lec Gün  er ve yıllar o kadar çabuk geçiyor ki, insanlar YENİ SBABAH ihtiyarlamağa bile vakıt bulamıyorlar!... -H- Amerikan doktorları, hayatı daima pratik cepheden aldıkla- rı, ve nazariyata asla boğulma - dıkları İçin, evvelâ Buna karar vermişler: — İnsanlar — katiyen gençleşemezler, Ancak genç gö- rünebilirler!... Çünkü ihtiyar - layan uzva maddi olarak hayat vermiye, onu yıpratmadan ev - velki haline getirmeye bugünkü fen ve ilim müsait değildir. Bu ancak Tanrının, tablatin yapa- bileceği bir şey!... O halde dok- torun vazifesi, İhtiyarlamasın- dan değil de, daha çok ihtiyar görünmesinden azap çeken insa- nı, bu azaptan kurtarmaktır! Esasen İnsanlar İçin, ihtiyar- lamak diye bir şey yoktur! İnsanlar, ne takvimdeki yap - rakların sayısı ile, ne de doğ - dukları zaman, nüfus memuru- nun kütüğe koyduğu kayıtlarla ihtiyarlarlar!, İnsanı ihtiyarlı dan ancak İçi ile, kendisinin ih- tiyar olduğunu kabul ettiği an- di Görmlüyor muyuz zaten; gün- ler ve yıllar o kadar çabuk ge- çiyor ki, insan — ihtiyarlamağa bile vakit bulamıyor!. Amerikan doktorlarına göre, bir kadını İlk nazarda ihtiyar gösteren uzuvlar, yüzdeki çizgi- lerle, göğüslerde vukua — gelen sarkmalar, ve çöküntülerdir! Göğsün, memelere kadar İnen kısmı ile ensenin bele doğru di vam eden kemiklere dayanmış, elbisenin örtüsü haricindeki d ri ve adalelerin, pek öyle, genç- le ihtiyarı tefrik edecek kadar gevşeyip, pörsümediği muhak - kaktır! Vücudun bacaklar, karın a- daleleri, kalçalar gibi, elbisenin altında kalacak kısmında ise bir değişikliğe kalkmak, hem im - kânsızdır, hem de faydasız! Doktorlar bu işi daha çok, kı dınların zekâsına ve İdaresine terkedip, vücudün — elbiselerle, ve geceliklerle saklanmasına im kân olan nahiyelerine, el dokuu durmak istemiyorlar!... Ancak çok çocuk doğurmuş, ,ve uzun bir evlilik hayatı geçirmiş ka - dınlarda, gevgiyen ve genişliyen karın adaleleri altında bazı e tetik ameliyatlar yapmağı, dü- zeltmeler, çekmeler, büzmeler vücuda getirmeyi kabul edi - yorlar!... İşe ilk defa gözlerle, çeneler- den başlamışlar?... Çünkü ka - dırllar bilhassa gözlerin altında- ki çizgilerle, çeneden gerdana doğra inen derilerin pörsümesi ve garkması ile ihtiyar görünü- yorlarmış!... Her şeyden evvel derhal şunu tebarüz ettireyim ki, bugün A- merikan sokaklarında artık, bir | tek şaşı insanla, bir tek kirpik- Siz kadına tesadüf edemezsiniz!. 1950 senesinde doğan Ameri - kan çocukları, 1960 — genesine geldikleri zaman, şaşılarla kir - pil ri, İsfenksin heykeli gi- bi, ancak kitap sayfaları lze - rinde görüp öğreneceklerdir!... Bilhassa şaşılık meselesi, me- sele olmaktan çıkmış!... Gayet basit bir ameliyatla hemen dü- zeltiveriyorlar onu!... Kirpik sizlere de, kaşlarından alıp kir- pik takıyorlar. Ama, yapıştır - miyorlar ha!... Dikiyor; vücu- da kaynatıyor, tabil bir hale getiriyorlar! Gözlerin altındaki çizgilere » Hince, gayet mahirane ameliyat- larla, gözlerin iki tarafından deriyi yukarı almak — Buretiyle gizgileri gideriyorlar. Kadınlar için asıl tehlike mev Zut teşkil eden, çeneden aşağı sarkmış adaleler bahsinde ise; bunu da ya deriyi kulakların ar kasından yukarı çekerek, düz| bir hale getiriyor, veyahut çe- nenin altından sarkan kısımı çı- karıp açılan boşluğu, adaleleri yanyana getirerek, görülmiye - cek bir şekilde dikmek usuliyle gerginleştiriyorlar!.. Bütün bu ameleyeler, ancak senelerin sadece çizgiler vücu - da getirebildiği, çok porsuma- mış ler içindir! Çizgiler - den başka yüzde, yer yer çu » kurlar, âöküntüler de hasıl ol- mak ise, yapılacak ameliyat bi - raz daha ehemmiyet kesbede - cektir. O zaman bacak adaleleri üzerindeki zarlardan — parçalar alıp, yumak yapıyorlar, ve derl- nin altındaki cukurlara, çökün- tülere koyarak, o boşlukları kal dırıyor, doldurüyor, ve dikiyor - lar!... Binnetice, karşıdan bak tığınız zaman, eskiden köstebek yuvasına benzer deliklerle dolu bümburuşuk yüzün; genç bir kız yanakları gibi, düz bir satıh | halini aldığını görüyorsunuz Bunlar, ihtiyarlığın verdiği tabil çöküntülerin tamir ve telâ- fisi için vapılan ameliyatlardır. Bir de hastalık ve kaza gibi, in- Amerikada sanların elinde olmadan vukua gelen hâdiselerin tedavisi ve düzeltilmesi için yapılanlar var ki, bunlar öbürlerinden daha mühim!... Meselâ gözunüz has- ta da, yavaş yavaş görmemiye başlıyorsunuz. Veyahut bır ka- za neticesinde kısmen — yanmış olan gözleriniz, hem rüyet ka- biliyetini kaybediyor, hem de pek feci bir manzara arzed'yor! İşte o zaman yapılacak iş, ar- fik kendisinden İstifade edile - miyecek hale gelen bu harap u- zuvları vücuttan çıkarıp yetine, hayatiyeti mevcut, çalışabilir ye ni bir uzuv takmak — meselen! mevzuu bahsoluyor ki, işte bu nevi en güç ameliyatlar şimdi, en mükemmel şekilde yalnız A- merikada yapılabiliyor!... Hem bu, gadece göze mahsua | değil ha!... Vücudün deri lize -| rinde duran ne kadar uzvu mev- cutsa, hepsini icabında, bu usul ameliyatlarla işler bir hale ge - tirmek kabildir. Meselâ, uy: niz, Allah esirgesin, tramvay altında kalmış da kesilmi hut kolunuz çalışmıyor. Veya - hut birkaç parmağınızı makine- ye kaptırmışsınız, elinizden Vâ- yıkı ile istifade edemiyorsunuz!. İste bütün bunlar, yer yer ame- liyatlar yapılarak, düzeltilerek faal bir uzuv hale getirildiği gibi, aynı zamanda bu yeni u » zuvlara, eskisinden daha güzel bir manzara da temin edebili- yor!.. 8. Ss. B. YAZAN: Esat Mahmut Karakurt bütün kadınlar gençtir ve genç gibi Bir de bunların haricinde, vi- ne estetik grupa giren bazı a- meliyatlar var ki, onlar hepsin: den daha parlak!... Meselâ, bur nunuzun büyüklüğünden şikâ - yetcisiniz! Herkes sizinle alay ediyor!... Hemen doktora gidi- yorsunuz, Pazarlığını yapıyor - Sunuz, Üç dört gün de klinikte kalmayı göze aldınız mı, dok- tor burnunuzu, herkesin burnu ile alay edebileceğiniz şekiide düzenleyip, güzelleştirip — size iado ediyor!. Yahut ihtiyar, fakat zengin bir kadınsınız!... Bir genç adam la evlenmiye karar verdiniz. Fa kat, zevk bu ya! Herif ille tut- turmuş: — Ben vücudünde bir genç kız göğsü taşımayan kadınla ev lenmem!... diye!... E ne olacak şimdi?... Ne yapsın zavallı kadın? Çarnaçar yine doktora müracaat ediyor, Doktor da onu hemen kliniğe ya tırıyor ve başlıyorlar ameliya- tat... Kıkırdak mı cıkarıyorlar, çıngırdak mi takıyorlar, yoksa bacağından et alıp memesine, memesinden porsumuş bir sinir çıkarıp bacağına mi ekliyorlar. Elhasıl ne yapıyorlarsa yapıyor lar, bir de bakıyorsunuz: 60 ya- şındaki kadın, göğsünde 16 ya- şında bir kız memesi ile, haya - tından memnun, tıpıg tipiğş evi- ne dönmüş geliyor!... Hepsi iyi, hepsi - mükemmel, hepsi dört başı mamur!.., Be - Kara Kuvvetleri Komutanlığından: 1 — Kara kuvvetleri inşaat grubu İhtiyser için şimdilik 960 mali Şihi sonuna kadar istilidem edi Hcretle diplomalı veya ruhsı K Üzere 'nameli yüksek mübel hendisi ve imtihanla 250 liraya kodar sürv ») 788 sayılı memurin kanununun 4. maddesindeki zami 760 liraya kadar aylık veya İnşaat mü an alınacaktır. gartları baiz olup deylete karşı mecburl hizmeti bulunmayacaktır, b) Yaşları 45 den fazla olmayacaktıı e) Ecnebi okullardan mezun olan Y. Mübendis, Mühendle yeyi Feo Memuru ve teknisyenlerin rubsatnameleri Bayındırlık — Bakanlığı veya Milli Eğitim Bakanlığınca tastikli olacaktır. 2 — Müracaat gekli; Yukarıda yazılı hallerden İdaremiz tensip edeceği şubadeki memu- | riyete talip olduğuna dair dilekçesi, Dilekçeye ekli olarak: İkamet tezkeresi. Hüsoühal kâğıdı, Sihhat raporu, Notorden tastikli nüfus teskeren Mahalli savcılıkdan mahktımi Şimdiye kadar çalıştığı yerlerd Kendisini tah rılmış açık boş bir zarf, için İki dalre veya müd Üzerinde müracaat edenin adr ti olmadığına dalr bel, bonserrisleri örneği. e İami, yazılı 15 kuruşluk pul yapıştı. Noterlikten taatikli diploma veya ruhsatname örneği. 8 —Di gartlar; Müracaatlara eldeki belgele Kuvvetleri Komutanlığına aitti 4 — Müracaat yeri ve tarihi İkinci maddedeki dilekceye ve Top. Gr. Bek, hığina bizzat veya Röre Ücret taktiri ve seçimi Kara Buna bağlı © parça Belgeleri K.K posta İle göndermeleri Üde olunur. (8512 — 10858) giyinirler... | ğendim ama, ne yalan söyle - u ne haltlar ka ha- yim, şu zavallı, rıştırdığını bilmez İhtiyar tuncağıza, talihsiz bir (a göğsünü İğnelemek suretiyle, A- merikan doktorlarının — yaptığı muzipliğe, oyuna doğrusu, gön- lüm bir türlü razı olmadı' Altmış yaşında bir kadıra, 16 yaşında Kızın göğsünü takmağa çalışmak, at kestanesi ağarına, zep!... Bunun inceliği, güzelliği, bil- hassa heyecanı ve zevki nere - dedir bilmiyorum Vallahi Ah şu Amerikalılar! (Devamı var) -TAE- ELEN HAVAYOLLARI İSTANBUL - ATINA Het cuma günleri Yeşilköyden kalkış 0.9.00 Atinaya 1000 1STANBUL- AT NA İ Giciş - dönüş bileti 180 T İSTANBUL - ATİNA yolcula- rına Yünanistanın dahili hava hatlarında 9625 tenzilât yapılır. DTANBUL UMUMİ || MÜMESSİLLİĞİ DEVLET HAVAYOLLARI Bilet Tel, antış bürosy Karaköy - 42885 — Ayrıca bütün — seyahat — acentaların. dan bilet ve icahat alınabilir PURGOLİN L | TAKLİT ve BENZERLERİNDEN sakınınız. Her eczaneden Israrla istoyiniz LAĞ Bayan MHayriye Ümruh OO Kİ DAĞ D zetemiz Bayan Şayeste Ayberk Okuyucularımızın dikkatine Fotojenik güzel kadın müsabakasına resim gönderme müddeti bitmiş tir. Şimdiye kadar gelmiş olan resimlerin neşrini Ağustos ortaşına kadar tamamlıyacağımızı Ümit ediyoruz. Müteakiben — büyük Jüri toplanarak neşredilen resimleri tetkik edecek "e neticeyi Ilân ede-| cektir. Gazetemize gelen resimlerden bir kısmı, İlk tetkiki yapmış birinci Jüri heyeti tarafından müsabaka harici edilmiştir. Bâzi ba- | bir turunç dalını aşılamağa ben- | larımız. resimlerini geri -—-T- Memi Reis haritaya eğilmiş, e- lindeki pergelle mesafeyi ölçüyor istikameti tâyin ediyot; aynı za- manda sık sık puslaya göz ati - yordu. Kör Ali, Tabansız Ahmet ve daha birkaç arkadaşı onun et- rafını almışlardı; Memi Reis hari- ta üzerinde bir noktayı işaret e- derek — Av şimdi orada Diyordu. Kendileri onun yolunun Üstüne varmışlardı. Memi Reis vardiyanbaşıyı ça Bırdi Forsalara iki misli - yiyecek Dedi. Birâz sonra kürekçiler su- da ıslatılarak yumuşatılmış koca: İman dörder parça peksimetle otu: zar zeytini iştahla yiyorlardı ve Bgeminin sakası onlara diledikleri kadar su veriyordu; hepsi de memn nundular ve kürekleri her zaman: dan daha büyük bir hevesle çeke ceklerine şüphe yoktu. Memi Reis kendi gemisini ya - glattı ve arkadan gelen gemiye seslendi Hecey! Kara Velit — Buyur Relis! — Hızlan da beşyüz kulaç öne geç! Başlistüne!, Kara Veli yanı başından geçer- ken yine bağırdı; — Hecey! Kara Veli! — Buyur reis! — Forsalara iki misli - yiyecek ve su ver; biz ne yaparsak onu yap! — Başlistüne Rels! Kara Veli geçip gitti. Memi Reis daha gerlde olan Hü İseyin Relse, yaklaşmasını işaret Vetti. Yanık Hüseyin Reis birkaç kürek hamlesiyle ona — sokuldü. Memi Rels ona da bes yüz kulaç gerlden gelmesini, forsalara — iki misli yiyecek ve su vermesini, ken: disi ne yaparsa onu yapmasını em- retti. Kara Veli beş yüz kulaç uzak- laşınca Memi Rels harekete geçti. Gemiler yalnız yelkenle gidiyor - lardı ve forsalar rahat rahat ye- meklerini yiyorlardı. Tayfalara ve leventlere de yiye- cek verildi. Yarım saat sonra hepsl lardı. doymuş- harita Üzerinde son defa hesapla- rını yaptıktan sonra doğuya dön- dü; diğer gemiler de önün — gibi yan okuyucularımız bizden resimlerinin İndesini İstemektedir. yük Jüri toplanıp kararını İlân ettikten so alabilirler. TT ANI Bir saat daha geçti; Memi Rels | Bü , arzu eden oküyücür: Memi Reis bir kaplan çevikl ile direğe tırmandı jyaptılar; açık borda lerlemiye koğyuldular. | İkindi vakti küçük Hüseyin ha- ber verdi: — Reis; nizamında kalyon göründü! Memi Rels bir kaplan çevikli- Biyle güverteye atladı; sonra di- reğe tırmandı, kalyonun — direğini İgördü ve indi, kıç kasaraya dön- Memi Rels emretti. | Baş direğe Malta bayrağını İsekiniz! Bu emir derhal yapıldı. gemiler taklit ettiler. | Memi Rels, Kör Aliye döndü kâfir elbiseleri giydir, baş kasara Üzerinde dursunlar, diğerleri gi rünmesinler! Kör Ali derhal gitti; on dakika #sonra emir yerine getirilmiş bulu- nuyordu. Kara Veli ile Yanık Hüseyin relsin gemisinde neler İgözden kaçırmıyorlardı; şimdi on- lar dd aynı hileyi tamamlamışlar- . Memi Reis kıç kasara tentesi- nin arasından dürbinle Venedik kalyonuna bakıyordu; kalyon bir Taralık yavaşladı, sancağa dümen kırar gibi yaptı, fakat Türk ka- İdirgalarının direklerindeki Malta İşövalyeleri bayrağını ve baş kasa- ralar Üzerindeki şapkalı, — caketli silâhşörleri görmüş olmalı ki, he- men eski rotasına döndü. — Şimdi kendisini yalnız selâmette — değil bir himaye kuvvetine — kavuşmuş İsanıyordu. | Memi Relste Türk Jarasında ancak bin kulaç mesa- fe kalmıştı. Venediklinin tavrın- dan hiç şüphelenmediği — anlaşılı- yordu. Memi Reiş evvelâ Kara Veliye sonra Yanık Hüseyine, yaklaş - malarını işaretle bildirdi. " Yarım saat geçmemişti ki, üç Türk ka - dirgası ancak iki yüz kulaç ara- lıkla, biribirine müvazi bir rotaya gelmişlerdi. güvertesinde yüzden fazla silâhlı adam vardı; - toplarının namlusu ufka eğilmiş gibi duran güneşin parlak ışıklariyle Adeta tutuşü - yordu. Aralarındaki — mesafe beş yüz Kulag kaldı Memi Rels Gebeş Müstafaya emretti. — Kürek çek!,. Son hızla!.. Bonra yelkencilere haykırdı: | Diğer — Leventlerden yirmi kadarına | yapıldığını | kadirgaları | Kalyon, yaklaştıkça büyüyordu; | — İkizler îöyl — Bu kâğıtlarda İkizlerköy- lünün evvelâ hanginizle tuta - cağı yazılı! dedi. Birinde Ka- ra Mahmudun, birinde Molla oğlunun, birinde de Softa oğ - lunun İsimleri yazılı! Sen sara yın başpehlivanı sayıldığın için Ahmet pehliyan bunlardan bi- | Fini çek bakalım. Böylece eşi. | ni kendin seçmiş olacaksın | Geri kalan iki pehliyan da bir eg teşkil edecekler!, İkizler/köylü tereddüt etmi den kâğıtlardan birini / seçti. Topuz Mustafa, bunu açarken büyük bir heyecan geçirdi Molla oğlunun ismini görünce rahat bir nefes aldı — Molla oğlu! diye haykır- | di, Molla oğlü İle tütacaksın!, Fakat durün, öbür. kâğıtları da açalım. Hepsinde ayrı İsim- ler olduğunu görmek lâzımdır. | Pehlivanlık işine hiyle karış - mamalı!, Dört pehlivan birden: ığI Memi Reis haritaya eğilmiş, elinde ki pergelle mexaleyi ölçüyor, istika meti tayin ediyordu... — Yelkenler maynat. Kadirga sarsıldı ve eskisinden daha büyük bir hızla ileri fırla - di Diğer iki kadirga da onun gibi yapmışlardı. * Venedik kalyonunun karıştı; hileyi sezmişlerdi. Memi Reis emretti: — Malta bayrağını indir.. . Bi- zim sancağı çek! Artık düşman kalyonu — onun elinden kurtulamazdı. Memi Reis güverteye — koştu; topçuların başına geçti; | — Banr münzt Diye sordu. Hepsi birden cevap verdiler: — Hazırız, reisi — Birinci salvoda güverteyi ta- rıyacaksınız! Dikkat!.. | Fitilleri tutuşturmak için kulla- İmalan, küçük meşaleler yandı. | Venedik kalyonu sancak tarafı- na dümen kırdı; ağır ağır dönmi- ye başladı; aynı zamanda İskele bordasındaki sekiz topu — birden ürledi; denizin o kısmını düman lar bürüdü. Sekiz gülle Memi Re- isin kadirgasının otuz kulaç ka- dar ilerisinde denize düştü; bü - İyük su sütunları yükseltti, etrafa İköpükler saçtı. Memi Reis güldü: — Cimrilik ettin çelebi, barut az geldi. Memi Rels biraz evvel — verdiği emirden vaz geçti ve topçulara — Dikkat.. Şu kâfirin kuyru- Kunu koparın! Diye bağırdı; sonra kadirganın provası tam kalyonun dümen hi - zasına geldiği zaman (Devamı var) AZON Meyva Tuzu KABIZLIK, HAZIMSIZLIK, MİDE EKŞİLİK ve yanmalarına karçı fazla veya İçkili bir yemekten sonra bisvetilen ağrılara ve çişkin- liklare karşı zararsız ve faydalıdır. HOROS mari güvertesi » Tefrika No: 266 ü, Mollaoğlu ile güreşecekti — Estağfirullah! O, ne çim söz... diye kelimeler rıldandılar ama, Topuz Mu, fa dinlemeden diğer kâğıt da açtı. Bunlardan birinde ra Mahmudun, diğerinde d Softa oğlunun âdları yazılı id Bu suretle işin içinde en bir hiyle olmadığını pehliva: lara gösterdi. İkizler köylü derhal bu Işdı en zararlı çıkanın kendisi cidu” Zunu anlamıştı ama zerrece renk vermedi — Doğrusu ayıp ettin Musta fa pehlivan! dedi. Bir defa sa- bi- ray baş pehlivanı ben değilim, sensine Sonra da biz sana razı idik. Senden en ufak bir şüphe edemezdik. Kurada doğrusu hakkaniyetli çıktı. Ne do olsa Kara Mahmutla ben sarayın es ki Şehlivanları sayılırız, İlk el- de bizim tutmamız doğru ol - mazdi. Bundan başka geçen gün Mollaoğlu ile Çırpıcıda yaptığımız güreş de yarıda kal Mıştı, Evvelâ bizim güreşemizi ayırmamız doğru olurdu. — O halde en doğru gey ol- du, Herkes hakkına razı olduk tan sonra bana söz düşmez. Şimdi size güreş hakkında ta- limat vereyim, Güreşin neticeli | olması için pomak usulü gü - reşmenizi istiyorum, Yenilişler çivi yukarı olacaktır. Öyle has mını biraz yan düşürmekle gö- | bek açılmış — sayılmıyacaktır, Mutlaka sırt yere vurmalıdır. Kişbeti yırtılan veya ayağın - dan çıkan da mağlüptur. Yine hasmını yerden kaldırıp Üç a- dım atan galip sayılır, Yağ ta- zelemek, suya gitmek, göz sil- mek gibi bahanelerle güreği bi- rakmak yoktur. Bunu yapan da mağlüptur. Göreyim sizi arslanlar! Efendimizi memnun bırakınız! Tam mertçe ve er - kekçe güreşin! 'Topuz Mustafa bu talimaltı verdikteh sonra kura neticesi- ni hünkâra bildirmek — Üzere hemen Sultan Mahmudun yanı na koştu. Hünkâr kendisini la bekliyordu: — Ne haber? diye sordu. Ku ra çekildi mi? t — Çekildi hünkârım! İkizler köylü evvelâ Mollaoğlu ile gü- reşecek Kara Mahmut da Sof- | taoğlu ile tutacak. Galipler de | son olarak biribirleri ile gürem şecekler! İkinci Mahmut nihayet ra - | hat bir nefes almıştı. Yüzü gül d abırsızlik — Haydıi öyl sunlar! dedi. — Güreş de pomak usulü ile olacak efendimiz! — Pek münasip bunu pehli- vanlara da söyledin mi? — Söyledim efendimiz! — Haydi hemen güreşe baş- | dasınlar öyle ise! l6 ise hemen tut | (Devamı var) Soldan sağar 1 — Okuyucu, isyan eden. $ — Hiristiyan dininden koğulma, 8 — Sonundan okunursa en faydalı ma- | den olur, bir nota, & — Ced, taah- hüt edilmiş. 5 — Geçen saman, so- nundan okunursa bir göz rengi - |dur. 6 — Sonundan okunursa baş- dan aşağı manâsına gelir. 7 — So. nundan okunursa yaka - ailkerek söylenen bir bıkkınlık kelimesi o- lur. 8 ç Kamor, geminin en yüksek direği olur. Yukarıdan aşağıyar 1 — İskambilde bir kâğıt cins 2 — Güneş. 8 — Oruç ayı: 4 - Sonundan okunursa erkeği manâsi na gelir, verme Çeski dilde). 5 - Evin esaslı kısmı, halk dilinde <t İbul mü> manâsına gelir. 6 — Ço değil, znrar En büy v van, bir b kunuşu, 8 — İn ç Evvelki bulmacamızın halte dilmiş şekti | S 5 D a