SAYFA: 3 İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler görd Atatürk'e im? suikasdın | tafsilâtı ve içyüzü Relsin sualine GeVaben tıbbiye- de talebe iken İttihad ve Terakki- hin teşekkül ettiğini ve yine suale Çevaben Rafkasyadan — âvdetinde Müderris muavini olarak fakülte- ye girdiğini, Talât paşanın teklifi Üzerine merkezi umumt âzası ol- duğunu söyledi ve relsin o zaman Jar merkezi umumi olmadığını söy lemesi üzerine Selâniğe de gittiği- ni İstanbula avdet ederek meclisi umumi âzası olduğunu ve harb a- refesinde buradan çıktığını, Harbı Umumi mes'uliyetine iştirâk etme- diğini ve meelisi umumİde ekseri- yetin harb aleyhinde olduğunu ve bunun için meclisi umumi lâğvedi- lerek merkezi umumi ihdas edildi. gini anlattı ve bir aralık İstanbul heyeti merkeziyesine girdiğini söy ledi, Reis — İaşe işini anlatınız? Maznun — İaşe işini derühde tmedim. inde dahil ara Kemal hey idiniz? — Taşe mı madım. — Bu iş nasıl oldu? Taşe mes'elesile iştizal ctme diğim için bu işlere agâh değilim. Arkadaşlar — iştigal — ediyorlardı. İtiraf ederim: Ara sıra müteneffi elesile meşgül ol- olüyordum. Bana o sikintili za- manlarda yağ, şeker falan gönde- riyorlardı. — Kara Kemalin yakasını onun için bir türlü bırakmadınız, onu mezara kadar götürdünüz. O da sizi buraya gelirdi. — Bu meseleler başkadır efen- dim. — Kara Kemal ile ne zaman ta- mıştınız, ne zaman — karini — oldu- nuz? — Karini olmadım. Maltadan sonra Kara Kemal ile sırf ayr. bir mes'ele ile temas ettim. Ağaoğlu Ahmed beyle bir kitab terceme ediyoruz. Bu kitab iki nüsha ol- sun diye Kara Kemalin kâtibine tebyiz ettirdim. — Ağaoğlu Ahmed beyle terce- me ettiğiniz kitabı mı? — Evet (Serveti Milli) namın- da Adam Smiht'in bir kitabıdır. Kâtib Sadettin namında bir genç- tir. — Bu kitabı telif ve terceme he- yeti mi verdi? Yoksa Kara Kemal mi? — Telif ve terceme heyeti. — Şirketlerdeki alâkanızı söyle- yiniz? — Milli İktisad Bankasında ida- re heyeti âzasıyım. — Kara Kemalin bankası mı? — Kara Kemalin olduğunu bil- miyorum, — Müessisleri arasında Kemal de vardır, fakat tamamen onun değildir. Ayni zevat banka- yı idare edev Ayni zevat olmasını arzedeyim: Burlar Hamdi, Tanta- vizade İzzet, Küçük Mithad, İsma- il Cebbare idi. Çekildi, yerine Hü- seyân bey geldi. Muhasebeci Meh- ğ Vi Fantaziyye ve Hakikat (Baştarafı J incide) nında balıklar dâğım suyu İle yıkanır- ken, gidasızlıktan, Hâçsızlıktan, yatak sızlıktan verem tahribatı — tüyler ür- pertici bir halt varırkan bizim pehli- van güreştirmek için saray yaptırma- miz biraz başımıza fesliyen takmağa benziyor. Biliyoruz. Vali LOtf Kırdarın l siyeti I'mardır. Ne yapalım? Bu adam, bu İşi seviyor; istiyor ki şehir düzgün caddeler, geniş meydanlar, asfalt yol dar, yeşil bahçeler, gölgeli — parklar, mühteşem — binalar, güzel — âbidelerle süslensin. Belki de hakkı var... Fakat tizce bir kâğıdın üzerine evvelâ #izem olan işleri, yanına da Yüzimları ” koymalı On elzeme bir iâzim ilâve etmoli.. O zaman kimsenin bir şey söylemeğe. hakkı olmaz. Amma memleket bin türlü mübrem ihtiyaç ile kıvranırken iki milyon lirayı spor sarayına sokmak, biraz hesabsız bir hovardalık gibi. ge- liyor. Bu iki milyon lira ite ne delikler tı-: kanır, ne canlar kurtulurdu. Öyle zannediyorum ki bir spor sa- rayının manzara vereceği zevkton, ö- düm kervanına katılmış veremlileri ha- yata iade imkânlarını temin öylemek dezzetine doyulmuyan büshütün başka Aürlü Mmanevi bir zevktir. Bu ikinci zevkin ruhlara hükim ol- masını «önlüm isterdi! Telfrika No. 137 med Ali bey. —Bunlarla Kara Kemal arasın da bir fark yoktur... Taşede bir vazife almadınız mı? — Almadım. — Şirketlerde — Birine intihab — ediyorlardı. Bu ticaretle iştigal edemem de- dim. Münhal âzalığa muvakkaten tihab ettiler. Yalnız bir kaç ev- rakı muvakkaten imzaladım. — Merkezi umumideki vazifeniz nedir? — Evvelce meclisi umumide bu- lundum. Onu Tüğvettiler, merkezi- umumide bulurmadım. - Küçük Talât bey sizi merke- zi umumide de âza olarak gösteri yor, — Hayır merkezi umumi Cahid | beyin iddia ve teklifi ile aktedildi. O İngilterede kabinenin küçültül- mesini sebeb göstererek meclisi u- muminin akdine gidildi. — Siz Cahid beyi harbe taraf- dar gösteriyordunuz, halbuki o a- leyhinde bulunmuş? Tanin» gazetesinin neşriya- tı şahid. Bir a evvel getirelim di- ye makale yazdı. — Harb kabinesinin son istifa- sı mes'elenin umumide müzakeresine dair arkadaşlarını- zın ifadesi var? meclisi — Bilmiyorum meclisi umumi lâğvedilmişti. — Kongrede bulundunuz mu? — Hayır bulunmadım. Raşka arkadaşlar bu işle meşgul oluyor- lardı. — «€Teceddüd» fırkasına intisab ettiniz mi? — Etmedim. — İttihad ve Terakkiye? — Evet. — EI'an öyle misiniz? Maznun — Hayır müsaade ederseniz an- latayım! dedi. Ve Maltadan avde- tinde İstanbulun istilâsından son- ra Cavid beyin dostlarına bir çay ziyafeti verdiğini orada içtima' e- dildiğini bu içtimada Cavid, Ca- hid, Kara Kemal, ve Canbulat bey- lerin bulunduğunu, zaman geçtiği için isimleri iyi hatırlıyamadığını beyan ve eski İttihad ve Terakki nin murahhası ve Ziraat Vekili Sabri beyin içtimada olup olmadı ği sualine de hatırlıyamadığını ve ikinci içtimaın ehemmiyetli olduğu nu ilâve etti. Reisin, bu içtimada nelere karar verildiği hakkında sü aline cevaben orada karar verilme diğini, tekrar Mesadet hanında iç- tima' edilmek üzere ayrıldıklarını ve Mesadet hanında İttihad ve Terakkinin infisahı lehinde karar verildiğini söyledi. — Ahmed Nesimt bey var miy- di? — Bilmiyorum. — Artık saklıyacak bir şeyiniz kalmadı. Âleme kâinata rezil oldu- nuz. Kara Kemalin ocağı da artık. söndü. Öyle meclisi idare âzalığı falan da kalmadı. Artik ne biliyor san söyle saklama ? (Devamı var) Verda bir yükten kurtulmuş gibi, birdenbire, Çok neşelenmiyiğ, Dur- madan birgeyler anlatıyor, bir mev- zudan ötekine geçiyordu. — Bülendin Yüzündeki karışık mânanın gittikce arttığının farkında değildi. Çocuk- luktanberi beraber büyüdüğü bir ar- Kadaşının kendisine çirkin bir oyun oynuyabileceği aklından bile — geçe- mezdi. Gazinoya girdikleri zaman arka- daşlarının orada — olmadıklarını ve ancak birkaç masanın boş olduğunu Börünce de ilkin Bülendin manevra- #ımı keşfetmedi. Hakiki bir tecsalrlı — A... yoklarmış! diye bağırdı ve arkadaşının yüzüne baktı. İşte o za- man hergeyi anladı. — Beni niçin aldattın Bülend? Verdanın halindeki sertlik bir sa- niye için Bülendi gaşırtır. gibi oldu amma yöl boyunca, bültün endişesi- ne rağmen, hücum plânını — hazırla- mıştı. — Seni aldatmadım Verda! Seninle yalnız kalmak- istiyordum. Genc kız öfkeden titreyen bir ses- le sordu: — Niçin? Ne münasebet? Yaşlı bir garson onlara yaklaş- miş, yer göstermişti. Fena bir du- ruma düşmemek ve kendilerine ba- kanlara kargı mahcub olmamak 1- çin bir masaya oturdu, Bülend gar- sona iki çay ısmarladı. Yalnız kaldıkları zaman — Verda biraz evvelki sualini tekrarladı: ——————————— "kUl UCU | DiYORkKi — Sümerbanktan hakla- rını alamayan işçiler hfuz Herekeli İmzaları m okuyucularımızdan aşağıdaki mektubu. aldik: 946 yaz aylarında başlayıp hâlâ devam eden Sümerbank H â inşaatını yapmak için eden müteahbit ralı, — tenhhüdünü ikmal edemediğinden velesi feshedilerek 18 Nisan 947 tarihinde işi elinden alı mıştı. Bu yakın işçi istihkakımızı ala- madık. Hakkımızı aramak ü- zere İzmit İş Bürosuna, An- kara İş Bakanlığına ve m rbank umum ürlüği ne kırka yakın imza taşıyan birer dllekçe gönderdik. İş Bakanlığı hakkımızı arataca- yerde Adllyeyi gösterdi. Nihayet mayıs ve haziran evleri teahhüt ierı Büyük Wa- vaktinde nuka- reke İ un Üzerine; yüz kişiye aylarında işin tasfiyesi yapı- hp yeni müteahhide devredil di. Sümerbank tarafından İş kan çalı- şan İşçilerin paraları verile- cek diye bildiril det de una göre bedene Bir müd- böyle avutulduk ve ihmal edildik. Neticede Ey- lül 947 tarihinde alacağımız olan 5664 lira 64. kuruşun ve rilmesi hakkında Hereke fab rika müdürlüğüne bir emir gi Bu sefer de fabrika müdürü hakkımız olan para- ların verilmesini her — halde lüzumsuz ve mânasız gördü- ler. Biz de hâlâ neticı lemekteyiz. Bu halin bir gazeteniz vasıtasile duy masını dileriz. (Eski mütenhhidin işçileri) BİLECİK MALİYESİNDEN BİR ŞİKÂYET Bilecik Gazi paşa mahalle- sinde Temizel adlı okuyucu- muz bildiriyor: Bütün büyükleri metli gazetelerimi: ların halka iyi muamele et- melerini ve işlerini uzatma- malarını / isteyip beri tarafta bazı memurlar istedikleri gibi harcket et mektedirler. Nitekim Bilecik maliye varidat dairesinde o- lan küçük bir işim on dört aydır sebebsiz olarak varidat müdürü B. Hasan Yılmaz ta- rafından uzatılmakta ve müş kilât çıkarılmaktadır. Benim gibi diğer vatandaşlar da ay ni zorluğa mâruz kalmakta ve yine varidat müdürlü tara fından kovulmakta ve haka- rete uğramaktadırlar. İlgili makamların nazarı dikkatini çekmenizi rica e- der, saygılarımı sunarım İnönü stadyomu ve Gazhane İnönü stadyomu inşaatının —sona erdirilmesi için Gazhane tesislerinin başka bir yere nakli icab etmek- tedir. Belediye bu hususta Gazhane temasa geçmiş ve gazhanenin Hali- ce maklolunması hakkında — evvelki kararlar üzerinde mutabik — kalın- | mıştir. Ancak Gazhanenin nakil masraf- larını belediye ödeyecektir. Önümüz deki gehir meclisi iotimalarında bir hayli tartışma doğuracağı — anlaşı- Jan nakil masrafı meselesinden son , ra sahanın inşa işleri bitirilecektir. yi bek- de z ve kay memur- dursunlar, ile f"""" Aşk ve his romanı Adalet temsilcileri adalet istiyor! Milli Korunma mahkemeleri mensubları hâlâ maaş alamadılar Bügün ayın 7 si olduğu —halde Milli Korunma mahkemeleri ve teş| kilâtı mensuplarının maaşları he- nüz vedilmediği gibi tahsisat için Ziraat Bankasına da emir gelme miştir. Bu haber adalet temsilcile rini zor durumda bıraktığı muhak katır Hattâ dün kendisile görüşen mu harririmize bir adliyeci: — Adalet temcileileri adalet is tiyor! Bizi bu kadar müşkül vaziyet te bırakmaları elbetteki iyi bir şey değildir. Bu noktayı Adalet Bakan lığının nazarı dikkatine sunmak lâ zımdır» demiştir. Bu gecikmeye Milli Korunma teş kilâtının iIlgası sebep olarak İleri sü rülmektedir. Malüm olduğu üzere, Mili Korun ma kanununun 43 üncü maddesi- ne göre her sene 100 milyon lira ka dar bir para «fon tahsisatır — ola- rak Ticaret Bakanlığı tarafından Zirant Bankası vasıtasile tevzi e- dilmekte idi. Bu, B. M. Meclisinin büdee kanununa yazılmıyor diy 1947 yılı büdcesinin müzakeresi es nasında muhalefet partisi tarafın dan tenkit edilmişti. Filhakika 100 milyon lira gibi bir paranın büdce kanununda bulunmaması muhale fetçe hoş görülmüyordu. Bu bakım dan hükümet bu mış, Milli Korunmanın lâğvile bu teşkilâta mensub memurların umu mi muvazeneye alınması kararlaş tırılmıştı. Ankara, İstanbul, İzmir ve Zon. guldakta bulunan Milli - Korunma, teşkilâti mensuplarının umumi mu vazeneye alınması için yeni bir kad ro yol ihtiyaç hasıl olmuştur. Bu kadro da henüz tanzim ve tasdif edilmiş değildir. Fon tahsisatı kesil miş olduğu için de maaşlar Bankası dir. iraat vasıtasile verilememekt _l_l_AARİFTE Bale okulu açıldı S Yeşilköydeki okulda bu mü- nasebetle bir merasim yapı'dı aai z n İleride bir <millt rakslar akade - misi> haline getirilmek gayesile Ye gilköy pansiyonlu ilkokulunda — bir bale sınıfi ihdas edilmiştir. Bu münasebetle, ilk sınıfında şim dilik 26 talebesi bulunan bale oku- lu, dün saat 15 de merasimle açıl- mıştır. Merasimde Vali Dr. Lütfi Kırdar, M. Eeğitim Müdürü ve bir çok mu allimler de hazır bulunmuştur. Söz alan Murad Uraz, — Terlde kurmağı tasarladığı- miz milli rakslar akademisinin bu gün ilk kısmını açmış bülunüyoruz. Bu bale okulu, ve sonradan bu teş kilâta Hâve edilecek olan tatbikat sahnesinin temeli, İngiliz — klâsik bale okulu esaslarına göre atılacak, fakat bunlara milletimizin karakte ristik tarafları da ilâve — edilerek yepyeni ve milif bir ruh katılacak- tırı Müteakiben, bale okulunun İngil- tereden getirilen — öğretmeni, Miss demiştir. Newton; «Bale» ve «Balerin> keli - meleri Üzerinde durarak, bunun ko lay öğrenilir bir sanat olmadığını ve uzün zamana ve küvvetli — bir zekâya mütevakkıf bulunduğunu te barüz ettirmiştir. Bundan sonra, ziyaretcilere yeni ilâve edilen bale sımıfı gezdirilmiş ve ayrıca İzaz ve ikram edilmiş- lerdir. zi . Atati'rklin büstünü çalanlar Fenerbahçe stadyomunda evvelki gün bir hırsizlik vakası — olmuş ve Atatürkün şeref tribününde her gün bulunan - büstül çalınmıştâş Hırsızların yakalanması hakkın - da şiddetle araştırmalara — başlan- | mıştır. ADLİYEDE Kadın yüzünden yeip B ği Bir adamın kafasını taşla parçaladılar L Evvelki gece Küçükpazarda ağır yaralı bir şahıs bulunmuş ve kaldı rıldığı Cerrahpaşa hastahanesinde ölmüştür. Unkapanında bir kahye- hanede çalışan Bedri adında - biri olduğu anlaşılan bu şahsın ölüm hâdisesi hakkında tahkikat yapıl. mış ve Bedrinin bir cinayete kur- ban gittiği anlaşılmıştır. Yapılan soruşturmalara göre, evvelki akşam Küçükpazar kahvesine giden İbra him ve arkadaşı İsmail bir kadın meselesinden Bedriyle münâkaşaya tutuşmuşlardır. Münâkaşadan son Ta kahveden çıkıp giden iki arka-| beklemiş | daş gece Bedrinin yolur ler ve pusuya düşürerek taşla ka- Tasını ezmişlerdir. Suçlular yakalanmış ve morga kaldırılmıştır. -—— * Azılı bir hursız yakalandı Emniyet İkinci Şube memurları Muzaffer Bağ adında azılı bir hır- sız yakalamışlardır. Muzaffer Bağ şehrin muhtelif semtlerinde bir çok apartman ve evlere girerek binler- ce liralik eşya çalmıştır. Sabıkalı kendisine tüccar süsü vermek sure- tile ayrıca üç tacirin beş bin lirası ni dolandışmıştır. —— Yaş haddini dolduran Denizyolları memurları Haber verildiğine göre Sayıştay, bütün umum müdürlüklere olduğu gibi Devlet Denizyolları Genel Mü- dürlüğüne gönderdiği bir tamimde, idarenin muhtelif servislerinde ça- lışan 65 yaşını doldurmuş memur- ların listesini istemiştir. Önümüzdeki ay başından itiba- ren yaş haddini doldurmuş memur cesed tahsisatı kaldır-| lar kadro harici edilecektir Tefrika :31 e Buyuk Yalan M Muazzez Tahsin BERKAND — Beni niçin aldattır Bülen? Arkadaşların burada — olmadıklarını bildiğin halde beni niçin buraya ge- tirdin? Güya bu sorunun cevabını evvel vermemiş gibi Bülend: — BSeninle yalmız kalmak istiyor- dum Verda, dedi, Sana söyliyecekle- rim var, Genc kizin öfkesi, yerini — şimdi korku ile karışık bir heyacana bi- rakmıştı. Bülend ne İstiyordu? Ne söyliyecekti? Verdanın sararan yüzünde titriyen heyecan, tecrüibeli ve kurnaz erke- £in gözünden kaçamazdı. Sandalye- sini biraz daha onunkine yaktaştır; di ve sesine en tatlı ahengini koy- mağa muvaffak olarak: — Verda, dedi. Beni niçin anla- mak istemiyorsun? Senin gibi duye gulü bir sanatkâr, benim kalbimi yanan ateşi nasil anlamaz? Nati görmez? Sent seviyorum — Verda... Benelerdenberi.. çılgınca, seviyorum. biraz Genc kız cevab vermedi, Birdenbi- re büyülenmiş gibi şaşkın — gözlerle ona bakıyordu. Bülend, — sözlerinin yaptığı, tesiri kaybetmemek ilçin de- vam etti: —Beni anlamak — istemiyorsun, benden kaçıyorsun — Verda; — banse #ömrümün her saniyesini, her mefesi- ni sana hasretmekten büyük bir sa- adet düyüyorüm, Bilgen ne emelle- rim, ne ümidlerim var! Yıllarca bek ledikten sonra artik önümdeki ay- ları bir hamlede aşıp sana koşmak istiyorum Verda., seni istiyorum Ver da! Ah, seni nasil sevdiğimi ve na- Sıl acı çektiğimi bilsen! Bu kayıdsız hallerin beni öldürüyor. Verdanın parmakları gaye bardağı titriyordu. dağın çiçeklerine takılmış Kal Bu minimini sarı ve penbe çiçekler ne güzeldi! Zaten burada herse: gü- zeldi şimdi. Yalmız ağac dallarının arasında fısıldıyan rüzgür değil, bir- birine karışan ve birbirini tamamlı- arasındaki Gözleri ba: aştı. yan gök ve deniz mavisile dağ yeşi- N değil, hattâ gu alelâde çay kaşığı, gu paslı masa, hattâ şu eline yüzüne toprak bulaşmış çocuk bile... Fakat içinde bir korku vardı. Her #eyin Üstüne kanad geren, onu ko- nuşmaktan meneden garib bir kor- kut — Biliyorum Verda. Beni kendine lâyık görmüyorsun, Beni sevmiyor- N, Fakat niçin? Bülendin sesindeki acılık genç kızt altüst etti. Daha fazla tahammül ©- demezdi. Yerinden fırladı, Bir teh- likeden kaçmak İstiyormuş gibi te- Taşlı d, — Gidelim artık Bülendi —Niçin yavrum? Fakat Verda artık onu dinliyecek halde değildi. Bütün varlığı Üstün- den küvvetli bir sikdon geçmiş, onu karmakarışık etinişti. düştünebi- lliyor, ne de hissedebiliyordu. Yolda da bir kelime söyliyemedi. Bülendin yarı çılgın, yarı elddi sözlerini işit- Komünizmle mücadele Millt Türk Talebe Birliği bir kara liste hazırladı —— Milli Türk "Palebe Birliği, Komü- nizmle yapacağıfikri mücadelenin esasları üzerinde, çalışmalara — de- etmekte, bu arada, elde edilen muhtelif delillere dayanarak tanın mış Komünistleri ihtiva eden — bir Kara Liste» yapılmakta, Diğer taraftan, Komisyon; bun: dan bir müddet evvol gazeteciler ce miyeti tarafından vaki olan soruya da cevap hazırlamaktadır. Bu vesi le ile matbuata kadar sokulmuş bu lunan Komünist elemariların da a çıklanacağı ve hazırlanacak «Kara Listes.nin yüze yakın Komünisti ih tiva edeceği ileri sü r Milli Türk Talet ği Komis- yonu, bu yoldaki çalışmalarını, önü müzdeki hafta (l na erdire- cektir, Elde edilen hakiki delil | dolu «Kara Liste» nin, bi ok yeni Komünistleri ve bunların çalışan şekillerini meydana acağı bildi- rektedir. Ş ğti Nakliyeciler dün toplandı ğ BB Bir üye bütün kamyonların nakliyecilere verilmesini intedi İstanbul N Birliği, yıl lık kongresini, dün saat 14 de Tica tet ve Sanayi odasında yapmıştır Kongre - ba Hulüsi E- mek seçilmiş, bundan sonra: Birli- gin yıllık £ tur. | Rapor, Ü muş ve ittifakla kabul edi Bundan sonı er ileri sürül | müş, bu arada söz alan bi kamyon nakliyat ak barları ile 'at ambi ruma girdiğini şik. hususta tedbirler a) miştir it Küçük — Ufacık Bülgarista kamyon nakliyat işeril, ta iken, bizdeki kamyoni halen 10 bini ge Ferid Küçük, bundan sonra, reka bet işine temasla, bütün onla rın Nakliyeciler Birliği mesini teklif etmiştir. Teklif, üyeler — arasında karşılanmakla beraber, bi hisarcılık mahi z ve hususi teşebbüsleri baltalayaca-| gından kabul edilmemiştir Bundan sonra üyeler, nakliye ta rifesinin tanzimi — üzerinde israrla durmuşlar ve kongre bu işi hallet mek için bir komisyonun kurulma sını karar altına almış; ilk - önce komisyon ve sonra da yeni idare heyeti seçimleri yapılarak kongreye son verilmiştir. Büyük memurlara ikramiye veriliyor Devlet Denizyolları ramiye tevzline başlı Bu yıl ikramiye, ancak büyük me murlara verilmektedir tü ş ve bu| a 45 bin uğraşmak- idaresinde ik amıştır. miyormuş, rüya içinde yürüyormuş gibi, acele adımlarla ile niye evvel evine, odasına ulaşmak istiyordu. O zaman Bülendin sözle- rini daha iyi anlıyacak, daha derin- den derine hissedecekti. Belki de on- dan uzakta bunları unutabilecekti. Şimdi nefes alamıyordu. — Verda, beni reddetiniyorsun de- gil mi yavrum? Artık bundan sonra seninle daha sık görüşeceğiz, daha iyi anlaşacağız, ne mes'udum Yarab- bit Şimdi bana bir gey söyleme; ne kadar he olduğunu — anlıyo- rum ve sana hak veriyorum, Ben 5 ni tekrar bulurum, -O zaman daha UZun uzun konuşuruz, Sen de bana canlı hislerini söylersin olmaz mr sevgi- lim? Şimdi senden ayrılacağım, Bi- zi beraber görmesinler. Bunu iste- mediğini biliyorum, Allaha ısmarla- dik Verda! Gene kiz yolün son kasmini yalnız ca yürürken hep onun sesini ikulak- Bülend yanında 1- miş ve ayni tatlı kelimeleri söyleme ge devam ediyormuş gibi, kalbinin kuvvetle çarptığım hissediyordu. Bu tatlı aldanış o akşam ve bütün ge- ce onu yarı sarhoş bir. uyuşukluk içinde oyaladı. —Okadar kendi için- de yaşıyordu ki yemekten sonra 'Tur hanın: larında duyuyor, Haydi Verda; bize Şopenin bir noktürnünü çal! Biliyorsun ya, be- nim en çok sevdiğim «opus 48> 1 (Devamı var) ——H———— —— . ——— — uuu? O TOCAK 1048 İHER SABAH | Doktor Fahreddin Kerimle muhayyel itleri Ül 3861 m ülâkat başi e —3 123501 5.127 vündekT AoK yazı dü “Saiğj tare aBD ğin bi Ğ eei y d T lamar Yi Tet Fıkracı, diye söze başladı, beledi- - 249 Peşidirişei e ada eee AŞ kanmadım. dersem yalan söylemiş 6- * 2010 lurum, Kendine has doğru sözlü'üğün n TüCAMRZ ö püeger . keemeyi itın gn . Di S eee a e lee L B 2045 54060 rica edece- Dikkat buyuruluyor. yat Mahir po- litikacı, daha ilk ağızda, beni İstan- bullu Halk Partililer ile kendisi ar sında bir mevi sözcü mevkiine geti;ı yor ve bu süretle de Fıkracıyı Halk Partisine mal edip çıkmak istiyordu. Han durumlardaki diplo- matik edimi takındım ve Meolis kür- süsünde Demokrat Partinin hutün memleketce haklı Yakat kendi görüşi 'ne göre de haksız bir tenkidine uğı en nazik miş Halk Partili bir bakanın mazlum tavrile boynumu büksrek — Aman — bey diciğim, —dedin şanlı altı okun şerefli veledleri arasın. da bulunmadığım İstanbuldaki Halk Partililerin sizdan neler istedik: derini nerei n bileyim? Güldü, gözlerini gözlerime dikerei — Fıkraoı, dedi, sualime ya dil.ka' etmedin, yahud bunu yanlış antadım; ben sana İstanbullu Halk Parlililerin değil sadece — İstanbulluların (C. H. P.) den reler beklediklerini sordum. Yüne kendi kendime- — Gördün mü ince politikacıyı! di ve göğüs daktor gerçekten yaman adammış. — Suallerini 0 tarzda soruyor ki yanlış anlayıp da yaş tah- taya bastım mi, sırt üstü yuvarlandı Bimin gresmidir. Gözünü dört aç Fi Facı!... Ve yüksek sesle girdim, — Özür dilerim — efendim, — dedim, yanlış anlamışım. Benim fikrimce İs- tanbulluların (C. H, P.) den istediği şeyler pek o kadar uzün, anlatılması müşkül şeyler olmasa gerek... — Nedir bu umumi arzut — Sadece Bir de... yakalarını bi manız. — Evet, devam et! Bir de dedin? Bir de seçimlerde müdahatetere mâruz katmamaları için seçim <a nunun, — dünyanın hiç bir yı tık eşi kalmamış olan basın ve zabita satâhiyot kanunlarının — değiştirilmesi veya büsbütün ilgası, — Bu vihetter büyüklerimizce cüşü- nülüyor Fıkracı... — Evet amma iki senedenberi düşü- nülüyor beyefendi. İstanbullular da ar- ftık şu düşünme faslına bir son varlise de azıcık olsun filliyat sahasına geçil se temonnisindedirler. de ar- Karşımdaki, üzeri camlı, —masanın üstüne konmuş gibi duran parlak gi dü başın yanakları — hafifce — kızardı. ğ Demek Ki sayın doktor imâlarımı ta- mamile anlamış ve ilk darbe de kede- fine isabat etmişti. Maamafih belli et- medi ve anlamamazlıktan gelerek : — Dünyada, dedi, her şey, bir tekâ- mül kanununun çerçevasi; içinde, ted- Ti surette gelişir. Sen de itiraf eder- sin Fıkracı ki, bir. memlekette, tek parti ve şef sisteminden çeşitli parti ve Demokrasi usülüne yirmi dört saat içinde geçilmez. Zaman âzını, tokâ- mül Yâzım, olgunlaşmak lâzım... — Kimlerin tekâmül etmesi ve o gunlaşması Jâzım — Deyefendi, halkın (Devamı Sa,, 5; Sü., 1 de) Feci bir otomobil kazası Şoför Necati İdaresindeki 2314 plâka sayılı otomabil evvelki gün Samatya caddesinden geçerken 8 yaşında Adem adında bir çocuğa garpmıştır. Ağır yaralanan Adem hastahaneye götürülürken yolda ölmüştür. Cesedin defnine ruhsat verilmiş ve şoför yakalanarak tahkikata baş. lanmıştır. ..rrrrrrrrrrrrr.rA.. x TAKVIUN OCAK 1948 1363 1367 Rumi Hicri Sater Çarş mba Kasım 681 — AY 1 — GÜN 7 Vakitler — Vasati — Ezani Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı imsâk