9 Ağustos 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

9 Ağustos 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA : & YENİ SA BAH [İ DÜNYANIN MERAKLI- HADİSELERİ — | Alman kocaları dünyada model| telâkki edilebilecek kocalarmış! Berlin (AP.) — Alman komünist- heri, diğer Almanlara, Sovyet erkek- lerine, model koca mazariyle bakma- larını söylemektedirler. Komünist «Neues Deutohland> gazetesinin şiklyetlerine — göre, bir gok Almanlar karilarına — hismetçi münmelesi yapmaktadır. Gazete ganları ilâve etmekti «Sovyet erkekleri, bütün ev işleri Bi yalnız başına kadınlara bıraka - mazlar. Sövyet erkekleri, bu mun- sam vazifeyi zevklo yapmaktadırlar. Halbuki kapitalist memleketlerde er kekler bütün gecelerini meyhaneler- 'de geçirirler. Sovyet — hükümetinin kanunları, isdivaçlar için son derece) değişik bir ahlâk kaidesi ortaya ç- karmış bulanmaktadır. Sovyet er kekleri sırf hoşuna gittiği için bir Ggenç kızla evlenmezler. Fakat, #i #i ve resmi bakımlardan kendileriyle ayni görüşte olan kızlarla evlenirler. Buna rağmen, boşanma — hâdiseleri yakubulmaktadır. Çünkü, mazinin fena adetleri daha tamamen ortadan kalkmamıştır. Bamı erkekler karıları 've çocuklarına fena muamele etmek tedirler. «Fakat, bu durum Soryet cemiye tinin belli başlı bir vasfımı teşkil et- memektedir. Bilâkis Sovyet sistemi, izdivaçların devamlı olması için, ge- rekli maddi ve rahi şartları yarat- miş bulunmaktadır.> Birleşmiş Milletler okulu Kake Suocess, Nevyork (AP.) — 26 mübtelif memleketten gelen 54 kölej talebesi, Birleşmiş Milletlerin Sasıl çalıştığım öğrenmek üzere mek tebe başlamış bulunmaktadır. Bu talebeler, 8 hafta müddetle, ve para alımadan haftada 40 aat Birleşmiş Milletler — sekreterliğinde palışacaklardır. Buna mukabil, bu çalışmaları esna tnda, seyahat masrafları müstesna bütün ihtiyaçları temin edilecektir. Bu talebeler, bazan üniversite ta- debeleri için, bazan de memurlar i- gin tertip edilen seminer gurupları- Talebe programları, bilhassa deşmiş Milletler ve milletlerarası me- eleleri ilgilendiren bahislerden mi rekkeptir Hükümet daireleri veya milletle- raramı teçkilütlardan seçilen memur karaları, bilbassa Birleşmiş Mülletle- Ki ilgilendiren meselelerde memurla- ra yol göstermek hedefini gütmekte dir. Talebe kursları, sekreterlik perso- nelinin Kanadalı üyelerinden G. N. T. Widdington'un — nezareti altında işlemektedir. Bir talebe için yapılan ati masraf 300 doları bulmakta- dır. Bu masraf bu sene, Birleşmiş Milletler ve Amerikan — <Rotarian> kulüpleri tarafından derahte edilmek tedir. İştirük eden 54 talebeden 15 i A- merikalıdır. Diğer talebeler “Avustralya, Bo- Kvya, Kanada, Belçika, Küba, Ya- nanistan, Haiti, Honduras, İzlanda, İran, Pakistan, Aübman, Lüksenburg, Filipin, Portekiz, Hindistan ve Nor- veçten gelmektedir. Talebeler, Kolumbia — üniversitesi' yatakhanelerinde ikamet etmektedir- ler. Hurusi otobüsler, talebeleri talık verilmektedir. Bu kursa iştirük eden talebeler- den biri şöyle demektedir: Bu iki aylık kura; bana Birleşmiş Milletlere karçı büyük bir inanç duy Bura- gusunun aşılanmasını sağladı. da gördüğüm şeylerden sonra, şuna kani oldum ki, dünyada milletlerara yegüne # dâvaları halledecek olan teşkilüt — Birleşmiş Mpfletler genel kuruludur. » Allah n ikincisinden saklasın derken Oclsenlurt (AP.) — Onuncu gay Timeşru çocuğunu doğurduktan son- ra, Al yaşında evde kalmış bir kız töyle demiştir; «Benim uğurlu rakamım daima 15 slmuştur.> x Okul inşa ettirme usulü Wittumund, (aP.) — Behir için âcil olarak yapılması gere ken bir okula, hükümet t meyince, belediye reir diyeye sit ol a çıkardı. » &t zarlında etti. Almanya hsisat ver derhal, bele- yergi binasını satılı- tice... Hükümet 24 sa enilen tahsisatı temin Yazan : Edgar Wallace «— Tabil dipteki kanala ka- dar açtım, ondan öteye gitmeye zaten hacet yoktu.> O sırada kazan memurlardan biri: — Burada bir ceset var e- fendimm> diye bağırdı. Herkes korkunç manzarayı görmek için garaj kapısının önü ne birikmişti ki, başlar birden- bire karşıdan gelen birine dön- dü. Bu ince, uzun boylu, tunç Tenkli alnında beyaz sargı taşı- jyan müstehzi tebessümlü genç bir adamdı. Villi: «— Ameri!» diye bağırdı. «— Cesedi buldunuz mu? — Evet, şimdi>. «— Ona emindim, beyler ce - Bet Tupervilindir. 'Bu meşhur bankeri ben öldürdüm, beni du- vara zincirlemişti, ilk darbede ellerimi kelepçeden kurtardığım gibi Jamboku elime geçirdim ve bugünkü - toplantasında, koslovak - İngiliz ticaret odasından, İngilin - Çekoslovak tü değiştirmeyi karar altına aldı.> menle çalıştı, olmadı. nuştağu hisam öğrenmek deyince, babası da kendisini elçilik- 'te, idari işlerle uğraşan kızma yer- leştirdi. Bu da bir Hlün Prag (AP.) — Çekoslovak haber- ler ajanmı geçen gün gu haberi ya- yınladı «Çekoslovak - İngilinz ticaret odası ismini Çe- ret odasıyla Habare başka bir şey ilâve edilme x» Kanadalı postacıların şikâyeti Ottava (AP.) — Kanadalı posta- mişti. alar, anak bavalarda, ceket ve bo- İyunbağlarının çıkarılmasına müzma- de edilmemesinden şikâyette bulun- dular. Posta idaresi, bunun üzerine, pos- tacılara önden takma «papiyon> da- Batti. rumda bulundi Resmi bir şahsiyet de gu yo- «Böylece, bu papiyonlar, bayumun etrafındaki tazyiki ortadan kaldır- mıştar.» » Avustralyada kadın kıtlığı Kanbera (AP.) — — Avustralyada kadından fazla erkek mevcut bulun- maktadır. Aradaki fark 25.000 dir. Geçen aralık ayında bu memleket te 3.910.051 i erkek, 3.864.829 v ka- dın olmak üzere 7.794.880 kişi yaşa- maktaydı. x Amerikanın Moskova elçisinin oğlu Rusça öğreniyor. Moskova (AP.) — Birleşik Ame- an Moskova büyük elçisinin 19 İyaşındaki oğlu Roger Kirk, ciddi sa rette Rusça öğrenmiye koyulmuş bu- lanmaktadır. Babasiyle birlikte, Mos, kovaya gelmeden evvel, kısa bir müd 'det Rusça dersi almış olmasma rağ- İmen, genç Kirk, hiç konuşamadığımı mnladı. Bir müddet, Rusyada bir öğret- fakat yine de tatmin Babasına giderek «Ben halkın ko- istiyorum> Küçük Kirk'in vazifesi, eşya nak- K, eşya tâmiri, bakım ve ikmal işle- rinden müteşekkildir. Ruz işçileriyle birlikte çalışmasını seyreden Tesmi bir elçilik memuru göyle demektedir : dİşte şimdi, halk lisanımı öğrene- cektir, bem de nasıl...> X 1 Sahlci manovra Meksiko (AP.) — Meksiko ordu- sunun açıkladığına göre, son manev ralarda 5 kişi ölmüş ve 2: lanmıştır. 25 kişi yara- Ordu komutamı general — Antonio Sanchez Acevedo, bu kazaların önlen mesinin imkânez olduğunu, boş fi- geklerin bile insanı yaraladığını be- yan etmiştir. Eski dost düşman olmaz Ozaka, Japonya (AP.) — Bir za- her gün Birleşmiş Milletlere götürmekte 've kendilerine, masraflarına karçılık olmak üzere, muayyen bir cüz'i baf manlar düşmandılar. BSavaşta bir bacağını kaybeden To moyaki Sahara, bir sokak köşesinde oturmuş şarkı söylüyordu. Son'i e- yağiyle tempo tutmaktaydı. Kimse aldırış etmiyor ve mendili boş duru- yordu. İki Amerikan askeri, sokaktan ge çerken, Saharayı görüp — durdular. Birinin elinde bir gitara vardı. Bir müddet durakladılar ve derhal mari- fetlerini göstermiye koyuldular, Biri galıyor, diğeri şarkı söylüyordu. Halk toplanmış, dilencinin mendiline paralar yağdırıyordu. Kalabahk faz- lalaşıp, adamcağızın mendili dolduğu zaman, Amerikalılı dilencinin te- İgekkür etmesine vakit kalmadan or- tadar kayboldular. karar verilei de oturan Karısı Emine Arın vasi teyin edildiği yayınlanır, 8/6/949 Kadıköy Iki.cı Sulh Hukuk Yargıçlığından 949/257 Kadıköy Caferağa mahallesi Gü neşli bahçe sokak, 38 No, da mu. kim Recep Arın, akıl — hastalığına müptelâ olması — sebebile hacrine ek kendisine aynı yer BAYI Yüksek Ekonomi ve Ticaret O. *kulundan aldığım hüviyet ve şebe, kemi kaybettim, Yenisini alacağım dan eskisinin hükmü yoktur. 4369 Mehmet Halkman ROBER PİGE 1 — Daima en güzel halinizde gezmeği âdet edinin. Çarşıya, işi- nize veya mektebe giderken ken dinizi ihmal etmeyin. Saçlarınız Büzel taralı ve yüzünüz hafif tu- valetli olsun. Elbiselerinize bir çiçek veya uygun renkte bir e- şarp takmak fena fikir değildir, insanı süslü ve zarif gösterir. 2 — Nerede ve ne tarzda elbi- seler giyileceği hakkında adama- kıllı fikir sahibi olun. Süslü gö- rünmek için çok eksantrik ve a- Jacalı bulacalı şeyler giymeyin, erkekler üzerinde bilâkis aksi te- sir yapar. 3 — Erkeklerle mümkün oldu- ğu kadar tabii bir şekilde konuş- maya dikkat ediniz. Ne fazla u- tangaçlık ne de evde ayna kar- mak iyi netice verir. Her ikisi de erkek üzerinde kötü intiba bırakır. Tabii ve seyyal konuşa- bilmek için en iyi hazırlanma u- sulü, ailenin yaşlı erkekleriy'e uzun uzun hasbihal etmektir, in- san böylelikle gençlerle de ko- nuşmıya alışır. 4 — Erkekleri cezbetmenin yolunu bulun! Taebii başta cazi- beniz gelir, baktınız ki delikan- lhda size karşı bir meyil uyandı, bu sefer onu konuşmanızla alü- İstanbul Cumhurıyet zavcılığından Ham: 49/44 Satışa arzettiği —mallar Üzerine etiket koymamak — suretiyle Milii Korunma Kanununa aykırı hare - ketten #ıçlu İstanbul — Heybeliada Aşıklar caddesi tin Galip Ören hakkında 3005 sa . yılı kanun gereğince İstanbul As. lye 9 uncu Ceza yapılan duruşma sonunda: yı hareketine C. K. 59 maddelerine göre 38 1. 30, Kr, ağır para cezasiyle cezalandı. yılmasına, hükmün — kat'ileştiğinde yayınlanmnasına — Gair sözü geçın mahkemeden verllen 13/1/849 gün ve 948/1574 sayılı karar — kesinle, miştir. (41526) Evlenmek istiyen kızlar ne yapmalıdırlar ? gısında alınan pozlarla — konuş.- | No, 18 de oturur Rauf oğlu 1330 doğumlu Cihadet. Mahkemesinde suçlu . mun sabit görülen suçundan dola. 'an MİM Korunma kanunun değişen 31/7, 57/10 6 'T. (— TERERE — | SEMRA — ARSLANLI | SKİAPARELLİ kadar etmeye bakın. Bunu yap- mak çok basittir, sevgili okuyucu larım, azıcık siyasetle meşgul o lun, radyoda haberle> bülteninin okunmasını dinleyin, gazetelerin spor sayfalarına göz atın, her tip erkekle konuşulacak mevzu- ları buldunuz demektir. — Eğer her şeye rağmen konuşamıyaca- ğınızı hissediyorsanız. ,bırakınız erkekler kendilerini alâkadar e- den mevzular hakkında konuşsun lar, siz de can kulağınızla dinle- yin, dinlemezseniz bile öyle gö- rünün. İyi dinleyen bir genç kız erkekler indinde daima revaşta- dir. 5 — Kendinizden emin olun! Birçok genç kızlar kendilerini çir kin bulurlar ve erkekler iarafın- dan beğenilmiyeceklerini zanne- derler. Bu çok yanlış bir düşün- cedir. Sizde bakımlı ve kendin- den emin bir hal olduktan gou- Ta erkekle> tarafından beğenile- ceğinize hız şüpheniz olmasın. *ün eylenip mesut oida kadız lar güzel mi sanki? Yeter ki, iyi ahlâk, ev kadınlığı ve buna mümasil —meziyetleriniz — olsun. Bunları gözönüne getirin, kendi- nize itimadınız artsın, sizi beğe- necek erkek muhakkak karşınızı çıkacaktır. İstanbul Cumhuriyet Savcılığından Nam; 49/2804, 2806, 2808, 2822 Etiket koymamak suretile Mili Korunma Kanununa aylırı hare - ketten suçlu Saraçhane 172 de Bi. Ihi Şayan, K. köy Osmanağa 44 de Avraham Sıvacıoğlu, Şehit Muhtar C. 24/5 de Anastas, K. kapıda 31 33 de Artin Sivasloğlu hakkında 3005 sayılı kanun gereğince İstan bul Asliye # uncu Ceza Mahkeme. zinde yapılan — daruşma sontnda: | Suçlunun sabit görülen — suçundan | dolayı hareketine uyan MN Ko. runma Kanunun değişen 31/7, 57/ 10, 63 maddelerine göre 50 ger li. ra ağır para cezasiy Tılmasına hükmün yayınlanmasına — dair sözü geçen Mahkemeden verilen 8/3/949 gün ve 1386/30 — 34/38 sayılı cezalandı kat'ileştiğinde karar YARE gn PAKEN Sizlere. bugün; Rober Pige, Skiaparelli, Paken ve _]ak Fat gibi Paris'in en meşhur terzilerinin dört ayrı tip esvap modelini veriyorum. Beğenip istifade edeceğinizi ümit ederim DB JAK FAT Sebepsiz zannedilen boşanmalar Tanıdığım bir aile var, bunlar | rmi beş senelik evli. Kadınca- | z bünca yıllık evlilik hayatına, tam mânasiyle muvaffak olmuş bir izdivaç nazariyle bakıyordu. Hakikaten dört tane arslan gi- bi oğulları ve kocasının fevkalâ- de iyi bir vaziyeti vardı. Hanım- da da bir ev kadinına lâzım ola'ı bütün meziyetler mevcuttu. Genş ti, güzeldi, giyinmesini, konuş- masını, misafir kabul etmesini tam mânasiyle bilen bir ev kadı- n idi. Kocası mesleğinin icabı sık sık seyahat ederdi, fakat hanımı bundan müşteki değildi. Çünkü o da bir hayır cemiyetine faal âza kaydolmuş ve kendine göre bir meşgale edinmişti. Çocuklar büyüyüp de reşid o- lunca baba, boşanmak istediğini bildirdi. Bu arzuya hanımla be- raber biz komşular da — şaştık. Fakat adamcağı — «Evlendiğimiz günden beri bana karşı lâkaytsın.» diyordu. «Hiç şüphesiz iyi bir anne ve ev kadınısın, fakat bu beni ancak bir hadde kadar alâkadar eder, hamdolsun çoculdarımız büyü- dü, dördü de reşid oldu. Artık müsaâde et de ben de kendi saa: detimi arıyayım, niheyt ben de insanım, beni seven ve anlıyan müşfik bir kadına ihtiyacım yok mu zannediyorsun ?» Karısı zorla onu bu plânından vazgeçirmeye çalıştı, — ikinci bir tecrübe devresi geçirmeyi - teküf rde, kocasını arkadaş- larına çekiştirerek başka birisini sevdiği için onu terkettiğinden bahsetti. Neticede ayrıldılar ve şimdi kadın yaptığına son derece nâdimdir. Seviştiginiz de almasını is Gerçi bu sualler evlenmem:ş kızları alâkadar eder amma, © li kadınlara da teşmil edilebilir. Eğer suallere arzu edildiği gibi cevap verirseniz sevgiliniz sizin- le evlenmek istiyecektir. Evli i- seniz kocanızı çok mesüt ediyor- sunuz demektir. 1 — Acık hava sporlarında er keğinize az çok refakat edebi. 40r musunuz? 2 —- Randevularınıza tam saa- tinde gelir misiniz? 3 — Evde oturmaktan zevk kesinleşmiştir. (11827) öylelikle kendimi kurtardım, e- ğer onu öldürmeseydim şimdi çukurun dibinde yatan ben ola- caktım. Bikerson atıldı: «— Oldukça vahim bir vazi - yet yarattınız, ümit ederim ki, izahatınız.. <— Evet, işte bir vaziyet da- ha yaratıyorum. Çabuk eller yu- karı Stilman! Bikersonun yüzü ölü gibi sarararak, ellerini kal- dırdi Bunun iç cebinde gayet ustalıkla yapılmış bir sakal bu- lacaksınız, İğne - İplik sokağın- daki Avrupa Bankasında da is- mine kargılık sizi hayretlere dü- türecek bir mevduat göreceksi - niz. Polis üniforması giydiği gün denberi hırsızın biridir. Hele So 'yokanın çetesine girdikten son- Ta tam bir câni olmuştur. İki Çeviren : Semra Arslanlı sabık meslektaşı Bikersonun bi- leklerine kelepçeyi takdıkları gi bi kâpıda bekleyen — otomobile bindirdiler, Villi genç adamın koluna girerek: — Mesajını dün aldım Ame- ri, nasıl kaçabildin ?> — Kaçamıyabilirdim de, çün kü Bikerson oralarda bir yerde idi. Çok kan kaybetmiştim, yü- rüyecek mecâlim yoktu. Kapıyı Büç belâ açabildim. Allahtan be- ni bekleyen biri varmış, öyle bi- ri ki, dünyada ümit edebilece - ğim en son insar Sakın Hallam olmasın ? «— Ta kendisi, o da dolandı- rıcının biridir, ne yaparsınız Al- lah bunları çeşit çeşit yaratıyor. Beni oradan çıkarıp evine getir- di, yatağına yatırıp tedavi etti. Size bir gey söyliyeyim mi, Mis- ter Villi, Hallamın böyle yanlış Z yola sapmış olması mâzur gö - Tülebilir, çünkü herif doktorluk tan yana sıfır, Fakat beni iyi tedavi etti, hem bütün bunları hiç bir medet ummadan, men - faat beklemeden — samimiyetle yaptı.r «— Öyle ise Tarnı öldüren Bi- kersondu, — Tabii başka kim olabilir? Ya Bikerson olacaktı ya da Hal lam. Tarn benim ofisime gelen bir telgrafı yanlışlıkla okuyarak Tupervilin kim olduğunu di. Tarnın katlinde şayanı hay- ret hâdise şudur: Hallam, Tar- nın mâneviyatı bozulunca çete - dekileri ele verecek diye ödü ko puyordu. İhtiyarın da Bikerson- la konuşacağını bildiği için o ge- ce konyağına Afyon Ruhu kattı. Bikerson da telefonda ihtiyarın sarhoş ağzında gevelediklerini duyunca vaziyetin — vehâmetini anladı ve kararını vererek $ heleri “Üzerinden atmak Hallamın beraber gelmek tekli- fini reddetmedi. Hem de fev- kalâde bir tesadüf eseri olarak Feng-Ho o gete tetkikat — için Tarnın evine girmişti. Adamın ren duyar mısınız? * vaziyetini iyi anlıyabilmek için daha önceden elektrikleri ke mişti. Karanlıkta Bikerson &öz- de adamın kalbini dinliyormuş gibi yaparak bıçağı göğsüne yer leştirdi. Elinde görülen kan da vücudu ellemiş yegâne insan ol mak hasebile gayet tabii görün- dü. Fakat onu korkutan iki hâ- dise vardı. Birincisi Mis Marjo- vun bulunuşu, diğeri ise Peng- Honun vak'aya dahil oluşu idi. Villi: «Hay Allah hiç olmazsa gu Deym intihar etmeseydi> de- di <— Deym intihar etmedi, öl- dürüldü. Bikerson mutbağa iner inmez ona ateş etti, sebebi tabii, gayet basit, o kritik anda Dey- min konuşmamasını temin et mekti.» — Peki Bikerson Tupervilin öldüğünü biliyor muydu ? <— Hayır katiyen Bikerson hazretlerini dehgetli surette şa #ırtan hâdiselerden biri de b dur. O kadar dikkatle kazdığı çukurun dibinde benim yerime Tupervili — görünce - bitti, bitti mahvoldu. (Devamı var) Amma siz diyeceksiniz ki «Za- yallı kadıncağız ne yapmış, bu işde koca çok haksız.» Fakat koca pek haksız değil, sevgili okuyucularım. Kadın, ön plâna çocuklarını, sonra evinin idaresini ve en son plâna da ko- casını almıştı. Halbuki kocalar daima ön plânda kalmak istiyor- lar, karılarından ilk zamanlarda gördükleri cinsi alâkayı, muhab- beti bekliyorlar. Boşanmalarda mağdur olan taraf maalesef ek- seri kadınlar oluyor, ikinci bir izdivaç onları daha mesut edi- yor mu? Bu, meşkük.. Böyle hâdiseleri önlemek için bir iki ihtiyati tedbir de var ki, bunları ihmal etmemek doğru olur. Kocanıza, onsuz hiç bir vakit mesut olamıyacağınızı telkin e- din. Ona kendisini, bütün akra- balarınızdan, arkadaşlarınızdan, hattâ çocuklarınızdan üstün tut tuğunuzu ihsas edin. «Evleneli kaç sene oldu, tabii ki aramızda- ki cinsi münasebet de tavsaya- cak> demeyiniz. Cinsi rabıta gençlikte olduğu kadar orta yaş- larda da lâzımdır. Birçok kadın- lar bu düşünceden dolayı koca- larını kaybetmişlerdir. Mümkün olduğu kadar kocanızın istiraha- tini temin edin. Unutmayın ki, gençlik ve kuvvet, senelerle bera ber erir. Fakat erkek ayni hız- la çalışmak mecburiyetindedir, onun için her gece bir yere git- meği teklif etmekten sakınınız. Eğer izdivaç bağlarınızın gev- gediğini hissediyorsanız bundan mesul olanı aramaya bakmadan, sebeplerini bulup tahlil ediniz, o zaman boşanma felâketini önle- miş olursunuz, likanlının, sizi ? termisiniz 4 — Erkeğinizin eğlendiği yı de siz sıkılırsanız, somurtur mu- sunuz üzelliğiniz veya giyimi- niz aakk.nda sık sık kompliman lara matuz kalır mısınız? 6 — Erkeklerden hoşlanır mı- sınız? 7 — Ekseri neşeli izlü müsünüzdür? 8 — Müşfik ve arkadaş canlı- S misiniz? 9 — Sıhhatli misini: 10 — Ağız, ter ve ayak koku- su gibi iğrenç kokulardan — mül- nezzeh misini 11 — Erkeğinizin fikir ve me- ziyetlerine kıymet verir misiniz? ve güler 12 — Kendi akranınız olan kızlar arasında sevilir misiniz? 13 — Kendinizi rastladığı birçok erkeklerden üstün mü gö- rürsünüz? 14 — Utangaç, sinirli ve çabuk helecana kapılan tiplerden misi- niz? 15 — Kızdığınız zaman etrafı gözünüz görmez mi? 16 — Sarfettiğiniz sözler - er- kekleri gaşırtır, onlarla alay ve müşkül mevkide bırakır m sınız? 17 — Mağrur mısınız? 18 — Çok kişilerle dargınlı nız var midir? İlk on iki suale EVET ve son altı suale HAYIR diye cevap ver | diyseniz fevkalâde bir İnsansınız | demektir, sevişiyorsanız evlene ve somurtkan cek ve çok mesut olacaksınız. ğer ilk on beş suale EVET de diyseniz sizi alacak adam cCerbe zeli biri olmalıdır. Son altı sual- den dördünü EVET'le cevaplar, dırdınızsa talihiniz yaver demekten başka elden bir gey gel | mez, 2| riyetinde kaldım. Terhisen avde- eder | dazan: Eski bir pehliyan ile ygenmeğe Arnavutoğlu, bu şekilde Ham lacı Davut pehlivamı yirmi da- kikadan fazla altında tuttu. Da vut pehlivan fena yorulmuştu. ğsü, demirci körüğü gibi gid detle inip kalkıyordu. Soluğu - nun giddetini seyirciler - bile duyuyorlardı. Karamanda yine dayanamırya rak yanındakilere döndü: — İşte Davut pehlivanın veh Hvanlığı bu kadar! dedi, bitti. Bütün kuvvetini bogu boşuna harcadı. Kendisini tüketti. Ar- 'tık kündeye hazır olsun. Arna- “vutoğlunun kündesini pek me- rak ediyordu. Şirdi onu tada - cak! Nasıl kündeler bunu Ar- navutoğlu? Yüz okkadan fazla adam! — Arnavutoğlu kündeyi dol durdu mu, manda olsa atar. Sonra Ilâve etti: — Arnavutoğlunu saray peh livanları içinde ancak ben ye- nebilirim. Geçen sefer kasnağı iyi sıkmadığım için yenildim... Bu sefer nasıl bağlayacağımı biliyorum. Ben Hamlacı Davut pehlivanın da, Arnavutoğlunun da kıratlarını bilirim. Arnavut oğlu, Davut pehlivandan ikdi gömlek daha pehlivandır. Fa - kat Hamlacı Davut bunu idrâk edemezdi de.. Kendisini birden dev aynasında gördü. Benim ye nik düştüğüm pehlivanı yenmek ümidine kapıldı. Pehlivanlıktır bu.. Ecdadımız ne doğru söyle- mişler? Büyük lokma yemeli, fakat büyük söz söylememeli.. Bu gözlerinin ve kendisine aşı- rı güvenmenin cezasını çekecek. Varsın, çeksin bakalım. Arnavutoğlu şimdi hasmının adam akıllı yorulduğunun far - kına varmış ve künte aramağa başlamıştı. Bunu Hamlacı Da- vut da hissedince adetâ karnı - 'na bir kılıç yemiş gibi oldu. Ve giddetle silkindi. Kuvveti bir an da iki misline çıktı. Ne oluyordu? Yoksa Kara- manda ile alay etmek İçin söy- i şeyler şimdi onun başına mı gelecekti? Arnavutoğlu onu künte ile mi yenecekti? Hayır ölürdü de buna imkân vermez- di. Yoksa ömrünün sonuna ka- dar kimbilir ne ağır alaylara mâruz kalırdı. Buna imkân yok tu. Arnavutoğluna bu fırsatı as JA vermiyecekti. Arnavutoğlu artık bitmiş zan nettiği hasmının böyle müthiş dir bamle gösterebileceğini he- saba katmamış olduğu için şa- şırdı ve Hamlacı Davudu elin- den kaçırdı. Hamlacı bir anda ayağa fırlamıştı. İki pehlivan tekrar omuz ©- muza gelmişlerdi. Hamlacı Davut pehlivanın bu hiç hesapta olmayan hamlesini ve —Arnavutoğlunun — altından kurtulup ayağa kalkmasını gö- renler bu sefer Karamandaya takılmağa başladılar: — Ne dersin bu işe Kara- manda? — Hani Arnavutoğlunun kün tesi nerede kaldı ? — Hani yeniliyordu Hamla- cı Davut pehlivan? Fakat Karamanda bu tarizle re zerre kadar aldırmadan başı- nı salladı — Siz, işin sonuna bakın! Bu kurtuluş her zaman olmaz! Ham lacı Davut künde ile gideceğini anlayınca canını di kurtuldu. Fakat göğsünü gör- Arnavutoğlu, hasmını künte azmetmişti müyor musunuz? Bakın nip kalkıyor. Sizin Ham vut goktan sıfırı tüketti. yine yerde olacak! Karamanda herhalde keramet sahibi olacaktı. Arnavutoğlu - Bun ne yapacağını, güreşin ne gekilde cereyan edeceğini elifi elifine biliyordu. Bakın Arnavutoğluna! İyi dikkat eğin! Neredeyse dalacay iğte. Daha sözünü bitirmemişti bi, Arnavutoğlu yeniden gimşek gi bi daldı. Ve koca Davut pehli- vanı kolayca altına aldı. Karamanda gülüyordu: — Gördünüz mü, Ona bunu ben tavsiye ettim. Hamlacı Da- vut'a nasıl bir güreş usulü tat- bik edeceğini söyledim. Sözlerime iyi kulak vermiş.. Hamlacı Davut pehlivan kurtu- lamaz gayri' İşte bakın yine gö zü kntede.. Davut pehlivan da bunu bildiği için künte oyunu: nu vermek istemiyor. Fakat ne yapsa boştur. Hamlacı Davut pehlivan künte ile yenilecektir Karamanda çck güzel görü - yor ve tam hakikati söylüyor - du. Hakikaten Arnavutoğlunun gözü küntede idi. Bu mağrer pehlivanı ne yapıp yapıp künto ile yenmek istiyordu. Buna az- mMmetmişti. Karamandaya Kırkpı narda attığı küntenin nasıl bir vey olduğunu pek merak eden Hamlacı Davud'un bu merak ni gidermeğe karar vermişti. Şimdi yerdeki mücadele pek müthiş, pek acı oluyordu. Za- vallı Hamlacı Davut, zincire vu rulmuş bir boğa gibi beyhude yere çırpınıyor, künteyi verme- meğe çalışıyordu. Başka hiç bir gşeye ehemmiyet verdiği yoktu. Birçok açık oyunlar veriyordu.. Fakat Arnavutoğlu bunlara kat iyen yanaşmıyor, İlle künteyi doldurmağa çalışıyordu. Yoksa diğer açık oyunlardan herhan - Bi birini alsa, belki hasmını ça- bucak yenebilecekti. Bu işe en çok şaşan Abdülü- ziz olmuştu. Dayanamadı, baş Mabeyincisine sordu: — Neden acaba Arnavutoğlu illa künte almak istiyor. — Buna benim de bir türlü aklım ermiyor efendim. — İstese başka bir oyun da alabilir. Hamlacı her oyuna a- çık.. Yalnız künte vermemeğe galışıyor. — Kulunuz da öyle görüyo - Tüm. Şimdi e ise, bu İşte herhalde bir hikmet olmalı. Şimdi iki peh ivan arasındaki ustalık farkını irüp anladın mı? — Şaşılacak şey efendimiz!, Ufak tefek bir pehlivan ama, hakikat çok usta bu Arnavut - oğlu kulunuz! — Yenecek Davut pehlivanı! Evet efendimiz, öyle görü- or. Şimdi orta yerdeki mücadele acıklı bir safhaya girmişti. Ar- navutoğlu, Hamlacı Davudun son kuvvet ve mukavemetini de yenmek üzere idi. Yavaş yavaş kolu beline sarılmış, künde ye- rini bulmuştu. Bundan sonra da Hamlacıyı bir iki defa sağa, sola sarsmış, Bonra yavaş yavaş kendisini yer den kesmeğe başlamıştı. (Devamı var) Eski bir Denizyolları inşaıyecisinin mektubu <Aşağıdaki mektubumu, sayın gazetenizin (Okuyucu diyor ki) Sütununda aynen neşrini Tica e- der saygılarımı sunarım. 25 Eylül 1948 tarihinde Da. Yolları Haliç fabrika ve havuz- larma 7158 sicil numarasiyle in- şaiyeci olarak alındım ve bilâha- Te teşkil olunan yardımlaşma sandığına 701 numaralı âza kay- dedildim. Muvazzaf — askerliğimi yapmak üzere $Mayıs 1946 ta- rihinde işimi terketmek mecbu- timde tekrar işime alınmam için müracaat ettimse de, ben diğer arkadaşlarım münhal yer ve kâfi tahsisat olmadığından bahisle işe alınmıyarak mağdur vaziyette bırakıldık. Memleketimizde iş ka- nunu yok mudur? Eğer varsa ni- çin tatbik edilmiyor? İşe alınmadığımız gibi yevmi- yelerimizden tevkif edilerek san dığa alıkonan paralarımız bizlere iade edilmiyor. Tabüdir ki işe alınmadığımız için bu paramızın sandıkta kalması bizlere bir fay- datemin edemez. Bu hususta sandık başkanlığına hitaben yaz- mış olduğum 20 Haziran 1949 tarikli bir istidayı posta ile ia- deli taahhütlü olarak gönderdim. Anayasanın - (82) noi maddesi müucibince bu müracaatıma 15 gün zarfında müsbet veya men- fi bir cevap verilmesi Tâmmdı. Aradan bir buçuk ay gibi uzun Devlet Demiryoliları Genel Müdürlü nazarı dikkatıne ! Birkeci garında 20571 numaraa h Osman Taney adında bir de« miryolu personelinden aşağılaki mektubu aldık, Devlet Demiryol- ları Müdürlüğünce incelenmesi temennisiyle dercediyoruz <14/6/1949 günü 37 numaralı katarda seyahat eden birinci mevki yolcusu hatırlı bir zatır gikâyeti ücerine idare; kıdemim- 'den altı ay teuzil etti ve ayrıca ordöfren olarak çalıştırmağa şladı. Altı nüfuslu aile reisi- yim, 15 senedir bu idarede çalı. Şeyorum, Ayda elime geçen para T Tiradır. Sonra bu hatırı satın gikâyet ettiği hâdise benim ma- #ul olmadığım Bir vagonda ol- muştur. İdare hâdiseyi #nceleme- den ve inzibat komisyonuna ver- meden bu kararı almıştır. Yeni- den incelenerek mağduriyetimin önüne geçilmesini rica ederim.> sellüm makbuzu yanımdadır. ve istenildiği anda übraz etmeğe ha- zırım. Mali vaziyetimin kifayet- sizliği ve geçim zorluğu dolaysi- le bu paraya - ihtiyacım v Mağduriyetime bir son verile için vasiyetimi alâkadar makan Taren bilhassa Dz. Yolları Umum Müdürü Sayın Bay Cemil Par- man'ın dikkat nazarları — önüne sevmenizi sayın gazetenizden Ti- si bir zaman geçtiği halde hiç bir cevap dam, dstidamın alındığına dair 1 şı Meşrutiyet maha lesi Ekmek Fabrikası sokak No. 43 Recep Dürüer

Bu sayıdan diğer sayfalar: