13 Mayıs 1948 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

13 Mayıs 1948 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

köyünde koyun hırsızlığı ——— Suçlu, —mes'elenin ört- bast edilmesi için jan- darma. onbaşısına 10 lira vermek istemiş, fakat on başı bunu bir zabıtla tes- bit ederek savcılığa gön- dermiştir. saamin Bandırma: (Hususi) — İlçe mize bağlı Sığırcı Mecidiye kö yünde bir koyun hırsızlığı va kası meydana çıkarılmıştır. Hâ dis söşyle olmuştu: Çomlu bucağı J. KUK. lığın ca yapılan araştırma sonunda, koyunlar, köy sakinlerinden 1- sa Özdemirin sürüsünde bulun muştür. J. K. K. nınca tutulan zabıt üzerine muamele yapıla- cağım öğrenen İsa Özdemir, j. K. onbaşısının eline bir on lira lik sıkıştırarak mek istemişse de bu namuskâr onbaşı derhal elindeki parayı bütün köylülere göstererek ken disine rüşvet teklif ettiğini sö) liyerek bütün köylülerin huzu - runda İsa Ozdemire itiraf ettir miş hakkında tutulan — zabıtla birlikte C, S, lığına verilmiştir. . Osmaniyede evli bir adam 13 yaşında kızı kaçırdı Araba ile pamuk çapalamaga giden 13 yaşındaki Hayriye zorla kaçırıldı —— Osmaniye (Hususi) — İlçemi zin Taciri bucağına bağlı Kır- öyünde bir kız kaçırma hâdisesi olmuş ve 13 yaşlarında ki bir kızcağız zorla kaçırılmış tır. Oğrendiğime göre, hâdise şöy le olmuştur: Ayni köyden Omer Doğan a- dında bir şahıs tarlasında pa- — muk çapalamaları için Osman Aslan adında bir şahsa kızı Hay riye ile karısını göndermesini ri ca etmiş Osman da karısile kı-> zını diğer amelelerle birlikte gön dermiştir. “Yolda arabayla tarlaya gidi - dirken, diğer ameleler Osman Do ğan ve arkadaşları tarafından indirilmiş, Hayriye ise alıkonu- larak zorla kaçırılmıştır. Sö) lendiğine göre Osman Doğan ev lidir. Hâdiseye C. Savcılığı el koymuştur. Yalova Deresinin temizlettirilmesi isteniyor li Eğer dere temizlenirse motörler fırtınalı hava'arda burada koranabilecekler —— Yalova (Hususi) — Yalova nın bir sebze ihraç iskelesi olan Samanlı deresi, mendirek yapıl- diktan sonra esaslı olarak bir kere dahi temizlenmemişti! Bilindiği üzere Yalova İstan- bulun sebze ihtiyacının- mühim bir kısmını karşılar. İstanbula gönderdiğimiz sebzelerin hepsi de bugünkü vaziyette dolmuş o lan bu dereden binbir müşkülât la yapılmaktadır. Geçen yil Yalovaya gelen U- laştırma Bakanı bu derenin bir gene içinde temizleneceğini söy- Tediği halde dere daha fazla dol nuş Bit vaziyette durmaktadır. Yalova iskelesinin Bütür rüz Börlara açık olduğu - gözönüne bu getirilirsce, mendirekli olan derenin-temizlenmesinin çok el- zem olduğu kendiliğinden anla- gilir. Bugünkü vaziyette molorla - rın çoğu iskelede limanlamakta G, fakat ânf olarak çıkan rüz-| Mmukabele ederek; bunun 5: gârlar ile motorlar bazan - fec Bürette parçalanmaktadırlar. F- ğer motorcularımızı biraz olsun korumak istiyorsak Samanlı de resini biran evvel - temizlettir- Mek üzere alâkalılar tarafından Eemir verilmesini bekliyoruz. ir çok reisinin Sığrcı Mecitiyo | Bazadırma belediye durumu Sabık Balıkesir Valisi aldı. Halk neticeyi Bandırma: (Hususi) — 946 | belediye seçimlerini müteakip, Bandırma belediye üyeleri, be- lediye riyasetine meclis dişın - dan o gün vilâyet meclisi daimi âzası bulunan Mustafa Zeybeği seçmişlerdi. Bir yıl beraber ça lıştıktan, senelik raporun oku- nup tasvibinden üç gün sonra ki belediye Meclisi oturumun- da 23 üyeden 14 üyenin âdemi kifaye takririle, r taraftan 1 da o günkü Bahkesir valisi Fazlı Güleçin müdahelesi tele- fon, ve tahriri emirlerile Mus- tafa Zeybeğin yerine Servet Çırpan belediye reisi seçilmiş- ti. Bu olaym kanıma aykırı ol duğu iddiasile, hakkında haksız sinde küfretmeğe başlamış sını boşaltmıştır. Aydın: (Hususi) — Çinede bir kır , kahvesinde eskiden Vurulmuş - bir| tokat yüzünden feci bir cinayet ol muş, bir kişi ölmüş, bir kişi de a| Üir surette yaralanmıştır, Zabıta tahkikatına gört vaka W göyle olmuştur. Çinenin Evciler köyünden snııh* Karakurd' Musakuyusu kır. kahve- | sine gelerek rakı içmeğe başlahma | bu sırada kahveye ayni köyden Kâ | mil İbrahim Akbıyık da gelmiş ve| bir kahve ismarlamıştır. s:ıı.nmw Kâmille arazı açıktır. Sebebi. 4 yıl| önce aralarındaki bir kavgadır. Kafayı tütsüleyen Salih, Kâmi Di görünce küfretmeğe başlamış he kalanarak tevkif edildi. : (Hususi) — Zon guldakda Komünist propagan- | dası yapan Arif adtnda birisi- | nin yakalandığım Ankara Mu | habirimizden aldığımız bir ha- ber üzerine neşretmiştik. Bu | hususta Zonguldak — muhabiri- mizden aşağıdaki tamamlayıcı malüâmatı aldık: Ereğli kömürleri — işletmesi Gelik bölgesinsinin Karadon bölümünde işçilerin iskân edil dikleri pavyonun helâsı kapısın da, «İçşi arkadaşlar, tam ma nâsile hür olmak istiyormusu- nuz? O halde hepiniz Komü- nist olunuz!» Şeklinde bir yazı gören, yine bu ocağın işçilerin den birisi bu yazının altına (u lan her.. bütün Komünistlerin | ve senin ananı avradım, bütün sülâleni..) diye bir ibare — yaz- mış. Bunu gören ilk yazının sa hibi bu kadar ağır küfür ve ha Zonguldak güsel şehrin yolsuzluğunu Zongüldak: (Husust) — Ha- ; tırımda kaldığına göre 934 se nelerinde olacak aydan aya I| Zonguldağa kömür almağa ge | len İnngiliz Bandıralı Karodor | ya vapuru süvarisile bir gün görüşürken kendisini Zongulda- Zımızı nasıl buluyorsunuz diye Bir sual sormuştum. Cevaben; «zengin, güzel bir memleket fa kat bilhassa yolları ve sehrin plânsızlığı bakımından sahipsiz bir şehir> demi O zaman hemen bü cevaba be- j| bi bu gehirdeki madenler milli bir sermaye ile jşlemiyor, Hav za Fransız, İtalyan ve bir Türk tüccarlarının elindedir bu sebebten birlik ve tesanüd sağlanamıyor demiştim. Muha tabım da bana ya belediye neci dir dememişti- Mustafa Zeybek Danış'aydan un helâsına şu cümleler yazılmış tum münasile hür olmak istiyorsamız, heptike nuz. suçlu Gelik ocağında pvantörlük yapan Arif Çorak ya- diyeden hiç olmazsa bozulan yolların tamiri istenmel üdahalesile çıkarılan dei memuriyet kararı merakla bekliyor Mustafa Zeybekle gu- müracaat etmi; ayrıca da vali Fazlı Güleç ale hinde tazmi 1 açmıştı. Bundan bir ay evvel de Servet Çırpanın istifası üzerine yeri- ne diğer bir üye Hüs Ser- gin. seçilmiştir. Öğrendiğimize göre Mustafa- Zeybeğin şürayı devletten iadei memuriyet ka> rarı almiş olması eski meseleyi tekrar alevlendirmiştir. Bu düs rum karşısında Bandırma bele diye reisi ikifici defa yeniden seçilen Hüseyin Sezgin mi? yoksa Mustafa Zeybek mi ola- caktır, halk bu meselönin neti- cesini merakla beklemektedir. Mustafa Evyapan verilen rayı devlete dâv Hiç yüzünden işlenen cinayet Eski bir Rin yüzünden Salih arkadaşı Kâmile Köy kahve- ve hemen ayağa kalkarak tabanca- men ayağa kaltarak tabancasını çekmiş ve Kâmile — ateş etmiştir. Çıkan İlk kurşunla Kâmil cansız yere düşmüşse de, Salihi hıncın; a laymyarak Kâmilin cansız cesedine iki kurşun daha sıkmıştır. Bu sırada ayırmak maksadile a ralarına girmiş bulunan Kiremitç) Mehmed Özçınara tabancasını çe- viren katil iki el de ona ateş etmiş bel kemiğinden tehlikeli bir surette yeralamıştır, Vakayı müteakip Çineye gelen salih Jandarmaya teslim olmuş, a far yaralı olan Mehmed Özçınar da Aydın — memleket hastahanesine gönderilmiştir, longuldak kömür işçileri araşında komünist tahrikâtı Yşçi arkadaşlar, komünist olu- karete tahammül edememiş o- lacak ki, bu cümleyi yazan kim ise ve erkek ise falan ye re gelsin beni görsün ,görüşüp anlaşalım tarzında tekrar bir yazı daha yazmış. Bunun üze Tine bu randevuye icabet eden şahıs, bu Komünist propagan- dasını yapanın, Gelik ocağın- da Puantörlük yapan Zongul- dak Cumayanı köyünden Arif Çorak olduğunu anlamış - ve hâdiseye Emniyetce el konmuş tur. Arif Çorak ilk sorgusunda, bazı arkadaşlarının ricası üze rine bu hareketi yaptığını be- yan eylemiş ve bazı isimler vermiştir. Bu isimler üzerinde önemle durulmaktadır. Şehri- miz Sulh yargıçlığında sorgu- su yapılan Arif KB BU reketi devlet nizamını ve reji mini bozmağa matuf görüldü- ğünden tevkif edilmiştir. Belediyesi şehri ihmal ediyor İngiliz şlebi kaptanı, Zonguldağın ihmal edildiğini ve vu ve plânsızlığını anlatmıştır. Bele- tedir. Acaba bugün böyle bir suale ne cevap bulup vereceğiz? Son yağmur ve kardan son: ra Zonguldak dere. kenarında- ki, esasen bakımsız olan yol büs bütün harap oldu. Taşıt vasıta Tarınım çarşı içinden tren ara- larından geçmeleri — pek. tabli tehlikelidir. Bir kısmı bizzarur dere kenarmdaki yoldan geçi: yor. Geçen günü otomobil Makasını kıran — bir göför ya - na yakıla anlatıyordu, Bu, yo lun berbatlığından bir - gilnde üç otonun Makası kırılmış yazık oluyor doğrusu.» Şehir içindeki yolların yapı mı ve bakımı belediyelere aittir zaymederiz. B, K. İşletmesi Lav varlarmdan Şist deye bir sey gçıkar ve denize dökülür. Bele diyenin bu yolun onarılması i çin tahsisatı yoksa işletme ile din kit ab (Bi af 1 b mütehaasıı katle ve ciddiyetle e cuk Tuhu, çocuk — eğitimi ve din tedrisi usulünü —bilen — kimselere yazdırılmış oleun; çocük seviyesi- ne hitab etsin ve il karışık ve mütereddit olmasın da esaslı ilmi ve h ol | Müslümanlar için memleket ça pında yazılan bir eserden maksat ve gayenin önemi: derecesinde bir değer beklenirdi. Eseri görd Bundan maksad, bir takım gahsi arzuları telkin etmok ve — siyaset yapmamak mı? Yoksa hakiki ve İlmi bir din bilgisi vermek mi?. olduğu anlaşılmıyor. Siyaset zarlarile din bilginleri eğer bir bi- rinin yerlerini değiştirirler - de din: «İmam-ı Â'zam göyle dedir diye siyasete karışmıya, siyasetci de: «Seyrani veya hattabi böyle dedi» diyerek dine karışmağa kal karsa iş böyle olur. Bizce dincilerin tiyaset kitabı yazması ne ise siyasetçilerin din kitabı yazması da odur ve onun için bu eserde hakikat ve maksad kaybolmuş ve bu kaybolan şeyler güzel kâğıt ve basım, güzel dekor ve nefeslerle telâfi edilmek isten- miştir. Biz bu eserde usül ve muhteva bakımından, tesir ve telkin bakı- mından ilmi ve dinf olmıyan yan- hiş bir yol takib edildiğini görüyo- ruz. Bir işten istenilen gayenin istihsaline çalışırken o işin kıyme- ti üzerinde durmanım faydali ola- cağına kani olduğumuz halde biz bu cihetleri açıklamak istemiyor- duk. Ancak Ulus> — gazetesinde bu esere tahsis edilen üç yıldızlı makale bizi, düşüncemizi söylemi- ye sevketti. * Malümdur ki ilmihal iki usül ile yazılır" 1 — Birincisi, talimi dediğimiz, klâsik usldür. Bunda imanın esas larından, İslâmm şartlarından ve Müslümanlık ahlâkımdan sıra ile ve çocuk seviyesine göre bahsedi- lir. Bu suretle muharrir kalbinde- ki imanı ihlas ile okuyucuların kal bine akıtır. Bu usül dairesinde ya zılan kitabda Euzü besmeleden, hamidden, salâtdan ve duadan baş lanır, sırasile iman ve islâm ahlâk ve ibadet bahislerine geçilir. Bu kitabm birinci sayfasındâ i- se Allâh kelâm olan besmele ye- rine Süleyman Çelebinin <Allâh a- din zikredelim evvelâ: misrainı görüyoruz. İkinci sayfasında da | Kur'ânı Kerimin emri — mucibince olan Euzüyü ve sonra besmeleyi beklerken bunun yerine «Bütün yarattıklarımı esirgeyip yargılayan Allahm adı ile başlarım. Gönülle- Ti çelen şeytandan Allâha sığını- rım> cümlesi konulmuş, bu suret- le evvelâ besmele, sonra Euzü ya- zılmıştır. Burada Euzü besmele | tercemelerinin asıllarına uymadığı da ayrı bir meseledir. 2 — İkinci usul, çocuğa buldur- mak, onu düşünceye sevkederek | dinf âkideleri zihnine doğurtmak | usulüdür ki bizzat Kur'anı Keri- min ve Peygamberimizin çok mü- essir âyeti kerimeler ve hâdisi şe- riflerle talim ve tatbik ettiği bir usuldür. Bu usül ile Hazreti Kur'- an akılları, vicdanları harekete ge tirmiş, insanları tefekküre, haki- kati araştırmağa sevketmiş ve hayret verici bir şekilde muvaffak olmuştur. Kitabda bu usulden de eser gö- rülmüyor. Gerçi daha ilk sayfada «Tanrı her gördüğümde — ışıldar, her duyulan seste onun adı dile gelir. Belli de beliren odur. Gizli de gizlenen odur» deniliyor. Bu başlangıçta ilüm ve din yolcusuna karşı bir düşünme veya buldurma usulü görülmesi beklenirdi, halbu | ki öyle olmamış, yanlış olarak, pandeist inancı telkin edilmek is- tenildiği hissini veren bir uslüba kapılmıştır. Nitekim kitabın muh- telif yerlerinde, meselâ Yunusun: «Bilmez gibi sanma Beni, kaldır perdeyi aradan» de Âdem Dede- nin: <Al beni, ver bana seni, ku: tar bizi» meülindeki mütesavvifâ- ne nefesleri bu zannı desteklemek tedir. Kitabın baş tarafında bu ilk göze çarpan örnekler bu yazılar- da bir ihtisasın, hattâ bir kifaye- tin mevcud olmadığını göstermek tedir. İlim usullerinin son inkişaf- lara nâil olduğu bu devirde din ve ahlâk eğitimi okutma ve öğretme usulü hakkında hiç bir inkişaf ve terakki kaydedilememesi cidden esefe şayandır Bu kitabda bir miştisİzim yapıl” kitabları mak istenmiş, dahabziyade bislere hitab edilmiye - çalığılmış ve kelis me edebiyatımn afatı altında okuyuculara muvakkat bir gey v. rilmek istenmistir. Fakat bunlar, ne bir'ilim metodudur; ne de «din akıldır» diyen İslâm dininin muh- tevasına dahiidirler. Şunu da itiraf etmelidir ki ehli olmyanların din kit temasa geçerek bu nesne ile ol sun çukurları doldursa acaba nasıl olur? Alâkalılardan soru yoruz. YENİ SABAR Bir politika adamı | ı yazar mı? h neticeler vermektedir. ço Zira bu gibilerin kaleminden çıkan farkında olmuyarak batâl: çi Bakınız «Varlığımız ebedi dir> başlığı altında yazılan satır larda — Allahin varlı; bir varlık gibi tasvir hatâlı olduktan başka bizim hakiki varlığımız hak kındaki fikirler de «<Öldükten son: ra dirilmek» âkidesine uyrmyacak gekilde yazılmıştır. Eflâtımun Al lah ve ruh nazariy&sine benziyen ve âbideler âlemini andıran bu her iki telkin Kur'anı Kerimin talima tına uygun değildir. Bu gibi mese leler nâzik ve ince geylerdir. İs- lâm talimatile meşgul olmyanlar buralarda sürger. . * Geçenlerde yine gazete yazarla- rından Ziya Şakir tarafından ya- Zalan «Din Dersleri> adlı bir eser elime geçti. Din bilgisi ve mesleki | ehliyeti olmyan kimselerin bu iş- 13 MAYIS — 1913 Bana inansaydın... Yazan: Onün da k dolu mektubum an goe ra bana cevap vermemesine im « kân ve ihtimal tasavvur edilemez di!. Fakat beklemekle en- dişeli mden bir nebze h beri - ola; ceyabini. mübakkak ki, bu kadar geciktirmezdi. Onu sevdim, diye ne büyük 1 tıraplar duyduğumu, hattâ bu aş- kımın eik Aşk> olduğunu da bi- ha yatım bana iyetinde Hiyordu, amn: lamak mecb da biliyordu. O, düşüncelerinde ve hareketle- rinde göğün yedinei 'katına kadar olmadığım lere katışmasının ne acıklı bir gey | Haklı İdi. Tahakkümden,. nefretle olduğunu bunda da görebiliriz. Bu| bahköder, inatçı olduğunu; hattâ eserde bayram ve teravih namaz- bu yüzden kari alfı aydanbe ları farz olarak gösterilmiş, <re-| *i dargın bulunduğumu söylerdi. kâtler de süre ve âyetleri okuma- Bu sözlerile bana (mağrur) ol dan Euzü besmele çekmek şart-| düğünü ar ma — süretile tır.) denilmiş ve «Buzü besmele| Kalbimi kırc zzeti nefsimi ren gekildikten sonra ihlâs suresile | €C€ ettiğin kdirde senin de ug- diğer namaz sürelerini okumağa| Fayacağın âkibet muhakkakki bu başlar» diye yazılmıştır (S. 22, 27, olacaktır» demek iste agikâr- 37). Eğer bu «Din Dersleri» kita-| ©- bının yazarı ömründe Bir defa na-| — Ben bunları anlamayacak kadar maz kılmış kimselerden olsaydı bu| Ne müsamahakâr düşünceli, ne ap hatâları yapmazdı. Zira en iptidai| fal yaradılışta bir insandım. — O, bir halde olan bir namaz kılıcı da- | bunu da biliyordu, ve günün birim hi bilir ki namazda Euzü besmı de bir hiç yüzünden darılmış — ve den sonra ihlâs değil, fatiha sürı 'a yekdiğerimizle konuşma- Si okunur ve bundan sonra okuna- cak süre için euzü besmele çekil- mez. Yine herkes bilir ki teravih namazı sünmettir. Hülâsa kitabın her cümlesi lisanı halile «Ben lışım> demektedir. Ve muhak meslekten olmiyanların salâhiye- ti haricinde yazacakları gey baş- tan aşağı işte böyle mahzurlu o- lur. Sonra bu muharrir Hacca git memiş, Hacca dair bir kitab okur mamış ve baştan aşağı uydurma bir Hac bahsi yazmış, Sonra zan- nederim mezhebcilik fikirleri fev- kına çıkmış ve birleştirici bir yol gütmek gayretile güya Hazreti Peygamber: <Ya Ali! sen benim kardeşimsin, vezirim ve vekilim- sin> demiş. Buna dair bazı hikâ- yeler var. Bunlar kâmilen asılsız- dir. Ve bu yol birleştirici - deği tefrika sokucudur. Bunlar yalnız hatâlı ve mahzurlu - değil, ayni zamanda tehlikeli - geylerdir (Bu kitabın yanlışlarını gösterir ayrı- ca bir makalemiz neşredilecektir). * Ulus gazetesinde yazılan maka- leye göre «Müslüman çocuğunun kitab> adını taşıyan bu olgun e- ser şu esası göz önünde tutarak yazılmıştır. Türkiyede din öğreti- minin mezheb ve yol ihtilâflarına yeniden imkân vermiyecek bir su- Tette toplayıcı ve birleştirici bir ruhla yapılmalı.> Büyük Millet Meclisi Parti Grru- punda verilmiş olan bu isabetli ka rar maalesef bu eserde tatbik e- dilememiştir. — Kitabn yazarları parti kararından bazı zümreler le- hine dini esaslardan tâviz vermek suretile bir anlaşma yapılması mâ nasını çıkarmışlar galiba: Halbuki maksad yazılacak din kitabında gizli din olmaz, iman | hurafeler üzerine kurulmaz, Müs- lümanlıkta din mutavassıtları yok tur, şeyhler ve dedeler kendi men faatleri için kendilerini din mü- messili gibi gösterirler, müslüman lığın kitabı Kur'andır, Büyük Pey- gamber Hazreti Muhammeddir, Hazreti Ali onun damadı ve büyük bir müslüman eridir, ve ilââhırih. gibi hakikatleri güzel, çekici ve ru ha işleyici bir ifade ile anlatmak, okutmak, bu suretle bazı zümreler arasına sokulmuş cehaletleri orta- dan kaldırmak, mezheb taassup ve ihtilâflarım bertaraf etmekle o- lür. Eserde bunlardan hiç biri ya pılmamış, hattâ yukarıda gösteri- len bir iki örnekten de anlaşılaca- ği üzere, bu hisler bi tahrik ve takviye edilmiştir. Kitabda din büyüklerinden ve bazı şairlerimizden bazı parçalar alındığı ve bu din- büyüklerinin Yunus Emre, Çelebi, Süleyman Koca Be Veli, Hati Bayram, Mevlüna eddini Rumi, Abdul Kadiri Ceylâni, Pir Sultan, Seyra ni, Âdem Dede, Hattabi gibi zat- lar olduğu yazılıdır. İşte bu is ler dizisi kitabındaki maksadı Ha Jaçıke göntermektedir. Ne için acaba din büyükleri denildiği za- man Ashabı Kiram ve ondün & ra Hasanı Basri,- Abdullah İbni Mübarek, .-Ebu Hanife, Mülik”İbül Enes; Şafil, Ebu Mansur Mâtüri- di, Ebül, Hasanül, Eğ'ari, Gazali.. gibi büyük imamlardan ve Osman- h devrinde molla Gürani, Aksara- yâ, Eblissüut, İhni Komal, Gelen bevi, Kınalı zade, Sarı Abdullah gibi büyük- ülimlerim yazı örrekler almmıştır.. Bizim tabih ulemamız bunlar değil mi dir? Yoksa bundan sonra değiştirip hiç bir dinf mi bir yazısı bulunmıyan Hattabi B Dede, Seyrani gibileri mukteda- mukte cebhe ri ve, zamanlarda rek yürümüş - raılaştığımız larımızı öne tük. Böylece aylar geçti. Artık bu ay onun ebedi hasretine taham rıliğ mül edemez bir hale gelmiştim.. Kanımın her zerresinde onun has ret ateşinden bir kıvilcım vardı.. Her gittiğim yerde onu arıyor, a ramızdaki uçurumun ve kırginlı- ğan acısı beni gün geçtikçe bir kat daha iz'aç ediyordu. Aşkımın büyüklüğüne, min ve sözlerimin samimiyetine te reddütsüz inanan bir kızın, bu yer siz inatçılığı artık beni çıldırta - cak bir hale getirmişti. Zamanla, ayrılmamıza sebeb olân o küçücük, incir cekirdeğini dahi doldurmaya- cak kadar küçük hadiseyi düşünü- yordum da, kahkahalarla gülüyor- düm. Bana inat gisun, hislerimi. tah- rik etsin diye başkalarile de ko- nuşmuyordu. Onun bu asaleti, be- ni teselli ediyordu Zaten... Fakat ben de onun kadar mağrürdüm; izzeti nefsime kıymet veren — bir insandım. İste onu mektupla geç arayışı- ma bu - belki de kötü - meziyetle- rim sebeb oldu. Mektubuma ancak on ra cevap verdi. O küçücük hadise de hiç de suçlu olmadığımı, beni üzmemek için kendisini istediğim yerde görebileceğimi yazıyordu. Beni, viedamı muazzeb olmasın diye görecekti; zira ifadelerinden bu mâna çıkıyordu. Bu lutfü ben ce hiç de kıymetli değildi, amma onun karakterini bildiğim için bu- na pek kırılmadım ve bu mevzu ü zerinde durmayı manasız buldum. e Bir pastahanede oturmuştuk. Bu gün, her zamankinden güzel ve ca na yakındı. Belki de uzun müd- det böyle yakından seyretmedi - ğim için bana güzel görünmüştü. Fakat o, her zaman müstesna bir 'güzelliktedir ve bakışlarında ba- zan büzün, bazan ümid ışıklart, bazan da saadet müjdeleri gizlidir. İlk sözü: ün son- BuL d d A l bih olacaklardır. Ben Âdem Dedeyi ve Seyrâniyi bilmiyorum amma zannederim siz de Yunus Emreyi ve Hacı Bekta- şı bilmiyorsunuz. Çünkü bunlar Mevlâna ile muasırdırlar. Halbu ki, yazdığınız hal tercemeleri bir birini tutmuyor. Lâkin bunlardan | Pir Sultan gibi, Hattabi gibi bazı isimleri çok iyi ve bilhassa Şey h| İsmail tarafından bu — mukaddes | ülkenin harimine sokulan kundak Yarı ilk zamanlarda bu yüzden dö- külen kanları ve son nanlarda gekilen iztirapları çok acı olarak biliriz. Bu hakikatleri açıklayalım — ve | dinimizin büyükleri diye bize tak tim edilen şahısların mahiyetleri- ni bilelim. Kitibar ahınân: bazı âyet ve ha | dis tercemelerinde b: dikkat: likler, İattâ bazı tarihi malümat- | ta da ydılluşlıklar unlara: çok üatlatm. Hükümetin Diyamet İşle vi Başkanlığı diye koca bir dini| Mmüesse Bu hataları orada ki ihtisas sahibleri görmediler mi? Kital bir tarafında «Diyanet işleri ilim heyetince. görülmüştür» diye bir kayıt olmadığına göre e- serin din bilginlerince incelenme - diğini tahmin etmek isterim. Hat tâ bu eserin bazı y mulacağını zannetmiyorum. lecek yazımızda hatâlar mad- de madde sterilecektir. M. Naci Saraçlar.. erlerine göz yu Mi zafjfer KAYAR Beri çağırmışaın! aldı 'e açık sarı eşarbını, siyah saç larmdan sıyırarak, acele i- ve etti: Bana sö; 'e ler cmuş Sözlerinde, bi on billür tir istihza vardı aramızda samimi dava yar nak için kasden y du. Evet, dedim, seni çağırdı ve söyle 'e rim var sana, Bi- liyor mutun-Mediha, bazı insdnlar vardır, lü, bunlar çağır dık rı yerlere kat'iyen — gitmezler, ve söyleyecek gözü olmayanl. şı karşıya gelmek istemezler, , belki -gürurun bir tezallrü gerek! - Onun tuhaf bir mezi r Ği. Hakkında söylenenler doğru ol sa bile itiraz ederdi. Onu con ; turmak için, esasen Bür tak tik kullanmak lâzım gel Hemen sözümü Bana mağrar demek istiyor. sun, değil mi, Muammer. dedi. Fa kat ben üç ay zarfında pek ( değiştim. Artık seni korkutan rurumdan eser kalmadığına iyetle in&nabilirsin... Zatez guru rum sayesinde değil mi, yaşarken birkaç defa T tün acılığile tattım. Artık ber kendimi — etrafımdaki — insanlart mukayese etmesini öğrendim san böyle yaparsa, hiç yoktan bir saadet tıyor. Onun bu meziyetile, mütbiş © ruru arasında ne fark vaziL san- ki?.. Artık, Medihayı tamam kaybetmek üzere olduğum : bir & ha anlamıştım. Titrek, cesaretsiz bir sesle: eni böyle bir düşür mile mücehhez olacağınmı tahmin — etmemiştim, d bir erkek için, muvaffakiyet ba mından tercih olunacak en baç'” gelen bir yoldur; fakat ve güzel kız için bu, ancax ve 22 cak felâket yolu olur. Çılgın bir kahkaha ile sözi kest — Oh Muammer, dedi; 2e © düşüncelerin var senin. dar evhamlı bir erkeğin &v mes'ud olamıyacağını bi — Yanlış düşünen h: bunu münakaşa- edecek Mediha! Güzelsin, başkal dini mukayese — ettiğin tıkdiri sen hiç bir zaman müstakar yuva kuramazsın. Ben fakir bir gencim, « eskimiş dünyamın, bana ği hayatım içinde yalmız seni zev dim. Hayatım boyunca da sdi sev mekte devam edeceğim. Çünkü bu benim ilk aşkımdır sevgi Samimi hislerle ellerini değili avuçla- rımın içine almak istedim, —ger gekti: — Kırlacaksın amma, dedi ben nişanlanıyorum!.. Başımın içinde çanlar ça du sanki... Bütün bir âlem yıkıl mıiş, altüst olmuştu... — Başım nun zarif elleri üzerine brakara gözlerimde yaş tükeninceye kadar hıçkırmak istiyordum. Bu andi ki ve yaşlı bir dostumun unutın yacağımı vaadettiğim bir ik- hma geldi. «Seven bir erkek, sev ayrılmağı her an beklemeli ve bu dakikanm azabına kendii malıdır. İhanet etmeyen. b sini seven erkeği terketmeyen bir kadın tasavvur olunamaz'> diyen ihtiyar dostum, şimdi ölmemiş ol saydı, gidip onu, beyaz sa: b defalarca öper, gözyaşlarımı porm rutubetli odasında dökerdim. A va. kalkmış, elini uzatıyordıu.. Ci- dişini, bir yıldızın kayışır zettim... Ne feci ayrılıktı bu Alla kam!.. —— Zamanın ve günahsız bana duyurdukları haber T dihanın yalan söyledi şekilde ispat etti. Onu kocası cak erkeğin yanında — gördüğüm günler oldu. İhtirasım, gün çe alevleniyor, onlara bi yapmak arzumu öldürmeze yordum. Rakibime yapa nun saadetine de Bundan tabif birşey düşi di zaten.. Mediha, benin rımda- hi bir-ilühtir, n zelli emsalsizdir, ve ba ı bazan - hüzün, zan ğim kötül tesir t müjdelerini ' gör a ga memek kabil değildir. Buşkasile evlenmeği ar Ver diği için onu bilmiyoruma neden ham edemiyor ve nefret etmi çalışamıyorum. Saçlarının bahar Jarile dağıldığını orfun halarla güldüğünü hatırlıy rum. Ben yiliz onu sevmiştim günah ve acılar mühakkakki, onun Bu tırnakladle kalbimi parçalarke Bile onur saadetine dua rum. Şimdi rüzgür bile » ediy in ha- M. KAYAR eli Ükdei. ae |

Bu sayıdan diğer sayfalar: