“—BÜYÜK KORSANROMANI Yusuf zaten her şeyi anlatmak için acele ediyor, duramıyordu Meml rels Bir kenara oturdu, çocuğun İki kolundan tutarak batan ayağa kadar süzdü.. -- — Evelce söylemiştiniz, — fakat| demin.. — Ha!.. Evet... Sahi!.. Ben bu afacanın bir daha gemiye gele- ceğini hiç ummamıştımda. Olsa ol sa Fatma ile beraber gelir belki, diyordum., Onun için.. . Böyle düşünürken küçük Hüse - yina yeniden emretti: — Çabuk onu buraya getir! Kendisi de oraya doğru yürüdü. Yusufun Üstü başı toz içindey- di; ayaklarının şurasında burasın- da kan izleri görülüyordu; yüzün- den yorgunluk akıyordu. Soluk s0- luğa, bir geyler söylemek için sa- bırsızlanıyordu. Memi Reis onun bu haline bir türlü mâna veremiyordu. Anlaşıl- dığına göre uzak bir yerden, dağ veya kır yollarından — geliyordu. Fakat ne münasebet? Niçin böy- le olsun? Yoksa.. Yusufun elinden tuttu, kamara- ya doğru yürüdüler, içeri girdiler. Memi Reis bir kenara — oturdu, cocuğun iki kolundan tutarak baş- tan ayağa kadar süzdü: — Bu ne hal? Ne var ne yok? Nereden geliyorsun? | Diya sordu. | Yusuf zaten her gşeyi anlatmak | için acele ediyor, duramıyordu; süzgün yüzü Adeta bembeyaz ol- muştu. Çok yorulduğu, neredeyse düşüp kalacağı anlaşılıyordu. A- cele acele şunları konuştular: — Ben Elhaneş galesinden geli- | yorum.. Beni Fatma gönderdi. — Elhaneş kalesinden mi? Fat- ma mıi yolladı? Allah Allah!.. Sen çlıdırdın mı yoksa? Onun ıçin | mi bu hale girdin? — Evet.. Fatma yolladı. Çün- kü dün akşam Şeyh Ebü Sald kı Zıni ansızın yola çıkardı ve Elha- neş kalesine kapadı Memi Rels hayretle sordu: — Şimdi senin hanımın Cezayır- de değil ha! — Burada değil.... Söylediği yerde... Fakat kaçacak! | — Kaçacak mı? Ben o Allahın belâsı yeri bilirim. Barbaros ora- | da beş yüz İspanyolla tam bir yıl | uğraşmıştı da sonunda ancak aç hıktan teslim olmuşlardı. Oradan kaçacak ha!.. Hem de bir genç kız? Koca korsanın bu tmitsizliğine rağmen küçük Yusuf çok cesur ve Ümlitliydi. Memi Reisin — sözlerini keserek dedi ki: — Fakat biz her şeyi hazırladık; siz de bu gece oraya gideceksiniz. Hanımım öyle söyledi. — Neyi ve nasil hazırladınız” vakit gideceğiz? — Fatmanın bulunduğu odalar- dan biri uçurum tarafındadır. O tarafta bir de küçük penceresi var; tam onun çikabileceği — kadardır. Ölçtü ve böyle olduğunu gördük. Pencerede demir kafes var ama kimbilir ne zamandan beri değiş- mediği için yağmurdan paslanmış; dokundukça pasları kabuk kabuk dökülüyor. İncecik demiri kalmış. Onu da bütün gece çalışarak eye İle kestik. — Bundan ne çıkar? Oradan atlamakla kurtulacak değil ki Uçurumun kayalıklarında - parça parça olacak! — Hayır, atlamıyacak! Oradan iple sarkacak! Beraberimizde 1p Kötürmüştük. Hanl burada kona- ğın penceresinden sarkmak — için Aldığı İp yok mu, İşte onu götür- müştük. On sekiz kulaç tuttu ma hanımım yorgan ve yatak çar- flarından, yatak ve minder yüz. lerinden ipler yapacak, ona ekli « yecek.., İnce ipliğin ucuna — blr taş bağladı da hanım, uçurumu derinliğini yokladı; hazırladIğı 1p tamam geliyor. Memi Reis bunları büyük bir hayranlıkla, gittikçe artan bir Ü- mitle dinliyordu. Fatma hakkında kendi kendine: — Tam bir korsan karısı ola - cak! Diye düşünüyordu. Küçük Yusufu daha çabuk söy- letmek için sordu: — Sonra?.. — İşte bu gece, tam gece yarı- sında pencereden aşağı sarkacak! Gece yarısından bir saat sonra ay doğduğu için daha geç kalmak 14- temiyor. O saatte siz uçurumun dibinde bulunacaksınız! Memi Reis işin sarpa sardığını | Bandı; elini alnına götürdü ve söy lendi; — Cezayirden Elhaneş — kalesi hiç değilse ç saatlik yol... Git- mek ve gelmek için altı saat I- ter... Beklemesi de caba... Ka- ranlıkta yolu bulmak ayrı iş! En az oön beş senelik hatıraları- nr yokladı. Yusufa baktı — Yetişemezsek? — Yalnız başına yola çıkacak! | — Bu bir delilik olur. | — Hanımım bana dedi ki: €Yol- larda ölsem, vahşi hayvanlar beni parçalasalar bile gam yemem. Me- mi Reise kavuşamadıktan — son; yaşamak niçin?> Memi Reis mırıldandı. Tekmil okulların — ihtiyacı olan| matbu evrakın Milli Eğitim Mat « baasında baslıp, münhasıran Milli V Eğitim — şayinevlerinde — satılacağı | tA daha evvel oraya varmalı! Baş- ka çare yok! Oraya gitmek ve en kısa yol - dan selâmetle dönmek için neler yapmak Jâzım geldiğini düşündü. Kendisiyle beraber vaktiyle ora larda çok bulunan Kör Aliyi çağır- di; Yuüsüfün — söylediklerini tekrarladı. Kör Ali işin uzayaca - Kını anlayınca Şeyh Ebü Salde a- ğır bir küfür savurdu: — Vay köpoğlu be!.. inatçı amammış ha! Memi Rels şaka ederek — Yavaş gel... Yarın kayna -| tam olacak! | Dedi. Sonra sordu: (Devamı var) Amma Hac seferine yeni vapur tohsisi Deniayelları İdaresi, Hao seferle. tine tahsik ettiği vapurdan sonra, Ege ve Giresn wapurlarını da Hao | seferleri için kiralamaya kararlaş-| ariniçür Açığa çıkarılan v> tekaüt edilecek kaptonlar Denizvoliarı İdaresinin Rize gi e Amerikay de bazı suistimâllı yaptığı seferler. i olduğu yapi Tn tahkikat neticesinde anlaşılan kaptan Vedat Kocaaslanın İdare « den ıhrarına karar verilmiştir. Ayrıca Giresun vapuru süvarisı D. Parti müfettişi ve Belediye Tetkikler derinleştirildiği takdirde ekmeğin ucuza bildirildi Yeni tip beyan ekmek dün sabahtan itibaren satılacağı imaline şehrimizde başlanmıştır. Bundan iki yıl | |1048 de İsviçrede ö3nce, 30 u.ıu.nf— Dr.Cah'tTanyol Ahlâk Bahisleri Prs. Sabahaddin'in ahlâki şahsiyeti — AhlâkIi şahsiyetine hayran kaldığım Dr. Nihat Reşat Belger'e — YAZAN: Kurtarıcı rolündeki müstebit .. 1548 de Osmani kunda ve fırkacılık tomurcuk vermişti BusUnU aşındı. - (kan memleketlerinde, hele Rom rır; önü içinden, yada gelişmiş bulunuyordu. cevherinden yı Romanya o zaman Osmanlı |. Yeni ekmek 900 gramdır ve - 30|İzbe bir. odada kar, Böyle bir ce | Tetinde Eflâk, Buğdan ve Ulalıya kuruşa satılmaktadır. D. P. mü -| garip, — kimsesiz lsmiyle Üç — prenslik / halindeyi " miyette kahramı fettişi ve milletvekili Hüsnlü Ya - bir ahlâk bayrağı man gelişmesini | Buldan Prensl - Mişel İstarçe u man. Belediyenin lâsım gelen ted - toprağa gömüldü. 70 yıllık bir öm- | kınmasının nelere mütevakkıf ol-İtemin eden hava çürümüştür. —| Ytklanan halkın megrutiyet projw birleri aldığı takdirde, ekmeki du- | rün bütün hünranları, bütün acı ve | duğunu, müsbet İlimlere dayanan | Sabahaddın Bey, İşte böyle bir "i Kabul eder görünmüş, aymı ha uçuna Aattırabileceğini söylemle | Mmtırapları, kimbilir gimdi — hangi |bir sosyoloji anlayışiyle ortaya at- | hava içinde, yıllarca, bir deniz fır- | Şühün akşamı ihtilâlci retaleri 4 bi Belediyenin bu yolda tetkiklere meçhul toprak parçasında — hâlâ (mıya çalıştı. İlmi, hiçbir geye Alet İtınasında sevdiklerini taşıyan ge- | ““pa attırmıştı. İ atiTAP barlamayacağı henüz belli (cVatan! Vatan!> diye inlemekte - etmedi. Bütün düşüncelerini, züm- |minin batışını, sahilden — Ümltsiz y yan n yörensi dorf Bibesko Pys- İşkmaiğ dir. Bir şçhit kefeninin kutalliği İrelerin ötesinde, geniş halk taba- | çırpınmalarla seyreden bir mürgit, :muı sıka münasebette bulundu - . BĞ 2NE- Bllaraın GüRE aN y İğundan halk arasında — İtibarrnı Limanda içinde bize seslenen bu hayatı dağ- | kalı Kalkıl ua| hasretti. |bir veli gibl konuştu. Fakat sesi a o ee l İ aa aa Melerden dağalı ve perişan adam, - büyük | Onu politikacı sananlar aldanıyor- | boşluğa çarparak dalma kenaisine | KaYbetmişti; hürriyetçi gençlerder i Türk mütefekkiri ve ahlâk kah -|lar. Onun fikirler er ci €Si a eee aepearmn a cayamı, nizamsız Türk mütefekkiri ve ahlâk kah -lar. Onun fikirleri, her Gine poli: İgeldi: Bütün eserlerinde, sarsılmas Kamlsarı Talât Efenaiye bir mota ramanı Prens Sabahaddindir. kanın maskesini düşürecek ve| ve çetin bir âyet ifadesi içinde iyi b r hal Onun büyüklüğü, ne değerli bir|milletin mrtında oynanan iğrenç iniyet, iyi dilek endişesiyle çırpı- | Ye'trek padişalıla - samimi - birlik SA : SİTDi- İiştedi. 1844 de kurulmuş olan Kar- sosyoloğ, ne müstesna bir terbi-|menfaat komedyalarını açığa vu- |nan bir vicdan nğlaması, bir dö -| B Bir okuyucumuzun bize telefonla | yeci, ne de namuslu bir politikacı |racak mahiyette Idi. Çünkü onun | vünmae kendini hissettirir. Bun - Gerler "ONGĞĞNĞUye daha bildirdiğine göre, limandaki şaman | olmasından ileri gelir. Onun büyük |asıl düşünceleri kuklaların kahra- |dan dolayı onun fikirleriyle temas | Tükemmel bir anayasa istedi. Bi- dırlardan birisine bağlı bulunan bir | ve ebedi tarafı, ahlâk vAizi değil manlığına müsait değildi. İşteleden her Insan, tıpkı velilerde 01-| ”'"Ko kabul etmedi, halk ayak - Amerikan gemisinde, nizamlara ay- kırı olarak iki gecedenberi seyir ex Hasında yakılması icap eden fener lerin yakıldığı, bu halin de müsa « deme nizamnamesi hükümlerine mu halif bulunduğu halde Liman İdara şince keyfiyete mildahale edilmedi- Bi vaki şikâyetlerden anlaşılmıştır. Seyrüsefer hususunda yanlış ma- nevralara sebebiyet — vermesi — çok muhtemel olan bu halin önlenmesi icap etmektedir. Fatihin türbesi bugün açılıyor Büyük Türk hükümdarlarından | Fatih Sultan Mehmedin türbesi, bu | gün saat 13 de büyük bir törenfk halka açılacaktır. Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılı- nın 29 mayısında İstanbulu fethet- miş ve yeni bir devir açmıştı. Gürültü ile mücodeleye dün başlandı Gürültü İle mücadele mevsuunda alınan kararlar dünden itibaren tat Bu kararlara bika konulmuştur. göre gece enat 22 den anbah 7 ye kadar «lâkson çalmak ve — seyyar satıcılar tarafından bağırmak ya « sak edilmiştir. Ayrıca tekmil nakil vasıtalarına klâksonlarının sesini azaltmak için bir hufta mühlet verilmiştir. Bu müddet içinde klâksonlarında talilât yopmayanlara ağır cera'ar verilecektir. Klâkson çalanları kon. trol için sivil polisler vazifelendiril miştir. Yüksek Ticarette muvaffok olamıyan talebe M. T. Talebe Birliğinin bize gön Sara l aşrkün yaburü Siltarim | derdiği bir mektupta, İstanbul Yük | sek Ekonomi ve Ticaret Okulu ta- Nidür muavini Asin Derya kapta- nin tekküt edilmeleri kararlaştırıl. Tebelgrinin Para Banka — dersinden ş haksızlığa uğradıkları iddim olun - mıştır. Matbaacılar Cumhur Baş- kanına ve Bakanlara te'graf çekti hakkında hükümetin aldığı karar | matbaacılar arasında itirazlara uğ TAMIŞ ve endişeyi mucip olmuştur. İstanbul Matbaacılar Cemiyeti — bu| kararı protesto için fevkalâde bir kongre toplamış ve - kararın ” geri alınması yolunda hükümet nezdin. de teşebbüse geçmiştir. Matbaacılar, Milli Eğitim Mat - baasının, siparişleri yetiştiremedi; ni iddia etmektedirler. - İlgililer, koöngre sonunda, milli sermayenin mahvını temin edecek bu kararın | iptali içim Cumhur Başkanına, Baş bakana, Maliye ve Milli — Eğitim| Bakanlıklarına birer telgraf çekmiş | — Gitmeli! Tam vaktinde, hat- | lardir. Yazan: Maysie Sreic Kabil olsaydı da İngilte- reye hiç varmasalardı. Biyariçten — hareket ettiktea dört buçuk gün sonra Klayv Kat line ufukta beliren silik bir çizgi göstererek: <— Az sonra İngilterede ola - cağız> dedi. Kız yüzünde meyuüs ve mü! zi bir ifade ile eh- sin, ben başımın çaresine baka - <— Yooo hiç üzülmüyorum.> Bunu söylerken kederinden ne- redeyse ağlıyacaktı. <Zavallı yav rucak> diye düşündü, <belki na- Müsuyla bir iş tutması için eline hiç fıraat geçmedi, dolandırıcı bir baba, Allah bilir naıl bir anne Dümtende oturup piposunu içer «— Beni de polise vereceksi - — ken, cebinden arkadaşı Erikten niz değil mi?> diye sordu. aldığı mektubu. çıkardı, Erik «— Öyle demiştim ya, artık — göyle diyordu: bunu tekrara ne lüzüm var? — <— İngilterede doğru benim Yoksa vaz geçeceğimi mi zanne- yalıma gel. Kotranı bağlayacak lyorsun? gamandıram da var....> <— Yoo ne münasebet, gu be- — Arkadaşı mektubun içine yalı- aber bulunduğumuz dört buçuk — nın yerini gösteren bir de harita ün içinde sizin merhametli ol- duğunuza dair bir imâda bulun. dum mu?> «— Ben sana ilk gününden bu husuta şövalyetik taslıyamıyaca- &ımı söyledim. Zaten ben seni bı koymuştu. Klayv: düşündü, eğer oraya karanlık bastıktan sonra varırsa, kız belki kimseye - görünmeden sahile çıkabilirdi, Kendi kendine: <— Deli herif! diye kızdı, <8 raksam da pasaportun yok ki, nin bu düşlndüklerini Aşık — bir kaçabilesin.» erkek ancak sevgilisi için düşü- Katlin tebesslim etti: nür.» «— Bu gibi şeyler vizi Üzme - Gece yalının önüne vardıkların Sunan: Halide KARAMÜRSEL da Sami botu — denize — indirdi, genç adam bota binince kıza işit- tirmek için yüksek senlı <— Beni sahile bıraktıktan son raşbotu yine kotraya getir ve bağla!» Diye emir verdi, böylece Katli- ne kaçmak için güzel bir fırsat yermiş oluyordu, ona dönerek: maktadır. Bu dersten İmtihana giren talebe lerin yüzda 90 1 muvaffak olama- Bunun Üzerine Birlik, Ba- kanlık nezdinde teşebbüse geçmiş - tir. Bestekâr Şevki Beyi onma töreni Bestekâr Şevki Beyin 60 ıncı 8. yildönümü münasebetile p | zar güsü Kuzguncukta Nakkaşte pedleki kabri başında'bir anma reni yabilicaktır. Tavuk sergisi Yıllardır pasif bir vaziyette du İstanbul Ziraat — Odası, dün faaliyete geçirilmiştir. Odanın üyeleri Vilâyette yaptık. ları bir toplantıda yakında bir ta- vuk sergiti eçmağa karar vermiş- tö. ahlâk kahramanı — olmasındadır. Memleketimizde ahlâk - vâizi ile ahlâk kahramanı biribirine karış- tırıldığından, — hakikt — mürgitler gölgede kalmış ve hüsrana terke- dilmiştir. Ahlâk vâizi ve ahlâk kan ramamı, biribirine benzer görün - mekle beraber, birbirinin zıddı ve düşmanıdır. Tarihin büyük ahlâk kahramanları dalma ahlâk vâlz- lerinin gadrine uğramıştır. İki bin yılın gerisinden sesinin sıcak- hını duydüğümüz Sokrat, Atina sokaklarının bu fakir gezicisi, in- sanlığın en büyük ahlâk kahra manlarından biri İdi. Onu, ölüme ahlâk vâlzleri mahküm etti. Odun lar Üüzerinde diri diri yakılan — ve bir meşale gibi, kemiklerinden şı- kan alevlerle ortaçağın karanlık- larına gon veren Giardano Bruno bir ahlâk kahramanı İdi. Onuü mahküm eden kilise bir ahlâk vâ- izl idi.. Derisi yüzülen - Nesimt, çarmıha gerilen İsa, sehpaya çeki- len Hallaç birer Ahlâk kahramanı, Onları mahküm eden medrese ve cemsat, ahlâk vâlzi Idi İnsanlığın mânevt güneşleri o- lan bütün bu şehitler, inandıkları fikirler uğurunda, sonuna — kadar asrat ve hayatlarını istihkar et- miş kimselerdi. Sabahaddın Bey, bu şehitler kalabalığında, uğradı- -|bu müstesna adamla aynı bundan ötürü politikacılar onu af- fetmediler. Zira onun dâwasının ne demagofiye, ne şarlatanlığa ge- lf tarafı vardı. Bundan - dolayı, kolay servet, kolay göhret ve ko- lay küdret arkasında — koşanlar; ona düşman oldular; ve düşman - lıklarını neslller boyunca — devam | ettirdiler, Sabahaddin Bey bize, bütün ah- lâk kahramanları gibi, celâdetin, medent cesaretin, inandığı fikir u- gurunda ölebilmenin örneğini ver- (di Altı yüz senelik tarihimizde, şeref İçelengini taşıyabilecek başka bir insan çehresi bulamayız. Hareket- le düşünce, yalnız onun gahsiye - tinde birleşti. Onun sesinde şu ve- ya bu aınif, gü veya buü parti de- Bil, bütün bir memleket konuştu. Bundan dolayı milleti ihmal eden- ler, onu da ihmal ettiler. | Bir memlekette ahlâk kahra - İmanları unutulursa, telâş edilme- ildir. Böyle cemiyetleri hiçbir ide- al kanatlandıramaz. Böyle za- manlarda ortalığı aahte kahra - manlar ve ahlâk vâizleri doldu- rur. Bunlar cemiyetin inanma duy dı, makerler kendi vatandaşla- rına silâh çekmediler; Bibesko ka- bul zorunda kaldı, iki gün sonra da AIstifasını verdi; İhtilâl keimsenin burnu kanamaksızın sana erdi. Rus Çarı Nikola bundan hoşlan- madı, Eflâk Üzerine 12000 aeker yolladı; 20000 Türk askeri 'Tuna- yı geçti; Osmanlı devleti kendi — | halkından meşrutiyeti — esirgediği halde Romanyalıların kurduldarı lenmesi zamanı gelmiştir. Çocuk- | yöneganiyi mlüntas Sürorüm haddin Bey cinsinden Mürgitlerin | payrı baskı yaptı, — Sül uzun, zahmetli ve mükâfatsız ha- | p e erI çağırıldı. Rus k yatı hikâye edilmelidir. Çünkü fe- | Pa STi çakırlan. Rus e gürbet şehidinin hayatı kadar hiç| ,, creşe 60000 bir destan bize açıklıyamaz. Dnvın“" el aaene DE " asker yolladılar, hükümet Rus ko- divenlerihe, gelecek nesiller, bir | — Rus Çarlığı, hıristiyan halkı kur yıldıza tırmanır gibi, coşkun bir | çarmak ve hürriyete kavuşturmak iman cezbesiyle koşacaklar ve gur- İladinsiyle tecavüzlerde bulunu « bet illerde kalan meçhul mezarını, | yor, dehşetli bir istibdat Kuruyor. üzun ve sürekli bir ihmalin gözlga, Bütün ön dokuruncu asur ba- yaşları içinde, bir nedamet yağ- (riht bunu isbat eden hâdiselerle Mürü gibi islatacaklar. dalükük, n Yirminci asırda Çarlığa halef - İlan Kızıl Rusyanın da siyaseti yi ne öyledir. Kendisinin yaptığı bü- duğu gibi, bir güneş çarpmasına uğrar, bir daha onun cazibesinden ayrılamaz; ve yer yüzünde insan- liğın en büyük mucizesinin yalnız ahlâki aksiyonda olduğunu anlar. Memleketimiz yüzyıllardır, h- JÂk kahramanına hasret çekiyor. Bu nadir meyvayı yetiştirebilmek için, Sabahaddin Bey gibi ahlâk kahramanlarının, artık okul mra- larında, genç neslin vicdanına ses- | B haksızlığın büyüklüğü ve in -| sazı ağlamaklı yapan mağdur ha- yatiyle, bize yeni ve acı bir şaha- | ğ Güneyin En büyük |tün kötülükleri başkalarına isnat BANKASI Jediyor; kurtarmak düvnsiyle mi- İtetleri köle yapıyor. Bu komettata 5.700.000 TL. — Sermayeli bir perdesini de $imdi Kore'de oy- det örneği vermiş bulunuyor. E- vet, İsayı çarmıha gerdiler; fakat Müritleri Romayı fethetti. Mansu- ru sehpaya çektiler; fakat bu, 0- nun gönüllerdeki saltanatının baş- langıcı oldu. Sokrat, ebediyete ze- hir kadehini içerken geslendi Sabahaddin Bey bütün bunlar- dan daha acı bir istıraba mahküm edildi: Ebedi sürgün, ebedi nis - yan.. Sokrata, sürgünle zehir ka- dehinden birini seçmekte serbest olduğu söylenince, tereddütsüz ö- lümü gurbete tercih etti. Bu bü: yük ölü, şahadette, ahlâk kahra manlarını mağdür. hayatiyle ağ Jatacak, bir gürbet şehldi olarak dünyamızdan göçtü. bi, Sabahaddin Beyi de, çesitli maskelere bürünmüş olan ve mil letimizin fazilet ve Ahlâk duygula eden ahlâk vâi: rını iatismar m ölümden daha beter bir hayala mahküm ettiler. Ahlâk vâizleri neden Sabahaddin Beyi bir düş - man olarak gördüler? Çünkü onlar bir nevi profesyonel politikacı di ler. Onlar zalim kuüvvetli - olduğu zaman onun Aleti; mazlüm ayak- landığı zaman, onun sesi olmak is- terler. Sabahaddin Bey ise, haya- tının bütün devamınca Türk mil- lerdir. Oda, tohum ve hayvan nes|letinin mazlüm sesi ve dileği ol- linin — islâhında, — bataklıkların |du. Türk cemiyetini, - politikanın kurutulmasında hükümete yardım- | ve partilerin dışında, kalbi muhab ©1 olacaktır. |betla çarparak düşündü; onun kal.- bu gözlerdeki müstehzi ifade> di- ' ya söylendi. <— Alay etmek haddimize mi düşmüş efendimiz, tabit ki, sizin ilk işiniz beni adalete teslim et - mektir, fakat şu Üç beş anati ba- na fazladan bahgşediyorsunuz, çok teşekkür ederim, Allah razı ol - sunt> <— Haydi mus, sus.» Şu anda - canı kizi omuzların- dan tutup sarsmak istiyordu, ne geytan gibi şeydi bu, hırsızlığına bakmadan onunla muttasıl alay ediyordu, sonra: <Neden etme - n> diye düşündü: <Onu polise veremiyeceğimden yüzde yüz e- min> elini salladı: — Sabahleyin görüşürüz.» <— Evet ama, içinizde görüşe- miyeceğimize dair bir his var de- <— Bu gece bir arkadaşımla — Bİl mi?> kalacağım, sabahleyin görüşü - — Katlin Klayvın aklından geçen- Tüz> dedi. leri biliyordu, ama ne — çare ki, <— Ben de zannettim ki, İngil- — kotrayı terketmiye hiç niyeti tereye varır varmaz yapacAğınız ilk iş beni polise teslim etmek - tir.s — Tabif edeceğim, ama saba- ha kadar beklemekte bir bels var mı?> Kız içini çekti: <— Demek bana bir. hürriyet gecesi daha bahşediyorsunuz, ne iyi bir insansınız.» Klayv ters ters söylendi: Ben bunda alay edilecekt bir taraf göremiyorum.» Katlin sahte bir hayretle göz- lerini açtı, Klayv içinden: <Ah! yoktu, şimdi artık hayatı. ve Klayvı haddinden fazla sevmeye başlamıştı. Geng adam onu polise teslim ederse © saman kederine ram olür ve Fransaya annesinin iyanına dönerdi. Sön günlerde Katline garip bir hal ârız olmuştu, artık annesin- den korkmuyordu, — gahsiyetini bulmuştu. Annesinin yanına dön- mek mecburiyetinde kalsa — bile hiçbir zaman tnvanı olan asil ko- €a bulmak için ötellerden otelle- re germiyecekti. Hiçbir. zaman Jan dö Belinyi gibi soğuk — ve mevcudiyeti mânasız Insanlarla ahbaplık etmiyecekti. Şimdi ha- kikt bir erkeğin ne demek oldu- Bunu görmüş öğrenmişti, insan Klayvı tanıdıktan sonra bü za- | mana kadar ahbaplık etmek mec buriyetinde kaldığı salon züppe- lerine tahammlli edebilir miy dir Klayv sahile çıkarken: «Bu kız bir büyücü, bana bü- yü yaptı, insan bunun gibi kız- ları görünce, Kler gibi melekleri yarattığı için Allaha — şükredi - yor.> Arkadaşının iskelesine çıktığı vakit Samiye tembih etti: «— Eğer Mis Katlin azıcık do- laşmak için bota binmek isterse aakın kargı koyma!> Zenci beyaz dişlerini göstere rek şirin girin güldü: <— Anlıyorum efendim, de mek küçük bayan Aartık (Mis Katlin) oldu. Halbuki onu kapıcı | kılığında ilk gördüğümüz gün sa- dece (o kız) dı.x «— Ben sus, çok konuşma!» İyi bir talih eseri olarak arka- dapı Erik de karısı da evdeydi - ler, Erik Klayvdan bir iki yaş daha büyüktü. İkisi de Avustral yada bir işde beraber çalışmış- lar, iyi arkadaş olmuşlardı, fakat aonra Erik İngiltereye avdet et- mişti. Candan bir. — kucaklaşmadan #onra arkadaşı, Klayvı karısına takdim etti. (Devamı var) Bütün ahlâk kahramanları gi -| AKB İstanbul Hi Temmurün öntekizine t İ anrette alınan m sade 1 anda teşrif etmele ri Evsafına uygun 1500 kilo fırınla nü saat 10 da İstanbul T pazarlık süretiyle satın elmacektır. martesi gi nacaktır. İsteklilerin belli gün ve #a | Hazinenin Misırcarşısında 53 n 0 lira 88 kur! | farkı gayrı ezistifa tabailı dâvasında müddeialeyhin ye! istidnen muhakemenin 28/7/950 sa; ilân olur (8495) 1 — Çiflik bağlarından bu yıl meklik ve şaraplık yaş üzüm omce çıkarılacaktır. 2 — Tabı İlradır. $ — Arttırma 28/7/950 Perşem da yapılacaktır. 4 — İstekliler okul müdürlüğüne müraraatları. İni kıymeti — toptan görinameyl ve Çinko Levh 1 — 8180 kilo 14 No. çinko lev caktır. 2 — Muhammen bedeli 8950 li ra 25 kuruştur. 3 — Buna ait şartname komisy tadır. 4 — Eksiltme 21 Temmuz 1950 paşa gar binası dahilindeki Haydar laçağından arzu edenlerin vaktinde 'Türk Anonim Ortaklığı türlü Bankacılık hizmetleriniz için 'YARIN'dan itibaren bekleyiniz. Müsait Faiz, Zengin İkramiye, Sür'at, Kolaylık YENİ POSTANE CADDESİ No, 47 Dosteli Yardımlaşma Derneği Istanbul Jandarma Satınalma Komisyonu Başkanlığından Em'nönü İkinci Sulh Hukuk | Yargıçlığından Halkalı Ziraat Okulu Çiftliğinden | Devlet Demivy ————————E— Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma komlsyonundanı | Radircan KAFLI Denizyolları — Mehmet: ANK ç Şahsen sizinle aymı fikirdeyim. $7 Görüş farklarına müsamaha etme- İitair. 1 Şubesi Samsun — Mehmet Babri Polatı Manzumenizin tam olarak meş- imkân yoktur. Münasebet dü- Ütunuma alırıma. KK şerse bir kısn 1369 | Hicri İİRamazan le Emirgân korusunda tertip et evenlerin — ve — azaların rlen olunur. İdwre Heyetl ek una 15/7/950 koralumuzda | nmuş mercli aksim Ayazpaşadaki Kati teminatı pazarlık sorunda ale- | | (9460) İstanbula göre İmsakiye 1808 - 1950 senesi Ramanamı yerifine mahıma atte kurulamuza gelmeleri. | B. D. |zax 5e | | Gün İ doğumu — 5,40 | Akşama — 90441 | | Öğle — 18,20 | amarada Yaşuva — Yühaydan ihale || gün maa fain ve vekâlet ücretile || — yaz Çileri alafranga) saatile ni ikametgâhı meçhul olduğundan!|| evkat at 14 de tâlikine on gün müddetle | ——— | ——— .—. WCKI.*A HABERLER * Çamlıcalılar dün bir heyet ha linde Vilâyete müracaat ederek, Kü- istihsal olunacak tahmini 8 ton ye andırılmasını, çük Çamlıcanın ağa üzerinde olarak açık arttırma ile | Bulgarlu otobüslerinin İntizama kulmasını ve sularının İslahini ist 15 | Mişlerdir. 1000 İira Glap geçlel — teminati 1 | L L L aN A Senatosu, de matad. toplantıların Top be günü aat 11 de Ziçant Okulun İteyi, talebeyi ve profesörleri ilgil dirent işler. görüşülmüştür * Norve bağ vaziyetini görmek lem her gün (9481) Ür li y Klediin” Bat | ETE ÜeR e KA UA Ba olları Mânları| e-ti sekitüc vanir ve ni | g B alelaime Dot | a Alınacak #a bililen. vakü | mıştır. * adat e ha açık eksiltme ile satın alına -| dan Saim Polat £ ra olup muvakkat teminatı 296 na tayin edilmişti | $ oadan paranz olarak dağıtimak | 3 Mulal Getler n Suherin ğ Cuma günü saat 10.45 de Haydar de bütün Malül A BAA T a. paşa Satınalma komisyonunda vapı- | tehit aile ve İ tekca) l ll AU