DÜNKÜ VE EVVELKİ GÜNKÜ KISIMLARIN HÜLÂSASI Demokrat Parti Henüz teşekkül halindedir. Profosör Kenan Öner Kara> gekI :mmııızı Çalışırken, eski Deniz Bahk umum müdürü Yusuf Ziya 7& TV Bün Ökagelir. Öniş bu ziyareti olhasında — Ronün Önere Dekokrat aft İstanbuj toşkilâtini kurmaşını Colâi Bayara izaletlâ toklif oder. Ronün Öhor B Üİi Yorhar bir cövap Yeremez ve birmünlet talebinde bulunur. Yusuf İlya Öhiş tokrak görüşmek Üzerö ayrıldıktan sonra Öner Hüyük bir teredgilde düşor... Evot mi, Hayı Naşında da mazinin ve İktidar partisinin bütün hareketlöri bir panaroma has Tinde gözlerinin önünde canlanmaktadır. * Demokrasi bir zümrenin değil, mille iradesinin hâkimiyetini te- mine matuf bif #öjlk olmAama göre hükümetin ve bütün bükümeti el lerinde tutan Bu bâylarıh menfaatlerine uymıydn bundan başka bir sis- mi diyecok... Bu. tereddüdü os- tem tasavvüt Göllemezdi. İçine gömüldükleri âlâyiş, milletten aşırılan imkânlarla temin edilmiş ganimetlerden bâşka bir şey olmadığını bil dikleri için kendilerinden müllete intikali Dçmokrasi müktezası olan hâ- kimiyetin ilk tecelİlsinin Muhakkak kendi #leyhlerindö olacağını da bili- yorlardı. Hİç ıimbpdon de böyle bir nimetten gönül riza ve ferahlığı İle ferâgat beklemeğe kimsenin hakkı olamâzdı. Hele kendilerini natin vâürisi Heşrülu sanan bu efendilerden böyle bir fedak beklenemezdi. Böyle düşünüş eğer haklı işe Halk - Partis bu züm?e efendilerile Demokrasinin barışmasına imkân olmadığ kabul bir zafuret hâlini âlmlış bulunuyor, bu efendiler başka çare kal- masa bile mutlaka memlekette Demokrasinin teessüsünü öldüklerinden sonraya bırakacâk bir ölçü ile ayarlıyacakları muhakkak görünüyordu. Fakat Sânfrânsisko muahedesi bir emrivâki şeklinde, korkutucu bir heykel gibi, önlerine dikilmiş 'kendilerini titretiyor, dünyadaki to- taliter zihniyetini yıkmak için milyarlar tutan fedakârlığı göz kırpı dan kabul eden Anglosaksonlarla onlara iltihak eden milletlerin orta- sında Türkiyenin ayni zihniyete, Demokrasi ve Cumhuriyet soyadları- nı taşıyaçak devam etmesine müsamaha - edemiyeceklerini de pek âlü tahmin ediyorlardı. İki cami arasında binamaz hale giren bu efendilerin bu iki kud- ret arâsında epice bocaladıklarını kabul etmek o kadar yanlış bir mü- Jâhaza olamaz ve şübhesiz bu zümrenin elebaşıları bir araya toplana- Tak memleket için değil, kendi saltanatlarını uzatmak için el ve kafa bir- liğile bir çare düşünmüş olmaları da muhakkaktır. Başka milletlerin hak ve haysiyetini temifi için taahhüde girişen bir halkın kendi ferdle- finin hak ve haysiyetine bir kıymet vermemesi kadar da beşeriyetle bir istihza mevzuu istense de bulunamazdı. Memlekette fazla partili bir idare sistemine güler yüzle bakılmağa başladığı devre bana göre bu tereddüt ânma tesadüf etmiş olacaktı. Halk Partisinin irili ufaklı münadidi bu keşmekeşten kurtulmak için memlekette, velev zahiren olsun, bir Demokrasinin mevcudiyetini isbat etmekten başka çare olmadığını kabul etmiş olacaklar ki hem dahilde Demokratik bir idare sistemi bulunduğuna bizlerle beraber ülemi kan- dırmak, hem de saltanatlarını, hiç değilse, hayatları müddetince uzata- bilmek çarelerini Birleştirmek gibi muhâli mümkün kılmağa çalışmak- 'tan başka yapacak bir şey bulamâdıklarını da bütün icraatından sez- mek kabil olduğuna o gün de, bu gün de inanmiş bulunmaktayım. Halk Partisini idare edenler kendilerinden başka partilerin de memlekette vücudünü mümkün kılacak bir müsamahayı içtinabı gayrı kabil bir zaruret olarak kabul ediyorlar, fakat bu partilerin kendileri- ne, şahsi menfaat ve ihtiraslarına engel olmıyacak bir varlıkta olma- sını can ve gönülden istiyorlardı. Bu şartlar altında doğmiya başlıyan Demokrat Partinin bu dört kurucusu uzun seneler zarfında Halk Partisinin içinde önların usül ve idare tarzına alışmış, bugün de kaldırılmasını veya ıslah edilmesini is- tediğimiz millet haklarını öldüren ve son modaya uyularak antidemnok- ratik ismile anilan kanurların vaz-ı tedvininde emekleri geçmiş, bü- tün faaliyetleri boyunca zümre tahakküm ve alâyişine iştirük etmiş oldukları ancak kendi yaptıkları işlerin bugün fenalık, hattâ şeametini lddia edenlerin samimiyetine inanmak da o kadar kolay olmazdı. Yu- Buf Ziya Önişle tektar görüşmek vaidile ayrıldıktan Ssonra geçen günler zarfında hep bunları düşündüm. Akıllarına, vatanseverliklerine ve samimiyetlerine inandığım arkadaşlarla imkân buldukça temas ve istişarelerde bulundum. Herkes bir terane terennüm ediyor, milletin eline geçen bu son fırsattan istifade ederek vatan ve vatandaşlar için Pasif kalmanın vebal V& mes'uliyetini herkes kabul etmekle beraber bu İşin samimiyetine inanan bulunmuyor, hele beni ve onları iyi tam- yanlardan aramızda bir âhenk tesisine pek az kişi inanıyor, vicdanımı tereddüdden kurtarmak imkânı bir türlü hasıl olamıyordu. * Ben gittikçe artan bir tereddüd içinde çırpınıp dururken mev'ud gün geldi çattı. Yine etüdüme gelen Yusuf Ziya Önişle münakaşaya başladım. Henüz bir karar veremediğimi söylediğim zaman yüzünde memnuniyetsizlik ifade eden çizgileri okur gibi oldum, tekrar görüş- mek vatdile yine ayrıldık. Ayrıldım, fakat bir türlü karar veremiyordum. Bu sıralar Halk Partisi muhitinden yayılan muvazaa haberleri vicdanımı çimdikliyor, tereddiidümü uzatıp duruyordu. Hakikaten mes'ele kolay kolay karar verilir mahiyette basit bir şey değildi. Elimden geldiği kadar dışında kaldığım — siyasi cereyanlara bir «Evet> lâfzının ağzımdan fırlaması ile altmışından sonra ben de burun sokmuş olacaktım. Halbuki ben siyaset denilen karmakarışık âlemin tamamen cahili bulumuyor, doğruluk ve samimiyetten başka bir şey bilmiyordum. Bence memlekette Demokrasiden evvel samimiyete müs- tenit bir idare kurulmak icabediyordu. Etrafında dolaştığım bu siyasi cereyanlar arasında da iğfalkâr bir demagojiden başka bir şey görmüyor, doğruluktan, samimiyetten umu- mi bir nefret göze çarpıyordu. Particilik bana göre yahancı bir şey ol- duğu için de İstanbul gibi bir muhitte ciddi bir partinin başkanlığını, Üzerime almağı gözümde çok büyüttüğüm için muvaffakiyetsizliği mukadder görüyordum. (Devamı var) POLİSTE Firari bir okıl Veremle Mücâdele (Baştarafı 1 incide) ten İstanbulda verem tedavilerine a- d böli Sanatoryomdur; yani her targf bulaş- makta ve bulaştırılmakta — berdevam- diır. Böyle olduktan sopra eski konak yarak veremleri — yatırmalı; bu biçareler hastahane bulacağız diyo #okak sokak sürünüyorlar; kahvı de, umumi yerlerde, nakli vasıtaları da öksüre tüküre Wör tarafa ölüm sa- gıyorlar ; hiç olmazsa bu süretle zarar darı tahdid edilmiş olur, Göçenlerde Adalarda bir sanatoryom kapandı. Bu zâyiat bir İki gazeteriin Mmorsiyosi ile geçiştirlldi. Ne Çidu bil- Mmiyorum fakat bu sıhhat —yurdunun kapısı hiç kapanmamalıydı. Eski dostum Halid Fahri Ozansoyun babası doktor Fahri paşa iyi bir şair- di de... Hastahane tasvirine ald bir manzümesi vardır. Kİ şöyle başlar: Ayâ! Bu ne? Ah Hastahâne Temdid-i- hayafa bir behâne, Eğer veremle mücadel& — edeooksek gvvelâ bu. Çbahane) yi teşkilâtiandır- Mmayı Yoksa bu şartlar İçinde Mmücadete çok getindir! Calih çıkıltaca- Kini pök Ümlü edemiyarı hastası yakalandı — Bir buçuk senedenberi Bakırköy Akıl hastahanesinde yatan 43 yaş larında Mecit Mimilli adında bir akıl hastası evvelki akgam bir fır. satını bulup firar etmiştir. Dün öğleden sopra Adliyeye gi- dep” Mecit Mimilli C. Savcısını görmek istemiş, fakat polisler kendisini yakaladıkları sırada: «— Ben deli değilim, başka birij sinin yerine yatırıldım, Hem ka- rım Zehra aleyhinde dâvacıyım» diye bağırmıştı. Akıl hastası jandarmaya teslim olunarak tekrar hastahaneye gön derilmiştir. Bir adam kıskgnçlık yüzünden' karısını bıçakladı Eyübde Ortakgılarda oturan İbra! him adında bir şahis gün karısı E mine ile kıskanglık yüzünden - kav ga etmiştir. Bu esnada bıçağını çaken Tbra him Emineyi iki yörinden ağır su rette yaralamıştır. Emine höstahaneye kaldırılmış, uçlu yakalanmıştır. V- dan şikâyeti içindeki elvardaki Beşiktaşta pazar ao — değirmeninin radyo makinelerinde parazit şiktaş da H yaptığı — hakka Alaybey solak evde oturan okuyucularıı dan Nihad Dumanın iki kâyet mektubunu 29 Ocak ve 14 şubat 948 tarihli nüs- halarımızda — yayınlamıştık. Beşiktaşta Mekteb sokak 165 numarada oturan Ali Işıktaa ayni mevzu / etrafinda ald z mektub aşağıdadır Beşiktaşta pazar içindeki un değirmeninin faaliyeti es nasında bütün mahalle ve so kak / sâkinlerinin — evlerinde bulur gerek neşriy B hak bir kâ ise de işbu 'müracnalı meresiz kalmıştır. radyo vergisini veren bizler radyolarımzdan istifade ede mediğimiz gibl bütün komşu lar radyolarını bozuk addede rek tamircilere koşmaktadır. Halbuki radyolarda — hiç bir bozukluk ve ârıza — mevcud değildir. - Radyolarımız. sırf mezkür fabrikanın — faaliye- tinden bozulmaktadır. Şikâ- yetimizin muhterem gazete- nize dercile alâkadaranın na- zarı dikkatini — celbetmenizi rica ederiz. Beşiktaşta — Mekteb so- * an radyolarının andan ve gerekse di den İstifade « Bu husus sahibine t edildi ız se- sene T servisle memektedi nda — fabrika kere müraca kak 165 numarada All İşık Okuyucularımıza Okuyu mize karşı ven, sevgi ve ilgiye man olan yüzlerce n almaktayız. Okuyucu diyor ki sütunu- muz — maliıdud — olduğundan mektubların ekseri: maale- sef sıraya tübi tutulmakta, bu ise hem mektub sahible- rinin hem gazetemizin Üzün- tüsünü mucib — olmaktadır. Bu € le badema gönderi- Tecek mektubların — kısa we özlü, yamı makinesi veya mutlaka okunaklı el yazısı i- le ve mürekkeple — yazılma- mı ve sarih adresli olması- 1 rica ederiz. Bu şartlara ri- ayet etmiyen —mektubların neşredilmiyeceğine sayın o- kuyucularımızın ıttilâ kesbet rica ede- larımızın — gazete- besledikleri gü- terce- ektub melerini de ayrıca riz. Diğer taraftan şimdiye ka- dar neşrine imkân — bulana- mmyan birikmiş — mektublar- dan bir kısımnr, yarın düncü sayfamızda bulacaksınız. italyaya 1smarlanan 6 gemi ve bir ihtilâf —— Ankara: — Devlet Denizyolları ta rafından İtalyan Ansaldo tezgahla rına ismarlanan 6 gemi için 31 mil yon küsür lira ödenmesi Kararlaş mMış olduğu halde: İtalyan firması bugünkü şartlar içinde bu para ile ancak dört gemi inşa edebileceğini bildirmiştir. Bu hususta firma ile görüşmelere devam edilmektedir: Ulaştırma Bakanlığının teklifi na sıl karşıladığı belli" değildir. —samm a m n samanaa Mektub okundu.) Nail Bey — İkinci grupun te- essüsü anında bu #rup âzaların- dan bir çoğu bana eve geliyor- lardı. O zaman İttihad ve Te- rakki ile bu gtoğu, birleştirmek için teklifatta bulunuyorlardı. O sırada Kemal Bey Ankaraya geldi. Ziyaretine gittim. Kendi- sini ziyarete gelenler bu mesele- yi teklif etmişler. Kemal Bey ta- rafdar olmadı. — İstanbul ictimamnın bunun- la ne cihetten münasebetini bu- luyorsunuz? — Kemal Bey «İntihabatta be raber çalışırız> diye onları avut muş. «Kendilerinden yirmi otuz mebus ta namzed gösteririz> de- mişti. Kemal Bey İstanbul inti- habatına hâkim görünüyordu. İkinci grupun da İstanbulda teş- kilâtı yoktu. Onun içindir ki bu grup âzaları Kemal Beyi bu ci- hetten sıkıştırıyorlardı. — Rauf Beyin de bu mesele ile alâkasını Canbulat vasıtasile mi öğrendiniz — Evet. — Bu ifadenize göre Raut Be- yin ikinci grupla alâkadar olma- sılâzım gelir. » — Böyle bir şey söyliyemem Yalnız Rauf Bey. her İkl tarafla bette bulunmak isterdi m kl o ada Rauf Be- yin ikinci grupla ar'ye açıktı. — Rauf Bey Canbulata m Kara Kemale mi haber gönder- AYFA: $ Ka ğüaBü ü len ee yayanetlEBÜZ S İREREĞİİA ' a AAT ŞAT ÖLÜYLOÜ - BC IDAF ADEMİİ ——— ——— ——— SIYASI HATIRALARIM| Esironza Yazan: Profesör Kenan Öner- | JSeşiktaştaki radyo sa- ti SN hiblerinin bir fabrika» Çalışma Bakanı dün işverenleri dinledi Sadık Bigat; bugünkü ekonomik sıkıntıların C. H. P.nin yersiz kararlarından doğduğun Evvelki gün Eminönü Halkevin de işçi sendikası — temsilcileriyle görüşen Çalışma Bakanı Tahein Bekir Balta, dün de Ticanet ve Sanayi Odasında İş verenlerle gö- Saat 15 de başlıyan vakte kadar devam rüşmüştür. toplantı etmiştir Mensucat, çimento ve demir ga» nayti iş verenlerinin iştirâk ettiği konuşan Bakan, türlü İşçi mese- lelerinin, her müessesenin kendi i içinde halledilmesini iste- bu suretle de iş yorlerinde- ağlığımı koruması İçin V- satın sağlanmasında artlarının düzenleme- vlet müdahalesinin asga- indirilmesi keyfiyetini belirt- | miştir Bundan ler, Çal toplantıda ğnce iş verenlerden; bün ki işçi u n te ve çalışma sinde di sonra söz alan İş veren ma Bakanlığının, dalma ADLİYEDE “Doğanfilm,, stüdyö- sunda çıkan yangın ta Hacopula yangınında ihmali gö gülen «Doğanfilm» stüdyosu moz taj dalresi ustası Herman Nevruz yan aleyhindekt dâvanın duruşma| sına dün asliye 2 inci ceza mahke mesinde devam olunmuştur. Bu celsede dinlenen şahitler yan gının montaj dalresinden çıktığını gördüklerini ve o esnada — montaj dalresinde Hermanın çalıştığım bil diklerini iddia etmişlerdir. Ehlivukuf olarak dinlenen üç şa hit de yangının elektrik kontağın dan ve montaj dalresinden çıktığır nı, 310 bin llra değerinde filfh ve bina aksamının yandığını söylemiş lerdir, Duruşma gelmiyen şahitlerin cel bi için talik edikmiştir. — | Bir eroin kaçakçısı sürgüne mahküm oldu arayda oturan Fethi Mehmed Durgunsu eroln satmaktan — samk olarak asliye 5 incl ceza mahkemesi ne verilmiş ve dünkü duruşmada 1 sene hapse 2 sene 4 ay müddetle Ayancığa sürgüne ve 230 lira ağır para cezasına mahküm edilmiştir. İstanbul vapurundaki kaçakçı- lığın tahkikatı henüz ikmal edilmedi İstanbul vapurunda kaçakgılık yaptığı lddiasile hakkında saverlık ça tahkikata girişilen Remi başka motoru —Haydar Çınar, — dosyş henüz ikmal edilmediği için mahke meye sevkedilmemiştir) Savcı Reşad Saka dün de bu hu susta bazı kimselerin ifadestni a/ mıştır. İstanbulda yeni bir ceza evi inşa edilecek Öğrendiğimize göre, Adalet Ba- kanlığı İstanbulda yeni bir ceza evi yaptırılmasını kararlaştırmış- tır. Yeni ceza evi tamamile modern tesisatı ihtiva edecektir. İnşaata sonbaharda başlanması düşümül- mektedir, Patrik Maksimos' un| u söyledi işçileri tuttuğundan ve işçi sendi- kalarının işçiler tarafından, iş ve- renlere kargı bir allâh olarak kul- lanıldığından şikâyet — etmişlerdir. Mütoakiben muhtelif zular üzerinde konuşulmuş ve bu arada tekrar söze başliyan ve H. P. fzası bulunduğunu belirten Sadık Bigat, şimdiki ekonotik sıkıntıla- rın Halk Partisinin isabetli larından ileri geldiğini <9 tir. Şakir Zümre de bu yolda gimdi- ye kadar yapılan şikâycterin nsla nazarı dikkate alınmadığını teba- rüz ettirmiş, ve sanayi kanuniyle kaldırılmış olan teşviki sanayi ka- karı nununun tekrar mevkii - tatbike konmasını ve bu süretle, husust Müesseselerin devlet elile himaye- lerinin teminini Bakandı 3 et- miştir. MÜTPFERRİK istifası mes'ele oldu Rum Patrikhanesinde günler- denberi gizli toplantılar yapan Sen Sinod meclisi, nihayet Pat- rik Maksimosun istifa talebleri- ni kabul etmiştir. Meclis üyeleri arasında itilâf- lar olmasına rağmen bu karar, Patrik Maksimosu memnun bı- rakmamıştır. Maksimos, Fener Patrikliğin- den istifa etmemek için yerine getirilemiyeceğine İnandığı bir çok taleblerde bulunmuştu. Maksimosun istekleri arasın- da, Efesos metropolitliği. Moda da kendisine ald bir köşk inşası | ve bir mikdar da para bulundu- Zu iddim edilmektedir. Patrik, bugünlerde — istifaşını Sen Sinod meclisine verecektir. Diğer taraftan en kuvvetli namzed olan Nevyork Metrapo- lidi Athenenoras, bu hafta için- de Amerikadan gşehrimize gel- miş bulunacaktır. Gümrük ve Tekel Bakanının dünkü tetkikleri Şehrimizde bulunan Gümrük ve Tekel Bakanı Şevket Adalan | dün de. Tekel Genel Müdürlüğün | de tedkiklerine devam Karadeniz tütün piyasası arıldı Karadeniz bölgesi dizi tütün piyasası dün açılmıştır. Yüksek kalite Canik tütününe Tekel ida- tarafından 150, yüksek ka- lite Bvkaf tütününe Tütün Li- mited girketi tarafından 325 ku- ruş fiyat verilmiştir. İhracatcı firmalar da piyasaya katılmak tmiştir. üzeredirler. - Kok kömürü nakil ücretleri indirildi Kok kömürü naklı 'ele- rinde, görülen lüzum üzerine ten | zilât yapılmıştır. | Bundan sonra Kuruçeşme ve | Gazhaneden halka verilecek kö- Mür, yeni ücret tarifesine göre nakledilecektir. ae A İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm? Atatürk'e Sulikasdın tafsilâtı ve içyüzü — Bu ciheti tasrih edemem; herhalde Canbulata gelmiş olma sı lâzımdır. Reis — (Nail Beyin mektubu- nu okuduktan sonra) «Gazi Paşa ile mülâka'» bahane ederek Ka- ra Kemal Şişli ietimaını hazırla- mıştır» diyorsunuz. Evet efendim. - *Dokuz maddelik programım gecekl ictimada yapıldığından haberdar değilim> diyorsunuz. — Kat'i olarak bilmiyorum. Fakat o ietimada bu maddelerin muhteviyatına dalr sözler geçti. İhtimal bunlar bilâhare - tesbit di apka meselesi- muhalif miydiniz? Hükümet nezdinde şü»heli vkide idim. Ondan müteesslr Tefrika No. 193 dim. Muhalefet fikrim — *Muhalefet fikrim vard» diyorsun. Şapka meselesi oldu- ğu zaman Terakkiperverler var dı. Binaenşleyh bu fırkaya in- tisab etmeli idin. — Evet şirkette olmasaydım Terakkiperverlere intisab eder- dim. — Senden kim fikir — Muvafıklar, muhal: rarlardı. Herkesle göri rimi açıkca söylerdim. — Eskişehirde firi syeti idaresini teşkil ettin — Hayır efendim. — Size kimlerle mün: <-bette bulunduğunuzu sormuştuk. Eli: mize geren Hilmi Bey âtıra döfterinde bir takım r dır. Bunları sıra İle si n Biz. 18 Martta Ka HABERLER, Et narhı tekrar’ artırılıyor Şehir Genel Meclisi bugünkü şartlar altında et narhının arttı- rılmasına karar vermişt Belediye İktısad İşleri Müdür- lüğü maliyet fiyatlarını tesbit ederek Daimi Encümene vermiş ve karamana 240, dağlıca 245, kıvırcığa da 250 kuruş narh fi- yatı teklif etmiştir. Daimi Encümenin bugün kat'i bir karara varması beklenmek- tedir. Pamuklu tevziatını belediye kontrol edecek Şimdiye kadar Sümerbank İp- lik ve Dokuma mülessesei tarafın dan halka yapılan pamuklu men ucat tevziatına, görülen Tüzum üzerine bundan böyle Belediye- nin kontrol ve murakabesi altın- da devam edilecektir Belediye Başkanlığınca teşkil | olunacak bir heyet, mutemed ve bayileri tesbit edecektir Kapalı fırınlar hakkında belediyenin son kararı Firmcilar şirketi -tarafından | para verilmek suretile kapalı tu tulan firınlar hakkında Beledife yeni bir karara varmıştır Öğrendiğimize göre kapalı fı- rın sahiblerine on beş gün müh- let verilecek, bu zaman zarfında fırınlarını açarak ekmek imâ etmiyen fırıncıların ruhsatiyek ri müsadere olunacaktır | DENİZDE Doğu Akdeniz seferleri yakında başlanacak —— Doğu Akdeniz seferlerine Mı- sırda görülen kolera vak'ası ha- sebiyle bir müddet için ara ve- rilmişti, Aldığımız malümata göre, ve- ba âfeti önlendiğinden seferlere tekrar başlanılması karar altına alınmıştar. - Hâalen İstinyede tamirde bu- lunan Güneysu, havuzdan cıkın- ca sefene başlıyacaktır. t «Kocaelir şilebi yakında Amerikadan hareket edecek Bir müddet evvel Amerika- dan satın alınan ve hâlen Nev: york limanmda bulunan Koca şilebi, önümüzdeki hafta mem- leketimize müteveccihen hareket edecekti. Artist Mesrure Sezerin açtığı hakaret dâvası Armanlar stü Damg: rüre & | ——— | yosunda çevrilen filminin baş artisti Me: er tarafından bir gazetesi sahib ve yazı işleri müdü| Yü ile dâva mevzuu yazının sahibi Ümit Deniz aleyhine açılan neşven | hakaret dâvasının — duruşmasına dün asliye 8 inci ceza mahkeme- | sinde devam edilmiştir | Duruşmada sanıklar hazır bu- | lunmuş fakat düvacı Mesrure zerin gelmediği anlaşılmıştır. Söz alan samık vekili — Düva konusu yazıda bahse- dilen ve eşkâli'tarif edilen (Bayan S...)'nin M. Sezer olup olmadığı hükmetmeniz için kendisinin mal meye celhi lüzamdır» demiştir. | Mahkeme istek üzerine dâvacı | Mesrure Sezerin celbine, celsenin | talikine karar vermiştir İ şsınız, Hilmi Bey de gel- miş görüşmüşsünüz? — Ramazana tesadüf ediyor- sa evvelce de gittiğimi arzetmiş tim, Martta Mesadet hanına uğramışsınız, Hilmi ile dışarı çık mışsınız, Ziya Hurşide Mişsiniz İhtimal rastselmişimdir Martta da tekrar kah iyorsunuz. Siz, Aziz mebusu Necati Bey Eyüb Sabri Beyin evine gidiyor vede hir vet bendeniz ikametgâh iyordum; gezdik. Son- Eyüb Sabri Beyi bu kahve- de.bulduk * dediler. Gittik bula- madık sonra evine gittik. ) — 24 Martta tekrar Mesadet| hannda birlesin Ziya Hurşid, A-| ziz Bey ve Abdülkadirle birlik- | te çayhaneye gidiyorsunuz. — Evet Ziya Hurşid bilâhare geçerken gördü ve yanımza gel- di. — Bütün bunları sormaktan maksşadımız kendilerile yakın a- lâkanızı göstermektir Efendira Ramazandı, Çay- [ hanede herkes l7 4 — Sonra 9 nisanda - Kemallefi birlikte Hilminin ev gidiyor ( Hü le idik lelim li ve gitt (Di İ HER İ zAL a ĞN | Bir köylü ekuyucu ün Fikracı ile muhayyel - J mülâkatı İ en İzmirde iken okurlarım, VEE T etamamrini eönterme öin, yine bir hayli mektub nösrmİğler. 'Tstandula dönüp de mat baadaki sakin köşeme kavuşunca mas samın üstünde bunlardan bir kaç tar nesini boni bekler buldum Pamukova, Cihadiye köyünden Mus- tafa Öztürk isminde bir” karlim be- nimle muhayyel bir mülâkat yapmak istiyor ve şöyle yazıyor : Merhaba Fikraolı.. Dostum; — müfükatlarını he beliri Zatlarla yaparsın bir defacık olsun biz köylülerle bir mülâkat yap no olur- Fıkfacı... Artık bizi hiç bir. Şoy etmez oldu. Gel seninte mus hayyet bir' mülâkat yapalım. Fıkraoı, ben bir köylüyüm köylü oe mamla da çok büyük iftihar duyarım. Bundan bİP İki gün evvel bir okuyucu sizden fotoğraf is mediniz bu H annemin bana altı ayfık ikon süy diği bir ninni hatırıma geldi. Rahm tatmı siz ise yazınızı ökürken rahmete N annem pamuük — kazarken — beni çi ninni ile uyuturmuşz Ninai oğlum büyüsün Pamuklarımız büyüsümn Sen bir Türk oğlusun Cihan seni tanısın. Fıkracı, okuyucu 15 kr. bir borcuna girmiş siz isterseniz biz yucular değil resim kalbimizin res ni gönderelim, Fıkracış gel seninle biraz da dertle şelim: eKöyümüz (100) hanedir, (500) küsur nüfusu vardır. Sakarya — nehri — evlerimize 25 metre — kadar — sokuldü. — önünde ne sed kaldı ne de hir mamta simdil'n önlünde kurbanlık kayı ruz. Bu yaz icabeden dük. hattâ hu n gihi durüyo- makamlara baş sıralarda — Kocacll milletvekili ki... Bizim - Pamukovalı- Zahmet buyurup köymüze kadar geldi ve bu tehlikeyi de bizzat gözü i- le gördü, Ankaraya döndüğü zaman icabeden makamlarla görüşeceğini bi- z0 söylemişti fakat hiç bir metice çık: madı. Biz gelelim dilekçemize: Dilek çemiz makamlarda — muamele — görüp nahiyemiz bölge şeftiğine geldi. Onu da söylemek isterim ki biz bu mehrin tahribini önlemek için burumlar yap mak istedik bunun da ancak çam kar zıkları He mümkün olduğu... Bunun üzerine bölge şefi höye ka- dar geldi tahribatı gördü ve bir iki gün sonra muhtarı” tstediler. Mulitar köye geldiğinde: -Komşular! Dilekçe miz iş bizden M3 ma 25 Lr. yorlar> dedi. GÜlüm Fıkracı, sen ne dersin bü i- $e... Biz tüccar doğiliz yahu!. Al... Adana gözümüzün önünde milyonlarca mal ziyanı yüzlerce can Kaybi... Baki selâm hürmetle karım, dir ellerinden sı * Ben bu işe ne diyeyim azizim? Evvetâ AHâh derim, sonra da o A Yâh tez günde cümtemizi rstah etsin derim ve nihayet bu kırtasiyecilik yü- zünden yüzlerce Türk oviâdimın hayı Tle oynıyanların istah olamıyacakları- na inandığım, Tanrı cantarını alsın da yeniden halk buyursun! derim... FIKRACI L Necmeddin Sadal konferansına işt raki muhtemel nkara: — Dişişleri Bakanı Nec mettin Sadak İstanbuldan şehrimi ze dönmüştür. Henüz kesin bir ka r verilmemiş olmakla — beraber, Pariste toplanacak 16 lar konferan nda memleketimizi Dışişleri Ba kanımızın temsile etmesi ihtimali olduğu söylenmektedir. Ilkokullarda d'n dersleri Ankara: — İlk okullarda da dil dersleri konulması için yapılan in celemeler devam etmektedir. Ba- hususta ilk okul öğret nin de müteaiâlarına müra miş bir kısım. öğretmenler aştaki çocukların öğrenme ka biliyetinin — fazlalığından — bahisle teklif Tehinde bulunmuşlar — diğer bazıları ise bununla milli duygula k bü rın zayıflıyacağını iddla - etmişler- dir. Bakanlık her iki tez üzerinde dir. Lehdeki tezin kabulü kuvvetle kin incelemelerine devam etmekti edir. mu temel görülmel x TAFWIR * MART 1948 1367 1363 Hicr Rumi ea Şubat âhır ——— assalile —©— HNT —AYSI—GÜN 3 Vasati Ezani . nDna n ş 6 2 S1