25 Kasım 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

25 Kasım 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFPA : 4 YENIİ SABAH Mister Gey (Baş tarafı 1 Incl sayfada) ladoldurulmuş, yüzü mütekallis, dişleri fırlamış bir aslan başı ile iki yabani manda kafâsı, u- zak iklimlerden getirilmiş ve çinsini bilmediğim. bir hayvanın kırmızı postu ve şuraya buraya atılmış çeşid çeşid pipolar, av tüfekleri ve bir talım çin vazo- ları ile Hind hançerleri göze ç piyordü. İ Mister Ceymis bizi şöminenin karşısındaki üç koltuktan iki- gine oturttuktan sonra aramıza geçti ve elindeki gümüş kapaklı #Shaker,, den — kadehlerimize katre katre kokteyl sızdırarak eliyle yaptığı içkisini gene eli le ikram etti. Bu,-o sıcak şömi- nenin karşısında, o yarı vahşi dektor arasında, insanı iliklerine kadar tatlı bir gıcıklama ile ya kan hoş ve sert bir içki idi. Mis ter Ceymis canlamıp kızardığı - mızıi görünce, kadehlerimizi ikin- ci defa doldurdu ve: — Herkes kokteyl yapar, f: kat kimse kokteyl “yapama: hikmetini sarfetti ve bir an du- rup düşündükten sonra, kendi kendine sua! sorup cevabını da gene kendi vererek, ilâve et- mekte gecikmedi: — Diyeceksiniz ki niçin? Çün kü cinin, vermutun, konyağın, buz parçasının, limonun mık- tarını bir damla eksik veya faz- | la koysan , yahud. çalkalarken | bir kaç kere eksik veya fazla | çalkalasan, kokteyl derken ekşi ke yapar, yahud misafirlere içki yerine tadsız bir şürub ve- | ya turşu suyu ikram edersin. Onun için mıktarlarını iyi ölç- meli, çalkalamanin tadını kaçır- mamalı, içkinin kıvamına — gel- diğini bir nevi insiyak ile sezme- | Ki ve sert olduğu için pek çok da içmemeli... (Şakalaşarak)| ya- ni kokteyli Hitlerin Avrupa ni- zamına çevirmemeli! Biraz Po- lonya, biraz Holanda, biraz Bel- | çika, biraz Fransa, biraz İtal- | ya, bunlar iyi.. Fakat Rusya, | Türkiye, Yunanistan, Yugos - lavya olmayınca çorba yapayım derken bulaşık suyu pişirmeme- | K!. Arkadaşım, Mister Ceymisin neş'esinden ve teşbihleri politi kaya dökmesinden cesaret ala- — Mister Ceymis, dedi, habe- riniz var mı? Görice sukut etti! | İskoçyalı avcı, kok- teylci omuklarını silkti, dudak- | larını çarpıtarak — g birer | kadeh daha doldurdu, içkisini bir yudumda ağzına dikti ve son- ra, piposunu dişlerinin arasında çiğner gibi sıkarak: — Göriceyi bir tarafa bır kın, ben size ondan daha iyi bi haber — vereceğim: Muharebe bitti! dedi. Aman! Birdenbire meypl kol- tukların üzerinden yaylı oyu: caklar gibi havaya fırlayacak 0l- duk. Demek Mister Ceymiste yeni, mühim, heyecanlı haberler, kimbilir bizim bilmediğimiz ne havadisler vardı. İngiliz olduğu | için tabii dünyada olan bitenleri | bizden daha iyi bilmesi icab derdi. Demek muharebe bitmiş, belki Hitler sulh istemişti — Aman mister Ceymis, me- raktan çatlayacağız, çabuk söyle, sulh mu oluyor? diye sor- duk. — Telâş etmeyin! diye cevab verdi ve yavaş yavaş bir kadeh daha doldurdu, içti ve sonra, bir iki dakika kadar dü, ni- hayet sabırsızlık içinde — kıv- | randığımızı görünce: — Yanlış anladınız, dedi. Sulh oluyor demedim, muharebe bit- Haai — Fakat Mister Ceymis, mu- harebe bitti demek, sulh oluyor demektir. | — (Acayib bir give ile) ha-| yır bayım, muharebe bitti ba ka şeydir, sulh oluyor - başka şeydir. Bu muharebe artık bizim için kazanılmış ve bitmiştir — Aman Mister Ceymis, na- sıl olur? | — Anlatayım: Hitler bu harbi gayet hesablı ve ustalıklı - bir | plânla hazırladı. Tam on sene bu muharebeyi kazanmak - için | çalışt. Fransada ayda — otuz| tayyare yapıldığı bir zamanda Alman fabrikaları ayda bin tay- | yare çıkarıyorlardı. Eğer ana- sı Blum'u doğurmamış olsaydı, | bu harb çok muhtemeldir ki olşmn'.ıı::ıkh. Hitlerin önünde bir plân vardı: Polonya alına- | caktı. Alındı. Sonra Danimarka- ya girilecekti, girildi. Daha son- ra Norveçe dalınacaktı. Dalın- dı. Ondan sonra Holanda, Bel- gçika kendiliğinden düşecek ve onlar düşünce Fransada yıkılıp gidecekti. Bu üç memleket is- kambil şatoları gibi devrildiler. | Bunların hepsini Hitler harbe girmeden evvel hesapladı, öl-| çüye vurdu, ve hattâ arkadas- larma söyledi ve tatbik etti. Bu | büyük muvaffakıyetlerden son- ra- Almanyanın karşısında ha zırlıksız. ve yalnız kalmış - bir İngiltere bulunacaktı. Düşünün: Askeri olmıyan, tayyaresi — kıt, Hitlere göre soysuzlaşmış - bir İngilte Diktatör — elindeki tanklar, toplar ve daha müdhi: imkânlarla İngilterenin işgali- nin nihayet biraz fedakârlıktan ibaret olacağını hesab ediyordu. Bunun içindir ki “İngiltere bir ada değildir!,, diye bağırıp du- ruyordu. Halbuki İngiltere dört | tarafı suyla çevrilmiş mükem-| mel bir adadır ve ada olduğu için Hitlerin plânı, Manşa gelince, suyu geçemedi. Plân oraya ka- dar İsapın âyeti gibi günü günü- ne, haftâ bazan saati saatine çıktı. Fakat Almanya herkesi yenip İngilterenin karşısına di- kilince evdeki hesab çarşıya uy- madı. “15 ağustosta — Londra- dayım!,, dedi, halbuki 15 ağus tostanberi üç ay geçti. Demek Hitlerin erkânıharblerini, mü- hendislerini, ve tayyarecilerini | toplayarak ve bütün kudret va-| sıtalarını kullanarak — yâptığı| plânın yarısı tahakkuk etti, fa- kat ikinci yarısi hesaba katma- dığı, yahud yanlış cemettiği ra- | kamlar ve vak'alar karşısında | gerçekleşemedi. Şimdi - Alman- | ya dümeni, ve puslası kırılmış | bir gemiye benziyor. Hitler bu| inin vaziyetini puslaya gi ğil, fakat dalgaların gel ne göre ve günü gününe idare eden bir kaptanı hatırlatıyor.| Belki Hitlerin değil, Mussolini- | nin de hesabi ilkinde doğru idi, | Fransanın yıkıldığını görünce, o da, İngilterenin son kalesinin lüştüğüne hükmetti. — Demek Mussolini de arkadaşının aldan- | gığı ayni noktada aldandı. Bu birinci hatası idi. Daha büy hatası harbe girmesi oldu. On-| dan daha büyük hatası ise durup | dururken Yunanistana çatması | olmuştur. Bir hata! iki hata! | Üç hata! Halbuki bunların bir tanesi bir memleketi batırmağa kâfidir, Harb bir bakara oyu- nu gibidir. Arka arkaya dokuz el geçtikten sonra çekilmiyecek yerde bir kere beşe çekince par- ti kaybedilir. Bunlar o kadar si yasi, askeri hata yaptılar ki ar- tık muharebeyi kaybettiler! de- nebilir. Durdu, düşündü, güldü ve dı vemm — ommaaam ae samrarmman müsab ö - (Baş tarafı 2 İnci sayfada) | nerbahçe ile Topkapı yaptı. Bü imaç- | teğmen Kudret Kasarın idare ettiği| ta Melih de oynadı ve Fenerbahçe Öztüna ikinciliği, üstteğmen İhsan| maçı 10-0 kazandı SĞ ,ı:v'î y Tunca üçüncü-| Süleymaniyo - Beykoz “Heşinci müsabaka: Böyan: Gülsüm | Ç S€ref stadında dik maç Heykoz — eütatedı nini taşıyan bu müsa- | Süleymaniye arasında yapıldı. — İlk baka iki kategori üzerinde yapıla- | Paftaym her iki tarafın müsavi oyu: Caktı. Fakat yalnız subay zati atla-| Pile geçerken yirminci dakikada Tına mahsus olan A kategori müsa- | Beykoz aleyhine verilen penaltıdan Hai sapil n istifade edemiyen Süleymaniyeliler Müsabaka yüzbaşı Eyüp Öncünün | Pirinci devreyi 0-0 bitirdiler bindiği NiP'in birinciliği, üstteğn İkincı “döçrünlü « Ie dakikeâında| Rıfkı Alkan'ın bindiği ve sahibi ol-| bir gol kazanan Beykozlular Süley- düğü Apaşın ikinclliği, üstteğmen | Maniyenin güzel ve hâkim oyununa | Kudret Kasarin bindiği Ras'ın üçün- cülüğü ile neticelendi, Altıncı müsabaka: Süvari binicilik okulu birinci kategori atlarına mah- sus olan bu müsabaka günün en mü- him müsabakası idi. «Sipahi ocağı müsabakası> ismini taşıyan bu müsabakaya 7 at iştirak etmiştir. Çok heyecanlı bir surette cereyan eden bu müsabakanın sonunda başı Cevad Gürkanın bindiği Ylıdız birinciliği, yine yüzbaşı Cevad kanın bi; Akıncı ikincil teğmen İhsan Akal'ın bindi; üçüncülüğü kazanmışlardır Müsabakalara gelecek hafta devam edilecektir. Futbol maçları Dün Kadıköy ve Şeref stadlarında lik maçlarına devam edildi: Kadıköy stadında ilk maç Vefa ile İstanbul- spor arasında yapıldı. İlk devre İs- tanbulsporlular nisbeten hâkim oy- namalarına rağmen Vefalılar Hakkı vasıtasile bir gol atarak devreyi 1-0 galip bitirdiler, İkinci haftaym canlanan Yeşil be- yazlılar devrenin ortalarına —doğru bir gol daha âtarak 2-0 vaziyete gel- diler, Ve biraz sonra da penaltidan son sayılarını kazanan Vefalılar ma çı 3-0 galip bitirdiler Galatasaray - Altıntuğ Ayni stadın ikinci maçı Galatasa- rayla Altıntuğ arasında idi, İlk dev- re canlı oynayan Altıntuğlular he- men ilk dakikalarda Ali vasıtasile bir gol yaptılarsa da beş dakika son- ra Galatasaraylılar Gündüzün — sikı bir şütile bu goöle mukabele ederek beraberliği temin etitler ve devre Altıntuğun güzel, Galatasarayın (: Kanat | teksiz oyunile 1-1 beraberlikle bitti. İkinci devre büyük bir gayret sar- stüste' Gün- Bu su- atasaraylılar düz vasıtasile iki gol attılar retle 3-1 vaziyete gelen G hlar Sarafimin son attığı gölle n 4-1 kazandılar. Fener - Topkapı Kadıköy stadının son maçını Fe- di ki: — Almanya ile İtalya bir ara- banın iki atı idi. Bu atlardan bi rinin Yunanistanda ayağı kay- dı ve yere yuvarlandı. Şimdi bu arabayı tek başına çekmek ve düşmüş atı da sürüklemek Al- manyaya kalmıştır! Ne deme- li? Allah kolaylık versin!. Mister Ceymis alıklaşmış yüz- lerimize baktı ve bir kadeh da- ha yuvarladıktan sonra: — Artık rahât ediniz. Hitler, korktuğuna uğradı: İş Londra ile Berlin arasında karşılıklı tayyare hüçumlarına, yani 1914 deki meşhur siper harbine bin- di... muharebe bitli! Ve son bir kadeh daha doldu- rup ayağa kalkarak: — Türkiye ile İngilterenin şe- refine! dedi. Bu Mister Ceymis hakikaten acayib bir tipti. A.N. K. | akaları enerjik bir oyunla mukabele edere maçı 1-0 gölip bilirmeğe muvafi oldular Beşiktaş -Beyoğluspor Şeref stadının son ve haftanın en mühim maçı Beşiktaşla — Beyoğl spor arasında idi. Oyuna sıkı başlayan Beşiktaşlılar devrenin ilk dakikalarında” Şeretin attığı gölle galip vaziyete girdiler.| Bu golü Şerefin uzaktan sıkı - bir| Şütle attığı ikinci gol takip etti Bu gölden sonra Beşiktaşlılar gev gediler. Bu vaziyetten istifade eden Beyoğlusporlular Beşiktaş kalesini bir müddet sıkıştırdılarsa da — sayı kazanamadılar ve devre 2-0 Beşikta Bın galebesile neticelendi. İkinci devrede hâkim oynayan Be- şiktaşlılar oyunu 4-2 kazandılar Voleybol maçları Her sene Beyoğlu Halkevin- de yapılmakta olan voleybol mü- sabakalarına dün başlanmıştır. Bu münasebetle Halkevinde dün Mmerasim yapılmış ve İstiklâl marşını müteakib Ebedi Şef Atatürkün aziz hatırasını taziz için beş dakika ihtiram sükütu yapılmıştır. Bundan sonra be-| den terbiyesi öğretmenlerinden Muhsin Akyürek bu maçların | ehemmiyetini tebarüz ettirerek | gençlere bazı öğüdlerde bulun- Muş ve maçlara başlanmıştır . Neticeleri yazıyoruz: Mühen- dis Mektebi , Kartal üçüncü ta- kımları arasındaki müsabakayı Mühendis mektebi 11 - 15, 13 - 15, Şişli Halkevi - Tayfun takı- Tni 13 - 15, 7 - 15, 11 - 15, Yük- sek mühendis ikinci takımı - Me- cidiye köyü 15-9, 12-15,15 -| 6, Mühendis bizinci B. — takımı| Yüksek muallim mektebini 15 -| 8, 17 -15 mağlüb etmişlerdir. —| Bülend Turantı |0 TiYATROLA | Şehir tiyatrosu temsilleri İstiklâl caddesinde Komedi kKleminda 25/11/1940 — Pazartesi günü akğamı Saat 20,30 da DADI Her tarafa otobüs vardır | dyo Programı H İslâm Türk ansiklopedisi Her tarafta çok büyük rağbet ka- zanan sayısı intişâr etmiştir. tavsiye ederiz. PAZARTESİ, 8.00 Program, 25/11/040 ve memleket saat 8.03 Müzik: Hati program (PI.) 8.15 Ajans haberleri. 8.30 Müzik: £ mı (PL) | 8.45/9.00 Ev kadını - Konuşma 12.30 Program, fif programın deva- ve memleket 1233 Müzik: Muhtelif şarkılar 12,50 Ajans haberleri. 13.05 Müzik: Saz eserleri. 13.20/14.00 Müzik: Karışık prog- | | ram (Pl.) | 18.00 Program, ve memleket saat ayarı 18.03 Müzik: Radyo caz orkestra- sı (İbarahim inde) 18.40 Müzik 19.15 Müzik: Hafif melodiler (P1.) | 19.30 Memleket saat jans haberleri, 19.45 Müzik: Berâber şarkı ve tür- | küler. 20.15 Radyo gazetesi, 20,45 Müzik: Cerlubi Amerika ha- vaları (Pl.) | 21,00 Müzik: — Dinleyici — İstekleri 21.30 Konuşma (Musiki ve ahlâk).| 21.45 Müzik: Radyo orkestrası (şef: Dr. E, Praetorius) 30 Memleket saat ayarı, ajans haberleri; Ziraat, Esham - Tahvilat | Kambiyo - Nukut borsası (Fiyat). | 2245 Müzik: Cazband (Pi.) | 23.25/23,30 Yarınki program, ve kapanış. YENİ NEŞRİYAT bu muazzam eserin üçüncü Karilerimize AKA GÜNDÜZ'ün Son neşrolunan : TANK - TANGO Millt - İçtimat - Edebi Romanı Resimli Ay Mat- baasında 75 kuruşa satılmaktadır. g- ÇOK MÜHİM Erkek ve kadın farkı yok ADEMİ İKTİDAR, BEL GEVŞEKLİĞİ ve zafiyeti umumiyeye karşı Hormona fabrikasının GLANDOKRATİN Habları çare!t Her eczahanede kutusu 200 kuruştur. SERE Reçet ile satılır. ZAYİ Dumlupınar yatı mektebinden al- diğim 1936 - 1937 yilına aid şahı detnamemi zayi ettim. Yenisini ala- cağımdan eskisinin hükmü yoktur Zekeriya İldız Ankara bölge sanat okulu kulumuza, yapılacak bir imtihan teknik resim öğretmenleri alınacaktır. müdür- lüğünden: arasından neticesinde — kazananlar İsteklilerin şartları öğrenmek üzere en geç 15/12/1940 da bizzat veyahud istida ile okulumuza müracaatları. (7902 - 11033) HAGI BEKİR ğunu derhal Ağza alındığı zaman ayrı bir hüvlyet oldu- MAMULÂTI | belli eder 25 İKİNCİTEŞRİN 1046 SAPL ıYPAVn’F ' YA Türkiye İş Bankasına para ya- tırmakla yalnız para biriktirmiş olmaz, ayni zamanda taliinizi de denemiş Keşideler: 4 Şubat, 2 Ma- | 1 Ağustos, 3 İkinciteş- rin tarihlerinde yapılır Kumbaralı hesaplarında olursunuz. ve kumbarasız en az elli li- rası bulunanlar kuraya İstanbul Nafıa Müdürlüğünden: 2/12/1940 pazartesi günü s: komisyonu odasında (26712) lira keşif bedelli İstanbul Topkapı sar, (15) istanbul Nafia Müdürlüğü Eksiltme 1 tamle ratı kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. Mukavele, Eksiltme, Bayındırlık işleri genel, hususl ve fenni şariname« leri, lecektir. Muvakkat teminat (2004) Hiradır. İsteklilerin teklif mektupları ve en az bir taahhütte (20000) bu işe benzer iş yaptığına dair idarelerinden almış müracaatla alınmış ehliyet ve 940 yılına ait Ticaret Odası Vilâyetine gün evvel öaden İstanbul leri hariç (3) vesikalarını dar İstanbul 'Tahmin edilen bedeli 1000 lira olan yüz askeri fabrikal proje keşif hülâsasile buna mütteferri diğer afia Müdürlüğüne vermeleri lâzımdır. ASKERİ FABRİKALAR SATIN ALMA KOMİSYONU İLÂNLARI evrak dairesinde görüs Yiralık olduğu vesikalara istin eksiltme tarihinden tatil gün- i kapalı zarflarını 2/12/1940 pazartesi günü saat 14 de kam (10472) ton bisülfat tophane Salıpa. yollamasındaki satın alma komisyonunca 26/11/940 zarı salı günü saat 15 de açık artırma ile şatılacaktır. İsteklilerin 15 temi. natı olan 150 lirayı her hangi bir mal müdürlüğüne — yatırarak — alacaklan makbuzla birlikte mezkür gün Ve saatte komisyonda bulun! (20695) Çanakkale Deniz Komutanlığı Satınalma Komisyonundan 1 — Çanakkale Deniz komutanlığı ihtiyacı olan safi 69330 kilo ekmek. lik has unun 28/11/940 perşembe günü saat 14 de kapalı zarfla eksilimes yapılacaktır. 2—T ları. iblerin 1040 lira muvakkat teminatı ile beraber ihale günü vi saatinde Çanakkale deniz komutanlığı satın alma Komi munda - bulunma 3 — Kapalı zarfların iç ve dış zarfları kırmızı balmumu ile mühürlen miş olarak il verilmiş olmalıdır. ale saatinden bir saat evvel makbuz mukabilinde Kkomisyon 4 — Postada vaki gecikmeler nazarı itibara alırmıyacaktır. 5 — Evsaf ve şartname her gün Çanakkale Deniz komutanlığı Dz. Lv. alma komisyonu ile İstanbul bilir. <10913> satın satın alma komisyonunda — görüle- — —a —e ee a Sahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu — Neşriyat Müdürü: Maoid Çetin Basıldığı yer (H. Bekir Cürsoylar ve Cemaleddin Saraçoğlu matbaası) Lâkin iki takıma dört liradan f: la veremem. Olur sey değil! Bir gün evvel se-| kiz on lira verdiğimiz elbisenin kı meti bir gün içerisinde bu kar düşsün? Ne de kurnaz herif imiş! Elbiseyi satmak mecburiyetinde bu- lunduğumuzu anlamıştı. Ben: — Olmaz. Veremeyiz başka dük- kâna giderim dedim, Herif kızdı. — Affedersiniz mösyöler. Burada bu gibi lâkırdılar söylenmez. — Ben eski alıcısı değilim, Satıcıyım, — Yani eski satıcısı, — Hayır! Yepyeni elbise satarım. Hatırınız için dört lira verdim, İşi- nize gelirse, Muhavere münazaa derecesini bu- luyordu. Herif ile Çekişe çekişe pa- zarlık ediyorduk. Güç belâ bes bu- çuk liraya muvafakat ederek elbi- seyi arkamızdan aldı. Beş buçuk li- rayı avcumuza saydıktan sonra: — Şimdi uğurlar olsun mösyöler. Viyanaya uğrar iseniz beni unut - mıyasınız, — Unutmiyacağım amma! Muteber mağazalarınızdan iki çıplak ada - min sokağa çıktığını görenler pek| — — Oh arkadaş. Ne kadar ferahlık iyi söylemeseler gerek, hissediyorum, İnsan alışmadığı bir Bu sözüm üzerine dükâncı işi,an-| kıyafete girince ne kadar — rahatsız ladı: oluyor! — Evet evet! Pek doğru Mmösyöler.| — Dedi. Ben de hak verdim. On iki Vakıa elbisenizi aldım. Siz çıplak — Öyle ya. Şimdi ne yapacaksınız? — Hiç. Dün on marka sattırdı - Zımız elbisemizi geri alacağız. — Olabilir. Eğer herif başk: satmadı ise, — Hiç zannetmem. Bir gün içeri- sinde elden ele gezecek kadar mü- kemel elbisemiz yoktu, Siz çırağını- zı gönderiniz. — Peki! Ferdinanâ, çabuk - arka sokaktaki eskiciye git, Dün sâtılan iki kat elbisenin durup durmadığını ve kaç kuruş fazlası ile iade edece- Zini sor. Çırak beş dakika sonra avdet etti: — Eskici elbiseye yirmi mark is- tiyor, Beş para aşağı vermiyor. Dedi. Fridrihle ben 5; Bir gün içerisinde kıym line baliğ olacak kadar mükemmel elbisemiz olduğunu bilse idik — bir hafta yanımızda sakladıktan sonra kârına satar idik. Vakit geçirtmek zamanı — değildi. Herifden aldığımız beş buçuk liranın birini çırağın eline verdik, çıktığımız sırada Fridrih: asına saat boynumu tazyik €den gömleği taşımaktan kurtulduğuma ne kadar Bir çalgıcının seyahati hazediyordum. İki arkadaş süratli adımlar ile o- telin yolunu tuttuk. Kendi kendime, acaba otelin yazıcısı bizi bu kıya - fetle görür görmez ne diyecek di - yordum. Otele yaklaştık. Fridrih ön- de yürümeğe cesaret edemiyor idi. Benim umurumda mı? Herif ne der- se desin! Biz borcumuzu ve büyük kapıdan içeri girdik. Yazı - cının odasının önünden geçecej sırada herif kapıdan başını uzattı. — Hey! Ne istiyorsun arkadaş? Dışarı çık, burası serseri yeri değil dedi: Yazıcı bizi tanıyamamıştı. Hak- kı var, iki saat evvel Viyana kıyafeti dedikleri gayet garib bir kıyafet ile oteli terkeden muteber müşterilerinin bu kılık ile meydana — çıkacaklarını ne bilsin? Ben:, Biz. yabi gel- — Afedersiniz mösyö. cı değiliz. Borcumuzu vermeğe dik. — Nasıl borcunuz? —- Canım otel parası. — Bu otelde sizin gibi herifler yat- maz, Dışarı çıkınız. Baktım olacak gibi değil. Yazıcının yanına yaklaştım. — Lâkin bizi - tanıyamadınız mı? | Bu sabah buradân çıktık, Kıyafeti - mizi değiştirdik. Bugün — Viyanadan hareket edeceğimizden yirmi beş mark borcumuzu vermeğe geldik. Dedim. Herif bu defa bizi tanıdı. Bir iki defa başını salladıktan sonra: — Çok şey! Lâkin bu kıyafetiniz nedir mösyöler? Dedi. Pridrih: — Öyle lâzım geldi, Ben: — Söylemeğe hacet yok, evele- mirde yukarıki odada bir keman var onu getiriniz, Yirmi beş markdan ibaret olah borcumuzu vermeğe ha- zırız, dedim. Yazıcı bize garib garib bakıyon Yirmi beş markı verdik, hesabı kestik. Otel garsonlarından biri * maan torbamızı getirdi. Yazıcı ile vedalaşıp kapıdan dıçarı Çıktığımız sırada otel garsonları ka. pının haricine toplanmışlar, Bizi sey- rediyorlar, Kohkahalar ile gülüşü - yorlardı, Ça Viyanadan ayrılıyorduk. —Halbuki araba ile veyahud yaya olarak yolu- muza devam ettiğimiz takdirde ma- halli maksuda bir iki aydan evvel muvasalat edemiyeceğimizi, dört li- ramızı dolandıran sarhoş herif söy- lemiş ve şimendifere binmemizi tav- siye eylemişti. Bundan maada herif şimendiferin buhar ile hareket eder gayet serl bir nevi araba — olduğunu haber vermişti. Bu tarihden bir iki sene sonra şimendiferin, vapurun ne demek olduğunu tamamile öğrenmiş idim, Lâkirr o zaman şimendifer de- nilen ve demir Üzerinde hareket e- den müteadid arabala: henüz bidayet halinde bulunuyordu. Hattâ Avrupada, Viyanada bile şi- mendifer yapılalı birkaç idi. Arkadaşımla beni tabiye kimse- nin hakkı yoktur. Zannederim. Esasen köylerde doğup büyüdü » sene olmuş ğümüz için bazı şeyleri bilem Heklğlmir arl serdemez. —V | Binaen aleyh ötelden — çıktığımız | gün henüz şimendiferin ne olduğu- nu bilemiyorduk. İki arkadaş hem yol yürüyor, hem — konuşuyorduk. Ben bir ayak evvel Mikaellayı bu!—ı mak fikri kat'isinde idim. Fridrib de ayni fikirdeydi, Şimendiferin ne- | rede bulunabileceğini sormağa ka- ilk tesadüf ettiğimiz bir bulabileceğimizi haber verir misini: W dedim. Muhatabım bir müddet bi- GA saz asıl olacak? İçine binilecek | bir şimendifer. den sormazdık. italyaya kadar. Ne oldu?.. Çok uzak. a dedi. | Çok u- zal Lisesi vi tddşân olunur. gitmez. raçoğlu — Müdü ağlınun 1940 da başlar «11136: Bu nasıl şey? — Pek sade bir şey, Bu şimendi- fer Avusturya hududuna kadar gi- dip orada durur. Yolcular inerler. Başka memlekete gidecekler hudus du geçer ve sonra başka şimendife, re binerler, Bu bir şey değil, Ohalde iyi ya? Şimdi şimendiferi gösteriniz. Karşıki uzün caddeyi takib e- der, en nihayette tarafa gelen sokağa sapar, — ist nerede ol- duğunu sorarsınız. — Gösterirler mi? yon — Elbette, zaten göstermeğe de hacet yok, istasyon kendi kendini gösterir. Herife: — Teşekür ederiz.. dedikten son« inde yürü- ra gösterdiği cadde meğe başladık. Hakikaten caddenin nihayetinde sağ tarafımızda bir antık, şapkası parlak Oldai solk; Satishasının ai Mdma mahşus mahalle 20 şer gün Tw ) rlüğünden Leyli talebenin zamanınm Neşriyat Müdürü: Macld Çetin varar Cürtoylar ve Cemaleddin Saraçoğlu matbaası)

Bu sayıdan diğer sayfalar: