Atlı Periler AŞ HŞN Küçük, bu cüceleri görünce göz-| — — Öyleyse bana bir beyaz peri deri açıldı. Dünyada ne kadar mü-| atı, bir kırmızı esvab, be cevher varsa hepsinin canlandığını! bir şapka, bir kılıç, bir kese de al- Zannetti. Hu cücelerin kimi züm-| tın getiriniz! Tüd gibİ yeşil kimi slün bi sanı| — — Beni sahver de getireyim! Küi yakat gibi kirmızı, “kimi e| —— Küçük hemen o periyi sahver iraze gibi mavi renkli bir şey giye | di Peri birdenbire kayboldu. Bir mislerdi. Gakika geçmemişti ki bütün takım Hüçüğün gözleri e kadar kar) Tari gümüşten süt gibi beyaz bir « maşmıştı Ki bir müddet çayıra nL| getirdi. Atın üzerinde aftın Çin geldiğini unuttu. Fakat çabu.| işlenmiş kırmız bir eevab, beyaz Sak kendine geldi. Yavaşça eüldü.| tüylü bir şapka, ve mühteşem bir Şonra wlik Çalarak çallıktan çık-| Kiliç vardı. ae ea aa S T e Taşart cörünce; tendür. Bütün taylar küçüğün - uliğım|| Küçük de onu okşadı, anından öp” düyar düymez nn elrafında tap-| ta. Sonra kırmızı esvabı giydl. Ce bihde bir kese altın vardı. Bayaz Töylü yapkacını bapına geçindi. K heim taktı. Sonra perilere döndü 2 Şimdi hepinisi sahiverece Üü SAt bane söyleyiniz Memleketinizde böyle güzel atlar yarder amize der| Kunuyor ve.nlari üsüyersüman?. — Değişiklik olsun? dedi, Küçük: — Öyle ise size daha hoş. bir| değişiklik göstereyim! - bir daha taylarımıza — dokunmiyacağınıza #öz verirseniz size anlatırım. Periler: Aman anlat. Bir daha kunmıyacağız! dediler. Küçük anlattı do. Şi Y — Şu koca ağacı görüyor mu- sunuz? - orada bir sürü baykuş ya- | şar.” Bunlar bütün gün - uyurlar, geceleyin uçarlar. Tam - bunlar uçmağa başlıyacakları zaman yu- yalarına giriniz, baykuşlar — çok uçarlar. Onların sırtlarına bininiz ve yüksekten bütün dünyayı sey- rediniz. Baykuşların sırtında dağ- | ların tepelerine yükselir, yıldızla -| — Aman, bizi serbest - bırak.| ra daha fazla yaklaşırsınız. Gece-| diye bağrıştılar. Küçük bunlara | nin bütün sırlarımı tamaşa edersi-| bakarak güldü. Bir müddet böyle | niz bakıştılar. Nihayet periler de gül-| meğe başladılar. İçlerinden biri: — Ne güzel, ne yakışıklı bir| çocuk! dedi. Biride: — Çok nazik bir çocuğa ben-| anız taylar onu ne kadar| Jandılar. Cüceler tayları koştur - mak için ne yaptılarsa boşa gitti “Taylar küçüğün elinden birer par-| ça şeker daha ümid ediyor ve efen.-| Gilerinin etrafında sımsıkı toplanı yorlardı. Periler tayların sırtla-| Tından inmek- istediler. Halbuki ellerinin ve ayaklarının ipek telle- re takıldığını gördüler. Periler: Cücelerden biri: — Çok doğru! dedi, yarın gece| baykuşların sırtına bineriz. Küçük, büyün — perileri ser- best bıraktı, periler de gittiler. Şa-| fak söküyorken çiftçi ile - oğulları| geldiler. - Bütün tayların bir be-| yaz at etrafında otladıklarını, atın | Sırtında şanlı bir yiğitin bulundu- Zunu gördüler ve hayret ettiler, İhtiyar dikkat etti: Yahu! mu bizim| küçük dedi. Üçü de küçüğün hi sini açık ağızla dinlediler. Küçük son söz olarak — Artık gidiyorum, dedi. Ken-| dime bir iş ve bir eş bulacağım. Kardeşleri ona hased ediyorlar.-| di Nihayet büyük oğlan: — Bu çocuk çok cesur- bir ço-| cuk. Bakınız bizi nasıl yendi! de- Bir başkası di — Küçük bey, biz sana bir şey| yapamıyacağız. Çünkü sen kendi toprağının üstündesin! Sen bizi yendin. Gel bizi şafak sökmeden bırak da sana periler memleketin- den ne isteyorsun onu getirelim! " ssatheynd M — Canım periler sözünü — tut Ti mazlar, yine gelirler, biz de istedi. — Peri memleketinde atlar var| #i"izi alırız, dedi. mı? dedi. İkisi de nice gece beklediler, Perilerden biri: — Bret, hepsi süt gibi beyaz, yüzlerce atımız var. Beğü berke SAKARYA Koşacak ve şimdiye kadar gençlik... Güzellik ve spor üzerine yapılan filmlerin en büyüğü ve en mükemmeli Türkç STAD İLÂHLARI 1936 Berlin Olimpiyatlarına ait tam hakiki ve yegâne takdir nazarlarile seyredeceklerdir. Bugün saat 11.30 v- 2 de tenzilâtlı matineler beklediler fakat periler - gelmedi. ler. e Cei anne emek kampanası Bundan iki hafta evvel size bir. balığın kendisine daima yiyecek ve- ren dalgıç elbisesi giymiş bir kimse- nin elinden adamcıl bir kedi munin Tiği ile, yemeğini aldığını / rezimle anlatmıştık. Bu hafta da- sizlere daha acaip ve tuhaf bir şey anlata- cağız: İngilterede deniz hayvanları- 'nın canlı canlı muhafaza edildikle- ri havurlardan birisinin içine - bir çan sarkıtmışlar. Bu havuzda bes- lenen fok balığı ile deniz kaplumba- şasının yemek zamanları geldiği za- man evvelâ bu çanı su içinde uzun müddet çalmışlar, sonra hayvanlara yemeklerini vermişler ve bu işe mun 'ta zaman bir iki ay devam etmi Fok balığı ile kaplumbağa çandan fena halde ürkmüşler, lâkin | Ççan sesinden sonra kendilerine mut | laka yemek verildiğini görünce çan Hangi yoldan ? Naciyenin başı ağrıyordu. Doke-| tor çağırdılar. Doktor ona bir hap| vererek dedi ki — Hap gimdi senin baş ağre-| ni geçirir. Onu kolay kolay yuta: bilecek misin? Naciye cevap verdi: — Evet gayet kolay yutarım. Fakat içeri, gittikten sonra başıma &iden yolu nereden bulacak? Ayakları rahat değilmiş Annesi sordu: — Ayten, yeni nasil? ayakabıkların — Ayakkabılar çok iyi anneci- izim. Amma benim ayaklarım o ka- dar rahat değil. YERİSABAN Bay Eniştenin Sporculuğu ndanAnIıyanBaIıl; sesine yavaş yavaş alışmışlar. İşin) tuhaf tarafı iki ay sonra kaplumba- | Ba ile fok balığı çan çalınmıya baş- | Jayınca çana doğru koştukları ve ça Jan çanın etrafında oynaştıkları gö- rülmüş. Havuzda bu iki ahbap çavuşu in celiyen tngiliz bilgiçleri anlamışlar ki, deniz kaplumbağası ve fok balığı zeki hayvanlardır. Çünkü çan sesin den sonra mutlaka karınlarının doy duğunu biliyorlar ve bu yüzden çar #esini işitince çana doğru seyirti yorlar. Halbuki ayni havuzda ya- #ıyan deniz yılanı birçok tecrübele- Te rağmen bir türlü çan sesine ah Şamamış ve bundan anlaşılmış ki deniz yılanı ahmak ve budala - bir ile kaplam. | bağayı çanın etrafında görüyorsu. Kuşçu dükkânında —— — Siz bana bu papağanın her işittiği sözü tekrar ettiğini söyl miştiniz. Nasıl oluyor da satın alalı| altı ay olduğu halde hâlâ bir keli- | me bile söylemedi? — Bunlara hayret edlecek bir #ey yok, çünkü bu papağan sağır- dir. Hayvan bir tek kelime bile işitmiyor ki tekrar et N: çarlar? — Demek ki büyük balıklar za- yallı küçük sardalya balıklarını yerler öyle mi anne? — Öyle ya, kızım. Küçük Perihan bir müddet dü- şündü:; — Peki anne, saldalya kutula-| anı nasıl açarlar? karşısnda bay enişte utancındı | a epor yapıp küvvetli olmadığına bin kere pişman oldu. (1) — Bay enişte spor yapmak hevesine di amma iri halteri yerinden bile kıpırtamadı. (2) — ve (8) — kuvvetli aporcu —ağır gülleleri kolaylıkla kaldırdı ve idmanlarını yaptı. (4) — bu vaziyet küçüldükçe küçüldü ve çocukluğun- | olmuş, dediler Küçük Dikencik Vaktiyle küçük bir dikenli vardı. Yapraklı ağaçların ortasında çalı| de cam yaprakilirımı kirdılar ke bütün Keş. arkadaşlarım gibi benim | yaşıyordu. Dikenlerinden başka hiç| de yeşil yapraklarım olsaydı. bir şeyi yoktu. Bu hâlinene ka-| — — Ertesi sabah, küçük dikencik tek dar canı yanıyordu, bilseniz?. rar istediğine nall oldu. Oh, artık Bütün arkadaşlarımın güzel. | müsterihim, dedi. Şimdi bir şeyder yemyegil yapraklar var. Fakat be-| korkum kalmadı. Bütün bu hali gö- him dikenlerimden başka bir şeyim | ren ağaç komşular: yok.. oh, benim de altın yaprakla Vay küçük dikencik; bak, « da bizim gibi olmuş, dediler. Pakat gün tekrar gelince işte k yavruları eriştiler. Anne yüksek sev le — Geliniz yavrularım, cuklarım, güzelce karnınızı doyuru- uz, hiç bir şeyi bırakmayınız, de am olcaydı.. diyordu. si sabah uyandığı zaman ne geden parladı: Dikenlerim nerede, hepsi kay- bolmuş, fakat yerine istediğim altın | yapraklar Oh, e- kadar | | 4 ana ilk eliniz ç> Küçük dikeni bu halde gören | di. Komşuları biribirleri | — Küçük dikencik, hap altın ol- muş. Fakat işte bir adam, söylendiler: | — Küçük yavrular sıçrıyarak geldi ler ve bir saniyede heysini yediler. Akşam olunca küçük dikencik, za- vallı bir çocuk gibi titriyerek ağla- Yavaşça şöyle söyledi. — Hepsini yediler, artık bir ge- yim kalmadı. Yapraklarımı, — taze ve yeşil yapraklarımı da kaybettim. iğer takrar bana eski - dikenlerim verilseydi, eekisi gibi mesut kalır- dim. Ertesi sabah küçük dikencik tek rar uyanınca, eski dikenlerini üze. rinde buldu. Artık ne kadar mesuttur!.. Bil- seniz, kendisini nasıl büyük bir se. fena bir| hirsız ormandan geçerken ağaçların | di bu sözünü işitti. Altın yaprakları Börünce gözleri parladı Oh, işte benim işim, dedi. Ve geceleyin büyük bir torba ile tekrar gelerek bütün yaprakları, hattâ bir| 'tane birakmaksızın, topladı. Brtesi sabah, zavallı dikencik u- yansığı zaman, kendisini” çırçıplak buldu ve ağlamağa başladı. Artık altın yaprak istemem, di. Hırsızlar bir tane bırakmadan hepsini topluyorlar. Keşke camdan /| vinçle seyrediyor. Artık bütün yapraklarım olsaydı. Onlar da aL | ki kibir ve azamet hastalığından gibi parlıyorlar kurtuldu. Ertesi günü tekrar uyanınca i tediği yaprakları buldu. Bundan ç memnun olarak kendi kendine söy lenmeğe başladı: — Altın yaprak yerine Camdan yapraklarım var Kendisini sevinçtn - gi işiten bütün eski komşular: — Küçük dikencik yine İ gibi olmuş, diyorlardı. Hikâyeci Baba iğünü eskisi Artık çok müsterihim, çünkü bunları çak mıyacaklar. Cümhuriyet —Halk Partisi Bütün bu hali gören komuşu ağaç| — Türk milletinin kültür hususiye- Filkeir ada tini muhafaza etmeyi - ve Türk Ah küçük dekencik hep cam| — Tilletini muasır millet sine çıkarmayı bilir. Yüksek hedef Fakat akşam olunca fırtına - o.| Buldamağa başladı. Küçük diken- cik çok yalvardı ise de fayda ver. ... « “Türk vatanını az zamanda medi. Fırtına ve yağmurlar bütün | — refaha eriştirmek Cümhuriyet cam yaprakları kırdılar. | — Hukk Partisinin ileri ülkülerin. Gece geçti. Artık gündüz ol | — — den biridir. müştü. Küçük dikencik — felâketi / mammmamamunuuuumunaumu!u!!u! görünce ağlamağa başladı P nti ai GA KG | Ah, ne bedbahtım, dedi. Işte| ti bir defa daha çırçıplak oldum. At- | Banka olmiyan zamanlarda 'tın yapraklarımı çalmışlardı, şimdi |— atalarımız: 'Ak akçe kara gün dostu- Çiçekler neden büyür? dur,, demişler. Dün öğretmen sınıfta sordu. Şimdi biz; — Çocuklar içinizden birisi ba-| Banbalarieki örttama he 'na çiçeklerin neden büyüdüklerini| — — Sapları, kara gün dostudur. di. söyliyebilir mi? | ea Arka sıradan bir çocuk ayağal Kara günlerinde dostsuz kal kalktı ma. Ulusal Ekonomi ve Arttırma kurumu — Bay öğretmen, bana kalırsa| kirli toprakların içinden çıkmak| Ayı ile Tavşan kardeş At oyunu oynuyorlar. Halbuki bu resimde üç tane sahici Atla bir tane de Köpek gizlenmiştir. Bu üç Atla bir ta. | »e Köpeği bulabilir misiniz? Siz bu resmi kesip ç Atla Küpeği boya. yınız ve “Yeni Sabah Gazetesi Bilmece - Memurluğuna” Talihiniz varsa güzel ve terbiyevi bir hediye mektuplarınız gönderiniz. kazanırsınız. / Bilmece açık gönderirseniz (80) paralık posta pulu kâfi gelir,