İ Vaşington Mali müzakereleri başlıyor E“"îm Ekonomik vaziyet Çekler © Eylül 1040 Açılış Kapanıı 1 Sterlin — 1128486 1199.50 100 Dolar 282.62 282 96 * 100 Fransız franın — 102 904 100 Flarin 105 5468 100 İsviçre frangı — 65 7970 100 Belçika frangı 887 100 Çekoslavak K. 5 ©0 100 İsviçre Kur. — 77 88.60 100 Eakudo n 2000 Esham ve Tahvilât 967 falzll tahviller ı Bivas-Erzarum D — 20.50 20.560 * Biyas-Ersurum 227 20.70 20.70' 1841 Demiryola T — 20.00 20.00 1941 Demiryola LE — 19.75 1975 * 1941 Demiryolu IIT 19.65 19.65 * Milli Müdafan T — 20.60 2060 * Milli Müdafaa TF - 20.00 20.00 * Milli Müdafaa ILL — 20.20 - 20.20 * Milli Müdafaa IV — 20.65 966 falzil latikrazlar Kalkınma istikrazı I 95.30 b 1941 Demiryola VE 95.70 . Kalkınma IX 95.85 D Kalkınma IIT —— 9600 . 1948 Tahvili D —— 96.00 . 1948 Tahvili I — » 908 faizll İkramiyeliler 1983 Ergani 2275 2300 1938 İkramiyeli —— 20.15 20.25 Milli Müdafaa ——— 2076 2075 * Demiryola IV —— 97.40 9740 * Demiryolu V 98.30 98.80 * Anadolu D. Volu Grupu: N — Zabviller1-2 — 10100 11200 9060 Hisse senedleri 64.00 - 64.50 Mümessil senedieri — 69.00 69.60 Şirket Hisseleri Morkez Bankası — 11700 118.00 İş Bankası 2450 25.00 IT. Ticaret Bankası — 400 — 425 “Aslan Çimento 16.60 16.75 Şark değirmenleri — 23.00 23.50 Kredi Yonsiye 1903 203.00 20100 9i 164:00 16500 “Amork 108.00 - 108.50 Kupon 230 285 Borsa harlol attın fiatları Liralik Ziynetler Türk altım 4400 4420 Reşad altını 4655 46.65 Reşad elgazi 4440 44.50 > — kulplu 45.60 45.75 Hamid 43.00 4370 Aziz 42.00 42.70 İngili 6000 60.25 Gülden 4255 42.60 Fransız kok. 48.50 4900 Napolyon 45.75 - 46.00 İsviçre A. 44.25 44.50 Külçe degusa 664 665 > yerli 6650 — &1 Pilâtin C. 10.00 1100 Beşibirlikler İzmet 21100 21200 Reşad 29500 29600 Hamid 243.00 - 245.00 Aziz 22600 22700 Çiçekli 235.00 - 236.00 Berbest piyasada dövizler Dolar N. V. 466 — 467 > — efektif 458 465 İeviçre frangı ns ns Fraasın Fr. (765) — 100 100 Liralık ziynetler Reşad 81L00 8200 Hamid 72.00 - 78.00 Vahid 68.00 - 68.00 Ankara 68.00- 59.00 Heyamola! M #yyasıcası ü a. bekler ektep hâtıralarımın arasın- da, bafısaında en kuvvetli yer eden bir tanesi, hattlâ | imtihan kapısı önünde sı- mdir. O me hudütsuz. heyecandır, Ya- rabbi! İkişer iki- yer girilen imti- han odası, bütün hora teptiğina, kâh içinde kapağını aralayıp gızli gizli röman okuduğu- nuz; bazen tatlı » bazen yanınızdaki urkadaşınızla kos ettiğiniz, her günkü başarılıkla- Tınıza sahne olan bir nevi hüner mey danıdır. Amma imtihan günü, er meydanı kadar korkunç bir çehreye bürünmüştür. — Muallimlerinizle mü- Meyyizlerin kafa kafaya verip aley- hinizde tuzak kurmakla moşgul ol- dukları bu odadan, kulağınıza h: faltılar gelir gibi olur. Kapı önün de, sizinle beraber - bekliyen felâket arkadaşlarınızın, — koridordan geçen bademenin yüzüne melül melül bar kar, medet umarsınız. Mevsim mut- Jaka yaz, #ıcak mutlaka alazdır. İçi- zin yangımı ile — karışan — havanın kızgınlığını, karidorun — penceresine yanaşıp gidermeğo Çalışırsmız, nere- de ise, esen rüzgürı durdurup: «Uğ- Tarsa sâbâ, râbın eğer semt-i müdi- re; var git, ona benden yana kan- d et...> diye yalvaracağır vız gelir, Kapı diplerinde siftinir, - İmizdeki kitabın sayfalarını karıştır tırsınız, gözünüzün önünde karınca türüsü gibi kaynaşan harfleri bir bamlede ezberlemak, yutmak ister- Amma, kitabın dili sanki bir- ire, meselâ sumer dili — oluvar” iştir. Sizo hiç bir şey anlatmaz, Mektep sıralarından hayat müca- delesine dalaliberi, her yaz mevsimi- nin başlangıcı, bana bir kaç gün için © eski imtihan heyecanını yaşatırdı; ellerinde kitaplarile mektep kapıla- Tından girip çıktıkların gördüğüm gençlerle beraber yürek — çarpıntası Beçirdiğimi adota duyardım Amma bir zamandanberi bu tatlı beyecanı kaybettim, Yakın tanıdık- lardan birinin, oğla imtibanda iyi lsın diye, üç sene arka ar- tatlı * uyuklayıp, ArARAR Vaşington mali müzakereleri bugün başlamaktadır. Toplantı - larda Amerika ve İngiltere ile beraber 14 devlet mümessilleri Bretton Voods anlaşması etra- fında ve fonlar üzerinde görüş - melerde bulunacaklardır. — Türk murahhasları da uçakla Ameri - kaya gitmiş bulunmaktadırlar, Avrupa piyasalarından alınaa malümata göre, iki gündür, do- lardan başka yabancı Gdövizler üzerinde muamele durmuştur, XA Altın muamelesi Son günlerde geniş ölçüde baş layan altın spekülâsyonu ilgille rin de dikkat nazarından kaçma mış, dün Borsa Hanının asma katında altın üzerinde iş yapan- lar, Emniyet Müdürlüğünden gön derilen memurlar tarafından du- Bıtılmıştır. Fırıncıların kârı Un ve undan mamül işçileri cemiyeti, fırın işçilerini imtiha- na tâbi tutmuştur. Her hafta Çarşamba günleri işçücr, imti - han edilnektedir. Diğec taraftan işçilerin yevmi yerlerine zam yapılması ilgili ko Misyon tarafından kararlaştığı halde bir kısım fırıncılar zamma yanaşmamaktadırlar. Cemiyet reisi Abdullah Özay- d, Belediye İktisat İşleri Mü - dürlüğü ve Bölge İktisat Müdür lüğü ile temasa geçerek şikâyet te bulunmuştur. Yeni ekmek fi- atı, işçilerin yeni zamları esası- na göre hazırlanmıştı. Yevmiye- ler yükseltilmediği için fırıncılar bu Yüzden de ayrıca kâr temin etmekderi, Sümer Bank msmülleri Sümer Bank Genel Müdürlüğü, yaptığı teix klerden saonra ma- mül fiatlarında yeniden indirme yapılamıyacağı neticesine var - mıştır. Buna rağmen bir fiat düşük- lüğü yapıldığı takdirde bu, mü- essezenin zararına olacaktır. Çünkü ham madde fiatları ye- hiden yükselme göstermiştir.. Yeni sene pamuk fiatı 230 - 205 kuruştan açılmış, yapağı fiatları- nın yükseldiği haberi gelmiştir. Diğer taraftan fabrikalar mü- temadiyen mamül hazırlamakta ve stoklar ziyadeleşmektedir. Bu durumun sonunun nereye yaracağı üzerinde ehemmiyetle durulmaktadır. - İstanbul Alım Satım Müessesesi Müdürlüğü, fabrikalarla sıkı bir irtibat te- min ederek fiat, stok ve ima'ât Mevzuunu incelemektedir. Mües- sese Müdür Muavini, Genel Mü- dürlükle temaslar yapmak üzere (Ankaraya gitmis bulunmaktadır. Cumhuriyet altınları Lizalık 43.75 4400 2 luk 107.00 - 108.00 5. . > 210.00 - 212.00 Yarım lira 20 260 Çeyrek lira n0 160 altın stokları Dahilde 69.738.126 Hariçte 72.137.779 Muamelo görmüştür. Bu fiatlar İKTİBAS HARKI MAHFUZDUR İ — —16— Maddenin izahına geçmeden evvel bu hükmün; muayyen müddetli 'ya kaydi hayatlı bir gelir olan medeni bukukumuzda tanınan indi- vergisi dışında nu belirtmek isterim, Malüm olduğu üzere karı veya ko- ganın ölümü ile çocuklarla birlikte sağ kalan tarafa intikal eden mira- #a sağ kalan isterse mülkiyet &a - hibi olarak iştirük eder. Dilerse men kul ve gayri menkullerin mülkiye- tinin tamamını çocuklara bırakarak kanunla tayin edilmiş nisbetler da- hilinde mirasın indifa hakkını talep eder. Azlen ücret olmamakla beraber böyle bir kimsenin elde ettiği ge- lir dul ve yetim maaşına çok mü - gabih bir ge Ve gelir vergisir dan (l için de hiç bir mükul sebep mevcut değildir. Müadde hükmüno gelince, ifadesin- 'den do anlaşılacağı üzere vazıu ka- 'nun her hizmet makabili yapılan te- diyeyi mütlâk surette ücret say mış bir tediyenin ücret zayılabilme- Hi için esas olarak onu hak edenin iş verene tâbi ve muayyen bir — iş yerine bağlı olmasını şart koşmuş - tur. Hüdiseyi bir sek, 3 Bir müessesenin — işçilerini daiı hhi mürakabe altında bulundur. - mak arsusu ile mücssese sahibi, doktorla mütabık kalması — ve 'ona muntazam aylık vermesi hâlin de doktorun aldığı bedel ücret sa- yıldığı halde, ancak işçiler arasın- da bir hastalık zuhur ettiği zaman çağırılan doktora verilen vizite deli ücret sayılmayacaktır. Madde içinde ve aslen ücret madıkları halde ücret sayı diyelere gelince: İtiraf etmek — Vâ- | dırki, bunlar gelir hâlinde — ol-| dukları ve vergi dışı birakılmaları doğru olmadığı mütalâasile tâdadı- 'na lüzam görülmüş hüllerdir. Ha. kikatte ise bir dula kalmış aylığı üc- 'a imkân yoktur. Zira bu ret sayı hem bir hizmet mukabili değildir, | hemde ölmüş eşin sağ iken emek-| li sandığına yatırmış olduğu aida- | ftın gayeye uygun olarak — varisine verilmesinden ibaret bir tediyedir. Kanunun 46 ncı 1 ni tarif etmektedir. ddesi iş vere- Madde 46 — İş verenler, hizmet | ) emir ve talimat- ve erbabını işe hilinde çalıştıran gerçek tüzel kişilerdir. 45 nci maddenin 1, 2, 3 numi fıkralarında yazılı ödemeleri — ya panlar bu kanunda yazılı ödemele Tİ yerine getirmek bakımından — iş veren hükmündedir. Yukarıda görüldüğü üzere mad - de iki kısımdan mürekkeptir. Birin- €i kısımda gelir vergisi kanununun «iş veren> tâbiri ile kimleri kas- detmiş olduğunu izah ve tarif et mekte; ikinci kımımda iso bu tarife uysan uymasın 45 nci maddenin I, 2, 3 mumaralı fıkralarındaki tediyeleri yapanları iş veren addedeceğini tas Tih etmektedir. Hizmet erbabı vergilerinde bazine bakımından iş veren hizmet erbabı kadar mühimdir. Çünkü hemen bü- tün dünya vergiciliğinde iş veren ha zineye karşı, devlet tarafından bilâ saat 17 de alınmıştır. bedel tâyin edilmiş bir muhasebeci Yazan; Salâhattin Dumlu ——— ve tahsildar durumundadır. İş ver- diği ve Ücret tediye ettiği kimue Fin ücretlerinden milecek vergile- ri keser, ve hesaplarını yaparak mu- ayyen müddeti — zarlında hazineyo yatırır, Ve yapacağı bütün yanlış - hk ve ihmallerden de şahsen mes'ul tutulur. Bu hal adaletle gayri kabili telif mali — bir sarürettir. Maddeyi hülüsa edersek, evvelâ 45 nci maddenin İlk kısmında tarif e- dilmiş Ücreti verenler, sonra da, amekli, dül, yotüm maaşlarını; e velce yapılmış hizmet mukabili ol rak ödenen para veya ayni veya sağ- lanan. menfaati; Milletvekillerinin il veya bolediye meclisi üyelerinin, ka- rumların İdare meclisi reisi ve Ü- yelerinin; maaş, aidat, hakkı hu - zur gibi namlar alan istihkakların ödeyen hakikt veya hükmi şahıslar iş veren sıfatile bu kanunun kendi- lerinden istediği vazifeleri yapma - ya mecburdarlar. Gerçok Ücretler : Madde 47 — Ücretin gerçek — safi değeri İş veren tarafından verilen para ve aynlerle sağlanan menfaat- der toplamından aşağıdaki indirim ler yapıldıktan sonra kalan miktar- dır. 1 — Emekil ve sosyal sigorta ah dat ve primleri Çemekti sandığınım Türkiyede olması şartile); 2 — Emekli ve sosyal sigorta a- Iati kesilmeyen hallerde, — ücretin 95 Ini geçmemek şartile, hayat, - düm, kaza, — hastalık, sakatlık — ve işsizlik gibi şahsl sigortaları — için hizmet erbabı. tarafından doğrudan doğruya veya vüsıta İle ödenen prim ler (sigortanın Türkiyede kâin veya Türkiyede temsil — edilen bir şirket nozdinde aktedilmiş olması şartile) Ücretin gerçek değerinin tâyinin- de, gelir ve yol vergileri gibi çahsi vergiler Ücretten İndiritmez. Yabancı parası le ödenen ücret - ler ödeme gününün borsa rayici ile Türk parasına çevrilir. Hizmet erbabına — verilen aynler, verildiği gün ve yerdeki ortatama porakende fiatlerine göre; konut te dariki vesalr surotle sağtanan men- faatler, konutun emsal kirasına ve- ya menfaatin emsal bedeline göre değerlenir. Madde bükmü büyük bir kütleyi lar mütenevvi olur. fabrika sahibi mu yerden gelip gi-masini önlemek için 'ona hemen fabrikn yanında bir ev tu tabilir, yaptırabilir, yabut muhase- becit # kendi şahaf otomo- bilini tahsis edebilir. Bütün bunlar sağlanmış menfaatlordir. Bunların münakaşasını son fıkrı ya bırakarak madde hükmünün izh- hana devam edelim, Ücret yekfina böylece taayyün et- tikten sonra eğer Ücret sahibi eli maaşlı bir devlet memuru ise yahut 8659 no tâbi devlet teşekkülerinde barem dahili momur ise veya çalı, tığı yerde kurulmuş bir emekli san- dığı mevcut ve kendisi de bu san - dığa dahil ise, veya sosyal sigorta primi ödeyen bir işçi ise, ödediği te- keütlük aidatı veya sozyal sigorta primi ücret yekünundan indirilecek- tir. Eğer, ücret sahibi ne bir tekaüt sandığına bağlı e de sosyal sigor- taya dahil değilse o saman kendisi- ni Türkiyede yerleşmiş veya Türki yede temsil edilen bir sigorta şirkı tine istediği çekilde sigorta ettire bilir ve aldığı ücret ” yekünunun ini geçmemek şartı ile Meselâ, bir aüebecisinin uzak ödedediği | primi, Üereti yekünundan düşer, £ iter sigorta yaptırm ücret ye künundan hiç bir şey düşemiyecek demektir (Ücret sahibi için en mübim tenzi- im indirimi hakkın daha evvel malümat vermiştik. Maddehükmü — burada bu — indiri den bahsotmemiş beraber ücret sahibinin bu hakkı mahfuz dur.) Maddenin bundı rı tenkide ve münakaşaya müsait - tir. Evvelâ gelir ve yol vergilerinin ücretten tenzil edilemiyeceğini — be- lirten fıkra tamamen lüzumsuzdur olan en az gi olmakla n gonraki fıkrala- Zira maddenin ilk iki fıkrası — ih ücret “toplamından — indirilebilecek masraflar kat'i bir dil ile sayılmış- tarki, bunlar da tekaütlük aidatı ile #osyal veya adi sigorta priminden ibarettir. Bundan sonra tekrar ları indiremez demek geri kalan mas raf ve tediyelerini indirip indiremi- yeceği tereddütünü yaratmaktan baş ka bir işe yaramaz. Maddenin dördüncü fıkrasında ec- nebi parasile ödenen ücretlerde öde- (en ufak ameleden en büyük me-| me gününün borsa fiatı ile Türk mura kadar bütün hizmet erbabımı) | parasına çevrileceği belirtilmiştirki, alâkalandırdığı için üzerinde dikkat- | bugünkü iktisadi durumumuzla bu le durmaya değer mahiyettedir. — | hüküm gayri kabili teliftir. Vazn kanun bu madde ile evvelâ | — Meselâ, bir ücret sahibinin ücre- ücretin nelerden terekküp ettiğini | tini dolar olarak aldığını kabul et- anlatmaktadır. sek bugün “doların memleketimizde Ücret, iş veren tarafından hizmet erbabına iş kargılığı verilen — para, ayn (yani mal) ve sağlanan menfa- atlerin heyeti mecmuasıdır. Burada sayılan kıymmetlerden para herkesce malüm olanıdır. ve hizmet Birin - cisi resmi kul küsur ku- ruştur. İkincisi borsa fiatıdır, 400 küsur kuruştur. Üçüncüsü karabor- sa fiatıdır ki, bize lâzım değildir. üç Mühtelif kıymeti vardır. Madde hükmüno göre, ücret sa - görene gündelik, haftalık veya y | hibinin ücret olarak aldığı dolarlar hk olarak verilir, Ayn, yöni mal ise | borsa fiatı üzerinden kıymetlendiri- bazı iş verenler tarafından hizmet- İ lecektir. Halbuki bu şahıs elindeki lerinde çalışanlara bilhassa müesse- | dolarları serbestçe satamaz, mutli selerinin istihsalinden bir pay, bir|ka Merkez Bankasına satması l - göz hakkı vermesidir, — desilebilir.. | zımdır. Aksi takdirde kanuna aykı- Meselâ, Tekel #igara — fabrikasında | yı hareket etmiş olur. Merkes Ban- çahşan her işçi akşamları çıkarken | kası ise doları borsa fiatı üzerin - fişek tâbir olunan kâğıt içinde 20 |den değil, resmi kur üzerinden a- sigarayı beraberinde çıkarabilir. Bu | lacaktır. fabrikaca amelesine tanınmış — bir Notic ücret sahibi aleyhine o haktır. duğu bürizdir. Sağlanan menfaâtlere gelince bun- siyo ve iltimas aradığına — şahit ol- 'dum. Sonra dikkat ettim, meğer ta- nıdığım bütün çocuk babaları hep ay 'i durumda imişler. İmtihan zamanı yaklaşınca, hepsine bir telüştir. geli- iyor. İmtihan kazandırma gayretile bepsindo bir faaliyet, | O zamandanberi rahatım. Talebede imtihan beyecanı kalmamış, bu he-' yecan, çocuklardan babalara geçmiş. Eh, benim de çocuğum yok, heyeca- na no bacet! Hey gidi zemane hey! İmtihanın bile adım değiştirdi de heyamola yaptı! * Bürriyetin tarifi ürriyeti türlü türlü tarif e- derler. Hattâ denilebilir ki Hürriyet, —ne vi yete yenirse o © lan muz gibi, ada mına göre, zihni- yete, telâkkiye gön başka başka mü- malara — bürünen bir nesnedir. Me- selk en doğru ta rifi «Başkasının hakkına ve hürriye tine dokunmamak şartile dilediğini yapmak serbestliğir dir de, - eloğlu, bu tarifin yarı belindeh — yukarısın pırasanın püsküllü tarafı gibi fazu- li sayar koparıp atar, yarı bel den aşağısını kullanır, İşine öyle ge- lir de ondan, Bektaşi dervişinin Lâ takrab-us salâte, diye başlıyan Tan- m buyruğunun yalın baş — tarafım benimseyip <Allah bile namaza yak- laşmayınız emrini . veriyor> gibi. Evet, hürriyetin asıl münası ken- di faydasım komşunun zarazında a- ramamaktır. Ne yazık ki, zaman iler ledikçe bu müna da moğerse eskimiş, istimalden sakit olmuş, bükmünü ve modasını kaybetmiş. İnsanlar topyekün, bürriyeti şimdi başka tür- lü anlıyorlar, Çuvaldımı komşusunun demesi kaya, kapı kapı dolaşıp tanıdık, tav (— Yazan ı — (Hamdi VAROĞLU) kendi vücudünde tecrübe eden kal- madı, Dünya, önce can, sonra cü: nân mihveri etrafında dönüyor. Asrımıza atom asrı, elektrik aarı, Tadyo asrı, telovizyo b g , YoN asrı gibi. şar tafatlı, pohpohlu, tantanalı 1simler takıp da bizden evvel gelip göçen taş; tunç, demir gibi mütevazı isimli çağlara karşı caka satmağa - Tüzum Ba olduğunu hepimiz pekalâ biliyo- ruz, Yaygara, gürültü, — saygısızlık ve terbiyesizlik çağı efendim. Kışın apartman katlarına sığınan küstah gürültü, yazın büsbütün yid detleniyor. Her ağaç altı bir kahve; olabilir; amma ber kahve, radyonun mucidini mezarında dimdik durdu- ran bir cayırtı menbar, Şehir içinde her arsa bir yazlık sinema; olabilir ; amma her yazlık sinema, civardaki evlere durmadan yufl borusu öttü- 'ren bir densiz. Evimin önünde böyle bir sinc var. Bu sinemanın, burnumuzun di- bindeki cırlak oparlöründen yükselen medeniyet yaygaralarına komşuları - z ne diyorlar bilmem amma, gü- nün muhtelif saatlerindeki provalar rından, geceleri de on ikiye kadar 'devam eden — scanalarından düd bir feryat ikil Haydi bunu tepeden inme bir fe- lüket —sayalım, il ilo gelen düğün bayramdır. diyelim, temaşagerân e- fendilerimizin batırı için katlanalım. Lâkin, hilâfsız, Allahın gecesi, sine ma başlayıncaya kadar — asgari beş defa, perdo - aralarında ikişer defa olmak üzere her birini yedi defa din lemek zorunda / kaldığımız üç tane Kramafon pilâğı var ki medet All: Sokakta m bulmuşlar, birisi acıı tenine daldırmadan evvel, iğneyi da sadaka diye mi iyok, İçinde yaşadığımız çağın ne ça | Heyamola! —Hüriyetin tarifi— Varaniki—Çıplaklar Nihayet maddenin son fıkrasına ramvay gelmiş, tam sizin oturduğu İkmn masanın - önünde durmüştur. Müşteri indirecek, müşteri bindire- ektir, Yahut tam o sırada kesilive- İlen cereyanın gelmesini bekliyecek - |ir. Yahut vatman, yine tam o da gevşiyen bir zinciri sıl düşen kancayı takacak, falso ses çı- ak, kardığı için bozukluğunu merak et icra marifetile haraç mezat satılan |HĞi bir tekerleğin akordunu düzel- sergici malı mıdır; yabut bunların |tecektir. Malüm ya, İstanbul tram- p bir Güğü üü gininallr vayı bu, tıpkı kul gibidir kusursuz bulamadıkları için dikiş iğnesile mi | lmaz. çalıyorlar, hasılı nezleli bir ses, iki-| İşte bu fasıla esnasında, tramvay de bir takılıp ayni nakaratı zincir- İyolcularının gözleri gazinonun için- lemo tekrar etmek şartile, bize bu |dedir. Bakışlar, sahibine göre, yüzü üç pilâktan şu üç şarkıyı dinlemeği İnüzde, vücudünüzde, masanızda, ö- vazife bellemiştir. «Çile bülbülüm |nünüzdeki tabaklarda; varsa, kargı- çile>, <Niçin baktın bana öyle>, «Bir ağlayacak göz aradım bendeki der- de>, Beğendiniz değil mif Tam ha- limizo uygun mrâlar| Allahın bildi kuldan ne saklı- n? Hürriyete düşman olacağım geliyor. Çünkü, üçünün güftesi de bizir €v halkının uğradığı bu sen iş kencesilo alay edercesine münalar ta şiyan bu üç şarkıyı, sinemacı beyler, bozuk düzen pilâkları ve makinelo- rile çalıp tekmil mahalleyi rahatsın etmek hürriyetine sahipken, ben dece, içimden kantarlıyı — savurmak hürriyetile iktifa ediyorum. «Hürriyet verilmez, alınır» der- Nerede satıyorlarta, insaniyet na mına haber verin, yundan bir par- çacık da ben alayım! Yoksa, yaz bi- raz daha uzaraa, sinemacının bürri- yetinden bir miktarını elinden alma- a mecbur olacağım ! Varan iki, le 'ukurdaki hürriyet bahsino gi rer mi bilmem; amma girm Şöile, hürriyet bi- S bunda ayrı bir fa- 'vuzda oturan kadının yüzünde, gö- zünde, üstünde başında mola verir- ler. mağa başladığı zaman, evlerin içine saldı- ran kara sinekler, ısınmak için üze- rine konacakları scak vücut arar- lar ya, işte tıpkı öyle. Siz, bir aku- varyoma kapatılıp para ile sayrı Sonbaharda, havalar soğı tirilen acaip mahlüklar gibi masamı zın başında arm endam ede düran, tramvaya salkım saçak — asılı insan hevenginden, inceli kalınlı, — yılışık sesler yükselmeğe başlar. Arsız bakış ların, içine dalıp kirlettiği tabağınıza el uzatamaz, ağzımızdaki lokmayı yu tamaz olursunuz. Bu arada, muha- tabı siz olduğunuz besbelli bir takım çirkin lâflar işitilir. Hattâ <Kara- kolda ayna var> hersesinden <Aman 'da bacanak tek bas> hezeyamına ka- dar, teğanni edilmiyen neşide kal- maz, Bu cünbüşe, tramvay yolcula- tının biyik altından, vatmanla bilet çinin bıyık üstünden güldüklerini gö rür, büsbütün boğulacak hale gelir- Kendi hesaplarına sizin uta- np kızardığınızı görünce, şarkıcılar, ayrıca utanmıya lüzüm görmezler bandeyse parsa toplamağa Egelecekler İ sanırım, dir. Bu arada, cereyanı veya keyfi Arada — aırada |gelön tramvay, ala ula beyler ara- Gittiğim bir gazi- |sında, sürre devesi heybetile kalkar 0 vardır. Tram- İgider, sin do bir oh çekersiniz. vay — yolupdadır, , Hürriyet anlayışının bu da bu tür tan Önündo de|Jüsüdür. Şikâyoto gelmez. Belki si- tramvay durur. Camın önündeki ma salardan oturdunuz mu idi, Kgazinonun önünde duran — tramvayı, elinizi uzatsanız tutabilirsiniz. Şimdi gü sahneyi gözünüzün önüno getir- vermiş, — yoksa meğe göyret edin; Yukarıdan - bir z0 gu cevabı verirler: «Sana karışan var mı, yahu? Pencore kanerında 0- tarayorsun diye, zahir, dilimizi çı- Karmıyalım, — beğendiğimiz — yarkıyı töylemiyelim, içeriyi seyretmiyelim. Maliye B. Hesap Uzmanı Gerçek ücretler - ücretin gerçek safi değeri iş veren tarafından verilen para ve ayınlarla || | sağlanan menfaatler - Emekli ve Sosyal sigorta aidatı ve pirimler , Göl ürü usul g Belince Evvelâ hizmet erbabına verilen ayn lerin kıymetini münakaşa edelim, Bir mensücat fabrikası her bay - ram işçilerine birer elbiselik kumaş vermeyi itiyat edinmiş olsa, bu fab- rika ya kumaş bedellerini hiç m raf yazmayarak, fabrikatörün şahsi hesabına geçirecek, yabut maliyet veya satıp bedelleri üzerinden mas- raf kaydedecektir. Masraf yazılmayışı halinde, müs- tahdemin sağladığı menfaat — vergi üvacehesinde mesküt kalmış olur. ğer fabrika kumaşı maliyet de - ieri üzerinden masraf kaydetmişse ve bu değer misal olarak 10 lira ka- bul edilse, bizmet anhibine fabrika- dan verilen kumaşın sağladığı men> faat (8 metre olduğuna göre) hasi 'De noktai nazarından 30 liralık vergi matrahı ifade eder. Halbuki, ayni kumaşın fabrika ve iki toptan cı bir perakendeci kârı ilâvesile mey dana gelen perakende satış fiatı 18 belki de 20 liradır. Fıkraya göre de verilen kumaş bu fiattan değerlemek — icabedecektir. Halbuki bu değerleme bükmü, mu- yazanları önlemek kasdile konulmuş | dahi olsa; 10 lirayla 18 liralık mık- tar arasında kalan 8 liradan alma- ak vergi, hazine lehine ve hizmet sahibi aleyhine bir mükerrerlik, bir haksız vergi tahsili hâli doğuru Bağlanan menfaatler hakkında da aynı iddialar ileri sürülebilir. Götürü usul Madde 48 — Aşağıda yazılı hiz mot erbabının ücretleri götürü olar rak tesbit edilir: 1 — Esnaf muaflığından fayda - lananların yanında çalışanlar, 2 — Özel hizmetlerde çalışan go- törler, 3 — Özel Inşaatta işçi olarak ça- tışanlar, 4 — Bekçiler, 5 — Götürü gider usulünü kabul edon gayri menkul sahipleri ve ser- best meslek erbabı ile 59 ncü mad- üeye göre kazançları götürü olarak tesbit edilen diğer serbest — meslek erbabının hizmetlerinde çalışanlar ; € — Gerçek ücretlerinin tesbitine imkân olmaması dotayısile — Maliye Bakanı tarafından götürü ücret u sulüne alınanlar. (Devamı var) Yarış sahasındaki hırsızlığın durusması üü Veliefendi at yarışı sahasında vü” kubulan hüdise sırasında orada mev cut bazı eşyayı çalıp götürmekten sanık Halit ci, Hasan Ali ve Hasan Tatlının duruşn küfen 7 inci asliye c tır. « Dün dinlenen polis memuru ta lar, yarış sahasındaki tesisler yanar ken bu sanıkların ellerinde sandalye ler olduğu halde tren hattının öbür uklarını tarafına doğru gitmekte kendilerini yakalayıp karakola getir İdiklerini söylemişlerdir. Duruşmada sanıkların vekillerinin tahliye talep- leri nazarı itibare alınmış bunlardan Halidin tuhliyesine başka bir güne tâlikine karar veril- miştir. san, oradan kalkar, başka masaya gidersin. Sen de hürriyetini — böyle kullan. Amma, kullanmak istemiyor muşsun, O da senin bileceğin şeyl> İçinisden şöyle geçirirsiniz: Ah, kahraman garsan, nerede- |Fiory sin? Gel de şunlara cevap verl Bu gazinonun adımı, reklüm ölma tın diye yazmıyorum. Tramvay ida İşartile, kulağına — söylerim. — İdare, ir an evvel hürriyetini kullanıp du: rağın yerini değiştirmezse, akuvar- yoma, Beyre lâyık acaip mahlük gek- ez olacak, iramvay yolcuları da eğlencesiz kalacaklar. Çıplakı hakkı Atom” enerjisinin M y aa - güü üaaalar. 'az SElvetelEİRE olan Biklak, adını maara kadar bi mayoya Yermişti. ) 'ai vali Suha ! afiyeti ll SE, Hati ea de DA ae ein ll SEN N T DE v bile vasıta edip beşeriyete dol: B İiyggrle ç npi Pa Mübalâga etmiyorum, Bikini ma- e aecinear nn azRimm ilk adımı atınış bulunuyor. İkinci Ci oli han Harbinin verdiği şaşkınlıkla ya- rıda kalan çıplaklık modası, orada bu rada, yeni hamlelerle dirilmeğe başlı yör. Yeni çıplaklar henüz cascavlak değil. Gaza meydanına Bikini mayo Jarile fırladılar. — Maksat, — binlerce yıldanberi örtülen vücutları, güneşin ve havanın şifalı tesirlerine açarak, artık, tabiatın bütün nimetlerinden bol bol faydalanmak, Bikini mayosu, ilk utangaçlık devresini geçirmek i- çin mükemmel bir vasıta, Eski sa- manın incir yaprağı gibi, — zamanla 0 da müstehcen sayılıp bir. tarafa fırlatıldı am idi, gel keyfim gel! Ö- tede beride görülmeğe ba; simler, çıplakların, daha yi tabintın bütün nimetlerinden bol bol Yazan: Eskı bır pehlivan Arnavutoğlunun bu cesareti, halkın üzerinde fevkalâde müs- bet bir tesir yapmıştı. Göster- diği bu cesaretten dolayı her - kes kendisini alkışlıyor: aşa Ali pehlivan! — Aferin Ali pehlivan! — Tam pehlivanmış vallahi! sleri yükseliyordu. a YST Arnayutoğluna dön - ü Haydi pehlivan! Ver Sa- rı Ahmede boynunu! Arnavutoğlu hemen boynunu uzattı. Pomak Sarı Ahmet te boyunduruğu vurdu. Ve bu suretle de güreş tek - rar başlamış oldu. Pomak Sarı Ahmet kuvvetli kolları ile habire boyunduruğu sıkıyor, Arnavutoğlunun nefesi ni kesiyordu. Arnavutoğlu boyunduruğu çö zebilmek için rakibinin bileğine yapışmıştı. Yan yan dönüyor, Sarı Ahmedin etrafında soldan sağa doğru devamlı daireler çi- ziyordu. Sonra birden dalar gibi ken- disini öne attı. Bu hareketi o kadar çabuk ve kuvvetle yap - mıştı ki yağdan kıl çeker gibi boyunduruktan sıyrılmış ve kur tulmuştu. Halk bu güzel sıyrılışı heye- canla alkışlıyordu: — Yaşa Ali pehlivan! — Aferin pehlivan! Arnavutoğlu boyunduruktan kurtulmuştu ama, netice itibari- le yere düşmüş bulunuyordu. O düşer düşmez Pomak Sarı Ah- met hemen üzerine — kapandı Rakibinin dinlenmesine ve ne- feslenmesine fırsat — vermeden kendisini bir an evvel yenmek istiyordu. Hemen — Arnavutoğlunu bel kündesine alarak aşırmak iste- di. Fakat Arnavutoğlu bunu an adığından derhal Sarı Ahme - din ayağına sarıldı. Ve şiddet- le çekerek kendisini yere dü- şürdü. Bu suretle kündeden kurtu - lan Ali pehlivan derhal ayağa kalktı. Sarı Ahmet de doğrul - duğundan iki pehlivan yeni- den ayakta güreşe devama Baş ladıl: Arnavutoğlu yine müdafaada idi. Daha doğrusu bu suretle dinlenmeğe çalışıyordu. Çünkü yediği böyunduruk hiç te öyle basit bir şey değildi. Sarı Ah met gibi kuvvetli bir baş pehli: van on dakikadan fazla bir müd det, bütün kuvvetile durmadan sıkmıştı. Pomak Sarı Ahmede gelince, rakibini boyunduruktan kaçır - ması Ve kendisini yere düşür- mesi karşısında fena halde kız- miş bülunuyordu. Onun için gü- reş tekrar ayakta başlayınca şiddetli hücumlara girişmişti.. Fakat Arnavutoğlu, onun arka arkaya yaptığı bu hücumları meye Konulmuştur. cektir, görülebilir İLKLİKIRKPINAR GÜREŞLE Zonguldak Bayındırlık Müdürlüğünden 1 — Zonguldak Devict Hastahanesi yanındaxi Verem pavyon'ıı 51410 lira 28 kuruş keşif tutarlı ikinci kısım inşaatı işi 3/9/949 tarihinden itibaren on sekiz gün müddetle kapalı zarf usuliyle eksilt. 1949 Tefrika No. 103 2, EYLOL S Pomak Ahmet, hâlâ güreştiği şu çelimsiz pehlivanı taniyamamıştı püskürtmekte zerre kadar güç- Tük çekmiyordu. Her hücumı ustaca bir sıyrılış veya mukabil boşa, çıkarıyordu. arı Ahmedin bir o0 - yun almak ve Arnavutoğlunu düşürmek için sarfettiği gayret ler hiç bir netice vermeden sü- rüp gidiyordu. Ve pek tabii o- larak bu yüzden büyük bir yor- gunluk hissetmeğe başlamıştı. Şimdi ilk defa olarak bu ka - dar küçük ve hakir gördüğü bu pehlivandan — korkmağa, daha su çekinmeğe başlamıştı.. a kendisini yeneceği yo - hundaki imanı yavaş yavaş sar- aılıyordu. Fakat bir türlü akıl erdireme diği nokta bu küçük pehlivan - daki eşsiz kuvvet ve gösterdiği yüksek ustalıktı. Güreşten son Ta içinde bulunan büyük cev- heri meçhul olan bu pehlıvanı yanına almağa karar vermişti. Böylece Karabelânın — yanında bir de Ali " pehlivan olacaktı. Bakalım İstanbulun deste, ki Çük orta ve büyük orta pehli - vanları başlarına belâ olacak o- lan bu pe' ”van kargısında ne yapacaklatfi. Hattâ Aliyi baş - altı güreşlerine bile sokabilir - di. Rakibi o kadar ufak ve okka sız idiki, Pomak Sarı Ahmet hâ 14 kendisini bir başpehlivan ola- Tak göremiyordu. Oyunları düşünürken Arı vutoğlu tekrar bir dalış yaptı. Bunu o kadar âni yapmıştıki, gafil avlanmıştı. Paçalarını kı tırdığını hissedince kendisini zar zor yüzükuyun yere Atabil- di. Bu suretle sırtüstü yere düş- mekten kurtulmuş bulunuyor - du. Meydan alkıştan tekrar inle- di. Küçük Ali pehlivanın bu a- carlığı ve gimşek gibi dalışı or- talığı alt Üst etmişti. Seyirciler esasen Sarı Ahmedin de boca- lamağa başladığını görmüşler - di. İşte Ali pehlivan bu namı memleketi tutan meşhur - baş pehlivanı bastırmağa muvaffak olmuştu: — Yaşa Ali pehlivan! — Ne pehlivan imiş be! — Aferin Ali pehlivan! — Haydi kündele Ali pehli- Mutlâ van! Sesleri yine ortalığı alt üst e- diyordu. Şunu da söyliyelim ki, Sarı Ahmedin hayreti son haddini bulmuştu. Büyük bir tehlike i- çinde bulunduğunu hissediyor - du. Bilhassa çektiği o müthiş boyunduruğa rağmen bu okka - sız pehlivanın nasıl olup da zer- rece sarsılmamış olduğuna bir türlü akıl erdiremiyordu. Ali pehlivan gözünde çok büyüyor- du. Hayır, buna imkân yoktu.. (Devamı Var) 2 — Eksillimesi 20 Eylül 1949 Salı günü saat on altıda Bayın. dirlik Müdürlüğü odasında toplanacak komisyonda yapılacaktır. 3 — İlk teminat akçesi 4120 lira S1 kuruştur, 4 — Iş bedelinin otuz beş bin lirası 949 geri kalam 950 yaparı Bakanlığımız bütçelerinden ve Zonguldak Maliye veznesinden ödene- $ — Eksdtme evrakı ker gün Bayındırlık Müdürlüğü kaleminde 6 — İsteklilerin sözleşme ve eksiltme şartnamesinde yazılı esas, lar dairesinde teknik biri olması veya böyle birisinin istihdamını ka» bul etmesi veyahut ayni mahiyette buna benzer ve bu işin keşif tum tarının yarısı kadar bir işi iyi surette başarmış ve kabulünü yaptır. mış olduğunu ispata yarar belge ile ihale gününden en az Üç gün evvel «tatil günleri hariç> Valilik makamına dilekçe ile ederek alacakları müteahhitlik vesikası, banka mektubu ve bu yıla ait ticaret odası vesikası ve teklifme ait pullu mektubu muhtevi 2490 sayılı kanunun 32 ci mad- müracaat ilk teminat makbuz veya esas — tiaâ palı zarflarını ihale —saatinden desindeki tmife göre hazırlanmış K bir saat evveline kadar «yüni on beşe kadar» makbuz mukabilinda komisyon başkanlığına vermeleri ve postada vâki olacak gecikmel, rin kabul edilmiyeceği ilân olunur, (a8017) - 32 Takım Kutusu Alınacak Bayındırlık Bakanlığı Yollar 1 ci Bölge Müdürlüğünden: 1 — 12800 lira muhammen bed elli 32 takım kutusu maateferrual satın alınacaktır, 2 — İhale 22/9/1949 tarihine rastlıyan Pergembe günü saat 11 de Istanbulda Karaköy Perçemli sokak Cemaat Han Yollar 1, ci Böle ge Müdürlüğü binasındaki Eksiltme Komlsyonunda yapılacaktır, 3 — Geçici teminat akçesi 960 Iiradır, 4 — Bu işe ait fenni şarlname ve Özel şartlaşma Yollar Bölge dürlüğünde her gün çalışma sastleri içinde görülebilir. 5 — Eksiltmeye girmek istiyen firmaların 949 yılı Ticaret Odası belgeleri ve geçici teminat makbuzları ile belirtilen gün ve saatte ada zü edilen komisyonda bulurmaları, (12083)) Istanbul üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığından : 1 — 1949 güz devresi imtihanları 20/9/1949 Salı günü saat 9 da başlıyacaktır. 2 — İmtihan günleri 12 Eylül 1049 pazartesi günü Fakültede ilân edilmiş bulunacaktır. » — Bütün öğrenciler Fakülte kaleminden elacakları beyannay me ile, imtihanlarına girecekleri derelerin isimlerini 14 Eylül 1940 Çarşammba günü akşamına kadar ve imtihan harçlarını yatırdıklarını gösteren makbuzları da 15 Eylâl 1049 Pergembe günü akşamına ka- dar Fakülte kalemine vereceklerdir. 4 — Üçüncü maddede yazılı olan beyanname ve harçları zikre- Mü: faydalandıklarım gösteriyor. Bir Bi- Gazinoda masa 1m yok? Beğenmiyor kini farkilel dilen tarihlerde vermeyenler, imti han lstelerine ithal ımîyf;gı:;. lerdir,