SAYFA 14 Tarihten bir yapra Kuleli vakasını hazırla- yanlar ve bir mektup Yazan: € Cemal Yener İslâhat vaadlerine rağmen, Ab- » Gülmecit samanında fena idarenin, #ulistimallerin önü alınmaması, sa - ray israf ve sefahetinin artması, or- 'ta ve aşağı sınıf İstanbul halkının İltisadi — hayatında hâsıl olan dar- hk, halk arasında hoşnutsuzluğu ma #ip oluyordu. Garbin bazı içtimaf 've siyasi fikirlerine aşina olan bir kaç münevver asker ve sivil memur- larla yeniliklerden hoşlanmayan ba- fa şeyh ve hocalar birleşip bir mu- halefet teşkilâtı yaptılar. Bir an ev- 'vel mevki iktidara geçmek hevesin de bulunan veliaht Abdülasiz efen- di de bunlara bilvâsıta — yardımda bolundu. Gayeleri Abdülmecidi indi- TiP, Abdülazizi tahta — çıkarmaktı. Gaye itibarile eski Yeniçeri kı harını andıran bu hareket, bir n ©e istihsal edemeden, başta yürü - Şenlerin, — yakalanmasile - kapatıldı. Tutulanlar Küleli kışlasında mahke ©e edildiğinden, bu harekete «Ku - Jeli vak'ası> nâmı verilmiştir. Suç- Talardan bazıları idama mahküm e- © de, idam olunmamışlardır. Elde mevcut vesikaların tetkikin- den anlaşıldığına göre bu Kuleli vak Amı, şuurla hazırlanmış ve bürriyet perverane bir vak'a olmaktan çok tzaktır. Kabuli Paşanın evrakı arasında bu kanan ve vak'a günlerinde yazılmış olan bir Fransızca mektup bu t Şebbüste şeriat hükümlerinin tatbi- Ki arzularının hâkim olduğunu gös- termek itibarile irticai bir mahiyet bulunduğunu teyit etmektedir. Mektup 9 - 11 Eylül 1859 tarih - İidir. Büyükdereden Kabuli efendi. 'ye gönderilmiştir. Baş tarafında nu- Mara | işareti vardır. Ve şöyle de- nilmektedi: mak üzere kendilerile anlaşmağı tav siye etmiş, fakat ben Hasan Paşa- 'nın bu ihbarında tamimiyetine inan- mıyorum. O, bu ihbarı kendiliğin - den mi yaptı? Yoksa hocaların zi - yaretlerindeki maksada agâh — olan berdar etmesinden mi korktu? (Bu) sözler ihbarın Didon Arif bey tara- fından yapıldığı hakkındaki rivay tin aalı olmadığını göstermektedir). Ben dün Sadrâzama, Hasan Paşa tarafından vâki olan ihbarın samimi yeti derecesinden olabilmesi için bu ihbar tarihile — suikastçilerin prog- ramları altındaki imza ve suikastçi lerin yemini (burada iki üç kelime yırtılmıştır.) karşılaştırmak kâfi ge leceğini söyledim. Hasan Paşanın ih barı üzerine hocalarla — Cağferdem cuma günü tevkif ve serasker a sevkedildiler. Çok uğraş - mağa mahal kalmadan tam itiraflar da bulundular: Peygamber kanununun — hürmet- sizlikle ifsat ve ihlâli, devlet vari - datının israfı, delice masraflar, u- mumi sefalet, asker maaşlarının ö- denmemesi, nazırların hırsları — ve iktidarsızlıkları Görüyorsunuz yal Hep bilinen miyane sözler. Şimdiye kadar öğre- nilen isimler: Hoca Süleymaniyeli Ahmet, Ha- c Nasuhi hoca, Tophane —müftüsü Bekir efendiler, Tophane başkâtibi, Feyzullah efendi, müderris Hüseyin efendi ile birçok hoca ve softalar, Hüseyin Paşa, Cağferdem Paşa, Hü seyin Paşanın oğlu olan Topçu yüz başısı, imalât reisi Reşit Paşanın oğla Hafız bey, imalât nazırı R: miz efendi, Gümüşsuyu — kışlasında binbaşı Ali bey, Beyoğlu kışlalarının kumandanları. Müstafa çavuş (bir kelime yırtıl- miştır) ve bir diğeri istiçvap olun- dular. Kabataş ve Beşiktaş merkez- leri kumandanları da tevkif edildi - ler. Cağferdem muhafızlarının dik - «Pek aziz Kabuli efendi. Mektubuma bir suikast tertibi ha berini vermekle başlıyacağım. — Bu " tarihinden beş gün evvel) keşfedil- di. Neler geçtiğini nakledeyim: Üç aydanberi Süleymaniyeli hoca Ahmet efendi ve Hacı Nasuhi ho - ca, Karslı Bağrehevali Hüseyin Pa- şa - Hüseyin Daim Paşa - ve Çer- kes yabut Arnavat - mirulümera Ca ferdem Paşa ile anlaşmışlar ve ge- bir suikast tertip eylemişlerdi.. Program şu idi; Zati şahanenin hal'i, Aziz efendi- Bin iclâsı, nazırların tevkifi, Pey - gamber kanununun (şeriatin) iade- #i, tanzimat denilen müesseselerle hiristiyanların himayesinin, Avrupa | hlara, riayetin ilgası, İsmi geçen bocalarla dost — olan Boğaz muhafızı Hasan Paşa bu ho- talar tarafından cemiyete girmeğe düvet edildi. Denildiğine göre : Ha- san Paşa, hemen. Riza Paşayı (ci- 'ona suikastçilerin kim- ler olduklarını ve plânlarını anlı (Satılık ast geçen cuma günü (mektubun katsizliğinden istifade ederek denize atlayıp kayboldu. İki sübay da ayni şekilde hare - ket etti. Tophane baruthanesine mensup iki subay kaçtı. Bir yaver Hüseyin Paşayı getirmek için Yan- yaya gitti. Suikast 11 - 13 — Eşlül cuma namazı esnasında yapılacaktı. Parola (Abdül) ve cevabı da (Aziz) idi.>. v dişah devirmesini hazırlayanlar bü - tün tertibatı, almışlardı. Fakat kü- Çük bir ihmal Abdülmecidin vak'a- dan haberdar edilerek her şeyin alt üst olmasile ve bu işte methaldar bulunanların ağır cezalara çarptırıl. malarile neticelendi Abdülmecit, tesadüfün bir yardı - miyle bu defâ taht ve tacmı kurtar” mağa muvaffak olmuştu. Fakat Ku- leli vak'asından birkaç ay sonra âni olarak hastalandı. Bu defa kendisi- ni ölümün pençesinden kurtarama 1861 de hayata gözlerini zaman henüz otuzdokuz yaşıı hanuyordu. Emlâk) İstanbul Defterdarlığından: Dosya No, Cinsi Kiymeti Temimatı çavuşunun gidip Rıza Paşayı ha -| Hazırlıyan: — [_SEMRA ARSLANLI ) Sütlü İncir tatlısı MALZEME: 250 gr. Kuru incir 7.50 Süt 1 Çorba kaşığı Nişasta 1/2 paket vanilya YAPILIŞI: Bütü gekerle, kaynatın, kuru in. cirleri yıkayıp — içine atın, Ayrı bir tabakta nişastayı vanilyayı azı cık suda eritip incirli süte ilâve e. din, Bir iki taşım kaynayıncaya kadar karıştırın, ateşten — indirin, Soğutun ve âfiyetle yiyin. Çok ha: #f ve mugaddi bir tatlıdır, Fırında Patlıcan MALZEME: 6 patlıcan 150 gr, beyaz peynir 4 yumurta (akı sarısı beraber) 4 Silme çorba kaşığı tereyağ 1 Bardak domates suyu 1 Kahve kaşığı karabiber 1 Demet incecik kıyılmış dere. otu - maydanoz, YAPILIŞI: Bazmya tepesi kesilir gibi patlı. canların sapı mahrüti bir şekilda kesilerek haşlanır, Ortası karnı ya) rık gibi açılır ve içi hafif surette çıkarılır, Çıkan iç ile beyaz pey- nir, yumurtalar, biber, — dercot maydanoz iyice yoğurulur. Üzerine yağ kızdırılmadan eritilir ve - do- Mates suyu ile beraber dökülerek fırına verilir, Nar gibi kızarınca çı kayrılır ve sıcak sıcak yenir. (Eğer peynir tuzsuz ise fırına vermeden üzerine hafif tuz serpiniz,) Hafif Patlıcan oturjması MALZEME: 1 Kgr, kuş başı et 1 Küçük baş soğan 4 Silme çorba kaşığı yağ 1 Demet ince kıyılmış maydanoz 1 Bardak domates suyu 1 Kahve kaşığı tuz 1/2 Kahve kaşığı karabiber 1/2 Kahve kaşığı kırmızı biber 1/2 Kahve kaşığı tarçın 1/2 Kahve kaşığı yeni bahar 4 Patlıcan YAPILIŞI: Soğan rendelenir, yağda gayet hafif sarartılır, içine yıkanmış kuş başı etler, maydanoz, baharat ve domates suyu konarak hafif ateşte ağır ağır pişirilir. Diğer taraftan | alacalı şekilde soyulan patlıcanları bir parmak kalınlığında yuvarlak yuvarlak kesip fırına veriniz, Al- ü ve üstü pembe pemnbe kızarınca | Çıkartınız, / Etler iyice piştikten sonra kızaran patlıcanları ilâve e-| Ördekler: Beyaz ketenden müs. tatil bir peçete zarfı Üzerine yavru ördekler sarı Paris puanı ile resimde görüldüğü gibi aplike ayakları ve gözleri turuncu ipekle sarma İşi işlenmiştir. narlarını süsliyen su, noktalar iğne ardı yapılmıştır. Su giçekler ve noktalar ye şil ketenden incecik bir biye çev- ketenden — kesilerek edilmiştir. — Gagaları, Zarfın ke- çiçekler ve açık mav Beyaz keten üzerine ko diniz. Ağır ateşte bir taşımda öy- yiniz, Lira — Lira BIL1081 — Büyükada, Karanfil Mah, Karakuş yo. — 7020 —— 527 dcaşu 114 ada, 4 parsel yeni 2 kapı sayılı 835-1001 — Beyoğlu, (Tepebaşı) Asmalımescit Mah, — 5000 — 375 eski Kabristan yeni Asmalımescit Me. Zarlık Sok, 305 ada, 11 parsel eski 15,17 'yeni ve taj 28, 30 kapı sayılı 82, 560 M2 dükkânlı evin 2/12 payı, Fatih, (Fener) Küçük Mustafapaşa Mah. — 240 — 18 518-12571 Müstantik Sok, 2210 ada, 3 parsel eski 44 yeni 28 kapi sayılı 12 M2 arsa, 618-3803 — Fatih, Davutpaşa Mah, Davutpaşa Med. — 1400 — 106 Tesesi Sok, 1157 ada, 85 parsel yeni ve taj 4 kapı sayılı 23 M2 ahşap ev, Yukayıda yazılı gayrimenküller açık arttırma ile satışa çıkarılmış- sada istekli çıkmadığından 28/8/949 dan zarlığa bırakılmıştır. itibaren bir ay içinde pa- İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarile 27/9 949 tarihine kadar Milli Eznlâk Müdürlüğündeki komisyona başvuz- maları, (12872) Istanbul Jandarma Satınalma Komisyonundan 1 — 3000 adet altı üstü demir karyolanın 23/9/949 Cuma günü Baat 15 de kapalı zarf eksiltmesile dhalesi yapılacaktır, Beher karyolanın muham teminatı 14550 liradır. Taksim Ayazpaşadaki komisyonda nen fiatı 90 lira olup ilk Demir karyolaların parça nümuneleri Komisyonda olup mamul mü- hürlü şekli Sirkecide J, Muayene komisyonunda her gün görülür, Şart. Zamesi 1350 kuruşluk Malsandığı makbuzu karşılığında vecilir, 2 — İIsteklilerin ilk teminata ait Malsandığı makbuzu veya banka kefalet mektubu ve şartnamede yazılı sat evvelin ni eksiltme saatinden bir saz belgeleri havi teklif zarflayı- kadar komlsyona vermeleri, (32680) Ankara li Daimi Komisyon Başkanlığından Çeltikçi iltisak yolunda yaptırılacak köprüler kapalı zart usulile eksiltmeye çıkarılmıştır. Muhammen bedeli 46031 lira 64 kuruş olup geçici teminatı 9ç7,5 Thale 22/9/949Perşembe günü saat 16 da Daimi komisyonda ya- Pılacaktır, Thaleye iştirâk edöceklerin Ticaret Odası vesikasiyle — ihaleden Ktatil günleri hariç) üç gün evvel cnüracaatla alacakları yeterlik belgesi ve teminatlarını muhtevi kapalı zarflarını ihale günü saat 15 e kadar komlsyon başkanlığına vermeleri şarttır. Şartname Dalmi komisyonda görülür 412182) lece kaynasın, indirip âfiyetle ye- yu yeşil bir kumaştan resimde gö rülen çamlar kesilerek aplike edil Kısa diye giyemediğim zpaltolardan istifade edelim YENİ BABAH Mişlir, Zartın kenarlarına açık ye- Tilmiştir, Fil: Zarf açık yeşil bir kumaş. tan dikilmiş, fil de çok açık gri renkte bir kumaştan kesilerek tam ortaya Paris puanı ile aplike edil miştir, Filin üstündeki “diğer hat lar gri ipekla iğne ardı İle işlene- rek gösterilir. Bu zarfın kapağı re simde görüldüğü gibi sivri kesil. miştir, İki yandaki çiçekler zarfın alt kapağına iğne ardı ile işlen. miştir, Kenarlarına daha koyu y Sevgili — okuyuculacın, — Ktekler uzayınca çoğumuzun elind> yepye- ni paltolar kaldı, - <Bteğine pı'ça ekleyip uzatalım dedik olmadı ya kumaşından bulunmadı buulunsa bi le uydurma bir manzara arzetti vel hasıl o püitolar elimizde — iylece kaldı, Halbaki bu senenin d kar modası bunlardan istifado etmek için hizir gibi imdadımıza yetişti. Eteklerini bir buçuk karış aşa dan kesiniz. Eğer Üst kısmındır ye ni modaya göre ufak bir değişik. lik yapmak - istiyorsanız — yapını her yere giymek için gayer kulla- nışlı bir dökar elde etmiş olursu. nuz, Soldaki model, gördüğünüz g.bi bol beden Üzerine geniş erkek Ja kalı kruaze önlü dört düğmetldir, üğinde 1- Belinde üç parmak en: zun kemer vardır, Yaka, csp — ve tim içeriden makine - çet Sağdaki modelde geniş - cekek yakalı önü düz iki düğmelidir, A ka beden dikişle büzülmüş ve bele oturtulmuştur. Kolları reğan u ları reverlidir, Reverlerin üstünde düğme vardır. Cepler üstten dikü. miş ve kapaklıdır, Yaka ve cep ke narlarına bir parmak — enliliğinde makine çekilmiştir, Liselerin dört yıla çıkarılması her tarafta memnuniyetsizlik uyandırdı Milli Eğitim Şürasının, Lise tahsilini 3 seneden & seneye çı- karması, İstanbul — Üniversitesi mahfillerinde hiç te iyi karşılan mamıştır. Üniversite tedris kadrosuna mensup bir zat, kendisile konu- şan bir * arkadaşımıza — şunları söylemiştir: «—Liseleri 4 seneye çıkaran alâkadarlar, orta tedrisat pro gramlarını, rasyonel bir halc koymadan alelâcele almışlardır. Esasen evvelce, mevcut program la, liselerin iyi talebe yetiştirem yeceklerini düşünen — Üniversiti Senatosu, bir rapor — hazırlamı: ve bunu Bakanlığa göndermiştir. Bütün memleketlerde orta öğre- tim programlarına büyük - bir ehemmiyet verilmektedir, Lise programlarını islâh — et- meden, ders yılına bir yıl ilâve yapmak, insan ömründen bir yıl şilden bir santim enliliğinden biye Beçirilmiştir. Buket: Beyaz keten üzerine renk enk ipeklerle işlenmiştir. Lâle ko yu kırmızı, papatyalar sarı, yap- axlar yeşil, noktalar koyu mavi, ve küçük hatlar, kahve — rengidir. Resimde görülen koyu renk Bor. dür, mavi ketenden yapılmıştır, Markalar; Pembe keten zarf ü- zerine canlı mavi bir 1ipekle sai ma işi ile işlenmiştir. Kenarlarında Bgördüğünüz iki sıra bordür iğne ardı olarak aynı maviden yapılmış tır, Dünya Gençliğine dair rodyoda verilen konteras 1-7 Ağustos tarihinde Brük selde toplanan Dünya Birliği konferansına, Türk dele gesi olarak iştirük eden Teknik Üniversite Talebe Birliği Reisi Mükerrem Taşçıoğlu, dün saban Ankara radyosunda, bu konfe- ransta görüşülen mevzular ve a- hınan neticeler hakkında bir -kon ferans vermiş, bizdeki gençliğin dünya milletlerine nazaran teşki lâtsız çalıştığını söylemiştir. Haydarpaşalıların yemekli toplantısı Haydarpaşa Lisesinden yeti - şenler cemiyeti.9 Eylül cuma günü saat 20,30 dan 24 e kadar olmak üzere Liman lokaantasın Ja bir aile yemeği tertiplemi lerdir. Bütün Haydarpaşalılar bu gece aileleriyle birlikte bu toplantıya iştirâk edecekler, es- ki mektep hâtıralarını anarak güzel bir gece geçireceklerdir. Gelir vergisine ait yazımız bugün 5 ncı sahifemizdedir çalmaktan hic te farklı değil - dir.> Yazan: Eski bır pehlivan SLEYLÜL 1949 LOT Tefrika No. 101 Pomak Sarı Ahmet, çok tecrübeli, eski bir güreşçi idi Ah gunu bir bastırsa, evet bir bastırsa idi. Ötesi kolay olacaktı. Fakat dakikalar geçi yor, bu cıva gibi pehliva türlü bastıramıyordu. Bunun üzerine işi yine elense ve tırpana dökmeğe karar ver- di, Bu suretle Ali pehlivanı ra- hat rahat ezmekte devam ede- bilirdi. İyice yumuşattıktan son ra da nasıl olsa bastırır ve ye- nerdi. 1 bir Bu kararla tekrar şiddetli el enselere ve tırpanlara -başladı İnsafsızca vuruyordu. Elense ve tırpanların sesi koca meydan da güm güm aksediyordu. Şimdi Sarı Ahmet pehlivan, Karabelânın neden — Aliye bir gey yapamadığını anlar gibi o - luyordu. Halbuki Karabelâ gü - reşirken, böyle yumruk kadar pehlivana birşey yapamamış ol- duğundan dolayı kendisini ne kadar ayıplamış, ne kadar kü- çük görmüştü Halk bu güreşten birşey an- lamıyordu. Güreş hep böyle el- ense ve tırpanla mi devam ede- cekti? Sarı Ahmet neden güreşi so- na erdirmiyor, neden bu yum - ruk kadar pehlivanı bir elde yenmiyordu? İş hepten maska- Talığa dönmüştü.. Dayanamayıp bağırmağa baş ladılar. — Bu ne biçim güreş be? — Haydi Ahmet pehlivan! yeniver hasmını! — Yumruk kadar adamı dur madan elense ve tırpanla döğ- mek olur mu? — Adamakıllı güreş istiyo- rüz. — Bu yağlı güreş ne biçim gey? — Durmadan eziyor Ali peh- livanı! güreş yap Ahmet pehli- van! Güreşten daha fazla anlayan lar ise, pomak Sarı Ahmedin mahsustan güreşi bu şekle dök- müş olduğuna kani olmuşlardı.. Herhalde bu ufak pehlivandan arkadaşı Karabelânın intikamı- ni almak istiyor olmalı idi. O- nun için şiddetli hamlelerle ken disini döğüp eziyor, fakat yen- miyordu. İyice yorup ezdikten sonra da leşini yenecekti. Ali pehlivan da bundan sonra bir daha ayağına kisbet geçiremi- yecek, pehlivanlığa merak sar - dığından dolayı bin pişman ola caktı. Yine bu sırada bir hareket bü tün seyircileri heyecana dü- şürdü. Mütemadiyen kaçak gü- reşen küçük pehlivan, kaşla göz arasında şimşek gibi bir da lhş yapmış ve iki paçayı birden ele geçirmişti. Bunu önlemek i- çin boyunduruk vurmakta geç kalan Pomak Sarı Ahmet, sırt üstü Gdüşüp yenilmemek için kendisini zarzor — yüzükoyun yere atmağa muvaffak olmuş - tu. İşte yarım saat süren el en- &e ve tırpan faslından sonra ilk göz doyurucu oyun bu ol- dü. Bir çok kimseler bu küçük pehlivanın şimşek gibi dalışını ve koca Ahmet pehlivanı altı- na alışmı alkışlamaktan kendi- lerini alamadılar. — Aferin Ali pehlivan! — Yaşa küçük *pehlivan! — Şimşek gibi daldı be! — Yaşa Ali pehlivan! Bununla beraber hiç kims> Sarı Ahmedin dakikasında aya ka kalkabileceğinden süphe et m.yordu. Sarı Ahmet sirtüstü yere düşmek tehlikesini atlatınca Mürgüne neden aâlı otobus işletilmiyor Mirgün'lülerin tanzim ettikle- ri virçok ımzalı aşağıdaki Mu. batayı aldık, alâkalların nazarı dikkatine arzediyoruz «Köy halkımızın arzusu — ve mazbatası ile 1948 senesinde Mirgün - Sirşeci otobüs hattını açtırmıştık. Belediye bu hatta dört otobüs müsaadesini verdiği halde seyrüsefer şubesi iki oto- büs tahsis etti. Bunlardan birisi hemen daima arızaya uğramakta halkın vakti zamanı ile vazifele- rine yetişememekte olduğunu gö- rerek müsaadesi alınan diğer iki otobüsün bu hatta verilmesini 31 Ocak 1949 tarihinde mazbutu ile istedik. Bu mazbatayı — altı aydanberi müteaddit defalar ta- kip ettik) fakat altıncı şubeden: (Köprüden geçen nakil vasıtala- rı çok olduğundan buna izin ve- rilmesi güç olacağı ve bu işle meşgul olan -komisyon reisinin Ankaradan gelmesiyle karar al- tına alınacağı) şeklinde bir ce- vap verildi. Halbuki Beyoğlu, Beşiktaş, Sarıyer kazalarından mütcaddit nakil vasıtaları Eminönüne işle- mekte ve bunların hepsi Köprü- yü geçmektedirler. İstanbul hul- yaz dolayısiyle gerek yakınlır ğı, gerek Abuhayat denilen Kan- hkavak suyu bulunduğu ve ge- rekse dünyanın incisi olan Mi günün Çınaraltı mesiresine har gün gelmekte, bazan gece yark larına kadar burada kulmakla; OKUYUCU SAA L rahat bir nefes aldı, Ve he- men ayağa kalkn:ak istedi Böyle bir pehlivana bası. l mış olmayı bile bir zul addedı- yordur. Fakat beriki hemen sarmayı yurmuş ve kendisini yerde zaptetmişti. A kalkmasına imkân vermiyordu. Bütün zor- lamaları, bütün gayretleri bo- ga gidiyordu. üreşin almış olduğu bu şe- kil, Pomak Sarı Ahmedin de hayretini mucip olmuştu.. N2 oluyordu? Nasıl oluyordu. da bu kadar ufak bir - pehliva kendisini bu şekilde zaptedebili yor ve ayağa kalkmasına bi'e imkân bırakmıyordu. Pomak Sarı Ahmet, çok te> rübeli, eski bir güreşçi idi. Zamanın bütün baş pehlivan ları ile mütcaddit güreşleri vardı. Hemen hemen hepsini tanıyordu. Fakat hiç birince böyle bir. çeviklik ve ustai'x görmemişti. Bu Ali pehlivan muhakkax ki çok istidatlı bir pehlivan 0- lacaktı. Böyle bir pehlivan na Sıl olmuştu da şimdiye kadar meçhul kalmıştı. Buna bir füz lü akıl erdiremiyordu. Yerdeki mücadele on — beş dakikadan fazla sürdü. Artık Pomak Sarı Ahmet pehlivan ne kadar sert ve usta bir peh'l vanla güreşmekte olduğunu an lamış bulunuyordu. İşin şaka- ya gelir tarafı yoktu. Bütin kuvvetini ve ustalığını ortava dökmesi lâzımdı. Yoksa o da Karabelânın âkibetine uğraya - caktı. Nihayet ne yaptı, yaptı, sur madaki ayağı üzerinde döne - rek Arnavutoğlunu altına ata bildi. Pomak Sarı Ahmedin bu ©- yununu da takdir etmek lâzım dı. Çünkü — Arnavutoğlu — gibi bir pehlivanın altından kalka - bilmek ve onu altına alabilmek öyle her babayiğidin yapacağı iş değildi. Sarı Ahmedin bu son başarı- &ı üzerine onu tutanlar, kenâi sini takdir ettiler. İşte aı bu namlı baş pehlivan ken. ni göstermeğe başlamıştı. Her halde daha çok vakti geçirmeden işi sona erdirec-k bu ele avuca sığmaz rakibi'al yenecekti. Buna Pomak Sarı Ahmet p-h livan da kani bulunuyordu. İş te artık Ali nehlivan altında idi. Hemen uzamp şakı tuttu. Arnavutoğlu da dönüp kol bas kıya oturdu. Sarı Ahmet-e-ra man şakı boşalttı ve paca ara- dı. Maksadı ters paca alıp A- N pehlivanı yenmekti. Fakat o daha paçayı alar a- dan Arnavutoğlu celik bir yay gihi dönüp kendisini göğsün - den jtf Bunu o kadar âni ve kuvvetli yapmıştı ki, Sarı Ah- met muvazenesini kaybederek oturdu ve sırtüstü gitmeme için ellerini arkasına dayzmak mecburiyetinde kaldı. Eğer güreş Pomak usulü ol- asaydı, bu halile açık düştü- n edilir ve Pomak Sarı Ahnet penlivor mağlüp sayı- hrdı. Fakat cazgır, güreşten evvel güreşin Pomak usulü olduğunu ilân etmişti. Pomak usulü gü- reşte de yenilişler çivi yukazı olmak lâzımdı. Yâni »mutlaka sırtının yere gelmesi şarttı. Ali pehlivan rakibinin üst: n gitmedi. Ayağa * kalkarâk rpindi ve: —— (Devamı Var) Si Yunanistana yapılân ıhracat hakkında şikâyetler Bir okuyucumuzdan aşağıdaki mektubdu. aldık «Bugüne kadar — Yunanıstana ihraç olunan malların bedelleri muntazaman alınmakta idi. Son günlerde —açılan akreditifli hattâ kuvertürler Merkez Ban- kasına geldiği halde ihracatçı firmalara malın bedeli ödenme- mektedir. Buna da sebep olar'ıle bankanın verdiği cevap; Yun nistanla yapılan anlaşma meb-e lâğından fazla olarak açılan kros dilerdir. Bugün tüccar — malıme vapura yüklemiş, dökümanlarımı bankaya vermiş, fakat bedelinin ne zaman verileceği belli değil- dir. Acaba malı yüklemeden evvel Merkez Bankası veya Ticaret O- daları, ihracatçı birlikleri vasır tasiyle ihracatçı — tüccarlarımı için bu vaziyeti belirten bir ilân veya tamim yapılamaz mıydı?» fakat ekseriya buradan — Bebeğa kadar yaya gitmeğe mecbur kal- maktadırlar. Bu hat Rumelini- sar, Bebek, Arnavutköy, Ortak köy, Beşiktaş ve Tophane halkır ni İstanbula bağlamakta — oldu- gundan iki otobüsün de tahsis edilmesini rica ederi ? Yine Emirgânlılardan aldığımız bir dilekçede yeni alınan şehir hatları vapurlarından birine Mir gün isminin verilmesi Denizyol- ları Müdürlüğünden — rica - edi- mektedir.