MT Tazn 12 TEMMUZ 195 : BÜYÜK KORSANROMANI Fatma önde Yunu| arkar ö d Onu ben bilirim sen git de emrinde olan dağ aırtlanına bak! İbni Cebbar boynunu büktü ve yalevardı: — YA Bitti, insaf edinizi,. Fatma başka bir gey; söyleme - di; Yusufun elini tuttu, iki adım ileride ellerini göğüslerine bağla- yarak emir bekliyen iki uşağa döndü: — Çabuk, bizi odamıza götü - rün! Ayaklarının sesleri kale duvar- larına vurüyor, boğuk bir hırıltı- yı andırıyordu. Arka tarafta, sırtını, yalçın uçu- rumlara veren Üç odalı ufak bir datreyi onlar için çabucak hazırla- mışlardı. Fatma her zamandan daha si- nirliydi;. karşısına çıkan her va- bancıyr parçalıyacak gibiydi. U- vaklara sert sert emretti: — Bizi yalnız bırakmız! Onlar kapıdan çıkarken ekledi; —Çafırmadan buraya girmeyi- nizl Kapı kapandı. Üçü de etrafları- na baktılar: İsli bir kandil bu ba- sık tavanlı ve karandık yeri kirli bir ışıkla dolduruyordu. Duvar - larda kocaman taşlar göürünüyor, yarıklardan ikide bir ikara xara böcekler çıkıyorlardı. Avluya açı- lan minimin! pencerenin) dışından yarasalar geçiyor; baykmş a: başlarının Üstünde imişler yakından geliyordu. Uşaklar yemek getirdillr. Üçü- nün de iştihaları yoktu; — fakat Fatmanın kırılan ve can vermiş görünen ümitleri dirilir. gibi ol - müştü. Yaşamak ve — zorlukları yenmek için her zaman kuvvetli olmak Jâzımdı. Bunun için zorla yemiye çalıştı. SÜt nine Yusufu Bibi yapmağa zorladı. Süt nine ne de olsa ihtiyar oldu- gundan mahfede çok sarsılmış ve yorulmuştu; Fatma onun bu ha- lini gördü: — Haydıi, sen yatl daha otururuz! Der ğını yaptı, önü yatır- di Kendisi de kandili aldı, Yusuf'a bakarak dedi ki: — Yatmadan evvel, haydi Ber odaları görelim! Fatma önde Yusuf arkada yürü- düler. Odalardan ikincisi de birin- cist gibiydi; onun da avluya ba gibi, da — kendisi Biz biraz di- yürüdüler. Odalardan ikincisi de bi kan bir penceresi vardı ve ora- dan aynı ler düyülüyordu. Şimdi fazla olarak mazgallarda dolaşan nöbetçilerin — biribirlerine verdikleri parolalar da işitiliyor - du. Fatma söylendi: — Tbni Cebbar hemen nöbetçi- leri koymuş. Babamın pek sadık bir uşağı imiş doğrusu, Fakat bir gün buradan kurtulursam ve | elime geçerse alacağı” olsun ... benden hesap sormanın ne oldu- Zunu öğretirim ona.. . Bir taraftan da kendi soruyordu; — Onu darıltmasaydım acabha faydası olmaz mıydı? Hiç olmaz- sa kaleden kaçabilmek için kandı- ramaz miydi? Bonra mırıldandı: — Adam sende. ae YEMİN. Fatma ve Yusuf Üçüncü odaya girdiler. Buram diğer — iklsinden küçüktü. Duvarlar daha nemli da- ha haraptı. Hattâ uşaklar iyice te- mizlememişler, göyle gelişi güzel süpürüvermişlerdi; çünkü oturula- cak ve yatılacak halde değildi. Fakat buna rağmen buramı Fat- manın daha çok hoşuna gitti; çün- kü odanın tavanına doğru, yük - sekte açılmış ufak bir penceresi UfAk, daracık, ancak İnce bir İnsan vücudünün mgabileceği bir pencere; Cezayirdeki konağın arka tarafında, demirlerini kese Fek kaçmayı tasarladığı pencere gibi.. . O zamanki fikir birdenbire ka- fasında yeniden canlandı: — Acaba bu pencerenin dışarı- sında ne var? ? Diye kendi kendine sordi fi yokladı ve ilâve etti: — Avluya bakmadığını anlamak zor değil, fakat nereye bakıyor? Fatma kandili dışarıya işik vür- k gekilde, pencerenin hiza- sındaki köşeye, duvar dibine koy- dü; aonra ellerini kenetledi; — bir Üzengi gibi tutarak Yusufa dedi kiz — Haydi buraya çık ve pence- reden bak! Yusuf dediği gibi yaptı. Pen - cerelerin — demirlerine — tutundu, kendisini yukarı doğru çekerek di: Şarıya göz attı. Zifiri karanlıkta hiçbir şey göremedi; hanımına ha- ber verdi: — Hiç bir gey göremiyorum. — İyi bak! Acele etmel! Gözle rin karanlığa alışıncaya — kadar bak. Hemen göremezsin -elbeti Birkaç dakika sessiz geçti. kendine Oldu olacak! ; etra- Fatma sordu rinelsi gibiydi... . Hep karanlık.. . Baktıkçâ derinleşiyor. — Biçbir karaltı, bir beyazlık, taş göremiyor mu- — Hayır lar ve tepeler var, — Aşağıdat — Zannedersem bir boşluk! — © halde in aşağı! Yusuf, tutunabilmek için pen - .. Yalnız uzakta dağ- cerenin demirlerinde ellerinin rini değiştirdikçe avucuna — kalın paslar yapışıyor, Adeta © kalın di Mirden parça parça kabuklar siy- rılıyor, dökülüyordu. Fatmaya döndü: — Bu demirler paslana paslana bitmiş! dedi ve gördüklerini tek- Tar uzün üzün anlattı. Fatma yine ümitlerini kaybede- | rek yere çömelmişti. Yorgun bir e söylendi: — Faydasız!.. — Fakat niçin? Cezayirde kur- tulmak için böyle yapmıyacak miydik? Hem oranın ” demirlerini bunlardan İki Üç misll kalındı. — Oranın penceresinin altı ol 9n olsa on külaç derinlikteydi ve issiz bir sokağa iniyordu. — Halbukt bu pencerenin öte- sinde en ax elli kulaç derinlikte bir uçürüm var. O uçurumdan sonra Cezayire kadar gidebilmek | de ayrı bir İş... Yusuf belindeki Ipi çözlüyor, ku- laçlıyordu: — Bir...İki,., Üç... Dört... Fatma merakla ona bakıyordu. Yusuf on sekize kadar sayabil- di: — Eiliye varmak için tam otuz İki kulaç daha ister! Diye acı acı göylendi. Fatma cevap verdi: — Hem bu. benim tahminim - dir.. Elliden fazla olmak ihtima- li de var.. Yusuf sordu: — Az olmak ihtimali yok mu? ... O da var. İkisi de yanyana çömelmiş ola- rak, önlerinde duran iki eye ile on sekiz kulaç ipe bakıyorlar, bag- larını avuçlarını niçine alarak dü- şünüyorlardı. Kartal yuvası gibi bir kalede, sırtlan auratlı bekçilerin ortasın- da, bu külçük yavru İle bu çöl cey- Jânına benziyen inca ve gülzel genç kızın candan arkadaşlığı gittikçe kuvvetleniyor, büyüyordu. Ihraç | mallarında ucuzluk Fiat düşüklüğü yüzde beşle kırk arasında değişiyor İstanbal Tlcaret Böransi — tarafın. dan neyredilen — Hazlrana elt aylık rapora göre; tiltik, keçi kılı hariç diğer maddeler Ürzerinde- ki fit düşmeleri devam etmektedir. | Geçen senenin Harlran ayına — göre tle fiatlarda yürde $ JA yüz- 'nda bir düşüklük elmuş- N eenenin İlk hübnbat anlleri piyı gelmişi bu sane mah | ulün gayet Iyi oldüğü — anlaşılmış tr. Aymı raporda belirtildiğine xö- re, Toprak Olis tarafından ilân len (at baremleri, serbest İntibak etmektedir. Serbert tearet rejimi İçin Ankara ve Parlste yapılan ve yapılacak o! lan toplantılar piyasadaki — dargan- İnfun artmasına sebep — ölmakta Bundan dolayi tücear videli satiş lardan kaçınmaktadır. — Yenl tlesret rejiminin — ilânından ve — mahsulün tam olarak İdrükinden sonra plyası min canlanmasının ümlt edildiği re porda ayrica tebarlin. ettirilmiştir. Taşdelen ve Defneli suyu cemiyati Fanıl Tiryakloğla | aü mah- getirme Nurl Demlrağ, v Y nf Kenan dardakl Saltanahmet çeşmesine tekmil Anadola sahillerine «Taşde- len, Defneli Suyu Getirme Cemiyetl» adında bir kurulmuştur. Dün akşam bu münasebetle — Nurl Demirağın Üsküldardakl kornmunda bir toplantı yapılmı: Memnu mıntakada yangın tarafından, cemlyet çıkaran dilsiz Karabet adında dilsix bir Ermeni, Sarıyerde mamnn mintakada yancın çıkardığı Tadimsile yakalanmıştı Karabet dün emniyete — getirilmiş soraştarmada İkmmetgâhınin Gedik- paşada olduğu tesbit edilmiştir. Dilsix sanığın yangını kardığından elenilmekte, kasten çe ! tah- kikata önemle devam edilmektedir. D: P müfettişi İstanbula geldi D.P. birinoi bölge müfettişi Ta tanbul milletvekili Hüsnü Yaman dün-sabah Ankaradan şehrimize gel miş, vilâyete Biderek şehir İşleri etrafında konuşma yapmı Mü-| teakiben D.P, jl merkesine giden parti —müfettişi, ilçe başkanlarının iştirakı ile yapılan toplantıya ba, kanlık etmiştir. Toplantıda, şehre ve teşkilâta ait İşler konuşulmuş- tur. DEP. İstanbul N İdare kurulun - daki açıklara bugün seçim yapıla - caktır. ETAFTTOYGARER YU NK En güzel dergimiz yaz sayisi çıktı. — | Yine En Tanınmış İmzalar Yaküp Kadri 4 Falihi Riflki *& Ahmet Hamdi y Vedat Nedim Tör * Cahit Tanyol 4e Ziya Osman * Prof. Dr. Şükrü Hüsım * Naehit Sırri & Dr. Rauf Saygın * Müh- tar Körükçü, Çocuk * Sağlık *k Moda sahifeleri Karikatürler * Tercümeler 100 sahile 100 k: |xün olurdu. me devremine gi- rerken, diğer mil letler — arasında bize itibar kazan dıracak olan tara fımızı işletmenin lâzım geldiği xa- naatindeyiz. Küvvetlenmiye en çok — mümnit olan tarafımızın da, güzel sanat- larla, Arkeoloji ilminde toplandı- ğanı hatırlatmak İsteriz. Dünya yü zünde pekaz millet ve memleket bu kadar zengin kaynaklara tevarüis etmiştir. Bu hazineleri ihmal sde- rek yirminci aarın baş döndürücü terakki hamlelerine ayak uydur - mağa çalışırken çok defa tökezli- yor, #akatlanıyoruz. | Az zamanda iftihar edilmiye de- Rer bir seviyeye getirilecek kuvvetimiz varsa, o da mimarlık, resim, heykel ve tezyint annatlara olan İatidadımızla, toprağımızın altını ve Üstünü kaplayan eski e- serlerdir. Müzik aahasında da b çok imkânlara ve gimdiden millet- ler arası ölçüde birkaç değere ma- lik olduğumuzu unutmamalıyız. — | Garbin büyük kimya ve makine sanayline varmak bizim için da- | ha kolay olmakla beraber, hep ge- riden gitmiye mecbur - olacağız. | Sermaye ve garp tekniğinin yardı. miyle en mükemmel bir uçak fab- rikası kurulmuş olaa bunun bir mil | Mt tefahlir kıymeti / olmiyacaktı. Üstelik bu yüzden meydana gele cek maddi zararları dn — hesaba katmak icabeder. Halbuki erkeo- lojik araştırmalarla memleketi İ- talya ve Yunanlatan gibi bir tu- rist ve ilim merkezi haline getit- mek, güzel sanatlara olan istida- dimizi gelişlirerek medeni millet- ler arasında bu sayede şerefli bir yer almak daha çok mümkündür. | Bu iş için lAzım olan maddi im - kânlar da diğerleri kadar ezici o- lamaz. Binaenaleyh vakit kaybat- meden, aadece bize has imkânlaı dan istifade etmeyi; güzel sanat- darı ve arkeoloji ilmini geliştire - cek ve dünyaya tanıtacak ted - birler almayı istemeliyiz. Bugüne kadar sanatkârlara kar- B gösterilen itimatsızlığın ve h- malin yersizliğini anlamak için, yirmt beş yıldanberi / kendilerine fazlasiyle itimat edilmiş olanların eserlerine, yaptıkları işlerin neti- celerine bakmak kâfidir. | Hiç şüphesiz, madenlerimizi 18 - | letmek, giftçiliğimizi geliştirmek, birçok meden! ihtiyaçlarımızı te - min etmek, her zaman lüzumlü 6- lan alelâde işlerdendir. Böyle ol- makla beraber hâlâ ihtiyacımızı karşılıyacak kadar olsun u ve e- lektrikten mahrum gehirlerde, yol- suz ve köprüslüz köylerde yaşı ruz. Zannımızca bu noksanların gt | derilmesi büyük bilgi ve servete ihtiyaç göstermiyecek kadar ba- | Sit sayılabilir. | Bu basit işleri beceremiyen biz ler, aanatkArlarımıza güvenmiye Tek yabancılara başvurup, — mey danlarımızı çirkinleştiren kaba A- bideler diktirdik. Bugüne — kadar | gösterilen ecnebi hayranlığı, hiç olmazsa, memleketimize milletler | aramı değerde bir sanatkârın xü- çük bir eserini kazandırmış olsay- di kendimizi teselli etmek müm -| Hiğ bir zaman memlekette gü-| zel aanatlar dâvası Jâyık olduğu ehemmiyetle ele alınmış değildie. | Cumhuriyet Halk Partisi bir ara- hk bü işlere ehemmiyet verir gi bi olmuştu. Fakat - birkaç birkaç ressamı Anadoluda gezdir dikten ve elde edilen eserleri yok pahasına aldıktan sonra, bu ka- darını kâfI büldü. Altı yıl evvel yapılan bir müracaata, <Artık böyle şeylerle — uğraşamıyacağız, Aadece siyaset yapacağız> diye - rek, seçim işlerinden başka gey - lerle uğraşamıyacaklarını — açıkça | söylemişlerdi. (Di Yazan: Maysie Sreic «— Peki anlatayım!> Biraz düşündü, siyah gözleri kıvırcık — kirpikleri — arasından #eytan geytan parlıyordu:. <— Babam da hırsızdı>. diye söze başladı. Kiniz âalettaylı — hırsızlardan değli, büyük çapta elmas hir - Yer yüzünde onun kolay - kasa (Kadehini bir daha dol babacı - Dartmur kodesinde Bızı. lıkla açamıyacağı yoktur. dürdü. ve içti) Bim şimdi pinekliyor.> hiçbir. Zavallı Klayv başını salladı kızın açık kalbliliği çok hoşuna gitmişti. «— Peki annen?> diye sordu. Katlin içini çekti mazlüm bir edâ takınarak <— Annem fakir bir çiçekçi kızmış, ben doğarken ölmüş> «— Yok canını, artık bu de- rece talihsizliğe inanmam!> Kız ekmeğine reçel sürüp iş- tahla ısırdi «— Cevaplarıma —inanmıyor- Sanız ne diye — soruyorsunuz? Simdi müsaadenizle ben sualle- rime başlıyayım.> <Ama öyle bildi- <— Ama cevap, ister veri - Fim, ister vermem.> <— Biz bilirsiniz, Avustral - yadan geliyorsunuz değil mi?t> Klayv gaşırdı: >— Nereden biliyorsunuz?> — Müatemleke telAffuzunuz © #aat belli oluyor. Hem — ben bunu Biyariç de duymuştum.> «— Hakkımda başka bir gey daha öğrendin mi?> <— Hayırl> Geng adam kizin Kleri düy- madığına — memnun — olmuştu. Çünkü Katlinin onun hakkında Sual görmasine tahammül ede- mezdi. Kler onün için mukad < des bir varlıktı, hele böyle genç bir elmas hirsizi ile Kler hak - kında dünyada konuşamazdı.> «— Avustralyanın ne tara - fından — geliyorsunuz? Ve bu kotra ile nereye gidiyorsunuz?> <— (Niyu Saus Ueyiz) den geliyorum. Orada babamın bir zamanlar büyük hârâsı vardı, zonra kuraklık oldu, hayvanla - rımız Bldü, kalanları da çok ucuz fiate satmak mecburiyetinde kal Sunan: Halide KARAMÜRSEL dik Sonra babam — öldü (burada genç adamın yüzü acı bir ifade aldı) sonra ben başka bir hârâ- da çülışmaya başladım. Amcam- dan mektup geldiği vakit oradan da çıkmıştım, amcam beni İn - Biltereye davet ediyordu.> <— Peki bu küçücük tekne ile nasil gelebildiniz?> — En ucu tarik buydü, e çalıştığım hârâdaki arkadaşım - dan bu tekneyi satin aldım ve yola çıktım.> <— Ahl ne müazzam bir mâ- cerâ böyle bir seyahat yapma- yı çok isterdim.» «— Bahi ister miydin, hiç netmiyorum, çünkü burada ça hnıp çırpılacak bir şey yok ki, aıkılırdın.> — Seyahatinizden biras bah- setsenize.> «— Beni böyle — konuşturup yumuşatacağını — zannedioyrsan yanılıyorsun. Eğer hakikaten ar- zü ediyorsan Aanlatayım, vakit geçsin, fakat seni ne yapıp edip polise teslim edeceğim, onu da bilmiş ol.> <—Peki canım edersiniz, anlatın da vakit geçsin.> Klayv tatlı tatlı seyahatini an lattı. Kâtlin onu zevkle dinledi. Adam hiç de nefret edilecek gi- bi değildi. Hayır hayır, hattâ o- Na hirsiz dediği zaman — bile. Böyle mücadeleli bir hayat ge- çiren erkeğe iğreng, nefretâmiz gibi kelimeler kullanılır mıydi? İğreng adam, zengin kiz — alıp rahatına bakmak isteyen — eda- ma denirdi. Klayv ayağa kalkıp: <Artık gitmeliyim> dedi. <Sami de dü- menden kalkıp amıcık İstirahat etsins 4 Genç adamın Müşekkel vücü- du kamarayı doldürüyordu, kiz düşüncelerinden utanara — Peki Allah rahatlık ver - #ini> dedi. Gençiadam eliyle güzel — bir Kemlci aelâmi verdi ve — dışarı, yıldızların altında kotramını kul- Tanmıya çıktı. Dümene geçince Kleri düşün- mek istedi, fakat — kabil değil Klerin hayali, sözlerini dikkatle dinliyen, zeki görlü, siyah saçlı kızın hayalini itip Ön plâna gi gemiyordu. — Adam sen der diye — dü- sündü, <Onu polise teslim et - tikten aonra bol bol Kleri dü şünürüm,... acaba o kapıcı el- biselerini çıkarsa nasıl olur, her halde pek nefiz bir şey, (Kıstım: 4) sabah — sekiz viz Krtesi buçuğa Şimdi yeni iktidarın bu hususta n& düşündüğünü bilmiyoruz. Fa doğru Katlin açık gri bir gort ve mercan renginde bir sileterle yanına geldiği vakit Klayv, bu merakını tatmin etti. Heyecan- dan neredeyse nefesi tutulacak- tı, kız cennet gibi bir geydi. Gü- lüşündeki müstehzi mânâ genç adamı hem şaşırtıyor. hem de tahrik ediyordu. | «— Hayreti> diye — düşündü, hiç gu mahlükta, yarın öbür gün Kodese girmenin Üzüntüsü, sıkın- tısı var mi? Eğer onü, elinde Mücevherle kotramda kaçak ola rak yâkalamasaydım hırsız ol - duğunu bir an bile aklıma geti- remezdim>. Yüksek sesle: <Mer- haba hemgşire, bakıyorum kadın kıyafeti pek yakışmış, AdetA bir hanimefendi olmuşmun, — gece iyi üyüdün mü bari?> Katlin neşeyle cevap verdi: «— O kaskatı yatakta ne ka- dar rahat uyumak kabilae uyu- düm, Üntelik — örtüneyim — diye verdiğiniz battaniye yüz havlu- Hu kadar bir omuzumU örterken a) yordu.x | Klayv alay etti: «— Ohi Oh! anlaşılanr hamı- mefendimiz kuştüyü yorganlara, ipek çarşaflara alışık.> «— İpek çarşaflara değil a- ma, çok iyi cins somyelere ve kuş tüyü giltelere alışkınım.> <— Anlaşılan en yüksek mu- hitlerde ferayi sanat eyliyorsu- nuz hanimefendi!» (Devamı var) |ne yabancı, YAZAN: Cemal TOLLU kat bli gibi, Güzel sanatları bir dAva ola- | İrak ele almanın Jüzümüna İnanı: | dövüz akıtan, yoruz. Adeta bir (aanat seferber- | Jgi) yaparak, sanatkârların daha verimli olmalarını, andece meslek-| leriyle geçinebilmelerini ve dünya İölçüsünde bir sanat seviyesine u- | laşmalarını alınmalıdır. Türk milletinin Güzel sanatlara olan kabiliyeti, ecdattan kalan &- Serlerle de Aşikâr olmakla bera- ber, buglünkü Türk ressamlarının istidadı da aalâhiyetli yabancılar tarafından her fırsatta teslim e- dilmiştir. Bu böyle iken, sanatkârlarımı- zin normal çalışmalarını sağlıya- cak en ufak tedbirler alınmamış- tır. Onlar türlü bahanelerle an. cak barem kanununa tâbi küçük memurlar olarak birakılmışlar. - dir. Bu halin tek sebebi; ihtisasa değer verilmemesi, sanat işlerinin parti ve devlet teşkilAtında, Mil- let Meclisinde dalma sanat işleri- #sanatkârların acı ve sevinçlerini duymamış, #alâhiyet- #i kimselerin elinde bulunmuş ol- ması idi, Güzel Sanatlar Akademisinin | hAlA bir teşkilât kanununa malik olmayışı; akademi mezunlarının açıkta kalmaları, devlet sergisinin lâyık olduğu değerden uzak — ve verimsiz oluşgu ve nihayet Türk sanatının hakikf yolunu ve yük - selmesini tâyin ve temin edecek olan (Büyük inşaatta resim ve heykel yaptırılmasını mecburt kı- lan bir kanun) un hazırlanma - yışı, hep ihtisasa kiymet . veril- memesinin sebep olduğu noksan - lardır. | Halbukt sanat dâvamı da, tioı ret, sanayi, ziraat, imar, nüfus dâ- vaları kadar mühimdir. Fransa mağlüp olduğu saman Landra radyosundan yükselen bir Fransızın aesi, anavatanda işgal altında karanlık ve Ümitsiz günler yaşıyan hemşerilerini, Fransız sı natının belli başlı simalarını hatır- latarak tezelli ediyor ve Fransanın | bunların anyesinde hiçbir. zaman | İlbarını kaybetmiyeceğini söylü -| yordu. sağlıyacak — tedbilrer | San'at Bahisleri Mihrüvefa Bu sörleriyle Fransızları muka vemete düvet e- den onların mâne viyatını kuvvet - lendirmiye çalı - mişti. Bugün Fransaya turist ve Fransanın ilim vi sanat merkezi olmakta devam et- mesidir. Bizde bugün, medeni varlığımı- Z gösteren ve asırlardan beri bü- tün değer bilmemezliğimize rağ - men ayakta kalan manat eserleri- Mizle iftihar ediyoruz. Medeniye- timizin eskiliğini iabat etmek için Hitit Aanal eserlerine kadar baş vurmağa mecbur oluyoruz. O hal- de bizim de kurabileceğimiz Hitit, Bizans ve Türk sanatını ve tarihi- ni öğreten müzelerle ve az zaman- da gelişmesi mümkün olan mo- dern Türk #anatlariyle dünyanın alâkasını çekmemiz mümkündür. Böyle değerli sanat eserlerinde bir destek aramak ihtiyacı bugün olduğu kadar, belki daha fazla- siyle, yarın da mevcut olacaktır. Kanaatimizce, güzel li bir dâva olarak ele almak, ki eserlerimizin meydanda ©- lanlarını yok olmaktan kurtar - mak ve toprak altında kalanları- ni da meydana çıkarıp dünya ilim (# annat adamlarına lâyıkı veç- hile teşhir edebilmek maksadi. harekete geçmek için Meclisinden başlıyarak fora sa- hasına gitmek lâzım geliyor. #anatları Bizde münevver sanata güzel a natlara pek yabancı kaldığından bu işlerin yolunda yürümesi kolay olmiyacaktır. Avrupalı devlet »- damlarının sanat kültürü, profes- yönel meslek erbabı kadar geniş- tir. Çoğunun zengin koleksiyon #ahibi olduklarını, bazılarının a - matör olarak sanatla doğrudan doğruya temasta — bulunduklarını biliyoruz. Oralarda güzel sanatla- ri ve arkeoloji işlerini — alâkadar eden ve bu mesleklerin gelişme sini sağlayan kanunların vukufla hazırlandığını görürüz. Bizde ise yaziyet malüm. Fazla deşmiye gel- mez. O halde Millet Meclisinde di- | Rer meslekleri temsil edenlerin yanında, güzel sanatları temsil e- decek unsurların bulunmasımı te- min ederek (Güzel Sanatlar ferberliği) ne hazırlanmalıdır. 14-7.1950 Cuma günü Hizmetinl: 5.700.000 T.L, AKB Türk Anonim Kirecek » Sermayeli ANK Ortaklığının İstanbul gubesinda Bir tasarruf hesabi açtırmakla emniyet altına Müsalt falz, zengin Ikraml, Biricik Yavrunuzun geleceğini almanız mümkündür. iye, sür'at, Kolaylık Yeni Postahane caddesi No. İslanrlırı;İAkşam Erkek San'at Okulu Müdürl üğünden 1 — Erkek Teknik Öğretim Okulları için 78350 lira tasarlanan bedel Üzerinden & - 16 pus ölçüler ten yapılmış yüksek kalite 21 kaler la eksiltmeye konmuştur. 2 Arasında olmak Üzere özel çelik- m çeşitli tip ve ölçülerde eğerler, İlhale tarihinden itibaren 2,5 ay zarfında teslim kaydile kapalı zarf- Bu işe ait gartname ile eğerlerin tip ve kalitesini gösterir | nümüneler Tophanede 347 No, daki okulun bürosunda görülebilir. 8 — Muvakkat teminat parası 4 — İhale, 26 Temmuz 950 çar, dede yazılı büroda yapılacaktır. 5 — İstellilerin 1950 yılına al! İsandıklarından her hangi birine yatırılacak teminat pa: buzu veya banka teminat mektubu 5168 liradır. gamba günü saat 15 de 2 ci mad- | t tcaret odası belgesiyle ve mal- anın mak- 2480 aayılı kanunun ile birlikte tarifatı dalresinde olmak üzere hazırlıyacakları teklif mektuplarını en geç 26 Temmuz 950 çargaınba bünü saat 14 e kadar 2 el maddede yazılı büroda toplanacak komisyonı 6 — Postada vâki olacak gecl! Bildir. A vermeleri. kmelerden komlsyon sorumlu de- (8704) / Yeni Yapılan Telsiz İstasyonu | Binalarına Su Getirtilecek Ankara P.T.T. B: esi Üzerinde Ankara - Balâ gi inşa ettirdiğimiz telsiz alıcı ve verici istasyonlarına Aşi kapalı zarf üsülü ile eksiltmey İşin keşif bedeli 87,578,70 lira aşmüdürlüğünden | 14 ve 20 ncu kilometrelerde yeni | etirtilecek su Konulmuştur | geçlci teminat 2818,40 liradır. Bu ipe nit keşif ve şartlaşma Başmüdürlüğümüz bürosunda görülür. Eksiltme 27 Temmuz 950 pergi zarı P. T. T. Binami içinde toplanacak alım satım komlayonumuz yapılacaktır. Bu işin eksiltmesine girebilmek bedelli bir resmi içme su işini müt ni ve bu tenhhütlerini iyi bir gekilde ifa ederek içme suyunun veya kesin kabulünü yaptırmış oldı at 15 de Bamanpa- mbe günü için isteklilerin (25000) Hra keşif eahhit sifatile teahhüt ettikleri- çeçlci luklarını bildirir 1945-1950 yılında resmi dalrelerden alınmış veya bu yıllar içinde itibarı dairesinde teyit edilmiş iş belgelerini vi bir daire içme re veya denetlediklerini ispata yarı #ikalarını bir dilekçeye bağlıyarak en az bu işin keşif bedeli tutarında rı ü İnşaatınin gantiye ı Mt fi veya kontrolörü olarak ida- ar resmi dairelerden verilmiş ve- Ankara P. T, T. Bölge Başmü- dürlüğüne tevdi ederek bu eksiltmeye iştirâk vesikası almaları, Y. Mühendis veya mühendis olmayan seyi Inşaatın başından nihayetine resen tanzim edilmiş bir noter teah isteklilerin bu titri halz bir kim- kadar istihdam edeceklerine dair hhütnamesi vermeleri lâzımdır. İsteklilerin kanunun tarıfine göre hazırlıyacakları zarflarını ek- siltme günü aaat 14 de kadar kom! tada vukua gelecek gecikmenin kal isyon Başkanımıza vermeleri pos- bul edilmiyeceği İlAn olunur. İyayınlatıyordu; İrek. Do BUĞUN | 4 Matbaacılık Tekeli mi?... Wrek amır memleketin mu - kadderatını elinde tuttuktan İsonra milletin iradesiyle iktidar |dan çekilen Halk Partisinin altı Joku meşhurdur, bu oklardan oiri yukarıda işaret ettiğimiz (gan Franmıs edibi mübalâga etme | (* devletçiliği temsil eder, Halk Partisi, devletçiliğin in- zumunu İabata — çalışırken — bizde İşahat tegebbüse kabiliyetli büyük #ermaye #ahiplerinin bulunmadığı: İmi, esasen bilhasaa ağır sanaylin Avrupa ve Amerikada bile devlet leştirilmiye doğru — gittilgni ileri İtürmüştü; buna devletçiliğin nıç bir zaman şahat teşebbüaleri bal - talamıyacağını, ancak husust ser- |mayelerin başaramıyacağı — işlere matuf olduğunu ilâve etmişti. Fakat kısa zamanda valtler ve Prensipler unutuldu; meselâ — Te- kel idaresi kolonya, domates suyu, hattâ gazoz yapmağa kalkıştı; Bü- Merbank, husust dokuma sanayil- nin aleyhine çalıştı, Üstelik mem- leketin basma ve bez ihtiyacını |bile sağlayamadı. | Bimdi iktidara gelmiş elan De- mokrat Parti beş senedenberi dev- telliğin — daraltılacağını, — busut teşebbüslere daha çok imkânlar bağışlanacağını vâdett. — Hattâ #imdiki hükümet programında bir çok devlet fabrikalarınıa, hattâ Tekel maddelerinden bir kasmarın husust sermayelere bırakılasağını bildirdi. Buna rağfmen şimdi öğrer İniyorur ki, bir nevi <Matbancıhiş |basım işleri ve kırtasiyecilik tekes M> kurulmasına karar verilmiştis. Bu işi «Devlet kâğıt ve basım ge- nel müdürlüğü> yapacaktır. Mih yonlar harcanarak Ankara, İstam- bul ve İzmirde matbaalar iurula- |cak, rermt ve yarı resmi müsesese- lerin matbua, kâğht ve knrtasiye ihtiyaçları sağlanacaktır. Husust matbaaların şoğu devle- te ait işleri yapmakla vartıklarını devam etiriyorlar; yeni karar tat bik edilirse hepat hemem hemen Guracak, en aa beş yüz matbaanın |beş bin işçizi kırk eli bin müfus- luk afleleriyle birlikte muhtaş ve Sefil kalacaktır. Devlet tarafından yapıdamı ima- Iâtın dalma pahalıya gıktığı artıki Jinkâr olunmaz bir hakikattir. Me- selâ ilkokullarda kullamlan orta |boyda on altı sayfalık talebe dos- yaları, devlet — matbasımından bir çok dalreleri dolaşan bir teskere ile 22 kuruşa alındığı halde bir husust matbaa bunları 19 kuruşa satmaktadır. Öğrendiğimime göre kâğıt fabrikası İzmitte bir mat- baa kurdu; geçen sene Bümerbank? iplik dokuma müesmesesi aa beş lraya husuzt bir matbaaya yap - tırdığı defteri bu sene kâğıt fşbri- İkam matbaaıına yaptırmış, İyedi buçuk Nra ödemiştir. Halk Partisi resmi Nânları Am- da yalnız Ulus — gasetesinde ka: iktidara gelir gelmes kendi gane- tesi olan Zaferde yayınlanmazına karar verdi ve bu karar eskilerim izinde gidildiği mannını verdi; be- reket versin ki, yanlışlık şabuk anlaşıldı ve son karar iptal edildi. Matbaacıları işeiz birakacak &- lan ve son kararın dayandığı ka- nunu beş sene evvel Halk Partisi çıkarmıştı;. Demokrat hükümetin bu kanunu müddetin bitmesine aa zaman kalmışken yürürlüğe getir- mesi de bir yanlışlık eseri olaa ge- Memleket matbaacılığı ve matbaa işçileri hükümet progra mına aykırı olan bu kararın da iptalini temenni etmektedir. Eadircan KAFLI Vakit İmsak .»X .. Gün 5 87 ..» Öğle 18 10 .8T İkindi ır 19 .oT | Akşam 2048 19 00 1 59 | İstanbula göre İmsakiye 1860 - 1950 senesi Ramasanı rifine mahıma 8. D. İmsak 8.26 Asri ev. Gün İkindi 17.19 Doğumu 5.97 | Akşam — 2042 Nöğle — 1810 | İşasiler. — | Yatar — 22440)| İstanbul — Asliya Yargıçlığından: 950/278 Gülizar Siner tarafından Ortakö Cavitağa — Kalpakoğlu sokak No, 1 de iken hâlen ikametgâhı meçhul ! mil — Nalbantoğullarından açılan boşanma düvanında: 'ya düva dilekçesi ve davetiye ilân: tebliğ edildiği halde yargılamaya gel memiş olduğundan dâvacının tanık- larının — dinlenmesine ve — bundan bahsile dâvalıya bir ay süre İle ili- nen giyap kararı tebliğine ve aüshasının divanhaneye talikine ka rar verilmiş olmakla yargılama için tayla edilen 9/10/950 #at 10 da mahkemeye gelmediği veya - kı bir. vekil göndermediği takdirde bir daha yargılamaya kabul edilni. yecekl gıyap kararı maki 9 uncu Hukuk aleyhine Dâvulı: bir mina Ki (B328 almak üzere ijân olunur, ; Z C NU $