SAYFA : 4 Yine danslı çaya dair bir United Press m mektubuna cevab veriyoruz hut «Danslı United habiri t ile Bir müddettenberi mab ay> hâdisesi — dölayısile Preen Amorikan Monno Düerksen nam «Yeni Sabah> arasında - fasılalı bir münakaşa devam — etmekti Bu habirin gazetemize 27 mayıs tari- bilo gönderdiği bir mektubunu daha geçirdik. düfa 'silâhından mahrum bırakmamak arkükile koyduk. Yoksa bir adamın wmahaa kendini ebemmiyetli bir. şah- #iyet göstermek için bir mes'elenin elfafinda cevap voreceğim diye mü- temadiyen çam devirmeğe «Yeni Sa- bah> x âlet etmesine müsaade etme- züek do hakkımızın bize verdiği çer- 'e içinde idi A dansli çay hüdiresine «Yeni Babalı> memleketine, milliyetine kar olan borcunu ödemiştir; yaptığı iyat ile vazifesini - tamamlamış, döstlük, anlaşmak ve sevişmek hudu dünün bası geniş mezheplilerin te- dâkkileri gibi olmadığını alâkalılara belki biraz sert bir uslüp ile söyle- aülş, fakat anlatmıştır. Bunu A yikan Ajansı muhabirinin hâlâ anlı yamamasına bayret etmemek kabil ildir. Üstelik bu sat yeni mektubunda daha da ileri giderek içtimai ahlâkı di ne yolda islah edeceğimiz mev- #uunda bize yol göstermeğe kalkı- yor, Biz dostumuz bile olsa, şimdiye adar yaptıklarımızdan ya tamamen Babersiz bulunan, yahut — mütegafil görünen bir yabancının işlerimize bu âdar karışmasına tahammül edecek İğrden değiliz. Yeni Sabah kolleksi- önları meydandadır. Kendi iç işle- Timit hakkında ve halk terbiyesine dair yazılarımızı yıllardanberi binler ge ve binlerce insan — okumaktadır. Biz kendi kusurumuzu daha kısa bir “üddet zarfında islah edebilmek ü- sero balka teşhir ve ilân — ederki Kattâ banları küvvetli bir m Kopla bakıyormuşcasına — mübalâğa ilo akkettiririz. Bunları görüp de müemleketimizi ber türlü ahlâksınlı- in merkezi ve yuvası — zannetmek ancak burnunım ucunu — görmekten âciz kalacak derecede kendinden miş kimselerin vereceği h Biz en sert ve acı lisan ile kendi Kendimizi tenkid ederinz. Fakat bir yabancının en ufak bir târizine da- müsaade etmeyi nezakete uygun Balmayız. Bu itibarla muhabir ef dinin bir püriten zihniyetile sarfet- Üği sözler bulunduğu muhitin hudu- Nu aşamaz. jra müsaadelerile kendilerine şu leriz ki türizin kümdür, Bahsen şahit olduğu bir iki mün- rit hâdiseyi memlekete malettirerek bütün Türk erkeklerini - emheride Her tarafa saldıran kızgin kurtlara dostluk iddi karşı yapılan en büyük Beşaketsizliktir. Bu zatın tasavvur ve tasyir eyledi 10 bakılırsa bütün kadınlar 'Türk keklerinin — taarruzundan — #inayet ğî yakmlarından mürekkep bir mu ha küvvetle sokağa çıkmaktadır- Bir memleket hakkında ba derece leyhtar düşüncelerle mücehhez ol- uktan sonra © memleket hakkında desleğinin müsait olduğu muhite i le yazı yazılmasına ime ür? Kaldı ki Yeni Sabah hiç bir anmâz & rikalı bahriyelilerin aleyhine ma ul bir neşriyatta bulunmuş değildir. im gayemiz kanunsuz ve — yolsuz toplantı tertip eden yarı resmi müeşsese idaresine karmı idi. Ni- im bunun böyle olduğu da © mi #esese müdürünün hükümetce yapı: lan tahkikat sonunda işten el çekti- Şilmesi ile tahakkuk etmiştir. Esa - Milli Eğitim Bakanı da Millet lisi kürsüsünden aşırı lâübalilik- 'n bahsetmişti. Bu itibarla tara- uzdan “yapılan mücadelenin haki hedefini tâyin etmiştir. Bunun lesini - değiştirmeğe —- yeltenmek y bir gayretti » Yeni Sabah memleketin esan terbi- tine iaallük eden bir - mes'elede Teco mübalâtsızlik eden bir za- “dostluğundan müstağni kalmağı eylediği için mektup sahibini rtâ muallâk olarak uzattığı elini #şkmağa pek de kendisini mecbur gö Tömediğini. burada tekid ve teyide Tuşum görmüştür. , Amerikalı gazetecinin uşağıda okuyacaksınız | AMERİKALI MUHABİRİN MEKTUBU İstanbul, May. Yeni Sabah gazetesi neşriyak mü- dürlüğüne B Bayın baş Tarafından United Presn'e gönde Ve ve Z8 nisan Neyyork Herali T inede neşredilen bir telgraf hakkın 'da Yeni Sabah 11 mayıs tarihinde bir yazı neşretti. Yeni Sabah bu ya- sıda benim hakkımda gok şiddetli bir lisan kullandığından ben de 16 ma- mektabunu 27, 1949 mektub | uhabirinin son yıs tarihinde cevap vermek Jüzumunu hissettim, Mayısın 25 inde, dokuz günlük bir gecikmeden sonra Yeni Sabah benim | 1, Zevabım hakkında bir yazı daha neş |) retti. “Ban m a bazı batü- | lar yapmış olduğumu itiraf etmek ktubun ti cesaretini göstermiştim, ayni saman da Yeni Sabahım bazı hatâlarına da işaret ettimdi. Şimdi Yeni Sabah neş riyat müdürlerinin benim mektubu- u netr için manevi cesaretleri olma dığım fakat kendi maksatlarına p paganda vasıtası yapmak için mektu bumdan sadece birbirile rabıtası ol- mayan küçük parçalar aldıklarım gö rerek hayret ettim. — Yeni Sabalım mektubumu, benim yazdığım gibi o- gi vi kuyucularına göstermekten » | miştir olması bana, Yeni Sabah'ın Y.M.C.A.|ağır yaralı bir halde Manisa münakaşasında da iptidadanberi ay | memleket hadtahanesine kaldırıl- ni cins propaganda taktiği kullandı- ğinin ikrarı gibi görünmektedir. Bu- ilâveten şimdi de benim, Yeni Sa- bah; masüm çay partilerinden siyade Türk erkeğinin ahlâkıma alâka göster meli, sözümden, Yeni Babah benim Türk milletini tahkir ettiğimi çıka- rıyor. Benim karıma ve burada yaşı- yan diğer ecnebilerin karılarına sata şanlar gibi ahlâksız adamların her medeni memlekette bulunabileceğini söylüyor. Evet, Yeni Sabah haklıdır. Vo ben bu kabil şeyler hakkında ko nuşmamayı tercih ederim, çünkü ben Yeni Sabahın göründüğünden daha fazla Türk - Amerikan dostluğuna kiymet veririm, Fakat eğer Yeni Sabah nâhoş ha- kikatle karşılaşmak arsusunda iso o takdirde bir çok Avrapa ve orta şark leketlerinde çalıştığımı ve bunla hiç birinde erkeklerin kadını karşı gayrı ahlâki kasıtlarında bu ka- dar açık olduklarını görmediğimi söy liyebilirim. Diğer memleketlerde bu adamları ancak şehirlerin aşağı taba kaya mahsas mahallerinde bulabilir- siniz. Burada, yâni İstanbulda, bun lar güpegündüz en umumi yerlerde ve şehrin en mutena mahallerinde fa aliyettedirler. Şimdi eğer Yeni Sabah ahlâki ka- naatlerini göstermek istiyorsa, bu mo sele ile mücadele husasunda da, ma sum Y.M.C.A. çay partisinde yaptı- Hi gibi enerji göstermeli ve sayfala- rında yer ayırmalıdır. Bu takdirde- dir ki ilk olarak ben Yeni Sabah nu- şirlerinin ellerini sıkar ve onların gay retlerini alkışlarım. United Press Amerikan Ajansı muhabiri Menno Duerksen Ayas paşa 15 Murat apartmanında 6 ZAYİ Hopa Nüfus Memurluğundan al. diğım ve içinde Askeri durumum Kaytılı olan nüfus hüviyet cüzda - mimı Kkaybettim. — Yenisini ala - cağımdan escisinin - hükmü — yok tar. hi bi ti bi bi ki Si hış (Zirai Kombinalar Da Galvanizli ko 1 — Teşkilâtımiz ihtiyacı için 've galvanizli boru eksiltme yolile 4 — Muhacnmen bedeli 12160 Ta olup geçici teminat İdarenin Ziraat Bankası Merkez Müdürlüğündeki 46/4866 sayılı Komisyona makbuzu verilecektir. " 8 — Basiltmesi 20/haziran/949 pazartesi günü — saat 15 de Atatürk Bulvarı 265 numaralı Merkez binasında Alım Satım Komisyonunca yapılacaktır. 4 — Idari şartnamesi Istanbul'da Ziraat Müdürlüğünde, An. - kara'da Relslik Tesis İşlerinde görülür, ——— İstanbul Tekel Baş 10, 11, 12/4/949 tarihli gazetlerle ilân olunan esaslar daire. sinde ve 2/6/949 tarihinden itibaren Paşabahçe fabrikasına tes lim olunmak saretiyle İdaremize #it flatlar aşağıda gösterilmiştir. Keyfiyet bog gişe satıcılarına n Fit Yazan:BEHÇET SAFA — Abh, dedi. Halam duymasın ; hakiki evlâdı kadar sevdiği bu Çoruğun hali onu vallahi — deli eder — Halanız Salâhı hâlâ —Av- Tupadâ sandığı için onun hapis- hanede olduğunu uzun müddet Öğrenemiyecektir. — Hapishanede mi gimdi lâh? Nihat, başını salladı: — Maalesef öyle. Şükran meyus bir tavırla boy Bunu büktü. .— Ne yazık, dedi, demek ki bir genç mahvoldu. Peki amma bu cinayetleri nasıl işledi? Yal. mız başına ve kimseye belli et- Zeden bu tertibatı nasıl aldı da bem ablamın hem eniştemin ö- Tümlerini biz hep intihara atfet- fik, battâ polis bile farketme- S; dit — Salâh yalnız değildi. Eniş- tenizin büyük bir itimadını ka- zanmış olan Suzan ona yardım etti. Hattâ denebilir ki Nazif be- yin katlinde asıl fail o idi. — Nankör kadın — Bununla beraber Nazif bey asıl hedef değildi. Asıl he- def sizdiniz ve işte sıra sıze gel- Mişti ki yetiştik. Yoksa gu ha- vagazı oyunu sizi de öteki dün. yaya gönderecekti. Genç kız bir ürperme geçir- di. Nihat biraz durduktan sonra: — Artık korkacak bir gey kal Madı, İki ortak, yahut iki sev- gili yâni Suzanla Salâh bir hüc- rTede değillerse de gimdi. bir ça- tü altındadırlar, — Suzan da mı? den geçerken karşı taraftan at arabası çıkmıştır. Süratle git- mekte rak ve firen yaparak süratini kes miş ige de, otobüsün arabaya çarp masına mâni olamamıştır. Sadme yin iki ayağı ve sağ kolu kırıl- mişti yir de yaralanmıştır. savcısı vaka tahkikata başlamış ve yaralıları belediyenin imdadı sıhhi otomobi- lettirmiştir. Bavcı, goförü suçsuz görerek ser- |Partisi kuruldu teşkil edilmiştir. muhasip Hüsnü Rıza, Kılı ca mekte olan Necip Güçlüer Çakıl- tayken her nedense muvazenesini kemikleri kırılmış, yüzü ve beyni parçalanarak feci gekilde ölmüştür. kez Bağlı vel kurulmuş ve 62 âzasiyle ça- samimeten tutulup, genişlemesi görülen parti, köyün en bir yerinde parti ocağını ve loka- Hasan oğlu Fehmi Güney lini açmıştır, otobüs kazası Dağdevir otobüsün ö- mevkün nüne çıkan arabanın se- bebiyet verdiği anlaşıldı Akhisar, (Hususi) — Bursa - İzmir seferini yapan Tevfik Kaş nn İdaresindeki 205 plâkalı o- tobüs Dağdeviren çiftliği - önün- bir 'otobüs klakson çala- 'nında araba hurdahaş olmuş, i- inde bulunan üç kigiden Dağde- iren çiftliğinin sahibi Hakkı be- Ömerin kafatası ezilerek Diğer yolculardan Uze- Vakadan haberdar edilen C. mahalline giderek iyle Manisa hastahanesine nak- Vaka mahallinde keşif yapan est bırakmıştır. Düzce Millet Düzce, (Hususi) — Millet Par- isi müteşebbis heyeti şu şekilde Başkan Dr. Haydar Seçkin, aşkan vekili Dr. Fethi Bayındır. kâtip Ali üye Osman Özcan. Borda motosiklet kazasında bir genc öldü Bor, (Hususi) — Ortaköy bu- ağından motosikletle ilçeye gel- ahçe mevkii yokuşundan çıkmak bederek düşmüş, sol kaburga ezilmiş bir. Uzunpökrü köylerinde Millet Partisi Uzunköprü, (Hususi) — Me köylerden Kiremitçi alihte, Millet Partisi üç ay ev- ışmalara başlamıştı. — Bu köyde hâkim iresi Reisliğinden ) ru alınacak: bir buçuk parmaklır 1600 met. tın alınacaktır. Jira ve geçici teminatı 912 l1. hesabina — yatırılarak — 1645 — müdürlüğünden : satılacak — boş rakı gişelerine Mân oluhur. — Tme — YENİ Kaymakamı İlçeden ayrıldı Kendisini halka sevdirmiş olan kaymakamın ayrılışı teessürle karşılandı Kaş, (Hususi) — Bir sene ev vel kazamız kaymakamlığına tâ- yin edilen Ali Çankaya memleke timizin birçok nok: gör- müş ve derhal faaliyete geçmiş- tir. Bu arada Kaş ile Kalkan bu: cağı yolunu yaptırmıştır. Bu yol Inşa edildikten sonra İzmire ka- dar otobüsle gitmek imkâmı elde edilmiştir. Kasaba İçindeki yol- lara da ehemmiyet verilerek bun- lar da kaldırım olarak yapılmış- tır. Ayrılmadan evvel kasabağa bir camiişerif, hamam ve orta okul inşasını birinci plâna alarak faa- liyete geçmiş bulunmakta İdi, Bütün bu işlerin tegebbüs hı linde iken kaymakamımızın di- ğer bir kazaya tâyini burada te- essürle karşılanmıştır. - Kayma- kam Ali Çankaya'nın kazamızdan ayrılışı münasebetiyle Demokrat Parti ve belediyenin iştirakiyle Halkevinde bir ayrılış ziyafeti verilmiştir. Kızılhisarda Urgancılar Cemiyeti Denizli, (Hususi) — Kızılhi- arda bir Urgancılar Cemiyeli kuruldu. Denizli ilinin Acıpayam | ilçesine bağlı Kızılhisar bucağı urgancılığiyle tanınmıştır. - Bura halkı sanatlarının inkişafı ve mal! larının standardize edilmesi ba- kımından bir cemiyet — kurmayı faydalı bulmuşlar, başta belediye reisleri gibi bir çok müteşebbis- lerin iştirakiyle bir Urgancılar Cemiyeti kurmuşlardır. Denizli Ziraat Bantası binası eLRARa. Yakında inşaata başlanacak Denizli, (Husust) — Yıllardan- beri şurada burada çalışan Zi- raat Bankası Denizli şubesi genel merkezin müsaadeleriyle bir bi- na yaptırmıya karar altına almış ve Delikliçinar - Çarşı caddesi ü- zerindeki boş arsalardan biri be- lediye tarafından kendilerine a: rılmıştır. Pek yakında arsanın banka emrine tapuya raptiyle bi- nanın başlanacağı ümit edilmek- tedir. Urfa Çocuk Esirgeme Kurumu kongresi Urfa, (Hususi) — Çocuk Esir- geme Kurumu seçimi Halkevi sa- lonunda yapılmış, başkanlığa Os- man Özbek, asbaşkanlığa avukat Ömer Alagöz, muhasipliğe — kız enstitüsü öğretmenlerinden — Bn. Pakize, kâtipliğe kız enstitüsün- hocalarından Nuran Yener, vez- nedarlığa da Müslüm Güllü seçil- mişlerdir. Görevlerinde başarılar dileriz. * İlimiz mektupçuluğuna — tâ- yin edilen Bay Sadettin Sönmez gelmiş ve görevine başlamıştır. Manyas köylerinde üç yaralama Bandırma, (Husüsi) — Man- yasın Cumhuriyet — köyünde bir tarla ihtilâfından beş altı kişi a- rasında kavga olmuş, üç kişi, iki Si ağır olmak üÜzere yaralanmış- tır. Hâdiseye sebebiyet verenler adalete teslim edilmişlerdir. Maraş valisi takdir edildi Maraş, (Hususi) — İlimizde hayvancılığın kalkınması husu- sunda gösterdiği yakın alâkadan dolayı valimiz Nuri Atay, siciline SABAH Van D. Parti il | kongresi tartışmalı ve heyecanlı oldu yele dar partisine, Şükrü Altaylı da bolşeviklere şiddetli hücumlar yaptı ve sık sık alkışlandı Van (Hususi) — D. P. hususi kongresi kazalardan gelen del gelerin iştirâkile Doğan pastaha- nesinde toplanmıştır. Kongrede 'on sekiz delege, yirmi Üye ve ga zeteciler de bulunmuştur. N idare kurulu başkanı Atatür- kün hâtıralarını tâziz için süküt vakfesi yapmış ve bunu müteakip kongreyi açmıştır. İdare kurulu- hun yıllık faaliyet raporu okun- muştur. Başkan yirmi beş yıldan beri iktidarı elinde tutan - parti- ye hücum ederek vatandaşlara apılan işkenceleri acı bir dille anlatmıştır. Kongre ba Özalp ilçesi başkanı Sahvelet A ralan seçilmiştir. Kongre divâmı teşekkülünü müteakip gizli rey- le il idare kurulu seçimi yapılmış ve sırasile Şükrü Altay, Hâmid Kartal, Lütfi Dinçer, Fikri Öz- bayram, Fikri Erman, M. Zeki Özalp ve Ziver Özkan seçilmiş- lerdir. Haysiyet Divâmı geçiminden sonra delegelerden Bekiroğlu C. H. P. ye giddetli hücumlarda bu lunan uzun bir konuşma yapmış ve iktidar partisini misallerle ve giddetli bir lisanla tenkid etmiş- tir. Bu arada Van gölü kenarın- da kurulacak bir tasfiyehane ile külliyetli miktarda soda istihsal edilebilece belirtmiştir. Son| Jolarak söz alan Altaylı memleket havasını bulandırmaya - çalışa kızıl tehlikeden bahsetmiş ve bu- 'nun vehametini izah ile vatandaş rı bu tehlikeye karşı uyanık bulunmaya dâvet etmiştir. Baki' Okay Afyonlular komünizmi tel'in ettiler Afyon, (Hususi) — Komünizm aleyhinde Afyon gençlerinin ter- tip ettiği miting 7 Mayıs cumar- tesi günü öğleden sonra spor sa- hasında binlerce Afyonlunun işti- rakiyle yapılmıştır. Gençler önlerinde bando ile «Dağ başını duman almış> mar- şını söyliyerek miting mahalline gelmişler ve «Kahrolsun komü- nizm» nidaları arasında hatipler söz alarak komünizmin kötülü- ğünden ve milletimiz için ne ka dar zararlı olduğundan bahset- mişlerdir. Hatiplerden Nizameddin Laçi- ner; komünizmi nerede görürsek orada - tepeliyeceğiz, Türklüğün şeref ve namusunu her şeyin üs- tünde tutacağız, bu uğurda canı- mazı dahi anne Anadoluya seve, seve armağan edeceğiz, demiştir. Hatiplerin — konuşmasından sonra gençler ellerinde Türk bay- rakları, Atatürkün, İnönünün, Celâl Bayarın, Mareşal Çakma- ğın, Namık Kemalin, Ziya Gök- alpın resimleri olduğu halde önle- rinde bando ile şehrin anacadde- lerinde dolaşarak zafer âbidesine gelmişler ve burada hep bir a- Bızdan söylenen İstiklâl marşını Müteakip and içmişler ve âbideye gelenkler koymuşlardır. Afyon ilköğretim teftiş bölgeleri Afyon (Hususi) — İlimiz milli eğ.tim müdürlüğü emrinde bulu nan 5 İlk okul müfettişinden Ne- cip Gören Afyon Merkezinde, İbrahim Dumlu Balvadın ilçesin- de, Hakkı Duru Kaymak Dinar, Hamdi Gülenç İshaklıya denet - de işlenmek üzere Tarım Bakan- lığınca takdirname ile taltif edil- Tefrika No. 73 — Tabit... Suzanı af mı ede- cektik? Sizin banyoda zehirlen- menizden bir buçuk saat önce onları Beyoğlunda bir. lokanta köşesinde başbaşa tertibat alır- ken bulan arkadaşlarım bu ter- tibatı dinlediler. Mesele sizin de aradan çıkarılmanıza aitti. Her geyi işitmiştik. Suzan lokan tadan acele çıkınca Salâhı yaka ladık. Ondan sonra buraya Sami beyle birlikte koştuk, Her şeyin önümüzdeki bir iki saat içinde tamamlanacağını tahmin ederek acele yetiştik. Suzanı telâşlı a- dımlarla merdivenden — inerken £ördük ve yukarıya fırladık, Si- zi baygın bar halde gördük, Su- zan kapıdan çıkarken — memur arkadaşlar tarafından çevrildi, Şükran geniş bir nefes aldı ve hayatını borçlu olduğu gence miştir, elini uzattı. * Nihat vedâ Şükran — Merhum ablamın Salih ile münasebeti nasıl oldu da bu ka- dar ilerledi ve bu hain çocuk zavallı Sevime nasıl kıyabildi? Diye sordu... Nihat izah etti: — Benim anladığıma göre an nesinin evinde, İkbal Kalfanın yanında adı Ali Haydar, analı- ı olan halanızın yanında Sa- lih olan bu çocuk ablanızı ak- raba gibi görünmekle beraber pek geç tanımıştır. Yâni halanı- Zın evlâtlığı ancak - büyüyerek bir delikanlı çağına girdikten sonra, belki de Ali Şeref beyin delâletile tanımıştır. Ali Şeref bey İkbal Kalfa ile ayni apart- manda, ayni katta oturuyordu Ali Haydar, İkbal Kalfanın e- mektar ve ihtiyar — hizmetçisi- 'nin üÜveyi evlâdıdır. Ali Şeref bey belki bazı işleri için bu gen- ci Sevimin köşküne göndermiş- tir, İşte bir iki defa gidip gel- dikten sonra Sevim bir ihtiyar fşık yanında bu gençle arada bir görüşmeyi canına minnet bilmiştir. Salihin ablanıza kargı edeceği — sırada men, Şaban Yurdayan Emir da- B ilçelerine vazife göreceklerdir. 1. Nisandan itibaren bu şekilde teftiş yapılacaktır. ——— zaaf duyduğu — muhakkaktır. Çünkü noteri onun yüzünden katletmiştir. Tek Sevimin şid- detle muhtaç olduğu parayı o- na temin etmek ve aleyhinde tertip edildiğini sandığı vasiyet nameyi ele geçirmek için. — Peki, böyle zaaf duydu bir kadını nasıl öldürmeye kı- yıyor? vim, artık öna yüz ver- miyordu. Diğer taraftan karşı- sına Suzan gibi fettan ve gey- tan bir kadın çıkmıştı. Sevimi öldürerek, arkasından sizi yok ederek servetinizi ele geçirmek hülyasını Suzanla başbaşa kur- muş olacaklardır. Sanırım ki on ların bu hayali biraz da birbir- lerine karşı duydukları ihtira: h aşkın mahsulüdür. Her şeyi hazırlıyacak, bütün cinayetleri bir intihar gibi gösterecek, son- ra kolayca ellerine geçecek olan Bervetinizle bir yuva kuracak- lar ve bir çatı altında yaşıya- gaklardı. İstedikleri oldu. yine bir çatı altında yaşıyorlar! Şükran acı acı güldü ve N hat başile selâm vererek genç kızdan ayrıldı. SON n Bekiroğlu ikti- | Zarada khışın tesiri Bu yüzden mahsulün ekile- mediği bildiriliyor ağra, (Hususi) — Kazamız: da baharı beklerken maalesef son | günlerde kar yağmıştır. — Yazlık ekime hazırlanan müstahsil — bu vaziyetten endişe duymaktadır Diğer taraftan haber aldığımıza göre Dağ köylerinde saman sıkın- tısı başlamıştır. Bugünlerde çift- çimiz fırsat bulup mahsul ekemez #e kazanın ileride ekmek sıkıntı ı çekeceği umulabilir. Tekirdağ D. P. merkez ilçe kongresi Tekirdağ, (Hususi) — Tekir- dağ Demokrat Parti ilçe kongre- &i merkez köylerinden gelen de- legeler huzurunda açılmıştır. Muv: kongre başkanlığı- na avukat Mahmut Tuna, kâtip- liklere Şefik Gürsoy ve Fahir Ta- ner seçilmiştir. Veciz bir nutukla kongreyi a- çan Mahmut Tuna, sözlerini bi- tirdikten sonra ilçenin bir yıllık hesabı Etem Baygöl tarafından okunmuş ve ilçenin hesapları ay- nen kabul edilmiştir. 35 delegenin iştirâk ettiği se- çim neticesinde asıl Üyeliklere İhsan Tarhan, Ali Ülker, Daniş İpçioğlu, Etem Baygöl, Fahir Taner seçilmişlerdir. Bu arada yakında yapılacak il kongresine de merkez ilçeden on delege seçilmiş ve kongreye son verilmiştir. Karayayla Muhtar seçimini D.P. kazandı Uzunköpr, (Hususi) — İlçenin merkez Karayayla köyü muhtar seçimi yapılmış ve neticede 114 seçmenin 106 sının iştirakiyle D. P. namzedi İsmail Göcen kazan- mıştır. Rey pusulalarının 106 sı da doğrudan doğruya D. P. ye Latılmış olup C.H.P. si bir tek rey dahi alamamıştır. Bandırmada veremle savaş derreği kuruldu Bandırma (Hususi) — mada kurulan veremle sa' miyeti faaliyete geçmiş üye kay dına başlamış - bulunmaktadır. Verem hastalığı hakkında vatan- daşları aydınlatmak ve nasii mü- cadele edileceğine dair konferans- lar verilecek, köylere gidilerek köylülerle konuşmalar yapılacak, hastalara giden doktorlarımız ta- rafından meccanen tedavi yapıla- caktır. Istanbul - Bandırma vapur seferleri ikiye çıkarıldı Bandırma (Hususi) — Bandır- ma ile İstanbul arasında işleyen vapur seferlerine iki vapur tah- sis edilmiştir. Buna rağmen son hafta içinde yine İstanbulda D. D. Y. gişelerinde bilet — buluna- mamakta, vapurda yolculara ce- zalı bilet kesilmektedir. Bu du- rum karşısında yeni vapurlardan Bandırmaya ihtiyacı karşılıyacak bir vapur tahsis edileceği kuvvet- le ümit edilmektedir. Balıkesir - Bandırma arasırda tenzilâtlı tren işletilecek Bandırma, (Hususi) — Haber aldığımıza göre Bandırma ile Ba- hkesir arasında haftada bir gün yüzde 75 tenzilâtlı bir tenezzüh treni işliyecektir. Sırf yolcu taşı- yacak olan bu tren rağbet bul- duğu takdirde her gün olacak; sabah ve akşam dönüş trenleri karşılıklı hareket edecektir. Şilenin Tece bucağında pazar açılıyor Şile, (Hususi) — Kasabamıza bağlı Teke nahiyesindeki pazar mahalli, kaymakamlık ve nahiye müdürünün teşebbüsleriyle yeni- den açılması memnuniyet uyan- dırmıştır. Bu mintakada bulunan köylülerin pazar — mahalline bol miktarda odun ve kömür getirme leri kasabamızdaki odun ve kö- mür sıkıntısını ortadan / kaldır- miştir. Maraşta Baro teşkilâtı kurulacak Maraş, (Hususi) — İlimizde a- vukat sayısı bugüne kadar yeter derecede olmadığı için baro teş- kilâtı yoktu. Halbuki bugün İl ve ilçelerdeki avukat sayısı on sekiz olmuştur. Avukatlar ilde baro teşkili için Adalet Bakanlığına müracaat etmişlerdir. Bir ocak 200 üyesile D. P. den çekildi Maraş, (Hususi) — Pazarcık ilçesi Gözlügöl köyü D.P. ocak idare heyeti ve ocağa kayıtlı 200 üye D.P, den istifa etmişlerdir. Bir çocuk toprak altında kalarak öldü Afyon (Hususi) — Merkez ka zasının Dinar köyünden ölü İbra- him oğlu 8 yaşlarında İzmet Gül sever köye yarım saat mesafede sığır otlatmakta iken soğuktan saklandığı toprak oyuntusunun U zerine göçmesinden toprak altın da kalarak ölmüştür. Durumu C, Savcılığı incelemektedir. Bir öğretmen berset etti “Afyon (Hususi) — Afyon Li- sesi Müdürü Osman Kurtuluş ta- rafından öğretmen Haydar Özde mir aleyhine açılan haküret dava &ı Haydar Özdemirin beraetile neticelenmistir. Yazan: Eski bir pehlivan 2 ,HAZİRAN 1949 Tefrika No. Boyunduruğu alır almaz var kuy- vetiyle Yusufu sıkmağa başladı Aliço Yusufu men kündeyi doldurdu. Koca Yusufun çatısını da madı. Yusuf Aliçoya çok ağır gelmişti. Bunun üzerine künde- yi tazeledi. Fakat bu sırada Yu Buf ters paça kaparak bulundu- ğu yerde doğruldu. Aliço da bu- dayarak paçasını kurtardı. Böy- iki pehlivan tekrar ayağa ler, Koca Yusufun bu kalkışı ve kurtuluşu da bir şaheserdi. Şa- ka değil, üstünde Kel Aliço gi- bi pehlivanların pehlivanı var- dı. Genç Deliormanlıyı — tutan- lar, onun bu hareketini heyecan la alkışladılar: — ÂAferin Yusuf pehlivan! — Yaşa Yusuf! — Böyle ayağa kalkılır. — Haydi Yusuf pehlivan! Böylece hamle sırasının onda olduğunu bildirmek — istiyorlar- di. Yusuf ayağa kalkar kalkmaz gimsek gibi dalarak tekten kap tı. Aliço gafil avlanmıştı. Aya- ğını kurtarmak istedi, fakat mu vaffak olamadı. Bunun üzerine aresiz yüzükoyun dönerek ken- disini yere attı. Yusuf da hemen yetişip sarmayı vurdu. Bir dakika içinde güreşin şek- Y değişmişti. Az evvel yerde o- lan Yusuf gimdi Aliçoyu bastır- miş bulunuyordu. Genç Delior- manlıyı tutanlar avazları çıktı- ğ kadar bağırıyorlar, onun bu muvafakiyetini alkışlıyorlardı: — Yaşa Yusuf pehlivan! — Haydi doldur kündeyi! — Göster Aliçoya nasıl kün- de atıldığını! — Aferin Yusuf pehlivan! Koca Yusuf hiç acele etmiyor du. Çünkü bastırmış bulunduğu Kel Âliçonun nasıl bir pehlivan olduğunu pek güzel biliyordu. Onu öyle kolayca yenemiyeceği- nin farkında idi. Kündeyi iyi al- mak istiyordu. Yusuf en çok güvendiği otu- rak kündesini almak için sarma yı çözdü. Bir elini Aliçonun ba- kları arasına soktu. Fakat ö- bür elini daha uzatmadan Ali- ço dönüp ayağa kalktı. Oturak kündesini falan söküp bozmuş- tu. Bu sefer Aliçoyu tütanlar or- talığı inlettiler: — Yaşa Aliço! — Aferin pehlivan! — Künde almak kolay mı san dın! — Haydi Aliço! İki pehlivan tekrar omuz omu zâ geldiler ve Aliço yeniden gü- feşi el ense ve tırpana döktü. YAliçonun gözü dönmüştü. Koca Yusufun kendisini bastırmış ol- masına fena halde içerlemişti. El ense ve tırpanları pek insaf- sızca vuruyordu. Koca Yusuf yine yılmadan mukabeleye başlamıştı. Kolları- nın uzun oluşu işini oldukça ko- laylaştırıyordu. Bu sayede Ali- çoyu kendisinden oldukça uzak- ta tutuyor, el ense ve tırpanla- rının şiddetini ne de olsa biraz azaltıyordu. Halbuki onun el en- se ve tırpanları yerini daha iyi buluyordu. Güreşten anlıyanlar bunu sez- mekte gecikmediler: — Aliço, Yusufu istediği gi- bi dövemiyor. — Elini rahat yetiştiremiyor. — Yusuf pehlivan kollarının uzun olmasına dua etsin! — Aliço, Yusufu ezemiyecek! Diye konuşuyorlardı. Fakat, acaba ne olacaktı? Gü reş ne şekil alacaktı? Yusufun kolay kolay ezilemiyeceği — mu- hakkaktı. Sonra kendisi genç ve mukavim bir güreşçi idi. Gü- reşi alabildiğine — uzatabilirdi. Kel Aliço ise bu işde zerre kı dar geri kalacak, yorulacak bir adam değildi. Binaenaleyh gü- reş denkleşecek olursa saatlerce bu şekilde sürüp uzaabilirdi. Nitekim güreş de açıkça böyle bir istidat gösteriyordu. Aliçonun bütün hücumlarına genç Yusufun muvaffakiyetle karşı koyması, Yusufu sevenle- rin ümidini tüuriyordu. bastırınca he Fakat .'9; K SA Emekli Yetim ve öksüz Çocuklarının Başbakandan dileği Bilinen bir hakikattir ki emek liler Türkiyemizin hemen her vi- lâyet ilçe, ocak ve — bucağında mevcuttur. — Kanun — projesinde emekli vefatı zamanında maaşı kanüni mirasçılarına tevzi edil- mekte ve fakat kız evlâtlarının yirmi beş yaşına geldiklerinde kesilmektedir. Ve yine bilhassa maaşa müstahak yetimleri olmu yarak vefat eden emeklilerin yir mi beş yaşından yukarı bulunan evlenmemiş kız çocuklarına ma- aş bağlanmayıp müteveffanın al dığı emekli maaşından iki bu- çuk seneliği ikramiye olarak ve- rilir, denilerek alâkası kes tedir. Arı mesele bu gibi Kw çocuklarının kocaya gidinceye kadar maaşla: rının kesilmemesi ve yirmi beş yaşını geçmiş olsa dahi kendi- Terinin müteveffanın maaşından istifade ettirilmesidir. Bir emek Tinin aynı vasıfları haiz olan ve OKUYUCU DİYOR K i...| tmek istediğim esav | © Mad Ortada gençlik ile ihtiyarlığın mücadelesi oluyordu. Gençliğin ergeç ihtiyarlığa galebe etmesi lâzımdı. Aliço ne olsa yine elli yaşını geçkin bir adamdı. — Gü- reşin böyle uzaması karşısında ilk hızını kaybetmesi — kuvvetle muhtemeldi. Halbuki genç Yu- sufu bilenler, bu pehlivanın hi- zanı asla kaybetineden — ön iki saat güreşebileceğisde müttefik bulunuyorlardı. Aliço el ense ve tırpanlar';le karşısındakini yumuşatamıya - cağimı anlayınca yine güreşi ka- rıştırmağa başladı. — 501 eliyle Yusufun kisbet kasnağından tt tu, Öbür eliyle de paçayı arıyor- du. Maksadı paça kasank aI - maktı, Fakat Yusul bemen buda sıp kasnağını kurtardı ve — birden gift daldı. Bunı: o kadar âni e beklenmedik bir Zamanda yap- mış ve paçaları eline geçirmişti ki Koca Aliço zar zor boyundır ruğu yetiştirebildi. Az kalsı sırtüstü gidiyı Yenilmesin bıçak sırti. yer kalmıştı. Boyunduruğu alır almaz he- men bütün kuvvetiyle Yusufun üzerine abanıp sıkmağa başladı. Yusuf da paçaları bırakmağa bir türlü kıyamıyordu. Çok gü- zel doldurmuştu. — Parmakları şirâzeden içeri girmişti. Fakat mücadele Aliçonun ga- lebesiyle netlcelendi. Koca Yu- Suf ister istemez paçaları bi - raktı. Yusuf paçaları bıraktı amma, Aliço boyunduruğu boşaltmağa bir türlü yanaşmıyordu. Hazır eline böyle bir fırnat geçirmiş- ken bunu kaçırmak — istemiyor, Yusufu adamakıllı boğmağa ve takatten düşürmeğe gayret edi- yordu. Genç Deliormanlıyı tutanlar, Aliçonun bu kararını hemen sez diler ve — Çöz boyundaruğu Aliço — Aliço, ayıptır yaptığın! — Abe boğmak mı istersin u? Böyle güreş olur mu usuf, biraktı — paçaları) Boşalt boyunduruğı Diye bağırmağa başladılar. Fakat bütün bu — Lağırışlar, müdahaleler Aliçoya vız geli - yordu. O, bir defa boyunduruğu ele geçirmişti. Ve bu fırsatı ka- çırmak niyetinde de katiyen gö- Tünmüyordu. Vakıa hasım paça- ları bırakınca boyanduruğu bo- şaltmak âdetti amma, — Pomak güreşinde böyle bir şey yoktu. Kırkpınar güreşleri de Pomak usulünce, kıran kırana yapıldı- #ından aldığı boyunduruğu bo- şaltmak mecburiyetinde bulunu yordu. Yusuf bu suretle çok zor- bir duruma düşmüş bulunuyordu. Boynunu, Aliçonun çelik kolla- n arasına kaptıfmış kurtulmak için çabalayıp duruyordu. Zor- Tukla nefes alıyordu. İlk önce paçaları bırakınca Aliçonun da boyunduruğu boşaltacağını san- maştı. Fakat gimdi aldanmış ol- duğunu görüyordu. Halk hâlâ bağırıyordu: — Aliço bırak Yusufu! — Çöz boyunduruğu! — Yusufu yenebilirsen merd- ce yen! — Öldürecek misin pehtivanı) Bu ne biçim güreş? — Cazgır, durdur güreşi! Fakat bu bağırıp çağırmalar hiç bir netice vermiyordu. Ne Aliço almış olduğu boyunduru- ğu çözüyor, ne de cazgır bir mü dahalede bulunuyordu. Çünkü bu işde Aliço bir haksızlık yap- miyordu. Boyunduruğu boşaltıp boşaltmamak kendisinin bilece- ği bir işti. Bu işe kimse karış- mazdı. Eğer Yusuf dayanamaz sa pekâlâ pes edebilirdi. Koca Yusuf, Aliçonun niyeti- ni anlayınca kuvvetli pençeleri ile Kel Aliçonun bileklerine ya- pıştı. Birkaç dakika süren bir mücadeleden sonra da bunları sökmeğe ve başını kurtarmağa muvaffak oldu. sevki kaderle evlenmiyen bir çocuğu herhangi bir gence (B ni alınız diye) bir teklif dermes yan edemiyeceğimin gayet tabil bulunmasına .ve ana, babadan mahrum olan ve ayda bir kuruş gelire sahip bulunmuyan bir kız çocuğunun mahza açlık ve yok« suzluk yüzünden kendi kendinl koruyun haysiyet ve <cakarınt muhafaza edemiyecek bir seviye ye düşmesi çok muhtemel görüle mesine binaen ölü emetlinin yire mi beş yaşını geçen ve başka vas ris ve yetin: bulurmuyan kız ço rınu da ö'ünün refikasınd cul verilmiş olan hak misillü tahsis edilmiş ise maaş — tahvsatınm devam ettirilmesi ve edilmemiş ise yirmi beş yeşım geçmiş o's9 dahi kendisine maaş tadsıs etti: aşın kesilresi çok muvafık Olacağını düsünmekteyim. Saşın Baştakanımız, bu. dile- azarı ifibara alırlarsa mine nettar kalırız, Emekli Hava Silâhçı u-tast (BNB) O. Nuri Çetinefe