. motosiklet çıkardık. ça bir tanesini: Lavrense hediye ölmek itiyadında kaç ay evreline kadar tayyare neferi Şov nam altında İngiltere hava - küvretlerinde ça ancak Birkaç ay evvel bizmet müddetisi . bulmaş rine bu işten ayrılmış bulunuyor- du. Özamaaki İngiliz garöteleri Nöğriyatına göre Lavrena, yine Şov ni altında — yazılar ya zıcak. ve yazı yazmakla geçine- € ki, Anlaşılan bu kaza onun ya Zeihk Mmesleğine girmesine mani olscak. Lüerena, ümümt harptö en çok gehret kazazanan İngilir casusu Hattâ İngiliz muharr Fi ve mürerrihleri içinde ona Be itsaya imparatorlu müemislerinin payetini veren bile bulunuyordu. Birkaç ay evvel, bi etine giddetli darbeler indirdi ve onun pok değersiz bir adam oldu.. Hunu İddin etti. Bu ever, Lavrenin Kötüleyen ve onua. ze gibi kahraman olmadığı Ten'ilk ecerdi. Lövrene 1888 de - İngilterede Karnarvon da- doğdu, Ol Mektebi — tamamladıktan sonra “haçlıların mimarlığı ha kında bir ever yazmak için Sur. e Filistinde tetkikler yaptı, erli bedevi kabilesine girerek bedevilerle düşüp kalktı ve bede- vilerin bütün Tehçelerini öğrendi, ayni zamanda orada rast geldiği eserleri ve âbideleri tetkik etti. Lavrens bu İşi tam İngiltereye döndükten ranengiz işlerle meşgül olmaş becermekte Umumi harp kopduğu sırada kendisi bu heyetlerin biri ile Eti- ait halriyat ile uğraşıyor ve bir gekilde serk ve İdare etmiş ve 1916 dan 1918 Filistindeki İngiliz af cenahim “her tehlikeden korumak içim çalışmış- tar. Kendini bu sırada Are r nüfuz su avucunun içine “okadar almıştıki ona " Hicazin ” taçuız hükümdarı ,, deniliyordu. Umümi harp - bitlikten sonra İngilteri inde çalışıyar ve bi lan Elkanistanda başlıyan çeddütleri yıkmak içim uğraşıyor. Tayyareci Şor o namini alan 'ne yukarda - dediğimiz gibi ancak. birkaç ay tayyarecilil çekilmiş ve yazıcılık hayı atılmağa hazırlanmıştı. Verilen haberler doğrulse ame- Kinin cezasına / oğramış olduğuna hükmolunabilir. Yeni tenis kortları Cuma günü anat 17,30'da dağe cilık klubünün yaptığı yeni” teni kortları Vali v tin tarafında olup resmi küşattı bir çay verilecekti Resmini gördüğünüz küçük ve kiymetli artistlerinden “Si kendisi gibi Hikâye : Küçük makinist Küçük Demirin babası bir mühendis idi. Ankara eh da büyük bir köprü ile bir şose yolunun inşası ile meş. guldu. Bunun için ancak ayda bir defa evine gelerek k: ile çocuğunu görebiliyor. Bir iki gün kaldıktan sonra yine işinin başına gidiyordu. Der rin babası yolun biraz ilerisin. de gözel bir ormanlığın için- de, soğuk bir pınarın başında çadırını kurmuştu. Küçük De mir kamp hayatını pek sevdi- için, böyle babası gibi ya pabilmekiçin aklından hep mü. hendis olmağı geçiyordu. Ni- hayet bu arzusuna galebe edi miyerek babasının eve geldiği birgün. — Sevgili / babacığım , ne olur beni de bir hafta için ça lıştığın yere götürürmü sün ? — Evlâdım şimdi. mektep zamanı. Tatil gelsin o zaman götürürün. — Olur babacığım. — Amma imtihanları iyi de rece ile kazanmak şartile, — Bunun için hiç merak etmeyiniz. Babacığım. Nihayet imtihan vakti. Bi. rinci derece ile sınıfını geçen Demiri babası bir sabah erken- den / otomobile alarak yola çıktılar.Altı saatlık uzun bir seya hattansonra n bulundü- ğu yere ulaştılar Burası tam bir yerdi. Açık hava, bol ağaçlı ormanlar, akar sular, bundan başka yol- da işleyen taş kırma makine- leri ile yol ezmeğe mahsus ağır Ailindirler Demirin cok hoşuna gitmi; ir maymunu — vardır. Gece gündüz M film şirketinin lir. Küçük artistin yine Demirl en çok sevindiren mühendis muavininin oğlu Ka- ya olmuştu. Kayada ©o sene A için babası bir yor, ağaçlara çıkıyor, geniş hendekler ve sular . üzerinden atlıyarak spor yapıyorlardı. Ba- Baları onlara bir de çadır ayır. ğa başlamışlardı. Beraber bir şadırda yatiyor, “yemeklerini kendileri pişiriyor, — yakacak odunlarını kiziyor içecek sularımı kendileri taşı- yorlardı. Bu hayat onlara o kadar tatlı geliyordu ki adeta ayrılmak. istemiyorlardı. Demirin başka bir 'zevkide yölu ezen ağır - silindire bir mekti. Silin: tiyar Bekir çavuş yanma ala- üzerinde bir gelirdi. Çok dikkatlı ve zeki bir çocuk olan Demir pek kısa bir zamanda giline 1 kullanılacağını öğrenmişti. Hatta bazı zaman: lar makinist Bekir Çavuş ma- kinenin manyo kollarını Demi» e birakırdi. Demir bu koca silindiri sanki mahir -bir usta i gayet kolaylıkla kul: hnıdi © O gün hava çok sıcaktı. İkâ arkadaş biraz serinlemek için ormanın kenarından geçen dereye giderek yüzmüşler böy- İelikle ferahlaşmışlardı. Baba. larının yanlarına geldikleri var kit baylı ilerlemiş. silindir. ha iskeleti yeni kurulan betom köprünün kenarlarını” düzelti yordu. Yoldan doğru birdenbire te- dâşli telâşlı koşmalar acı acı feryatlar başladığını gören De- mirin babası merakla; — No oldu sakın bir kaza Diyaframsız gramofon Diyaframısz gramofon çalı- bileceğini / biliyormusunuz ? Eğer arkadaşlarınıza böyle bir gey yapacağınızı iddia ederse- İ .niz tabiidir ki buna hiç kimse anmıyacaktır. Fakat bu pek kolaydır. Gramafona bir plâk koyunuz sonra frenini açarak döndürünüz. Bu csnada elinize bir fotog- raf alarak bunun sivri bir kö- şesini pilâğın kanalma oturtu- nuz ve hafifce bastırıcız işte- bu esnada fotuğraf kartından hafif hafif sesler işitmeğe baş- darsınız. Fotoğrafın pl: TARE M kadar parlak- işidilir. Bu usul bir odada başkalarını rahatsız etmeden gramofon dinlemek nler için de faidelidi. Boşuna - Annesi çocuğuna sordu: — OÖntane elman alsa, be- gini ben istersem, geriye kaç fane kalır ? — On tane. — Nasil olur. Beşini benis temiştim ya ? — Evet ama sen istedin: ben de sana hemen vermedimyal. Daldaki adam — Aman Bay yı reca ederim, artık gelme- iysiz. Çünkü kaçacak yeri çalmadı! rukoşmağa başladı. Müheni amındaki adamlar ile bizim İki küçük afacan da koşanlar arasında idi. Yolun kenarına geldikleri zaman, tüyler örperdici bir anzara ile karşılaştılar. Be. kir çavuş makinenin üzerinde ölü gibi Duzaamış yatıyor. On ton ağırlığındaki kocaman si- lindirde kendi kendine homur: homurdaya işleyerek köp rünün üzerine doğru: yürüyor. du. Daha -on beş. yirmi adım köprü — boşluğundan düşecek “hem biülerce ık makine berbat olucak ve hemde köprünün temellerini yapmakla — meşgül — yüzlerce âmeleden bir Çoğu ezilerek ölecekti. İşte gürültü bir telâş bunun içindi. Hiç kimse bu ejderhayı durduramazdı tehli- ke ve felâket çok büyüktü. İşte bu esnada telâşli ve kı ku içinde bulunan halkın 'den Demirin bir yıldırım gibi fırladığı bir anda makineye ulaşarak bir kedi çevikliği ile üzerine sıçıradı. Manivelalara sarılarak makineyi — durdurdu. Herkes geniş bir nefes almış, Hep bir ağızdan. Z. Biravo Diye bağırışmağa başladılar. et o gün çok sıcak ol duğu için makiniste güneşçarp: mış, birdenbire bayılmıştı. De- mir olmasa idi hem makine parçalanacak, hem makinist ölecek ve hem de köprüde ça hşan yüzlerce amele erilerek ölecekti. Babamı Demiri kucak- hadı: Sevincinden gözleri ya- şararak : — Aferin oğlum sen dikkat ve zekân sayesinde makinlete liği öğrenerek bepimizi büyük olmasın. Diye haykırarak silindire doğ- bir Felâketten kurtardın, dedi. BN