İNAYFA : 3 ( ——— —— IKTIBASLAR | Beyaz Sarayı tehdid eden “mektub,, yağmuru Çeviren: Nazım Kemal ON günlerde, Beyazsara- yın hususi posta servisi, Jİtalyanın muhtelif yerlı:n!ııicn (gönderilen bir <mektup yağmu- » karşısında dehşeto düşmüş Balunüyor. Filhakika - İltempo gazetesi, her sınıfa mensup bir- Çok İtalyanların, —eski İtalyan müstemlekelerinin —ana Vıu'lıl tekrar ilhakı için— Truman'in milyonlarca mektup ve telgraf gönderdiklerini bildir- mekte ve şöyle yazmaktadır: «Mesajlarımızla Beyazsarayı! harekete getirmek niyetinde- yiz.> Ancak gu var ki Amerikan Ccumhurrelsliğinin - posta servi- Bi, zaten ötedenberi, bu neviden ektup ve telgraf - yağmuruna hlışmıştır. Meselâ geçen — Hazi- pan ayında Amerikan kongresi- in, grev hakkını tahdit eden 'aft kanununu kabul ııt'i(ğı'g“ı;- man Beyazsaraya, bir tek gün- de, 13.900 mektup, 47.300 kart- 'postal ve 905 telgraf gönderil- Mmişti. Fakat öyle görülüyor ki talya, bu son teşebbüsü ile, bü- tün posta rekorlarını geride bi- Takmak azmindedir. İtiraf etmek lâzımdır ki Ame- rikalıların <Mektuplaşma mani- pini> İlk önce tahrik eden siya- adamı, eski cumhurrelsi sevelt olmuştur. Zira Roose- elt, cumhurrelsi seçilip Beyaz- Baraya adımını attığı gün, rad- yo ile bütün Amerikalılara şöy- hitap etmişti «Endişelerinizi ve temennile- rinizi birer mektupla bana bil- dirmekten çekinmeyiniz!» Bunun Üzerine halk, kaleme Barılmış ve mektuplaşma yarı- #ı, hakikf bir facia manzarasını almıştı. Düşünün ki Roosevelt, sadece bir hafta zarfında, tam 450 bin mektup almıştı. O ta- Tihte durum, nazik bir safhaya girmişti ki Beyaz Sarayın husu- &İ posta servisi, ulaştırma ba- kanlığına müracaat ederek, o- şün yardımını istemek mecbu- Tiyetinde kalmıştı. Gerçi Roose- yelt'den önce, mektuplaşma re- korunu, muvakkat bir zaman i- B mektup, 700.000 kartpostal ve 255.000 telgraf göndermişti. Bereketli mesajlar memleke- 'ti olan Amerika, ayaı zamanda falcı kadınlar memleketidir. Ga- ipden bir takım heberler veren bu kadınların ekserisi, binler- €e okuyucuyu tatmin etmek için Amerikanın çeşitli — gazete ve dergilerinde yazı yazmak mec- buriyetindedir. Meselâ — bunlar dan Dorothy Dix'in yıllık mu- haberesi bir milyon mektubu aş- maktadır. Fakat Amerikanın €n meşhur falcı kadını, şüphe yok ki Mary Howorth'dur. Ta- Bavvur buyurun ki sırf bu ka- din yüzünden Vaşington'un pos, ta servisi, personellerini iki mis- ıi’:e çıkarmak zorunda kalmış- Mary Haworth, muntazaman her gün, 86 Amerikan gazetesin de milyonlarca okuyucuya — ce- vap vermektedir. Bu, onun gün- de ne miktar mektup aldığına kâfi bir delil sayılabilir. Fakat igin garibi şudur ki 0, umumi- yetle sükütu muhafaza etmek- te ve hususi kâtibesi vasıtasi, le bu mektuplardan ancak bir cevap vermekle - yetin- Tekter Tekniğe fazlasiyle kıymet ve- Ten Amerikada, falcı kadınlara Bösterilen itibar, gerçekten hay- ret vericidir. İşte size bu husus- 'ta bir 1âtife çeşnisi taşıyan can- h bir misal: Günün birinde her Amerikalı gibi Miss Mary Haworth'un ga- zetelerin birinde intişar eden günlük nasihatini okuyan bir senatör, Cumhurrelsi Roosevel- 'te dönüp sormuştu: — Ya siz Mister Roosevelt, Mary Haworth'un karışık dün- yya manzarası hakkındaki fikri- ni öğrenmek arzusunda — değil misiniz? Rosevelt bu suale ilk önce kahkahalarla gülmüş, sonra cid- dileşerek şöyle cevap vermişt — Şimdilik henüz böyle bir niyetim yok! Amma... Belki bir gün ona danışmak mecburiye- finde kalabilirim. Fakat, bugün muhakkak olan gu ki Vaşingtonda, İtalyanların bu mektuplaşma yağmurunu, beyhude bir gayretin mahsulü halinde görenler çoktur. Zira Amerikalılar, bizzat seçtikleri Cumhurreisi Truman'ın, emper- yalist emeller besleyip eski müs temlekeleri ana vatana ilhak etmek istiyen İtalyan halkının feryadına kolay kolay kulak as- mıyacağına kanidirler. — Daha düne kadar sanat kaygularını hiçe sayan ve harb ilâhı Mars'ın gölgesine sığınarak fütuhat pe- şinde koşan faşist bir rejimin insanlarına inanmanın safdillik olacağını pek iyi biliyorlar. Bu sebepten dolayı Amerika- hlar, İtalyanların, belki Roose- velt'in mektuplaşma — rekorunu kırabileceklerine ihtimal veri- yor; fakat onların sırf bu saye- de «Üçlerin>, İtalyan müstemle- keleri hakkında verdikleri ka- rarı asla değiştiremiyeceklerine kani bulunuyorlar, («Saturdy Evening Post» dan). ŞA e L C Gümrük tarifeleri Gümrük tarife kanunu tasarı &ı hazırlanmıştır. Bu günlerde Büyük Millet Meclisine sunula- tak olan bu tasarıda bazı zaru Ti ihtiyaç maddesinin gümrük resimleri indirilmekte, buna kar sılık dahili imalâtı himaye mak sadı ile ziynet seşyası, oyuncak “ve Naylon 'mamüllerine zafa ya- pilmaktadır. Tasarıda gümrük resmi arttırılan ve indirilen di- ğer maddeler de tesbit edilmiş- tir. Vefalılar çayi Vefa lisesini bitirenler derne ği, Vafe kurulduğundanberi, ida recilik etmiş olanlarla Vefa ida- di, Sultant, lise ve orta mektebi mezunlarıcı Vefada — okumuş spor yapmış, ve Vefayı sevmiz olanları bir araya getirmek ve güzel bir gün geçirmek maksa. dile 14 mayıs 1949 cumartesi gü nü saat 15 den 20 ye kadar sü- recek olan danslı bir çay tertip etmiştir. Toplantı Taksim Bele- diye gazinosunda yapılacaktır. Hafif atlatılan kaza Dün öğle üzeri Ankara cadde ginde halkı heyecan ve telâşa düşüren bir hâdise olmuştur. Saat 11.30 da Ankara cadde- sini takiben Sirkeciye doğru in- mekte olan 2493 plâka numara- h taksi, idaolik freninin patla- ması Üzerine müthiş bir süratle Sirkeciye doğru inmeye - başla- mıştır. Bu süratle evvelâ goför Eminin idaresinde bulunan 2626 numaralı taksiye çarpan frensiz otomobil, istikametini değiştire rek caddenin sağ kaldırımlarına çıkmış ve Hüsnü adında bir po- lis emeklisile 2 nci ağırceza mahkemesinde odacı — Raşide çarpmıştır. Aymı süratle tram- vay caddesini de geçen otomo- bil nihayet gar önündeki refüje çıkmış ve orada halk tarafından önüne çıkılmak suretile dürdu- rulabilmiştir. s ehkir HÂBERLERİ Âzami satış fiatı konacak maddeler Sebze ve Meyve Tanzim satışı ayın on beşinde başlıyor yat pahalılığını önleyici ted birleri tatbik maksadile — teşkil olunan fiat tesbit komisyonu, dün de sabahleyin Vve öğleden Bonra olmak Üzere iki toplantı yapmıştır. Bu toplantılarda, ete ve gıda maddelerine narh konulduğu tak dirde, bunun doğuracağı tepl ler mütalea edilmiş, bu vaziyet- te ne gibi tedbirler alınması lâ- zım geldiği hususu görüşülmüş- tür, Komisyon, kararnamede ya zilı tekmil gıda maddelerine narh koymaktan ziyade, bilhas- sa fakir halkın en çok ve de- vamlı istihlâk ettiği maddelere âzami fiat konulması hususunu şimdilik prensip olarak kabul et miş bulunmaktadır. Buna göre, bakliyat, soğan, zeytin, pirinç, bulgur, makarna, un, yumurta, süt, yoğurt, beyaz ve kaşar peyniri ve zeytinyağı gibi gıda maddelerine narh ko- nulacaktır. Komisyon, bugün de toplana- rak, yukarıdaki gıda maddeleri- nin Azamt fiatını tesbitle, rapo runu hazırlıyacak ve Valinin başkanlığındaki komlteye vere- cektir. Komite yapacağı bir toplantıda bu raporu tetkik ederek, nihal karara varılacaktır. Diğer taraftan şehrin 16 muh telif semtinde ayın 15 inden iti baren zebze ve mey'va tanzim satışlarına başlanacaktır. Bu 1- gİ üzerine alan yaş meyva ve ta Yım kooperatifi, bu yoldaki ha- zarlıklarını tamalamak — üzere - dir. P. T. T. memurlarının alacakları P.TT. memurlarını düyüna kalmış bulunan, 947 yılının Cum huriyet Ramazan ve Kurban bay ramlarına aid fazla mesai ücret Jeri, aradan iki yıl geçmiş olma- sına rağmen idarece halâ tedi İye edijmemiştir. İstanbul P.T.T. memurlarının bu yolda Umum Müdürlüğe, hat tâ Ulaştırma Bakanlığına yap- tıkları müracaatlar nazarı dik- kate alınmamakta, kendilerine müsbet veya menfi bir cevap verilmemektedir. Geçim darlığı içinde kıvranan — alacaklı 5000 kadar memur, bu haklafının ar tık ödenmesini istemektedirler. Konservatuar orkestra ve koro konsel Konservatuar mevsimin son orkestra ve koro konseri 17 ma yıs salı günü saat 18,30 da Şe- hir Tiyatrosunda verilecektir. 12 Yaşındaki san'atkâr pia- nist Mayda Arkan orkestraya solist olarak iştirak edecektir. Cemâl Reşid Rey ve Muhiddin Sadak tarafından idare edilecek tir. Fahri Kurtuluş Cumhu- riyet dâvası bugün Rize Milletvekili doktor Fah- ri Kurtuluş tarafından Cumhu- riyet gazetesi sahibi Nadir Na- di ile yazı işleri müdürü Cevat Fehmi aleyhlerine açılan matbu- at dâvasına bugün saat 10 da asliye 10 uncu ceza mahkeme- sinde devam edilecektir. Bugünkü celsede Fahri Kur- tuluş tarafından gönderilen tek ziplerin gazetede çıkan yazıların iki mislini geçip geçmediğine dair bilirkişi tarafından verilen YENİ SABAR ğ Ormanc Bi ık Bahisle ri Ormanlar hakkında bir yabancının raporu (Sayın Prof. Tevfik Âli Çınar'ın ormancılığımız hakkında - gazetemiz için hazırladığı değerli — etüdün bu- Bün son kısmını neşrediyoruz.) * Bu iki raporda evvelâ nazarı dik katimizi celbeden ikisi arasında bü-| yüklük itibariyle yalnız 8 sayfa fark olmasıdır. Ba mühim bir bahis o- lan (C) faslının 7 noi bendi küçük raporda kesimlerin azaltılması sözde büyük raporda orman katiyatının a- zaltılması ismini taşıyor, birincisin- de 13, ikincisinde 19 satır, ev , say- fa değil, satır. Bu suretlo aynı şey- ler bazı ehemmiyetsis cümlelerin ilâ- vesiyle tekrar edilmiş ve böylece ay- ni yazıların iki defa tabedilmesi meo- buriyeti basıl olmuştur. Yine bu bentde de profesör bun- dan sonra terbiye kesimleri yapılma- sını teklif ediyor ve sırf gençleştir- me kesimlerinin asgari bir miktara imesini tavsiye ediyor. Burada profesörün ormanlarımızı 'no kadar görmemiş ve anlamamış ol- duğunu görüyoruz, Bir kare esasan #eçine ormanlarında terbiye ve genç leştirme kesimlorini birbirinden ayırt KISA HABERLER * İçişleri Bakanlığı emniyet müsteşarı Halük Nihat Pepel'- nin bugünlerde şehrimize gelme Si beklenmektedir. Müsteşar İs- tanbulda emniyet işlerinde tet- kiklerde bulunacaktır. * Yunanistan Türkiyeden ke pek istemişse de - fiatlarımızın yüksek oluşu yüzünden bu talep yerine getirilememiştir. * Soför Halidin idaresindeki 2153 plâka numaralı taksi Ata- türk bulvarında İsmail Baygın adında birisinin idare ettiği yük arabasına çarpmış, İsmaili ba- şından ağır sürette yaralamış- tır. » Bir müddettenberi — şehri- mizde temsiller vermekte olan M. Jean Cocteau'nun idaresinde ki Jean Marals, Fransız tiyatro grupu artistleri dün akşamki ekspresle Ankaraya hareket et- mişlerdir. &x Skandinav Hâva yollarının şehrimizdeki acentası tarafın- dan tertip edilen bir müsabaka- yı İnci Saltıkgil adındaki bir Türk kızı kazanmıştır. * Belediye, dün tekmil kay- makamlıklara Bakanlar Kurulu 'nun kararını tamim etmiş ve ih- tikârla, yeni müeyyideler çerçe- vesinde şiddetle mücadele - edil- mesini bildirmiştir. * Dün Alemdar maliye mü- dürlüğünce yapılan kontrollar neticesinde 30 kadar ihtikâr ya- pan esnaf yakalanmıştır. 4 Son Divan şairi, İhsan Ha Mmami.nin ölümünün yıldönümü Münasebetile, bugün saat 17 de Şehitlikteki kabri başında bir anma töreni yapılacaktır. * Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Kemali Beyazıtın ya rın şehrimize gelmesi beklenmek tedir. * Avcılar ve Atıcılar Cemi- yetinden: Cemiyetimizin 7/5/ 949 tarihinde yapılan mutad u- mumi heyet toplantısında nisap temin — olunamadığından ikinci toplantı 14/5/949 tarihine rast hyan Cumartesi günü saat 17 de Şehzadebaşında Lelafet apar tımanında yapılacaktır. * Soförler Cemiyeti, Beledi- yeye müracaat ederek taksi Üc- retlerine yeniden zam yapılma- sını istemiş ve kilometre başına alınan 27 kuruşun 40 kuruşa çı karılmasını talep etmiştir. * Üniversitedeki fahrl do- çentlerin yabancı dil imtihanla rına başlanmıştır. Temmuz içe- risinde bunların meslekt — imti- hanları da yapılacak, muvaffak olanlar doçent Unvanını alacak- rapor okunacaktır. Kız; bütün ruhu, kalbi hudut- Büz bir saadet hummasiyle ha- 4ap olmuş bir halde, şöyle bir gözlerini kaldırıp, sevdiği ada- anın yüzüne bakıyor. — Bir kadının, üstünde yaşa- Kığı âlemi kendisine unuttura- cak kadar büyük bir aşkla bağ- jl olduğu bir erkekten daha de- Berli, hiç bir geyi olamaz Ek- İzem Bey, diyor; ben dünyada, prtık sizden başka bir kıymet fanımıyorum!... . Benim bütün dünyam, cihanım, hayatım, gü- Pesim, aşkım, her geyim sizsi- Piz!... Siz olmayınca, dünya ol- müş umurumda — bile değil Bizsiz bir dünya, sabahsız — bir yözan: Esat Mahmut KARAKURT gecedir!... Tanrı beni ömrümün sonuna kadar, böyle sabahsız bir gecenin karanlığı içinde b rakmasın!... Ekrem, onu ellerinden tutup; toprağın üstünden kaldırmak is- tiyor. - Haydi Gülseren, diyor, gel gidelim artık! Nerede ise köylü- ler, tarlaları dolduracaklar gim- di. Bak, güneş bir hayli yüksel- di. Kimse görmeden seni, köğ- kün kapısına kadar götüreyim! Kız, elbisesinin buruşmuş e- tekliğini aşağı doğru çekerek, ayağa kalkıyor. Fakat kalkma- siyle beraber, «Ah!» diye hafif bir ses çıkararak, yüzünün bir- Tefrika No. 81 * denbire çizgilerle dolması bir o- luyor. — Ne var, ne oldun Gülseren, diyor, bir yerin mi acıyor?. Kız derhal sâkin bir hal alı- yor. Ehemmiyet verilecek bir hâdise olmadığı hissini uyandır- mak maksadiyle, alâkasızca ba- gını eğiyor. — Bir şey değil Ekrem bey, diyor; kalkarken, ayağım bur- kuldu da!... Sonra kızaran yü- zünü, alnı ile gözlerinde gurur- lu sevinç ışıkları yanarak, hay- ran olduğu erkeğin yüzüne geti- riyor. Kendi zaferinden daha zi- yade, ona verdiği zevkten ifti- har duymuş bir halde, başını o- lardır. nun omuzunun Üzerine koyu- yor, Ve nihayet, gece dizlerinin altında ezilen otları birer kân damlası gibi kırmızı noktalarla benekliyerek koyu bir yeşile bo- yayan sabah güneşinin aydınlı- ği içinde, kırların gürültüsünü, kuşların sesini dinleye dinleye yürümeğe başlıyor, — tarlaların arasında gözden kaybolup gidi- yorlar... * Günler, geceler durmadan yü- rüyor. İşte Ekremle Gülserenin, bir derenin kenarında, ipek bir ya- tak gibi toprağın üstüne seril- miş otların arasına karışarak, otlarla beraber, seherin doğuşu- nu seyre daldıkları gecenin Ü- zerinden, tam bir hafta geçti!... Ne garip geydir, Şu insan ha- yatı!... Ömrümüz, tahayyül e- demiyeceğimiz hâdiseler, hatırı- mıza gelmiyecek bin bir türlü hâdiselerle dolu!... Arzularımı- Za biz değil, arzularımız daima -— Yazan: _I-"rof. Dr. Tevfik Ali Çınar etmek mümkün değildir. - Kaldı ki bir de üstelik bizim harap bir vasi- zda — böyle uzdır. Bü- ve 'yet gösleren ormanlarıı bir tefrik büsbütün imkâr tün bu Jâkırdılar anlayamadığı esasen bu işe tahsis ettiği zaman (l bariyle şahsi kabiliyeti mümit ol #a anlamasına imkân olamıyan ciddi ve ilmi mesoleler hakkında rapor ver- menin insanı nasıl müşkül movkile- re soktuğunun diğer bir delilidir. Bü- yük raporda bu bendin son kısmı iyi tercüme edilmediği gibi son cümle- Si tamamen unutulmuş bu cümlede profesör «meşcere bakım kesimleri gimdiye kadar mühim bir — vüs'atta hiç icra edilmemiş olan gerektir> di- yor. Raporun fenni kısmi esasen bir- kaç satırdan ibaret ve bazı ağaçların intişar sahalarına taallük eden ve il- mt hiç bir kıymeti olmıyan malümat ihtiva etmektedir. Ormanlarımızın vaziyetine ait ver diği malâmat da şimdiye kadar yüz- lerce defa tokrar edilmiş — mütcarife kabilinden malümattır. Meselâ büyük raporun 6 noı say- fasında €Türkiye ormanlarının durum larının en karakteristik tarafı tah-) rip edilmiş ormanların kesrotle mev- cudiyet ve müşahedelerii Buna Fra lis derler, yür ilâm.. Bunu bir kere daha söyletmek için binlerce lira masraf ederek dı- şarıdan mütehassıs getirmeğe de cid den lüzum yok idi. Ormanlar tahrip edilmiş biliyoruz, çaresi nedir? Sayın profesör cidden çok nazari tedbirler teklif ediyor, üâdeta harem- ağasının - Yedikuleyi beyaza — boyat- mak istemeni gibi şeyler. Raporunda '€n çok ehemmiyet verdiği nokta a- raştırma enstitülerinin kurulması i- #idir. Halbuki bugünkü”ormanlarımı-, zın vaziyetini kurtarmak işinde bu enstitülerin rolü belki yüzde bir nis- betindedir. Diğer taraftan teklif edi- len şekil de çok masraflı ve memle- ketimisin mali vaziyeti ile kabili te-, Tif değildir. Sonra da işin afı her bir şu- benin başına bir profesör - getirmek teklifidir. Halbuki bir Üniversiteye bağlandıktan sonra orman fakültesi artık ormancılık âleminde gedik yo- liyle profesör yetiştirmek usulünden vazgeçildiğini umar iken şimdi de bu araştırma müessesesinin her şubesi başına ayrıca birer profesör geçirmek istiyor. | Halbuki memleketimiz şartlarına | göre bu yolda atılacak adımlar ve ta-| kip edilecek yolun çok daha basit ve ucuz olması lâzımdir. Profesörün ra- porunda zikredilen bütün şubeler or- man fekültesinde de vardır. Yapıla- cak iş bu şubelerin her birine ik 'na göre birer veya ikişer orman mü- hendisini tâyin ederek işe başlamak- tır. Bunlar fakülte — profesörlerinin nezareti altında şimdilik — memleket ormancılığının en elzem ve acil me-, seleleri üzerinden başlıyarak — belki ileride müstakil bir araştırma ensti- Bulgaristandan kömür ithali İstanbul belediyesi, — şehrin mahrukat ihtiyacını temin için, daha şimdiden faaliyete ve bu maksatla Tarım Bakanlığile te- masa geçmiştir. Dün Belediyeye müracaat e- den bir ihracatçı tacir Bulgaria- tandan kömür idhal etmek isti- yeceğini bildirmiştir. Belediye bu müracaatı müs- bet karşılamış ve tetkikata baş- lamıştır. 4 Edebiyat Fakültesi öğren- cilerinden bir grup önümüzdeki İbiri kabili pazar günü Bursaya bir tetkik gezisi yapacaklardır. —a aa bize hâkim oluyor... Hayatımı- ZL kapadığımızı, zannettiğimiz gün, hayatın yeniden başladığı- nı, görüyoruz. Henüz bir ıztırabın Bonu gel- meden, yeni bir ıztırabın kapıla- rı açılıyor, Bütün ömrümüz böy- le, bir kış gecesinin uzayan sa- atleri gibi, hep birbirine benzi- yerek, tekerrür ederek — geçip gidiyor. Meselâ gu, nefsini, ka- dınların verdiği — ıztıraplardan kurtarmak için, sularla götü- rülen bir çakıl taşı sürüklenişi ile, tâ Anadolunun ıssız ve meç- hul köşelerine kadar yuvarlanıp gelen Ekremin, bu bir hafta zar fında geçirdiği saadet ve heye- canı görmüş olsaydınız, onun 1z- tırap denilen geyi asla tanıma- mış bir adam olduğuna hükme- der, ve henüz hayata yeni göz- lerini açtığını zannederdiniz!... Kendisini o kadar mesut, o ka- dar bahtiyar addediyor' Bütün bir haftanın gecöleri- ni, sevdiği kızla sabahlara ka- 3 Bütün ormancılığa taallük eden meseleler a- rasında en çok tetkike muhtaç ağaç- landırma işidir. Burada da acı ile itiraf edelim ki ormanların gelişi gü- zel tahribi devam ederken ağaçlan- dırmayı düşünmek bile mümkün de- ildir. Sıtma ve verem gibi âfetler 'yüz binlerce vatandı doylet büdcesinden para vererek a- çaçlandırma işi yapılabileceğini zan- 'netmek hayal peşinde koşmuktan baş ka bir şey değildir. Şimdilik yapa- cağımız ağaçlandırma orman tahı batını durdurmaktır. Buna da sayın profesörün tavsiye ettiği araştırma enstitüleri yolu ile gidilemez. Gerek kâğıt ve gerekse maden direği teda- rikini kolaylaştırmak için sayın pro- fesör yol şebekesinin tevsüyeti ve bu suretle daha tfak mıntakalardan nakliyat teminini tavsiye ediyor. Yü- 'ni görüyorsunuz ya sayın ka'riler; bunlar hep mütearife kabilinden şey- ler... tüsünün nüvesini kurarlar. yere sererken izce bu da yanlıştır. tihsal edilen orman — mahsulâtındı iyi istifade ve bunların israfına müni olmak üzere makine kullanmaya bi de taraftarız. Fakat amele adedini azaltmak için makine kullanmaya imdilik katiyen değiliz. Bir taraftan ormanlık mıntakalarda- ki ahaliye iş bulmak sıkıntısı çekilir ken diğer taraftan bu ahalinin — or- manda çalışmak imkânını azaltmak pek yanlış bir hareket olur. Orman- hk mıntakada oturan köylülerin hep- sine iş bulunur ve amele fıkdanı baş- laması muhtemel taraftar olunca o zaman böyle bir şey düşünülebilir. Hususli ormanlar mes'elesi : Hususi mülkiyet hakkımı tanıyan biç bir memlekette bizde 4785 sayılı kanun ile yapıldığı gibi ne bütün hu- susi ormanlar istimlâk edilmiş, — ve 'ne de bilhassa d'ofis bütün ormanlar devlet malı olarak sterilen sebeplerin hiç idafaa değildir. Devlet kendi ormanlarını muhafa- za edemiyor ise hususi ormanlar kal- kınmakla bu muhafaza işi halledile- cek değildir. Nitekim hususi orma: ların istimlâki kaçakçılığı azaltma- mış, bilâkis; şunu söyliyebiliriz. ki, bu kanunun ilânından bugüne kadar geçen zaman bu kaçakçıl lak devresi olmuştur. Hattâ ne acıdır ki hususi sahip- lerinde iken bakılan ve muhafaza e- dilen bir çok orman devlet eline ge- Çer geçmez harap olmuş ve battâ ör- tadan kalkmıştır. Ya kiymet haksızlıklar... Orman arazi vergisinden ın en par- takdirinde — yapılan başka ve miktarca bundan daha yüksek o- larak bir de kestiği ağaç üzerinden. bir vergi verdiği halde kıymet tak- dirinde bu hiç nazarı dikkato alın- Türkiye Kimya Cemiyeti kongresi Türkiye Kimya Cemiyeti yıl- ilik mutad kongresi, toplanmış ve reisliğe Tarık Artel, üyelik- lere Nedim Deniztekin, Medih mamıştır. Bu aynen istimlâk edile- cok yeni ve gelir getiren bir apart- manda yalnız arsa kıymetini — nazarı dikkate alıp sahibine büyük bir kira temin eden binanın kıymeti: dikkato almamıya benzer. Orman cürümleri ve cozalar: 3116 numaralı kanun tâdil edilirken coza- ların şiddetlendirilmesi düşünülüyor- muş. - Biz buna iki noktadan dolayı aleyhtarız, Evvelâ bütün yazırmzda izaha çalıştığımız gibi, orman işi bi- rinci derecede iktisadi bir iş olduğu- na göre tanzime muhtaçtır. Tanzim edilmeden ceza ile hiç bir şey halle- dilemiyeceği gibi tanzim edilince de 'm ağır cezalara ihtiyaç kalmıya- caktır. Sonra asıl düşünülecek başka bir nokta var. Tecrübe bunu —gör termiştir ki mahkemeler ruhi sebep- lerden ve köylünün vaziyetini iyi tak- dir ettiklerinden dolayı orman cü- imlerinde ağır ceza vermeğe mey- yal görünmüyorlar. İşte aziz ka'riler, orman düvamız- da diğer birçok memleket düvaları Bibi henüz ciddiyetle elo alınma: sayılabilir. nazarı —--—-—-—-—.-—.... Başbakan yarın geliyor Başbakan Şemseddin Günal- tay, bugün Ankaradan hareket- le, yarın sabah şehrimize gele- cektir. Başbakaı cuma günü Patalo jl Kongresinin, cumartesi günü de yeni yapılan tesislerin açılış törenlerinde hazır bulnacaktır. Çekoslovak Uçakları Atina'ya gidemiyor Çekoslovak hava yolları tara- fından İstanbul ile Prag arasın- da Atina üzerinden yapılmakta olan hava seferleri inkıtaa uğ- ramıştır. Şehrimizdeki hava yolları a- centasına gelen haberlere göre, Yunan makamları siyasi sebep- ler dolayısile Çek - tayyareleri- nin topraklafına inmesine mü- saade etmemeğe karar vermiştir. Rektör Seçimi Haziranda yapılacak İstanbul Üniversitesile —Tek- nik Üniversite rektörlerinin müddeti bu ay sornunda bitmek- tedir. Her iki Üniversitedeki rek tör seçimi haziranın 24 ünde ya pılacaktır. Sıddık Saminin bu se fer rektörlüğe tekrar seçilmiye- ceği anlaşılmaktadır. Cam fabrikaları Ankaraya heyet yollayor Tekel Şişe ve Cam fabrikası- 'na verilen imtiyaza dayanılarak sahıslara ait şişe fabrika ve ima lâthanelerin — kapatılması — için kendilerine altı aylık bir müh- let verildiği yazılmıştı. Fabrika ve imalâthane sahipleri faaliyet te bulunmaları 'hususunu sağla- mak üzere Ankaraya bir heyet yollamağa karar vermişlerdir. Üç arkadaşımı yaralayan cür'etkâr Evvelki gece Karagümrük A- tikalide Salimin meyhanesinde içmekte olan Sabahattin, Sadet tin, Abdullah, İhsan ve Nuret- tin adlarında beş arkadaş hesap meselesinden kavga etmişler, Nurettin bir sustalı çakı ile Sa- bahattin, Sadettin ve Abdullah Eğemen, Turgut Noyan, Nuriye î:::*;';"ş:&ı;:d"'“" ee Ergene seçilmiştir. " Ş Yunanlı bir koyun — |Gümrük tarifesinde ya- taciri geldi Dün şehrimize M. Agesilias Fındıkis adında Yunanlı bir ko- yun tüccarı — gelmiştir. Yunan kasaplar İderneğinin murahhası olan bu tüccar Şşehrimizde bir müddet kalarak, Yunanistana canlı hayvan ihracı hakkında il Bililerle temaslar yapacaktır. dar yıldızları seyretmek, meh- tabın suların üzerine inişini gör- mek ve ekinlerin arasına karı- garak, ekinlerle beraber, fecrin ağarttığı tarlalarda, dünyanın mevcut olduğunu dahi unutarak engin bir aşk hayatı yaşamakla geçirdi. Hele Gülserenin nişanlısı Rı- za beyin, on gündenberidir İz-| mirde bulunuşu, onları büsbü- tün serbest bıraktı. Bu yüzden hiç bir endişe duymaksızın, bü- tün bir hafta, ancak yirmi yaş çağının tahammül edebileceği çılgınlıklarla dolu, hudutsuz bir zevkin kollarına terkettiler dilerini!... Dünyayı sanki Tan- rının, onlar yalnız kendilerini u- nutsun diye halkettiğine inan- mış gibi, dünyanın mevcut - ol- duğundan dahi bihaber, gece- lerle gündüzleri birbirine katı rak, ancak çocukların duyabile- pılacak tadılât Ankara, 10 (Hususi) — Hazır lanmakta olduğunu evvelce bil- Gümrük tarifesi tadilâ tı tasarısı son şeklini almış bu- lunmaktadır. Hükümetin yakın- da Meclise sunacağı bu tasarı- nın tatbik edilmekte olup, haya- tı tazyik ettiği anlaşılan târife- lerde mühim nisbetlerde — indir- meler yapılmakta ve buna mu- rli sanayii himaye ve za rüri eşyadan yapılan — indirimi karşılamak Üzere naylon, zinet eşyası ve oyuncak gibi mâmul- lerin gümrük resmine zamlar ya pılmaktadır. Ormandaki ayetin tahkikatı yeni sat hada Ankara, 10 (Hususi) — Hâ- len Göynük'e sevkedilmiş ve sor gusu başlamış bulunan Göynük ormanı cinayeti faili Vecihi hak kında şehrimizde tahkikata de- vam edilmektedir. Tahkikatın mevzuu Vecihinin Kadriyeyi iğ fal etmiş olması hâdisesidir. Kadriye katlinden önce Bahçeli evler karakoluna müracaat ede- rek Vecihinin kendisini Iğfal et tiği hakkında gikâyette - bulun-. muştur. Bu cihet tahkik edilmek tedir. Tahkikat sona erince dü- ceği bir bahtiyarlıkla, Ssonsuz bir hülya, rüya âlemi içinde yı dilartaır — (Devamı var) va Göynük C, savcılığına gönde- rilecektir. , 11 MAYIS 29i Romanof'ların sonu... uriyeden mermaketimize Si birinin Rus olduğu ve elli dört yaşındaki bu adamın kendisini son Rus çarı Nikolanın oğlu olarak tanıtmağa — çalıştığı haber veriliyor. Meçhul Rusun adı Romanofmuş gerçekten Rusyada asırlarca hü- küm süren ailenin soyadı budur; son Rus çarı Nikolanın ise sağ kalan oğlu yoktur. Nikola ve ai- lesi balkı tamamile öldürülmüş- tür: Çarlık zamanında Rusyada sOk rana» denilen gizli polis teşkilâ- fta vardı; her türlü milliyetçi ve hürriyetçi hareketleri boğuyor; binlerle ve milyonlarla ins lüme ve ıztıraba mahküm ©: du. Bolşevikler iş başına geldik- ten biraz sonra çarları taklide başladılar; 7 aralık 1917 de Çeka denilen korkunç teşkilâtı kurdu- dar; daha sonra bunun adı G. P. U. oldu; şimdi «N. K. V. D.» Bütün dünya biliyor ki bu teşki- lât karı kocanın yatak odasına, baba ile çocuğun kalblerine ka- dar girmektedir; — rejime, karşı harekete geçmek şöyle —dursun bir ilgi eksikliği bile Sovyet v: tanşının İdamı veya - Sibiryaya sürgün — edilmesile — neticele! Rusyada polis kararile ve hiç bi hüküm olmaksızın mahküm edi- lenler, Kravçenkoya göre, on se- kiz milyondur ve yirmi milyon ol duğu iddia edilirse Sovyet şefle ri fena halde hiddetlenirler. Kızıl ihtilâl başladığı zaman çar Nikola ve ailesi halkı tevkif edildiler. Çar 26 nisan 1918 de Tobolskdan Uralların doğusunda Ekaterinenburg'a götürüldü; hafta sonra Çariçe ve çocukları da oraya naklolundu; İpatief a- dında birinin evine kapatıldılar. Bir gün onların muhafazasına memur edilen ve ameleden mürek kep askerler kaldırıldı; yerlerine Leton muhafız askerleri - kondu. 16 temmuz 1918 de gece yarısı Çar Nikola, çariçe Aleksandrov- na, henüz on dört yaşında olan tek oğlu Çareviç yâni veliahi A« leksi, dört kızı, dottor Botlün, aşçı, yamağı ve oda hizmetei'eri evin bodrumuna indirildiler; kep- sİ revolver kurşunlarile öldürül- düler. Cesetler bir kamyona dol- duruldu; artık - işletilmeyen taşocağına götürülerek üzerlerine petrol döküldü ve yakıldı. Mes'- elenin İncelenmesi sırasında elbi- selerinin düğmeleri, madalyeler ve haçlar orada bulundu. 18 temmuzda Grandük Serj Mi- haeloviç, imparatoriçenin kız kar- deşi Elizabet, prens Jean Kostan- tinoviç ve karısı, prenses Elen Petrovna, prens Alpoyevsk — ve Vladimir de öldürüldüler ve ceset leri civarda bir maden kuyusuna atıldı. Çar ve çariçe, yaptırdıkları he sapsız zulüm dolayısile ölümü haketmişlerdi; fakat muhakeme edilmeleri lâzımdı; - diğerleri ise günahsızdılar. Sovyet hükümeti güya mes'ul- leri bulmak için tahkikat açtı; neden sonra anlaşıldı ki asıl mak- sat ölülerin üzerlerindeki milyon lar değerinde mücevherlerin kim ler tarafından alındığını anlamak tır. Her ne bakımdan incelenirse, Suriyeden memleketimize kaçak olarak giren Rusun son çar Niko lanın oğlu olmasına imkân yok- tur. Çarın tek oğlu sağ kalsaydı simdi kırk beş yaşında olurdu. Kadircan KAFLI Vasati — Ezani Güneş 446 9 31 Öğle 12 10 4 56 İkindi 16 05 8 51 Akşam 19 16 12 00 Yatsı 21 04 1 49 İnistic 2 48 T 53 ( Nöbetçi eczaneler & 11 - 5- 949 Aksaray — : Yenikapı Sarım Alemdar Sirkeci Merkez Bakırköy —: — Hilâl Bc. Beşiktaş 8. Recep Beyazıt Merkez Beyoğlu Cemal Atasop Eminönü Eminönü Ec. Eyüp Arif Beşer Fatih : Gündoğdu Kemal Rifat - Şdi Ziya Boyar Kadıköy — * Yeni Moda Küçükpazar : Yemiş ec- & Şişli Asım - B 4 * Sişantağı 1 Limana - Taksim Cihangir Üskildar Ömer Kenan