7 OMAYIS 1048 YENİ SABKH SAYFA: 8 Avrupaya Rus ayısı (Baştarafı 1 incide) erendi;..) Beni aramadılar amma arkam. gan gelen müdhiş kajabalık birer Birer aranışor, kızıl nefer - dürüp uı.ı'.enmımîpukeuerı çözdürüyor, fazla şişmâh'göbeklere süngüsünü uzatıyordu. Bütün bu halk bir koyun muta- waatile ve tıbkı bir hayvan sürüsü gibi, üstünü başını yoklatıyordu. Ni çin O zaman bu muammayı anla- Mamıştım: Bugün dahi, Moskovada: ki hayatın ilk intibarolan bu man- garayı gözümün önüne getirince bu- nu anlıyamıyorum. Bir suikasddan mı korkuyorlar. 1? Aranan bir bomba mıydı? Hal- buki bu adamlar (Lenin) in meza- Tını ziyarete gelmişlerdi. Bu ölüyü neden tekrar öldürmeye kalkışsın- d ge: Sonra (Vladinin Ulyanof Lenin) nin ölümünden beri yirmi yıl geçti 've şimdi o Kızıl meydanın göbeğin- de, camdan tabutu içinde yatıyor. Fakat köylerinden partili bir kıla ği ajtında kalkıp me- 1 ziyarete gelmiş köylülerin Üst- Jeri başları gözlerimin önünde ara- Diyor. Şu halde? Bu muammanın anahı- tarını ya Slav ruhunun ezeli şübhe ve tereddüdlerinde yahud da — bu memlekette hafiyelik rejiminin git- tikce dallanşp budaklamasında ara pp Bulmak Jâzım. SOVYET RUSYADA DİN Eskiden yüzde yüz komünistler duvarlara: «Din halkın afyonudur» vecizesini yazarlardı. Fakat buna Tağmen her Rus'evinde (Stalin) in asılması mecburi resminin yanında (Lenin) in tarihi tasviri ije bir Mer yem Ana kandili bulunduruyor. Sovyetler Rusyası;bu noktada su« Teti katiyede mağlüb oldu ve halkı Meryem Ana kandillerinden kurta- Tamadı. Çünkü Rusun ruhu esrar istiyor, heyecan istiyor; itikad ve cezbe is- tiyor. Bir pazar günü Moskovanın eski kilisejerinden birinde âyinde bulun. dum. Karşılaştığım manzara renkli harikulâde ve saraya tutulmuş in.- sanların hareketli ibadetleri idi. Şimdi (Lenin) in kabrini de be- ki bu köylüler tıbkı kiliselerdeki a. zizlerden birinin merkadini ziyaret cdaer gili Nüşü Je ziyaret ediyor. Önümden geçen ve ardı arası ke. silmiyen köylü sürüsüne bakıyorum ve eminim ki içlerinden birisi haç İşareti yapsa hepsi ayni hareketi tekrarlıyacaklar. Brisi mezarım ö- nünde diz çökmüş olsa hepsi de diz çökecek Hepsi sessiz sedasız (Lenin) in bu Tuşmuş Tatar suratı önünde ağır adımlarla geçiyorlar, bazıları kol- larını kaldıriıp ölüyü selâmlıyor Ben bile bidayette alâkasız bir ta- vır ve dudaklarımda müsamahakâr bir tebessümle bu manzarayı sey- Tederken umumun heyecan ve hu- şŞüuna kendimi kaptırdım. İçimde tarifi müşkül bir his peyda oldu. Belki muhit, hava ve cesedin ot- h'at ekmeği (Baştarafı 1 incide) biz bu memleketi yoksulluğa sev keyliyen tertibci zihniyetle müca- dele etmekteyiz. Memleketimizin en başta muhlaç olduğu şr m.miyet olduğuna kanliz. Bu sı beble kendilerini temsilden şeref ve küvvet aldığımız yurddaş mütevali hatâlar yüzünden yemek bah'sızlığına düştüğü ahlattan ya pılmiş ekmeği bütün samimiyeti- Mi ve aei düygülarla yüksek meclişin ıtlama arzettik. Bu su- Tetle de vazilemizi yaptık. Tertib- ciliği kendilerine iş edinenlere br rakıyor Yurd gezilerinde köylülere ver- gi vermemelerini tavsiye ve kanu: na karsı tahrik ettiğim ileri sürül 'dir. Bir şahsa 20 liradan fazla köy salması yapılamıyacağı kanun icabı iken 200 ilâ 300 lira Salmanın yapıldığı herkesin malü- mudur. Şu-halde kanuna karşı ha reket edenlerin kimler — olduğ meydandadır. Bu kanunsuz ı,lîıı:.'î: lar yüzünden öküzlnü eatan ve pe rişam edilen ailöler “köylerinden göc zorunda kalan — insanlar gör. düm. Bu derece yüksek salmalara tâbi tufulan Türk köylüsünün ar- tik ti 1 kalmamıştır. Bu derece istismar edilen hu gi. bi insanlara takatın üstüne çıkan «Kanunsuz salmaları vermeyiniz. dedim ve daima diyeceğim. Kanun suz salma konusunu meclis tuta- naklarında tetkik etmek ve bunun hazin-hikâyesini etraflıca anlamak kabildir Ahmed Çınar sözlerini Şi miştir Altı üstü servet dolu memle- İetimizde ahlattan ekmek yenmesi Yakidir. Memleketi bu hale getiren lerin bizlere tertibeilik isnadları hayretle karşılanacak bir hâdise- dir. Olayları fazla tafsil etmiyece. ğim. Türk milleti hububat ve ek Tüek Üüzerindeki hükmünü esasen Vermis bulunmaktadır. Taşova bölgesindeki ürüyen y ketsiz du. rafında heykel gibi ha ran nöbetci neferlerin halleri mi bende bu hissi uyandırmıştı. — Bi mem. Pakat (Lenin) in mezarn- dan ayrılıp ta temiz havaya kavuş- tuğum vakit derin bir nefes aldığı. mı hatırlarım. SEKİZ MİLYON CAN Nevyork, Şikago, Londra hakkın. da-pek-çok şeyler okudum. Mosko- Yaya gelince size sadece bazı -ta- Kânlar vermekle iktifa edeceğim: 1927 da-iki milyon nüfus. 1937 de busrakam ü mijyona 1947 de de a şağı BPukarı sekiz miljyona yükseli- yor. Aşağı yukarı diyorum, çünkü yi- yecek vesikalarma, her çeşid- kon. trollara ve aklın güç kabul edeceği bir kırtasiyecilik sistemine rağmen Moskovada bugün kaç canın yaşadı gını sıhhatle'tâyin ve tesbit imkân- sız imiş. Demek oluyor ki büyük bir köy- den başka birşey olmuyan bu şehir yirmi yıldaraltı milyona yakm faz- Ja can barındırmak durumuna düş- müş. Bu sekiz milyon kişi nasıl yaşı. yorlar, nasıl geçiniyorlar? İnsan kalabalıktan mahşer yerine dön. müş caddelerde yürürken hbep bunu düşünüyor. Harbde yanmış. yıkıl- muiş civar şehir ve kasabalar halkı hep buraya üşüşmüşler. UMUMİ NEŞ'ESİZLİK Moskovada kaynaşan halkın en bariz vasfı, göze en çok çarpan ci- het yüzlerde okunan hüzün ve yar. gunlük. Daha yola çıkmadan Rus. yayı iyi bilen bir dostum: «Orada | herkes hakik) yaşından on yaş da- ha fazla görünür.» demişti? Yalan söylememiş (Stalin) Rusyasında kimse kah- kaha ile gülmüyor; hattâ kahkaha bu diyarda tamamile unutulmuştur denijebilir. yarın Dilenciler, Piçler ve halk açlık meselesi (Baştarafı 1 incide) daşlara âcil yardımınızı dile- rim. . Başbakan Hasan Saka, Celâl Bayar'ın bu telgrafına aşağı- daki cevapla mukabele etmiş- tir: | Sayın Celâl Bayar, . İstanbul Milletvekili Ankara — | Taşovaldan çektiğiniz tel ya-| es: üzerine ilgili Bakanlar Birlikte durumu bizzat incele - dim. Vardığım neticeleri sıra- siyle arzediyorum. | 1 — Açlık şikâyetlerinin muhtelif kanallardan hükümete aksetmeye başladığı Mart ayı- min ilk haftasuldanberi — Taşo- va'nın Şeyhli köyünde ne açlık tan, ne de herhangi bir hastu- . liktan ölen kimse bulunmadığı valilikçe mahallinde bizzat ya pulan incelemelerden anlaşılmış tır. | 2 — Hükümete Taşova'dan | bübubat talebi ilk defa Nisan ortalarında gelmiş ve ihtiyaç | sahih kabul edilerek derhal Konyadan sıkıntı çekenlere da! ğetılmak üzere Tokat ili emri-| ne elli ton buğday sevk ettiril miş ve Kızılay elile yiyecek ta darikinden âciz hakiki ihtiyaç gahiplerine dağıtılmaya başlan maştır. Bu dağıtımın orada bulundu ğünuz sırada, tarafınızdan da| müşahede buyurulmuş — olduğu| valiliğin iş'farından öğrenilmiş- tir. | 3 — Kış mevsiminin sürekli ve giddetli geçmesi, bazı dağ köylerinde ilkbahar ekimine saklanan tohumlukların istihlâ ki zaruretini doğurmuş ve bu köyler - tohumluk — sıkıntısına maruz kalmışlardır. Bu duru-| mu düzeltmek için Tokat vilâ| yeti emrine Ziraat Bankasında | actırılan kredi ile 150 ton buğ- Gday ve 50 ton mısır mübayaa et| tirilerek tohumluk ve yemek - Dk ihtiyacı olan köylere dağıt tırılmıştır. Bu mübayaalar, açlık sıkın- tısı çekilmekte olduğu iş'ar bu| yurulan Taşova ile ayni ilin Resadiye, Niksar ııc_eıeı»menl yapılmıştır. Binaenaleyh Tokat | ilinde herhangi bir hububat| darlığı ve açlık sıkıntısı bü- lunmadığı anlaşılmaktadır. Durumu yerinde incelemek üzere Dışişleri Bakanlığınca bir mülkiye —müfettişi Taşova'ya gönderilmiş ve bugün vazifeye haslamıştır. Saygılarımı sunarım, Başbahkan Hasan Suka Denizlaltı gemi (Baştarafı 1 incide) seyahate biraz daha elverişli oldu- ğu görülüyordu. 13 Aralıkta nihai talimlerini bi- tiren denizaltı Pasitik Okyanusun- daki (Mariana) mıntakasında sa- vaş devriyelerine başladı. 1945 yılının gubat ayında (Blu- eback), kurtarılan Filipin adala- rına dönen ikinci denizaltı olarak (Subic) körfezine girdi. Denizaltı körfeze girdiği — vakit pike bombardıman uçakları s den bin metre ötede Japon kıta rını bombalıyorlardı. (Ohub) un maceraları 18 Haziran 1944 de denize indi- rilen USS Chub denizaltısı da (Conneecticut) a bağlı olan (Gro- ton) da inşa edilmiştir İlk savaş devriyesi 18 Şubat 1945 de Pearl Harbor- dan hareket eden (Chub) denizal- tısı 64 gün Cenubi Çin ve Cava de- nizlerinde devriye vazifesi görmüş tür. 3 Martta (Chub) bir. düşman sının hücumuna uğrı man denizaltısının pu'tam zamanında-müşahade edil- miş ve gayet seri bir manevra ne- Amerikan hil- ticesinde düşmanın attığı torpil bertaraf edilmiştir. İ Bu devriye harekâtı - esnasında uçak temasları, periskop müşahe- deleri ve yüzen mayınlar pek çok tu. Fakat hiç bir nakliye hareketi göze çarpmıyordu. Görülen yüzen mayınlardan sekizi top ateşile pat latıldı. 20 Martta deniz uçaklarının hi- mayesi altında- bir muhribe sokul- mağa teşebbüs edildi. Fakat gemi 4000 yarda mesafeden ani bir zik zak yapınca hücum etme — fırsatı da kaybedilmiş oldu. 29 ve 80 Martta, 18 saat devam eden bir takibi müteakib (Chub) altı defa dalmak mecburiyetinde kalmış ve bir defa da düşman u- çakları tarafından yakın mesafe- den bombalanmıştır. 9 Ağustos 1945 de (Chub) de- nizaltısı sığ sularda küçük bir sa- hil gemisi olarak tahmin ettiği bir denizaltı avcısile savaşmak mecbu riyetinde kalmıştı. Japon denizaltı avcısı (Se 51) smıfından bir ge- mi idi. Denizaltı avcısının 40 mili- metrelik topunu susturuncaya ka- dar gayet heyecanlı bir ön geçir- Alman bozgununa vesikalar dair gizli (Baştarafı 4 üncüda) Ramsgale olmak üzere iki çı- kartma yapılacaktı. Fakat bun dan önce, Londranın - sıkı bir| svurette bombardımana tâbi tu, tulması lâzımdı. FÜHRERİN TEREDDÜDÜ 7 Eylülda amiral Racder, vak ile deniz konferansında ortaya sürmüş olduğu şartları: tekra ediyordu. Onun hatıra defterin- de şunları okuyoruz: «Deniz avcılığın hârekâ- tı, hava üstünlüğü sayesindedir ki ancak hayırlı bir safhaya gi- rebilecektir. Şimalde, düşmanı şaşırtacak bir manevra; Alman | Kovundan hareket eder ve veçten yola çıkacak olan 15 steamet's ve diğer bazı deniz | kuvvetlerinin iştirâkile müm- kün olacaktır. Acaba teniz /harekâtı elve- rişli bir surette inkisaf etme- diği takdirde Führerin siyasi ve askeri divektifleri - nasıl bir| gekil alacaktı? Böyle bir va: vette «Büyük Britanyanın isti- lâsır, başka bir zamana talik edilmek lâzım değil midir? Füh verin bu husustaki fikri, zanne- | diyorum ki beni tasdik eder ma| hiyettedir.» | «Racder> in arzusu — vechila| harb hazıtlıkları, hummalı bir | surette tamamlanıyor, ve ayni| günde Londra kesif Alman ha- | va kuvvetleri tarafından bom | bardıman ediliyordu. Ertesi gün 300 uçak İngiliz| başkentine yeniden taarruza gecmişti. İngilizlerin müdafaası gayet çetin olmuş; fakat hava| hücumları dalga halinde birbi- | rini takib ederek Landrayı bir! gehenneme çevirmişti | 10 Eylül. «Hitler, kararını bir gün sonca vereceğini bildir- mesi üzerine Racder ona şu ra- poru gönderiyordu «Havanın müsaadesizliği ve Kararsızlığı deniz — taşıtlarının hareketini ve mayin tarlaları. 'nın temizlenmesi işini hayli güç leştirmektedin Gerçi Duftwaife'nin hücumla | rı düşman müdafassını sarsmış tır. Ancak İngiliz bombardıman uçaklarının faaliyeti düşn mukavemetinin zorlu olacağını göstermektedir.» Bunun üzerine «Fitler>, kava- rıni üç gün sonraya bırakmış- tı. Fakat 13 Eylülda K. A, F İngiliz vçakları 80 mavna ba- tıtmış, İngiliz harb gemileri Calais, Boulognc, Östende — ve| Cherbourg'u bombardıman et-| lerimiz geliyor mişti. — Fakat — netice (Chub) un topları düşmanı ümid- itibarile siz-bir duruma sokmuştu. Bir kaç dakika devam eden bir top ateşin den-gonra denizaltı avcısı sulara gömülmüştür. Üçüncü —savaş — devriyesinde (Chub) denizaltısı (4225) ton t tarında 9 gemi batırmış ve üç pi- lot kurtarmıştır (Boarfish) in maceraları Diğer denizaltılar gibi (Böar- fish) de Groton tezgühlarında in- şa edilmiş ve 28 Eylül 1944 de 4 merika deniz kuvvetlerine katıl- miştir. Cenub Çin denizinde yaptı- ği ilk devriye harekâtı esnasında (Boarfish) denizaltısı 6500 ton- luk bir yük gemisi batırmıştır. Di- ğer taraftan 3300 tonluk bir yük gemisinin de yarısını tahrib etmiş tir. Ayni yük gemisinin diğer kıs mını da 14 cü hava kuvvetlerine bağlı uçaklar tahrib etmişlerdir. 11 Mart 1945 de (Baarfish) de- nizaltısı ikinci devriye harekâtına başlamak Üzere conub Çin deniz ne açıldı. Denizaltı iki gizli ve hu- gusi vazifeyi başarile yerine getir- dikten sonra üçüncü savaş devri- yesi için hazırlık görmek üzere 21 Nisanda Filipin adalarından Subic, körfezine gelmiştir. (Boarfish) denizaltısı üçüncü devriye harekâtına başlamak- üzö- re 16 Mayısta Cava denizine hareket — etmiştir. Bu — devri ye vazifesi 23 gün devam etmiştir. (Boarfish) Japon: filasunun 10.000 tonluk petrol gemisini hasara uğ- ratmıştır. (Brill) in maceraları (Brill) denizaltısı da Groton tez gâhlarında inşa edilmiş ve 26 E- kim 1944 de Amerikan deniz kuv- vetlerine katılmıştır. (Brill) in savaş tecrübesi, hezi- mete uğrıyan Japon deniz kuvvet lerini ve ticareti bah larda vaktinde görebilmek için Pa sifik mıntakasına yetiştirilen ve savaşın son yılları zarfında dilen diğer Amerikan denizaltıla- farksızdır. rın — tecrübelerinden (Brill) denizaltısı 55.000 kilomet- reyi aşan bir devriye ödevini yeri ne getirmiştir. Düşman satıh ge- milerile, denizaltılarile ve uçakla- rile bir çok defalar çarpışmak su- retiyle başarı göstermiştir. mişti. Ayrıca hafif deniz teşek-| Mülleri de Alman mayin tara-| ma gemilerine saldırmıştı. 14 Eylül günü öğleden sonra Racder, Hitler'le mühim bir ko| nuşma yapmış ve Hitler İngil-| tere adasının istilâsı işinin 17 Eylüla talikine karar vermiş-| ti 17 Eylül tarihli Alman genel kurmayınm günlük emrinde şu | satırları okuyoruz: F eDüşman hava kuvvetleri (fa-| aliyet halindedir. Hava kötü artlar içinde devam ediyor. Bu yüzden Führer, «Deniz avcılı; harekâtını talik etmiştir.» Harekâtın başka bir zamana tâlikine dair olan emir, 19 Ey- Jölda; verilmişti. Alman donan- ması, hasardan sakınmak mak-| sadile - 8 veya 10 günde tekrar| toplanabilecek şekilde - dağıla- caktı. İngiltere adasına çıkartmayı yapması kararlaştırılan Alman asker ve gemileri 12 ekime ka- dar hazır bir halde - tutulmuş, fakat sonradan deniz harekâtı. min 1941 ilkbaharına tâlik edil. mesi lüzumu hissedilmişti. Hacerin katili 30 seneye mahkum oldu (Baştarafı 1 incide) muhakeme hi ararını bildirmiş tir. nat tam 15,30 da Yusuf Kıpçak içeri alındı ve mahkeme — heyetini nezaketle selâmlıyarak gayet söğuk | kanlı ve hattâ biraz da mütebessim olarak sanık mevkline oturdu Önce sav veti nın geçen celsedeki ta. lebi okundu. Bunda — sanık Yusuf Kıpçak'ın Türk Ceza Kanununun 450 inel maddesinin 3 ve 4 üncü bendleri mucibince idamı isteniyor- du. Bir diycceğl olup olmadığı svali. ne kati) mütebessimane (hayır) ce. Bvabını verdi. Sanık gayet sâkin gö Tünüyordu. Okunan Farar muellünce, sanığın cinayeti taammilden işlemesi sebe. biyle Idam edilmesi Içzım geldiği, fa kat gerek maktüleye arşı meyli ve Yeni Parti ile D. P. nin münasebeti (Baştarafı 1 incide) Demokrat Parti merkezi bu me- yanda yeni parti iğin duyulanları ve bu husustaki direktiflerini pey- derpey teşkilâtına bildirmektedir. Günü gününe yapılan bu tamimler- de bilhassa Demokrat Parti vili yet ve ilçe idare heyetlerinin na- | zarı dikkatleri çekilmekte ve teş- kilât mensubları üzerinde yeni par tiye karşı müttehid bir cebhe alma ları için tesirlerde ve telkinlerde bulunmaları istenmektedir. Bu ta- mimlerden birinde de üçüncü par- tinin sırf Demokrat Partiyi hedef tutarak kurulduğu da ayrica ve e- hemmiyetle kaydedilmektedir. Demokrat Parti genel idare ku- ruluna mensub bir zat bir gün ha na: — Yeni kurulan partinin, par: timiz teşkilâtından mühim bir Kıs mını elde edebilmesine imkân-gör- müyorum.» dedi. Kenan Öner ne diyor? Bu haberi aldıktan sonra Kenan Önerle temas ettik bize şunları söyledi «— Demokrat Parti veya Halk Partisinin hedef tutulduğuna dair işae edilen haberler bizimle bera- ber milletin de alıştığı köhne bir müdafaa taktiğinin neticesinden başka bir şey değildir. Hedefin Demokrat Parti olması için orta- da hiç bir sebeb yoktur. Bilâkis Memlekete samimi bağlılıkları iti- barile Demokrat Partiye çalışmak ta devam edenlerin bizlerden göre ceği muamele sevgi ve saygıdan i- baret olacaktır. Bunu böyle söyle mekle Demokrat Partiyi tepeden tırnağa kadar tenzih etmeği aklım dan geçirdiğime inananlar ancak hürriyete istihkak kesbederler. 'Bu partinin sayın kurucuları ve onla- ra şakşakcılık eden bir Kaç şah- sın kendi ihtiras ve gururlarına fed'ettikleri koca bir vatanla çok büyük ümidlerle cidale atılmış par tinin bugün maruz bırakıldığı fect fkibet kendini her an gösterip du rürken bu lâ'yuhti ve fazileti ken- disinden başkalarına lâyık görmi- yen zevatın müstehak oldukları â- kıbeti geciktirmek için aylardan- beri devam eden mugalata zihniye ti ile mücadele etmek, vatanını se ven herkesin borcu olduğu unutul mamalıdır. Bu azametmaap kuru- cular kendilerinden menkul dir yet ve faziletlerile nereye doğru gittiklerini anlıyabilmek için ica- bettiği kadar boş zamana malik bulunuyorlardı. Partilerinin mensub ları bu zamandan istifade ederek başlarındaki âfetin mahiyetini an- hyarak kendilerine düşen vazife, yapmak lüzumunu h etselerdi. İfasile meşgul olduğumuz vazife bizlerden evvel onlara teveccüh e- derdi. Namus ve faziletle geçen bir öm rün teminatı altında söylüyorum ki, larda açığa çıkan mücadelem hiç bir zaman kendilerile mücadele gi bi hasis maksadlarla alâkadar de- ğildir. Böyle bir maksadım olsay- dı, kendilerinde set icabı olarak bütlüün samimiyetle istifa edecek yerde içerde kalarak kendilerile nasıl mücadele edilece- ğinl idrük etmiş bulunduğumdan Şübheye kimsenin hakkı — yoktuı Ben istifa etmekle - kendilerini kaz edebilmek için elimden geleni yaptığıma bugün de kaniim. Bun- dan ders almıyarak parti ve mem leketi değil, kendi köhne»şahsiyet ve siyasetlerini yaşatabilmek- içi müracaat ettikleri taktik — bugün takib edilenin doğrudan doğruya validi mahiyetindedir. Şuna da ay ni teminat altında iddia ede efendilerine hoş görünmediği için birer vesile-ile partiden atılan ve bir zamanlar muvaffakiyetlerini temin için kilolarla ter döktüğü- müz mehusların partiden çıkarıl- miş olmasından da gu veya bu kilde istifa etmek aklımızdan da geçmiş değildir. Bu mebuslar için- de teşekkülü yaklaşan partiye in: tisab etmeleri için müracaat edil. miş bir tek Demokrat milletvekili varsa namuslarına — hitab ederek umumi efkâr müvacehesinde haki | kati bildirmiye - kendilerini dâvet ediyorum. Büyümek için tatbik c dilecek yol başkalarını küçültm değil, kendisini büyültmekten (l ret olduğunu henüz larsa bundan sonrası için olsun bu hakikati idrâk etmelidirler. —Altı yedi aydanberi devam eden ve gün den güne artan tezebzüb kurucu | efendilerin yalnız sıhriyetlerini de- | ğil kabiliyetlerini de meydana çı- | karacak kadar bir vuzüh hasıl et- miştir. Bu sarih ifade karşısında memlcketi Demokrat Partiden de- ğil bu efeadilerden kurtarmak. va- tanını seven herkes için bir borç mahiyetindedir. Biz ve — bilhassa ben de bu vazifeyi idrâk etmiş bir insan sıfatile bu gaye uğrunda ça- lışmayı ilk plânda gelen bir gaye nlıyamamış gerekse'son celsede katilin harere, | Sddetmekteyim.. Mes'ele ve haki- tinden'nadim alduğu eihetle - ölüm| Kat bundan iharettir., | cezasının 30 sene ağı S9 İndi-. y TidIği bildi Btimar Yusuf başlangıcta Yazımızın çokluğundan — (İs- knetini bo Bün, katabalık hir u. «i muhakem aklı kütle. aktb etmiştir. lâmda Mezltebler ve Firkalar nasıl doğdu?) tefrikamızı koya-| madık. Okuyucularımızdan özür dileriz. Demokrat Parti ile son zaman | öğrendiğim siya | m ki, | (Baştarafı 1 incide) zamanda hasta ciğerlerden sö- küp attığını iddia etmektedir.. Bu muvaffak propaganda son aylarda öyle ilerlemiş, Türkiye hudutları dahilinde öyle taain- müm eylemiştir ki, Hamdi Yıl mazın sihirli ellerinden sunu - lan elli hapı yutan hastalar a detâ pehlivan edasile ev ev do laşarak kendi kavillerince mu barek doktordan aldıkları hap ların vereme karşı bıçak tesiri yaptığını ballandıra ballandıra anlatmağa başlamışlar ve bir çok hastayı iknaa muvaffak ol muslardır. Bu tedaviye inanmayan tok makam ! Hamdi Yılmazın yana yakıla göylediğine bakılırsa bu şahidli; isnatlı vakaya inanmayan tek makam Sağlık Müdüvlüğü, do- layısile 'Sağlik ve Sosyal Yars dım Bakanlığıdır. Nitekim Ba-, kanlık haplara; ilk tahlili mü teakip «işe yaramaz» teşhisini koymuştur. Hal böyle iken tekmil men- fi kayıtlara rağmen Hamdi Yil maz faliyetini asla aksatma- mıs: Veremli hastaları bermu- tad kabulde devam eylemiştir.. Homdi Yılmazın evine baskın Neticede ise adli makamlar-| dan aldığı selâhiyetle zabıta| müdahale etmiş, dün Hamdi Yılmaz'ın Aksaraydaki evine a- ni bir baskın yapılarak hap İ- ine mahsus kaplar, ve, has- talardan artaklan haplar Sağ- lık Müdürlüğüne getirilmiştir..| Bu esnada evde hap a#lmak için sıra bekleyen hastalar dok torlarının — başına fena bir is geldiğini anlamışlar, başta dip | İnmasız doktor Hamdi Yılmaz olduğu halde taksilere atladık- ları gibi. soluğu doğruca Sağ: hk Müdürlüğünde almışlardır. Kiyamet Kopuyor... | İşte asıl kıyamet orada kop-| muştur. Hastalar otomobiller - Gcn iner inmez yaygarayı bas ruslar: Sizde hiç insaf vok mu, * bu adamı hanse atmak cinayet tir. O bizi iyi etti Havatımızı ona borçluyuz. Ölsek Hamdi Yılmazı - elinize bırakmayız, Mahşere kadar doktorumuzlu beraberiz!» diye azlamağa, saç larını başlarını yolmağa - başla nuslardır. Bu sırada Sağlık Müdürlüğü ün önünden geçmekte - olan halk gürültü —üzerine kanıya birikmiş, protestocuları müte- hayyir nazarlarla seyre dalmış tair. | Nihavet Sağlık Müdürünün verdiği kat'i bir emirle ekseri-| si kadın ve bir kısmı da erkek olan devamlı - tedaviye muhtaç müdafi hastalar dısarı cikarıl- maslar. içeride yalnız diploma- | sız doktor Hamdi Yılmaz alıko! nulmustur. Sayamı havret bir ifade.. Hamdi Yılmaz alınan — yazılı | ifadesinde su — savani — hayret| | malümatı vermisti Din Tedrisatı | (Baştarafi L incide) hatiblerin din mevzuunda - ted- birler düşünülürken, irticaa ka- | çılmaması noktasında- — hemen, ittifak halinde bulunduk | ülmüştür. Bugünkü görüşmelerde — ileri | sürülen noktai nazarları " şu Gâört esasta hülâsa etmek mün- | kündür: 1 — İmam ve hatib mekteb- | dorinin açılarak, diyanet işleri | Bakanlığınca idaresi ve — Müli | Eğitim Bakanlığınca —muraka-| besi. * Din komisyonu başkanı Fe- | ridun Fikri Düşünsel ile Patin --Gökmen, Vehbi Kocagüney da | ha ziyade bu görüsü müdafan etmişlerdir. 2 — Bu okulların doğrudan doğruya Milli Eğitim Bakanlı-' Şmca- açılması, idare ve mura-' kebesinin Bakanlığa aid olması Bu noktainazaçı bilhassa Tah gin Bankgıoğlu ileri sürmüştür. 3 — Mes'elenin daha olgun bir hâle getirilmesi için komis yona iadesi | Bu tezi Taci Irmak ileri sür- müştür. b İmam ve hatib mektep-' y iezinin açılmasını ve — İlâhiyat Fakültesinin ilk — mezunlarını verinceye kadar talik etmek ve bu sayede okulların husust - ve yüksek bilgi görmüş ve yetiş-| BELla, Mis unsurlar tarafından idare edilmesi Bu tezi Cemil Barlas, Behget | Kemal Çağlar ve Es'ad Altan müdafaa etmiştir. Grupta görüşmeler sırasında Hüseyin Ulusoy, Fahreddin Al tay, Ali Riza Esen, Muammer Alakan, Mustafa Reşid Tarak- çıağlu ve daha bazı hatibler söz almışlardır. Saat 1930 a doğdu toplantı- eriyet kalmadığından o- turuma son verilmiştir Raporun müza, gsine müzdeki salı günü devam edile- ecktir. Dünkü nümayiş «— Ben ellişer hapla, yüzlerce-ve. remliyi tedavi ettim. İçlerinde üçümn cü deyreye gelenler dahi -vardı. On- lar da hayatlurınıkazandılar. On para almadan «.rf millet ve memle. kete hizmet olsun aiyerçalışıyorum, daha me istiyorsunuz. SAĞLIK BAKANI MÜSTEŞASI DA BANA HHASTA GÖNDERD eHaplarıma işe yatamaz dlyen Sağlık Bakanı Dr. Behet Uzun müs teşarı bana hasta göndermiştir. Hakkımı Büyük Millet Mecjisinden arıyacağım. Çünkü bâzı milletsekil- lerinin bile hastajarı elimden. geç- 3miştir. Bugün (dün- kapımı kıran Polisler iki yüzü mütecaviz mes. lekdaşlarımı tedavi; ettiğimi nedeni unutuyorlar. I mahkemeye aksetti ği takdirde söyliyeceklerimi biliyo- rum. İki»şahidle:hâkim bazanüdam kararı veriyor. Halbuki beni yüzler- ce veremli müdafâa edeceltir. “Va remden kurtulan-her sağlam ciğer şahidimdir.» ağlık Müdürünün izahatı Diğer taraftan Sağlık-ve Sösyal Yardım Müdürü Dr, Faik Yargıcı, şöhretini (!) hiç bir sanat erba- bına nasib almıyacak kadar ikısa bir zamanda yurdun dört bir-yanı na ulaştıran madern verem müte- hassısı Hamdi Yilmazın mealeki bilgisi hakkında kendisile görüşen bir muharririmize, gülerek gunla- rı söylemiştir: «— Hâamdi Yılmazın tedavisin- den ve verdiği ilâçların menfi tep kisinden şikâyetler günden güne çoğalmakta idi. Verilen haplar, hastaları fena e- diyor ve ağızlanımdan kan getiri- yormuş. Hamdi Yılmaz da bunla- ra karşı, kan gelmesi iyidir, hasta nın içi temizleniyor, diye cevab veriyormuş. Nihayet evine Baskın yapılarak gerek mütebassıs (!) gerekse der- de Şifa verici ilâçlar (') müsade- re edildi. Hamdi Yılmazın ilâçları arasın- da, taze sarmısak yağı, nöbet şe- keri, kanyak, yumurta, limon, tu- runc yaprağı, tere tohumu, safyon tohumu: bulunmakta idi. 'Terkibi yukarıda saydığım mad delerdentibaret olan ve ellişer gül- lacı havi sekiz kutu hap ile, bir torba: tere tohumu ve bir torba da afyon tahumunu müsadere ettik. Diğer taraftan Hamdi Yılmazın evinde hastaların ;göndermiş oldu- Zu anlaşılan sekiz mektub bulun- muştur. Hamdi Yılmaz, söylendi röntgen filmlerini tersinden k etlermiş.> Hamdi Yılmaz, emniyete teslim edilmiş bulunmaktadır. Türkiyeye verilen Amerikan uçakları ve Yunan Basını Atina: 6 (ALA.) — Anadolu A- jansının özel muhabiri bildiriyor: Yunan basını Türkiyeye Ame- rikan silâhlarının gönderilmesi me selesini bahis mevzuu etmekte ve bu münasebetle Yunanistana daha fazla silâh gönderilmesine mâni o- lan Amerikafi mülâhazalarını ten- kid etmektedir. Etbnikios Kyrix gazetesi şunla- rı yazmaktadır: #Türkiyeye uçaklar, ağır tank- lar, her şey gönderilmektedir. Sa- vaş içinde bulunmıyan bir memi ket olan Türkiye durmadan bak- viye edilmektedir. Aksine olarak dahili bir savaş içinde buluan Yu- nanistan damla damla yardım gör mektedir. Biz bu hususta Amerika hlar nezdinde protestoda — bulun- mamaktayız. Zira Amerikalılar bize ve ve tank gönderseler bile bun ları Yunanistanda kim teslim ala- cak ve kim kullanacaktır? Henüz çok geç olmadan Yunan siyasi çev relerini milletin silâlilı kuvvetleri ni icabettiği gibi teşkilâtlandırmı- ya düvet ediyoruz. İngiltere Akdenizden ayrılmıyacak Londra 6, (A.A.) — Avam Kamarasında dış siyaset üzerin de yapılan müzakerelerde ha - tiblerin öne sürdükleri muhte- lif sorulara cevap veren Dışiş- leri müsteşarı muavini Mayhew ezcümle şunları söylemiştir: İngilterenin Orta Doğuda ve Akdenizde hazır - bulunacağını temin edebilirim. — İngilterenin buralardaki mevcudiyeti impa- ratorluk camiasının — güvenliği ve refahı için pek ehemmiyetli dir ve İngiltere bu bölgelerde k&lmağa karar vermiştir. Rusyava tesrar işbirliği teklif edildi iği CAA) — İngiltere, gö- tet Cenevre, 6 Fransa ve Birleşik Amerika bugün RusyaG ile doğu Avrupayı batı-ile iş birliği yaparak. Avrupanın iktısad) kajkınmasına alışmağa yeniden dâ- vet etmiştir İngiltere Devlet Bakanı Me, Nell Avzupa iktısadi kamisyonunu" teş- kil eden 27 millete-hitab ederek İn- in doğu ve hatı Avzupa ti- gllte caretini desteklediğin! ve sanayileş- mek stiyen dağu Avrupa memleket lerini iyi br gözle gördüğünü beyan atmiştir.