3 Nisan 1948 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

3 Nisan 1948 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 NİSAN 10! seaamam! Şehi gaştarafı 1 incide) , 100 yataklı çocuk has tahanesinin ve Te re edilmekte bulunan Haseki Darüşşifasının '3 Nisanda da Topkapı müzesi in- gantının tamamlanacağını, Beşik- taşta yapılan 12 dershaneli ilko- kul binasının, tedrisatı sekteye uğratmamak ilça evvelki gün ya- nan Güzel Sanatlar Akademisi tale beleri tahsis edileceğini söyle- miş ve henüz tahkikatın neticelen ğum Evini: mediğini Tİ irere bir kasid olup olmadığını si miyeceğini belirttikten sonra, şeh Fin ezeli dertlerinden biri olan su İşlerine temasla şunları söylemiş- tir meselesi ta olduğumuz işlerden â, su ihtiyacını hallede- cek olan Terkos gölünden şehre ni ana borudur. Bu mu çoğaltmak için, Çırpıcıdaki ar- tezyen kuyularının açılmasına de- vam edilmektedir. Fakat su mev Zuunda asıl mühim olan Terkos gölünden İstanbıla kadar döşene- cek olan 43 kilometre boyundaki büyük ama boru, yani yeni isale hattıdır. Bütün teferrüatile bera- be 21 milyon cağı tahmin edilen bu iş için ev- para bulmak lâzımdır. Bunu tik. Sonra döviz bulmak dâzımdı. Onu da temin ettik. 1s- marladığımız boruların mühim kıs mı gelmiştir. Boruların döşenmesi için gerekli hafriyat, evvelki gün müteahhidine ihale edildi. Böyle- ce fevkalâde bir mâni —ıkmadığı takdirde, 1950 de, günde adam ba şına 300 litre olmak üzere, şehre bol su verilecektir. Yeni isale ile temin — edilecek —su — 140.000 metreküp olacak ve takriben elli yıl müddetle İstanbulun su ihtiya- cını tatmine kâfi gelecektir. Vali bundan sonra piyasada şid detli bir mürakabenin 1930 yılında Akademi (Baştarafı 1 incide) — | molara ve Akademi Müdürünün izahatına göre yangın hâdisesi nin zuhuru hakkındaki mütalea c nokta üzerinde toplanmakta- velâ temin 'angının elektrik kon- Rus - Fin görüşmeleri tağından çıkmış olması imkân- sızdır. Nitekim binanın elektrik ' tesisatı daha on gün evvel elek Başmühendisleri — tarafın- | dar kontrol edilmişi 2 — Binada soba yoktur, kax loriferler ise sağlam olup, her hangi bir şekilde parlamaması için tertibat alınmıştır. 2 — Yangin 2 nci katta mi- ari şubesinin yanındaki hey- eltraş atölyesinden çıkmıştır. Telebeler buradan saat 6,5 - T arası ayrilmışlardır. Atılan bir sigara izmaritinden çıksa idi Eni olarak duvarlar parlamaz- dı. Halbuki atölyeleri - temizle- mekle meşgul bulunan hademe- ler. «yangın var!» diye bağıra- rek Akademi müdürüne haber vermişler ve söndürmek için fa- Türk - Yunan (Baştarafı 1 incide) ve Türk bayraklarile donatılmış bu lanan Grande—Bretagne oteline in mişlerdir. Türk Deşişleri Bakanı, kraliyet sarayına gitmiş ve defreti imzala- mi: Necmeddin Sadak, bundan sonra Başbakan Sofulisi Başbakan muavini ve Dişişleri Bakanı Çalda risi Dişişleri Bakanlığı Müsteşarı Pepinelliyi ve' Meclis başkan vekili ni ziyaret etmiştir Yunan basını Türk Dışişleri Baka 'aının gelişini hararetle karşılamak ta müttefiktir. Atina 2 (AP Bu gün Türkiye Dişişleri Bakanı Necmeddin Sadak Yunanıstan Dişişleri Bakanlığında Çaldaris'i ziyaret etmiş ve iki dev. det adamı bir buçuk saatten fazla görüşmüşlerdir. 'Toplantıda Türkiye Büyük Elçis Ruşen Eşref Ünaydın ve Yunan tan Dişişleri müsteşarı P, Pipinelil de hazır bulunmuşlardır , Atina: 2 (AP) — Türkiye Dışişle ri Bakanı Necmeddin Badak, Yu manlı liderlerle bir seri görüşmeler ide bulunmak Üzere bügün Atinaya! varmıştır. Sadakm ziyaretile Türkiye ve Yu nanistan arasında daha sıkı bir I: birliği yapılacağına dalr haberler a| rasında münâsebet bulunduğu tah min edilmektedir, Bununla beraber, diplomalik mü! şahldler, iki devlet arasında derhal kuvvetli bir Ittifak akdedileceğine; dair yorumu bertaraf etmişlerdir. Tahmin edildiğine göre, Türk— Yunan — görüşmelerinden bir tica- Tet anlaşması aktfne varılacak Vei belki de v tanm teklif ettiği bir nevi Akdı Zdkı n üi 1 bloku İcin m L € t dak At da $ müdü, zartında Çallaris, Sofulis ve kral gü Türkiye Dişişleri Bi Ki dâvetprogramı (_ş « ” b H * lmvğnqn belediyeler kanunu hü kümlerinin zayıf olması dolayısile temin edilemediğini, hükümetin kendi işlerinde her türlü kararı al makta serbest olduğu halde bele- diyelere karşı bu hakkı tanımadığı nı söylemiş; bugün muhtekir es- nafa tatbik olunan cezai müeyyi- delerin kifayetsizliğinden şikâyet etmiştir. Vali Lütfi Kırdar et me: susunda şunları söylemiştir: Et meselesi Hayatı ucuzlatma meselesini ele alar komitesi et bir. komis- yon kurmuş, komisyonun toplan- tılarına belediyemiz de iştirâk et- miştir. Komisyonun - tedkiklerin- /den sonra komite et meselesini kı Sa ve uzun vâdeli tedbirlerle hab letmeyi düşünmüştür. Et işinin yalnız bir belediye işi değil, bir devlet işi olduğunu gös termektedir. Bununla beraber İs- tanbul belediyesi et işihe lâkayd kalmış değildir. Bugün de belediye kanununun verdiği yetkilerin tat- bikatma devam ediyoruz. Ve elde- ki imkânlara göre, lüzumu halinde et piyasasına müdahale etmek ka- rarındayız. bir çıkmaza giriyor (Baştarafı 1 incide) vadaki müzakerelerin girmiş bulunduğu nazik safha - kanda endişelerini *gizlemeğe çalışmamışlardır. Bilhassa Rusların sabırsızlanmaların- dan korkulmaktadır. Bilindiği gibi Mareşal Sta- lin ilk teklifi 6 hafta önce Paasi kiviye gönderdiği müktubda ileri gürmüştür. Şimdiye kadar Sovyet ler Birliğile buna benzer andlaş- malar imza eden peyk devletlerle müzakereler ancak bir kaç gün sürmüştü: yanginı aliyete geçinceye kadar atölye alevler içinde kalmıştır. KUNDAK MI SOKULMUŞ? İşte bu şekildeki mütalealar yangımn atılan bir kunjaktan Zuhur ettiği ihtimalini - belirt- miştir. ŞÜBHELİ ŞAHISLAR!.. Hâdisenin adli tahkikat kıs- mile meşgul olan savcı muavi- ni Mehmed Ali Diker, 12 Aka- demi hademesini - celbederek sorgularını yapmıştır. Ayrıca Eflâtun Nuri adında bir Akade- talebesinin ihbarı üzerine 4 Akademi talebesi nezaret altına alınmıştır. Emniyet Müdürlü; dilerek sorgularını müteakib zarete alınan 12 hademeden bil hassa Naciye ve Sadiye üzerin. de durulmaktadır. ALÂKADAR ZEVATIN TAHKİKATI Vali Lütfi Kırdar da hâdise ile yakmen alâkadar olmakta dır. Bu hususta dün Emniyet Müdürü İsmail Hakkı Baykal. dan izahat istemiştir. z Tahkikat devam etmektedir. BİR LÂKAYDI Hâlen Ankarada bulunan Gü- zel Sanatlar Umum Müdürü Ha Ki Vedad Fıratlıya yangın ha- beri telefonla bildirildiği halde| mumailevh İstanbula gelemiye ceğini, Devlet Opera binasının | acılış merasiminde bulunacağını| bildirmiştir.. Halil Vedadın bu lâkaydısi Akademi mensubları arasında teessür uyandırmıştır. YENİ AKADEMİ OKULU Milli Eğitim Bakanlığı 550 A Kademi talebesinin Fındıklı 18 ü İnönü ilkokuluna taşına- Tak muvakkaten orada çalışma- larına devam etmelerine karar kiyenin tek Mareşali Fev vermiştir. İlkokul talebeleri de — civar ekteblere dağıtılacaktır. — Nasil olur bu! Hüseyini oğlu Ali'nin Allah canım alma- di mı? (Zeynelâbidin susuyor, — İbni Ziyad, tekrar soruyor) ; — Neden susuyorsun, dilsiz mi oldun? — Ölen; ağabeğim Ali Ekber Ben; onun küçüğüyüm. — Onu Allah öldürdü! . (Zeynelâbidin gene süküt e- öer) di — Gene mi dilsizliğe başla- dın, cevap versen e.. — Ulu Tanrımız; her nef ölümü tadacaktır. Kişi; ömr amam olunca ölür ve eceli ge- lenin ölümü ancak Allahın izni © olur, buyurüyorl: z İyi ya, işte Allah senin de ne izin verdi. Demek olu- YOr ki ecelin geldi! Şimdi ö yor ki geldi! Şimdi öle- Öldürü n € işaret ediy Zeyneb ile bütün muf î[l;ı_ır. ona sımsıkı sarılıyorlar, taştar katı yürekleri bil iğatadak 'eryadlara başlıyorlar ve, Ze ferli yorlar ve, Z. Bir yangin felâketi daha (Başmakaleden devam) (Başmakaleden devam) larında ateş yakmak itiyadı ha- za geneler arasında — yerleşmiş ise idare bu kötü huyu önlemek in acaba hiçbir tedbir alma- miş midir? Şayed almışsa bu tedbirler nelerdir? Hademe Na-| ciyenin sözletinden talebenin bu | ateş yakmak işini müteaddid | defalar yapmış oldukları anla- | şıhiyor. Bu durüm karşısında dari veya cezai hiç bir tedbi alımmamış mıdır? Böyle haller- de muhakkak ki idare başında bulunanların mes'ulayeti vardır ve olmak ta lâzımdır. Bu iş na- sıl oldu bilmiyoruz. Fakat bu muammadır deyip işin « | çıkılamaz. Akademideki durum- Tarı idarecilerin yakından takib piş eylemeleri lâzımdır. Bahusus ki Milli Eğitim Bakanlığı bina- sının yanmasından sonra bu is- lerde komünist parmağının iz- leri olması ihtimali üzerinde du- * rolmuştu. İddiasını maddi delil- Tere istinad ettiremedi ve mü- cerred kavilde kaldı amma, Fah- ri Kurtuluş adımd vekili yangınların hep nistlerin eseri olduğuna d: rarlı ifadelerde bulandu. Vakrâ Ankara savcısı ifadesine müra- caat edince de hiçbir - delil yok demek - suüretile garib bir duruma düştü amma me de ol- sa bu sözler bütün umumi ef- kârda bir kuğsu uyandırmıştır. Şimdi bu yeni mekteb yangını tekrar aymi şübheleri, bu defa gaha haklı olarak, yeniden dep- reştirmiş bulunuyor. Adliyenin incelemelerini nor- mal tarzda yürüteceğine ve ne- ficenin süratle alınacağına- şüb he etmiyoruz. Yalnız işin idar cebhesi üzerinde de ısrarla du- rulmalıdır. İdare nihayet ı-aıınıW koltuklarda oturarak her ay ba- | şında muntazaman para almak- ftan ibaret değildir. Bugünün rtları içinde idarecilerin sorum Tuluğu büyüktür. Çok müteyak- kız ve uyanık davranmak gerek- tir, Yanan bina memleketin tari- hine karışmış azametli bir eser- di. Bir aralık Meb'usan Meclisi bu sarayda toplanmıştı. Altıncı Mehmed Vahideddinin — işgal kuvvetflerinin süngülerine daya- narak kapaftığı son Meclis ta- toplantısını bu binada yap- ve bir takım meb'uslar dü man askerleri tarafından orada tevkif olmarak Maltaya gönde- Bu yangınla tarihimizin bir yaprağı daha kat'i olarak ka- 'niyor ve hiçbir iz de bırakmı- yor. İstanbul icin bu tarihi bi- nanın mahvı şübhesiz büyük bir kayıbdır. A, Cemaleddin SARAÇOĞLU Bu Millet Mareşali unutmıyacaktır (Baştarafı 1 incide) Edib hanım bir de elini ceketinin düğmeleri arasına sokmuş ayakta biri var çok aradığım halde nü-bulamıyorum.» diyor. Milli Mü cadeleyi yaşamış olanlar Tanrii verin bulamadığı Bu yüzü bulmak- ta müşkilât cekmemislerdir. Ve Tanriöverden şu sualin cevablan- dırılmasını kendi kadirşinaslığı ve tarih müvacehesinde bir borç bi- liyorlar. Hatırlıyamadıkları bu yüz o za- man müşir Fevzi paşa bu gün Tür n Çakmak değil miydi. Ne kadar unutkanlık hafıza yorgunluğuna verilirse ve- rilsin Tanriöverin bu başmakale- sindeki biraz da garip görülen ya- zı geklini bir açıklama ile efkâra bildirmesi elbetteki kendi hesabına da iyi olacaktır. Politika hayatı- CA mızda derinde olsa mücâdeleler YENİ BABRKH Rektöre hücum eden! 80 öğrenci hakkında dava açıldı Ankara: 2 (Hususi) — Bundan bir müddet evvel Ankara Üniver sitesi öğrencilerinin sol temayül- lü hocalar hakkında tertib ettikle- ri nümayiş sırasında müessif bir hâdise olmuş ve öğrencilerin de katıldığı bazı nümayişçiler üniver site Rektörü Şevket Aziz Kansu- nun odasına girerek kendisini z0: la istifaya dâvet etmişler ve bu a rada bir de istifaname almışlar- dır. Öğrencilerin usulsüz olarak tertib ettikleri nümayiş ve Rektö- re hakaret hâdiseleri etrafında savcılıkça yapılan tahkikat son ermiş ve 80 öğrenci halıkında dâ va açılmıştır. Dâvanın duruşması- na önümüzdeki günlerde Ankara ikinci a mahkemesinde başlan: i | | | P. Eminönü ilçe kongresi (Baştarafı 1 incide) Dün bu hususta tekrar yaptığı- myz tahkikata göre maksada uygun razda seçilen Gdelegelerin de Iİşti rakile geçen cuma günü akşamı Şehzadebaşında C, H, P, Beyazıt bucak merkezinde; dört nisan pa- zar günü toplanması mukarrer E- minönü kaza kongresinin bir pro- vası yapılmış, bu temsili kongreye Atif Ödül ittifakla başkan seçilmiş tir. Atif Ödül alkışlar arasında baş- kanlık koltuğuna oturduktan son- ra Eminönü merkez idare heyetin- den Feridun Dirimtekin ftiraz ve tenkit hassaları önceden uyuşturu lan delegeler huzurunda geçen yı hn faaliyet raporunu okumuş mu maileyhin ağzından çıkan her cüm Je sürekli alkışlarla — karşılanmış. tız. Müteakiben Kumkapı. Alemdar, Küçükpazar delegelerinden birey ki şilik hesap encümeni seçilmiş bu a rada dileklere geçilmiş ve söylene- cek bir şey bulunmadığından prova muvaffakiyetle sona ermiştir. İddla edildiğine göre, ayni pro- yanın 4 nisan pazar günü Eminönü Halkevinde ciddi bir kısve altında tekrarıma çalışılacaktır. Berlinde Soyyet harekâtı (Baştarafı 1 incide) kamlar da uygun gördüklerini yapmaktadırlar. Berlin şehrinin etrafındaki Sovyet maniaları değişmiş de- ğildir. Londra, 2 (AP.) — Bugün müttefik kontrol komisyonunun âkıbeti ne olursa olsun, Berlin- | de kalmak tasavvurunda oldu- ğunu beyan etmitir. İngiltere Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bir basın toplanlısı sı- rasında: «Kendi işgal bölgemi de olduğu kadar Berlinde de kalmak hakkımızdır» demiştir. Bir soruyu cevablandırna söz cü, İngilterezin Berlin durumu kakkında Moskova nezdinde her | hangi bir tesebbüste bulunmadı- | ğmı ve şimdiki halde böyle bir | tasavvur da mevcud olmadığını bevan, fakat durumun İngiliz hükümeti tarafından yakından takib edilmekte olduğunu belirt mişti, Sözcü, Rusyanın Berlin bölge inde seyrüsefer nizamnamesi ihdas etmekle «teknik bakımdan hakları dahilind& hareket edip etmediği sorusunu doğrudan doğruya cevet veya hayır» la cevablandırmaktan imtina — et- miş fakat Şunları söylemiştir. «Berlindeki 4 taraflı idarenin faaliyetine engel olabilecek her hangi bir tehdid Potsdam and- laşmasma aykırıdır.» aa eee e aa elbette ki Türk milletinin kuruluş tarihine karışırsa yerinde olmaz ve Milli Mücadelede bütün vatan- daşların inkâr edilemez şeref his- Büvük Britanya, Almanyadaki | seleri hiç kimse tarafından zede- lenemez, “Fransada yakalanan altınlar mes'elesi (Baştarafı 1 incide) Subhi Atamar ve eşinin gemiy kaçırmamak için - kiraladıkları motörün ve kendilerinin resim- leri bile gazetelerde çıkmıştır. Biz Marsilyada meydana çı- | kerılan bu kaçakçılık hâdisesi- ne aid ajans haberlerini bidayet te kaydı ihtiyatla karşılamış, | tahkikatımızı o cihetten ilerle-| terek, aceleye geldiğini yukarı-| da bertafsil anlattığımız güm-| rük muayenesine nezaret eyli- | yen yolcu salonu müdürünün Malümatına müracaat etmiştik. 29 mart pazartesi günü mü: dürle yapılan bu mülâkat, 30 mart tarihli nüshamızda «İstan bul vapurile kaçırılan altınlar» başlığı altında cıkmıştır. SALON MÜDÜRÜNÜN SÖZLERİ Yolcu Salonu Müdürü Ni bu beyanatında; Marsilyada meydana çıkarılan kaçakcılıkta İstanbul gümrüğünü ilgilendi- ren bir taraf bulunmadığını, Ah med Subhi Atamar ve eşinin yabancı memlekette yerleşmi Türklerden olduğu icin memle- ketimize gelirken şimdi Fransa- da kaçak diye mlisadere edi'en allın ve paraları deklare ettik-| lerinden «Türk parasının değe- rini koruma kararnamesinin 15 ve 34 üncü maddeleri mucibince avni paraların dısarıya serbest bırakılacağını bildirmisti. GÖNDERİLEN TEKZİB —| Gerek Salon Müdürünün söz- lerini nakilde gerekse mezkür hâdiseyi tafsilde bitara£ bulun- duğumuzdan zerre kadar sübhe uyanmıyacak bir hakikat tanbul gümrükleri Basmi Bü, gümrük muayenesinin ace-| leve geldiğine dair kat'i temina- | tımızı - ki muayeneyi bir ar-)| kadaşımız yakından takib et- misştir - me'haz ittihaz ederek "e ib lüzumunu duymuş ve bu ünü bir nisan tarihli nüs- hamızda çıkan mektublarile ifa deye çalışmıştır. Mektubda da, zikredildiğine göre 13 sayılı para koruma ka- Tarnamesinin 15 inci maddesin-| de eyabancı — memleketlerden | Türkiyeye gelen yabancılarla | yabancı memleketlerde verleş- | miş Türkler beraberlerinde ge- tirip ilk Türk gümrüğünde il- gümrük memurları marife- tile pasaportlarına veya döviz listelerine kaydettirdikleri kıy- imetli. madenlerden mâmül ez- ayı avdetlerinde memleket dı- Şina çıkarabilirler» kaydı var- dir. Simdi biz «yabancı memleket- lerde yerleşmiş Türklerin bera berlerinde getirdikleri kıymetli ımadenlerden mâmül esyayı av- detlerinde memleket dışına cı- karabileceeleri» hususuna - dik kati çektikten sonra izahatımı-| za gecelim: | Vakıâ Marsilyada yakalanan Ahmed Subhi Atamar ve eşi 1212/947 de Brezilyadan İsken derun yolile memleketimize gel mişler, şehrimizde kaldıkları| müddet zarfında İstiklâl cadde-| sinde 46-9 numaralı «Çığ» apart manmda oturmuşlardır. Subhi Atamar dönüşünde; ikamet eylediği katın gidişi tekaddüm eden günlerde birkaç | aylık kirasını peşin vermiş — ve| 'ev sahibine kâatı teslim etmemiş | tir. Esas ikametgâhları Türki- yede olduğu, bu suretle sabit o- İan Sübhi Atamar ve eşi, para değerini kanuna kararnamesi- nin maddei mahsusuna göre dı- şarı altın çıkaramıyacaklardır. Cıkarsalar bile bunlar ancı kıvmetli madenden mâmül eş; yadan ibaret olacaktır. Halbuki | Marsilyada meydana çıkarılan altınlar, mühim bir mikdara ba liğ. olmaktadır. 'Tahkikatımıza nazaran altm çıkarma iznini ancak Maliye Ba kanlığının emrile kambiyo mü- islâamda Mezhebler ve Fırkalar nasıl doğdu ? Şia fırkaları — Zaydiye mezhebi — Kerbe lâda, üç (Ali) ler — Caniler ve mazlumlar — Ki Tefsika M | lerden de anlaşılacağı ARARARADI AAA dürlüğü verebilir. Fakat kambi- yo müdürlüğüne Ahmed Subhi Atamar bizzat baş vurmamışı tır. Kambiyo müdürlüğünün böyle bir müracaattan haberi yoktur. ATAMAR VE EŞİ İSPANBUL- DA İKAMET EDİYOR Bu şahısların Brezilyada ika-| metleri mes'elesine gelince, eve| velâ yukarıda da söylemiş oldu- ğumuz gibi bu karı koca «Çiğ» apartmanmın 9 uncu dairesini isticarları altında bulundurmak suretile İstanbul hemşehriliği gerefinden kendilerini mahrum bırakmamak istemişlerdir. Son- ra da yaptığımız tahkikat sıra- ında, dördüncü gubedeki dos- 'alarında Brezilyada ikamet et- Mekte olduklarına dair bir kay dım bulunmadığı - görülmüştür Esas ikametgâh olarak İstiklâl caddesi 46-9 numara “Cığ» a- partmanı gösterilmekte idi. gitmek üzere — pasaportlarını KONSOLOSLUK NE DİYOR?. Brezilya konsolosluğu ise Sub hi Atamar ve eşinin Brezilyaya konsolosluktan vize ettirdikleri- ni, fakat Brezilyada ikamet e- din etmediklerinin malüm olma dığını bevan etmiştir. Bütün bu olay ve müşahede- veehile, F”>> va naraların Fransada ol- Guğu gibi bizde de kaçak adde- dilmesi lâzımdır kanaatindeyiz. Çünkü mezküt kararname an- cak yabancı memlekette oturan | kimselere bu hakkı tanımakta-| dır. Bay ve Bayan Atamar ise| Vel gi Beyoğlu sâkinleridirle Bereket versin ki Gümrük müdürlüğünün bize gönder- diği yalanlamıya rağmen alâka blar hâdise üzerinde, hassasiyet le durmaktadırlar. Seyircinin -hücumgna Uğrayan piyes (Baştarafı 1 incide) şahis elindeki tiyatro mecmuasını sahneye fırlatarak yüksek sesle: «Bu ne biçim piyes?,, Diye bağır- | mış 've bu arada bazı seyirciler de | salonu terketmişlerdir. | Bu esnada sahnedeki artistlerle, Midhat Beyatlı arasında münâkaşa başlamış, elekirikler / yakılmıştır. Hattâ Cahide Sonku ile diğer ar. tistlerden Hüseyin Kemal polis ça Bırarak Mihdatı dışarı atmalarını söylemişterdir. " Neticede hâdise Adliyeye intikal €tmiş, Cahide ile Hüseyin Kemal, Didhat aleynine bir hakaret dâva S1 açmışlardır. Midhat Beyatlı da kendisine sterbiyesiz. dedikleri id diasile dâvacılar aleyhine mukabil hakaret dâvası açmıştır. Dâvanın duruşması dün cürmü meşhut mahkemesinde yapılmıştı, Dvacr Cahide Sonku sanığın: « — Burâsı tiyatro mu, yoksa kö tü kadınların yatağı mı?» diye ba ğırdığını iddia etmiştir, Diğer artist Hüseyin Kemal de ayni iddiada bu lunmuştur, Midhat Beyatlı ise: « — Ben «kötü kadın»> kelimesi kullanmadım. Sadece eserin müş. tehcen olduğunu söyledim. Yanım da karım, genç kızım ve kızkarde şim vardı: Eserin müstehcen taraf larin; seyretmekten — hicap — duy- dümv demiştir. Mahkeme 22 şahid dinlemiş, bun rdan altısı Mihdat Beyatlının lerini tasvip etmişler, diğer şa- hidler ise sanığın aleyhinde ifade vermişlerdir. Tekrar söz alan Mihdat Beyatlı eserin müstehcen olup olmadığının tetkiki için ehlivukuf tâyin edilme sini istemiştr, Neticede mahkeme ehlivukuf ta lebini reddederek, bazı şahidlerin celbi için celsenin talikine karar vermiştir, ; sözl seyinin ölümile İslâmlar arası! daki ayrılık kalktı, asayiş — ve rahata erişildi! Cemaat adasında - Abdullah bin Afif adında bir mübarek zati da vardı. Bu adam; Hazreti Ali tarafını tutarak gözlerinden bi- rin Cemel vak'asında, ötekini! de Sıffayvn muharebesinde kay: bederek kör olmuştu. Gündüz-, Emirinin Divânı! — Resulü Ekremin okşadığı dudaklar — Piç Ziyadın mes'um oğlu — Merd — lerini, gece oluncaya kadar, ca! bir kadın, cesur bir genç! — Fedakâr bir ihtiyarın acıklı âkibeti! Uğursuz muzafferiyet mide ibadetle geçirir' muhterem, — (Yezid) in divâmında — Şam sarayında matem! — Ta'ih mi, hatâ mı? bir ihtivardı, dayanamadı, — Hüseyinin neslinden yalnız Yalnız buradakiler; Pey, sı T vi L AA z lakiler; Peygambe- — bir sualde bulunuyor ve hemen ” Cçi? T yüzündün bu kaldı. Bizler; şahadet geti- rinin ailesi ve Emirülmü'mininin cevabını vererek: «Vallah, bu- Jara S Süşmeai Yüzünden rirken adını andığın Peygambe- akrabasıdırlar, Yanlarına Allah nu hiç ummam'» diyor! N ç rinin ailesiyiz. Allahtan - kork. â BENİ VÜİ SSil YeğaCI ğ SiLe İ geçork. tan korkan bir emniyetli adam — Sonra, şehre dellâl çikarti- 1011 sensin ve sana tâbi olan 4 çre yaptıkların ” yetişmiyor kat onları Müslümanca gözetip yor, halkı Mescide toplatıyor, ölimlerdir. Peygamberinin to- da, bir de son kalan çocuğumu- “korusun da göndereceğin yere Cemaat tamam olunca Minbere eli ldürtüyor: SAi zu da mi elimizden alacaksın, —emniy, i y KBŞ YEĞEE Ş GĞ Ü GA , ni » emniyetle varabilsinler! çıkıyor da di iş y lar gibi övün Düce Te e Der N <F7 » a doğru iş yapanlar gibi övün izi rmedike Zeyneb; feryadlarında devam Allahütealâya hamdüsena- mekte utanmıvor, üstelik. ifti- tt “blzder alarasasın ğ N S 9- mekte utanmıyor, üstelik - ifti. 3 Bi ü ediyor, mazlüm kadınlar da ona Jar ederim, ki (Hak) kı açıklat- - yalar da savuruyorsun! trada Zeynelâbi- iştirâk eyliyordu. Bu hal karşı- tı, Emirülmü'mininin Yesil bini — Abdullah bin Ziyad; İmam K sında oradakiler k: ız kala- Muaviye'ye ve onun taraftarla- - Zeynelâbidinden alamadığı han- y l se beni madılar, araya girdiler, İbni Zi- xına yardım ve as n eni Abdullah bin Afif'i oracıl ölâ k mam — y öldürtmekten vazgı Mü ihsan eyledi. Yalancı oğ Mescid icinde hemen öldürtüp oldu ise senin ber lürmen- — verrih İbni Kesir burada, «Aca- yalancı Hüseyin bin Ali'yi ve âstırıvermekle teskin eyledi. den -korkmam. -Diledi yap! >ba-merhamete mi geldi?” diye onz bağlananları öldürttü. Hü- (Devamı var) KARARAARARARARADADA ARANARARAARARARARAMAKAAARAZ V idareci — gözile ktüallteler Seçim kanunu tâdil edilecek evlet Bakanı sayın Falk hhi med Barutçunun bayanına gö re, Büyük Müllet Meolisinin Nisan ayı içindekl Içtimamda Bir kağ tâdil Jâyıhası tatkik edilecekmiş. V# BÜ Mmeyanda seçim Kanunu en baştâ göeliyorimuş. Bu kanundaki — değişikliğin osasını, taşkil eden, Bizli oy ve açık tasnll mes'elesi hakkında, muhteram Devlel Bakanı, bazı açıklamalarda bulunuyor ve diyor ki: Kanunda reylerin verik Münasib yerlerden bahsedilk yordu. Şimdi Bu yorlerin höore olaca' Bi tasrih edilmektedir. Tasnilin âhenkli prensibi da ayni su Fetle Vuzullu tatbik şekillerile beliri tiliyor ve reyler sandıktan parti ve a: day temsilcilerile, hafk huzurunda çır Karılacak, aleni olarak — sayıfacaktır; Bir mazbata ile tesbit ve homen orada açılmak süretile halka ilân odileceks tir. Mazbatanım sureti, arzu eden pars ti ve aday temsilcilerine verilecektir. Kadınlara siyasl haklar vermek su> Fetile, Demokrasi merdiveninin otduk. Ça ileri basamaklarında bulunan ment teketimiz için bu tâdiller belki de ye rindedir. Memloketin içtimal seviyasi belki on üst basamaklara — tırmanmağı — zarur! kılacaktır. Bunda da şübhemiz yake tur. Bu mukaddemeyi yaptıktan son ra, tâdil hakkındaki bir cümle için bir mülâhaza hatıra gelmektedir. Reyler, sandıktan parti aday ve tem silcilerile, halk huzurunda çıkarılacak ve aleni olarak sayılacaktır. denildiği: '1ne göre, tasarı bu ameliyede üç heye tin bulunacağın şart koymuştur. Parti temsilcisi, aday temsilcisi ve nihayet halk. Reylerin, her Demokrat memleket- te olduğu Bgibi, seçim kurullarının iş Bördüğü avlularda, meydanlarda bulu- 'nan ve bulunması Jâzım gelen, Bulun maları memleket menfaati veya şahsl menfaati iktizası olan — vatandaşlar huzurunda aleni olarak sayılır denil- mesi kâfidir, buna, parti temsilciler. huzürünü ilâve etmeği — anlıyamadık. Bilmem buna lüzüm var midu ?... Parti temsilcisi, halktan başka bir şey midir?.. Bu temsilciye kanuni bir vasfiyet vermek, huzurunu kanuni t mak ve bu suüretle bir nevi Imtiyaz yar ratırak doğru mudür? Bir gün, her hangi bir maksadla - kinci bir partinin yaratacağı haksız ve yersiz bir obsdoksiyon karşısında hah kin seve seve içinden gelmiş samiır” bir seçimi, şekildeki noksanlıktan do dayı fesih mi etmek — mecburiyetindi. katımacaktır? Bu cihet ekseriyet partisinin, kenö' menfaati için değil, bilâkis memleket menfaati için nazarı dikkate alınması lâzım gelen en mühim hususlardan bi ridir. kanaatindeyiz. Hele aday temsilcisinin kanunl t zuru hakkında söylenccek bir tek ko Time bulamıyoruz. Memleketin siyasi intihabı ekalliye tin keyfine ve belki de yanlış görüşü 'ne birakılmamalıdır. İDARECİ D. P. de istifalar (Baştarafı 1 incide) «— Tam mimasile bir muhale* * teşekkülünün kurulduğu inancı: la intisab etmiş bulunduğumı partiden tehaddüs eden son çirki hâdiseler dolayısile ayrılmak mec buriyetini hissettiğimizi esefle bil diririz.» D. P. den istifa eden üyelerin isimleri şunlardır: Nedime Tatari, Suad Tatari Servet Öksüm, Melek Konarı Handan Günaydın, Hatice Aykol, Arşaluz Paluyan, Anjel Ayvazyar, Müyesser Kevser Bozaslan, Fikri ye Bozaslan, Fatma Tokay, Selma Kuyaş, Halide Borlu, İbrahim Ü çer, Mehmed Suyabatmaz, Yer: ant Aslanyan, Agop Canaş, Sey feddin Bozaslan, Mehmed Bozas lan, Vasil Palaska, Mişon Çoha Vase Alyanak, Fethi Yüzüncüoğ hu Değerli bir öğretmen kaybettik Kabataş, Istanbul Erkek, Pertey niyal Liselerinde otuz beş yıldan be ri riyaziye okutan Lütfi Atalık» ın dün gece sabaha karşı hayata gözlerini yumduğunu, büyük bir a ci ile öğrendik. Lütül Atalık, memleketimiz değerli bir riyaziyecisi ayni zanman da eşi az bulunur hocalarımdan biri idi, Bütün ömrünü mensup bulun- duğu bilgi şubesine vermiş mesleğin de yüksek zekâsı, geniş malümatile tanınmıştı. Vazii nde titiz bir iti na ile çalışır, Derslerini büyük bir zevkle verirdi, İrfan çevremize 1 en adığı büyük kayıptan ötürü taziyetlerimizi su- nar, değerli Lütfiye rahmet dileriz, Cenazesi bugttn on birde, belediye ndaki evinden almarak Be« yazıt camline getirilecek ve namp 21 kılındıktan sonra Feriköy mezaf nda- toprağa verilecektir

Bu sayıdan diğer sayfalar: