yev İNT Bİ Ğ a mişarenı ae bi Kadınlar gerdanlarından, erkekler de enselerinden ihtiyarlamağa başlarlar! ö Bi Dünyada insanların düşünebi- leceği en kötü düşünce, evvelâ ihtiyarlamağı, sonra da ölmeği düşünmektir!... Zaten insanlar iki defa ölür: Bir gömüldükleri zaman, bir de — ihtiyarladıkları vakit!... Kadınlar, gözlerinin altı ile gerdanlarından, erkekler de çe- nelerinin iki — tarafından aşağı doğru sarkan adalelerinden ihti yarlamağa başlıyorlar! Hele erkeklerde ense etlerinin katlaşmağa başlaması, ve kadın lasda, konuşurken çene altında- ki derinin gevşeyip harekete geçmesi, her iki tarafın da ar- tık gençliğe veda etmeleri, ve bu hayattan izzetü ikbal ile el- lerini, eteklerini çekip bir kuşe-i inzüvaya çekilmeleri lâzım gel- diğini gösteren, en kuvvetli işa- ret, en şaşmaz ölçüdür!... Bazı yaşları ilerlemiş kadın- ların, her gördüğünüz yerde ve toplantılarda, daima kafala- rını dik tutup, semadaki yıldız- larla, güneşe âşık olmuşlar gibi, gece ve gündüz alınları havada dolaşmaları, son zamanlarda kendilerine ârız olan abes bir gururdan, veyahut — tabiate ve yıldızlara birdenbite sevdalan - muş bulunmalarından değil, çe- nelerindeki adalelerin sarkarak, ihtiyarlıklarını — ilân — etmesine mâni olmak arzusundan ileri gel diğine şüphe yoktur!.. Hani bazı kadınlar gülerken, yanaklarının ortası çukurlaşıp, yüzlerinin daha güzel bir hal al dığını bilirler de, cenazenin ar- kasında giderken bile, gülümsi- 'erek yürürler!... İşte onlar bi, bir türlü gençliğin bırakmağa gönülleri razı olmiyı rak, tabiat kanunlarına boyun eğmek istemiyen, ellinin duvarı na merdiven dayamış talihsiz kadınlar da, hep kafaları hava- da dolaşırlar!... Vâkın itiraf etmek lâzımdır ki, dünyaya güzel olarak gelmi ve hayatının bütün seneleri güzelliğin verdiği bir alâka için- de gurur ve ihtişamla geçirmiş güzel bir kadın için, güzelliğini ve gençliğini kaybetmek, ihtimal çocuğunu kaybetmekten bile da- ha acıdır!... Ama no yapacaksı nız, elinizden ne gelir?! Devran lâf dinlemiyor Ri!., Siz - istedi- ğiniz kadar çırpının, istediğiniz kadar mukavemet etmeğe çalı- şın, tabiat kanunları, emin ol- malısınız ki, gözlerinizdeki yaşa asla bakmıyacak, yine hükmü- nü icra edecek, gittiği yoldan santim dahi şaşmıyacaktır!.. Hiç şüphe yok ki, sizi bilenler, | mazideki günlerinizin ihtişam ve saltanatını tanıyanlar, yüzü- | nüze gözlerini kaldırdıkları za- man, güzel fakat eskimiş, harap olmuş bir köşkün bahçesinde du- yulan elemin aynini, hattâ bel- ki daha acısını hissedecekler -| dir! Ama aldırış etmeyiniz hiç! Hayıflanmayın katiyen!... Bir| gün; şimdi sizin yüzünüze baka rak elem duyanların da yüzleri- ne bakılıp, ayni ıstırabin hisse- dileceğini söylemeğe lüzum var mı bilmem! Dünya durmuyor ki, dönüyor hep!... Ne yapabilir insan dedi- ğiniz zavallı, âciz mahlük, böyle katır inadile durmadan dönen, Hamdi Akseki'nin dünkü beyanatı | O'ga, Ankaradan İstanbula geldi | (Baştarafı 1 incide) daki beyanatta bulunmuştur Hademel hayratın durumu — Hademei yratın dürümünü şakından gördükten sonra — gerekli tedbirleri tesbit edeceğiz. Hademei haşratın terfihleri ve cami hade mesinin bir odacı vaziyetinden kur- tarılması meselesi, bugünkü — işle- rimizin b gelmektedir. - Bu bususta alacağımız kararları bir lâ-| yiba halinde önümüzdeki — devrede Büyük Millet —Meclisine — sunarak nlaştıracağın, Cami ve — diğer eselerin bakımı, ihya ve imarı işi lenmekte olup - bu hususta gerekli kararlar — alınmlak üzeredir.» Radyoda Kur'anı Kerim okunmi haftada Üçe çıkarılacak Radyoda Kur'anı Kerim okunma» sının memlekette ve bütün - İslâm memleketlerinde çok iyi karşılandı- Bını, bu hususta içden ve dıştan tas vipkâr mektuplar ve telgraflar alın | makta olduğunu söyleyen Diyanet | İşleri Reisi: — Radyo umumi bir neşir vasi- tasıdır. «Kıraeti Kur'an ise din. leyen en katı kalblileri yumuşata - tak sapkın insanları yola getirecek, kalb bahşedecek il hi ve sihri bir kudrette olduğu için | 've gösterilen rağbet üzerine radyo. 'da haltada üç defa Kur'an okutul- mabı imkânlarını tetkik etmekteyiz, ,|adamlar! Amerikada ihtiyar kadın yoktu zalim bir fırıldağın ortasında!. Ama, ne olursa olsun, ne söy- lenirse söylensin, muhakkak ki insan hayatında en menfur şey, ihtiyarlamaktır!... Çünkü ihti- yarlamak, nihayet yok olmak i- çin, bir nevi hazırlık yapmak- tan başka bir mâna ifade etmi yor ki!... Maamafih dünyada hiç bir hazırlık da, insanı bilme- diği meçhul bir yere sürükleyip götüren ölüm için yapılacak ha- zırlık kadar elim olamaz!.. Ben, günlerce bir toprağın ü- zerine çıkıp: «Burası benim ebe di ikametgâhımdır!... diye daha yaşarken kararını hazırlatan, cü Tümeğe mahküm vücudünün üze rine dikilecek taşları, gerdanlı- Za inci dizdirtir gibi, ince ince yontturup cilâlatan ihtiyarlara bakar da, bazen kendi kendime Bunlar ne cesur, ne kahraman diye bıpta eder, ve bazen de vurdum duyma: ne hayatın kiymetini bilmez in sanlarmış!» diye düşünerek, nef ret hissi duyardım! İşte zahir bu işte, bu mevzu: da Amerikalılar da benim gi hattâ benden daha büyük bir nefret duygusu hissetmiş olacak Bil ölüme, ihtiyarlama fizul Kur'anlardan da istifade ede- ceğiz.» demiştir. Okullarda din dersleri Diyanet İşleri Reisi, Müslüman Türk okullarında din derslerinin da ha verimli ve şamil bir hale getiril. mesi için tetkikler yapıldığına — — Okullardaki din sunda bazı yenilikl ak tasarlanmış Bu tasavvurların kuvveden fiile teşebbüslere eçilmiştir. Yakında bazı yenilikler Diyanet Işlerinin muhtariyeti Diyanet İşleri Reisi teşkilâtın memi ihtar bir hale gelmi Ancak şimdilik hu hususta Kirişil. miş bir teşebbüs yoktur.» demiştir. Din ve devlet İşi Tâik de letçi Türkiyede din İşi: nin - diğer gayri müslim cemaatlar. da olduğu gibi - devlet İşinden ay- rılması gerektiği hususunda ileri sü | rülen bazı fikir hakkında da net İşleri Reisi demiştir ki Bu, Din Diya- tetkike değer bir mesele-) dir nin devlet işinden avril- ancak, Tür Müslüman Türklere bir ekal ilebilir la düşünülemez. Karaşi Müslümanlar kongresi Bu bususta İstanbuldaki güzide hâ- Diyanet İşleri Reisi, birinci baş. a bile bir çare tedarik etmek ' raleri hmsu> | YAZAN: Esat Mahmut Karakurt Bu gördüğünüz — ihtiyar kadınlar , |ve niçin döndüğü de Bilinmiyen |İcin, geteyi Ründüze katmışlar, | arı gibi vizir vızır çalışıp dürü- | yorlar!..: | Amerikada bugün en çok va-| İridat temin eden ticaret mües-| İseseleri, «Gençleştirme ve Güzel leştirme» Enstitüleridir. En faz la para kazanan operatörler de, rme ve — güzelleştirme 1 yapanlardır! Hâdise şu: İnsanlar genç iken daima parasızdır, mevkisizdir ve çalışmağa mahkümdür. Fakat | buna mükabil genç oldukla çin, hayatın bütün güzelliği, sa- adeti, heyecanı emirlerine âmâ de bulunuyor. Fakat işin kötü tarafına bakın ki, hayatın bu saadet ve heyecanlarından isti- fade etmeğe ne vakitleri, ne de | paraları müsait, gençlerin!... —| Halbuki, insanlar ihtiyarla - dıkları zaman hem paraya, hem | Mevkie, hem de icabında, dağıtı | |labilecek bir çok servetlere sa- hip bulunuyorlar ama, bu sefer |de iktidarları kalmıyor!... Her İşeyleri var, fakat kudretleri vok!... Böyle rezalet olur mu dünyada Amerika - gibi bir |verde, her kapıvı acma kudreti ne sahip dolar denilen öyle sihir İli'bir anahtar ortada dururken, halledilemiyecek, nüfuz oluna - mıyacak bir mesele tasavvur e dilebilir mi hiç?. | Beş sene evvel - Ayazpaşada — bir otomobil —kazası neticesinde — ölen Teknik Okul pansiyon âmiri — Mu- “zafler Kayalıbayın karısı Olga, dün sabah sant 9.15 de yataklı ekspresle, | avukatı Hüseyin Horolu ile beraber Ankaradan V İstanbul 3 bri nize gelmi ll sorgu hükimliği nin daveti ile ve sorgusu yapılmak üzere şehrimize gelen Olga, kendisi- | iyan bir ar- | cevap verme: miş ve kendislle konuşmamıştır. ——— Müslü Uni Haydarpaşada kar, kadaşımızıı kanlığına seçildiği Karaşi manlar kongresi hakkında şöş Karaşi kongresi bütün İslâm ülemasının alâkadar olduğu bir top Toplantının gayesi ve ma: İhiyeti hakkında tafsilât istedik. Bu| | tafsilât geldikte Karaşi'ye Bidecek heyeti tesbit edeci Karaşi kongresinde ileri sürece. imiz tezler olacaktır. Bunları tes- bit ediyoruz.> D bile daima şık ve gençtir!... | İşte Amerikalılar, Amerikada şimdi, bir bu işle, bir de hidro- İen bombası ile uğraşıyorlar! Uzun uzun tetkikattan, tatbi kattan, laboratuarlardan geçir- dikten gonra bakmışlar ki, insan lar, öyle iddia edildiği gibi, gud- deleri değiştirmek, yok bir ta- kım enjeksiyonlar yapmak, Voro nof aşıları tatbik edilmek' sure- | tile gençleşemiyorlar!... E ne o- lacak, geri mi kalacak?... Bıra- kacaklar mı bu işi yüz Üstü şim di? Amerikalılar pratik adamlar- dır. Bir çare bulmak lâzım mu- hakkak buna!.. h Nihayet düşünmüşler, taşın- mışlar şana karar vermisler: | İünan aN YÜAA DK Bakiyanı | uzüvleri çıkarıp, gayet maharet li ameliyatlarla, yerine yenileri- ni ta En doğru, en es lem ve en pratik usul ancak bu olabilir!... Yâni ihtiyarın, ihti- yarlıyan taraflarını alıp çıkara caksınız, yerine ihtiyarlamıyan, yıpranmıyan taraflarını koya - İşte şimdi Amerikada moda olan budur! Ama diyeceksiniz ki, nasıl ve pıyorlar Amerikahlar — bunu?. Müsaade edin, onu da yarın an: | latayım size! (Devamı var) Olganın avukatı Hüseyin Horolu | ite -demiştir ki «— İstanbul 3 üncü sorgu hâkim- liğinin daveti İle gelmiş bulı YENİ SABAN LA Bayan Raife Vuruşkan DUT CT TER T C| AA TT DA Bayan Alitap Kurd Okuyucularımızın dikkatine Fotojenik güzel kadın müsabakasına re tir. Şimdiye kadar gelmi; kadar tamamlıyacağımızı ümit toplanarak neşredilen resimleri Gazetemize gelen resimler ktir. birinci Jüri heyeti tarafından müsab bizden resimler yük Jüri toplanıp kararını ilân eti yan okuyuücülarımız larımız. resimlerini 'geri — alabilir etkik ede . DN E Z Z *MEMI—BÖE ÇAA AA gönderme müddeti bitmiş rini A, M büyük jüri dlk edilmiştir. B aZ ba Eski bir pelilivan _TTıpuz Mustafa açarken heyecan geçirm Kara —Mahmudun gözleri kurt gözleri gibi parlıyordu İkizler köylü hapı yuttu! diyo söylendi. Nihayet büyük gün de geldi, çattı. Padişah, güreşlerin uzun sürmesi ihtimaline karşı pehli vanların, öğle sıcağı geçer ge mez tutmalarıı nretmişt Üç Bursalı dev soyunmuş ola: rak vaktin gelmesini bekliyor lardı. Kara Mahmut da — ö idi, Yalnız Topuz Mustafa peh livan henüz üzüntüden kurtul muş değildi. Padişah kura kilmesini emretmişti, Bu kura da Kara Mahmut ilk elde İkiz: ler köylüye düşecek olursa bü tün ümitler mahvolacaktı, İkiz r köylü onu cahucak venecek, buna karşılık - Soft Moilaoğlu da biribir menin tam mân vıp yiyecekler ve netic galip gel: ndan bir daki tar Memi Reis karısını iki yanağından öptü, hemen dışarıya fırladı 16 - | | Ne gemisi?.. Kâfir gemisi Evet Rels.. . Küçük Hüseyin Venedikli olduğunu söylüyor! Sen git... Geliyorum. Memi Reis giyinmesini - çabuk bitirdi; silâhlarını kuşandı; Fatma | meral: etmişti * Çatacak mısın? Ded Kismet tepilir mi, sevgilim? Elbet... Demindenberi son macı raları tekrar yaşadım. Ve senin uğurlu bir kadın olduğuna hük - mettim Allah yardımcınız olsun! — | Allah her zaman biziulölir Memi Rels karısını yanakların. dan öptü ve dışarı fırladı, kapıyı kapadı, oradaki iki nöbetçiye asla du, her zamandan kuvvetli ve 4(»* Memi Reis güvertede görününce | i Akişer İki Allah yardımcınız olsun!... Mora kıyılarına çevirmişti. Osmanlı padişahi Venedik Cum- | hurbaşkanı ile harp halinde değil- di; bunun için herhangi bir Türk Himanına sığındığı takdirde ko lar oni taşamazlardı, — fa Türk kara sularının dışında olup bitenlerden padişah kendisini &o - lu tütmüyordu. — Bunün Memi Reis onu açık denizde yaka- lamalıydı Tabansız Ahmet pek memnun - du, Memi Reis onun omuzuna bir kat attı — Nasılsın? — Pek iyiyim, rels! Tabil.. . Birs karşı Üçüz; de Bil mi? Evet ama Uça karşı bir olsay dık yine sevinirdim abil... O bir tüccar kalyo nudu? — Fakat — yakalıyabileceğimizi sanmıyorum. O kadar uzakta ki umuz daha iyi bayrağını fark: — Uzak oldi Bizi tanımaması 1âzım Memi Reis arkadan gelen kadir gaya seslendi. Hecey! — Buyu Dümen suyumdan ayrılma! Kara Veli! muzdan ayrılma! | - Başüstüne Hafif bir poyraz Meml — Rı gemisinin sancak — bordasından esiyordu. Baş kasaradan indi, hiz- h adımlarla bütün güverteyi geç -| dümenciye ti, kıç kasaraya çıktı; emretti | Poyr naya al! ( iskeleye doğru çı kıç bodosla: € yrek dö- nüş yaptı; yelkenler alabildiğine şişti; şimdi kalyona hemen hemen müvazi bir rota tutmuştu. | Diğer iki kadirga derhal — onun | manevrasını tekrarlıyorlar, reisin gemisinin dümen suyunu bırakmı- yorlardı. ea ğ BİR KALYON?.. Mömi Rela, tam kendisinin doğ duğü sene İtalyanın batı kıyıların: da iki büyük düşman gemisine O- Yuç Reisin ettiği oyunu hatırladı; bu kahramanlık hikâyesini ihtiyar korsanlardan dinlemişti. Şimdi Üç Türk kadirgası, biribir- lerinin dümen suyunda kuzey ba- tıya dönmüşler; pupa yelken gidi- yorlardı. Bir müddet sonra Venedik ge- 'N kaybettiler, misini göz Memi Reis; 'rika No, 265 çektiği kâğıdı ti. lüp edilebilecekti. Sultan Mah mudun açık imalarına rağmen Topuz Mustafa iki Bursalı dı pehlivana aralarında anlaşma larını ve İkizler köylü rşi lif etmiye cesaret edememişt Bu teklifin; hal reddi ceğini pek güzel biliyordu, Hün kâr onun kadar Anadolulu peh livanları tanıyamazdı. Binaenaleyh talihe kalmıştı. Çi k kurada Kara Mah mut İkizler köylüye düşmiye olursa, her iş kendiliğin - halledilmiş - ve *padişah arzusu da kendiliğinden yerin 1 z Mustafa durma - İkinci Mahmut fazla gecik - meden geldi. Yanında sadec yaverlerinden biri vardı. He - men Topuz Mustafayı çağırdı Pehlivanlar hazır mı Mu t — Emirlerinizi - bekliyorlar efendimiz! Soyunup kisbetle rini giydiler, Bir yağlanmaları kaldı. - Kura çekildi mi? — Hayır sultanım! — Bu işde galiba kuraya pek lüzum yok. Pehlivanları sen eşlendir! — Emredersiniz, ancak da- ha evvelki iradenizi pehlivan lara tebliğ etmiştim, Kura ile eşleneceklerini söylemiştim, Sultan Mahmudun biraz canı sıkılır gibi oldu a: belli et - medi Pekâlâ, pekâlâ! Dedi, Git kurayı çek te neticeyi bana bil- dir! iopuz Mustafa Sultan Mah- mudun ne düşündüğünü pekâlâ biliyordu. Şüphesiz o da İkizler köylüye ilk elde Kara Mahmu dun düşmesinden korkuyordu. Bu takdirde diğer iki Bursalı anlaşsalar ve bunlardan - biri diğerini yormadan güreşi bı - raksa bile İkizler köylü yine ancak bir pehlivanla ciddi bir güreş yapacak demekti. İşte hünkâr bir türlü Topuz Musta- fanın getirdiği bu iki devden herhangi birinin tek başına İ- kizler köylüyü istediği gibi ye- nebileceğine inanamıyordu. Topuz Mustafa bir dakika, sonra dört pehlivanın yanına gelmiş bulunuyordu: i pehlivanlar! dedi,! glanınız. Güre Pehlivanlar hemen yağlan mağa başladılar. İkizlerkö: yağlanırken: — Eşler nasıl olacak Topuz pehlivan? diye sordu. Kur'a ile — eşleneceksi- niz!, — Canım, kur'aya ne hacet var? Sen istediğin gibi bizleri eşlendir. Sana itimadımız var, Bu söze, diğer üç pehlivan da tereddütsüz iştirâk ettiler — Evet! Sen eşlendir bizi!., yaparsan razıyız! — Bana karşı gösterdiğiniz bu itimattan dolayı teşekkür ederim, Ancak iradenin harici ne çıkamam, Padişahımız kur'a çekmemi emrettiler... Aynı zamanda cebinden üç tane yazılı kâğıt çıkardı: Ne (Devamı var) Eminönü İkinci Sulh Hukuk Mahkemesinden: (950 — 6) Bahtiyar Erim, Suat Ünsal Şevket Yüksek, Meftune Savcı, Mebra- re Bayikselin mutasarrıf oldukları Eminönünde, Kalenderhane Ko ağında, eski 5 mükerrer yeni 39 kapı, 664 ada, 13 parsel nu- maralı bahçeli ahşap evin şüyua Xa nun izalesi hakkında açılan dâva- Ö — g 'nın — neticesinde hissedarlar a kün olmadıj gayrimenkulün' da 1 tiyle şüyuun izalesine karar veril ruz. Müekkilemi bir şey söyliremi Üa e r v Memi Relti, o ea a öran izalei yeceği için mazur üz, Zaten| — — Venedikli rotayı gancağa kir- | / Kara Veli daha gerideki Üçüncü |yaz geçer ve açıktan Egideri | wi ve karar kesinleşmiştir. yarın sorgusu yapılarak — tahkiların İ S DN BüneNi itaa dti küze | gç ÇZ TlMCEkl iki karlı abşap olap gizli olarak yapıldığı bu günlerd Memi Reis baş kasaraya kostu; | — Heecey!... Yanık Hüseyin!.. | / kırmasını dümenciye emretti. L ae ha Z söylenecek bir şey yoktur.. Vasiyel İorada Kör Ali, Hasan Paşanın he- |— — Buyur! | | zantbah, iki heli, bir çatı — arasını bir kaç güne kadar daha siyado 16 | Giye ettiği dürbinle yabancı gemi- | —— Relsin önti.. . Dümen suyu- | GDevamı var) | havi olun seksunda büyükçe bal varruh edecektir. Hüdisenin yeniden İnin hareketlerini gözden geçiri - — L A ge ee GGTÜR. krae mahkemeye İntikali meveut delille- | yordu. “ . .o)A tayin edilmiştir. Müsağüdöye iüzk re, rüyet şahitlerinin Wadelerine ve | Memi Rels yelkenlera baktı, bi- || Yapı iş eri ilanı zük edenlerden mubammen bt hâkimin takdirine bağlıdır. Bu hu |vaz sarkık buldu ve yelkencilere Pnin yünüeeeR ıWk isbetinde sasta şimdilik söylenecek başka bir | çıkıştı b z pey akçesi alınacaktır. oe yelieri HD B OŞ AAE Si Van Valiliğinden Birinci müzayedesi 2/9/950 Ce ft Hdryüak ö Ü bönsiyor!. ma günü saat 15 den 16 ya kadar h',“, S y HÜT "“q','"'""','Çx'İ,',','_'“İ“İ'f:AA',,. Veti 1 — Eksiltmeye konulan iş, Vanda şaptırılacak 179097,70 lira ko-| devam ederek muhammen kıymeti. Yanlanı Ömer, İnönü de - ebelmize | / Sonra güverteye e 8- İ gi öniet, hastahanesi”birinsi kasum insaatidi min yündü yabaia aşini - balmadığı gelmiş bul, tadır, . Forsaların — mahmurlukları 2 — Eksiltme 25/Ağustos/960 cuma günü esat 11 de Van Bayın-| takdirde en çok arttıranın — taalıhü- Olganın bu. gün saat 14 de 3 dn | LA e yardiyanbaşı; bü herif- | dırlık Müdürlüğü odasında toplanacak eksiltme komisyonunda 2490| dü bâki kalmak şartiyle ikinci u GA seren bikimlilinde yeniden ler okganmak İstiyorlar! saşılı kanunun 31 nci maddesi gereğince kapalı tarf usuliyle yapıla-| zayedesi - 18/9/950 / Pazartesi günü güsü yapılacaktır. Olga, ayrica sor> saat 15 den 16 ya kadar devam & gu hâkimliğinde —hazır — bulunacak olan hâdise şahitlerinden bekçi Mus tala Kıt, Haldun Tahdoğan, kazayı yapan otomobilde bulunan Cevat Dün yapılan toplantı Çapanoğlu, Rober, Numan Turhan; Dün öğleden evvel İstanbul Müf-| diğer bazı şahitler ve Ömer İnöni tülüğünde Diyanet İşleri — Reisinin | ile yüzle; başkanlığında bir toplantı yapılmış| — Tah Köre — dosya, | tar. bu g sonra - kati İstanb sillerinin iştirak ettiği - toplantıda din mereleleri ve din müesseseleri ve müstahdemleri hakkında bazı gö Tüşmeler yapılınıştır. | ve civarının dini mümen şeklini alacaktır. Hâdise tamamiyle Jaydınlandığı ve delillere, şahitleri | Madelerine göre dosyanın bu hafta |içerlsinde Ağır Cezaya yeniden in Kırbaçlar şakladı ve gemi sarsı- larak ileri atıldı. Kör Ali onun sesini duyar duy- maz dürbini gözünden çekmiş, re- 1se uzatmıştı. Memi Reis durbini aldı, sağ gö- züne dayadı ve sol gözünü kapa- | di. Şimdi düşman gemisini gayet iyi görüyordu; bu, yüksek borda- h bir kalyondu, üç direğindeki do- kuz büyük yelkeni alabildiğine gi: #irmişti; iyica yüklü olmasına rağ- Mmen İki tacafa köpükler saçarak hizla İlerliyordu;. rotayı — uzakta | tikali muhtemeldir. mor bir duman yığını gibi görünen caktır. 8 — İstekliler, k minde görebilirler. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin tatil günleri bariç ol. | mak üzere ihale gününden en az üç gün evveline kadar Vilâyete mi racaatla bu işin teknik öneminde ve en az bir tek taahhüt 100 bin liralık bir yapı işini iyi bir surette yapmış belge ibraz ederek alacakları yeterlik belgesi halinde olduklarına dair e 10249,89 liralık geçi. | ci teminat makbuz veya mektuplarını ve 1960 yılı Ticaret Odası ve. sikasını komisyon başkanlığına verecekleri teklif moktupları maları lâzımdır. 5 — Teklif mektupları ihale saatinden bir a koy » aaat evveline kadar alındı. karşılığında komisyon başkanlığına verilecektir. Postada olacak gecikmeler ka bul edilmes. (10874) evrakim Van Bayındırlık Müdürlüğü kale-| derek en fazla bedel verene ihalesi yapılacaktır. İpotek sahibi sile faiz ve masrafa d lanların evrakı müsbitelerile caklılarla ir iddiası - busu gününe kadar etmeleri, aksi takdirde satış bedelinin — pay» dan kalacaklar: dır. Eski vergi borçları hissedarlara, 20 senelik taviz bedeli, dellâliye vü- laştırılması hariç tapu masrafları tir. Daha fazla malümat almak is- tiyenlerin mahkeme — başkâtipliğine Müracaat etmeleri ilân olunur. N