—S y (IKTI Arnavutlukta sefalet hüküm Çeviren: Nazım Kemal iml perde arkasında oys nanan — kanlı — faclanın kurbanları saymakla bit miyor. Rusya, Balkanlarda birbi- yi ardı sıra komünistleştirdiği küçük devletleri, sözde insaniyet- çi bir İdeal uğrunda hürriyetle- rinden mahrum ederek, onları se falet ve iztırap içinde kıvrandır maktan geri " kalmıyor. — Bugün! Arnavutluk, Kremlinin artık bir oyundağı haltme girmiştir. Stali- nin kölesi Enver Hoca, — Müalü- manlarla Ortodoksların bağdaş- fıkları bu diyarda, serbestçe at koşturmak imkânını - bulmuş ve Bıkı bir. propaganda — sayesinde, çoğu okuyup yazma bilmeyen za- yallı Arnavutları tahakkümil al- tına almağa muvaffak olmuştur. Arnavut — basını, — memleketin terakki yolunda dev adımlarla i- lerlediğini - yazarak cahil halkı Avlamağa — bakmaktadır. Şüpha 'ok ki Arnavutluğun bazı yerleri âr edilmiş, burada bir çok yol- dar, tüneller — açılmıştır. — Fakat yalçın dağlar arasında kaybolan gehirlerin ekserisinde, —yol diye bir şey meveut değildir. Bu yüz- gen köylüler, tıpkı ataları gibi, hâlâ katırların ve —merkeplerin gırtında seyahat etmek mecburi- etinde kalıyorlar. Yine bu zaval llar, Osmanlı imparatorluğunun “hükimiyeti altında yaşanan de- 'Virde olduğu gibi, başlarında sa- Yık ve ayaklarında çarıkla dolaşı- 'or; Rus Üniforması giymiş baş- fın aşağı silâhlı askerlerin önün- de korkudan titreşiyorlar, * Şu muhakkak ki Arnavutluk, gitli zihniyetlerin - kaynaştığı ._Eı tezatlar diyarıdır. Bu hal, o- hun coğrafyasında bile göze çar- piyor. Bü harbde - İtalyanların İşgali sırasında güya modernleğ- tirilen bu memleketin - başkenti Üahi, birbirine eklenen iki gehir- den ibarettir. Bir yanda, ortasın- dan Hürriyet caddesinin geçtiği yeni şehir, öte yandan, ahşap ev İerin, yıkık minarelerin ve eski Türk pazarlarının sıra sıra dizil- diği eski şehir... | Burada fakrü sefalet içinde yu yarlanan halkın durumu, gerçek- ten yürekler acısıdır. Bir yılda /“yeremden ölenlerin sayısı, akla, Hurgunlük verecek bir nisbete (yarmıştır. Buna rağmen kendi |balkını beslemekten âciz — olan “Arnavutluk, komünist dâvasını (efere kavuşturmak maksadile inlerce Yunan gencini barındırı- yor. * Arnavut generallerinin cehaleti Gerçe Arnavutluk, bütün tari- hi boyunca, misafirseverliğile şöh Tet kazanmış bir. memlekettir. Fakat o bugün yabancılara hiç bir yardımda bulunamıyacak feci bir duruma düşmüştür. Vaktile Plreffeh bir hayat seviyesine sa hip olan bir Arnavut, kendi evin de daima ihtiyat olarak bir mik- far kahve, zeytinyağı ve «honzo> KÇbir nevi içki) bulundururdu. Halbuki o şimdi ölmeyecek ka Gar yaşayabilmek için, evdeki mo bilyalarını hattâ esvaplarını bile pazarda satmaktadır. Köylüye gelince o, hâlâ kendi toprağını muhafaza edebilmekte- Gir. Zira halk, o derece fakir düş Hülştür ki memleket dahilinde *ktif ziraat aisteminin tatbiki fakat buna kars :mı sırf kooperatiflerin faaliye- yüzünden hemen bütün tacir- ler, mağazalarından olmuştur. Gariptir ki bu memleketin, dağ larda yaşayan en basit bir köylü BÜ bile meselâ — muhtelif dillerde Meramını anlatmakta güçlük çek Miyor: Sırpça, Yunanca, Türkçe, İtalyanca hattâ Fransızca... Fa- Kat sakın ona Türkiyenin veya Fransanın nerede bulunduklarını Bormağa kalkmayınız. Zira bu ba Bİt köylü, Bize asla cevap veremi- A sürüyor yecektir. Hükümet, halkın tahsil seviye- sini sağlamak gayosile büyük bir gayret göstermiştir. Fakat Arna- vutluğun — Dişişleri Bakanı Müs- lim Poza'nın kara - cahil olduğu göz önünde bulunduralacak olur- sa, bütün bu gayretin boş yere harcandığı kendiliğinden meyda- 'na çıkacaktır. Bazı Arnavut gene rallerinin imza atmasını bilmedik lerinl söylersem, sakın hayret et meyiniz. Halbuki işin tuhafına bakınız ki bundan iki yıl önce Arnavut- hığu ziyaret eden tânınmış Rus muharriri İlya Ehrenbourg, bu memleketin fikrt inkişafı kargı- sında hayranlığını ifade etmek- ten kendisini alamamıştı. O bu tarihte kaleme aldığı bir maka- lede şöyle diyordu: «Arnavut kasabalarında, gaze- | $ teleri muntazaman takip eden köylüler gördüm. Bir çok köy ev- lerinde Stalinin ve Sovyet harb kahramanlarının duvarlarda asılı duran — portrelerina - rastladım, Münevver Arnavutların, sokaklar da heyecanla göyle bağırdıkları- ni kulaklarımda duydum: <Yaşa- sın Stalin! Yaşasın Moskova! Fakat İlya Ehrenbourg'un si- tayişle bahsettiği Arnavutluk, di ğer bir çok Balkan memleketleri gibi, artık uyanmıştır. Gerçi bu memleket, bir zamanlar modaya uyarak, halk demokrasisini ka- bul etmişti. Fakat o şimdi, bir kurtarıcı sandığı Stalinin zalim bir diktatörden başka bir şey ol- madığını anlamış bulunuyor. O kadar ki, örf ve âdetlerine sadık kalan — Arnavutluk, sirf” Sövyet boyunduruğundan bir an evvel kurtulmak için savaşı bile özlü- yor. Burada, vücude getirilen bütün sendikalara rağmen kalan zihni- yeti hâlâ revaçtadır. Hiç bir klâ- na mensup olmayan Enver Hoca- ya gelince o, halk üzerindeki nü- fuzunu sadece polis kuvvetine da- yanarak devam ettirmeğe bakı- yor. Ne beyhude zahmet! «La Presse> don Selçuk Kız Estitüsünden yetişenlerin - toplantısı Selçuk Kız Enstitüsünden ye- tişenler 14-V-949 Cumartesi gü- nü saat 16 da okul binasında toplanacaklardır. Bu münasebet le bir de geçit hazırlanmıştır. Yeni gemiler Amerika hükümeti yurdumu- za gelecek olan yeni gemileri- miz için âzami miktarda yolcu vermeyi kabul etmiştir. Ayrıca gemilere şimdiye kadar 1500 ton yük temin etmiş ve daha da temin edecektir. Tamir edilecek yolların ısimleri İstanbul Belediyesi, şehir için deki yolların tamirine başlamız- tır. Bu arada Beykoz kazasında, Polenez yolu, Paşabahçe Beyaz Erguvan, Çubuklu Muhacir cad desi, Anadoluhisar Kuyu yol ve sokakları; — Adalar — kazasında, Büyükada — Nevzatbey, Heybeli Ayyıldız, Burgaz İskele - cadde ve yolları; Bakırköy kazasında, Osmaniye fabrikalar, Fişekhane Buhar, Yeşilköy Seyitali, Osma niye Fildanu, Cevizlikte Niyazi- bey cadde ve aokakları; Sariyer kazasında, Sular caddesi, parke olarak yapılacak ve — Rumelihi- sarında Paşmakçı yahısı soka; nın rıhtımi tamir olunacaktır. Eyüp kazasında, Kralkızı, İs- lâmbey, Rami bağlar, Ayvansa- ray Bakkal Bayram ve Maraa- göz Rüştü, Rami Cuma - camli _S Ekhkir HABERLER İ Süt Sanay kuruluyor — Mütehaasıslar Fransadan Pazar günü gelecekler Bir müddet evvel gehrimizde paa törize aüt sanaylinin kurulması yo. Tunda tetkikler yapan Franmız — süt Mütehassısı Prappe, mensup oldı u firmanın sahibi Didier ile bir . likte pazar günü uçakla şehrimize geleceklerdir. Didler ve Frappe, Belediye ile te maslara başlayacak, lüzumlu for. malitelerin tanziminden sonra der hal faaliyete geçeceklerdir. İçişleri ve diğer flgili bakanlık. lar İstanbulda süt sanayinin, — bir eenebi girket tarafından organi - zesini tasvib etmişlerdir. Firma, tesisatı kurduktan sonra işletmeğe başlayacak ve sönra Be. lediyeye veya husust gahınlara aa. tabilecektir, Dün Fransiz giriteti ile yapılma m düşünülen anlaşma Vali ve Bele diye başkanı Dr, Lütfi Kıradar ile Şehir Meclisi — Üyelerinden — Munia kinalp tarafından gözden geçi « rilmiştir. E.T. T. idaresi ıslah ediliyor E.T.T, İdaresini islah ve İktisadi müstakil bir işletme haline — geti . rilmesi İçin tetkilderde bulunmak üzere Üç İsviçreli İşletme Profesö rü haziran ayı içinde şehrimize go lecektii of. Şuvazi, Pref, Komizeti ve Prof, Teryi, şehrimizde bir ay ka. dar kalacaklar ve hazırlayacakları raporu Bayındırlık Bakanlığına ve. Yeceklerdir. Siınemaların vaziyeti Sinemacıların mali — vaziyetleri . nin tetkiki neticesinda — hazırlanan rapor, Belediye Dalmi Encümenine sevkedilmiştir. Öğrendiğimize göre, Damil Encü men de büyük sinema sahiplerinin zam vo vergilerin indirlmesi tek - liflerini reddecektir, Diğer taraftan İstanbul cihetin - deki küçük sinemacılarda Belediye vergi ve resminde bir mikdar in « dirme yapılması düşünülmektedir. Gecekondu yapılacak arsaların plânı Gece kondu dâüvasını — halletmek iğlâ Bekidiyo damım gelor hazırlık larını tamamlamıştır. Mütehasmıs < lardan müteşekkil bir komisyonun gehrin 18 yerinde Maliye ve Be, dediyeye ald boş arsaları tesbit ede vek h'zırlıdıgı Plân, Bayındırlık Bakahlığı taratından tasdik edil. < çaig 'bulunmaktadır. Bu Dlân, Belediyeye “gönderilmiş tüz, Belediyedie Maliyo do temiae İzeğereli, Dlknda terbit odimiz olan Arsaların Belediyeye Geviini İnte » Talgtir, Maliye, tü aa öncak 6 ay sonra Belediyeye — devredebilecek tir. Bunu mütcakip, bu arsalar fa. Ki Küuikmanla katandaylara söllkoktır. Spor ve Sergi sorayı imşaatı Spor ve Sergi Sarayı inşaatı- na hızla devam edilmektedir. Dün İtalyadan gelen tribün te- sisatının bugünlerde montajına başlanacaktır Spor ve Sergi Sarayı inşaatı 3 hazirana kadar tamamlanmış olacak ve kıt'alararası — serbest güreş birincilikleri burada ya- pılacaktır. Sarayın 600 seyirci alabilece- ği söylenmektedir. Baba katili evlât Evine sarhoş dönen Çarşamba da Ispanakçı — sokağında — bir evde oturan 18 - 50 yaşlarında Şaban oğlu Mehmetle kavga et- Mi ve onu yaralamıştır. Bu ca- nada Mehmedin itmesile merdi- venlerden düşen Şaban ağır su- rette yaralanmış ve söz söyliye- miyecek bir halde Cerrahpaşa hastahanesine kaldırılmıştır. Dün de ölmüştür, Cesedi muayene eden adalet doktorlarından Kâümil Ünsalan ö- lümü şüpheli görerek morga kal tevzl yol ve sokakları yapılacaktır. dırtmiştir. Yazan: Esat Mahmut KARAKURT * Rıza Bey İzmirden bu akşam Beliyormuş. Gülseren de bu ak- gam ona, kendisiyle evlenemiye- ceğini bildirecek. Hâdisenin na- Bıl biteci l gimdiden tâyine im kâün yok, Yabani bir ot gibi, A- Badolunun ismiz bir köşeninde İkendi kendine büyüyüp yetişen genç adamın, istediği kadar mü mevver olsun, bu âni darb hammül edip edemiyeceği güpheli!... Fakat ika War mı?... Ne yapılabilir?... Mukadderata — boyün — eğmeğe easuruz çok İşle yine akgam oluyor... ç Gül sevdiği adamın kal- larından kendisini benüz birkaç dakika evvel - kurtardı. - Bütün bir günü bermutad, güneğin al- tında yanarak tarlalarda. gı dikten, ve bir dünyanın Üzer de bulunduklarını, kimbilir. ka- gıncı defa — unuttuktan bir kadın vücudunun kolaylıkla tahammül edemiyeceği hudut- #uz blr zevkin verdiği heyecan- larla kendinden geçmiş, harap olmuş bir halde, köykün büyük kapısından İçeri girdi. Ekrem onu, duvarların bağladığı köye- do bırakmıştı. Kiz, bacaklarının — tahammlil ettiği müddetçe yürüyüp, vücu- dunu fatilâ eden derin bir tahas- Büslin saadetiyle başının döndü- Günü duyarak, biraz dinlenmek sonra, a No, 82 Üzere, kendisini küçük çiçek tar- lasının yanındaki çimenlerin Ü- zerine attı, Ve Üstü, gül! ranfillerle dolu, yumuşak kumay rdan yapılma bir yatağa uza- niyormuşcasına, vücudunu bir teslimiyet ne bıraktı. toprağın üzeri- imdi, çiçek ve yap- rak kırıntıları ile beraber enen akgam rüzgârı, saçlarını uçuru: yor, mavi gözlerinin mor — bir halo ile çevrili yeffaf kapakla- rını, ergüvant bir renkle örtü- iyordu. Kollarını uzatıp gerindi. O- muzlarını ileri getirdi. Derin bir rehavet vo gittikçe büyüyen bir bahtiyarlık hissi, toprağın Ü- tündeki taze çimenler gibi tit- -| berikine tehdit moktupları gönde- YENİ AM inemanin çocuklar. Üze- rinde zararlı tesirleri ol- düğünü — İddla — edenler gittikçe çoğalıyor. Çeto kurup ev soyan, yüzlerine maske — geçirip ellerinde tabanca ile soygunculuk eden, para koparmak için ötektne ren birkaç çocuğun gazetelere aksöden maceraları, bazılarımı da bu kanaati kuvvetlendirdi. Çar gi pazar . hirsizliği, yankenicilik, ufak tefek kaçakçılık veya kaptı- kaçtı vakaları gihl ötedenberi çı cukların İşlemekte olduğunu bi diğimiz suçlara son zamanlarda bu yeni tp hâdisâlerin katılması dikkati hayli çekmiş olacak ki, bazı muharrirlerimiz, hemen ka- leme sarılarak, bütün kabahatl sinemaya yüklediler. Kanaatleri- 'ne göre sinemalarımızda oynatı lan kovboy, gangater, hayalet ve- ya zabıta — filmleri, çocukların mühayyelesini — kızıştırip, — taklit olu ile, onları suç işlemeğe Bo ketmektedir. O halde cemiyet, bü- tün çocuklara bulaşmak İatidadı- ni gösteren bu cinayet modasını önlemek için, filmleri kontrol e- derken bu mevzuları ihtiva eden- leri katiyen yasak etmelidir. Bu kanaate göre, sinema çocuk ların suç işlemesinde rol oynıyan âmillerin başına geçirilmiş olu: yor. Fakat hayat pahalılığı ve ge- çim darlığı, içtimat — kıymetlerin maruz kaldığı sarsıntılar, bazı al- le muhitlerinde görülen perişan- lık, mektep terbiyesinin bütün ço- cukları ihata edemeyişi, büyük . veD.P. ık mitingi C.H,P, İN İdare Kurulu, dün sa. at 17 de fevkalüde bir toplantı yap miş ve DEP, nin - Hayat Pahalılığı hakitında yaptığı miting'in yarat . tığı tepkileri gözden geçirmiş — ve ting D.P, nin bir hizmeti ola rak. vasıflandırılmıştır. Öğrendiğimize — göre CHP, İl İdare Kurülü Üyeleri bugün şehri. mize gelecek olan Başbakan Şem - seddin. Günaltay'ı Parti merkezine davet ederek, bir görüşme yapacak lardır CHP. bu pazar mühtelif ilçe - lerde — toplantılar — tertib ederek, D.P, nin mitingine mukabelede bu. aktır. du Mualliler Birliğinin yaz kampları İstanbul Muallimler Birliğinin dünkü idare heyeti toplantısın- da bu yaz temmuz ve ağustos aylarında bütün Türkiye öğret- menleri için Moda koyunda ça- dirlı Moda sekizinci okulunda ve Göztepe — pansiyonlu — okulunda kamplar nçılması — kararlaştırıl- mıştır. Şüpheli görülen ölüm Hasköyde Taşkızaklarda çalı- gan Ali Yorulmaz, evinde bir- denbire fenalaşmış ve - Beyoğlu hastahanesine — kaldırılmıştır. Hastahanede Aliye güneş çarp- ması teşhisi konmuş ve bir re- çete verilerek evine — gönderil- miştir. Fakat Ali Yorulmaz evi- ne geldikten 15 dakika sonra Ih tilâç içinde ölmüştür. İhbar üzerine ölüm — yüpheli görülmüş ve ceset Morga kaldı- rılmıştır. Hâdisenin tahkikatına nöbet- Savcı yardımcısı Şuayıp Kor el koymuştur. All Yorulmazın ölü- münün hakikf sebebi Morgdaki taşhis neticesinde belli olacak- tır. Azami fiat komisyonu dün toplandı Gıda maddelerine üzami fiat konulup konulmaması hususunu inceliyen komisyon dün de top- lanmıştır. Komlsyon neticeyi Va N ve Belediye Başkanına bildi- ; recektir. Vali netice hakkında, bu n |tafallâtiylo geçtiği için herkesin SABA gehirlerde serseri çocukların git tikçe çoğalması gibi suç âmilleri: nin yanında sinemanım bu kadar kötülenmesi ve bazı filmlerin ya- sak edilmesiyle her geyin yoluna gireceği fikri ne dereceye kadar doğrudur? Bügünkü — yazımızda işte bu meseleyi gözden geçirmek istiyoruz.. Her geyden evvel blr iki nokta Üzerinde duralım. Bir kere cere- yan taraından haydutluk filmle- rinin tesirinden şüphelenebilece- #imiz adam öldürme, soyguncu luk, tehdit H1â., gibi suç vakaları pek nadirdir. Ancak bu nadir va- kalar gazetelere bütün heyecanlı dikkatini çekmekte ve lüzumsuz bir telâşa sebep olmaktadır. Di- ğer cihetten, memleketimizde fa- aliyette bulunan sinemaların sa- yısı nüfusumuza nlsbet — edilecek olursa görülür ki biz, diğer Av- rupa memleketlerine nazaran, si- neması yok denecek kadar az bir memleketiz. Henüz Anadolunun birçok kaza, hattâ vilâyet merkez lerinde bile sinema yoktur. Buna mukabil, — İstanbul — Krimnoloji Enatitüsünün mahküm çocuklar arasında yaptığı ankete göre, suç- lar yüzde 76 nisbetinde köylerde, yüni sinema muhiti olan büyük gehirlerin dışında — işlenmektedir. Köylerde suç - işliyen çocukların iso haydutluk — filmlerinin tesiri altında kaldıklarını iddia etmek, Badece abestir. O halde, birkaç münferit vakaya dayanarak mem leketimizde sinemanın suç İşleme bakımından çocuklar - Üzerinde kötü tesirleri olduğu — neticesini çıkarmağa mantıkan imkân yok- tur. Kaldı ki o münferit vakalar da dikkatli bir tahlilden goçirile cek olursa, çocukları suç işlemeğe Bürükliyen diğer âmiller arasında #inemanın tesiri, ekseriya hesaba katılmağa değmiyecek kadar e- hemmiyı z kalır, Bundan başka, sinemanın za: l olduğunu iddia etmek, — çocuk ve delikanlı psikolojisi bakımın- dan Ün hatalıdır. Kökleşmiş - bir kannate göre çocuk, taklitten hoş lanan bir mahlüktur. Beyaz per- 'dede gördüğü hağdutluk macera- ları, kendisinde cürüm — işlemeğe karşı bir meyil uyandırır. ve bu meyil, nihayet bir gün, münasip | bir fırsat zuhurunda patlak ve-| rir, İlk bakışta akla mülâyim gi- bi gelen böyle bir iddia, ne çocuk psikolojisinin renlitelerine, ne de hâdiselere uymaktadır. İşledikle- Ti suçlarda sinemanın tesiri oldu- gu zannedilen çocuklar, taklit ça- ğint çoktan geçirip mürahıklığa ermiş, hattâ ilk gençlik devresine ayak basmış delikanlılardır. Bu çağda olanların en — mühim ruhi vasfı, bir gahsiyet buhranı geçir- meleridir. Bu şahsiyet bulranın- da ise, çocukluk devrinden kalma taklit meyli kuvvetini çoktan kay betmiştir | Kaldı ki haydutluk — filmlerin- de, dalma, hakkı ve adaleti te sİl eden taraf, sonunda galip ge- lir; kötülük edenler ise mutlakı c larını görürler, Bu çeşit film- leri seyreden bütün normal çocuk 'e delikanlılar, her zaman bin bir | tehlikeye göğüs gererek, en azılı katillerin ve en gözü kanlı casus- ların pegine düşen, türlü eziyetler | çeken, fakat yılmadan, bir an bi- | le sendelemeden vazifesini muvaf | fakiyetle başaran polis hafiyesi- | nin tarafından — olurlar, Ancak | onun çektiği sıkıntılara üzülürler, | ancak onun zaferini alkışlarlar. | Bu çeşit filmlerin oynatıldığı bir Binema salonunda çocukların ara- sına katılan büyükler, dan tepinen yavruların sık sık ki- mi alkışladıklarını pekâlâ görmüş lerdir. bugün izahat verecektir. reşen göğsünü, ihtişamla kabar- tıyordu, Birdenbire, bir ata binişini hatırlatır gekilde bacak larını iki tarafa açıp, ellerini de toprağın Üstüne koyarak, garip bir hareketle oturduğu — yerden fırladı, ayağa kalktı. Saçlarını düzeltti. Üzerinde yaşadığı dün- kendimine bir başka dün- erkoğin ya ya, rüya haline getiren erkeğin kollarında harap olmuğ elbiseni nİn orasını burasını düzelttikte burnundan, akşam böcek takım ka- ba leri gibi, anlaşılmaz bir Besler çıkararak, köşkün İç pısından girdi, merdivenler gında, gayet temiz giyinmiş bir genç kız bekliyordu onu!... He- men umun kirpiklerle gölgelenen yarı kapalı gözlerini kaldırıp, kızın yüzüne baktı. Biraz uç! yi kavrik ve müteharrik mini mi- ni burun kanatları, penbe bir gü Tün yaprakları gibi, kendi ken- dine titreşiyord Çabuk Ayge, dedi, banyo- mu hazırla benim! — Yorgünlük- İçinde yumruklaşmalar, boğuy- ——— —: —. tan ölüyorum! Kız, büyük bir endişe ile göz- lerini kaldırmış, hayret dolü na- zarlarını, ararla hanımının yü- zünde tutuyor, ve yerinden ki- damıyordu. Nihayet, heyecanı- ni gizlemeğe muvaffak olamıya- rak, alçak bir senle Hanımefendiciğim diye mı- rıldandı; yarım Baattenberi Ri- za Bey sizi yukarıda bekliyor. Gülseren, kızın verdiği bu ha- ber kargısında, bir an gaşırır gi- bi oldu. Fakat uzun sürmedi bu hal, Derhal sükinleşti. Peki dedi, çıkıyorum — ben do yukarıya zaten!,.. Elbisesinin eteklerini yine a- yağı doğru çekti. Saçlarını dü- zeltti ve merdivenlerden çıkma- a başladı. Kız hemen arkasından senlendlı Hanımefendiciğim, elbine- niz çok buruşmuş, iaterseniz de- Biştirelim ! Gülseren, kızın ne demek le- tediğini anladı, Fakat aldırığ et- medi, sikolog Göziyl Sinema çocuklarıçın zararlımıdır KARil L R ” Ğİ Prof. Sabri Esat Siyavuşgi malar, takipler, adam öldürmeler gibi kaba heyecanlar yaratan sah nelerin bulunduğu — filmlerin ço- cuklar ve delikanllar - tarafından seyredilmesini faydalı bulan- pal: koloğlar bile — vardır. Bunların mtino göre İnannın tablatinde ma İnsiyakı bulunur, — Ço- suk, J. - J. Roussoau'nun zannet- Ti gibi, sırf İyi huylarla”dünya: ya gelmez, insan olğunun mağara devrindeki ilcalarını, o sert ve yartıcı hayatın uzak hâtiralarını da, belli belirsiz bir meyil halin- cukluk dev- resi, bu kötü meyillerin dislplinli bir cemiyet içinde türlü oyunlarla kuru sıki boşandığı, Zzararsızca tatmin edildiği bir çağdır. Çocuk bu devrede uzak cedlerinden kal- na vahget mirasını oyunlarla har cayıp feraha çıkar, kendisini ileı do rahatsız edecek antisosyal il ea ve meyillerden kurtulur. İşte hoyratlık ve giddet — sahnelerini ihtiva eden filmler, çocuk ruhun- da düğümlenmek tehlikesini gös- teren bu kaba ilca ve meyillerin bir temaşa heyecanı İçinde zarar- sızca akıp gitmesine sebep — olur ve palkanalistlerin tâbiriyle dışa mecra bulup ruhi bünyeyi zehir- lenmekten kurtarır. Haydutluk filmlerinin moda ol- madığı, hattâ sinemanın dahi i- cat edilmediği devirlerde çocuk- lar, yine bazı sathi düşünenleri telâşa verecek oyunlarla bu kötü mirastan kurtulmak yolunu bu- luyorlardı. Mahalleler — arasında taş muharebeleri, — hırsız - polis, eşkiya - jandarma, Kizilderili - Amerikalı oyunları, esir almaca- lar, ilâh.. boğuşma — insiyakının oyunla tatmin edildiğine ve çocı Bun böylece zararlı meyillerini bo şaltıp ferahladığına delület eder- di. Bu çeşit oyunlurda bazan fak tefek kazalar da olurdu. Bu- günkü çocuklar, rahat koltuklara yaslanıp arada sırada heyccanla tepinmek ve el çırpmak suretiy kafa göz yarmadan kol bacak kı madan, boğuşma meyillerini kuru P feraha kavuşmak- de, ruhunda taşır, Ç Ruhi bünye için zararlı olan gey, mühayyelerin merazi coşkut luğu, cemiyet ve ahlâk yasakları- ni dinlemeyen taşkınlığıdır. Öyl coşkun muhayyeleler — vardır ki, bazan bir hiç Üüzerinde burgu gibi işlemoğe başlar, realite lle ulâka- Si olmiyan, tamamiyle uydurma sahneler muayyen bir fikrin etra- fında toplanır ve o fikir, zamanla kuvvet kazanarak, insanı — bazan sapıklıklara, bazan da türlü suç- lara sürükler. Halbuki muhayyeleyi zaten işbaa getiren ve bu sebeple ona fantezi istika metinde işlemek payı burakmıyan bir temaşa nevidir. Boyaz perde, insanı kendi iç âlemine — kapan maktan kurtarır; onu, kendi mah remiyetinin karanlık dehlizlerine dalmaktan — alıkoyar. Sinemada çocuk veya büyük, bütün varlığı- nacerayı ya: arız, âdeta kendi ruhumuzu be #inema, mızla bize gösterilen yaz perdeye akı türip film kahra Manlarının sergüzeştine — atılırız Büyükler, gördükleri her sahne- ye, hareketsiz bir davranışla iş- tirâk ederler ve filmin devam et- Üği müddetçe, kendi kuruntula- rından sıyrilarak, beyaz. perde- nin akışı içinde yaşarlar, Motifle- rini gahaf bayatın mübhem hâtı- ralarından, gizli ukdelerinden ge- çen muhayyile, bu müddet esna- sinda, hırçin ve marazi bir faali- yete ge bulamaz. Bilâkis, beyaz perdenin dört köşesi içinde vuzuhla, fotoğ- raf netliği ve mekanik intizami- le gelişen herhangi bir macera- ya, müvakkaten olsun, — intibak etmek zorunda kalir ve bu İnti- bak sayesinde muhayyele, tekrar Lüzumu yok Ayge dedi, sen banyomu hazırla! Ağır ve Jükayt ndımlarla ak: gamın karalmağa başladığı mer- divenlerden çıkmağa devam etti. Büyük bir sofa... Ve sofa sağ ve soluna açılan kocaman kapılar. Bu kapılardan birini itip içe- ri girdi, Burası muhteşem - bir salondu, ve Salonun tam orta- sında Riza, ayakta ve dimdik duruyordu Kız, sanki fevkalâde — hiç bir gey olmamış gibi, sükin bir yü- Tüyüşle, artık bir daha nişanlım diye hitap etmemeğe karar ve diği adamın bulunduğu — tarafa doğru ilerledi. Fakat daha bir kaç adım yürümemişti ki, salı nun pencerelerinden giren ko) renk gölgeler altında, topraktan henliz çıkarılmış eski bir mabet sütunu gibi, sessiz ve hareket- siz olduğu yerde dimdik duran adam, n hiç bir yerini vücudi mek imkân ve fırsatını | * b ş $ lRsk 'rmal faaliyot —sınırlarına dö- Çocuk da, büyükten fazla ola- rak, bütün zühu ve — vücudu İle boyaz perdedeki macerayı ve sonunda, artık iştiba' gelmiş muhayyelesi anormal — ve marazt bir faaliyote — geçinemiye cek kadar boşanmış olarak, sine- ma kapısından çıkar, Çocuk, ken- dinine benzettiği film kahramanı- nin gürültülü ve kavgalı — sergü- zeğti içinde, kendi boğuşma —me- yillerini harcamış ve — düğümsüz bi süküna kavuşmuştur. İşte bu- nun İçindir ki, sinemada haydut- luk filmlerinin bile, çocuğu uzak cedlerinin kötü mirasından — kur- tarmak gibi terbiyevi bir rolü ol duğüna İnanan — palkologlar var- dir. Fakat göyle bir sual hatıra ge lebilir: Sinema çocukların görgü ve bilgi ufuklarını ” genişletmek 'etine de hizmet etmemeli mi? üphesiz etmeli, Fakat bu mese- le, öğretlel filmler menelesidir ve okulun tedrisi âletleri mevzuuna girer, Çocuğu, acele verilecek bir kararla, sadece öğretici — filmler seyretmeğe mahküm etmek mu- hayyelesini başı boş - bırakmağa ve kötü meyillerinden zararmızca kurtulmasına mâni olmağa sebep olabilir. Her sahada olduğu gibi, çocuk paikolojisini yakından alâ- kadar eden sinema bahsinde de, zararla kârın hakikt bilânçosunu çıkardıktan sonra, karar vermek ve icraata geçmek mecburiyetin- deyiz. yapar haline Şoförler Cemiyeti ve taksi ürretleri Şoförler Cemiyetinin, Beledi- yeye müracaat ederek kilometre başına alınan 27 kuruşun 40 ku rüşa çıkarılmasını talep ettikle- rini dün yazmıştık. Taksi Ücret lerine zam teklifi etrafında Şo Cemiyeti reisi Halit Çö: len gunları söylemiştir: Bugün kilometre — başına 27 kuruş almaktayız. Fakat bi bizi idare etmiyor. Hattâ 29 ku ruşa mal olduğuna göre iki ku: ruş ziyan etmekteyiz. Bize kilometre başına 40 ku- ruş verdikleri takdirde müşteri ile şaför arasında ihtilâf — kal- Tmyabaktır. — İhtilâfn sebebiyot veren şoförü meslekten atmayı taahhüt ediyoruz.» ( KISA IlAllEIRlAERî ee * İngilterenin Ankara Büyük el. Çiliğine tayin edilen Sir Noel Char lem, İstanbul vapürile bugün gele. cektir, *& Hava gehitleri için 15 mayis 049 pazar günü yapılacak olan Ih. tifarin programı hazırlanmıştır. İhtifale saat 10 da Fatihteki Tay förler yar da yapılacaktır, * İzmir İi İdare Heyeti Başkanı ve İzmir Akaeki — bankası müdürü Kurum muhasebocisi — ve veznedarının yolsuzluklarından do. layı men'ül sifatiyle tevkif edilmiş tir, Dün y mahkemesinde başkan Hazan Serter « beraet ötmiğlir suçsuz. görü ler okullarını Adi * Sağlık memurları bilirenler — derneğinin yılık 184 cumartesi günü Cü Bölge Btibba o. alacaktır kongresi M saat 14 do dasında * Sön Divan gairlerinden İhsan Hamami'nin ölüm — yıldönümü mü. nasebetife dün aaat 17,30 da Şe - hitlikteki kabri başında bir hti fal yapılmıştır. ilkan n vapı mesi ile Derincaye ye başlamıştır * TT. İdaresinin Va yılı but| çem tasdik edilmiğtir, Büdçenin bu Künlerde Ankaradan İdareye gön » derilmesi beklenmektedir * Son günlerde, gehrimizde he. | men hemen hergün, birkaç otomo. Bil kazam olmaktadır, Dünde saat 17 de, 1080 plâka nu| maralı bir taksi Şeref atadı önünde| bir ağaca bindirmiş ve ağır hasa. | ra uğramıştır * Boeşiktaşta Spor caddesin- de 93 numaralı evin Üçüncü ka- tında bakara oynamakta olduk- ları tembit edilen Zehra Tüncer, bandıral — Harry yardım. malze - rek tahliye Leman Çapkınsever Kurt adlarındaki bayan larla Ni Suphi, Reşat, Li- goör, Leon, Yani, Agop ve Sero- pa adlarındaki erkekler suçüstü yakalanmışlardır. Evin Mustafa Yıldırım adında bir gahısla karısı Sabahat tara- fından işletilmekte olduğu anla gılmıştır. * Kulağından yaralanan A- Behre Hiki MAYIS 1010 ıı*V B 00 BUĞUÜN Zenginler ehri Istanbul emokrat Partinle göcen pas zar günü tertiplediği paha- hlik mitingi bir defa daha İsbat tü Ki halkımızın siyasi terbiyesl KAf derccede olgünlaşmiş bulü- nuyor. Hatipler dâvalarını rakar larla kuvvetlendirdiler ; memlek: Hin iktisadi ve mali duru - ikladılar. «Yeşli gözlük» takmış olunlar Fın hâlâ hakikatten habersiz ol malarına imkân yoktar. Görüşle- Finde ısrar ediyorlaran yalnız ken dilerini aldatabiliyorlar. Mitingin en dikkato lâyık hü- disesi, Üzerinde «ucüzlük» yazılı olan tabut oldu. Üç sene evvel siyasi — mü- cadelede gayet sert ve aman- sız olan halk zekâsi şimdi bu İşe mizah karıştırıyor. İktidar parti: sinin muvaffakiyetsizlikleri o ka dar çoğalmıştar Ki gülünç — bir dram halini almıştır. Şalr. Tevfik fikret hayatının son zamanların- 'da kendi resminin altına «Gülerlz ağlanacak halimizet» diye mişti; şimdi. halk kendisini Kendisini İdaro edenlerin ağln cak hallerino gülüyor; çünkü eld- di tenkitlerin ve şikâyetlerin hç bir netleo — vermediğini — görmüş- Hür; Işbaşına gelip, gelip çekiler kabinelerin hepsi do aldıkdarı ted. bir(1)'lerle bolluk içinde darlık yaratmakta devam etiller; onlar rın bunu bilerek yaptıklarını san- miyorüm, hiç şüphesiz iyi niyet- leri vardır, fakat bilgileri ekxik- tir. Mtalya, Belçika, Fransa, | giltere ve Amerikada, hattâ Al- manyada harbin bitmesindenberi refaha doğru derece derece - bir ilerleyiş olduğu halde harbe gir- memiş olmamıza rağmen bizdekl gerlleyiş başka türlü izah edile- mez. Pahahlıktan şikâyet sesleri en çok İstanbuldan yükseliyor; ger- çekten bu şehrin derdi diğer ye- hirlerden büyüktür. Veni bir dert de değildir. İstanbul on yedinci yaz- ve asırdan başlıyarak — vakit vakit pahalılık izlirabi. çekmiştir. 1645 yılında Sultan İbrahim'in — saltas antında olduğu gibi 1807 yılında Üçüneü Selim devrinde de halkan izlarabı kendilerine bildirildiği za- man devlet adamları şöyle diyor- lardı; — Burası zeaginler - şehridir. Buraya fakir kısmı yakışmaz ve devlet sahipleri arasında müflis gürühu sığışmaz! Bazıları da halkın vstırabından memnun oluyorlardı: — Tamam, halkı İşgale — ban- daa iyi vesile olmaz; göçim der- dine düşsünler de devlet İşlerine karışmasınlar| Diyorlardı. Fakat artık zaman değişmiştir. Türk milleti «ne ver- seler Ana şakir, no kılsalar - üna sâdi» demiyecektir. — Hükümetin ehliyetsiz ellerde olduğuna dünki ve bugünkü vaziyotlmiz delildir. 1946 seçimlerinden — mütenebbih olmuyarak kadroyu kuvvetlendir- miyenler 1980 seçimlerinde de za- yıf kalırlarsa halimiz dumandır. Kadircan KAFLI Muhlis Necdet beraet etti Daktilo Perihan adında bir kı- Za uygünsüz — münmeleye teşeb- büs etmek ve bu esnada Periha- nin Ülserinin kanamasına sel olmaktan sanık Tütün bankası muhasebe geli Muhlla Necdet Bulkal, 3 Üncü aaliye coza mah- kemesinde yargılanması sonunda beraet etmiştir. Güneş » Öğle 13 10 4 88 Tkindi. 16 08 8 60 Akşam 19 17 12 00 Yatsı 21 06 1 40 İmaâk ( Nöbetçi eczaneler & 12 - 5 - 949 Aksaray Ziya Nurt Alemdar Sultanahmet Bakırköy Merkez Beşiktağ —a Nall Hallt Beyant — 3 Kumkapı Beyoğlu —: Della Suda Aiminönü — * Beşir Komal Byüp ı Fatih Galata Hayrettin Tan rapcamiinde Abdüssalah — koka- ganda bir evde oturan Hasanın 7 yaşındaki kızı Cemile hastaha nede yarasını temizlettikten bir müddet sonra ölmüştür. Şüpheli görülerek Morga kaldırtılmıştır. 4 Adalet Bakanlığı 134 yar- tahrik etmekalzin birdenbir “Devamı var) dimci yargıç ve savaivı tarfi at- Ürmektedir. Kapılçi Merkez Telmad Şark Merkes . Kurtuluş Kadıköy Küçükpasar di Takslın