c güver İ özriyet'de İğne ile Kuyı Kazan muharriri «İstinat noktasır başlıklı fıkrasında, tldar partisinin " «Hasso> <Memo» Tarı istihkar - ettiğine göre halka dayanmadığımı; kul- larımı bu kadar gücendiren bir partinin ise hakkı kendisine Zrh ber edinmiş sayılamıyacağını kaydederek şöyle yazıyor: Dün eBaldırı çıplaklar>, «kö- tü giyinenler. «Sarı çizmeli Mehmet Ağalar» diye memle- kette mükellefiyetlerin en ağır yükünü taşıyan ne kadar vatan daş varsa hepsini topyekün gü- cendirmişlerdi; bugün de «Has- #olar, Memolar» diye geniş bir vatan parçası sakinlerinin saf- vet ve masumiyetlerini tahrik eğiyorlar. Bunlar, iktidar mevküni bı- rakmak istemediklerine göre, kime dayanıyorlar? Halka de- değil; zira kendilerinden bu şekilde bahsedildiğini duyan izveti nefis sahipleri elbet böy- Te konuşanlara rönül veremez; hakka desek değil, zira kulları- w bu kadar gücendiren kimso- lerden Allah da hosnut olamaz Yanaatindeyiz; gu halde? Elde bir. secim kanunu kal- yor! ve * iyonlara mal olan Bakanlar ! atan'da Yedekçi, yeni hükümetin büdcede tam 80 milyon tasarruf yapmağa muvaffak olduğuna işaretle di- or ki: Yeni hükümet büdcede tam 80 milyon Jira tasarruf etmiş! Bunu Maliye Bakanının resmi anatından anlıyoruz! Bir de eski Hasan Saka hü- metinin değeri üzerinde mü- kaşa edip dururlar'! Ha'â, e- fendim; hatâ- - Bir tek Hasan Saka He iki vekil demek 80 milyon lira değerinde insanlar- mıs! Kalsalardı, 80 milyon faz- la ödeyecektik, gittiler 80 mil- yon dara azaldı. Daha iktidarda kimbilir ne milyonlar kıymetinde insanlar vardır ki, hep orada kaldıkları icin biz değerlerini takdir ede- miyoruz!, * Ahmed Hâşim ve Krav- bit hikâyesi "T co'da Bedii Pai çenko'nun «Hürriyeti seç tüma âsimli kitabımı okumak su- tetile Rus cehennemine — dalan üstad Falih Rıfkı Atay'dan bah sederek şöyle yazıyor: Falih Rıfkı Atay eBir kitap okudum> diye yazıyor. Maaşallah.. Hattâ hele şükür. Çünkü okuduğu kitap, Kravçen- korun «Hürriyet seçtim> i. Üstad bu vesile ile, Rus ce- kennemini ve içimizdeki kornü- vistleri lünetliyor. zet Hâşime şöyle söylemişti: — Nüzım Hikmet bir tek ko- münisttir. Bırakın cayım, — bir Memlekette tek komünist de ol- masın mı?,, OAT 2 Bik YAPRAK Bir mersiye (Baş taralı 1 incide) rinde çekiç darbeleri ile bakır işle- niyor, Şimdiye kadar tabil ne hal- vet kalmıştır, 'e de somaki seoca- döne Hamamın üst tarafımda Sinanın kabrinin sırasında Fatihteki giti kurgumları çalınmız mecdreseler var. Burada — Göçebeler İskân - editmiş. Medrese avlularında süprüntü yı. gınlarından dağlar yükselmiş... Pis Üük, murdarlık. Buraların sahibi yok mu? Arıyan soran yok müdür? Yâhul Bu ne haldirti Tepehaşında Dumhüriyet Bazino- sunun yanında — Âşıklar Mezarlığı diye antika taşları bugün yerlerde Sürünen bir yer vardır ki bütün ci varın mezbelesi olmuştur. Gazinoda kafayı çekenler orada Bömülen fşıkları bezlettikleri amon Yakla ayıltmak ve uyandırmak hi susunda devamlı surette gayret sar| fetmektedirler. Şayet bu eserleri kurtarmata im- kân yoksa bu güzel Sbidelere böyl> Yıllarca can çekiştirmek günah de- ll midir? Bunların kepsini yıkıcı farın kazmalarına teslim edelim ve bu' hazin Üünme şahid olmaktan kurtulatım. Bizde Çhangi taş katı İse başını ona vur!) diye bir tâbir. vardır. AIE TELER M or Hâşimin cevabı zarift — «Senin başında bir bit ç- , tek bittir diye birakır mi- Belki Üstad bu könuşmayı hatırlamaz amma, bitlerin bini eştığını anlamış olması kâfi, Darısı, hâlâ kaşınmakla vakit geçirenlerin başına. v Dâma taşları gibi.. asvir'de A. S. nn bir fıkrasında şu satırları 0- kuyor Gerçi, iktidar hükümetlerin!n hikmetinden sual olunmaz. Fakat ne garip işlerdir. buu- lar: Geçenlerde - dürüp dnnürken, Denizyolları Umum Müdürünü Tekele baş yaptılar, Arkasından bir de baktık ki, Tekel Genel Müdürü de Denizyollarının ba- şına geçmiş, Bu becayişe 'acaba ne lüzum vardı?, “Yeni bir vak'aya geçelin Amerikada, taminde bulunan Adana vapurunun — ismi siline- Tek, yerine Malatya adı takıl- mış, Haliçde kalafata çekilen, Eaha ufak tefek, yaşlıca Malat- ya gemisine de Adana ismi hü- Tedilmiş. Tuhaf değil mi? Malatyaya e daha yüksek bir Tütbe tev tihine sebep ne? Düşündüm. Adananın pamu- ğu, fakat Malatyanın nesi meş- kurdur??? Onu da bulduk: Meyvası, Çok garip, çok garip. Bu meseleyi burada bıraka- hra da gelin öteki becayişin se- bebini araştıralım... Askeri Tıbbiye Ankaraya taşmıyoı Askeri Tıbbiyenin — bütün sınıfları önümüzdeki ders yılın» da Ankarâya nakledilecek, şim- diki binaya da, Eczacı Okulu yerleştirilecektir. Binanın biran €vvel devir alınmasına çalışıl- maktadır. Diş Tabebeti okulu- nun altındaki dükkânlar da istimlâk edilerek okul - genişle- tilecektir. ğ Yüksek tahsil adına iane toplayanlar Yüksek Tahsil Koruma Ce- Mmiyetine mensup bazı kimsc- lerin Üniversite Talebe Birliği- nin adını istismar ederek hal- kı iz'aç edercesinde iane top- ladıkları Üniversite Talebe Bir- liğinden yelen bir mektupta be- Hirtilmektedir. Fransız okulları müdi rlerinin toplanlısi Fransız Özel okulları Müdürle- Ti dün Müli Eğitim Müdürlüğün de bir toplantı yapmışlardır. 'Toplantıda idare yönetmenliği - nin tadili hakkında görüşülmüş - tür. Bir otobüs kazası Dün sabah Ayaspaşadan, Dol - Mahbahçeye inmekte Nu - rinin idaresindeki sir Belediye bto büsü yerlerin don o.masından miş r düvara dizmişlir. Kazada insanca bi: ylat olmamışsa da bu yoldan bir #aat kadar vesait işleyememiştir. ve virajdaki » v İki defa yaz, çiçeklerimi yor- muştu, Bugenvilyem — kızıl ve şarabi rerikli mahteşem ziyne' leri ile hâlâ duvarı küğıdlıyor du. Mistral rüzgârı yolu süpürü- yor deniz, dalgakıranda — koşt- yor ve ağaçlar facia artistleri Bibi vaziyetler alıyorlardı. Güller, hercailer, yasemenle sünbülteberler müşfik bir ana gibi baktığım ibadet eder gibi bağlandığım güşyedici rayihalı, çeşit ceşit renkli tarhlar! — İki defa yere serdiğiniz halılar a- dımlarımın altında yaprakiarını döktü!.. Portakal ağacı, balmumu çi- çeklerini kaybetti. Kış ocaklara kuru odun attıran, tiz sadaları yükselten aydınlık günleri ile geliyordü... Benim sonbaharır, astıkların üzerine uzanmış, teşin karşısında geriniyordu. Vücudümü- okşıyarak — kayan yün atkıyı üşüyen bir hareket- le düzeltiyorum Dışarıda bora sağnakları Ben yağmur severim, sağnağı severim; beni teerid ederler Ben hoşuma giden her şeyi se verim ve her şeyin fevkinde de kendimi severim, Bu gidişle kafamızı vurmak için yerlere serilen bu eserlerin taşla- rından daha katısını bulamıyacağız sanıyorum. Ailah rızası için bir ha- Güzelliğime, sıhhatime eski - den olduğu gibi kurbanlar nez- rediyordum. Daha canlı, daha emin, daha neş'eli ve hâlâ genç olarak tekrar harekete geçece- Hİ HABERLERİ Şehrimizde yeni türeyen bir moda Kukuletali takke giyen- ler, şapka kanununa müuhalefetten gezalandırılacaklardır Bon günlerda şehrimiz sokakların a takkeli, bereli, foso benzoyen ku kulatalı tipler görülmeğe boşlamış- Adım başında takkeli erkekler- gençlere rastlanmaktadır. — Bu kli takkelerin ekgerisinin tepo - sinde bir de ibik vardır. Bu - garip 've yersin moda üdeta salgın halini almış bulunmaktadır. İlgililer (Şapka kanunu) na ayk rı olan bu hali önlemeğo karar ver Mmişlerdir. Böyle garip — serpuşlar, takkeler giy teşkil edilen hu - ipleri tarafından yaka aykırı busl leanarak eŞapka kanununa hareket» suçu ilo adliyoyo ceklerdir, Havagazı fiatlarına .yine mi zam var ? Ankaraya giden hey'et zam isteğini henüz kabul ettiremedi Hayaga: darına, metre mika- bi başına iki kuruş ram yapıl için idareo tarafından Ekonomi Bu- kanlığına müracaat edilmiştir. Bu müracaatla masrafların çok duğu karşısında 16 kuruş fiyatın i dara etmediği iddin olunmaktadır. Zam için Ankaraya giden mudür de umumi şehrimiz Key, Ankarada temasla- etmektedir. n Bakanlıkç öylenmektedi: kabul e Birer derece terfi eden iğrelmenler On Üört Tlk okül - öğretm kidem süreleri dolduğundan kadro rici olarak birer dereco terli et - ilmişlerdi. Terfi eden öğrelmenler — şualar - dr: Leman Öge Fatih Okul Öğ- Mithat Teker Fatih 71. Okul Öğ. Halide İçsan Beykoz 30. Okul Öğ. Babtiyar, Köse Burgazada Okulu Öz, Cevdet Karakazan Kartal Sa- rı Gazi Okulu Baş öğ - Sadettin A- zıkay Bakırköy Kayabaşı okulu öz, Emine Karapınar Silivri Sayalar Okulu Baş. Öğ, Rıza Ergin Çatal - €a Kavaklı Köy okulu Öğ, - Şakir Pehlivan Çatalca Murat Bey Okulu Öz. Münevver Yumrukaya Yal! Teşvikiye Köy Okulu Baş. Öz, biha Öztoygan Silivri Ortaköy Oku lu Öğ, Fehimo Karal Fatih 24. 0- kul. Öğ, Şükran Özgün Bakırköy 4. Ok. Öğ, Neriman Kölemen Göz- tepo Okul, Öğ. Üniversite merkez binası 1 Marita tamamlanıyor Üniversite merkez binasında- ki inşaat 1 Marta kadar la- mamlanacaktır. Ek binalardaki aat ise önümüzdeki ders yı- kadar devam edecek! 800 kişilik bir okuma salonu ile 800 kişilik bir talebe kantini de mevcuttur. Edebiyat ve Fen Fakülteleri inşaatı bazı plân ve projele- r.n tamamlanmaması yüzünden iki sene sonra ikmâl edilecektir. | SYENİ "Ceza ve SABAN KARARAAARA AAAAAAAAAA AAA RARAARARRRARARARARA Hukuki Bahisler KARAARAAARARRARARARAARARAARAADAZ ».Www—W/MWWV/MMğ önleme tedbiri olarak kısırlaştırma,, ©n günlerde alüka çeken s dış haberlerinden — birl de Logs Angeles'li bir ba- yarın, işlediği suç dolayısi- te, mahkeme karariyle kısırlağ- tırılması oldu. Dostlarımdan sö- zü geçen konuya dair o kadar çok suale muhâtap oldum ki, bu haftanın yazısını bir ceza vo önleme tedbiri olarak kısırlaştır. maya tahsis edersem, akili ol bir mevzua temas etmiş bulu- nacağını düşündüm, Kısırlaştırma veya hadım et- menin bir ceza tedbiri olarak kullanılması yeni değildir. Asır- İarca ve asırlarca evvel Asü: ler ve Mısırlılar kısırlaştırmayı, irza tecavüz suçunun karşılığı bir ceza olarak tatbik etmiş ve hükmetmişlerdir. Fakat kısır laştırmanın suçların işlenmesi. liyecek bir tedbir olarak şünülmesi ve tatbikata konul masi nisbeten yenidir ve ceza- Jandırma ve önleme husurunda bilhassa XIX' uncu asrın ikinci yyarısında meydana çıkmış bulu han pozitivist nazariyelere da- yanır. Suçun vo sucluluğun, bün 'e ve ruh şartlarına dayandığı- ve suçluluğu intaç eden Yüt ve bedent vasıfların veraset y liyle intikal eylediği fikri mey dana çıkınca, önleme ve caza- dandırma bakımından İleri sü- Yülen tedbirler arasında kısıı laştırmanın ehemmiyetle ve dik katle göz önünde bulundurulma Bi ileri sürülmüştür. Gerçekten suç bünyevi ve ruhi kötü gart ve' hususiyetlerin netlcesi olun ca binnetice sözü geçen şart: lar veraset yoliyle bu nevi kim- selerin sulplerinden gelenlerden de tezahür edecekse, fenalığı b noktada kesmek ve bazı kim lerih nesil yetiştirmelerini ön- lemek zaruri sayılmak Tâzımge- lir denilmiştir. Arzolunan hareket noktasın- dan ileri gitmek suretiyle XX inci asrın başındanberi birçok: Avrupa memleketlerirde ve A- merika'da kesif bir fikir ve mev zuat hareketi husule - gelmiş, lasırlaştırmayı ve hadım etmo- yi bazan ırkı tasfiye edecek bir vasıta, bazan bir tedavi ve is- hazırlık Din dersleri İlk Okullardaki din 15 gubatta başlıyacaklır. Bu münase- betle bugün Milli Eğitim Müdürü Murad Urazın başkanlığında Milit derslori tim memurları bir toplanlı ya- pacaklardır. Çimento — işcilerinin reti mes'clesi Kartal Çimento fabrikası lo fabrika işverenleri arasında üc- retlere 025 sam talebi yünün- den çıkan iş ihtilâfinı gö &| zero Vilâyet Hakem heyeti, dün ca at 15 do Vali muavini miş'in başkanlığında Neticedo Hakem hey, den Osman Fikret Arkun ilo Z. Fın dikoğlu larında işçilere verilea ücretleri ve İlisan oo - taplı ti üyelerin. n, diğer çimenlo fabrika- fabrikanın mali durumunu inceliye- rek bir rapor hazırlarınlarına — ka- deki pa: iştir. Bu rapor önümüz - rtesi gürkü toplantıda gö y karar verilecektir. Öğrendiğimize göre fabrikada 300 işçi istihdam edilmekte ve vasati o nrak ayda 80 lira ücret verilmekte dir. lâh vasıtası ve nihayet bazan da | bir ceza olarak vazeden kanun metinleri mer'iyete — konulmuş- tur. İstitraten beyan etmek is- teriz ki, çok kere yapıldığı gi- bi, kısırlaştırma ve Hadım etme eeit F gün sayılmış, fakat -Amerika Ali Mahkemesi 1/haziran/1942 tarihinde Oklahama devleti ta- rafından mer'iyete konulan kı- sırlaştırma kanunu bu suretle telâkki etmemiştir. Mahkemece M —eRE M Doçent Dr. Sulhi Dönmezer yi birbirine karıştırmamak 1â- Zmgelir. Kısırlaştırma bir kira- senin sadece çocuk yapmak ka- biliyetinin ifnasını — tazammlin lor; ameliyeye tâbi tutulan ga- hıs cinsi fonksiyonlarını yerin: getirebilmek kabiliyetini muhn- faza eder. Halbuki hadım etme halinde, ameliyeye tâbi tutulan, hem hicbir türlü cinet fonksiyon ifa edemez vo hem de çocuk yapma / kabiliyetini zayi etmiş olur. Psikovatların — gerek tedavi vo gerekce — nesillerini körlet- mek maksadiyle kısırlaştırılmı- larını ve hadım edilmeleri tat- bikatına, —Avrupa'da ilk önc Zürleh'de yirminci asrın baş- Tarında geçilmiş, Birleşik A- merika Devletlerinden İndir- na 1907 yılında hadım etmeyi Mükerrirler ve - tedavisi müm- kün olmiyan hastalıklara müp- telâ âlğer bazı kimseler için ka bul eylemiş, bu devleti Washing ton, California, Conneeticut, N2 vada, Lova. New - Jersey, New k, Dakota, Oregan, Kentucky Devletleri takip eylemiştir. Ha- len bugün Birlesik Amerika Devletlerine dahil 30 eyalette kısırlaştırmağa imkân veren ka nunlar yürürlükte bulunmakta- dır. Bu devletler arasında kısırlaş fırmayı ehemmiyetle tatbik e- den California olmuştur. Bütüz Amerika'da kısıflastırılmış olan 33,000 kişiden 13,000 1 bu dev lette #özü geçen ameliyeye tâbi tutulmuşlardır. Bu — tatbikatta mezkür devlette faaliyet icra €den «Beşeriyeti İlerletme Te- #isinin> büyük propaganda his- zesi olmuştur. Amerika'daki bil fün bu kanunlar anayasaya uy- Necmeddin Molla Kalliğ İ Dün defnedildi Evvelki gün bir kalb krizi netice- sinde ani olarak vefat eden, mem - leketimizin tanınmış simalarından eski adliyo nazırı vo sabık Kastamo nu mebusu Necmoddin (Molla) Ko cataş dün Karacaahmet civarızda- ki ailo kabristapına defaolunmuş - tur. Merbumun cennze töreninde, ak- rabalarından vo alıbaplarından ba; ka gehrimizin tanınmış — kimsele vo büyük bir kalabalık kitlesi hazır bulunmuştur. Y Cenaze namazı Beşiktaşta Siran camüinde öğle namazını müte- n kılındıktan sonra merlümün naşı Boşiktaş iskelesinde hazır bu- lundurulan vo ismini taşıyan, Der Yollarını numaralı üüde taşınmış, buradan Üsküdara Beçilmiştir, oradan Karacaalınıcda götürülerek aile kabristanına def - nedilmiştir. Ailesvi efradına baş saj Diğı merhuma ahahtan mağfiret di- Teriz. ilerl sürülen mucip sebebe göre, eböyle bir kanun fertler arasın da, anayasaya aykırı olan bir farklılagma yaratacaktır. Ha!- bukl biz cürmi vasıfların veraset yoliyle intikal eylediğine da en basit bir esasa dahi malik değiliz.» Avrupa'da 1929 tarihli bir Danimarka — kanunu bir takım bozukluklara sahip şahısların, keni auzaları ve Adalet Bakan- lığının müsaadesi ile kısırlaştı- rılabilmelerine müsaade eylemiş tir. Keza Finlandiya 1935 tar'lı N bir kanün ile aptalların ve enormal bir temayül ve kuvvet arzeden cinsi sevki tabiilerini orlaya koyacak cürümleri ( 'yen veya bu nevi cürümlere te- tebbüs eden suçlu şaheların kı- sırlaştırılmalarını kabul — eyl>- misti Almanya 14/temmuz/1933 ta rihli bir kanunla irsi hastalklor la malül kimselerin ırkı tasfiy> maksadiyle kısırlaştırılmaları kabul eylemiş ve yine ayni içinde intişar eden bir Alman Ceza Kanununun 42 inci Tadddesini değiştirmi. ba- Z) gartlarla, muayyen suçlar fa- illerinin hadım edilebilmesini kalul eylemiştir. Bu kanun ge- veğince 1934 ve 1985 yılları a- Yasında Almanya'da 996 suç fa- ili hadım edilmiştir. 1934 ve 1985 yıllarında ayni ceza Da- nimarka ve İsveç tarafından da kabul edilmiştir. Sözü gecen Al man kanunlarının medeni dün- yada ne suretle telâkki edildik- ler! hatırlardadır. 1935 yılında Berlin'de topla nan büyük beynelmilel ceza is. lah kongresinin müzakere ey- hdiği meselelerden — biri de «Modern Ceza Sisteminde har- gi hallerde ve hangi kaide- lere uygun olarak kısırlaştır- ma ve hadım etmenin uygun te Tâkki edilebileceği» olmuştur. Berlin'de ve Nazilerin ırk na- zariylerinin revaçta bulunduğ 1 sıralarda toplanan kongre, ırki, gati ve cazai maksatlarla yapı: 4 lacak kısırlaştırma ve hadım et me ameliyelerini mahsus bir tz- kım şartlarla kabul eylemiş «cebren yapılacak hadım etm> hukukçu ve hekimlerden mürek- kep bir komitenin her husuzi hali ihtimamla tetkik etmesini dayacak muntazam bir usu- tatbiki gartiyle ve azami bir maküliyet içinde olmak üze Te terviç olunabileceğini» hüküm altına almıştır. Ayni kongreye eden İtalyan murahhası, ırkı tasfiye maksadiyle yapıla- vek kısırlaştırma ve hadım et- me ameliyelerini ma zası bulunmak şartiyle kabul eylemiş, fa Fa olsun, cel t ne maksatla olur kısırlaştırma; £ kalmıştır. Fransa, da- ne maksatla olu: muhal Yazan ; CLAUDE CHAUVIERE Tefrika ğim, Ah! Bilhassa genç ola- rak... ; Damarlarımda dolaşan hayat resinden bir çiçek gibi yacaktım. Postacı Paristen gelen üstü gikolatalı bir kutu nuga getirdi. Jak daha iyi bir talihe lâyık at ile beni asla unutmadığı- bana isbat ediyordu. Mektubunda garib bir rette beni tehdid ediyor, diyor- du ki: tüi görmek için neresi olur- sa olsun gideceğim... Detektif oluyorum... Sizin katı yüreklili ğinize kendimi kurban etmek için sizi bulmak üzere icab eder 8e Fransayı, bütün müstemleke derini, arzın beş kıt'asım da u- rıyacağum, ayrıldığımızdan beri muhtelif adreslerimi ve şimdi askerlik — hizmetimi - yaptığımı öğrendiniz... Cellâd! Kışı (Mo- nako) da geçiriyorum. Bu yaz sizi uçarken avlamak için garb ve şimal plâjlarını - dolaştıra. Yolumun — üstündeki — kadınlar hep inlediler... Başımı bile çe- virmedim.., Bir tek gayem var- dı: Siz, dalma siz!>. Evvel gelen telgraflarına ve mektublarına aldırış etmemiş- tim, tekrar okudum... Tam za- manında geliyordu! Bu hasretnameyi — birdenbire Keragatin ağırlığını müdahane- lerden, nükteli cevablardan mah Tumiyetimi, kadınm en ehemmi yetli hayat mihverini teşkil e- den noktayı: Hayranlığı, onu gevkeden, teslim eden ve İnki: şaf ettiren âmilin, erkeğin yök luğunu hissediyordum. Hâfızam, Jakın kâtırasını bir kordelâ gibi sarıyordu. 'Temet- lük « Ze susamıştım. Uyu- uk gizmim, yeniden uyamıyor- du. O beliğ bir nefes gibi dola yor ve bir aşk iniltisi geklinde dudaklarımın üzerinde ölüyor. du. Âni bir feveranla, yazdım: «Geliniz, çabuk geliniz: Alçak masamın üzerini kap- n şekerlemeler arasında ma- vi kâğıdımın üzerine yazdığın telgraf, daha kurumamış paxlı- yordu, tekrar gözden geçirdin. Acayib bir sayha çıkardım. Bis .12 Çeviren : REFP rini itip kakmak, birdirbir oy- namak, odada taklak atmak gi- bi çocukca isteklerle uşağı ça- ğırdim: — Geren! Postaya... Acele, çok acele... Sırtı islak pelerinle bir kap- lumbağa kamburuna — benziyen Gereni. tekrar — görüyorum Bahçenin demir parmaklıklı ka- pısını açıyor, olduğu yerde dö- nüyor, tereddüd ediyor, açıkca alay ediyor. Onu geri çağırma- İt idüm. Bir iki kilometre imt rabaları için ağır, yayalar iç killi topraklı bir yo el için inecek. Kader bekliyor. Pencerenin arkasında dündik ve inadcı tekrar Jak'ı görmek istiyorum, .. Çılgın bir erkeği — kollarımın arasında tutmak istiyor: Katılasan sinemin üstünde çe- nesi titriyecek... vıarı Jak deli gibi kalbimin üzeri- 'ne yıkılmak için koştu. Giyim CEVAD ULUNAY kuşamda pratik bir tarz ihtiyar eylemiştim: Kısa saç, ökçesiz kunduralar, açık renk kaba ku maş, cteki yahud tahtadan pişirecek veya sepeliyecek ka- dar açık yer bırakacak olan ka şeden kücük — yeleği ile bany kostümi Beni Yfevkalâde ve hiç bekle- mediği gibi buldu. Olduğum gibi benliğimi ke fedebilmesi için tam ziyaya kar şı cebheden kendimi gösterdim. o Hayal! Atıldı. Ona — Git! Çok geç! Diye haykırmalı mı idim? Duvarları badanalı, rüstik » mek odasını, zevkine düşkün mın istediği gibi istirahat ede bileceği salonu, geniş yazı ma- sası ve raflarda dizilmiş kitab- ları ile kütübhaneyi, üst katla, yaprakların arasında — tuvaiet kabineleri ile yatak odalarını, ince çakıl döşeli taraçayı, f namın, posta vapurlarının ve gü neşin kaydığı arsalar sema ura- sında bir hat gibi uzanan man- araya hâkim cihannüı anua | tım. Teni sıkı, pürüzsüz, toz e penbe idi. Bu iki senelik atalet benim kısırlaştırma ve hadım etmeyi reâdeden memleketlerden olmuş vo rıza ile de olsa kısırlaştırma ameliylerinin ferasını suç say- zo'ştır. Bu nevi tatbikat Katolik Kili- sısi tarafından giddetle mah- küm edilmiştir. Bununla bera- Ler, kilise mükerrirler bakımın dan bir önleme tedbiri ve yahut bazı suçlular hakkında bir ce- za olarak tatbik edilecek kısit- laglırmanın meğru sayılıp sayıl 1 yacağı cihetinde bir beyanda bulunmamıştır. Irkı mühtelif noktai nazar- dar. tasfiye eylemek maksadiy- l yapılacak - kısırlaştırmaları muvaffakiyet şansları hakkında, çizmeden yukarı çıkmamak için bir gey söyliyemiyeğiz. Bunun- la beraber son yıllarda bazı anemleketlerde ırkların - tasfi si Şolunda husule gelmiş bulu- nan kısırlaştırma histerisini şah sat hicbir zaman tasvip eyleme- Gik. Bizim akıl hastalıkları mü tehassıslarımızın — nasıl telâkki eylediklerini bilmiyorum amma, Amerikan mütehassısları, mu- ayyen bir nesil içinde, irsi ak:l hastaları arasındaki tekessürün örlenmesinin aklan bozuk olan- ların umumi yekünu, normal gartlar altında, ancak £ 11 azal tacağını beyan ediyor. Bilhassa din adamları her tür lü kısırlaştırmanın — aleyhinde Hu'unmaktadırlar. İlim adamla- rı arasında da bu tatbikatın aley hinde bulunanlar çok adettedi a ve California bulunan Kı: tırma Kanunları XIX unı vın başındanberi mer'iyetti lardı, Amerikanın en bü; syal filozofu asla doğmaya- cak ve Birleşik Amerika Dev- letlerinin bazı - reisicumhurları ortada gözükmiyeceklerdi.» Biz öyle zannederiz ki, ırkın tasli yesinden ziyade milletin uygun Tmedeni gartlara muvafık ve nis bi bir konfor içinde yaşatılma- sına müteveccih gayretler ter- Ch olunmalıdır. Bu, dolayısi; nkın tasfiyesini de sağlar. Suçluluğu ve suçları önlemek bakımından kısırlaştırma tatbi katıma — gelince: Bu tatbikatın meşru — sayılabilmesi için her geyden önce ve her türlü şüphe den âri olarak suçun ve suçlu- Zuk temayüllerinin — irsen inti- Fal eylediğini isbat etmek lâ- zımgelir. Bugüne kadarsa bunu biçbir kimse müsbet surette ye- £'ne getirememiştir. Bilâkis ak- sinin doğruluğunu — düşündüre- cek çok delil ileri sürülmüştür. smani cezalar hemen hemen Eevirlerini doldurmuş - olarak küyorlar; bunların kıymet faydaları üzerinde derin nazardan hi cezai maksatlar itibariyle mü: bet bir netiçe sağlıyabileceği ni zannetmiyoruz. Esasen bizim karun vazumız, - kısırlaştırma- < bir ceza olarak ihdası Şöy- e dursun, hattâ Ceza Kanunu- | muzun bT1. maddesiyle viza ve | mmatafakat üzerine —dahi olsa | yapılacak kısırlaştırma ve ha- dım etme ameliyelerinin gerek wil ve gerekse —mağdurlarını cezalandırmış bulunmaktadır. ırlaştırmanı nden tuttum. ağaçları Bibi olan ki si- im ta- termek üzere Kenarlarına Aloes dikili yolları, dantel armud ağaçlarının altındı raları, ve her birisi bir i şıyan, çağrıldıkları zaman ce- vab verdikleri zannolunan hay vanları gösterdim. Bayıldı, sıçradı, şarkı di, ağladı. En küçük reaksiyonlarını iz- har ediyordu: — Beni alıkoyuyor musunuz?| — Biraz. — Bravo, bravo! Dünyanın' bir ucundan gelen bir köletiz olacağım. Zararsız köpekle ki- bar kedinin arasında, ayaklarını, zın dibinde yerimi isterim, İki omuzundan tuttum: — Arkadaş Arzı ötesinden — ikiye bir çocuk işareti yaptı: — Ölünceye kadar! dedi. Ölüm! Pembe ağzında bu ke- ra kelime! Onu bir meyı bölen, gibi sıkacak- unutkan vücudüme bilgili ve mü tecessis sıcaklıkla karışık - bir| bakirelik hassasiyeti vermişti. Budalaca ahlâk — mefhumla: göyle irade buyurmuş: <İhi lar, devrelere göredir» yâni, şeh vet yaşına maliksiniz, artık ona sahib değilsiniz. İkiniz” de birbirinizin aynisiniz, yanyana yaşayınız, (Devamı var) 8 OCAK 1943 glla/wa Buna israf ve idaresizlik derler skidenberi Türk halkı- ni fedakârlığa düvet edenler hep şöyle der. lerdi: Din ve devlet uğruna! Türk milleti din ve devlet uğ- runa bütün — varmı verdi; nç kaldı, fakat orduyu doyurdu; çıplak kaldı, fakat orduyu giy- dirdi; evini barkımı imardan vaz geçli, fakat orduyu sâhlandır- dı; çoluğunu çocuğunu destek- siz bıraktı, fakat hududları ae kersiz bırakmadı. Osmanlı im«e paratorluğundan — cumhuriyet devrine girerken anavatan okul- Buz, yolsuz ve yarı harab idiyse, hududları / beklemekten - imara vakit bulamadığı içindir. On senedenberi İkinci Düaya Savaşının korkunç alevleri yur- dumuza sarmasın diye - büyük bir orduyu, Türk tarihinde mis- li görülmemiş sayıda bir kuvve- ti ayakta tutabilmek için de «Vatan ve İstiklâl» uğruna!» prensibine uyduk; büyük feda. kârlıklara katlandık. İş başına gelen kabinelerin hepsi büdeeyi durmadan yükseltirken buaun bir zaruret olduğunu haykırdı- lar; büyük Tnasrafları sadece Milli Müdafaa için diye haklı gösterebildiler. Buna millet i- nandı ve şikâyet etmedi. Son günlerde genç bir iktisad ve maliye bilgini büdeeleri tet- kik etti ve meydana çıkardı ki 19389 Ja 1948 yılları arasında Milli Müdafaa masrafları yalnız yüzde 280 artmıştır. Halbuki Maliye Bakanlığının masrafları G yüzde 416, Milli Eğitim masraf | ları yüzde 641, emniyet umum müdürlüğü —masrafları yüzde 489, gümrük muhafaza Ko« mutanlığı — masrafları yüzde 464 ve matbuat müdürlüğü mas rafları yüzde 454 nisbetindi <o Zalmıştır. Eğer büdeemiz Müdalaa masrafları yüzünden kabarmış olsaydı sivil idareleri- mizin maâsraflarındaki artış nis betinin en çok yüzde 280 olmas Tâzamdı. Hükümetin, ü Milli - Müdalaa masraflarının şon derece arimış olmasından bahsederek kendisi- ni mazur göstermeğe bile bile çalıştığını ve böylece milleti al- mem; bu takdirde Maliye Bakan lığında masrafların ne yüzden artlığını tesbite muktedir bir tek maliyecinin bulunmadığına hükmetmek lâzım geliyor. De- mek ki büdeeleri yapanlar ve müdafaa edenler karanlıkta el yordamlle hakikate ulaşmak ise temişler, yanlış tahminlerde bu- lunmuşlar, aldanmışlardır. Fakat zannetmiyelim ki belis ren bu hakikat karşısında, bun dan evvelki kabineler kendile- Tini müdafaadan ücizdirler: On- ların ellerinde, kuvvetli görü- 'nen bir mantık vardır, o da şu- dur; Şimdiki harbler eski harbe lere benzemez; şimdi milletler çarpışıyor; savaş zamanında zafere nlaşabilmek işini yalnız si Tâhlı kuyvetlere — bırakamayız, sivil hizmetlerin de vatan mü- dalaasında büyük rolü vardır. Bu itibarla bütün büdce yekü- nu vatan müdafaasına tahsis e- dilmiş demektir. Biz de onlara diyeceğiz ki? Doğru söylüyorsunuz; fakat va tan müdafaasındaki tesiri bakı. mundan silâhlı kuvvetlerin ehem miyeti en az yüzde altmıştır; harb etmiş milletlerin büdeeleri üzerinde yapılacak kısa biz in- celeme bu hakikati meydana çe karacaktır. Sivil hizmetlere a- id masrafların Milli Müdafaa masraflarından daha büyük nis bette artması ancak İsraf ve 1- daresizlik Yfade eder. Kadircan KAFLI ———LTİM—MML—TL—E—İO;?; Mısır bandıralı bir motör kaza geçirdi 'Xusır bandıralı €Tarık> motörü lmanımızdan ayrılmakta iken fır tına tesiriyle sahile bindirmiş va 10 kişilik — mürettebatından 3 ü yaralanmıştır. “Yaralılar derhal kaldırılmıştır. hastahaneye * Abonozda 27 No da Hanife ye ait bir Genel evd eyangın çık mış etrafa sirayet etmeden söndü rülmüştür. Rumi K.sâni 1364 26 Kasım: 98 - Ay: Vasati Güneş T 03 Öğle TÜ Ğ İkindi 15 Akşam | | | |