lopedi Müverrih “Michlet,, “Mişle, Bir karümiz yaz Muharrirlerimizden — biri — eserini okuyorum. Eserinin baş- lanğıcında “Michlet,den baha diyor ve " Michlet - tarihten, İnsanların hürriyet ve adalet için meler düşündüklerini, neler yaş taklarını bize bildirmesini Ba, tarihin. idenlist taradır, — Giyor. BuMichlet,in kim oldu- guu bilmiyorum ve bunu ansik- itunumuzda: izah etme- mizi rica ediyorum AŞ Cevabımız “Jales Michlet, Fransanın en tanınmış tarihçilerindendir. 1798de — Pariste — doğdu. Charlemagne kolejinde tahsili ikmal ettikten sonra muallimlik elti * 1830 da Fransa hazine ev- “gakının tarih kısmı şefi oldu ve Sorbonda “ljuizot, ya- vekâlet etti. Onun Fransa — Türk Jinekoloji Cemiyeti ken- line organ olarak bir mecmua ğe başladı. Bir'nzi sa- hesüz gördüğünür ba /—mecmuanın bizde uyandır- dağr intibalar şunlardır: B — Yordamtada fi çalış zevkı, havesi ve muhabbeti ıyor. Bu, yükselme savaşın. 4 nibai zaferin mutlaka kaza F sümlere l dk Üü Te simar B Fi d eli Blalan arakaşlar ita bağlanmışlır. Bu da yolndaki mesahil proğe rama merbut olduğunu! şahsi keyf işi olmaktan çıkarak Kibir mahiyet aldığını gönler Çrir. Bu itibarla ayrıca ifthara h 3 — Fen adamlarımızda fe- rağat hissi - hâkimdir. Böyle olmasa berkese yaramıyan ve hatta meslek / mensuplarından ancak ihtisas sahibi olanla- “veya ibtisas temin etmek enleri alâkadar eden mev- masraf ihtiyar ederek ortaya atmazlar, atamazlar. l İşte Türk Jinekoloji cemiye- Ü tünin çıkardığı mecmuayı ele Hat almaz bu üç noktayı düşün. sız müverrihleri arasında yük- sek bir mevki ayırdı. Michlet ateşli bir demokrattı. 1851 de konferansları — menolundu. ve kendisi bu tarihten 1874 de ölümüne kadar tam bir taraftarları ile Jizvitler aleybinde yazılar yazdı. Onun tarih hakkında te- lakkisi "geçmiş hayatı yeniden yaşatmak,, kelimelerile hulâsa olunabilir. Onum hâdiseleri zen- gin ve canlı bir. surette tasvir küdreli, bilhassa Kurunu vustay: anlatan ciltlerinde görülür. Üs- tadın mühayyelesi küvvetli ve gairiyeti deha derecesinde idi. Fransanın toprağını ve müteva- zi balkını çok - se Onun “Jandark,, 1 tasviri, bir eserdir. Yalnız kendisi kâmil bir üverrihin en belli başlı vasfı raf, hıktan uzaktı. hlet,, in kuş, haşere, de- 'niz, dağ namındaki tabii eser- Jeri gayri ilmi olmakla beraber büyük bir edebi kıymeti haiz- y Türk Şinekoloji Arşiv'i dük ve seçindik. Bizzat mecmuaya — gelince bu fenni bir eserdir ve fennin henüz aydınlanmıyan, müphem kalan, münakaşa mevzuu - teş- kil eden meselelerinden bahse- diyor. Binaenaleyh bu. sütunda mecmuanın yazılarından tahlili veya tenkidi değil, hâtta alel de bir ifade ile de bahsetmek imkânı yoktur. O yazıların kıy- metini ancak ehli anlar ve cek- yahut fazlası varsa ön- darı, ehil olanlar takdir eder. Bir Jinekolaji mecmuasının yüksek kalemlerden çıkan ve mühim mevzulara temas cden yazıları ihtiva ettiğini söylemek- İe iktifa edeceğiz. Meselâ en başta Profesör Doktor. Kenan Tevfik Beyin “Gonorrhde,, baş- hikle bir yazısı var, Şöyle bir dik, daktorluğa - ve besi olan Jinekoloj tan ve yakından bir alâkamız olmadığı halde anladık 'nore bahsi mifhim bir bahistir. Bunun üzerinde henüz ilmi mazarı ittifaki yoktur, hastalı- ı bazı safhalarda teşhisi bile müşküldür. Muhterem profes bu mühim mevzua dair on SAT İŞLERİ Dyoslayya - İtalya arasın. 5 ol Siyasi — anlaşamamazlık- Yerllek çok olmakla / beraber ralan münasebetleri çok geniş- di kalyanın ticari teşekkülâtı - Emmleket arasındaki ticari olan leleri — bilhassa — teçi mumaC mahiyettedir. Arn, ithalâtının yüzde 57,8 kağında, Çıda maddeleri, ham bakkal Tye bayvanat - teşkil alelâcele-, Yugoslaya da bilhas- Arnavutk eşya ithal eden bir işte bu ,. Bu ithalâtın mahte- düşmüştüdeki yüzde nisbetini bacakları da T yaralanmı ” SŞ Gn Tramvafar Yugoslavyanın düktörlerinştinda mamul eşya- caat edilmiş isbettir. bulunan — Tox Yugoslavya hastanesine 'a geniş mikyasta İki otorleler yapmak için nti GK R T bil kazası d€ patates, pi- öbür tarafa g för Tabirin ( famıştır. Şimdi pi- numaralı otomlallar. için kilosu maruz kalmıştradan dört kuruş 1 Sedencoldlari, Batiallr 2 İzzet olduğu yçuğu, baş kelk halde yığılıp Kdan yüz paraya Vokayı el e LEn bita memurları 190 paradan 4 uzun zamandır. Sillee hei ni oli eaddesindenm 17 buçuk a akı nn 20 ye kadari Büsün sadenesine ni B MT ae lrlyi - —ei 25ile 26 sahife kadar y525 kuruştadır. Şi dedln DüRe © deye, tetebbua Yo gn 35 kur terit makaleden ' haktadır. Sade elde edeceklerine AAT DLee Sonra yine prol fazla b a ae DY0 nektedir. Urs Bukdarına dalr biji 68, Birecik Sılı. Yine müşahedi? tipleri 60 ettirilen ve resimlelar; Diyari» sik edilen bu yazınilar 55, Er- miyetini, biz bile antiş S0, eri bu yazıyı doktor A yağları 55 beyin unku rahim hrdır. Yerli nn tedavisine ait byağları ki- kip ediyor ve bir. çberi 30 ile dâ onun arkasındar. yon. bir kum resimlicareti ğer her ilim şi böyle bir mecmua int$H ehti ve alâkadar olanlar ta' ÇY rağbet görerek yaşarsaşımuştur. müzda ilmi ve fennir bu meselesi kendiliğinden. ayın mür, mütehassısir Almanzanın da ilim seviyemiz d Dir e Ak ae irde bu yekön det Mecmuatiin ilk el ayında 115 yaşamanarkt ASA DNT Birya Yugoslav mallarının birinci müstehliki olmaktan çıktı vaz'yet çok müsaittir. Son se- neler zarfında Yugoslavyanın İtalyaya yaptığı ihracatın liste- #ini aşağıya yazıyoruz. 19Ö — iaza — rasa — örüzüçoz Ancak'son seneler zarfında Yugoslavyanın - İtalyaya — olan ihracatı miktar bakımından V 50 kıymet bakımından da ?4 62 eksilmiştir. Miktar ile kiymet Arasındaki bu nisbetsizlikte ih- racat malla hayvanatının fiat dü- sünden ileri gelmektedir. 1933 Yılına kadar Yugoslav mallarının — birinci müstebliki İtalya idi. 1933 — Yılında ise Avusturya - birincilik mevküni almıştır. m ekserisinin ve Bulgaristanda rekolte ve meyva ihracatı Bulgeristen mili iktimt n zaretinin neşretliği itatistiklere göre T9 Takat heticeleri şun fardır: Habubat Ekim sahan — Ümami rekolte Dikar) Kental yzasans7 Tasisea Çardar — aseaa D kira Zassuas — V Cassnsa aaf — izisar Taszoe Bu metleeler. memleketin da- hiltiktiyacını giderecek miktar- larda olmak'a berazer ihracat yapılamıyacaktır. 4 Eylül tarihine kadar Bul- Te ee d ya, Çekoslavakya, Lehistan ve İevişreye 1177 vagon tere özüm ğönderilmiştir. Üzüm ihracatı bilhassa 15 Eylölden birinci T - rinin ilk haftasına doğru tek: üf edecektir. Nakliyatın hiç bir arızayn — uğramaksızın ve gecikmeksizin yapılabilmesi için her türlü tertibat — alınmıştır. Bulgar taze üzümlerinin yaban. c piyasalarda fit şunlardır. Viyana p'yasasında Hafiz Ali dinı örümler kosu 17-18 leva Dimyat 16-17leva, Çavuş 15-16 leva. Aymı piyasada Yugoslav üzümleri kilosu 15 Macar üzüm- deri kilosu T1 levadan satılmak- tadır. Bulgar şeker fabrikaları kapanıyor Alınan haberlere göre, Bulga- yistan şeker fabrikalarından üç tanesi kapularını kapamağa kae rar vermişlerdir. Bunun başlıca sebebi ellerinde satılmamış 14- O00 ton geker istoku bulunma. Rusyada altın Kuzyanın ollan İntibaalkiainü. temediyen artmaktadır. Bu e ne istihsalâtının 26000 kilo da- Ha Grtacağe tabinin olummakta dır. 1933 istihsalâtı 87000 kilo olmuştu. Bu yekün da 1930 is- tihsalâtından yüzde 40 nisbe- * Ferdinant diplomasi âleminin hiylekâr bir siması olan Abdülhamitle uzun uzun gö rüşüyor ve Osmanlı çok yarayacak olan hiyle ve hud'a| alıyordu. hamit Bulgarların genç pren- sine karşı gittikçe arlan bir alâ- ka gösteriyor, kendisine bir çok hediyeler veriyor, hattâ ordu. sumun müşürlük rütbesini ihsan ediyordu. Nisanın dördüncü günü Ab- dülhamit — tarafından — Bulgar promsinin rükübuna tahsis edi- miş olan - “Sultaniye, — vaparu “Ferdinand,ı “Odesa,, ya gö- türmek üzere Boğaziçinin mavi sularını terk ederken - Bulgar Çarı “Bizans, tahtısa kurul- mak fikrini adamakıllı benim- semişti. İşte bu sabit fikir üzerine- dir ki, yukarıda da söylemiş ol- duğumuz gibi “Ferdinant, Aya- sofya camiinin bir. resmini hu- süsi mesal odasının ” divarına astırmıştı. * Ferdinand ,ın Bi- zans tahtına oturmak, “Aya- sofya, da ayin yaptırmak hül- yalarının nasıl suya düştüğünü ise anlatmış olduğumuzdan bu gün yalıız bülyalarından değil taç ve tahtından uzak yaşayan “Ferdinant,, son vaziyetini, men- fasında masıl / yaşadığımı da ki- saca tasvir ile bu bahse niha- yek vereceğiz. Bulgar Çarı *Ferdinant, artık *t keşmekeşlerinden süreti katiyede elini çekmiştir. Bugün onun yegâne meşgalesi çiçekle- rile, kelebeklerile, kuş, kolleksi- yonlarile meşgul olmaktır. (Koburg) daki / kâşanesinde yüzlerce cins kuş besler ve bu kuşlara elile yem verir, Sabık Bulgar Çarı çok mütebahhir bir çiçek ve nebatat mütehas- sışıdır da, / Bugün “Ferdnant, ismini taşıyan bir çiçek ve ne- bat vardır, * Ferdinant ,, Felemenkteki 'Doorn,, şehrinden uzaklaşmak müsaadesinden mahrum bulu- 'man sabık Kayser gibi bir takım kayıtlara — tâbi” olmadığından istediği yere seyahat edebiliyor. Sabik Bulgar. Çarında bugün ULGARLAR CATALCAW — ÖNÜNDE “Sultaniye,, ile “Odesa,,ya giderken... Eylâl 17 l “Bizans,, tahtına kurulmak fikrini adamakıllı kuran “Ferdinant,, şimdi melül, mahzun, tam manasile menfa hayatı geçi, & y iyor. serveti sâmn namına — birşey kalmamıştır. Bu itibarla çok masrafı mucip olan uzun seya- hatlarden ziyade küçük teferrüç. lere ebemmiyet veriyor. “Fer. dinat,, tiyatroya — fazla düşkün olduğundan ve musikiyi de pek indem bilhassa oturduğu şebir civarındaki meşbur. “Bay- zenth,, un “Vağner,, operalarını biç kaçırmaz. “Ferdinant,, itikadatı batilar — ya pek ziyade inanır. Hatta bir rivayete göre gençliğinde meşhur Fransız falcısı Madam “Dö Teb,, i görmüş ve bu ka- dın kendisine hayatı hakkında bir çok. ifşaatta bulunmuş imiş. Ba rivayetin ne dereceye kı 'dar doğru olduğu malüm olma. makla berabere “Ferdinat,, tın tasavvufa büyük bir meyli ol- duğu gayri kabili inkârdır. Hat- 'ta yengesi kendisi için “büyücü ve efsoncu Kral,, dermi 1927 senesindedir ki | nand,, bir Almaa vapuriyle Ce nubi Amerikaya geçmek sure- —— tiyle ilk devrilem seyahatini | 'erdi. yaşına rağmen şayanı hayret bir hayatiyet gösleren sabık Bulgar Çarı Arjantin, Brezilya Şili şehirlerinde fenni tetkikat- 'ta bulunmuş bir ilim ve tetkik hayatı geçirmiştir. Ferdinad, Amerika sryaha: tünden sonra Şarki / Afrikayı Sudanı Mısırı da gezmiş, dolaş- mıştır. Bu- seyahatlerden avdetten sonra — bir zamanlar Bizans tahlna — oturmak — bülyasını kurmuş olan “Ferdinad, şim- di melül ve mahzun bir ha- yat sürmekte “Koburg,, şehri- 'nin kasvetli ve sessiz muhitin. de metrük ve mühmel yaşa- maktadır. Sabık Çar son söz olarak diyor ki: “Evet üç senedenberi bu menfa hayatımda tek bir yazifeye - vakfı / vücutettim ki bu da gölgemin - Bulgaristana aksederek - oğlumun. mesaisini ihlâl etmemesidir. Görülüyor yal Sabık Bulga- ristan Çarı bu inziva hayatında bile Bulgaristanın menafüini dü- günmekten hâli kalmıyor. Son - “çabek harırları Bir , Milli Raryle yüzünü yıka da aklın| kelma Keİzim. Galiba sende uyku MÜZEElİği variki söyledigini bilmi V) , Latti Süreyya, cidden müteemir üyordu, dedi, ki ı — Peki aa teklifimi niçin Hleul etmiyorsun, bundan sana İzarar gekie? yörün. — Sana şimdi. yüzbaşımın Emrinden dişarı Peki, Melöhat Hanımın ne- olduğunu biliyor munun ? Bilmiyoruz dedik yal Hem Tefrika No: 99 'nerede olduğunu öğrenip te ne yak pacaksın ? Lütfi Süreyya biraz düşündü, dedi, kiz — Kendisine bir mektup yaz mak istiyordam da. Bazı kusüre katen çok mütcessir görünüyordu. ner Çavuş dedi,'kir — Kusuruar olduğunan biraz, farkına varımışaın. Glamafi geç le glen şimdi pişmanlık - yösterdiğine ivi ediyoraın. Yalnız artık. senim içla, Melâbat Hanimla uğraşmak aiz değil Bizim Yüzbaşı Bey v üstüne almıştır. Onun üstüne aldığı işe de ka- yışmağa gelmez. Zaten ven bizim (pansiyon) da/ yüzbaşımın yumruğu 'ne demek olduğunu öğrendin. Bir de silâhim tecrübe etmeğe kalkış- ma! Birim Remzi kaptan, babıriye- 'mla en yaman zabitlerindendir. Bü- tün babriyede şöhreti ve İn ağraşmak — Ömer Çavaş kusuruma bak- a. Ben Melhat Hanımı artık büsbütüm kaybettiğimi anlıyorum. Fakat/ kendisini / unulamıyacağım. Ben onu bukadar serdiğimi. yormuşum, Şindi artık. elimden büsbütün gidince ne buluumaz bir evher kaçırdığımı anlıygrum. Hal buki ron zamanlarda bana çok raz bita göstermeğe de başlamıştı. Ben vese idim, belki gündi bâlâ merbut kalacaktı, ah Melâhakı Ah.. 'Ne hata ettim de venin kadrini bilmedim. Şimdi kimbilir. benden nekader nefret etmektedir. Halbu- ki o kadar nefret edilecek güna- him da yök. Kendisine çektiği yicdan Azebımı, yürek acısını olsun bildirmemek, hişbir şey. söyleme- mek, halimden haberdar edememek benim için ne büyük felâketi Ben bir hata ettimse onu kendiliğimde yapmadım. Benim önüme düştül fikrimi çeldiler ve yanlış yola git ameme sebep oldular.. Ah Ömer çavuş hakikaten yüreğim çok ya mıyoru. Söreyyamın ü sözleri samimi idi. Kendi de pek farkına varma- dan Melâhati çok sevmeğe başine aaştı. Zaten Melâhat gibi bir kırı asıyıp, onünla / düşüp” kalkıp ta gevmemek / imkân harıcında idi. Şimdi artık Melâhatin elinden ka, Giğını anladıktan / sonra bu bütün şiddetiyle kendini göstermi üe başlamıştı. Kıskançlık, d hasret ve ihtiran, inkizarı emel gibi hisler kalbini ke- airiyor, bele hasmi tarafından bu kadar kati arette mağlâp edilmiş olmacı, onun karşısnda her cihet- 'tem bu kadar âciz kalman büzbü. tün baysiyetine dokunuyordu. Fakat bukadar kavi bir hasımla 7 Remri daha iken “bile ona / küzik t tavırlarını, erkekçe deta kuskanıyordu. Remzinin Türk bah: gerefli bir zabili ol duğenu öğrenmişti. Bu şanlı zabit her cihetten, ahlak, vicdan, cesaret, fedakârlik / cihetinden — kendisine ik idi. Kendisi ise vi 'ne olduğu meçhul bir Suri eli idi. Evet gik idi, güzel - giyini yordü. Alapr biliyordu. Bir kadın meclisinde kendinl bir bakışta/ beyendirecek - birçok evanlı vardı. Fukat bütün bu mesi- yetlerin, Melâhat gibi asil ruhlu bir katin üzerinde, Remzinin erkekçe mesiyetleri kadar müessir olamıya. çağını, bu kibar T in o a usul ve kavnidi iyi kibar, mert ve şanhi Türk - zabitini herhalde kendisine tercih edeceğini — | pekâla takdir ediyordu. Hele Melâ. Bata karşı yapmak İstediği fena: hıklardan — Büsbütün #fledan azabı duymağa başlamıştı. Bir anda gayrlihtiyari bir esik- le kendisi ile Remzi arasında bir mükayese yaptı. Kendisi ne Idi7 Bütün hayatı boş geçen, ahlak ra Melâhat boğulmak- tehlikesine imaruz kabnca arkadaşları da, ken: 'de en ufak bir fedakârlığa bile — $ sişken, sahilden gengi kazın, boğulup gitmesine seyirci kalı mişken Remzi biç tereddüt etmek- sizin denize atılmış, cidden kahra- aanca hareket “ile hayatını istih. kar ederek Melâhati kurtarmıştı. Devami var