9 Aralık 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 5

9 Aralık 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Arai 1050 Hayat ve sıhhat Hastalıklar tırnaklardan anlaşılır mı ? Yazan Deniz Sâfi Dümer TRNAKLARIMIZ kışa naza- ran yazın daha çabuk büyü- mektedir. Bununla beraber büyü- mede; yaşa, mevalme, sağlık dü- rumuna - bazı abvalde de - gün- Tük hayatımızın tâbi olduğu sar ta göre değişmeler husule gele- Kadın tırnakları erkek tırnak- Jarından daha incedir. Bazı mü- tehassıslar bu farkın - cinsiyet- 'ten ileri geldiğini söylemektedir- ler. Normal tırnak, elin büyükiü- Zü ile mütenasip olandır. Nor- Mmal tırnak; kısalık, — uzunluk, genişlik, darlık bakımından hiç bir hususiyet arz etmez. Uçları Paralcl, yüzü sağlam, — ahenkli, düz, lekesiz olur. — Normal tır- nakta çukurlar, noktalar, kabar- tılar yoktur. Renginde yeknasak bir penbelik, hafifçe bir parlak- lık vardır. Dibinde de beyaz renkli küçük bir kavis daire bu- hanur ki yüksekliği umumiyetle ftırnağın beşte biri kadardır. Normal tırnak sağlık nişane- idir.Hilâl şeklindeki beyaz daire baş parmaktan başka diğer par- maklarda da bulunmazsa bunun- Ja sıhhatin azıcık bozuk olduğu- 'na hükmedilir. Çok çalışma, yor- Bgunluk bu noksanlığa sebep o- dur. Tırnakların yokluğu ise te- reddinin bir âlametidir. Tırnakların hali ekseriya or- ganların — bazı — hüsüsiyetlerini meydana çıkarır, sıhhatin bazı intizamsızlıkalrını — gösterir me- gelâ yümüşak tırnaklar küv vetin azlığına, kemik zafiyetine işarettir. Bu raşitizmin bir neti- cesi olabilir. Pek narin olan ve karılabilen tırnaklar zafiyetin başka nevile izah edilmektedir. Şu halde, böyle bir vücudun bol Bıdaya ihtiyacı var demektir. Kolay kırılan tırnaklar bir hu- Müsiyet taşırlar. Böyle tırnakla- ra damar hastalıklarında ve ane- milerde rastlanır. Mafsal (nik. Tis) hastalığına müptelâ olanlar- dan bazılarının tırnakları bom- belidir. Tulâni çizgilerle de do- Tudur. Tırnakların renkleri keza mü- Dalıdır. Normal tırnağın rengi penbedir. Fakat tırnakları idal renginde, biraz kırmızı renkte olan insan, teneffüs cihazındakt fena bir halin birinci devresin. de sayılır. Parlak tırnaklar tirold. (k: kan) — bezinin fazla çalıştığına delâlet eder. Sararıp solgun hale gelmiş olan tırnaklar kanın az- Tni anlatır. Kırmızı tırnaklar fena deveranın ifadesidir. Mavt leşmiş renkte olandan deveranın eksikliği neticesi çıkarılır. Dibi koyuya kaçan mavi renkli tır- nak sahibinde bünyevi kalb ra. hatsızlığı düşünülebilir. Mavim. trak veya gümüşi arduvaz, ko- yu renkte, menekşe moru rengin. de ve bazı defa da — siyahimsı Tenkte olan tırnaklar ak ciğer. letinin fena durumundan - şüphe uyandırır. Tırnakların; tünç, sarı — kara Veya koyu sarı rengini alması, Böbreklerin kifayetsizliğinde t aadüf olunur. Tırnak ucuna ya. kın yerde leylâk rengindeki ka: sin mevcudiyeti — müzmin — »: Kalb rahatsızlığından — tevellüt eder. Kurşundan husüle gelen t dan bazıları da tırnaklara boyası renginde bir renk veri. yorlar. Sarı boya rengi karaci. Ber nescinin — bozukluğundandır Ki bu, hafif veya hığa dayanır. Tırnak Üzerine serpilmiş olan beyaz lekeler - biribirine amuden geçen çizgiler - muayyen bir t havvülü göstermekle beraber bir nevi dimağ — yorgunluğunu ve asabiyeti tebarüz ettirmektedir. Dönük renkli, esmerimsi. ve ır bir sarı- yahut siyah renkli ufak nokta: Tar e bir. kaza sonünda - hüsüle gelmemişse - muvakkat bir sar- hoşluğu veya organın büyüdü. Rünü gösterir. Kül rengi veya siyahımsı noktalar hazım. güclü- füne ducar olanlarda — görülür. Yorgunlük tesirile — tırnaklar Bazen yaşsılanırlar. Müzmin ro- naklar yivli olurlar. Ve hal-i ta blisinden ziyade — büyürler. Tırnak yeme - Tirnak batmıan- Bi - Tırnak düşme firnak / kenarlarındaki - derileri asabiyetin canlı bir ifadesi ve daha ziyade len bu hale "tirn Ve mikropların tesiriyle çok de fa da tehlikeye maruz kalırı Tırnak yiyenlerin parmaklarına ı sabır. sürmektense psiko Tapik (ruhi) tedavilere bapvu. Bütün fena 4 gibi iyi et 'a Adetler gibi iyi e mek mümkündür. Bir de tırnak batması dikkati çekmektedir. Tırnakların. çevrı #inde (umumiyetle ayak baş par- mağında) hüsüle gelen . İltihap- ahvali umumiyesinde bir. fe YENİ İSTANBUL Sayfa & Birleşmiş Milletlere bağlı teşekküller edilen isimlerinin karşılıkları Yazan : Ekrem Z. APAYDIN Bugün, dünya çapında mevcut teşekküllerin en başın- da, hiç şüphesiz, -Birleşmiş Milletler Teşkilâtı gelmektedir. Milletlerin en karışık ve birbirine zıt menfaatlerinin sine- sinde çarpıştığı bu teşkilât, aynı zamanda, bütün dünyayı alâkalandıran Iktisadi, ticari, içtimai, kültürel ve — sağlık Konülariyle, yakından meşcul bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler. Teşkilâtını kurmak için — toplanan milletler, her şeyden evvel insan haklarına, insanın haysi- yet ve değerine, Insanların ve milletlerin müsavatına, inan- mışlardı. Bu imanla hareket eden milletler, adaletin hüküm süreceği ve andlaşmalar ve devletler hukuk doğacak kaldelerin rinyet edileceği bir dünya kurmayı hedef tutmuş- dardı. Bütün dünyada içtimal seviyeyi yükseltmek ve haki kâ bir hürriyet havası içinde herkese en yüksek bir hayat düzeni sağlamak da özledikleri bir konu Idi. Birleşmiş. Milletler. Teşkilâtı, derpiş edilen bütün bu güzel tasavvurları yerine getirmek Için, beynelmilel iktisadi Ve içtimal müesseselere başvurdu ve bu maksatla bir çok teşkilât meydana getirdi. Bugün Birleşmiş Milletler Teşkilâtına bağlı bir düzine- 'ye yakın müessese vardır. Her gün muhtelif veİlelerle sözü geçen ve birtakım rümuzlarla İsimlendirilen bu. teşekkülle. Fin mahiyet ve gayelerini kısaca gözden geçirmeyi bir çok bakımlardan faydalı bulduk. ©. N. U. — Organlsatlon des Natlons Ünles V. N. O, — United Natlons Organizatlon Birleşmiş Milletler Teşkilâtı ÜNESCO — Organlsatlon des Natlons Ünles — pour VEducatlon, Ia Selence et Ia Culture. Ünited Natlons Educatlonal, Selentifle and — Cultural Organlzatlon. Birleşmiş Milletler Eğitim, İlim ve Kültür Teşkilâtı. Bu. teşekkül Ti eğitim, ilim ve kültür yolu ile barışa gütürmek hedefini güder. Birleşmiş Milletler Anaya» sasının din, llsan ve irk farkı gözetmeden, bilâkaydüşart herkes için tanımış olduğu adalet, kanun, Insan hak ve hür riyetlerini gerçekleştirmek maksadiyle milletlerarasında 4 Birliği tesis etmeye gayret etmektedir. UNESCO'nun mak- sadı, milletleri birbirleriyle tanıştırarak ar: a bir anlaş. 'a zihniyeti yaratmak ve bu sayede kültür ve medeniyet- derini yayarak milletleri birbirlerine takdir ettirmek imkün- darını hazırlamaktır. '©. E. E. — Commisslon Economigue pour VEurope, E. C. E. — Economle Commisslon for Europe. Avrupa İktisadi. Komisyonu, ©. 1. C. — Organisatlon İnternatlonale du Commerce. L T. O. — İnternational Trade Organizatlon. Beynelmilel Ticaret Teşkilat. ©. L T. — Organlsatlon İnternatlonale da Travali. 1 L O. — İnternatlonal Labor Organizatlon. Beynelmilet Çalışma Teşkilâtı. ©0. A. A. — Organlsatlon pour FAlimentatlon et VAg- ricu'ture, F. A. O, — Food and Agriculture Organizatlon. Gıda maddeleri ve Ziraat TTeşkilâtı. OLR.— Organlsatlon İnternatlonale pour les R&fuglds. LR.O. — İnternatlonal Refugee Organization. Beynelmilel Mülteciler Teşkilatı. V. P. U. — Unlon Postale Üniverselle, V. P. U. — Üniversal Postal Unlon. Dünya Posta Birliği. VAT. — Unlon İnternatlonale des Tülk LT.U. — İnternatlonal Telecommunicatlon. Unlon. (Telgraf, Telefon, Radyo) Birli; O.ACI. — Organisatiçn de FAvlatlon Civile — İntor- nationale. 1.CA.0. — İnternatlonal Civil Avlatlon Organizatlor. Beynelmilel Sivil Havacılık Teşkilâtı. B. 1 R. D. — Bangue İnternatlonale pour la Recons- truction et le Döveleppement. 1L B.R. D. — İnternatlonal Bank for Reconstructlon anâ Development. Beynelmilel İmar ve Kalkınma Bankası. F. M.İ. — Fonds Monâtaire İnternatlonal. 1 M. F, — İnternatlonal Monetary Fund. Beynelmilel Para Fon * Birleşmiş Milletler Teşkllâtına bağlı olmadan erinin baş harfleriyle anılan bir kaç mühim teşekkül daha vardır ki, onların da rümuz ve isimlerini aşağıya sıralıyoru ©0.P.A.N, — Organisatlon du Pacte d'Atlantlaue du Nord. NATO, — North Atlantle Treaty Organizatlon. Şimali Atlantik Paktı Teşkilâti. A.CE. — Administratlon de Cooperatlon Economlane. ECA. — Economle Cooperatlon Administration. KK — İketisadi İşbirliği Taresi. GECE, — Organisatlon — Europeenne de — Cooperatlon Economldi OEEC. — Organlzatlon for Kuropean Economle Coo- ALIT. — Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı. O.RS. — Office du Representant Speelal. O.SR. — Office of the Specini Representative. ECA nn OEEO nezdindeki Özel Temsilciliği VEP. — Unlon Europeen de Payement. EP.U. — Buropean Payment Unlor ATB. — Avrupa Tediye Birliği. BRLİ. — Bangue dee Reçlemente İnternatlonaaz BAS. — Bank for İnternational Settli Beynelmilel Tediyeler Bankası, — Assoclatlon. İnternatl anle des — Transports LATA. — İnternatlonal Alr Transport Assoclatlor. Beyaelmilel Hava Taşıt Ortaklığı. rıldıktan sonra tırnak ile et ara- | — Sına bir fitil sıkıştirilması gibi üsülle fenalığin — izalesi geniş ayakkabı. kullanmak üretiyle rahatsızlığın dden yoldur. Ellerde vükün. gelen — tirnak batmalar çocuklarda müşahede edilmektedir. Böyle — vakalarda Streptocogue adlı tehlikeli ve Altihap yapan — staphylocogue Tırnak batmaları sanat icab gençlerde, deriyle uğraşanlarda da vuku bulur. Tırnak düşmesi evvelden iltihap 'yor. Koyulaşıyor, asıl şekli deği. Jik bapgösterir. Tırnak — kaldı. yahlanıyor. ve n frenginin de sebep — olduğ 'Tırnaklara çok dikkat edilme lâzımdır. Fakat bir çok insan düsten başka bir şey dü; mektedirler. İ Bu teşekküllerin rümuzla ifade Sanatıyvemuüusikil JEAN SİBELİUS Doğumunun 8$5inci yıldönümü dolayısiyle DÜN. Fislandiyak - büyük ser bi Te bi veğkyanrlan Glrün kcilde ö Taamtal olmamıştır. Çünkü, 6, bir. mek- tep kurmamış, tamamiyle şahst kalmıştır. Başkalarının tesirine kapılmamış, gahsiyetini bulmaya galışmıştır. Dehanın sönsuz bir sabir. öl- düğünü, söyliyenler — vardır. Bu söze şunu da — ilâve etmeliyiz: Şayet bu sabır dâhide ise. İşte Sibellus'ta bu sabir. vardır. Sa- natının teknik tarafı — üzerinde bıkmadan, usanmadan çalışmış, gelişigüzel bir sanat / anlayışını dalma reddetmiştir. İnsan böyle bir kimseden, gayri ihtiyari ro- koko #tilinde bir Abide bekliyor. Fakat bunun tam zıddı İle kar- #ilaşıyoruz: Olimpik bir atil; delik, fakat en yüksek irtifaları geçerek, en çetin zorlukları ye- nerek kazanılmış bir — andelik. Asrımızın sanatkârları, mevcut Jean, Sibelius vasıtaların kendi düygularını 1- fade etmeye kâfI gelmediğinden Ve nihayet, bestekârın, Debusay, İşikâyet ederken, umumi tema- memişler, sadece ikinci derecede- İ Sehönberg ve - Stravinsky gibi | yül genişliğe doğru. yönelirken, ki eserlerine pöpülerlik kazandır- | müzisiyenlerin açtığı cereyanla- |0 bir yandan sadeliğe, diğer ta- mışlardır. rın en ateşli zamanına rasgel- | raftan da derinliğe doğru çalış- miş olması da, onun anlaşılma- | Mıstır. O kadar kuvvetli olan tek sıini geciktiren bir sebep olmuş. İMİğİNİ hiçbir zaman — virtüozite nin hakikaten güç anlaşılması- | Y1 Söca tran bi sebep gamağ İ n datma bir dır. Diğer taraftan, halkın tüt |tur. Bu saydığımız kimselerin, vasta telâkki ederek hayalleri. tuğlü ikinci derece eserleri, asıl |buzün sürü ile taktitçisi olduğu | YANtA tAMUA edsek heyalscı kaymetli eserlerini gölgelemiştir. İ halde, Sibellus'un yolundan giden | mistir. Aynı geklide, modern ore kestrasyonu da ancak lüzumlü olduğu vakit istimal etmiştir. kamaştırmak için — yazmayı kendi arzularını en yüksek ka- ide telâkki etmesini bilen deha- ların anlaşılması, ekseriyet —- çin kolay değildir. Bu bakım- dan onları halka tanıtacak mu vassıt kimselere ihtiyaç vare dır. Beethoven'in hayatında mü- him bir rol oynamış olan 'Thd- 'in dediği gibi “Dehadan sonra dehanın kiymetini takdir. edebilenler gelir.” Orkestra Şef- leri, müzik tenkidçileri ve biyor rafi yazarları gibi kimselerden' bu. vazifeyi bekliyebilirdik. Ne yazık ki bunlar dahi uzun yıllar Sibelius'un değerini takdir. ede- Sibellus'un tanınmasını gecik- tiren sebeplerden biri, eserleri- Eserleri üzerinde bu — titizce uğraşış, onun sanatta incelik te- Jâkkisini gösterir. Bu yüzden o- 'nun Wagner aleyhtarlığında De- büsey ile hemfikir olduğunu gö- Onu Tschaikovsy'ye benzeten- ler olmuştur. Halbüki bu. Rüs bestecisindeki birbirini takip e- den neşe ve kederler Sibelius'da görülemez. Onun eserlerinde da- ha ziyade tabiat karşısında dü- şünceye dalan insanı, — acılarını baştırıp kendini yenmesini bi- den İnsanı bulürüz. — Bu bakım- dan önü — (muhakkak — birisine benzetmek Tâzımsa) — Beethovon ile mükayese edebiliriz. — Farklı oldukları nokta ise, Beethoven'- in mucadelesinin bütün bir var- lik ve benlik mücadelesi olma- sına mükabil, Sibelius'un sadeco Sanatının problemleri tle müca- dele etmiş olmasıdır. Bütün bü. yük sanatkârlar gibi o da fikir- lerini hakikat haline — geçirme probleminin ağırlığını hissetmiz- tr, Tamamiyle — İndividialist bir karakter taşıyan eserleri, müzi- &i en elddi bir şekilde ele almış bir şahsiyeti aksettirir. Böylece, asrımızın onu neden takdir. zt mediğini daha iyi anlıyoruz. Si bellus'un eserlerinde her notanın bir mânası vardır. — Helsingfors şehrinin orkestra şefi olan Ro- bert Kajanus, onun eserlerini - dare etmekteki muvaffakıyetini, fikirlerini yakınen — tanımasına atfederdi. Sibellus kendi. eserle- rini prova ederken, Kafanus giz- lice salona girerek — onu dinler- di. Bir gün Sibellus onu yaka- Jayınca, sebebini - şöyle izah et- tir “Aklınızı, düşünme ameliyesi esnasında görmek istemiştim. Sibeliys'un sanat telâkkisini an- lamamıza gu kücük anekdot da yardım edebilir: Bir gün, talebe lerl vazifelerinin zorluğu karşı- sında sızlanarak, daha — henüz başlangıçta olduklarını söylerler. Sibelius şu cevabı verir: Ben de. Müziğin birçok sahalarında © ser vermiş olmakla berabe bellus'un eserlerini — başlıca iki grupta fopliyabiliriz: — Senfonik #lirler ve senfoniler. Senfonik şilrleri bazan şimal muhitini aksettirebilirler, bazan #imal mitolojisini dile getirirli bazan da kahramanlık destan- 'ELEFON numaralarını çe- virirken, sevinçli olduğum kadar heyecanlıydım da. Dile kolay. Dört sene evvel “Le- vent” de sandviç yerken e- yaküstü birkaç dakikn görü- şebildiğim bir ilkmektep are kadaşiyle, bu arızl ve hiçbir gey anlamadığımız. karşılaş- Mayı saymazsam, tam 18 se> ne sonra tekrar ” buluşacak- 'tım. Ahizeyi kulağıma götür düm, bekliyorum. O sinir bo- Zucu, kesik ve muntazam dü- dükler, hattın meşgul oldu. funu gösteriyor. — Telefonu kapattım. Düşünüyorum. — Çocuk di- mağların masum sevgileriyle perçinleşen münasebetler 'ne kadar küvvetli oluyor. “Göze den uzaklaşan, — gönülden de Uzaklaşır” sözü bence, insa- 'Dın deruni hisler bakımından maddileşmiye başladığı genç- lik çağından itibaren kıymet ifade eder. Uzağa gitmeğe lüzum yok. Ben en canlı mi- Bali teşkil ediyorum iştel Şimdi tekrar telefondayım. Bir erkek sesi, — bulunduğu yeri söylüyor. "Tndığım bir ton değil bu. Kim olduğunu soruyorum. Bir isim mırılda- niyor. Sarı çizmeli Mehmet Ağa! Aradığımı bildiriyorum. “Bir dakika” diyor. Ve evet önün sesini işitiyorum. Bilir- Misiniz, insan — böyle kritik anlarda evvelden hazırladığı kelimeleri unutur, çok defa. Açılıncaya kadar da — vakit dolmüştür. En iyisi bir kâğı- da yazmak / söyliyeceklerini, © da pek suni olur. Nasıl hitabetmek Tâzım n- caba? Fakat konuşmalı, aca- Yip kelimelerle de olsa: Z Ben Giray. Yahu ge- mişsin diye duydum. Ses samimi ve cesaret ve- rici — Bet.. Geldim. Namlsın? Birisi söyledi, staj yapıyor- Kısa kesiyorum. — Buraya bak. Bir yerde buluşalım da konuşuruz. — Bvet, iyi olur. Pratik adamım. Teklif ben- den sağır oluyor: — Gene eski evinizde otu- ruyorsunuz değil miz Cevap müspet. — Öyleyse dinle. Sen kaç- 'ta dönüyorsun ? — Vallaha, beş ile beşbu- çuk arası, — İyi. Ben boşbuçukta si- zin eve ” gelirim bu akşam. Hadi, şimdilik eyvallah. Göz: lerinden öperim. İşte oldu. Yığın, yığın hâ- tıralarla iskemleye cöküyo- Tum, Köşebaşının - müdavimi seyyar satıcıdan öğle paydos- ları çikolata çekişmemizden, Hiç yoktan kavga ve münaka- salarımıza kadar kuvvetli, za- yıf, bulanık, açık hâtıralar Bunlar. Akşa msaat beştir. Uza- yan gölgeler kaybolmak üze- Fedir. Biraz sonra İnanla bu- Tuşacağım. 13 senelik bir ge- Fiye dönüş olacak bu. 'Tatlı bir heyecanla kapıdan çıkıyorum, Sokakta elektrik- ler tek, tek yanıyor.. Birden- bire bir. gümbürtüdür kopu- yor. Bakıyorum. Üç tonluk istlabını aagari — İki ton aş- maksızın yük almayan mahut kamyonlarımızdan bir tanesi, Heybetiyle etrafındakileri eze- rek geçiyor. Bari üzerime çö- kertliği toz bulutu - olması larını terennüm ederler. Fakat bu neris şiirler her şeyden evvel tablatın. sesidirler. Fakat güphesiz ki onun en mu. azzam eserleri — senfonileridir. Muasırlarından birçoğunun artık terkettiği, klâsik müziğin bu en mütekâmil formu olmasını anlıyabilmek 1- çin Custav — Mahler ile yaptığı konuşmayı hatırlıyalım: Sibeltus, hakiki senfonik stile hayran ol duğunu; zira bu stilin ciddiyete ve motifler arasında dahili bir rabita istiyen derin bir mantığa Sahip olduğunu ilerk — sürünec, Curtav Maheler “hayır” demişti. Bir senfoni dünyaya benzemeli: dir. Fark gözetmeksizin her şey den bir parça ihtiva etmelidir. Hayal ve hakikat Yazan : Kubilâyhan UZEL Karanlıkta pek farkedemiyo. Tum ama, lücivert — elbisem bembeyaz kesilmiştir. Söyler nerek ilerliyorum. Ve nihayet çok iyi tandı Bim yüksek — Bahçe düvarı.. 'Tokmağı vurmadan önce, bil mem neden. birkaç saniye düraklıyorum. / Sonra kapıyı Ççalıyorum. Tuhaf değii mi, su Tokmakta demirin soğuk te Mmasını hissetmedim. — Fakı parmaklarım az mı ona do- kunmustu bir. vakitler. İşte bu aşinalık - düygüsüdür. ki, eşyalara nis izafe eyleyen ga: Tip bir ruhi hâdise doğuru- yor ve demirin sert bağrın. da yadırgatmıyan tatlı bir sıcaklık yaratabiliyor.. Ayak sesleri düyüyorum. Bahçe kapısı gıcırdiyarak az çılıyor. Bu, temiz görünüşlü Zarif bir hizmetçi kızdır. Pü> TüzsüZ bir giveyle — hitabedi- yör: ” Buyrun. Sorüyorum: — İnan Bey yok mu? “Hayır" diyor. “Olabilir” diye “düşünüyorum. — “Belkt vakit erkendir, — belki daha gelmemiştir.” 'Tekrar soruyorul — Henliz dönmedi mi? — Döndü etendim. Kardeş- deriyle biraz evvel — çıktılar. İrkiliyorum. Zira seneler- Gen beri var olduğunu zan- hettiğim bir bina temellerin” den sarsılmıştır. Lâkin acele hüküm vermemeli değii mi Kızcağız da şaşınyor. Vü- cudumun hareketleri ve göz- lerimin pırıltıları, — karanlık Bahçe kapısında bu cahil ço- cuk tarafından seçilebilecek kadar bariz demek! İşin ga- yet tabil olduğunu ifade ve beni ikna etmek için kız, se- Bini değiştiriyor: — Buyrün Siz! Girin tçeri- ve Şimdi dönerler. Nasl ol- sa yemeğe gelecekler. 'Durmadan çalışan zihnim zon bir dayanak amyor ve Onu bulur bulmaz rahatlıyor. İnsan değil miyiz? Fevkalâ- de hallere daima muhatabız- Gır. Öyleysel. Sarılıyorum bu. fikre; T ama ben haber vermiş- 'tim kendisine. Birisinin gele- ceğini söylemedi mi? Bir ha- Ber bırakmadı mi? Kız sadece “hayır” / diyor. Bu cevap artık bir. zelzele değildir. Ortada bina yokmuş ki. Muhayyilemin icadeyledir. Bi zavallı bir hayali hakikat- e karıştırmışım. “Dost an> yorum” diyen Diogüne belki e haklı. Hizmetçi hala ısrar ediyor: T Girin siz. Büyük hanım var içerde, 'Hangi büyük hanım, çocu- &um? Ben yanlış kapı çal- Maşım. Yabancı bir yere gel- Mişim, Ama sana bunları söyliyemem tabil. Anlamazsın ki zaten. Klâsik cevabı veri- yorüm: — Ben artık başka bir gün gelirim. Sen selâm söyle. Ha- d, Allahassmarladık! 'Dönerken içimin — dopdolu olduğunu — hissediyorum. Bir Çaresini bulup hafiflemezsem Patlıyacağım. — Hatıralarla Möblelediğim dostlük. binası, Bir hayalmiş meğer... Dalgın yürüyorum. Dur, Göethe iyi aklıma geldi işte. / Hikâyeci değii miyim? Derhal kaleme Sarılmalı. Şimdiden ferahia- dım, Eve dönüyorum. Emin, kati ve azimkâr adımlarla.. Bunun üzerine Sibellus şu ceva- bi vermiştir: "Şayet dünyayı anlasaydık, çeşitli zahiri disao nansların altında bir. harmont mantığının gizli olduğunu idrak ederdik.” Robert Kajanusa göre onun senfonlleri kapalı birer fel- sefi sistem teşkil ederler.Bu sen- foniyer gerek dıp gerekse de iş bakımdan eski eserlerden farklı olup bir çeşitlilik gösterirler.Bes tekâr bazan huzursuz, bazan sa- kindir. Bir eserinde zaferini kut- dar, bir eserinde aydınlığa ç- kar, sonra Ümitsizliğe düşerek kendi içine kapanır, inzivaya çe- kilir ve hergeyi reddeder. Bu ka- dar çeşitli eserleri ancak iç dün- yası zengin ve zit karakterleri olan bir kimse yapabilirdi. YURARDA: Bu Koreli alle, İnşon'da tahrip edilmiş yuvasını bu. harabeler. n toplayacağı malzeme karın- tilariyle tekrar. Kürnbilip kura: ORTADA Birleşmiş Milletler Günü, Güney Koreliler için de bir Ümit imiği Yeşkil etmektedir. Resimde avallılardan bir kısmının Birleş- miş Milletler afişlerini Seul ne kaklarında nni alıcı göziyle tetkik ettiklerini görüyorsunuz. YANDA, Siyam ve Filipinliler kore hallı dimi yapmışlardır. Resimde, Gü. n, kendi his- alıyor, B iklarım 1940 dn Birleşik Amerli etmistir. Elma, pat deral takal gibi meyva ve Kü ea *i mektep falebesine 83,000,000 dolarlık yemek tamin sebzeler fiyat marhı gereğince hükümet tar satın alınmıştır. Bir yemeğin fiyatı yalnız 1520 senttir. Tahminen 50000 resmi mele p talebelerine ökle yemoği ve rirler. R,000,000 dan fazla talebe ökle yemeklerini mektep yemek. hanelerinde yerler, Bu reslm, Washington'da bir mektep yemekhanesini göstermektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: