BAYFA : 2 GÜN BUGUN. Uyusun da ayın Başbakanın muhakkak Ki çok HAMDİ VAROĞLU büyüsün ! yorucu, üzücü ve — yıpratıcı olan seyahatini bütün memleket dikkatle taklp ediyor. Her Bitti- Bi yere biraz Ümit, biraz vült götüren Şemsettin Güraltay, nedense biz Haretecilere de, uzaktan bir böhl demok Yüzümünü — düydü. Tedti zan- Nettik amma, kendisir «Hayır, tehdit değli, Ikazdır diyor. Uyumuyorduk Ki uyanalım, amma neyse, yine toşekkür edoriz. Başbakanımız, © kadar çok konuşuyor ve yoruluyor ki, onun her gün söylediği sayfalar dolüsü İâkirdiların Peşinden, her gün beş on satırcık- 1n yatişmeğe Bile İmkân yok, öleme yapmak Iâzım. Mühterem devlet adamı her yerde konuştu. göyle dedir rtek'de de konuştu ve <Eski Dersim bugün memloketin bir sayfiyesi olmağa namzettir. Bu- çalarda ileri modeniyet mücaseselori, Bonra, devam etti, göyle dedi: sanatoryomlar kurulacaktır.» «Bölgenin kuraklıktan müteessir olduğunu görüyorum. Tohum bura- ya az İsabot etmiştir. Mevcut varsa derhal verecağiza Daha sonra da şunü İlâvo ettiz «Biz çok vartalar atlatmış Insanlarız. Bunu da atlatacağız. Varta var, tohum yok, Varta atlıyacak, tohum —şayet varsa— ve- Filecek. Amma, Darelm sayfiye olacak, İleri müessesalere, sanatoryomla- va kavuşacak, Bunların hepsini bir araya getirdim. Yokün şöyle çıktır «Uyusunda büyüsün, nlüinnlllt «Benim oğlum paşa olacak, milinnili! Yazan: Buber Neumann “Sosyalizm dediğin en: Nazım Kemal dilberle Çe yatmanı tavsiye ederim...,, Tefrika No. —29 Ben bir gete, geç vakıt uya-) mp helâya gitmek iltedim. Fas kat nöbetçi yerinde yoktu, Ken di kendime düşünüyordum:. <A- caba o, neredeydi? Şimdi kim- den Ti istiyebilirdim! Bittabi şımı alıp gidemezdim. — Zira in saklı bulunduğu yer den bana ateş etmesi ihtimali yardı.» Tam bu sırada, bir hı- şırtı düydüm. Etrafıma dikkat le bakınca, nöbetçinin, mahküm kadınlardan birile koyun koyu- na yatmakta olduğunu hayret- le gördüm. Yavaş yavaş ayağa kalktım; çiftin bulunduğu ye - Te yaklaştım ve nöbetçiden mü sande istedim. Fakat hiç bir cevap alamadım... Hemen her gece yarısından sonra, buna benzer birçok a- çık * sahnelerle — karşılaşıyor - dum. Yine bir akşamdı. Bütün mahkümlar, derin bir uykuya varmışlardı. Ortada yalmız - Ol- ga yoktu. Tam dalmak üzerey- ken onu birdenbire yanımda buldum. Korkudan, tir tir tit yordu. Robu — yırtılmış, göğsü dışarıya fırlamıştı. Ertesi gün zavallı Olga'yı kötürümler ko- ğuşuna götürdüler. Onü bir da- ha göremeyecektim! Bir ölüm ve bir intihar vakası Leninskoi bölgesinde, bizimle birlikte çalışan kırk yaşlarında iki rahibe vardı. Bu zavallıları da, komünist aleyhtarlığı suçi- le tevkif edip buraya sürmüş - lerdi. Bir gün tarlada, öğle pay dosunda, bir toprak yığını üze- rinde oturmuş, alçak sesle bir ilâhi okuyorlardı. Onları dinle - mek için yanlarına sokuldum. İlgi gösterdiğimi görünce, bana, Alman kiliselerinde de bu nevi- den ilâhiler okunup okunmadı - ğını sordular. Onlara, Meryem Anaya ait bir ilâhi söyledim.. Bu suretle bu rahibelerle az za- manda dost oldum. Bizim kafilede, Lidi adında perişan kıyafetli budala bir ka- dın daha vardı. Lidia, — yırtık blozundan daima dışarıya fir- layan kocaman göğsünü sakla- mağa çalışarak, aramızda gezer di. Otuz yaşında olmasına Tağ- men dişleri yoktu. Köyünü mü Baadesiz terkettiği için Guepeu janları tarafından tevkif edil - mişti. Lidia, kafilemizin söyta- Tısıydı, — Dişlerine ne olda” Tidtal kendine bir takma di da, seninle evlenelim! Didiğ, kuvvetli bir kâdın ol - duğunu — göstermek için, altına işeyinceye kadar, hasat maki - nesinin kolunu / çevirir durur - dü.e. Leninskoi — bölgesinde, çorba tevril işi; gerçekten çetin - bir mes'eleydi. Ahçıların bazı dost- ları, bizden önce istihkaklarını almak imkânını buluyorlardı.. Bu yüzden, birçok münakaşala- ra ve kavgalara şahit oluyor - duk. Bizim kulübemizin ahçı ba gısı, siyasi bir mahkümdu. Bir gün cinayetten suçlu bir mah - küm, haksızlığa uğradığını ile- riye sürerek, bir kepçe fazla gorba istedi. Siyasi " mahküm, buna itiraz ederek herifi azar- ladı. Ertesi gün ahçı başını, ku İübede ölü bulduk. — Japon sefarethanesinden çıkıyordum. Gücpeu — ajanları, beni ansızın yakalayıp sorgu hâ kiminin huzuruna götürdüler.. Korkumdan, ecel teri döküyör- dum. Sorgu hâkimi, bana karşı ıda bir yer gösterdi. Sonra önündeki dosyadan bir evrak çıkarıp homurdandı: — Siz şehrin — mülteğileri. mi, silâhlı bir kıyamla teşvik ct- mekle suçlusunuz. Onün ne de- mek istediğini anlıyamıyordum ! Hayretle sordum — Ama hangi silâhla Bunun üzerine sorgu hâkimi de, kendisini tutamayıp. gülme- ğe başladı... Bununla beraber, beni sekiz yıla mahküm ettiler ve buraya gönderdiler., Ertesi gün Alexandra hasta- lanıp kulübede kaldı. Biz bütün gün ağılları temizledik, durduk. Akşam, işten dönünce, Aleran- dra'yı bir direkte asılı bulduk. Zavallı kadın, intihar etmişti. Çingene lazı Sina'nın firarı.. Bizim kafilede, onaltı yaşın- da bir çingene kızı vardı. At hırsızlığı suçile, disiplin bölge- sine gönderilmişti. O bir ak- #am bana, atlara olan düşkün- Tüğünü anlatırken göyle dedi (Devamı Var) Şehir hatları kış tarifesi hazırlandı Yeni tarifede vapur seferlerinin sayısı arttırıldı Gebir hatları işletmesi önümüzde- ki kış için yaptığı ve bir ekim tari- İhinden itibaren tatbikine goçeceği tarifenin bazırlıklarını bitirmiştir. Bu tarifede balkın ihtiyacını kar gılayabilecek yeni bazı değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklere göre, Üskü- dara yapılan 89 sefer 42 ye çıkarıl- maş, Çengelköy, Adalar, Bostancı ve Ay Kadıköy seferleri arttırılmıştı rıca Milt Eğitim Müdürlüğünün zusu üzerine; Köprüden Kandilliye kalkan 8,10 vapuru 35 dakika, B koza kalkan 605 vapuru 10 dakika, İstinyeye kalkan kika, 8.20 de Beykozdan köprüye kal kan vapur 20 dakika önceye tar, apuru 15 ğ aŞ YA I Yapı ve Kredı Bunkası beşıncı yilını tamamladı Yi eg Yapı ve Kredi Bankası kuruluşu- Dtn beşinci yılını tamamlamış ve bu münasebotle Baaka monsupları bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantı- da idare kurulu başkanı Kâzım Taş kent bankanın boş senelik — başarılı çalışma hayatını hulâsa etmiş, ta- mamen bir hususi toşobbüs hüviyoti ile iş hayatına giron Yapı ve Ktre di Bankasının — mevduat> itibariyle milli bahkalarımız arasında gimdiden üçüncü geldiğini, bu başarının hal - kımızla iş adamlarımızın ” bankaya karşı gözterdikleri yüksek teveccü- hün eseri olduğunu, bundan sonra de bu teveccühe daha fazla lâyık ol mıya çalışmak lâzım geldiğini belirt miştir. Denizyolları hey'eti Denizyolları umum müdürü Cemil |Parmanın başkanlığındaki Denizyol- ları heyeti dün Cenova limanında Ankara gemisine binmişlerdir. He- yet, pazartesi gümü şehrimize gel- miş bulunacaktır. »Tarsus, havuzlanacak 'Tarsus gemisi pazar günü İsmir seferinden limanımıza dönmüş bulu- nacaktır. «Tarsum bilhassa soğuk hava te- zislerinde görülen ürıza üzerine İmamımıza geldikten sonra revizyona alınacaktır. —Haber verildiğine göre (geminin bundan başka daha bazı kı İsımlarında da muhtelif ârızalar mev B Şeker fiatı Kesme şekerin serbest olarak sa- tasa çıkarılmasıma dair verilen ka- yar üzerine, İstanbuldaki kesme şe- ker darlığını gidermek için Eskişe- hir şeker fabrikasından ilk parti o- Jprak 7 bin ton kesmo geker gelecek tür, Müteakıben şeker Şirketi mevcut kesme şeker bulranını önlemek için muntazaman tevsiat yapa Bu seneki şeker rekoltesinin 100 bin tonu aşacağı söylenmektedir. er şirkatinin ambalâj fintlanı- pa yapmış olduğu zam kesmp şeker fiatlarını 4 kuruş artlırmıştır. Akbaba'da yangın Dün sabaha karşı saat 5,50.de Beykozda Akbaba köyü — Fener caddesinde £ numarada — Bekire' ait bir katlı ahşap bakkal dükkâ- mında bir yangın çıkmış, dükkü- nn arkasındaki bir ahırla dük- kâna bitişik bir ardiyesi tama - men yanmıştır. Yangının neden çıktığı araştırılmaktadır. Muhafazakâr Partisi Bakırköy şubesi 'Türk Muhafazakâr Partisinl: Bakırköy kaza şubesinin açılış töreni yarın saat 15 de Bakır- köyde Plâj gazinosunda yaj taktır. Bu münasebetle - yı cak toplantıda partili - hatiplec muhtelif mevzularda konuşacax- lardır. YENİ ekoslovakya'da — Devler da- Ç öi n aalırı v kezi olon Spindleruv Miya'de, umumi meydanda ufak bir âbide göze çarp maktadır. Biri Çek ve diğeri Bov- yet milli renklorile eüslü iki sütu- nun taşıdığı bir Tevha üzerine <Yar şasın Gottwald> ibaresinin altına bü- yük bir 5 rakkamı, bunun etrafına 'da bir orak ve çokiç tarafından kat'- edilen bir dişli tekerlek renmedil- miştir. Bu Çokoslavak'yanın birinci boş senelik iktisad? plânının sembolü dür. Bu âbide, plânın sene başında meriyelte girmesi — münasebetile di- kilmiştir. Bugün mağaza vitrinlarinde, «o- kaklarda ve, kısacam, her tarafta büyük 6 rakkamları Çok halkını da ha büyük bir enorji İle çalışmağa buğgünün sınıktılarını unutup - bütün Polise bıçak çeken hüküm giydi Sarhoş bir halde iken kendisi:- ni ikaz eden polislere bıçak çeke rek taarruz etmekten sanık Ya- kup Tomaç'ın 8 inci asliye ceza- daki muhakemesi sona ermiştir. Sanık bu hareketinden dolayı 1 yıl, 12 ay, 45 gün müddetle haspe mahküm edilmiştir. Armatörler kongresi Türk Armatörler Birliğinin sene- lik kongresi dün birlik yapılmıştır. Yönetim kurulu ve denetçi rapor darı okunduktan sonra hesaplar tet- kik ve tasdik edilmiştir. İdara heşeti raporunda, lere ait gamilerin dış — soferlerinde sterlin dövizlerinin - Türk çevrilmesi ve memleketimizden ayrı lan Yabudilerin ticarot gileplerimiz- le de nakli hususunda birliğin Anka rada ilgililerle yaptığı temaslarda müsbet neticeler elde edildiği belir- tilmişlir. Müteakıben yeni idare heyeti seçi- mi yapılmış ve neticede, Hamdı Se- limoğlu, İbrahim Kalkavan, İsmail alkavan, Kemal Ersoy, Şadan Sa- dıkoğlu, Şovket — Manioğlu, — Vehbi Idıkaç seçilmişlerdir. İhraç edilecek tütünler Tekel, Tarım, Ekonomi ve Tica- ret Bakanları mümessillerile ihracat tacirlerinden müteşekkil komisyon, harice ihraç edilecek tütünlerin imâl tipleri üzerinde yaptıkları çalışma- larına son vermiştir. Komisyan ta- rafından. hazırlanan rapor ilgili Ba- kanlıklara gönderilmiştir. Bu rapor Bakanlıkların tasdikinden geçtikten sonra bütün tütün tacirlerine ilân edilecektir. Italyan okul gemisi «Montecuccoli> adında bir İtalyan 'mektep gemisi 18 Eylül pazar gü- aÜ limanımızı giyaret edecektir. İtalyan mektep gemisi 23 Eylül #alı gününe kadar limanımızda ka- lacaktır. Gandinin müritlerinden bir doktor geliyor Gandi'nin —müritlerinden ve Hindistanın mühim şahsiyetlerin den Doktor Agarwala bu saban gehrimize gelecek ve basın men- supları ile görüşmede bulunacak- tır. Agarwala bir dünya seyaha'i- ne,çıkmış olüp sön uğrağı olun Romada Pâpa ile görüşmüştü. Milletlerarası talebe kongresi merkerinde 19 - 26 Eylülda Hamburgta toplar macak olan milletlerarası talebe kon gresinde — Türkiyeyi temsil edecek olan delegelerin seçimi için dün Şeh zadebaşındaki birlik linde bir toplantı — yapılmış, — meticede — Milli Türk Talebe Birliği başkanı Suphi Baykam ve Tıp Derneğinden Erdo- ğan Mete soçilmişlerdir. Delegeler SABAH Ç Yaz | François lemol ve ümitlerini 1958 senesino te- bir etmeğe düvet etmektedir. Plânın dayandığı kanunun birinci plânın mucib sebelerini şöy le izah etmektedir. «<1040 ile 1058 senoleri zarfında, beş senelik iktisadi plân milil ikti- sadın fnaliyot derecesini tesbit ede- cektir. Başlıca Çok iktiradı mın kalkınması ve islahıdır. İş hao- mi arttırılacak, bütün kütlelerinin İhayat soviyesi yükseltilecek, ve bu o8n8 Üzerine — işçileri, — siraatçı münevvorleri ve şehirdeki orta ermf halka birbirine bağlayan bağlar” tak viye olunacaktır.> Bu beş senelik plân, Çek milleti- nin bütün faaliyet aahalarını içine. almaktadır, <«Halkın hem maddi hem kültürel> seviyesini yükseltmek ga yesini gütmektedir. 1949 ile 1953 ara İsında milli gelirin yüzde 48 nisbetin de artacağı Çek makamlarınca umul maktadır. Bu beş senelik plâna nedan lüzum görülmüştür? Evvelâ 1947 - 1948 dev resino ait iki senelik plân tamami- le tatbik olunmamıştır. Sınaf istih- Sal istenilon seviyeye —ulaşabildiyse de ziraat, yiyecek maddeleri ve inşa- Orta Avru a Mes elelerı an: Vaudou at sahalarında istenilen neticoler el- 'de edilemomiştir, ve dolayısiyle hal- kın hayat #tandardı zarar görmüş- tür. Tayınlama giddetlenmiş, ev buh ranı bir kat daba artımış umumf dü- rum kötüleşmiştir. Resmi makam- lar, bu başarısızlığı kendilerino has bir şekilde izah'ederek bütün wliyet ve kabahati «müfsit kapitalist unsurlara> yüklemişlerdir. Saniyen, bu beş senelik plân, pek kudretli bir siyasi icraat vamtalarır dır. Ba mühim vazifesi, insan eme ğini, yani işçileri, büyük ölçüde so- ferber etmek olacaktır. Çek Başba- kanı Zapotokki'nin söylediğine gö <Anlamak — istemeyenleri ikna ve yeniden terbiye etmedikçe, onları lışmağa ve vazifelerini ifa etme zorlamadıkça, engellerle karşıla- şacağız, ve yeni bir cemiyet kurmak hususundaki plânlarımızı tahakkuk ettiremiyeceğiz.> Beş senclik plânın istihsal prog- ramlarını tahakkuk ettirmek için, sanayi işçilerinin sayısı 1948 e naza- ran yüzde 18,5, in yüzde 50 ar Yeni işçi temin etmek için, gençleri, aat işlerinde aktır. Çek bükümet ; j Komünist rejimli Çekoslovakya'da 'hususi teşebbüs boguluyor kadınları, hâlen çalışmamakta olan kimsoleri, ve iş hacmi azalmış olan kııııhnhırı çalıştırmak — kararındadır. Hüküntetin istediği şekilde çalışmak tan kaçınanları yola getirmek için pek müeesir bir cebir vamtasına ma- liktir. İaşe kartım geri almak. Hâlen Çekoslavakya'da bir otel sa hibi maaşlı bir müdür. durumunda- dır, bir eczacı, fazla bir Ücret almak- sızın kendi eczahanesinin idare me murluğunu yapmaktadır, bir mühen || 'din, -İster bir saray ister bir garaj inşa etsin- ayni şekilde para almak- Kısacası, bütün şahal teşebbüs bal talanmış, boğulmuştur. Büm Çokler — anlamamaktadırlar ki beş senelik plân -ister — başarılı ster başarımız olsun- her yeyden ev- 'vel komünist partisine memleketin bütün faaliyet sahaları üzerinde tata bir kontrol ve tahakküm — fırsatını veren kudretli bir mekanizmadır. Almanlı efret etmekle bos raber, Çekler, Moskovanın gayri kâ- fi addettiği istihsali arttırmak üze ze Almanyadaki Sovyet bülgesinden getirilen Alman mühendislerinin ken li maden ve fabrikalarında çalıştırı! dıklarını belki yakında görecekler. dir. Bunu önlemek içindir ki gözle- rini yummak, ve daha iyi günlere intizaren çalışmağı mütemadiyen ça tercih etmektedirler. «dournal de Genevörden |f| Yeni Dogan Devletler WARD PP skistan, Hindistan'ın misa- lini takip edip kendini ta- mamilo müstakil ilân ettiği takdir- de dünyanın en büyük — Müslüman devleti olmaktan başka ayni zaman- da en müreffeh devletlerden biri de olacaktır. Bu genç devlet bygüne kadar bilhasan iktisadi sahada mezi- İyet ve kabiliyetlerini - göstermiştir. Zira Birleşik Amerika devletleri ile dan ticaret ve mübadele müvazene- | sinde netice Pakistan'ın lehindedir. | Pakistan, Orta Şarkta hakim bir rol oynayabilecek olan devletler ara sına geçebilecektir. Büyük Britanya imparatorluğunun Hindistan'dan çekilmesile siyasi ve askeri bakımdan büyük bir boşluk meydana gelmiştir, İkinci dünya harbinin sonuna kadar İngiliz İm paratorluğu kudretinin teşkil ettiği | istikrar unsuru muatzam bir sahayı | terke mecbur kalmıştır. Son 150 sene boyunca Asya'daki beynelmilel durumun istikrarını İn- iltere donnuması, İngilterenin Hin- Cebelütarık'tan distan, — ordusu, Hong-E kadar uzanan bir İn- giliz istihkâm sistemi temin etmi ti. Bu sıkı ve kudretli muvazeneyi şimdiki kararsızlık takip — etmiştir. Keşmir, Birmanya, Endonozya, Mh- lezya ve Hindiçini'de harb olmuştur. İngiltere İmparatorluğunun — yapıcı tesir ve müfuzu yerine — beynelmilel | komünizm tehlikesi geçmiştir. Bu emniyetsizlik havası içinde Pa- kistan'ın işgal ettiği sevkulceyş ö- nemi son derece büyüktür. Asırlar boyunca gözlerini daima Hindistan üzerine dikmiş olan —müstevlilerin girdikleri tarihi batı kapısının bek- çiliğini Pakistan tek başına yapmak tadır. Doğuda Pakistan ana katasın- 17 Eylül cumartesi günü bir K, L. M. uçağı ile hareket edeceklerdir. dan bin millik yabancı toprakla ay- rılmış bulunan Pakistan eyaletlerin- PRICE den Doğu Bengal ve komşusu Bir- manya, Cenubi Çin'in içine doğru ilerliyen komünistlerin — ilerleyişini endişe ile takip etmektedirler. Pakistan hükümeti siyasi mesüli- yetlerini tamamile müdriktir. Pakis tanda iş başında bulunan şahısların büyük kismı uzak görüş derin ma- lümat ve basiretlerile tanınmışlardır. Bunlardan bazısı İngilizlerin yanın da- tecrübe görmüşlerdir, ve zaten bizzât bu 'Pakistan siyaset adamları İngilterenin siyaset tecrübesine , kar' #i olan borçlarını asla girlememek- tedirler. Bundan başka Pakistan'ın 'da ta- lihi vardır, zira memleketin ihtiyacı a teşkil eden yiyecek maddeleri Pa- kistan topraklarında yetişmektedir (Doğu Benga! eyaletinde miktarda pirinç vardır) ve Pakis- tan'lılar dışardan ithal ettikleri mal ve eşya kıymetinin iki misli muka- yalnız az bilinde kendi mahsüjlerini ihraç et- mektedirler. Pakistan'ın başhcâ ma deleri jüt'fe pamuktur. Doğu Bön- gal oyaletinde yefişen Hüt miktarı dünya ihtiyaemin “yüzle Seksenini teşkil etmektedir. Pakistan pok çok miktarda deri de ihraç etmektedir. Bütün bu sebeplerden dolayı ve bü:- yük bir halk kitlesinin mübadelesi 'e rağmen (yedi milyon müslüman Hindistan'dan Pakistan'a hicret et- miş, beş milyon Hintli de Pakistan topraklarından ayrılmıştır) Genç Pa kistan devleti, Hindistan'dan ayrıl- dıktan on sekiz y sonra bütçesinde tam bir muvazeneyi temine muvaf- fak olmuştur. Hindistan ve Pakistan dominyon- ları ilân edildikleri zaman, yeni Hin- distan devleti İngilelerin bıraktıkları istan'da at de- BUYUK AŞK ROMANI BSonra onun yanıma oturdu. — Bugün ne kadar aydınlık- Bın! dedi. Vildan adetâ mâsum bir gü- Tüşle sordu: — Öyle mi? Başka zamanlar karanlık mıyım? — Derece derece. Senin içi - nİn ışık tertibatı malüm değil- dir. Sende yüzbin renk, ton, 1- gik ve aydınlık var. — Bugün neş'elisin, Nejat. — Seni böyle gördüğüm için. — Mersi, Belki de güzel ha- berler getiriyorsun. Nejat durdu. Meni hissettirdikten sonra ayır, dedi, maalesı Vildanın yüzüne bakt bu cevabı olanca sükünetile karşılamıştı ve gülümsemeğe devam ediyordu. Hiç bir gormadı ve mes'eleyi öğı için acele etmedi. Yine bu Vil- dan o Vildan değildi. Bu Vildan böyle kalsa Nejat ona tapabi - lürdi. — Rubum, dedi, kabul et ki, cevabını Kadın SERVER BEDİ Bedriye hanım senin zannetti- ğinden daha zeki bir kadındır ve kabul et ki, Selminin üze - rinde benden daha fazla tesiri vardır. Dün her geyin farkma varmışlar. Hattâ, ben söyleme- diğim halde, Selmini — doktora götürdükten sonra, ona İsviç - reye gitmesini tavsiye etmek niyetinde olduğumu bile anla - mişlar, Bütün bunların senden telkinler olduğunu da an- r, Selmin dün gece uyu- Ona yol gösteren Bed- e hanım, Beni bugün o kar- gıladı. Selmini görmedim evve- 1â. Halâxile uzun uzun konuş - tuk. Bütün söylediklerinin bir vehmolduğunu ona anlatmağ galıştım. Fakat mağlüp olmaz bir zekâ o. — Demek doktora gitmedi Selmin. Nejat korkarak cevap verdi: — Gitmedi. Söylüyorum sana, © evde ben yokum, Bedriye ha nım var, Vildan sâkin yüzile gülümse- No. 96 meğe devam ediyordu. — Nejat cesaret alarak devam etti: Emin ol ki, benden bekle- diğin gibi hareket ettim. Vildan gözlerini yumdu açtı ve Eminim, de Nejat ikinci büyük ferahlığı duydu ve bunu açıkladı: — Oh, dedi, içim rahatladı. Bana inanmayacaksın diye kor- kuyordum. Vildan omuzlarını kaldırıp in dirdi — Benim için hepisi müsavi, Senden de, neticeden de emi - nim. O kadar eminim ki, seni tamamile serbest bırakıyorum.. İstersen Selmini almağa karar ver. İstersen bunu benden giz- le, istersen açık söyle. Ne ya - parsan yap, benim dediğime ge- leceksin, Nejat, sesinde başarılı Bücenikliğin taklidile sordu: — Bunları bana niçin söylü- yorsun Vildan? Hem emin ol- duğunu tekrarlıyorsun, hem de bir. en büyük emniyetsizliği ediyorsunuz. — Eminim, senden eminim.. Bunu anlatmak için söylüyo- Tum, ifade Garip. muyordun. — Değiştiğimi — zannetme. Hep aynı insan olduğumu gö - receksin. Sen beni yalnız bir gö Tünüşümle anlamağa çalışırsan yanılırsın. Netice de hiç değ cek. — Bu hâlinle daha tesirlisin, Vildan, Hattâ şimdi ben, neden arasıra gangister metodları kul Dün böyle konuş- lanmağa lüzum gördüğüne da- ha fazla hayret ediyorum. — İnsanları iyi — tanıyorum da ondan. — Öyleyse kendini fena tanı- yorsun. Bilmiyorsun ki, sende bir tabançadan daha — kuvvetli ruh silâhları var. — Her birinin kullanılacağı yer ayrıdır, Nejat. Sustular. Vildan ayağn kalktı, göğ: nü gişirerek gerindi, sonra ka- Piya doğru yürüyerek: — Bana bir dakika müsaade et, dedi, Nejadın içinde yine bir en- dişe doğmağa başlıyordu. Vil- danın bu sâkin hâli de çılgın - lıkları gibi gayri tabliydi. Yeni ve gizli bir karar vermişe ben- ziyordu. Nojadı gafil avlamak için de böyle görünebilirdi. Hiç bir tahminde bulunmak müm -« Kün “değildi. Dikkatli olmak lâ- zamdı. Vildan elinde bir zarfla gel- di. İçinden birkaç fotoğraf çı- karıp Nejada uzattı. Bunlar Vildanın ayaklarına kapanan n muhtelif pozlarda çe- resimleriydi. Kadın kollarını göğsünün ü- zerinde kavuşturmuş, soruyor- du: — Ne kadar net, değil mi? Nejat kuru bir baş sallayışi- le cevap verdi: — Çok! — Bunları sana veriyorum.. Film de zarfın içinde, Senin yaz dığın mektup da orada. İster - sen bunları yırt, İstersen hâtı« ra olarak sakla, ne yaparsan yap. Bende bir tek kopyaları yoktur. Nejat Vildanın yüzüne dik - katle bakarak sordu: Öyleyse bütün bunlara ne lüzum vardı? Cevap vermiyeceğim. — Belki de benim hakkımda- ki plânını değiştirdin. Bu y lun çıkmaz olduğunu anladın. — Belki, Nasıl istersen öy- le düşün. — İtiraf ederim ki hayrette- — Tekrar ediyorum: 'Tama- mile serbestsin, Fakat yine tek Yar ediyorum Beraber yaşamazsak, bera - ber öleceğiz, Kararım değişmiş değildir. Nejat elindeki resimlere dik- katle bakmağa cesaret edemi - yordu. Arada bir gözlerinin w le, Vildanın önünde diz çökmüş, başını onun ayağı Üzerine sec- deye kapanır gibi koymuş in- sanın kendisi olduğunu görmek 'ten sıkılıyordu. Vildan buna dedi ki: — Bu resimleri ben sırf se- nin görmen için çektirdim. Mek tubunu da bir kere oku. Onu da senin okuman için yazdır - dım. Bunları silâh olarak kulla nacak kadar âdi değilim. Hepi- sini sana iade ediyorum. İste sen hepisini yırt, fakat bir kı re, mutlâka bak onlara. Dil katle bak. Orada birşey göre - ceksin ki.. işte.. senin merak ettiğin her şey odur... Nejat resimlere şöyle baka- rak mırıldandı: — Anlamıyorum. — Çok dikkatli bakmazsan göremezsin. Nejat güldü: — Çocuk mecmualarının bil- meceleri gibi birşey, dedi. Vildanın yüzüne baktı. Gın gülmüyordu. Nejat tekrarladı: — Anlamıyorum. Göster ba- na, dikkat ederek Ka- Hayır, sen Şimdi mi? Hayır, eve ara, götür onları, Kudretlı bir Muslumaıı Devlet: Pakistan VAA aa NN Bildi. Buna rağınca genç Pakistan hükümeti 21 ay zarfında bir — milli idare mekanizmasını vücude getirme e muvatfak olmuştur. Yeni bir memleketo has olan va- sıflar nikbinlik ve gurardur. Bu va- #ıflar Pakistan'da çok miktarda mev cuttur. Ben bir çok Pakistanlılarla görüşmek fırsatından istifade ettim. Konuşmalarını daima şu cümle ile bitirmekteydiler: -<Beş sene — sonra yeniden Pakistan'a dönmeğe ve bizi 'ziyarete sizi düvet ediyoruz. Hayret içinde kalacaksınız.> <Daliy Mi Bazetesinden> Yardımcı öğretmenler Danıştaya müracaat edıyorl. ea Kursdan mezun yardımcı be- den eğitimi öğretmenleri dün E- minönü Halkevinde bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda, ken dilerine üç ay önce asil kadroya geçirilecekleri vâdedildiği halde tahakkuk etmediği tenkit konusu olmuş ve yardımcı beden eğitimi öğretmenleri yazdıkları ist.da'a- ra da Bakanlıktan cevap alama- dıkları için haklarını aramak ü- zere Danıştaya bir düâva açmağı karar vermişledi. Arap harflerile ders okutan mahkemede Salih Yılanlı adında bir şahıs, Fatihte oturduğu bir medrese o- dasında, çocuklara Arap harfler'- le ders okutmak ve ruhsatsız dershane açmak iddimsiyle mah- kemeye verilmiştir. Sanığın duruşmasına dün 8 ta- ci asliye ceza mahâemesinde baş- lanmıştır. Dünkü duruşmada sa- zak, 1930 yılında Bulgaristanden acir olarak geldiğine, henüz ns tezkeresi 19 alamamış 31 dupuna işgret ertikten sonra: — Ahraplarımın — çocuklarına ücretsiz olarak nemar süreler öğretiyorun. Ben Axap harfleri- le (ders okutmuyorum, demiş; 18 nadı reddetmiştir. Cucuşma ba ka bir güne bırakılmıştır. ( ei | KISA HABERLER | N eee? * İstanbul Üniversitesinin bütün fakültelerinde güz devresi imtihan- larına bu ayın 20 sinde başlanacak- tır. * Millet Partisinin Dikilitaş oca- ile Şebremini bucağı yarın mera> simle açılacaktır. * İstanbul sergisinde bankalar- dan bir kısmı da birer şubo açacak- tır. Sergi binasında Ticaret Odası pavyonu ile sanayiciler pavyonu bu- Tanmaktadır. Milli Piyangonun bu: bi meldir. * Demokrat Parti Dikilitaş oca- | ih idare kurulundan Yaşar Özçele- bi, Ruhi Çınar, Kâzmm, Baykal ve İamail Tokgözlü Millet Partisine il- tihak etmişlerdir. * Millet Partisi Boykoz il müte> şebbis kurulu teşekkül etmip ve baş kanlığa Faruk Kurt, baykan vekil liğine Ahmet, sekreterliğe Lütfi Ba kaş, muhasipliğe İsmail — Yaluloğlu, ve üyeliğe Şükrü Üzkaya seçilmiş- lerdir. * Bir dükkândan para ve eşya çalmaktan sanık olarak 6 ıncı cesa mahikemesinde yargı olan Ahmet Böcek, dün sona eren eI Peki, (Devamı var) muhakemesi neticesinde bir yal hap. ve mahküm edilmiştir. piyango tertibi de muhte- | 10 EYLÖL 1940 Kanuni'yi tehdit eden sel... 663 yılı — Eylülün — yirminci Bünü Kanuni Bultan Süley Nbul civarında va çıktı kiZ — yaşındaydı ata binmişti ve yanında üç beş kişl vardı. Padişah — eplce — Gdolaştı; — Halkair deresinin aktığı vadide iken hirden- bire gök yüzü karardı; — Şimşeklar çakmağa başladı; arkasından yağ- İmur boşandı. Çekmece gölüne akan İkl urmak, görülmedik derecede yük seldi,-bütün © tarafları su kapladı ve deniz halini aldı. - Halkalı deree sinin suları Ise canavarlar gibi köpü rerok ve kükriyerak önüne gelen her geyi söküp atıyordu. Sultan Süleyman İstanbula dön- mek imkânını göremediğinden o ci- varda vaktile Defterdar - İskendor Çelebiye alt olan bir saraya sığındı, sarayın otrafı adeta deniz olmuştu. Sular İçeriye ansızın saldırdı; ait kat odaların birinde — olan - padişan gırpınmağa başladı; boğulması mü- hakkaktı; yanındakiler onu kurtar” maktan Aciz kaldılar. Bu sırada iri yarı bir İ oğlanı İçeri koştu; ihtiyar hükümdarı bir bohça gibi kaldırıver di; odanın bir duvarına ve tavana yakın yapılmış olan müsancıraya Çıkardı; hayatını kurtardı. Fırtma, yağmur ve sel hiç dürma- dan yirmi dört saat sürdü. Padişah ortalık yatışıncaya kadar. sığırdığı yerde kaldı. O tarihten dört asır evvel kral Konrad komutasındaki / Haçlılar or- dusu böyle bir selden büyük Zarar görmüştü. Osmanlı tarihinde 1se da ha şiddetii ve korkunç . olanından bahsedildiğine — rastlanmaz. — Fırtıra osnasında İstanbulda —yetmiş — dört binaya yıldırım düşmüş, su kemerle Fi yıkılmıştı, Kâğıthane vacisinceki meşo ağaçları birer saz gibi söklüün atılmış, © civardaki çiftlikler, e' bahçeleri süpürülmüş, ahşap köşke ler sular tarafından sürüklenmel Halicin iki dere ağzındaki ucunda kaz, ev eşyası, türlü ve boy boy âkaç lar koca bir yığın teşkil - ediyordu. Sular Eyüp camiine bile — girmişti. Büyük Çekmece, Küçük Çekmece, Harami deresi, Silivri köprüleri hep yıkıldız. şehirde ve civardaki köylere de yıkılan evlerin sayısı binleri bu. duyordu; ancak pek sağlam yapılmış olan binalar dayanabildi. Yalnız Halicin değil bâtün Boğa- zın ve Marmara sahillerinin suları bir hafta müddetle bulanık kaldı. Bu sulardan tadanlar, içinde hiç luz bu- Tunmadığını söylüyorlardı. Sultan Süleyman fırtına — dindik- ten, söller bitlikten sonra sarayına döndü; her tarafa adamlar salarak zararlar hakkında bilgi topladı; <cn ra hazineyi ağzına kadar açlı - Ko- 'ca Mimar Sinana emirler verdi; ba a zamanda su kemerlerini, köprüleri, yolları tâmir ettirdi. Bunların her türlü fırtına, yağmur, sel gibi tabil âfetlerde dayanacak — derecede sağ- dam yapılmalarını bihassa ihtar ele ti İstanbul bugünlerde yine ikı gün süren yağmur ve fırtına ile çalkan- di; bir İkİ yere yıldırım düştü. ta- kat mühim bir zarar olmadı. Bazır darı — Bu ne müthiş yağmuz Dediler. Yaşlı fakat — yaşlandıkca gençleştiğini İstediğimiz - güzet İs- tanbul ne fırtinalar, ne Seller ve ne felâketler gördü! Alah korusun! Kadircan KAFLI .r.rrere.. Gerzede feci bir cinayet Bir adam karısına tecavüz eden Hasanı bıçakla vurarak öldürdü T Gerze, (Hususi) — Kazamız'a Küplüce köyünden Mehmet De i- nin karısı 19 yaşlarında Sultan'ı kaçırmak istiyen Etimesut kö- yünden Hasan Avşar ve yeğeni Hüsnü emellerine muvaffak olu- Kadının feryadu:a Tine her iki mütecaviz de kaçmış lardı, Gece birbirlerini kaybedeli Hüsnü, dayısını aramak için d9f ruca köye gitmiş, eve gelip mediğini sormuştur. Hasanın gel mediğini öğrenen Hüsnü tekrar Küplüce köyüne giderek Pamut gu ormanında, dayısının cesedini parçalanmış bir halde bulmus- tur. Savcılık yaptığı tahkikatra, Sultanın kocası Mehmet Delinin evinde araştırma neticesinde Ha- sanın kanlı elbiseleri bulunmuş- tur. Tahkikat sonunda Sultanın ko- çası Mehmet Deli ile aynı köyden Hüseyin sungur tevkif edilerez adalete teslim edilmiştir. —— Eskı İngiliz elçisi Ankaraya gidiyor ge eh Bir müddettenberi şehrimizde bı tunan İngilterenin eski büyük elçisi Bir Knatehbull Hugessen bu sabah Ankaraya harekot edecektir. Eski elçi dün kendisile görüşen bir arkadaşımıza demiştir. ki ea Bana bu nüsik dâvotte bulun” şundan dolayı Türk hükümetine Çek müteşekkirim ' Türkiyeyi ceki Gemleketin - olarak - addediyorum. Ve şunü söylemekle iftibar. ediyo: Ka li Kuma bir semanda bir mamle- Kot bu kadar tarakki edebilir. Hayat seviyesi de 7 sene Öncesine nazaran hissedilir derecede yükselmiştir. Bini önümündeki yıl çetin bir ine & Uhan beki Beçim, Allah Türk milletini bu yeni imtihanda da müs yaffak etsin.>