20 MAYIS 1910 Yeni muamele vergisi kan! lâyihasının son şekli (Baş tarahı T öncide) Sar Gaeerinin dadmen mümüdle 19) S müüearcelerle imalit yaptıran. darın Gilyak gübe veya satış mağasnların. | dan değrudan doğruya veya karlayuncu Glmar gü malaruntarın dekiletie el S epane üeremine ve mütcanhia - b Tuya satan ve teslim eden veya. citiren XENL a9 SABAHTAN SACAHA a| SARAHTAN SABANA Bir hamaset farkı Amanların — binlerce paraşlit güYü sulh zamanında husu- Glmiş veye nn hadabet ve Beldi » Ha Na D Ka e miy tariç | ' bir talim ve terbiyeye tübi tuttuk- H0 ada v ee | Jar we harbin bu dokuzuncu ayında, darıala ve lmiken Çelmmç abe “ve | Bilhassa Hollanda/ işgalinde sahaya ilüye döyisler, sördükleri malümdur. Nereden / ge B N N MdaBüLan aa İ amaalaa ansimeterik ei zi aabaları hariç), Kutaliya tipi ve üze” © retim ve makaşlarin işlenmiş vazo, a < BaK aaa v eeei çi memalü, T şark aha Kilimi ve keşesi, olsun kahramanlığı takdir temek Tü- zamdır. Şüphe yok ki paraşlltle “ düşman topragına inmek, oruda silâhlı, bom- balı hareketlere girmek bir kahra - manlıktır. Çünkü - bu süretle harb, Cephede ve hattâ tayyarede harbet- mekten farklıdır. Daha tayyareden inerken ve havada bir makineli tü fek ateşiyle can vermek te var, in - dikten sonra parçalanmak ta var .. İ Ğ Te S Ka SAA BZ TEM aranan Sareile yücüde gti Tz Ağaç vende talaı içineiş karuez KAREE ASA ee İlnl Eçlnş dammak şartic) “yar ve | Fökat işte o kudar. . Yazi bu yeni Za daşaslnde kallanmak üzere Mar | Usul cesaret harbinde ölüm “yüzde Salmiş aşlar. ve herclar, yüz göze alınmış değildir. Sebebi 20 — Odun kömca, üphe yok ki Alman paraştçüleri 4 — ir kilogramı azami dört bin meb- | cephenin çok geritine ve çok hali Sirayharan iplikleri 23 Sabun (iuvalet sabunu harkç). M — Şahmerdan, Giresi mletelmer rekenmamezini hat ol Salar dahi saç bayası, isayon ve miyu, şamz Puvan ve biziyanin. kram, pomad, ruj. “yerlere iniyorlardı. Binnenaleyh bu- Talarda makineli tüfek ve battâ ti fek ateşine maruz kalmak tehlikesi pek azdı. İndikleri topraklarda me deni insanların toprakları idi. Mü- vaffak olamıyarak teslim olan veya yakalanan paraşütçüler için nihayet esir olmak ve harbin sonuna kadar biresir kampında yan gelib otur- “naktan başka hiç bir tehlike yoktu. Almanyada haftada yarım kilo ek. mek, günde bir banım yağ ve et yerine İngilterede - veya - Pransada metler) Üçüncü Fasıl Tmükemmel tayınlara sahip olmak ü- Mükellef ve Teklif Mahalli — — | midibir Alman paraşütçüsü için ca- MADDE 16 — Sımai mücmeselerle mi- | zib bile olsa gerektir. yak gübe ve satış mağumdları, teptancı U | — Her'ne ha ise,biz. bütün bunlara Teğmen Alman paraşlitçülerinin e- #aretini ve fedaklırlığımı kabul edi - yoruz. Ancak bunu Alman milleti ve T RADGE t — Smdl mücmeselerin ver- | Führeri gibi mübalâğaya 'da müsmid lli yapıldıer müdenidlerin ver. | bulmuyoruz. Çünkü tarih,harb sar Emi yenkarlerimin, ööer mükeleterin | halarında Yüzlerce ve binlerce fedei, aa Labeen l ' “*tam fedai, yani bir daha geriye dön- memeği, ölmeği göze alarak giden İkahramanları çok kaydeti 'Bunların başında Türk denizcileri Verginin 1atrah ve Nisbeti MADDE 18 — imalit vereisinin mat- | gelir. Kalyonlarından, düşman ku- manda gemilerine atlayıp, yahut A) Kendi hezabina imalit yapen oet | mancınıkla atilıp tek başına, Yahut mürmeler için Gedim cdilen memel | ç beg arkadagiyle birlikte- koca bir. veyald, Siyal, gübe, atş matrala, mürmenenin kendi Si Başkalarına ai olarak yapılar İmaikt eai ay icinde Ki mürmesenin mümaz gemi içine saldıran, palalarımı sıyırıp gemidekileri çil yavrusuna döndüren- lerin kahramanlığını ve fedakârlığını düşününüz. Bir Türk gemisi, düşman gemisi tarafından mahmuzlarmak tehlike- #i karşısında kalnca üç beş dilâver gemici hemen ayrılıyor, düşman ge- misine athyorlar, müthiş bir bo - #uşma sonunda can veriyor; fakat bu panik sonunda düşman gemisini de mahvettiriyorlardı. Ölüm yüzde yüz. göze alınmadan böyle bir hare- kete imkân yoktur. Türk tarihi baş- 'tan başa buna benzer hamasiyat ile doludur ve zikrettiğimiz. fedakârlı - iin ve kahramazılığın emsalini he - iulküan teslimatı balanmadığı takdirde Sem ayma vahid ati yalları a tüi e Dü a nüz hiç'bir yabancı tarih kaydetme- MADDE 29 — Sımal mücescseler, bir ay | Tletir. icimdeki tedimitmi erlesi ayın 15 İnclgür | D AA IZDERİ SABAN 19 İayıs bayramı — İ zz ae Doktar ati Kküdar” gnn VSi Şetimiz süsdyomun nemt tetikkt | e tarit edmek lazım gekaiğini y veciz. Trürkiyeyi idare cdenler stnyomu en Glarak geldiğim zaraao, Mi Şefimiz Bü znan Ktümen işin yenilen çöçlükleri ncide) — | “Yeni Sabah,, m büyük röportajı lik Türk Petrol Miıntakasına doğru Batman çayını salla geçiş (“Yeni Sabah,, ın sureti mahsusada yeni petrol mıntaka- sna göndermiş olduğu muharriri Sabih Alaçam yazıyor.) SÜ Karşılıklı iki iltiyar dağ silsileei arasında akan Batman çayının ge- Çit noktası, eşi bulunmaz bir âlem. Vakın coğrafya, Batmana, çay ie> mmini veriyor. Fakat, onun kabara ka- bara, deli deli akan suları Dicleye re- kabet edecek kadar aşkın ve taşkın.. Batman çaymın sağ sahilinde, Di yarbakır - Irak battnın ingaat mer- kerlerinden biri var. Orada mola ver- dik. Kıyıda bir köy uzanıyor - Ki g mendiler buradan geçecek.. Musa - zam bir demir” köprünün yüz metre arayla kurulan ayakları, ba minta- kaların inkişafını sembolize eden bi- zer işaret imişler gibi yükseliyor. Sol tarafımızda bir dağ yolu kavne Ja kıyrıla aşağıya iniyor. Toprağı, Beller şerha şerha oymuş.. Karşı sa> hile geçecek olan makil vasıtaları, burada cıra bekliyor, sonra ağır a- ihr ağır, sallana sallana bareket e- Dün Yapılan Resmi Küşadlar 18 Mayıs Spor ve Genclik bayramı do daysile Gün Vülâyet hadudlar 6 Hir'gük demcl ülma ve remni Küçad. e- Patih Halkevinin Spor Bayramı Bpor ve Gençlik Bayramı münasebetile 1 —Süleymaniyeden Haralambo İ Kalaspardan Janpal abah saat B da yapılan bi aamek. | ct kaşama gu neticeyi vermişir. Bu ikiati #par hareketinden senca fut- el müsabakaları baçladı. 15 ger dakika. Tn yerl dale ae ecter Bir ar_alıı' vapurunun| î’î“_”'“a.ı”_'»uW —a S GRAKN DS DOZÜĞü A £ gel l eeet ande Sevlerin görlerümerine Mele'| — Şirketi Tiayriyenin 26 numaralı | byzeça S Ka TannTenan ha gaa başarare ae | matücü “üüindek, - arabavaşunı - ğ 'zun dün Sarayburnumda - makinesi maddesi başkalarına akd olarak yapılan | bozularak suların cereyanma kapil- mamulâtla, allmcı maddede yazılı şeki- | müğ, lodos fırtınası da olduğundan lerde istimal ve istihlik edilen veyahud | bir müddet dalgalar üzerinde boca- a aan a Dardman a ni » | layıpdurmuş, diğer bir girket vapuru FAER İN Te | gelerek araba vapurunu çekip Sirke- e l4 ada mabiie < | ci araba vapuru iskelesine götürmüş. Mussolini dün Rooseveli'e | çevap verdi Roma, 19 ÇALA.) — Musolini, Roe- e aç | sevelt tarafından — kendisine — gön- n İşlerin her mevi'içe | derilen “mesaja bugün cevab vermiz. Si azaml ve a imal | tir. Bucevabın mühteviyatı hakkın- Te da hiçbir malümat yoktur 'Finali Dorüşalaka mezunları e Kara- Kümrük aynadı. Çok güzet bir oyun çi karan Darişetleka mesunları dakımı e Sişli Halkevi / Bayrariı Nas Tes'lü Etti? Te S ğ DEĞN el de di Sldağa Bakle işç y çünde debilmek için yolcularını, hattâ icar bında - yüklerini bile tahliye ediyor. bar. ile, kamyotiların devrilmemesi gu- rantiye alınmış değildir! Şaförün u- fak bir dikkatsiliği, Gzikteki müvar zene kanununa aykırı metice verebiler cek küçücük bir direksiyon kır ması korkunç bir kazaya derhal se beb olabilir! | — Bu heyecanlı sahneleri, olamobili- mizi nöbete koyduktan “sonra, dik bir yamaçta açılan kır kahvesinden seyretmeğe başladık. İşte, bir kam- kyıya varmağa: çalışıyor ve maki: neye bayatını, mukadderatını teslim eden. şafür de muhakkak ki “ter dö- küyor! Birazda, safasını sürdüğümüz ma- hut kır kahvesinden bahsedeyim: Sazdan bir baraka, tenekeden bir cak, okkalı fincanlar ve camilerde 1 Kuranıkerim konan rahlenin ben- zeri acayip iskemleler.. Yalnız, hepimize, yorgunluğumuzu | unutturan bazı sebebler var: Peyzaj, hariknlâde var balkının münis - sokulganlıkları ı içinde, geniş bir muhabbet balkası ile gevrilmiş bulunuyoruz. Ahali ile ya kandan temasları olan inşaat başmü- dür muavini Bay Lütfi Tümerle öme Tünün tam 50 #enesini Şark vilâyet- İ derinde geciren doktor Bay Şorahim | Hatunoğlu, bu muhabbet sarmaşık- Jarının bahçıvanları gibi. Fakat, ne yazık ki sohbetimize faz- Ja devam edemedik. Batman çayını daşmak nöbeti bize gelmiş idi. Helâl- laşmağı andıran bir şekilde arkadaş- lara veda ettik. Bitlis hususi idare- | sinin “Sefinci Nuh,, Jarına binmeğe bazır oldük! Bu sandallar, yahud mavnalar, ya- | hut da salapuryalar, sallar - çünkü onlara verebilceck bahri bir utılah bulamıyorum! - ile seyahat, hiç bir aratıcı mubayyilenin tasavvur ede- miyeceği kadar garib ve heyecanlı - ir. Düz bir sal düşününüz, kenarla- Tını arkadan öne doğru yükselecek İ tarzda, tahtalar ile kaplayınız ve bu ilâve ederek | ncinüh,, tarın killendiriniz!. “Sefi- racik baş güverte deri. de'var : pıyor. Arkadarda : eye dargan iki Kü rek var. Bunların her'birine üşer ha r ve birbirlerini gay - Yallah! yallah! gel , ei 'Nuh ler, değil Haa Batman çaynın tA. yukarı | karlarılar “Sefinei Tuh, ha. bir Tükin, bütün bu iltiyati tedbirler | güzel.. Ayni zamanda, ci- | yon! Sırası gelmiş, sallana - sallana, | Lâkin, Batman çayı, her zaman ine #allı değil! Bazı günler coşuyor, ve teknoleri yüzlerce metre uzaklara sürüklüyor. O zamsan, “yallah, c dar, yedek çeke çeke bunları gecit noktasna getiriyorlar. “Yahmz, ye « Gek safalarını, Boğuziçinde gördüğü Tz gibi zannetmeyin.. Tayfalarda, zaten ne pantalon var, ne de bildiği: miz şekilde don! Önlerini ve arkala- aa birer müsellesi bezle gizliyerek “setri avret,, düsturunu yerine getir. mişler! Böylece, Batmanın içine da- Aıyarlar, elleriyle yakaladıkları ipe a. #ihoyarlar ve bu ameliyeler tam bir #ant sürüyor! Sabahleyin altıda başlayan müna- kak, akşam üstü on sekizde paydos ediliyor. Ara yerdeki öğle tatilini de hesaba katarsak, koca günde bir züne kamyon Batman çayımı ya ge- Çiyor, ya geçmiyor! Tabif havanın müsaldi olması da şart! Geri kalan- Jar da, “Sahrın sonu selâmettir?,, deyip kayda sabahlıyorlar. Biz Batman men hareket etmiş bulunuyordu. Lâ- kin, nöbet yeri/ kalabalık olmadığı için, mesud bir tesadlif ile, iki saat sonra sıramız gelmişti! Geçit yerine indik.. Odunlar ile, kıya ve “Sefinci Nuh. un arasını doldurdular. Otomobil, içeriye / girdi. arkadan da'biz Kaptan, bütün vakar ve elddiyeti ile: “— Haydi!, Kumandasını verdi. Gemimiz, ip- derle açığa çekildi, sığlıktan kurtarıl d Bu işi bitiren tayfalar, hemen içe- iye atladılar, küreklere asıldılar ve başladı “yallah!,, lar. Nihayet, sallana, sallana, “Befinci Nüh,.un içine dolan suları endiçe ile Beyrede ede ikarşı sahile varabildik. Karaya, evevli bizim çıkmamız lâ - zamdı; teamül mucihince, sonra da otomobil! Fakat, “Sefinci Nüb,, karaya o turmuş, arkası kat'iyyen sahile ram- pa etmiyordu. Aradaki ; mesafeyi de atlamağa imkân yoktu. Acaba, pa- gaları mı sıvayacağız? diye düşün - düm! Bereket versin, “yallah!,, cilar imdada yelişliler. Babşçiş koparmak ümidiyle. nes'eli ve telcügli bir halda, hepimizi kurbanlık - koyunlar gibi sırtladılar! Böylece karaya ayak bas- bt 'Lükin, maceramız, bu kadlarla kal- mayordu! Az ileri, Batmanın diğer kolunu aşmak icab deiyordu. Su, az ize, oradan otomobil geçebiliyordu! Ya, kabarmışsa?. Ovakit, felâket dit Çünkü, biz, gene kurbanlık ko- yanlar gibi sırtlanıp götürülebilirdikt Fakat otomobili, deveye hendek at- Jatır gibi aşıramazdık ka!!. İşte, bu büyük meselenin halli için #aför, enine boyuna tedkikler yaptı. Bir jeoloğ gibi dikkat ve ihtimamla eçit yerini muayene eti Nihayet, Suyun az alduğuna karar vermiş o hatır gibi. aşıramazdık yat!. — Yallah!, 1 bastı!. Gözlerimiz ileride, kuma saplanmak korkusu içinde yüreklerimiz oynaya ulaşmak için Tenin santimetreleri. esaplaya mevud oynaya ve kargı sah arayerdeki n ni bile hos Ve tekrar yen tasında yol almağa başladık. Akşam, yavaş yavag bastırıyor - du. Artık Sird vilâyetinin - hudut Jarı içinde ilerliyorduk. Pakat May muni boğazına vermak, petrol son- daj kulesini görebilmek için malmüz. de daha ne kadar kilemetneler - var dı. Hedefimize ulaşmak makeadiyle abırsızlanıyor, yaz geçitlerinden a- kuş gibi uçmasını ietiyorduk sanki. det sonra, İsmetpağa köp: rüstinü geçtik. Köprünün enteresur bir tarihçesi var: Ona, MÜJ Şef İn: seyahat ennasında İnşa- olunduçu için bu irmi, balk vermiş' Merasimsiz ve kendi kendine ya- pılari bu ad koyma hâdisesinden, bu küçük sevgi ve saygı tezahüründen derin, büyük münalar seedim