O —ZAMAN— Orada biraz daha oturdüktan sonra Örere veda ederek köyden Aaytıldık. İleriye ormanlar ve içer ilerdeki köylere doğru yörüdül Civar ormanlar da ve kırlarda akşamı kadar dolaştıktan sonrn Akam üzeri Cendereye indik. Ora- deki bir kahrede biraz dinlendikter #oara akşamı geçirmek üzere Ayaz ağa köyüne gittik. Köye karan! bazarken girmiştik. Sabahtan akı: gümn kadar. tarlalarında çalışan köylüler, dinlenmek - üzere köyün meşdanlığındakt kahvelerin Sönünc oturmuşlardı. Yanlarına varınca birer selim yererek bir de. birer dakemleye oturduk. Kahrelerin bu. dundağu meydanlıkta bakkal dür kânı da vardı.. Karnımızı doyür mak Ünere birer ekmek- peynir yemeklerimizi yedikten — hik etmiş ve köy kâhyalığı yapan birisi biza şa aunli sordu. — Arkadaşlar nereden geliyor. sunuz? Nerelisiniz. HaaT cevab yerdim ve yöyle uşmağa başladık ı — İstanbuldan geliyoruz. Köy. dere çıktık. Kara siğir hayvanı topluyoruz. (Kara ağır bi hadanız, Bulgarlar memleketimizi “ İşgal etli, İstanbula geldik, ekmek gpöram için delaşıyoruz. — Burada hayvan yoktur, D a içerilere - giderseniz. oralarda bulursucuz. Siz beş kişi ortak aai — Evet ortaklık yapıyoruz. Hayran aldikça ç kişi banları İstanbula serk ediyor, biz ü kişi diğer köylere gidiyoraz. — İstanbuldan me vakit Aktı. aa ?İstanbuldu ne havadlsler var? Ben — Bir İstanoaldan bu a hah çıktık közleri dolaşıyoruz. İ tanbuldaki havadinler “ne olacık “ belki siz de işittiniz. Mahmud Şev- het paşanın ketillerini” arayorlar Güya bu taraflara gelmiş Genili. yer, Kühya — Baralara gelmedi am- 4a eh belli olmaz ki belki de ile, iye ormanlara gitmişlerdir. Dedi ve bir aralık yanımızdan el git Aradan on Beş dekike geçmecişti ki kübya yine geldi — Birldinde Oç Gört mülik hayran Bulunduğunu ve fakat bunları v bab gösterebileceğini söyledi.. Bu gi ym e agdira Biz de kahveci müsnade ederme —Hüseyin ağa bu adamlar köyümü-| ün müsafiridir.Bu gece senin kah- vede yatacaklar dedi ve yalıracak amma kusura bakmayı Moris Löblân — Birkaç zamandır. bir sürü vzasiz mektaplar alıyaruz.Bu mek- tupların hepeinin makine ile aeemi iel tarafından yazıldığı anlaşı: hyor. Hepel de (Vezine) den gece “portaya verilmektedir. Ben bunun (Vezinede kimlerde yazı KORCLURU L a J SAD e nun intikamı “Arsen Lüpen,, in yeni maceraları —59— Mahmud Şevket Paşanın katil- lerini nasıl takib ettik ? Z— hayretimt mucib olmuştu daha- köylülerle şuradan buradan görüşdükten iyordu. Arkadaşlardan bir kısmı bul dakları boş ve başlar yarak uyumağa, Ben henöz uyaz dum. Kahvede kalan bir ikâ de gitmesini Birdenbire bana hitaben sertçe gu sözleri söyledi — Arkadaşlar dişarı çıkınız. Arkadaşlarım da kaldır. Karakc. var bir şey mi Onlar uykudan kalkınca ne oldur. guu anlamağa çalışıyorlardı. Ben haydi. kalkın ve hemen dişarı çıkan dedim. Jandarmaların — elleri - silühta bazır vaziyette durduklarını gö rünce ser çıkarmadan dışarı çiktık. görünee gu Törleri söyledi Arkadış — bizden — güpke aet tti e S GU giniü. — İkişer — ikiyer ” yürüye Seklni acık yuracağız haberiniz olsun karako. Ja gidinciye kadar birbirinizle ko. nuşmak yasak. Dedi Bu vaziyet ve tehdit karsısın. sör söylemenin ne kadar tehlikeli olduğunu anlamıştık. Gece yarısı Maslak karakolunua yolunu tuttuk. Epeyee yol yürüdükden ve ce gittikten sonra karakola geldik. Bizi getiren jandarmalar karakol nn odanına soktu. Onbaşı bize hüviyetimizi sordu. Bizde mur olduğumuzu, katlller üzere Polin müdi Beyin emriyle bu kıyafete girerek buralara / geldiğimi Devamı var Mütercimiz A. Vasfi atmış olan kimse onunla som bir mektub daha yazmağı ihmal et- memiş. Çünkü dün gece polla müdü. riyetine gittiğim vakit yine aymı maki yazılmış bir. mektab daba- buldüm. İşte bu mektubu size okuyorum 1 “Bundan iki ç hafta evrel bir gece Simon Loryaaı - vurdukları enddenin bir yanında büyük bir Türk dili için Felsefe ıstılahları Oi Yunancası / Alistenetiondur. 4) Kapıb götürmek, kaldırıb kaçırmak. b) Bir şeyin bir par» çanını keserek onu azaltımak. €) Bir bedenin bir uzvunu, bir cüz'ünü kesmek. ç) Bir şeyi alıb kurtarmak. a) Felsefede tecdid etmek. Lütincesi Alistractiodur. a) Koparmak, - sürüklemek, şid- detle alıb götürmek. b) Bu- lunduğu yerden tutub ayırm. k €) Yoldan çevirmek, uzaklaş- tırmak. d) Bir yerden çekib almak, tutub koparmak, e) Kurtarmak anlamlarında alis- trahs mastarından gelir. Fransızcada a) zihneti bir ameliyesidir, ki bununla keyfi- yetler boğli oldukları eşyadan ayrı olarak düşünülür. h) süretle tecrid etmek kuvveti- dir, -Kendisinde Latince kö- kün öteki manaları kalmamış- tır. - Almancasıda aysı şekil- de anlamdadır. İngilizcesi de böyledir. Burada başkaca a) £ h. (hİfraz tefrik, dünya iş- lerinden nefret delaletleri de vardır. İstl âhat / encümeni — bunun karşılığı olarak tecrid tabirini kullanmıştır. Bunun Arapçac (a) bir yeri nebattan hal mak. (b) Bir nesnenin kışrını soymak. (c) Derinin - tüylerini koparıb katlanmak. (ç) Soyub çıplatmak, (d) Kılıcı kınından iyırmak (Kamus tercümesi) gi- bi bir şeyi bulunduğu yerden ayırmakta birleşen bu süretle Yunanca ve Lâtinceden füru: atta değilse bile aslına itimad 'eden manaları vardı Türkçe soymak. fillinde (a esvabını çıkarmak. Çıplak et- DİRCERİA A mak c) derisini çıkarmak Ka- musu Türki gibi manalar birbi rinin b,e, ç anlamalarına uy: zibnini teerid / vas eşyanın keyfiyet- lerinden birini —diğerlerinden 've bizzat eşyadan ayırı kendi mesleğine kapıb göt düğü gibi bu füllerinde devam Kezalik kaymak masdarında da a) Bir şeyi zorla almak. b) Uzaktan çekib almak (Kamusu Türki) anlamları vardır. Bun- dar, zilmin eşyayı mülâhaza ederken, bu manevi mücade- lede onlardan bazı keyfi kapıb - alarak bunların özere, yani eşya ile rını keserek düşün.mesinin mah- sulüdür. Nasıl ki bu tarihe ve Lâtince kökler, bu düşünüşten BÜ İrcla süne. yrcaklımaıın g 'tında bir mendil görülmektedi Bu mendilin nereden geldi tahkik etmek herhalde faide gerek,, (Güro ) mektubu - bitirdikten sonra sözüne devamal Mmücibince bahçeye gi Filhakika yapraklar da bir mendil buldum, İşte mem dili gösteriyorum. kürlenmişti demlr pi Fakat üzerindekl gu ince uzun hiyet almışlardır. Uygur lehçesinde üzmekmü- teaddisinde a) Üzmek. Kesmek. b) Koparmak, e) Kırmak. Ay- ni kökten sıfat olarak uza ke- limesinde a) Üzülmüş. kopmuş. b) Ayrılmış. <) Mücerred. ç) Yalnız (Büyük Türk Lü, anlarılı ki, felsefi gö- rüşe daha ziyade yaklaşmıştır. iyet birde a) Tek, sade. b) çıplak, açık demek olan ye lın (Kamusu Türki) dır. Tecrid yapılırken, müşah- hasatın tek bir keyfiyeti göz önüne alımır. Binaenaleyh bu- nlanma diyebiliriz. stilâbin - konuluşu, köküne göre, Şark ve Garb esaslarına uymazsa da, bizemah 4 olur ve öteki üç ik kelimelerinde de ayaı bakçardır Abantik Latince çekli absurdus dur. (a kulağı trmalayacak sürette abenksiz olan (h mecazen ak- İn uygün. gelmeyen. mentika uymayan denektir. Almaskeltrldere Gicklezi va Vünğüdlütilin Eyçulke Bd vüp. den mürekkebdir. Birincisi uy. gön geliribi ve ikincii mama ©e (li birden (e aa hi elimadaymayaz b) gürik slan c) mümteni (ç tahaf, gü- tünç demektir. İkinel karşılık da ikl cürdür. Birincisi yok: kak ve ikinelei kafiye ve birden a)kafiyesiz manasınadır. Mecazen b) mümteni e) bahis eee delinl 5)- başlalaeri Seltmdiin B pektriz li tince ada uygundur. Çünkü kafiyosiz veya kafiyasi bozuk antneler, yokluğunu hisset- A ir ei ae dmaly A Ürineei yakeksidÜü, Be da T özdür, Ervelkiri yokr İ adihdiri Kanellkaman allağa » giki cbn “ikelelet bedan ll Glk- kalimenin tam karşılığıdır. (a manasız boş manalı b) mümteni buda- laca söz. (e mesele'z ve karı- ir şeyden fe- ragat edib geri durmak (Ka: müs tercümesi) maz nadan gelir. / Filhakika mevzu ile mahmul arasında nisbet bulamadığı kaziyelerde, vaya mammudu bih nehiceleri bi Tibirine uymayan / kıyaslar bir hüküm vermekten, onları bir neticeye bağlamaktan geri durur. Çönkü kendisinin tabi olduğu mebdelerle önüne çı- derinleştirmeğe / moeburum. Müsyü (Felisiyen ) maadam, kl Tütfen — cebinizdekl misaiz ? derhal / cebinden (Guso) ilki mendili çei gerek boyu, bahe çede bulunan mendilin - aynıdır. Bunu siz de görüyorsunuz. min kimyahanesinde üzerinde gö rülen pas rengindeki lekelerin kam dekeel olub olmadığı tahlil odile- ektir. Eğer lekelerin kan İekesi olduğu tahakkuk ederse bu, evve- Y Fületes asra d Gnen Taz. a) vürmüş. olanın aleyhinde geyet kuvvetil bir delil teçkil oy. Tiyecektir. Komlser başka bir gy söyle- Toros gençleri Gayrimübadil Dün senelik kongrele- | Komisyon emlâki mü- ini yaptılar zayedeye çıkaracak Gayrimübadiller komisyonu bonoların karşılığı olan Ziraat bankasındaki emlâk dosyaları- ni sür'atle dün almak için te- gebbüsatta bulunmağa karar vermiştir. Bankada — bulunan — 14,000 dosyadan ancak 5000 tance min bankaca müameleye ko- nulmak üzere bazırlandığı ve diğerlerinin de muhafaza edil- gre riyasetine Bay Sa ircisliğe Bayan' Kıymet, âze: lklara da Bay Örhan ve Bay Celkl seçilmişlerdi. 'Bundan sonra Toros / genç lerbiriği çei Bay” Aralam - bir sene zarfında apılan işler haklındaki raporu okumuştur. Buraporda, Ankara ve Mer: sinde şübeler' açılmanı için ça dışıldığı, Ankaradaki şubenin | diği tesbit edilmişti ağılmak. Üzere “olduğu, “azü | yon emlâkin mürayedi oğalması için çahı- | günde- bitirecektir. alldığı bildiriliyordu. - Bundan | Sur h iradan Üi bayeti iüacü çi DT Z TC muamele gören bonoların bu müzayedeler dolayısiyle çabuk veleceği ümid edilmektedir. Müzayedeye çıkarılacak emlâk rasında kıymetli binalar var- miştir. Yünlü ve pamuklu Türk - Fransız ticaret masının feshedilmesi dolayisile tenzilatsız gümrük tarifesinin evvelki günden itibaren tatbik edildiği malumdur. Verilen malümata bu kararın tatbikinden ım beş 'ün zarfında tenzilatlı tarife İen istifade edilerek gümrük- 'ten çıkarılan yünlü ve pamuk. Tu mensucatla diğer bazı eş- .yanın değeri bir milyonu bul- Siyam Kralı tahtından feragat ediyor Londra 1 (A A)— “Tay- mis, gazetesine göre, Siyam Kralı tahtından feragat etmek üzeredir. Yerine geçecek olam muştur. -Kararın tatbikinden | 11 yaşındaki yeğeni / Prene sonra da gümrük işleri durgun | Ananda İsviçrede - bulunmak- bir hale gel tadır. kan kaziyeler arasında müna- sebet bulamaz ve hükümden feragat eder. Öz Türkçe ile karşılığına ge- lince, imkân ve ihtimal beyan eden olmaktan menfi şeklile olmaz sıfatı bu. fikri beyan edebilir. Bu kelime, Kamusu Türki: Muhal, imkânsız, müm- teni suretinde tefsir olunmuş- tur. Başka dillerde geçen ısti- dahlara iştikak cihetinden uy- 've kısmen kullanışında ittifak vardır. Bu cevkere nisbetle daima togayyürde olan, tesa- düfen vukua gelen, sebat ve devamdan mahrum bulanan bir halin ifadesidir. Bu manayı Türkçede geç- mek masdarındada kımen bu- luyoruz, a) Yer değiştirmek. b) Birakib gitmek. c) Kalkıb gitmek, ç) Devam etmemek. (Kamusu Türki) bötüa bu hal- mazsa da, harici - veya akli | ler, mahalle nisbetle gelib ge- ibariyle, —mantıkta | çici bir vasıf arz eder. takib olunan maksada tama- | — Binzenaley öteki dillerdeki mile -»lîr::::r-b_*'_-i*- m-:_-"_ manalarla hakiki ve mecazi ola- pişbetle üyük sarahati | yak kısmen uygun gelir. Bi nacnaleyh bu kökten, geçer kelimesini kabul edebiliriz. Halk mubadele olunan paraya “ge- çer akça,, demektedir. Budı bütün, şumulile değilse bile, bir cihetten arzın — muac accidens dır. a) Bir in yanına düşmüş vaki o arzuhal c) Tesa- üf, ç) Felaketli | Bizde cüzüden gele intil hal, arıza Yunancasına uygun- | retile * geçer , diyebiliriz. dur. Kezalik eti kelimesi Almanca ve İngilizcesi Fran- ea e A AA b) arz. ç) arıza. d) Felâket Islâhat encümeni, arz karşı- ığını kabul etmiştir. a) Meta, n ve akçeden gayri ir. Anlarda sebat olmadığı b) İnsana ariz olan maraz ve keder. c) Mutlaka mal, az olsun çok olsun. ç) Devam ve sebatı olmuyan şer Siip Bdi d Rİb çe V bi Yd ezlk ilE vardır. (a) Ödünç — alınmış, kullanmanın kendi mali olmz yan, müstear, ariyet, (b) yerli ve sabit olmuyan. (c) İsteoik- dığı vakit konulub çıkarılan. (©) Tabil olmıyan, suni, sahte demektir. (Kamusu Türki) buu- Tardan sabit olmamak, arz mefhumuna uygündür. — Bini 'enaleyh bu manadan cevheri mukabiline naklolunabilir. Renk- ler, kokular, tatlar geçer, veya iğretidir gibi. M. Çanki miyerek iki nişanlıyı (Klematit) köşkünün aksi istiks çılab gitti, metinde yine vola doğru gitmekte (Raül) yerinden kalkarak de- | idi diki : (Rsul) bu urlığın bir İşaret ol —Atizim Felisiyen zabıta işleri ine fazla / sıkıştırnağa - başladı, herhalde sizin hakkınızda şüphe- deri gittikçe artıyor. Zannedersem, müstantik Müsyü (Roslen) birkaç gün sonra sizi tek- yar çağıracak ve bu defa dağana hükmetti ve bir ağacın ce çıktığı, bahçenin kapısından ya- Yaşça dışarı fırladığı ve onun da zal tarafa doğru yürümeğe dar arasında nn kadar gti daki a yürümekte y olduklarını kar ranlıklar içinde seçebildi. geconim karanlığı pek kesif olmadığı için Raul bu İKi kişinin (Fostin) ile (Felisiyen ) olduğunu farketmekte güçlük” cekmedi. Her ikisinin de heyecanli hecanlı konuşmakta ol. dakları anla büsbütün başka şeyler düşünüyor. gibi görünüyordu. (Raul) ise, delik: kaydisine büsbütün kız (Rnul) 6 akşa yemekten sonra kenarındaki — yol üzeriade bir kadın gölgesi gördü. Bu gölge