İi Bir İNAN Südi bana «Süküte s isyan> başlığımı taşıyan şi- ir kitabını göndermiş. Her halde ondan, bahaetmami istiyo Sanat dünyasında gerçek kıymet- lerin meydana çıkmasını gaye bil- jifime göre -ne çapta olursa olsün- ler ganat eserinin üzerine eğilmeyi hir vazife sayıyorum. Hele bu eser, ikinci defa basılmış ve «satış be- delinin $50 si ünivedsitelerimizde okuyan fakir talebelerin menfaati- ne terkedilmiş olursa. İtiraf etme iyim ki eserden dala çok beni bu asil hareket ilgilendirdi. Bazan bir eserin — başlı; sanatkârın dünyasını, senbolle hü lâsa eden bir anahtar dan farksız dür. İşte Baudelsire'in «Elem Çi- çekleri> böyledir. Acaba «Süküte isyan> da Cahid Sıdkının s<Ömrüm de süküt» ü gibi şajrin dünyasına açılan esrarli kapımın o büyülü a- Bahtarı mdır? Kitabın yapraklarını beraber çe virelim. Sinan Sâdi önsözde bize gairin bir târifini yapıyor ve diyor ki Şair, çok zaman ilham rüzgür- larının insafsızca hırpaladığı 1ssız gahillerde unutu'r>- — malızun bir uğraktan farksız, » ah öksüz lüğünün kırık fakat mağrur ve fa ziletkâr bir ifadesidi Şairin bu târifinden —anlıyoruz ki Sinan Sâdi, bir elem — şairidir. Acaba o da tıbkı Fuzuli ve Ba delaire gibi çalkantılı bir ruhun derin üzüntülerini kristal mısralar da konuşturabilecek, içimizde bağ daşan tabiatin karanlık ve köklü tezadını bir çığlık helinde aksetti- rebllecek mi? Kitabın yapraklarını gçevirmekte devam edelim. İlk kar şılaştığımız manzüme «Süküte iş- yan> adını taşıyor; beraber okuya hm: Sonbaharda bir gündü sahilde ka-l dim yalnız, Baktıkca uzaklaşan — ufkuma dal- dim yalnız, Göz yaşımla ben e gün acmı sile- cektim, Her yönden yine acı, bilmez yas aldım yalnız Dinliyerek suların süküte İçtim o gün doyunca özleyişin ta- danı, Sen vardın benliğimde, yine sen her yanımda; Ümrümün hulya gibi sarmıştın her anını, Kuvvetle tahmin — ediyorum ki siz de, im gibi, bayal kırıklığı- #a uğradığnız. lEdebıva ve Tenkid ilr Kitabı: «Süküta isyan» Eğer Sinan Sadi gerçekten sanat yolunda çile doldurmayı göze alınışsa ona edeceğim tavsiye şudur: Kitabını yaksın ve şiir dünyasımı buluncaya kadar eser neşretmekten vazgeçsin. Düşünsün ki son asır Fransasının en büyük şairi saydığım Valery 20 yıllık bir şiir uykusundan sonradır ki ancak gördüğü gerçek şiirin rüyasını tesbite kalkmış “Hep iğbirandır. yüzü gülmez hakikatın!,, ak — Bessiz konuşmayı bile yalvaracaktır Yolunda açılıp yolunda sulan Bir çiçek gibiyim unutma beni 'Ne olur her akşam günlüme dolan mal | Kücranla wutup uyutma beni. Şair, «sevgilisinin yolunda solan bir çiçek» tir. Fakat unutulmama- y istiyor. Masmaların akışına, di- lin eskiliğine dokunmaktan va: tim, Yaknız unutulmamamı, - mü- nayı zedelemeden - bir çiçeğin ve- fasız ömrüne bağlamak istiyen şa- irin tesellisine şaşıyorum. «Süküt» gibi ürkütücü bir derinliğe isyana kalkmış olan Sinan Sâdiden böyle mısralar mı bekliyecektik! Karısının ölümü dolayısile Hâ- mid de Makberin «Taştan sükütü» karşısında isyan etmiş ve şöyle bağırmıştı: Yağsın, nesi varsa külnatı n Yalmız bu derin süküt dinsin! Fakat Hümidin «Ölüm muamma galışan mısraların- ve sümid> in savaşı, albin feryadı halinde gök kubbeyi dolduran faydasız bir zaferdi. Halbuki Sinan Sâdi için Süküt zannediyorum ki, sevgilisinin kendisine karşı duy- duğu ilgisizlikten başka birşey de- ğildir. Bunda elbette ki kadınlığa hâB olan o naz ve İstiğna kokusu bulunacak, ve şairin isyam bir ne- vi serzeniş olmaktan ileriye gide- miyevektir. Şübhe yok ki Sinan Sâdinin acı- sı pek derindir. Bunu, eserin her noktasında görmek mümkündür. O, anlatılamaz bir haldedir: Anlatılmaz doyulmaz bir. tuhaf Haldeyim ben Andak bu derin elemli hal; kare şumiza bir «hicran> ve <elem> şa- iri çıkaracağına; derdini, —<zehirli giçeke, Tutuşmuş benlik» gibi kili- şelekmiş tâbirlerin avutan gücün- de savutan bir <Gönül hastasır ile bizi kargı karşıya birakıyor. unuta Yazan 'Tazım Ke geç Acaba bu «Gönül hastası> sü- küte isyan etmenin boşluğuna nandığı için Sevgilisinin — aşkile, Vonus-Emre gibi yana, yana insan eu bulanık; mahiyetinden sıya Tıp kertanan bir kemale mi erecek? Yoksa amüstik bir Yirar duygusu> nas kapılıp ulaşamadığı <Tanrıs> nı> eşyada aramağa mi kalkacak ? Gergi Sinan Südinin bir derdi var. O ön evuslat ateşiles yanıyor. Am Sözlerime kızmasın ve unutmasın ki: | ma onun bütün emeli «yeşil gözlü: sevgilisine kavuşmaktan ibatettir. Koşuyor deli gönlüm; — hor — uzas ğa(?) her yana Seni bulacak diye aşkınla yana ya- nak.. Yalniz senin adımi her Tühza ana ana Koşuyor deli gönlüm; her — uza- Ba(?) her yana Sevgilisine - kavuşmak — ümidile her yana baş vuran derdli Anlatmağa gayret ettiği acı ger- çekten büyüktür. Amma neyley yim ki bu, dilini bulamamış bir cıdır. Öyle zannediyoram ki Sinan' Südinin <Hicran> » yalnız mısvala- ra serpiştirilen «gönül», «hüzün gibi kelimelerin sıralamşında ken disini bulmağa çalışan bir hioran- dir. Ve kullandığı kelimeler, tıbkı koleksiyonlardaki ölü kelebekler' gibi «mâna> nın sathında yüzü- yorlar. Sinan: Südinin şiir dünyası, kub' besi göçmüş iki buudlu garib blr dünya hissini veriyor. O, avuç içi kadar bir genişlik ve uzunluğa <sü küte isyan eden suların» sesini ya- tırmak isterken orta yere cılız bir Banat eseri çıkıvermiş. Onun kur- mak istediği yapı bazı hafif ıstı- lardan ibaret dağmik bir duygalar kaosudur. Merkezi olmyan kay- pak ve müdisesiz biz âlem. Sinan Sâdi, hafızasında — kırınt: halinde kalan bizçok şairlere aid mısraların gölgelerini üç uca ek yerek dünyasını, bir kırlangıc gi- bi kurmak istemiştir. Bu teşebbüş| te de belki güzel bir taraf var; am ma orta yende eseri göremiyoruz. Herhalde <Süküte isyan» Sinan Sâüdinin ilk eseri olsa gerek. Man- zumelerinde, bütün acemiliği ve kapma şir atmosferine rağmen sa, mitni bir ede-sezdiğim bu gencin, ilk kitabını böyle acı bir tenkidde geçirmek istemezdim. Sinan Sü; beni mazur görsün hareket edemedim. Eğer Sinan, gerçekten sanat yo lunda çile doldurmayı göze almı Ba ona edeceğim tavsiye şudur: Bu kitabı yaksın ve şiir dünya- sını buluncaya kadar eser neşret- mekten vazgeçsin. —Düşünsün ki' Bon asır Fransanm en büyük şairi Saydığım Paul - Valery, 20 yıllık bir şür uykusundan — sonmadır ki ancak gördüğü gerçok şirin dü- yasını tesbite kalkmıştı. Sözlerime kızmasın ve unutmasın ki Hep iğbirardır yüzü gülmez hakk katin? Nüzim Kemal irin na Acısım göz yaşile silerek küt> gibi uğultulu bir derinliğe is- yan etmeğe kalkan dilini bulama- anış bir şairle başbaşayız. Sayfa- ları çevirdikoe hep ayni eda ile söy deven üzüntülü bir yalvarışın amril Talarını dinliyoruz. Şair, “Aşkın ce Hevneminde> doğaşıyor, — ölmeden ölüyor, <Öldüren buse» den- şifa wmauyor. Fakat bütün bu safhalar- «an geçerken onun dudaklamnda iğreti ve içi boşalmış kelimelerin heceden ibaret âhengi var. Bu, a-, «sü- lelâde bir şarkı bile değildir. Şa- irin; kalbini yakan sevgi ateşile içine daldığı dünya, cüce ve $ta v dünyadır. Süküte isyans şairi Sinan Sâdi, s«Ömrünü hülya gibi saran» — bir gevgilinin esiridir. Onun uğrumda *za çekmenin tatlı bir cile olduğu- nu söylüyor. Ruhuna, et ve kemik Rıtmasının ateşini doldurarak- iki tatlı yalan» dediği sevgilisinin « Ye Bil gözlerinde» kendisine teselli arı yor. Peki arama, bhani şair isyan edecekti? Demek ki — vazgeçmiş Şuirin duyduğu acı, — <varlığına» yapışan bir gölgedir; ondan aşrı- damıyor. İyi ya bu acı ile bağırsın. Evet bağıracak hem de hümidane olmak istiyen gürültülü bir sesle: Barsılsın istiyorum ve — dökülkün bosluklar... |. Dudağım dudüğma mühşerde de Becekse, Yer değişsin bir anda varlıklarla yokluldar,; HKalbim eğer ölüme sensiz büş eğe- cekse, Fakat bu, dudaktan şifa uman ne zavallı bir isyandır; Ve mısrala Tn dağınık örgüsünde — metafizik bir hamle yapmak istiyen bu ru-| hun ne bodur bir gurura var! Hal | buki bü misralar; 48 sayfadan ibâ | ret olan kdtabm, diyebilirim ki, en| Kü Bayılabilecek rarstalarıdır. —| Şairin İsyanı «sensiz» adlı man- zümede başlayıp yine orada Bona #riyor, O artık haykınmayı değil ve viThassa civar kö, Kİ erik, Kogseri Belediyesinin yeni bir teşebbüsü MN aat kamie eee lzan Kayseri Belediyesi eski bir âdete neşter vurdu Beltediye Encümeni, senelerdenberi aileler arasında ihtilâfa yol açan cihaz mes'elesini ele aldı kanyseri: (Veni Sabah) — Ha- n mütedil gidişi bugün Kay: ide başlıca konuşma mevzuu — ol- Sebebi de, Kayserinin şim' Ciye-kâdar böyle bir yaza sahne ol. dığıdır. Çünkü hör sene Ocak a- yında kar ve ayaz kirnseye göz aç ken, bu sene kışm en Şiddet, Megünlerimde bütün kapular ardına| adar dayalı vaziyette bulunmakta, alanm mütedil oluşu sayfiye; Jarda badem, kayısı gibi meyva armın bir kısmmın çiçek aç- na seheb olmuştur. Bu hal on, unbeş daha devam ettiği tak- Ywa' ağaçlarının Çi- şe şİddetli bir soğuk bu Sene de meyvasız kalı- Ikm Kism) azâmınca mu örülmektedir. Mamafih diMAE L ÜtüN n k açacağ bazı kimseler de Havanın böyle de- vam edip meyvaların İki ay evvel kemale ereceğini söylemektedirler Bakalim 2aman ne gösterecek ŞEHRİN İMAR İŞLERİ ümizde imar faaliyeti mem- nuniyet verici olup Kayseri gün geçtikçe biraz 'daha güzelleşmekte, bu Yaaliyetlere bilhassa umum! cad | gelerüe TasJanMAnktadır, | Belediye rühsat hususühda hal- | ka fazla müskilât göstermemekte-i dir. Diğer - taraftan Kayseriye Tüzla ve GÜevamlı yağmur yağdığından sokaklardan geçmek i- çin paçaları sıvamak, ve yollar ba Zı yerlerde geçilmez bir vaziyet ar. zetmektedir. Şurasını esefle söyle- mek dâzım ki bu su.- bitikintilerine yalnız sokaklarda değll umumi cad delerde de raslanmaktadır. Fakat yakın bir gelecekte belediyemizce bunlara son verileceği fikrindeyiz, Ve Kayserl belediyesinden de bunu | beklemekteyiz. | BELEDİYE ENCÜMENİNİN — | TEŞEBBÜSÜ Bugün bir âdet halinl alan çehiz meselesinin belediyece ele alındığı- YENİ SABAR Südanın istikbali İngiltere ile M Südan ahali Yazan mhası Avrapa ikitasının kadar ve Lonür lan bir memleket hâlen İngiltere 1- le Misir arasjndaki — müzakereleri anlaşmazlığa sokmaktadır. Sudan İngilterenin Tazla işgüzar bazı Mı sırlı elemanları teskin etmek için, nufumu kadar o Budan halkma ihanet etmiyeceğin den'emin bulunmaktadır. Bi Misırim -daha 26 sene gibi yakım bir bir zaman evvel İngiltere süyesin. de istiklâline kavuştüğunu “Ün *göz önünde tutmalıdır. yona indiren çzusârituclaolunum v Sudanın mwüfasunu 8 milyondmn I- ki mülyona imdiren Fanatik dervişle rtm hükimiyetinden sonra; bu vejim 1898 senesi başından” Lord Kichenerin bulunduğu İngiliz -M> sir askerleri tarafından Üevrilmişti. © tarihten beri memleket İngiliz —Masır kamdomünyomu tarafından İdare edilmektedir. Budanın - gendi valisi, İngilterenin tavsiyesile Nisir kralı tarafından seçilmiştir 1922 senesinde İngiltere Masıra İs tiklâlini bahşettikten sonra, Kahl reden temin edilen gelirle kurülan «Beyaz Bayrak Bizliği» Sudanda ka rışıklıklar çıkarıp huduttaki Atba- ra Mısır gamizonunda isyanlara se bebiyet werdi. 1942 senesinde Sudan valisi Sir Lee Stack, Kahire sokak Jarında katledildi. Birleşik Mısır ki taları bundan #onra Sudanı terke dip yerine yalnız genel valiye kar. $ı mesul yerli polis teşkilâtına ter kettiler Bir müddet için, hariçten gelen kışkırtıcılardan kurtulan Su danlılar, gerek siyasi, gerek içtima i gerekse ekonomük-Bahalarda kay de şapan terakkiler kadettiler. 1938 İngiliz—Mısır anlaşmasından sonra bir miktar Mimr askeri Sudana ye- niden girdi. Demiryolları ve kara yolları: Suğanda bugün 300 kilometrelik demiryolu ve 1500 kilometrelik bir kara yohma malik bulummaktadır. Sudan, otomobil servislerile Belçika Kongosuna ve'Kenyaya, devamlı iş liyen vapurlarla da 'Ougandaya bağ h bulunmaktadır. “Uzun bir yolla Atbaraya bağlı bülunnan «Port Budan» Kizildentein en büyük V- manlarından biri hâline relmiş bu Tunmaktadır. Kartumda yapılan ye ni hava meydanı Afrikadan geçen, Kuzey, Batı, Doğu ve Güney hava batlarının paluşma merkezi haline gelmiş bulunmaktadır. İngiltere hü kümeti tarafımdan açılan 15,000,000 sterling “sayesinde memlekette bü- yük bir kanal ve sülama sistemi in şa edilmiş ve Melitte yaz yağmurla Tn biriktirerek bir'baraj yaptmış tır. Böylece, Arabların sürüleri ö- Yömdüen kurtalmaktadır. Sudan hâlen, İngiliz milletler ca- miasında İkinci derecede pamuk i& tishal eden bir memleket olmuştur. Pamuk müstehlikleri — cemiyetinin gayretleri sâyesinde ve Sudanlı a» melelerin çalışmalarile, Mavi ve Be yaz Nil arasında bulunan Cezirede son derece mükemmel bir pamuk elnşi yetiştirilmektedir. Uzun zamandan beri, Sudan çif- llkleri sendikası, İngiliz sermayesi ile köyler inşa etmekte, zirnat alet leri temin etmekte ve mahısu) topla maktadır. Çifçi, bütün yiyecek mah sülünü, pamuk - Istihsalinin yüzde 40 n ve bedava Oolarak sulanmış ır anüzakeralı ve dinün hakları , Michael Grant roprak velde etmektedir. Yorulmak bilmiyon Eğitim çalışı| maları sayesinde, memleketin İda- yüzde 70 nispetinde Sudaaa h vazlfe almaktağır. 1044 sonesinde bir Sudan İstişare Meclisi kuruk Müştür. Bü Meclisin vazifesi Bu Ganın İkalkınması için gereken tedi birleri almaktadır. — Şimdi, Güney Sudanda, bugüne ikadarhalkin TEĞİ tim seviyesinin aşağı — olmağındani Golayı 'bugüne Kadar mümkün ölmy yan bir tedbir almmaktariır. 'Bu'küs man mülki tdüresi - Sudanliların el lerine — birakilmak istenmektedir.. 'Bütün Tüemleket, müşterdk 'bir küru Cu Meclis terafindan idare esilecek! tir “Genel vali konseyi ilç kurucu konsey yerine Yhemlükette muhlari, Yet sağlıyücak bir Umumi Meclisin) Kurülması Yöruna giâllmektedir. Sermayesinin — mühim bir kıme, İngiltere tarafından temin edfleni Kartum Koleji, Sudanlılara diple- ma vermektedir. 'Bu Kölej, Ugan- Gaki Magarere Kolejile Golü Comstl saki Achimeda kolejile ayni ayarda dir. Bu Kölejde tahsil etmek - istef| yenlerin, sadece 10 İngiliz İirasya| dan fazla bir masrafa ihtiyaçları yöktur. Çünkü bu Ünliyersite kole., Jinin, 1 milyonu İngiltere tarafın> dan temin edilen-2 milyon Jirabk bir senmayesi - vardır. Bu sermaye, harbde İngiltereye yardım eden 8Sâ) danlılara mükâfat olarak verilmişi bulunmaktadır. Hayat seviyesi: Şeker, Çay ve diğer maüdelerim ihraclle, hayat seviyesi günden gl 'ne yükselmektedir. Sağlık ve orta b le ilkBğitim sahalarmde Ca ayni'le kişaflar kaydedilmektedir. İngiliz- lerin idaresile birleşen Sudanlel ların — kabiliyetleri sayesinde, Bu. dan bir karışıklık memleketi o maktan çıkmş we dstibale emniyeti de baan bir sülhperver belde Ha ne gelmiştir. İngiliz hükümeti, Sudanı bu de Tece istiklâl yoluna soktüktan som, Ta, bu *memleketin İstikbalini bir kaş| Müfrit şahısin Mhtirasları iÇin Tedaj etmemekte haklıdır. Bü tolitikser, lar, Mısırhların tildiği ve Sudanlr, ların da tahmin - ettikleri sebepleri yüzünden, Sudanı Mısırın hâkimiye| ti altına sokmaya çalışmaktadırlar. Bu politikacılardan biri, geçenlerde Kühirede yapmış olduğu blr basın toplantısında şöyle diyordu: sEğer Sudan bir- krallık olursa; kralı ben olacağım. Bğer bir Cum- huriyet hâllne sokulursa, Camhur-| başkanı olacağim. Bğer bunlardan hiç biri olmayıp, Sudan tle Misri birleşirse, © zaman Başbakan ol mak isterim.» 1936 senesinde Mussolini, Mimini 'tehdit ederken, Mhsir hükümeti, M resinde sırın güvenliğini sağlamak için, mab —— a)imemmuniye İngiltere hükümetire anlaşma yapmayı kabul etmişti. A- Padan 10 sene geçti. Bu anlaşma- nan daha 10 senelik ömrü olmus- na rağmen, İngiliz Hükümeti e anlaşmanm gözden geçirilmesinika bul etti. İngiltere hükümeti, bunu, Misir şehirlerini ve halkimı Alman ve İtalyan istilisindan — kurtaröıl. 'tan bir sene sonra kabül etti. İmza Tanmaya hazır buluman yeni arilaş manın İmzalanmasını yalnız. tek Geçinmek için... U safil ha ndağına düp tüğü igünderibari 1o Ma, diğâr Bütün insanlar gibi h n gikâydt #tmağo buğladı; fakat Di bu şikâyetin niçbir k Gağını ve nadeco gl liğerler büyük bir . liktan “ibaret olduğunu — amlammaltta gecikmedi. Bir zamanla; z kak dğı dakikalarda aturduğu * la #anın rütubetli, örümcek kape b duvarlarına bak; der savurduğu olm reket etmakte bir te tü amma artik ©, iğin — ve hayata Kkargı drkekliğin bariz delil Kri olan Bbu küfürleri ağzına tan hiçbir zevk düymümağa ba; mıştı. İyi ve mormal bir hayat stan. Gardına kavuşabilrmenin ançak #ürek, M bir mücadele 1 na İnanmıştı. Gergi bu gehrin uzaklardan gelmiy ,herkesin yüzüne Kâh hayretj kAh salâkasızlıkda. baktı © bir öksüzdl; yü Zünden Üost kaz bedbah Böma maühküm oimuyir samma aytık aban Ghingen mizacı Melürikolik bir Hâleti yiniye içinde kalmasma sebeb olan inlerinin te- #irinden kurtulmak zamanınm geldi. gino İmanmış bülünüyordu Penceresinlin Kenarmün oturduğu Kahve, onun gibi Kötü Töyafetli in. #anlarla dolmuştu, pis havas, ** Bammilil edilmez gürültümü aa bir ıztırab kadar ona korküne gürünmüştü. Cebinde yirmi beş Suruş — parası vardı. Bu paranın on gti- #i kahve tiçin ödemesi dâzımdı. (Kar« ©a da müdühiş saçtı. Üğlende, vaaştiği yerde yağı kokan, içi daş dolü bit fas mercimek çorbarile, sur miş dkadar yağsız bir tabak patates ye- Mmeği vermişlerdi. ve ©. tbunları yemiş elmak için yemişti. Ve Pamazdı, cebinde p Ktu, Yblnaz enalayh yemeğe mect rdı Çilışmağa başlaflrtan biraz senra midesi ağırmağa halşa abaşını Akna edinceye Hadar çektiğimi yal- Taz Allah bilirdi. Patromm iresesinin Mühyasıydı sanki ustabaşı Öej a: yetinde çalıştığı ç hasta - olüu- #uma inanmiyordü. ©. ha Gan şikâyet ederken, — ustal üftürler savurüyorü Tix önce bu Küfürlere tahamın N a Gar Azabi bozül dan anladı, ki bu Küf mek için taham #akdirde işinden © Noyse, ustabaş main müayyen saatieninde amda bir kahve ile #onTA giden doi ten aldı. Döktor bey adam karşısında gö 'na geçin gerek aksi etendiden fabrika gelen, o1 içtikten #gara bir sebep durdur m gelince Sudar; elden alınması ve Sne #i mukadderatlarım vâyin etmeleri me mani olunmasın; istüyen medde: yi kabul etmarten Su- 'danmn takip ettiği siyaset şa kelimej derle Tfade eüllebilir «Sudan, Suğanlılar: İşte, Sudanm isti be bağlı bulunmaktı naj allarm keni tiNA vet ıT bali bu prensi- umen Kra Ana rağmes KRumanyayı felâketli seyrin! « Amate» Ve evlemndirere Acaba Rümen Küraliçesi Helöne, hayattah intikamımı alabilecek mi?.. Bütün tekziblere ve siyasi entriküla. ra rağmen Kral Migel prenses An- 'ne İle evlendiği takdirde bu soruya & vet, demek mür kündür. Fükat Ka üçe HAlöne artık talihine küsmi Onun son günlerde ağzından düşür- le güdür: «Ben dünyaya, mediği ci ni memnuniyetle öğrenmiş bulunu yoruz , Alleler - arasında Çıkan ihtli ra sebeb olan, * bir çok z varlıklı kimseleri lâfla ve müşkül duruma | gin sokan, bazı kimseleri varlıktan yal Tuğa sürükleyen bu Âdetin belediye mizce ele alınması bütlün Kayserli leri memnun etmiştir. Kayseri hal kı başta Sayın Belediye Başk raktm Erçüven, zaları ve belediye üyelerine bu rinde ifelerinde garılar dilemekte, bu işin bir an ev vel tahakkuk ve tecellisini sabırsıa Yıkla beklemektedirler. Ahmed Özyirmidokuz nı İb daimi enetimen &. teşebbüslerile v. ba bedbaht olmak İçin gelmişim, Fühükika kraliçenin hayatı faci alar ve felâketlerle dolu bir hüyüattır Onun, Kral Karol Te evlenmesi sirtf hanedana aiâ resmi sebeblerin tesiri le vüku bulmuştür. Zaten aradan iki 'n Karol bu zavalh kadı k ve Magda Lupescu'ya 4 Bu hâdiseden in inziva hayatınn çekildi yi g ni unütacı şik olacakt Tiçe Hetön ğini görüyoruz. Karol kraliçe Alexandranın cena: ' hâzir bülunmak Üzere gittiği Lonüradan dönüşünde T! ya uğrayıp Mağda e Venedinde ya- şammağra başamam onun acısını bir kat daha arttırmış ve Saraydan dışm sonra kra kraltiçe «ilclene», bÜtüm «<Helene>in intikamı — poylime değladirecmemiş, Oğlu « iş »di Pvemses Baayudünm Üü z a ee mreşter. riya çıkamaz olmuştu. Nihayet Ka- çatmıştı. Ka 4 faya rol tahtından ferağat etmek zorunda — atilması, ani Romanyaya kalacaktı. Bir müddet sonra da kü- — dönüşü; Ant n ölktatörlüğü çük “Mişel tahta çıkmış ve Helöne'e talih yeniden gülmüştü. Artık bundas Böyle bedbaht kraliçe üzüntü ile ge Çirdiği günlerin intika YENİ BİR RAKİB DAL Fakat keyhatı O h KAKE Vaytat Süne SA Bükreşterkalacki ve Hağlitarığn Krallçe Hdlüne Artik umtulmuş dan bir kadındı Okadar ki Nişet pi DU Xüz doğmuğ kivlanindan birile evlem dirmeğs kalktikları zaman bi b terkedilmiş annenin fikrine müracadt cönmenitşit. Nihüyot ikmci dünva smvaşı gelib azmine ve takıp süörükleya kadü liçesi bi miyetlmr Bitler ile akâddile manyanın hezir, artık mukadde anülaşma ve Al-| rallı grini Geğişti. | rebilecek mi? Mühlesef, yine h etinin| Bu sefer, 'başk Balinde büyüK Bi sngel Çinca Kat Ayma Ratker ismin Kuüm, siyasi | Yeğtn başlça bir | gey de | Ortada gyetlere g bir İeadim onün istik Kt Pa taşıyan bu Nür, ti Pauker'in ba ü » d kime Arma sele imiş... * döğrüdüm. bil Pak HĞlön Fağınan Rofa Tükliyen Ten güştiren Avme il #tikamın dit bu da yazik X l bütlün «lol Paris-de baktı, sAazan : Muzaffer Kayar ! #onra Kaşlarını Çatarak s0$ du.: — Neyin var'7 Öyle Ya Noyi vardı? Hiçbir. şey| Kölü Bedmetisü- eyepi vestmtalii Mmamıştı, 'Başt yarilmamıştı. Fabrikğ Tblr işelnin *bunttan m..ug No hastalığı “İabilirdi 'Vi7 “Karm aj b riğ, büş ağrısı gibi hastaliklar, işelye yakışmıyan giylerdi. ve bürü r için dzin alabilmek iher babayta £ ib olamazdı. akallarını kaşyuzak are h alik “doktora Şey efendim, gidemden müa, tavlbimi'yae. yeHildI. | Döktor. Mİtâhziy g bir San No Diye mirildandı. ve sonra yanıms — (Doğru mu söylüyorsun? Boktor bu (uali soracağı y onu tekme dle kapı diğari Setar TaNkakkak Ai hu di ük bir İki Paralık bir insan ölduğü idin döktor * a inanmıyordu. Güzleri yaşar geri dönerek kapıva 'döğru yürümeğe başladı Doktor Dür bakalım, nereye gidi Diye kabadayı lisanile sordu»Durda ve doktorla gözgöze geldilar; Doktör işlediği hatâyı anlar Adın ne senin? Yusüt efontlimı! Cevab verdiğine, Hala burada dür- 'duğüna p olmuştu “amımın veya hi azem bi dadan Çiktip 'ustabaşın gittiği zaman ya İ madik Kküfürlerle karşılaşaraktı. nun için dürmüştü! — Nigin gidiyormun, muayen Siz bir doktor: tm torumuzsunuz! Bura ay: len işci sizin sıhhat ma çin gelmez! (Buraya ha er lir! Hasta olduğumu #üvi>Avğm man hiçbir “alâka göstermı (Vutz telik benimle alay ettiniz! Tabii parasız hastayız, ülüka güster Dizi aletide bir hAdise olarak Doktor, Yuşufun bu sözlerin. ka ile âinlemişti; Yusaf haksız ı sanki? Diğer fabrikalarda h Üük yapan askedaşlarile bir ar geldikleri zaman parasız hasta #yene etmenin bir külfet olduğ. Biküyte etmiyozlar mıydı. Ha tayım ni muayeneye kalica bütün ginümüzü, fabrikaya han memiz lâzım K, Bem mişdi? Yürüf öğlmm, dediş zonin tahfım beni nedan — ilgilendürm Para veren de vermiyen de uy ameleye tabidir. Pakat son ufacik hâdiseler önlün ise midsirliğe düşme! İra Mücadı y Bide yerde, ibana ilena sedici süzler sü: meliydin, esasen iben sislerden bi beklerim. Bundah sonra “Yüsüt'u L ve amtak' bir gün V: bir günlük raporu gö Küfür etmekten vazgeçti kte muyer reb İN v a başı, “Yusuf o gün hep de Hi düşündü. -Doktar ona, Tüb Onu bu seril tayata Bir (defa Bih irade ol, Mücadele vet. “demiğti; A Mmişti; mademki ej Tatırab ve malı miyet üKt o Thic içinde — yaşış rilçin karanlık, küf kokulu h sında hayata dt Niçin miloadele ederek kendin ve yepyeni bir jhayat yolu am maliydi? Karnının ağrısı geçmişti, foh lığını unutamamıştı. Kahveciye Kuruşu verirken, Göktorem - shal: hatırladı. — Kümll efendi Ticafla -bulumacaktım dedi, sende: — Nedir o vevlâdım? Şu Kâmll efendi, ne iyi ağin Görmtüş geçirmiş bir nsandı, Hait anlardı. — Bana, dedi; iki * dir Güne verir misin? Kamil lefendi, tek kulünle Büyh den Yusufa istediğini verdli. Bır eık hüdiso,; Yusüfa BÜyÜK İbit: Gosa verici mehiyette Vdi Nöfsine İti di artmıştı. Sevindle kahveyi kett O gündün Sgmrey ökstizligünü bancilığım amuttu. ve Yusul bhradam ol “Ustabaşı, orun BÜY Di alfika gösteriyor, hatta Içt tiktan- sonra bir. kah n bile oynuyordu. Artık HiÇBİr Hf onu hâyal kırıklığına sürükl dü; çünkü-0, ni o âpin Mücwddle- otmenin inanmış bulunuyordu...