di ai runsoRF ArKrcum<mury morm — AMT AY HN e< AA H TALKE M a B Ka s DÖ TERLELEİ DA No. 78 KU DA LAT DA Amerikada halkın en çok korktuğu iki şey vardır : Gangsterler ve gazeteciler !.. -H— Amerikada halkın en çok kork- tuğu iki gey vardır: birisi gange - terler, diğeri de — gazeteciler!.. Bunlardan sonra da, Üçüncü olarak polisler gelir! Amerikada gangsterlik yani hay dutluk, galiba ya milit bir spordur, yahutta, nesilden nesile intikal e- den bir memleket geleneğidir. ki, bu derece tibil, bu derece olagan bir iy gibi kabul edilmiş bulunu - yöorl.. Bakarsınız: Yıldırım gibi iki ç Poli otomobili, tozu dumanı biri - birine katmış gidiyor. — No oluyor yahu? Diye sordunuz mu, size hemen kayıtsızca omuzlarını kaldırıp, gu gevabı. verirler; — Hiç! Derler, ne olacak, - bir Mmücevheratçı dükkânı soyuldu da caddede, oraya gidiyorlar!.. Ben size şimdi desem ki, Türki- ye dünya Üzerinde Asayişi itibariy- le en mükemmel, en kuvvetli ti kilâta sahip memleketlerden biri dir, inanır mısınız bana?, İnanın, öyledir muhakkak! Bakın, birkaç misalle izah ede- Meselâ şimdiye kadar sizin hiç Beyoğlu caddesinden geçerken, bi- risi arkanıza gelip, gÜpe gündüz tabancasını sırtınıza — dayayarak, cebinizden portföyünüzü Aalmağa teşebbüs etmiş midir? .. Yahut İ- nönü gezisinde oturan bir adamın beynine bir kurşun sıkılıp, cebin - den parasının kaldırıldığını işitti- niz mi?.. Ve yine, bir kadın ar - kadaşınızla Fatih caddesinden gi - derken, iki kişinin otomobille yak laşıp kızı elinizden alarak, herke- sin gözü önünde, meçhul bir semte doğru çıkıp gittiklerine şahit oldu- Nu mu?, İşte bu ve buna benziyen birçok yakaları, bütün Amerika kıtası Ü- zerinde yaşıyan — memleketlerde, Ahvali Adiyeden olarak görür, du- yar ve okursunuz! Nevyorkta hava karardıktan son ra, herhangi bir pdrkın ağacı altın dâ oturup, biraz dinlenmek cesi tini gösteren adamı Ekvatorda bul Salar, kendilerine kumandan ya - parlar; ne kahraman insan diye!. . Öyle müthiş bir belâdır işte, A- merikada gangsterler!.. Hem ne hain, ne insafsız heriflerdir bilmez siniziş . Güneş çekildikten - #onra, sizi biy caddenin tenhaca bir köşe- sinde sıkıştırıp da, tabancasını c ketinin cebi ile beraber — sırtınıza dayadı mı, sesi sadayı kesip, der- hal portföyü uzatmalısınız!.. Aksi takdirde kurşunun, iki küreğinizin Aarasına saplanacağından katiyen şüpheniz olmamalıdır!.. Çünkü o tabancayı sırtınıza dayayan adam- da, henüz, birkaç dolar için bir in- san öldürmenin, korkunç bir val get teşkil edeceği düşüncesi mev - Cut olmadığı gibi, merhamet deni- len histen de, zerre kadar nasibi yoktur!.. Zira, insanlarda merhamet ve a- cıma denilen duygunun işliyebil - Tmesi, haksız bir fiilden doğan <Vie dan azabi> ismini verdiğimiz o müt hiş ve mânevi baskının bütün vü- cudumuzu ezebilmesi için, Avrupa tam on asır çalışmıştır. Yüz sene- de nasıl beceriversinler Amerika- hlar bunu!.. İnsan ruhunu yapmak, onu işle- mek, hassas bir hale getirmek hiç #Üphe yok ki, atom bombasını yap- maktan bin kere daha - güçtür!.. Zaten Amerikada, (Ruhun gıdası) mefhumu altında toplanmış nefis şanatlara kargı duyuları ihtiyaç, a- lâka o kadar kuvvetle hissediliyor. Kit Hakları da yok değii Amerikalı- darınt.. Çünkü, bin bir emek sarfederek temis ettikleri o muhteşem müze- lerinde ne Louvre'un - tabloları, © muazzam kiliselerinde ne Vatika nın heykelleri, o uçsuz bucaksız kütüphanelerinde ne o büyük garp edebiyatlarının, sonsuz gilrlerin a- hengi, ve ne de tlâhi bir müziğin heyecanları mevcut!.. Her gey var Amerikada, fakat Avrupalının, a- mırlar boyunca bir dantel örüştü ile | ince ince işleyip, büyük bir. Hint Biriyanı gibi göz kamaştırıcı bir | İ Halino getirdiği o, insandaki | Zârif, rakik, hassas ruh, heyecan | yok!.. Bu gün Amerikada, bir Ameri- Kalıya verilen en büyük hediyenin ne olabileceğini tahmin edersiniz?. Parise kadar gidip gelme bir tay- yare bileti!.. Vâkıa - Amerikanın herhangi bir tarafında fazlaca ko- Huşur, biraz çıkışırsanız, hemen si- ze: çHey gözünü aç, burası Avru- pa değil, Amerikadır!. .» diye, kar Şınıza dikilirler ama, o dikilenlerin bir parça göğsünün içini kazıya- câk olursanız, yine kalblerinin U- zerinde Parisin resmini bulursu - nuz!.. Elhasıl medeniyet ve — fnsanlık, Avrupa dediğimiz kıtanın üÜzerin- de teesslis etmiş, ve yine onun Ü- Zerinde devam edip gidiyor!. Neyse, biz yine dönelim mevzu- YAZAN: Esat Mahmut Karakurt p / , z Amerlkan — gangöterlerinin hiç sevm ediği, Sanfransiskodaki dar caddele rden biri! .. Amerikadaki gangsterler, orada tahsilde bulunan bizim talebeleri - mizi bile soymağa kalkışmışlar!.. Bunların arasında eski — Dahiliye Vekili dostumuz Sayın Şükrü Ka- yanın büyük oğlu Ahmet de var. Ama asıl güzeli, bir başka Türk talebesinin soyulurken başına ge- len hâdisedir!.. Bakın, nasıl ol - muş bu iş, Anlatayım size: Delikanlının, bilmem hangi park ta bir genç Kıza randevusu var - mış. Zengin bir arkadaşının husu- St yapılmış lüks (Kadillak) mar- kalı spor arabasını alarak — yola düzülmüş. 'Tam bir köşeyi döne - ceği sırada, arkadan yıldırım sü - ratiyle gelen bir araba, kendi ara- basının yarıa yaklaşmış ve yal- nız bir ses yükselmiş: — Dur ve yerinden kıpırdama!. Tabil delikanlı, müthiş bir kor- ku ve heyecana kapılarak, hemen frene basıp, arabayı (zınk) diye olduğu yere mıhlamış!.. Bu ara- da da, eli dalma cebinde bulunan gangsterlerden biri, yavaşça çocu- Bun arabasına geçerek, gu emri vermiş: — Cebinde ne kar' irsa, derhal çı- Delikanlının bütün mevcudu, ten, on dolar!.. Hemen çıkarmış... Gangster, gayet soğukkanlılık - la, göyle bir gözlerini aralayıp, tetiği çekip çekmemekte mütered- dit sormuş: — Hepsi bundan mı ibarettir? — Evet, hepsi bundan ibarettir! — Demek altında 10,000 dolar- lık araba taşıyan adamın cebinde, on dolar var öyle mi?.. Bakmış ki, çocuk, gidiyor güm- bürtüye!.. O zaman ne olursa ol- sun demiş, son bir cesaretle me - seleyi izah etmiyo çalışara! — Vallahi billâhi başka param yok, diye yanıp yakılmağa başla- Mış!.. Esasen ne, bu altımdaki on bin dolarlık otomobil, ne de, size vermek istediğim bu on dolar, iki- si de benim değil!.. Otomobili şu isimdeki şu adresteki arkadaşım- dan, on doları da yine şu adresteki gu isimdeki dostumdan aldım. Ben Türküm vö talebeyim. Kolumbiya fniversitesinde okuyorum. Bir kız Aarkadaşıma randevum vardı, oraya gidiyordum. Bu on dolarla da, ak-| şam yemeği yiyecektik onunla!.. Ne olur, beni öldürmeyin!.. Bir insanı tanıma, keşfetme hu- susunda, herhalde — Üniversitedeki ruhiyat profesöründen daha derin bir ilme ve sezişe sahip olan Ame- rikan gangateri, bereket versin ki delikanlının bu konuşma tarzın - dan, işin iç yüzüne nüfuz etmiş, anlamış da, şöyle bir saniye durup düşündükten sonra, elini cebine a- tarak bir elli üolarlık çıkarmış; — Al demiş bunu da, Allahin akşam Üzeri, başıma gökten belâ | diye gönderdiği herif; altında on | bin dolarlık otomobil taşıyan rata, on dolara yemek yiyemez Nevyorkta!.. Sonra, göyle bir yumruğunu to- parlayıp, çocuğun çenesi budur di- ye, bir tane inmiş; — Seni gidi arslan postu giyen sahte Niyagara katırı seni demiş, bu da sana benim bir. hediyem olsun!.. Eğer bir daha tam böyle | 1Ş zamanı bu civardan geçer, önü- Müze çıkar da bizi meşgul eder - sen, canını cehenneme gönderirim Atlamışlar otomobillerine, çeki- Jp gitmişler! Gangsterler böyle işte!.. Ama, bir da bunlarla mücadele eden bir Amerikan polisi var ki, onu da ya rın anlatmak İstiyorum - size! Polis ne demektir, nasıl müthiş, kudretli bir teşkilâttır. Öğrenecek- Bini: (Devamı var) İLÂN Eminönü As. Şubesinden Yd. 7. Si. Hs. Me. Süleyman minönü As. Şubetine, taşrada ise bu etmesi ilân olunur. Baysan 14524 ün İstanbulda İse E lunduğu yer As, Şubesine mürncuat (3533 — 10905) Bayan Muazzez Avşar Okuyucularımızın dikkatine Fotojenik güzel kadın müsabakasına resim gönderme müddeti bitmiş ür, Şimdiye kadar gelmiş olan resimlerin neşrini Ağustos ortasını kadar tamamlıyacağımızı Ümit ediyoruz. Müteakiben — büyük Jüri toplanarak neşredilen resimleri tetkik edecek ve neticeyi ilân ede- cektir. Gazetemize gelen resimlerden bir kısmı, ilk tetkiki yapmış | birinci üti heyeti tarafından müsabaka harici edilmiştir. Bazı ba- | yan okuyucularımız bizden resimlerinin ladesini istemektedir. Bü- larımız. resimlerini geri k Jüri toplanıp kararımı ilân ettikten sonra, alabiliri arzu eden okuyucü- KA ğ BAD ) o 4 : b : BÜYÜK KORSANROMANI yor gök kubbede akisler v deniz kurdu, gemilerinden son defa selâmladılar.. Ayrı ayrı yollara giden iki meşi Yazanı Eski bir pehlivan l!c.rıp eder Sultanım. Levendlerin gür sesleri, enginleri dolduru. atilan toplarla Birbirlerini biri Kara Veli diğeri do Yanık Hü- seyin Reisin komutasında bulunu- Memi Rels onları yakından tanıyordu ve ikisini de beğeniyor- dü, İkl Cezayir gemisi derhal Me- yordü, mi Relsin gemisine - yanaştılar Hasan Paşa onlara gereken emri verdi; Memi Reisle — tokalaştılar Hasan Paşa bir de dürbün hediye etli. Je den gözlerinin Üstüne vuran ışık- Ia uyandı; yanı başına baktı; Fat- manın siyah ve dalgalı saçları gü- zel yüzüne yarım bir hâle örmüş- Ahu gözleri kapalıydı ve siyah kirpikleri biribirine kavuşan ateşli âşıklar gibi - kenetlenmişti; dolgun göğsü, gayet ahenkli kı Jarı, yumuk elleri apaçıktı. Memi Reis bu gönül alıcı manzaraya | daldı. Çok yorulmuş, büyük tehli- | keler atlatmıştı, fakat o zahmetler na geçirdi. — Ikizlerköylü galip sayılmak “Nihayet yavaş yavaş Molla- uçkurluğun kenarından oğlunun germiş olduğu sağ a- kopmuş olduğu görüldü. İki yağının havalanmakta olduğu — müthiş kuvvetin mücadelesi ne görüldü. Mollaoğlu birkaç de- fa ayağını silkerek kurtarmak ticesinde kisbeti tutan kayı: tan uçkur kopmuş bulunuyor İstedi, fakat kurtaramadı. Ken- — du, dini öne doğru atmayı teşeb - — Eğer İkizler köylü hemen büs etti. Ancak hasmı gakkı bırakmasa İdi Mollaoğlunun tuttuğu için bir türlü buna da kisbetini ayağından çıkara - muvaffak olamıyordu. caktı. Ancak gerek Mollaoğlunun —— Trabif güreş filân hemen dur bu müthiş mukavemeti, gerek- gu, Mollaoğlu kisbetini tuta - ge yrücüdünün ağırlığı, ikizler - rak çadıra doğrü gitti. İkinci öylünün yaman kuvveti İle Mahmut cazgırı gağırdı: kargılaşınca başka bir netice aiTiTE SUU ÖRLCĞL — Bu vaziyet netlce nedir? — İkizler köylü galip sayıl- mak İcabeder sultanım! Fâkat yenemedi ki has - SA karşısında Evvelâ çat diye bir ses du- yuldu, Sonra da İkizler köylü- nün hasmını bırakarak ayağa kalkması bir oldu. Mollaoğlu- na gelince, hâlâ yerde yüzü koyun yatıyordu. Na oldu filân denirken Mol- laoğlu kisbetini tutarak ay Ra kalktı. O zaman hayretle nilmiş sayılır, Mollaoğlunun kisbetini tutan — Pekâlâ neticeyi ilân et! ——— — Sonra da bunu beklemeden ayağa kalktk ve halkın coş - kun tezahüratı altında mey - dandan ayrıldı. Padişahı uğurlayan halk ne- ticeyi öğrenmek için yerinden ayrılmıyordu, | — Cazgır yavaş yavaş ortaya geldi ve neticeyi binlerce halka | Su gekilde tebliğ etti: | — Mollaoğlunun güreş sıra- sında kisbet uçkuru koptuğun- dan İkizler köylü galiptir. imdi halk büyük bir uğultu halinde İkizler köylüyü alkış- hyordu: l — Yaşa İkizler köylü! | | İ | mını, — İsteseydi kisbetini ayağın dan çıkarabilirdi, Kisbeti aya- Rından çıkmış pehlivan da ye- yapıyordu .. - | — ae — Yaşa arslan! Sesleri meydanı inletiyordu. Bu sırada İkizler köylünün birdenbire yerinde durarak elini havaya kaldırdığı ve hal- kı süküta davet ettiği görül- dü, Herkes Bursalının bir şey söyliyeceğini anlamış ve bu sözleri iyi duymak için her türlü alkış ve gürültüyü ker mişti. O zaman İkizler köylü şöyle konuştu: | , — Ben hemşehrim Mollaoğ - 1 lunu yenmiş değilim. Mollaoğ- (| Tunun sadece uçkuru kopmu: 1 tur. Anadoluda uçkur kopmak, | paça bağları kopmak, kishot ! yırtılmak gibi şeylere kaza der | ler. Ben burada ken BER liyorum, Kisbetini bağlasın, 1 | karşıma gelsin! 5 İkizler köylünün bu mertçe I | sözleri ve meydan okuyuşu kc ca meydanı yeniden müth bir alkışa boğdu. Herkes onu! bu cesaretine hayran kalmı: Kimi kendisini güzel keli: le takdir ediyor, kimi de: | — Evet, güreşe devam edil- melidir. — Haydi Mollaoğlu çık mey- dana! — Güreş bitmedi, Pehlivan- F? İL TELLE ah v medeae eee ( e VYGe oe yöe nn G Devlet gemilerindeki — askerler | sahip olmuştu. Bundan sonraki ha| — Memi Reis giyinmiye başladı. —| Ririyordu. maaşlı idiler; gönüllü gemilerinde | yatının eskisinden daha parlak ve| O sırada dışarıdan bazı bağırış- |— Öyle ya... Halka güreş lâ- ise korsanlığı meslek edinmiş yiğit mesut geçeceği besbelli bir hakİ-İlar ve ayak sesleri duyuldu; Son-| Zım. Böyle heyecanlı bir bo- ler vardı ve onlar akınlarda elde e- | kattl ra kapı vuruldu. Memi Reis sor-| ğuşmanın devamını kim iste- dilen mallardan ve paralardan Pay | — Memi Relis gecenin son yarısını | du; | mez? ? . alırlardı. Maaşlı askerler iyi harP | puyasız ve deliksiz bir uyku ile ge- — Ne var? Kimdir 0? .. | — Ancak hünkâr maiyeti ile Jeden cesur adamlar olmakla be- | Ciygi Rüyaya zaten ihtiyacı yok-| — Tok bir ses, derinden cevap ver-| çekilip Kitmiş bulunuyordu. ber gönüllüler derecesinde atak 4, Conkti yaşadığı hakikat en par | di: | Onun yokluğunda güreşe de - ve usta değillerdi; korsan savağ- 14 rüyalardan daha güzeldi. — Rels'.. Ben geldim, Tabansız| vam etmek mesuliyetini de larım bilmiyorlardı. | Olgün ve acar Türk korsanı er- | Ahmet!.. İskele baş omuzluğunda | kimse üzerine alamıyordu. Bu | , Hasan Paşa, Cezayir gemilerin- || Or aa ve Deae Darr aa T İbir gemi göründü! vaziyette iki pehlivanın yeni - den ikisine işaret etti. - Bunların | tesi $ DA ğ Memi Reis poturunu bacakları-| den tutmasına imkân yoktu. (Devamı var) (Dovamı var) =îr'ıkara Gâî Sıhhiye ve Teknisyen Okuluna Öğrenci Alınacak 1 — Orta okulu bitirmiş olanlar kabul edilirler. Lise 9-10 a miş olanlar tercihan alınır, eleme sınavına tâbi tutulmazlar, Li- Gemilerin hepsi de biribirlerin- | den ayrıldılar; Hasan Paşa pro- | “O€TUSU bu eaadetine değmişti. İvasını Akdenizin batı ufuklarına, | Memi Reis işlemeli atlas yorga: Memi Rels de doğu ufuklarına çe- |Ni sevgili karısının omuzlarına ka virdiler. dar çekti, örttü. HACCA GİDECEKLERE Geçen sene muvaffakiyetle Hiao seferini yapan NAZAR Gecenin karanlığı yavaş yavaş gökle denizin arasını dolduruyor, |mavilikleri karârtıyordu. Ayrı ayrı yollara giden Iki meş- hur deniz kurdu, gemilerinden atı lan toplarla biribirlerini selâmla - dılar. İki taraf da Barbaros Hayreddin paşanın korsan türküsünü söylü - yerek yeni harb ufuklarına, yeni | zaferlere doğru, beyaz kanatlı ko- |caman kartallar gibi Adeta hava- )lanmışlardı. Levendlerin gür « © sırada Fatma uyandı, gözleri- ni arslıyarak, derin bir bahtiyar- lıkla kocasına baktı; ona hayran- dı; çünkü mükemmel bir korsan | olduğu kadar mükemmel bir âşık | olduğunu da göstermişti. Memi Rels sordu: — Benim sevgilim mesut mu- sun? Fatma göğsünü kabarttı; tatlı | bir gururla cevap verdi. | fından tâyin edilecektir. umuza!.. Telgraf: KIŞINBAY — İSTANBUL Vapuru edinmiş olduğu tecrübelerlen de istifade ederek bu seneki seferi için mükemmel su- rette hazırlanmıştır. 25 AĞUSTOS CUMA Günü İSTANBUL'dan hareket edecek olan NAZAR 1 Eylül (18 Zilkade) Ouma günü OCİDDE'ye varacaktır. Dönüş tarihi geçen sene olduğu gibi CİDDE'ye giderken vapurda — yolcularımız tara BiLETLER 290 Liradan Başlamaktadır. KIŞINBAY BİRADERLER LTD.O. Galata, Rıhtım caddesi, Kefeli Hüseyin Han 16 - 17 veya şube ve acentelerine müracaat olunması Telefoni 41448 İleri akşam karanlığında enginleri dolduruyor, gök kubbede akisler yapıyordu. | —— UĞURLU... Memi Reis geceyi Fatma tle be- raber geçirdi; ikisi de son derece mesuttular, ruhları gibi vücutları da tam münasiyle anlaşmış bulu- nuyordu. Bazı kadınlar vardır. ki, koca- larına uğur getirirler, bazıları da uğursuz olurlar, Memi Rels bunu biliyordu - ve Fatmanın uğurlu kadınlardan ol - duğuna şüphe etmiyordu; — nasıl etsin ki, ona kavuşup da doğu Ak- denize doğru yola çıktıktan biraz sonra Hasan Paşa ile kargılaşmı tı; nikâhlarının kıyılmasiyle beri ber Memi Rels hem sancak beyli- İberim yoktu! 40 9 da sınıfta kalanlar orta okulu bitirenler gibi işlem görürler, (Li- seden her hangi bir #ebepten koğulmuş olmamak şarttır.) 2 — Türk tabiiyetinde olanlar. $ — Tam teşekküllü As. sıhhi rurullardan 4 olanlar. 4 — Gerek kendisi ve gerek ailesinin kötü hal ve şöhrete sahip olmadığı Savcılık, Polia ve Muhtarlıkça tevsik edilenler, lam raporu almış 5$ — Aâ. voya sivil okullardan gerek sağlık ve gerekse ahlâk du- rümü dolayısile çıkarılmış olmayanlar, 6 — 16 yaşını bitirmiş olup 21 yaşından büyük olmayanlar kabu! edilirler. 7 — İstekliler işlem görecek kâğıtlarını en geç 20 Eylül 950 gü nüne kadar okulda bulundurmağa mecburdurlar. Geç kalan kâğıtlar işlem görmiyecektir. 8 — Eleme sınavı 28 Eylü! 950 gününü takip eden günler için? yapılacağından isteklilerin 25 Eylâl 950 gününe kadar Ankarada bır AM geh Ka ae? İunmaları saruridir, Okulca yatacak yer sağlanmasına çalışılacaktır — Ben seni Elhaneş kalesinden| GEREKLİ EVRAK: kaçırıp gemiyo getirdiğim saatten | — Dilekçe beri çok mesudum. Sen dünyanın d — aR vi en güzel ve en tatlı kadınısın! 8 — Doğruluk Cağıdı — Sen de dünyanın en yiğit ve 4 — Fotoğraflı nüfus cüzdanı veya tasdikli sureti. en iyi erkeğisin! 6 — Fotoğraflı okal diploması veya tasdikli sureti. Memi Rels onu öpmek için eğil- 6 — Noterlikçe onaylı yüklenme senedi. di; Fatmanın kollarını boynuna 7 — Altı adet vesikalık fotoğraf, dolanmış buldu. Sarmaştılar. Memi Rels doğruldu. Fatma da kalkacak oldu: — Çoktan sabah olmuş.., Ha- Memi Rels onu — omuzlarından kavrayarak kucakladı; yatırdı, Üs- tünü örttü: — Sen yat,.. Ben biraz yukarı | çıkayım! — Peki sevgilim!.. . Bu afacan Cgzayir ceylânı bu a- MÜRACAAT Askerlik şubelerine veya doğruca okul müdürlüğüne yanılır. OKUL ADRESİ : Gedikli sıhhiye ve teknisyen okulu Cebeci Ankara ZEKİ CANÇİL ILACI, Çil, leke ve (3164—ARAN ilceleri tedavi ve izale eder