18 OCAK 1919 YAZAN: Eski bir politikacı: Ali Kemal için Artin Ker nal dendiğini ilk defa işitiyordum Nihayet d. anamadım, İngi: liz üniforması giymiş, fakat ha linden ve Türkceyi gayet yi ko nuşmasındari yerli ve gayrimüs lim olduğu anlaşılan bir memu- ra — Ne sıkı kontrol! dedim, Şimdiye kadar hiç de böyle de- ğildi! Bu sözü memurun a bir şeyler kapmak için miştim. Yüzüme dikkatle bak- tı. Gazeteci olduğumu hiviyet varakamdan anladığı için suali- mi tabil bulmuş olacak ki: — Ararız tabii, Ali Kemali kaçıtmak istiyorlar! dedi. Ben de zaten bu cevabı bek- liyordum. Ali Kemal beyin 36 saat evvel, Beyoğlunda bir 0:0- bille kaçırıldığını - biliyordum. Fakat o sabah, bu sıkı teftiş ve takibi gözlerimle gördükten son ra, İzmitte Ali Kemalle karşıla- şacağımı asla hatırıma getirmi yordum. 'Tren Derince istasyonunda | tekrar durdu. Milli ordu ile İs-| tanbul şehiri ve itilâf kuvvetle- | ri arasında hududu teşkil eden | büyük köprü başında treni tam bir saat beklettiler. Hüviyet va rakaları tekrar gözden geçiri!- | di. Kanapelerin altından furgo-| na kadar her taraf elekten ge- çirilir gibi araştırıldı. Nihayet bu trenle Ali Kemalin kaçırıl. madığına kat'i kanaat — getiril- miş olacak ki yol ayrıldı ve tre- nimiz müttefik işgali altındaki yerlerden kurtulup hür ve müs- takil Anadolu topraklarına ka- | vuştu. ndan Nihayet İzmite varıyoruz. Sa at bire geliyor. İstasyon tenha- dır, tek tük satıcılardan başka | kimseler görünmüyor. Bir kaç çocuk, biraz ilerde <Ali Kemal | geliyor, Ali Kemal'» diye bağ- | rışıyorlar. Bu bağrışma, Hay- darpaşadan İzmite kadar hep 'Ali Kemali konuşan, onun heye canını çeken tren yolcularını biatile pencerelere koşturdu. Va gondan - firladım. Çocukların yanına koştum: — Nerede Ali Kemal? İçlerinden bir tanesi - denize doğru dönerek iskeleyi elile gös terdi | — Nah orada! dedi ve tekrar arkadaşlarile konuşmağa koyul- du. Bu habere inanamıyorum fa- kat var kuvvetimle iskele, maktan da kendimi alamıyo rum. İskelede kırk elli kişi top- | lanmıştır. Çoğu yalınayak, yır- tık pürtük elbiseli bir kalaba - lık... Belli ki işsiz güçsüz takı- mından... Her halde bir merak üzünden burada toplanmışlar- dır. Aralarına katılıyor ve soru yorum: e koş bekliyorsunuz böyle Ellerile yirmi çıkta durmakta otuz metre a- göstererek — Artin Kemal bu gemide i- miğ, ginidi Karaya çıkaracak -| lar! dediler. | Artin Kemal! Bu tâbiri ilk Gefa - işitiyordum! Anlamamış görünerek — EKimmiş bu Artin Kemal? dedim. e baktılâr fakat cevab yahud vermeğe lü- zum görmiyerek omuz silkmek- le iktifa ettiler. Az sonra bir sandal iskeleye yanaştı. İlk olarak Cem'i bey karaya çıktı. Elini uzattı, Ali Kemal beyin çıkmasına yardım etti. Onu bir sivil memur daha takib etti. Sahilde bir kaç polis ve inzibat memuru beklemekte- dir. Ali Kemali ortalarına aldı- lar. İskelede biriken kalabalık | arasından ıslıklar, <Yuha!> si leri yükseliyor, arada sırada <Artin Kemal, Artin Kemal! diye bağrışanlar oluyor. Peyami Sabah başmuharriri, bır bağrışmalara ehemmiyet ver miyen vakur bir tavır ile iler! mektedir. Üzerinde koyu lâci- verd bir elbise vardı. Gözli her vakitki gibi burnunda, £ kaşlarının üstüne kadar inn tavırları serbestti. Kendine ü kemmelen hâkim bulunmal;ta YENİ SABAH Eskişehir sanayii çalışma durumu Devlet Demiryolları cer atölyesi ile *şeker fabrikasında çalışanların durumları birbirine hiç uymuyor Eskişehir (Hususi) — Eski- gehire tabiat büyük bir cömert likle bol sıcak su vermiştir. Ha mamların pek çoğunda ve bazı evlerde doğrudan doğruya yer- den kaynıyan sıcak su kullani- hır, Fakat koca şehirin dörlte biri bu nimatten — mahrunt- dur. | | Yine burada Türkiyenin en Şifahı Kalabak içme suyu müt-| hiş bir gürlükle akar durür. Tertibatsızlık yüzünden ve ebil olmadığı bütün halk tarafından görlülen belediye yüzünden by şifalı içme suyundan da fayda- lanan evler parmakla göste bilir. Diğer taraftan şeker fabrika- sında çalışan daimi kalifiye iğ- gilerin maaşı 60 liradan başlar. Ekseriya yanlış tak rilen prim ©25 dir Mevcud 1200 kadar işçiden | Yalniz daimi olanları iş elbisele- rinden faydalanır. İşçilere len bir kap yemeğin doyurucu | olmadığından şikâyet edilmekte | dir. Muvakkat işçilerin aile sağlık tesisleri hariç sosyal yar dımların hiç birinden faydalana ile- eri- miyor. Hele işçi ailelerini fabri- ka idaresi aldığı kararla hasta- haneye de yatırmadığı iddin e- diliyor. Sağlık bakımının zayıf oluşu ve gıdasızlık yüzünden hastalık nisbeti de yüksek. 1947 yılı an hast: akim ayında açı eye çeşitli şikâyetle müra- at edenler 3345 kişidir. Bun- ların da 1873 kişisi hastadır. Buna mukabil Devlet Demir- yollarının cer atölyesinde gay- retli Türk çocukları, idarenin bütün mensubları gibi eşit hak lara sahibdir. Ölüm sandığı, ece lile ölüm halinde umum müdür ile bir günlük (1500) li- ralık ölüm tazminatı düşünmlş ları memur, işçi müstahdemleri için kurulan andık çok dikkatli ve iyi işlenmiş bir yönetmelikle küçük büyük her dereceli işçi ve me- muru ayni adil himayesi altına almıştır. Geçenlerde yeni sant- ralin yerleşeceği büyük bina ile işçiler için yapılan modern ye- mekhane, soyunma ve giyinme binası, çer atölyesini örnek bir iş yeri haline getirmiştir. hi olduğu her halinden, - bil <Artin Kemal!» diye b yaygaracılara Karşı du. beliren kayıdsız ve biraz da müs tehzi tebessümden belli idi. Böy- | lece sivil ve resmi polislerin or- | tasında ve kendisini takib eden kırk elli sinin önündi n meraklı kafile birinci ordu kara: tiği ista kasrına 'on üzerindeki tirildi. Ali Kemal ordu karargâhına götürülürken, İzmit telgrafhane | si de vaziyeti Ankaraya bildiri- | yordu. Beş on dakika sonra, Da hiliye Vekili İzmit mutasarrıfı Sadettin beyi makine başına ça ğarıyor ve <Ali Kemalin ilk va sıta ile ve mahfuzen Ankaraya sevkini» kat'i bir dille emre yordu. İzmit mutasarrıfı, bu telgrafa cevaben Ali Kemalin birinci or- | du kumandanı Nureddin paşanın emrile ciheti askeriyece tevkif edilerek ordu karargâhı ittihaz olunan binaya götürüldüğünü bildiriyordu. Bir müddet sonra, Dahiliye Vekâletinin doğrudan Nureddin paşaya müra le mevkufun Ankaraya i istediği haber alındı. Nured din paşanın bu müracaata na- sıl mukabele ettiğini ileride gö- receğiz... Şimdilik vakanın cer yanını “cısa bir zaman için dur duralım ve linç hâdi: rudan doğruya alâkasını gi ğimiz Nureddin paşanın ş: ti hakkında biraz tafsilât (Dev e| Mi LA L T AM OA GUD UNU SVULÂF EZMESİ A UA L ZBUĞDAY İRMİĞİ A TA VAS İN şPKORN FLAVER Aİİİ NAÂAÂ AĞ | ADAPAZARINDA görünmez kaza / Nüreddin paşanın ZZ Yaşlarında bir çocuk av tüfeğile oynarken 'aadet ismin- de bi rkızın beynini parçalıyarak öldürdü Adapazar (Hususi mizdeki Güneş Kiremit fabrika- sı işçilerinden 17 yaşında bir kızın feci şekilde ölümü ticelenen bir Şehri- heti | Wi ur. Hâ olmuş Çanakkalede Akşam Kız Sanat Okulüu açıldı Çanakkal Hal. kımızın sabırsızlıkla - beklediği Nedime Hanım Akşam Kız Sa- okulu 3 ocaktan — itibaren açılarak tedrisata başlamıştır. Bu okulun açılışı halk tarafın- dan memnunlukla karşılanmış- tır. (Hususi) - rkışlada şiddetli soğuklar | Şarkışla (Hususi) — Bu yıl | kış ilçemizde bütün şiddetils hü | küm sürmektedir. 25 senedenbe ri görülmiyen soğuklar — köyl gehir arasında irtibatı zorlaştır maktadır. | İki yolcu şiddetli ayazın tesi riyle donmuştur. Havalarda hiç bir düzelme emareleri dâhi gö- | Tülmemektedir. Sühunet 25 n tafsilâtını aynen bi:di- riyorum Güneş Kiremit Fabrikası mu- rslan Savaş, oturmak u odasının kapısı ara- sından soğuk girmemesi için bu ralara kâğıd yapıştırmak üzcre işçi çavuşundan birisinin bu iş le meşgul olmasını istiyor. O da Saadet isminde 17 yaşlarında genç bir kızı gönderiyor. Saa- det yanına aldığı diğer bir kızı arkadaşı ile odaya girip işini bi tirdikten sonra biraz da temi: lik yapalım diyerek eşyayı Kal dırırken Arslan Savaşa ait y takların içinde gördükleri av tü feğini yavaşca alarak Ssofaya bir kenara koyuyor. Bir müddet sonra; - Arit Köy Enstitüsünde okumakta ken yılbaşı tatili münasebetile izinli gelmiş olan mutemedin u Fahrettin Savaş (11 yaşla- rında) meydanda gördüğü tüte ği görünce alıp oynamağa Faş- hyor. Bunu gören Saadet aca ba ne karıştırıyor diye kapıdan bakarken ateşlenen tüfek z: lhnın beynini parçalamış ve der hal ölmüştür. Savcılık hâdiseye el koymuş, tahkikat devam ct- mektedir. Bucak diser ilçesinin posta işleri (Hususi Burdür - rası işliyen posta kam u Bucak postasını da alarak asabaya üç kilometre mesafe- de bir arabaya teslim edip sit geçmektedir, bu yüzden de Posta buraya geç gelmekte idare de ayrıca bir araba Antalya y tran ödemeki bu kısa mesafe a- raba ile 2 veya 3 saat geciktir- mektedir, bahusus bu mevsimde ekseri zamanlar geç geldiği için de tevzlat ertesi güne bırakıl maktadır, tabiatiyle bir günü postahanede Tisafir edilen bil- hassa gazeteler kiloluk kâğıdlar meyanına düşmektedir. P. P. T. işletmesi Burdur - An talya posta ötomobilini üç kilo metre mesafeyi bertaraf ederek Bucağa da uğratmak ihtiyarin- da bulunursa belki arabaya öde nen bir mikdar para tasarruf e- dildiği gibi posta da beyhude bir gün geciktirmez, zamanında Bu- Taya ulaşmış olur Biga orman idaresinin cipi Biga (Hususi) — Başvekâlet koordinasyon heyetince iki kadar evvel aeyriseferden olunan Biga orman işletmesin: ait (Ceep) saltanat arabasının bir iki gün evvel bir köye gidip geldikten sonra tekrar bulundu- ğu yere kapatıldığı öğrenilmiş - tir. Uzunköprüde çiçek aşısı Uzunköprü ( Hususi) d- gemiz merkezinde de umumi Sıh hi tedbir meyanında, halka bilâ istisna çiçek aşısı, sıhhi ekipler Tahminen (8800 — vatandaşa muvaffakiyetle tatbik edilen gıya giddetli soğuğa rağmen| halkımız tarafından büyük bir| alâka gösterildiği memnunlukla görülmüştür. Eşmede modern ve yeni cezaevi yapıldı Modern ceza evi 60 kişi- dik inşa edildi. Halen 19 suçlu yatıyor Eşme (Hususi) — imehin ceza evi bir han odasında peri- şan bir vaziyettedir. Yıllardan sonra nihayet modern bir cezae- vi yapılmıştır. Yeni yıla girere ken mevkuf ve mahkümlar da yeni cezaevine nakledilmişler - dir, Cezaevinde mevkuf ve mah- kümların yerleri ayrılmış, her iki tarafta da mutbak, helâ, lâ> vabo ve banyo yerleri, ziyaret ve konuşma yeri, gardiyan oda SI ve saire. Hepsi muntazam ve tertibli şekilde ayrılmış, es- Ki hapishaneden gelen mah - kümlar durumdan memnun, kat insan bilerek veya bilmiye- rek suç işleyip bu ceza yerine düşer diye yine ürperiyor. Ha- len cezaevi 60 kişiliktir. Mah- kümlar 19 erkek ve bir kadıa- dan ibarettir. Suçların çoğu zi: na ve hırsızlıktır. Köy evlenme- lerinde nikâh muameleleri zama nında ve formalitesine uygun surette yapılmamaktadır. Zina dâvaları, bununla alâkalıdır. F: kat bu dâvalar da gün geçtikçe azalmaktadır. Tavşanlı n- yit ocakları Randımanı yükseltmek için yeni elektrik santralının te- meli törenle atıldı Tavşanlı (Hususi) — Tu Bilek Linyit kömür ocaklarının makineleşmesi ve enerji ihtiya- cının karşılanması için Amerika dan getirilen 2X1000 Km. kud retindeki elektrik santralınm te mel atma töreni bugün saat 15 de seçkin bir dâvetli huzurunda yapılmıştır. Bu santral 1949 yılı sonlarına doğru ikmal edilecek istihsal de bir kaç misli fazlalaşacaktır. Biga kaymakamınin bir mektubu Biga kaymakamlığından aldı- ğımız bir mektubu asıl haber- den fazla olması münasebetile matbuat kanununa uyarak kı- saltarak özünü neşrediyoruz «Yeni Sabah> gazetesi nesri- yat müdürlüğüne: Nuruosmaniye No, 13 İstanbul Gazetenizin 14 Aralık 948 ta rihli ve 3491 sayılı nüshasının 5 inci sahifesinde (Biga köylü- sünün haklı feryadı...) başlığı altında neşrolunan yazı görül- dü, Aşağıdaki açıklamamızın ga zetenizin ilk çıkacak nüshasının ayni sayfa ve ayni sütunlarında neşrini rica ederim. 1 — Köylü Bankası için, Zi: raat Bankası vasıtasile, Beledi- Yeler Bankasına on bin Tira d Zil (1371) lira (98) kuruş g lerildiği Zıraat Bankasının t dikli kayıtlarından anlaşılmak- tadır. Toplanan bu - paraların âkibeti hakkında on muhtar su al sormadığı gibi tevbili ve ih- tar cezalarile de tecziye edili mişlerdir. Toplanan paralar il- ler bankasındadır ve deve olma mıştır 2 — Bu paralardan iade edil miş tek santim dahi yoktur. İ- ade edilmesi hakkında da ban- kaya her hangi bir talimat gön- derilmi 3 — İade olunan para bulun n, muhtarların ların madığına nazar: sıkıştırılarak, p: rettirildiği de bahis konusu olamaz. Mevzuu; köylerin tarım, van ıslahı ve bayındırlık saha larında kalkınmasını temin v köyler mevcud telefon tesisl kim ve idamesini olan Biga köyleri sayılı köy kanununun 47 v 1580 sayılı belediy kanununun 133 ve 134 maddeleri uy 1944 yılında kurulmuş kanuni bir müessesedir Her gün biraz daha birliğin, gelişen köy -kalkınmasındaki, mühim rolü asla küçümsen: köyler — birliğinin birlik genel he, dört kişilik idare heyeti tarafın dan alınan kararlarla sarfedildi tince seçilen fidanlık ustasının parasını Tarım Bakanlığı ödediğine ve birlik yazı ve'hesab işlerini özel idare gördüğüne göre bu ten geçin 'oktur 4 en kimse 'atandaş her idari yoldan hak dırlar 3ütün müracaatlar tam bir titizlik ve hassasiyetle in lenmekte ve kanumt gere n tırılmaktadır. Muhabirinizin, id diasına uygun, tek bir misal da hi veremiyeceğini zan mid etmekteyim Biga kaymakamı Aktan | TZARİHCI GOZİYLE KIBRIS on günlerde memleket | umumi efkârını meşgul ııhn olaylardan biri de Kıbrıs meselesidir. Bu adada 0- turan Türklere yapılan zulüm ve ada Üzerinde bancı bir dev letin ileri sürdüğü hak ve iddi- alara Türk gençleri yaptıkları müteaddid toplantılarda, gencl ğe yakışır bir vekâfla cevab ver mişlerdir. Yunânlılar, adanın Yunanistana ilhakiı hususunda büyük gayretler sarfederek a- danın bir Yunan toprağı oldu- ğunu ileri sürmektedirler. - Biz burada her türlü mülâhazadan çekinerek Kıbrıs adasının uçla- rı mitelojiye karışan ilk devir- lerden İngilizlerin burasını iş - gal ettikleri 1876 yılına kadar uzanan tarihini okuyucularımı- za aksettirmekle iktifa edece - ği Adı bir çiçekten, Yakinirasın kızından, yahud aşk ilâhesi Kip- ris'ten mehuz bulunan Cypris (Kıbrıs) adası meşhur beldele- ri olan Amatozya, Paphia, laminia adalarile de maruftur. Ayrıca Kriptos, Ofyoza, Kel tiya, Sphekia isimleri de veri möktedir. En eski adı da Chetira dir ki burada müstemlike kur- mak üzere gelen Finikeliler ta- rafından verilmişti: Mitoloji insan başlı at şeklin: de hayvanın buradan - çıktığını yazmaktadır, aşk ilâhesi Afro- dit'in bu adanın sahillerini ok- şıyan denizin köpüklerinden doğ Tmüş olması Kıbrısa ayrıca kut- sal bir kaymet kazandırmıştır. Yunan coğrafyacılarından Stra bon burasını Akdenizin başlıca yedi adasından üçüncüsü olarak göstermektedir. Kıbrıs adasını -. gekli bakımından eski bilginler bazen bir koyun ve keçi postu- ha , bâzen kalkan, yahud Yunus ha benzetmişlerdir. Kromyon dağından az yüksek iki dağ silsilesinden birisi şarka, şeri de bir daire şeklinde garb ve cenuba doğru uzarimaktadır. Merkezde Olemp dağı vardır ki Oripid'in zühreye ve kendi peri lerine ikametgâh gösterdiği Ri- yan zirveleri bunun üzerindedir. Burada vaktile müşteri mübe- di bulunmakta İdi,mi- ğgöre, Zühre Adonis'e bir “ayrıkıltan " sonra çok acı Afrodizyonda ve Eritreli Febüs' ün mâbedinde buluşmuştur. Züh reye ibadet dini Kıbrıs adasına Finikenin Askılan şehirinden gelmiş olduğu gibi Suriyelilerin hâlâ bir ayın âsmi olan Temmuz kelimesile yâdettikleri Adonis'e ibadet dahi adaya onlardan geç- miştir. Adonis yortuları matem ve göz yaşları içinde Amanos beldesinde yapıldığı gibi Zühre yortuları da Serair namı veri- len sefahetler ve bayağı zevk- (İngilterenin en meşhur fabrikalarının mamülâtınden) ler içinde olmak üzere Pafoa'ta yapılırdı. Mısır Tanrıları olan İzis ile Serapis'in, Sulı şehirinde mâbed leri vardı, Tarihlerin kaydettiği ne göre hayvan yakmak surc- Yazan : Cemal Yener file Kurbani verilmesi ilk defa bu âdada vuku bulmuştur. Diğer menbalardan verilen malümata göre merhametli unvanile arzı ihtiram olunan Zühreye men« Sub İlk mâbedler de yine burada inşa olunmuştur. Kıbrıs, pek e ki zamanlardan beri buğday, sa rab, zeytinyağı, bal buhurat, ka ragünlük yağı, şap madeni, tuz ve bakirile şöhret almıştır. Adanın adı olan Cypris Lâtin ce bakır mânasına >gelen Cup- run kelimesinden doğmuştur. Bunünlâ beraber bakır mâde nin kendisine tahsis olunduğu Zühre de adaya ismini vermiş- tir. Arazisi münbit, iklimi- mu dil olan Kıbrısta ayrıca her tür lü sebze ve meyva yetiştiği gibi donuk akik, kan taşı, kartal ta- şı, yanmaz taş da en belli başlı servet gelirlerini teşkil etmekte- dir. Tarihin ilk devirlerinde Kıb- ms doküz bölgeye ayrılmıştı. Her bölgede bir hükümdar bu- lunmakta idi. Bu kralların cüm lesi Mısır, İran veya Yunanista mı metbu' olarak tanırlardı. Jül Sezar ile Mark - Antuvan birbirini takiben adayı Arsinoe ile Kleopatraya ihsan etmişler- dir. Trayan zamanında Yahudi- ler, Bizanslılar zamanında Mu- aviye, Yezid, Harunurreşid or- dularını teşkil eden Arablar ta- rafından ada yağma, edilmiştir. Haçlı seferleri esnasında Kudüs kralı Bodivan ve İngiltere kralı Rişar da adayı yağma ve tah« rib etmişlerdi. On dördüncü asırdan itibaren Venedikliler Kıbrısın şehirlerin: rleşerek kiliseler, binalar yap tılar ve pazarlar kurdular. Ada Venediklilerin elinde on altıncı asrın ikinci yarısına ka- dar kalmıştı. Burasının bir kor san yuvası olması Akdenizin em niyeti bakımından Türkler tara- fındân alınması bir zaruret hali ni almıştı. Ayni zamanda şarap larının şöhreti İkinci Selimi tah rik etmiş ve bu işin halli bir an evvel sefere çıkılmasını alâkadarlara emretmişti. Lala Mustafa paşa adaya çı- karılacak askeri kuvvetlerin ser darlığına, Piyale paşa donanma başkumandanlığına tâyin olun- muşlardı. Eski kaptan Müezzin BEBELER İÇİN HUSUSİ KUNDAK MUŞAMRALARI MUHTELİF DAYANIKLI BAYANI. içi CİNS ve MODEL ÇOCUK DONLARI SU KESELCERİ (Buyyot) İş KU IV NLERİ HER BOYDA KAUÇUK BaNYO SÜNGERLERİ Hastaneler için hasta altına kc KALIN SAĞLAM Mi metre ile toptanve KEMAL s: Bi akenile satılmaktadır. REBUL EZANEsi SAHiBi MÜDERRİS TÜRKiYE iŞ BANKASI Tasarruf Hesapları için hazırlanan 1949 İkramiye Flânının «ususiyetleri 1 — Yılda altı keşide: 1 MART, 21 NİSAN, 1 HA- ZİRAN, 25 AĞUSTOS, 1 KASIM, 1 ARALIK, 21 NİSAN çekilişi yalnız ÇOCUK hehaplar'ına, 1 KA- SIM çeki'işi yalnız KİZ ve * ADIN hesanlarıra tahsis edilmiştir. 2 — Mat, Ha iran, Ağustos, Kasımı Aralık Keşide- lerine birer güzel EV ve birer ARSA ile dolgur para ik- ramiya'eri konmuştur 8 — 150 LİRA bakiyeli Çocuk ve ine tahsis olunan özel keşidelerden keşidelerden de fayı kendile! 4 — 150 Lira bakıyeli hesap tılacaklardır. Hesaplarında 150 LİRA- ra rumarası ile k: DAN fazla olan!ar her 500 Lıra için alacaklardır. numaras: 1949 1IKRAMİYEİ IÇIN LERİNDEN TASARRUF HESABINIZDAKİ Kadın — hesapları, başka diğer lar, keşidelere birer Ku- ayrı bir Kura FAYDALANMAK PARAYI ŞİMDİDEN 150 LİRAYA YÜKSELTİNİZ: | Türkiye iş Baakası zade Ali paşa da Piyale p: emrine verilmişti. Üç kısma ayrılan donanma birbirini takiben üç ay zarfında İstanbuldan hareket — <tmişti. Martta Murad Reis yirmi beş kadirga ile Rodosa tevecelih et- miş, Nisanda Piyale paşa altmış beş kadirga ve otuz. kalyon ile onu takib etmişti. Mayısta da Müezzin zade otuz altı kadirga, on iki çektiri, Bekiz mavuna, hayvanat nakline mahsus kırk gemi, askerle yiyecek ve top mü himmatı nakline mahsus kırk karamürsel ile denize açılmıştı. Buüçtakım donanma ceman üç yüz altmış yelkenliden mü- rekkebti. Piyale paşa Ağrıboz adasında zahiresini ikmalden sonra Tine adasını zaptetmiştir. Bir müddet sonra 1570 senesi Ağustosunda Türk donanması Kıbrıs adasının Limasol limanı- na gelerek demirlemiş, karaya çıkan Türk kuvyetleri şehiri zaptederek kaleye Türk bayra- ğını çekmişlerdir. Ağustosun or talarına doğru ağır toplar kara- 'ya çıkarıldığından Sarasker bir harb encümeni kurmuştu. Top- lantıda Lala Mustafa paşanın teklifi mucibince Lefkoşa (Ni- kozya) nın muhasarası kararlaş tırıldı. Çünkü burası adanın mer kezi ve en müstahkem noktası idi. Venedikliler eski kaleyi-tama men yıktırarak on bir tabye ve üç kapı yapmak ve dairesini üç mile indirmek - suretile şehiri müstahkem bir hale getirmisler di. Kale Türklere karşı iki yüz elli top ve bin beş - yüz İtalyan askeri, üç bin Venedik kara, iki bin beş yüz milis, iki yüz Arna vud askeri ve bin kadar da asıl zade olmak üzere yedi binden fazla güzide asker- tarafından müdafaa. ediliyordu. Bütün mühim noktaları cle geçirmiş bulunan Mustafa paşa Temmuzun yirmi ikisinde Lefko şa surları önünde görünerek mu hasaraya başladı. Osmanlı or- dusunun mevcudu yüz elli bin kişi idi. 22 Temmuzda başlamış olan Lefkoşanin muhasarası günlerdenberi devam ediyordu. 9 Eylülde'vuku *bulan - umuml hücumda üç bure zaptedilmisti. Bir müddet daha mukavemet e- den şehir, nihayet Türklerin e- line geçmiş, bu arada düşman- dan yirmi bin kişi maktul ve i- ki bin kişi de esir düşmüştü. Bu zaferi müteakib Lala Mus- tafa paşa Lefkoşada camie tah- vil olunan Ayasofyada Cuma namazını kıldıktan sonra Mago- sanın fethi için ordunun başına geçerek gehirin surları önüne gelmişti. Yalnız giddetli soğuk- ların başlaması harekâtı bir müddet için durdurmuştur. 16 Nisanda umumi bir yokla ma yapan Mustafa paşa muha- sarayı şiddetlendirmişti. Toprak altında bir çok yollar kazılmak suretile kalenin içine kadar gi- rilmiş ve İstanbulun muhasara- sında kullanılarak bu defa Kıb- rısa getirilmiş olan yetmiş dürt ağır topla kale giddetle döğül- meğe başlanmıştır. Venedikliler de ayni gekilde mukabele etti- lerinden muharebe çok çetin ol- muş, üst üste yapılan taarruzlar hemen her defasından Venedik- liler tarafından tardedilmiştir. İki buçuk aydır. devam 2den muharebo ve hücumlarda her i- ki taraf da zayiata uğramıştı. Venedikliler Lala Mustafa paşa nin yeni bir umumi hücumun- dan çekindikleri, ayni zamanda yiyecek ve malzeme de çok azal dığı için nihayet kaleye beyaz bayrak çekmek suretile teslim oldular. Kıbrıs adasının fethi elli bin Türkün kanına mal ol- muştu. Lala Mustafa paşa bu parlak muzafferiyetinden sonra 15 Eylül 1571 de adadan hare- ketle İstanbula avdet etmişti. İkinci Selim saraskerin şerefino parlak bir zafer alayı tertibini emrettiği gibi kendisine ayrıca şanınt samur kürk ve hil'at de — ihsan eyledi. Kıbrıs üç yüz sene Türklerin elinde kalmış her tarafı Türk kanile sulanmış olan adada Türk bayrağı üç asır şerefle dalgaian mıştır. İmparatorluk devrinde on yedinci asırda başlıyan f-lâ ket yılları, on sekiz ve on do- kuzuncu asırlarda da devam et- miş ve nihayet Avrupalıların iç işlerimize karışmalarına yol a mıştır. 1876'da çıkan Bosna-Hersek is- yanının doğurduğu Osmanlı - Rus bi 1878 de imzalanan Ayastafanos muahedesi Rusla- rın Akdenize inmelerini temin etmişti. Hindistan yolunun teh likeye düştüğünü gören İngiliz ler büyük bir gayret sarfederek bunu ayni tarihte imzalanan Berlin muahedesile tâdile mu - vaffak olmuşlar ve ne Ak denizin emniyetini korumak ba hanesile de Kıbrısa yerleşm lerdir. Fütuhat de kapamış olmakla berat adası üzerinde bir hak ve bu a- sahip ar ta Türklerin geldiğini biz değil, tarih söyliy icede daya bir irsa en bi