Sayfa 2 YENİ İSTA # TETKİKLER & Olgunlaşma Enstitüleri mi tesis etmeli ? Yazan : Rıfat CEN ketlerinde kendisine mürsit olarak hislerini ” değil de, mantığını tercih etmesidir. Hislerimizin tesiri altında kalmamız şüphesiz ki insan- lığın zaaflarındandır ve ye- rine göre bu tesire kapılma- miyet hayatında ve hayatın müspet — v. menfi tezahüründe fertlerin oynadıkları rol şüphesiz ki çok mühimdir. Şurası da muhakkak ve sarihtir ki ec- miyetin sosyal bakımdan te- bu kâmülünü kültürlü ve ol-|mız insanlık — şartıdır da, gun fertlerin çalışmaları ta-| Fakat, hissin mantığa ga- Mamladığı gibi, cemiyeti ip-|lebesi cemiyet prensipleri- tidailiğe, istikrarsızlığa ve geriliye sevkeden, sosyal ve kültürel ilerlemeyi baltal yan yegâne sebep de, yine cemiyette olgun ve kültürl olmiyan fertlerin mevcudi- ni ve âdab-ı muaşeret kai- delerini ihlâl, insanlık - hiz lerini rencide eder bir du- Tuma gelirse, vaziyet hak katen hassasiyetle üzerinde durulmağa değer bir hal a- hr. Zira hareketlerde aşırı bir hissi temayül ferdi ol- duğu kadar sosyal zararlar da tevlit edebilir. Biz fertçe olduğu kadar milletçe de bu zararlarla karşılaşmış durumdayız. Bilhassa siya- ve fikri olgunluğa sahip anların her zaruri in- kılâp ve yenileşme hamlesi karşısında ayak diremeleri, yeniliğe ve rasyonel görüşe karşı daimi bir cephe alma- larının tarih boyunca acısı- 'nı çekmiş bir millet sıfatiy- le her bakımdan olgunluğun zZaruretini idrak etmiş du- rumda — bulunmamız lâzım- dir. Zi gibi, insani hayvandan a- yıran tek vasıf, onda dü- Şünme ve muhakeme kabili- yetinin mevcudiyetidir. Za- 'ten bu vasıf değil midir ki insanlara diğer yaratıklar muvacehesinde bir Üstün- lük sağlamıştır. Her fert insan olmak ha- sebiyle muhakkak ki zahiri olarak düşünme ve muhi keme kabiliyetine sahiptir. Zahirt olarak diyorum, çün- kü —zihni anormallik — ve marazi haller müstesna — her insan insanlığın karak- teristik vasfı olân düşünme ve muhakeme kabiliyetine sahiptir. İşte bazı fertlerin bu mânevi mülkiyetleri sat- hi olmaktan ileri geçemez. ünme ve muhakeme kabiliyetinin sathi oluşu, ferdin okur yazar olmasına, eli kalem tutmasına ve bel- ki de kelimenin nisbi mâna- siyle kültürlü olmasına bir mâni teşkil etmiyebilir; fa- kat sathi düşünme ve mu- hakeme vasfının mevcudi- yeti, sadece ferdin olgun ol- Masına mânidir. - Olgunluk ki ferdin medeni insanlık vasıflarından — biridir, bu vasfı haiz olamıyan fertle- rin çoğunluğu teşkil etti bir cemiyette tam müâna- siyle medeni bir — insanlık havasının esmösi ve cemiye- 'tin tekâmülü mümkün de- Bildir. Tahsil ferdi - olgunluğun teşekkülünde Şşüphesiz ki kuvvetle müessir — olabilen bir faktördür, bunu inkâr| edemeyiz; fakat kesin ola- Yak da tahsil ferdi olgun- laştırır. diyemeyiz. — Evet, Ziya Paşa olgun olmıyan fertlerin cemiyet muvacehe- sindeki duramunu aşağıda- ki beyitiyle ne kadar veciz bir sürette ifade etmiş. Erbab-ı kemali çekemez nâkıs olanlar Rencide olur dide-i huffaş ziyadan. Evet, yarasa kuşunun gö- zZü nasıl ziyadan müteessir olursa, cahiller de aydın 6- lanlardan müteessir olurlar ve onları çekemezler, diyor. Olgunluk şartlarından bir diğeri de ferdin ahlâki bün- yesinin sağlam — olmasıdır. Diğer bütün şartları haiz bulunup da, ahlâki bakım- dan eksik bulunan bir fert hiç bir zaman olgunluk vas- fını hak edemez, Ce...iyeti- mizde zaman zaman nükse- den ve bazan müzmin bir hal alıp hâd devreye giren cehalet tezahürleri karşı- sında elimizde olmıyarak Ü- sevkeden sebep, kültürlü geçinen fertlerin de bazan bu menfi tezahür- lerin failleri arasına girmes oluyor. tahsil nisbi de olsa ferdin kültürlü vasfını haiz olma- sını temin edebiliyor. Nis- Her gün her çeşidiyle kar-. şilaştığımız bu üzücü hâdi- seler karşısında gayri ihti- ri kendi kendime soraca- Zim geliyor: Ne yapmalı, nasıl etmeli de bu halin önüne geçmeli? Memlekette tam mânasiyle medeni insanlık câmiasına yaraşan, kültür, asalet ve ol- gunluk havasının esmesini nasıl temin etmeli? Yoksa, memlekette yer yer - olgun- laşma enstitüleri âçıp da —İlk tahsil mecburiyeti kadar üzerinde hassasiyetle durarak — her fert için bu enstitülerde tahsil mecburi- yeti mi ihdas etmeli? hi ancak o ferdin olgun ol- Masiyle mümkündür. Şu halde olgun olmak neye bağlıdır? Olgun bir fertte bulunması gereken vasıf- lar nelerdir? Olgun olmak, evvelâ fert- te mevcut ime ve mu- hakeme kabiliyetinin hakiki vasfını taşımasiyle müm- kündür. Hâdiseler karşısın- da hüküm verirken daima müspet, rasyonel ve objek. tif bir muhakeme stratejisi kullanabilme — kabiliyetine sahip bulunmak - lâzımdır. Olgunluğun — şartlarından bir başkası da, ferdin hare- Şehir köyesi Bıkkınlık Hemşiröm cariyeniz, gö- gelmiş, kalkap İz- mirden,dün misafir geldi. Eh, as yol değil, fakat vapurda rahat bir sevahat etmiş, memnun olmuş. Pa: kat ryıktıma çıkar çıkmaz müşkülüt başgösterince d *deta — gelip gelmiyeceğine 'Pisman oldu. Hödise, sadece, gaha Git olmuş olsaydı, bu. sü: tunlarda bahis mevenu et merdim. Amma değil ve gu: Her hangi bir. yolom, ister Amerikadan — İsmir- den, Karadenleden — veya Kadıköyünden olmun, rih- tim boyunca Bekliyen — bir taksiye yaklaştı mi, elin- de de bir çanta olunca, ee Ta sıra: bekliyen arabala- yın saatlerinin — indirilmiz bulunduğunu görür ve pek tabil Boş bir otomobil a- ramaya koyulur. İşte © saman pazarlık başlar. Bu, düpedüz. kara- borsacılıktır. Fakat büyle- dir Aşte. Nitekim hemşire- den de, Tophaneden Tak- #ime gelmek için dört lira istemişler. Ne yapsın, — vermiş ka- dıncağız. Ben öğle vemeğine eve gelince — kendisini bulmak sevinci geçtikten a Jattı. Otomobilin mumara- sint alıp almadığını — sor” dum, Galiba almış amma, Avi kadbli olduğu için “H: yır,, dedi. Ben de üstele- medim. Bu taksi işi veni bir gev değildir. “Herkes — biliyor. Fakat meşoul — olan vok, Böylece umuml - bir. ha aldı. Aldırış eden de yok. Doğrusumu — iserseniz, bu kadar kötü niyetli insanla uğraşmak da zor. İnsana bikkinlik. geliyor. BİR İSTANBULLU KISA HABERLER * Denizyolları Genel Müdürü Cemil Parman, dün Haliç fabri- ka ve havuzlarında — teftişler, yapmıştır. Son zamanlarda fabrikalarda tamir — işlerini — süratlendirmek maksadiyle alınan tedbirlerin ne- ticeleri gözden geçirilmiştir. * Dün, öğle namazını müten- kıp Beyazıt Camlinde, Üniversi- 'te Talebe Birliği tarafından Ko- 're şehitlerinin ruhuna Ithaf olu- 'nan bir mevlit okunmuştur. Ayrıca mühtelif — teşekkliller tarafından — şehrimizin muhtelif camilerinde mevlit okutulacak- t * Denizyollarının Kocaeli tân- keri İskenderuna gelmiştir. Gemi getirdiği akaryakıt hamulesinin bir kısmını buraya / verdikten #onra İstanbula gelecektir. * Denizyolları Genel Müdür Munvini Behçet Osmanağaoğlu bütçe ve kadrolar Üzerinde B kanlığa izahat vermek üzere An. karaya gitmiştir. * Türk Yüksek Mühendisler Birliğinin yıllık kongresi 3 ara- lıkta merkez binasında yapılmış- tar, * Mülli Türk Talebe — Birligi İktisat Derneği Korede şehit o- lan kahraman Türk askerleri 1- çin şehrin büyük — camilerinden birinde mevlit okutmak için ha- zırlıklara başlamıştır. Bu münasebetle husumt süret- 'te bastırılan teberru makbuzları İle hamiyetli vatandaşlardan top- lanacak para bu masrafları kar- Hılayacak, tahsilât fazlası da ge hit atlelerine teberru edilecektir * Devlet — Denizyollarında günlük işler ve alınması gerekli tedbirler Üzerinde görüşmek ü- zere Genel Müdürün başkanlı. fında bir toplantı yapılmıştır. İşletme ve şube — müdürlerinin hazır bulundukları bu. toplantı. lar zaman zaman tekrar edile. rek Idarenin durumu gözden ge- girilecektir. ŞEHİR HARERLERİ Talebe Birl kahraman 6 aralık tarihinin bundan böyle “Kore Şehitleri Günü,, olarak kabulü isteniyor İstanbul — Üniversiteri Talebe Birliği, dün Marmara Lokalinde bir toplantı tertip ederek, Kore kahramanlarının hâtırasını — an: 3 daklkalık bir ihtiram vakfe- #inden sonra Vali Muavini Fazıl Uybadın. kida bir. konuşma ile töreni açmıştır. Edinburgh Düküne hediye edilen taylar Cumburbaşkanı — Celâl Bayar tarafından Edinburgh / Düküne hediye edilen ç tayı De- nizyollarının Kars şilepiyle nak- ledilecektir. Taylar ayın 11 ile 19 u ara- sında İzmirden gemilere bindiri. rilerek, Malta Adas(na gönderi- decektir. Taylar, Maltadan, İngültereye, İngilizlere ait bir vasıta e sev- kedilecektir. Yapı ve Kredi Bankasının kokteyli Yapı ve Kredi Bankası — dün gazetecilere bir kokteyi — ver- miştir. Bu toplantıda İstanbul Radyosu ve Bölge Basın Yayın Türizm Müdürü - Zahir Törüm- küney, Hindistan basın ataşesi, Güzel Sanatlar Akademisi Mü- dürü ve şehrimizdeki basın tem- #ilcileri — hazır. bulunmuşlardır. Toplantı. sırasında / Bankanın mülessisi Kâzım Taşkent ve di- fer hatipler tarafından Doğan Kardeş — Mücasösesinin — kültür sahasındaki çalışmalarına dair malümat verilmiş, tertip edilen afiş müsabakasında kazanan e- serler teşhir edilmiş ve Akade- mi Müdürü Zeki Faik İzer Afiş Şubesinin yeni faaliyetine dair izahat vermiştir. Öğrendiğimize göre, — Doğan Kardeşin İstanbulda gösterdiği çocuk. filimleri yakında Anka- ra, İzmir Ve Adana sinemala- rında da oynuyacaktır. Dâvetlilere, Bankanın — kendi basımevinde çok nefis bir kilde tabettirdiği İirik — gilrler, ve Aşık Garip adlı eserler he- diye edilmiştir. Spor Sarayında sigara içilmesi Şehrimizdeki tanınmış — dok- torlardan biri Vali ve Belediye Reisine gönderdiği bir mektup- ta tütünün mazarratını anlata- rak son güreş müsabakalarında salonun — göz gözü görmiyecek vaziyete geldiğinden bahsetmek- te, Spor ve Sergi Sarayında si- gara içilmesine mâni olunmasını Tica etmektedir. Yeni bir çocuk verem paviyonu Şişli “ Çocuk Hastahanesinde henliz okul çağına — varmamış çocuklara tahsis edilmek üzere 15 yataklı bir verem paviyonu açılmıştır. Vali hasta Vali ve Belediye Relsi / Fah- reddin Kerim Gökay iki gün- den beri gripten muztarip ola- rak yatmakta, kendisine Vali Muavini Fuat Alper vekâlet et- mektedir. Sayın valimize âcil şifalar te- menni ederiz. Avrupa limanları arasında seyahat Herhangi bir Avrupa llmanından diğerine gitmek üzere İstanbul. dan Türk parasiyle bilet alınabilecek iğinde Kore ları anıldı Herhangi bir Avrupa limanın. dan diğerine gitmek üzere Te tanbuldan bilet almak - isteyen “Talebe Birliği Genel Sekreteri | yolculara, Denizyolları acenteleri k Güven gençlik adına — bir | Türk parası kargılığında — bilet konuşma yapmış, bunu müteakıp İ vermekteydiler. Necmeddin Sadak, Kore ile nlâ- kalı dünya ahvali hakkında Iza. enel Müdür- Bu defa, Hazine baş nnt İüğü ile Denizyolları İdaresi ara- sında yapılan temas - neticesin- Bundan sonra Behcet Kemal | de, diş memleketler İçin, * De Çağlar — heyecanlı bir hitabede İnizyolları - vapurlariyle seyahat Bulunmuş, Kurmay Albay Sar İrgsçek Rimane daaalal. veva vaşkan, krokilerle harekâtı genç- | Türkiyedeli harhanka biş aConle liğe anlatmıştır. den Türk parası ile bilet alabi- Son olarak hamasi glirler oku- | leceklerdir. narak toplantıya son verilmiştir. Üniversite Talebe Birligi, Mi : avunma Bakanlığına müracaat. | — Robert Kolejde Kore la, 16 mart Şehitleri günü oldu. | — kahramanları anıldı u gibi 6 aralığın da Kore Şe hitleri günü olarak kabulünü is. İ - Dün, Robert Kolej'de, Talebe temeye ve Birliğin timsali olan İ Konseyi taratından tertip edi- len bir törehde, Kore şehitleri- 'nin hâtırası anılmıştır. Talebe — Könseyi, — yılbaşında askerlerimize hediye göndermek üzere, Milli Savunma Bakanlığı ile temasa geçmeye karar ver- miştir. Bozkurtlu bayrağın, Koreye gön- derilmesine karar vermiştir. Çay * Sen Jozef Lisesinden Yetişen- ler Derneğinin yıllık çayı 9 a- Talık cümartesi günü — saat 14.30 da Taksim Belediye Ga- zinosunda verilecektir. İnsanlık Hakları Beyanname: yıldönümü Birleşmiş. Milletler — İnsanlık Hakları Beyannamesinin yayın- Jandığı günün — yıldönümü mü- nasebetiyle 10 aralıkta gehrimiz okullarında bu beyannamenin e- hemmiyetini belirlen konuşma- dar yapılacaktır. Toplantı * İstanbul Su İşçileri Sendikası- 'nın genel toplantısı 10 aralık 1860 pazar günü saat 15 te Terkos fabrikası lokalinde ya- pılacaktır. Kongre * Haydarpaşa Lisesinden şenler Cemiyetinin Eresi 23 aralık pazar günü sa- at 13.30 da cemiyet lokalinde yapılacaktır. Talebe Federasyonunun müsamereleri 'Türkiye Milli Talebe Federas- yonu, göçmenler yararına dün akşam Ankarada Büyük Sine- mada bir müsamere tertiplemi; tir. Bu suretle birçok vatanda: larımız hem güzel bir gece geçir- mişler ve hem de binlerce ırkdaş-, larımıza yardım. edebilmek im- kânını bulmuşlardır. Aynı ge- kilde Türkiye Milli Talebe Fe- derasyonu, İstanbulda Atas Si- 'nemasında tanınmış birçok ses sanatkârlarının ve —milii oyun- lar ekiplerinin Iştirakiyle, gene göçmenler yararına bir müsa. mere/ tertipliyeceklerdir. Halk müsikisi zecesi * Türk Folklar Araştırmaları dergisi tarafından 9 aralık Cumartesi günü Eminönü Hal- kevinde bir “Halk musikisi ge- cesi” tertip edilmiştir. * Yüksek Tahsil Türk Sporcuları Cemiyeti, dün 1730 da Mar- mara Lokalinde, muhtelit mil- 1 oyun ekiplerimizin ve güres. çilerimizin de'hazır bulunduğu bir toplantı ile açılış törenini yapmıştır. Pakistanlı denizciler Âbideye çelen koydular uzda misafir olarak bulünan Pa- kistanın “Tipu Sultan” harp gemisi mürettebatı, dün başlarında geml komutanı olduğu halde Taksim Meydanına gelerek Abideye bir çelenk koymuşlardır. Saat 18 te gemi komutanı tarafından şehrimizdeki hükümet erkünına bir ziyafet, 18 de de Türk deniz- elleri şerefine bir kokteyi verilmiştir. Pakistan denizelleri bugün Heybellada Deniz Akademisi, Topçu, Radar, Torpito okullarını ziyaret edeceklerdir. Saat 16 da Deniz Akademisinde misafirler serefine bir çay ziyafeti verilecektii Yukarıdaki resimde komutan, defteri imza ederken görül- mektedir. AA Takımımızın attıkı ikinel gol İ l kalesinde Dünkü temsili - maçta İstanbul takımı İsrail karmasını 2-0 yendi tanbul TTakımının lehine bitti. İkinci devreye İbrahimin ye- rine Recep alınmış olarak — İs- tanbul Takımı ufak bir değişik- Mısırllarla yapılacak maç L Çin en kiymetli oyuncularını Millt Takımımıza vermiş — olan İstanbul. Karmasının — Telâvive kargı zayıf bir kadro fle çik- İlikle çıktı. Oyün — başlar bag mak, mecburiyetinde — kalması (lamaz Telâviy. hemen . hücür —çık ma geçti. Top başlangıçta bizim maçtan evvel neticenin pek le.İkale önünde oynanıyor. — Cihat himize — olmuyacağı — ihtimalini | yazc1 bir kurtarın yaptı. Hake vermekte iken İstanbul Takımı- 'nın çıkardığı canli oyun yürütü. len bu tahminleri altüst etti. İSTANBUL KARMA TAKIMI — Cihat . Salâhaddin, Vedil - Eşref, Kâmil, Muammer - Zeke. riya, Galip, Şevket, İbrahim, Bü. lend. , TELÂVİV — İsrall “Takımı, pazar günü çıkan kadrosunu mu. hafaza ediyordu. İlk vuruşu Telâviv yaptı. O- yün hizini alamadığı için ilk an. larda daha ziyade ortalarda o) 'nanıyor. 8 inci dakikada birden. bire parlayan İstanbul Takımı. 'nin soldan yaptığı bir hücumda Bülent, kaleye kadar topu süre- rek ortaladı. Zekeriya vole bir Şutla mükemmel bir gol yaptı: sa da hakem kanaatimizce ye- rinde olmayan bir kararla of. sayd vererek golü saymadı. İs. tanbul Takımı hiç beklenme- diği halde derli toplu bir oyun çıkararak oyunda hissedilir bir Üstünlük kurmağa muvaffak ol- du. 'Top gimdi mütemadiyen Te- lâviv yarı sahası içinde oyna: miyor. Fakat oyuncuların — kale önünde fazla telâşa kapılmaları ve ara sıra da birbirlerine - gir- meleri ellerine geçen fırsatları neticelendiremiyor. Nihayet 21 Şevketin çektiği kuvvetli bir şutu kaleci güçlük- le çelerek topu yere — düşürdü. Bülent yetişerek hafif bir. do. kunuşla kaleden içeri soktu. 'To. min ofsayd görüşlerinde ara m. ra yanıldığının bu devrede bâriz misallerini görüyoruz. -Onuncu dakikada ceza sahası dışından çekilen fevkalâde bir frikiki Ch hat aynı fevkalüdelikle kurtar. dı. Hâkimiyet elân onlarda, Ta- kımımız henüz birinci devrede. ki inslcamı ve beraberliği göste. remiyor. Bu daha ziyade onla: Tn bu devrede daha gayretli ve dikkatli oynamalarından — ilert geliyor. 20 nci dakikada kalemiz iki dakika kadar devamlı bir tazyik altında kalarak her an gol olabilmek tehlikesi ile kar- Bilaştı. Nihayet avt olmak sur retiyle tehlike bertaraf edilmiş olabildi. 30 uncu dakikada Bü. lendin bomba gibi bir şutla yap- tığı diğer bir golü hakem yine ofsayd addetti. Avantaj kaldele- rine de pek riayet etmediği . lüyor. Oyunun sonlarına doğru ken- dini toparlayan Takımımız ha sım kalesini devamlı bir sürette sıkıştırmağa başladı. Oyun İstanbul Takımının bas- kısı altında ve üçüncü bir gol çır karmak peşinde koştuğu bir sır da 2-0 İstanbul Takımının gali- biyetiyle sona erdi. YENİ İSTANBUL yun ortaya konmasiyle hücuma SİYASI İK 3ADI ecen İstanbu Takımi “tekmar || — MÜSTAKİL GÜNLÜK Telâviv kalesini sıkı bir çember GAZETE içine aldı. Bu arada — Bülendin Z Sahibi yerden çektiği fevkalâde sıkı bir| ' yeNİ İSTANBUL NEŞRİ: şutu kaleci yere yuvarlanarak kurtarabildi. Geri — hatlarımızın sistemli ve şuurlu bir müdafan tâbiyesi tatbik etmeleri Telâviv muhacimlerine en ufak bir fır. sat ve imkân vermediği gibi to- Pun kalemize yaklaşmasına mâ- 'ni oluyor. İsrailin meşhur merkez muha. elmi, müdafanmızın bugün — iyi 'yer tutması ve adam kollanması| sayesinde hiçbir mevcudiyet gös teremiyor. 35 inci dakikada ha- vadan kaleye yöneltilen bir to. PU iyi takip eden Şevket kale. cinin Mmüdahalesine imkân ver. meden güzel bir kafa vuruşiyle ikinci defa topu Telâviv kalesi ağlarına taktı. “Akabinde yine Şevket kendisine verilen eşape- lik bir pasa hızla koşarak ye- tişti. Kaleciyi de atlattı. Fakat #o0l müdafi yetişerek — kurtardı. Birinci devre bu suretle 2-0 İs. YAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal HL SARLICA Yazı işlerini filen idare eden mesul müdür: Saclâ ÖGET Neşredilmiyen yazılar dade edilmez. Bazıldığı yeri YENİ İSTANBUL MATBAA- CILIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI Abone: TTürkiye için seneliki se, altı aylıkı 17, üç aylığı 9 llradır. Hariç memleketler iki mislidir. Hânları Gnci sayfada santimet- yesi 2 İlradır. Hânlardan hiç bir mesuliyet kabul edilmez. PEYAMİ SAFA YALNIZIZ v d Üyür şimdi. İki Dial tabletine daya- namaz Ben de uyurum. Biraz ferahladım zaten. Yine var, var bir sıkıntı. Ama / demin- Ki kadar defil. Son günlerde bir şey oldu bana 'da. Hele evvelki gün Merale telefon ettikten sonra. Bu yalanı söylemiyecektim ona. An- lamadı galiba. Kapalı söyledim. Anlamadı, an- lamadı. İsabet. İleri gittim çok. Hazmedemez bunu Meral Artık o kadar da bozulmamış- tar ahlâkı. Necile arkam üstü döndü ve bir kaç defa emnedi. Uğuldayan kulaklarında, uzaktan u- zağa o uslık sesi hâlâ vardı. Renginaz uyudu ü acaba? Nefes alışı bile duyulmuyot. Bu ığık çok fazla. Necile başucunda #al- Jlanan puvara bastı ve tavan lâmbasını' sön. dürdü, Şimdi de çok karanlık. Başucundaki Bece Jâmbasını yakmak için sola döndü. Ka- Tanlıkta elini uzattı. Lâmbanın kenarındakı düğmeyi ararken bir çığlık kopardı ve elini gekerek bağırdı. — Kim 0? Sen misin Renginaz? Elini başka bir el tutup sıkmıştı. Necile sıçradı ve oturdu. Tavan lâmba- gnı yakmak için, elini başucundaki puvara u. zatınca yine başka bir el onu bileğinden ya. Kaladı. 422 Necile haykırdı: — Renginaz! Renginaz! Fakat cevap alamadı. Ellerini kaçırdı ve bacaklarının arasına sokarak yorganın altında büzüldü. Tir tir titriyordu. Nedir bu? Evham mı? Olamaz böyle evham. Ne kadar reel! Tut- tu bir el onun elini. Evham değil, olamaz, 'nedir, ay yine fena oluyorum, “Yorgandan başını bile çıkarmağa cesaret e- Gemiyordu. Işık! İşık! Renginaz kalkıp elek- triği yaksa... Niçin cevap vermiyor o da. U. yudü mu? Necile yorganın altında boğulan sesiyle haykırdı: — Renginaz! Renginaz! Uyudun mu? Ren. ginaz! Kalk! Kalk! Elektriği yak, Renginaz, kalk! Başını yorgandan biraz çıkardı ve hemen yine içeriye soktu. Renginaz cevap vermiyor- dü. Ne oldu bu kıza? Uykuüsü hafiftir. İlâç bu kadar çabuk tesir eder mi? — Renginaz! Renginaz! Renginaz! Ağzı kürüyor ve boğazı düğümleniyordu. Artık bağıramayacaktı. Korku, simsiyah bir Alçı gibi onun her tarafını sarıyor ve don- Gürüyordu. Yutkunmağa çalıştı ve muvaffak olamadı Birdenbire vücudunda bir kesiklik duydu 've bütün vücudunu kaplayan rahavete hemen teslim oldu. Saçlarının arasında parmaklara benzer bir şeyler dolaştığını hissettiği halde, içine daldığı uyuşukluğun derinliklerine doğ. TU inerken hiç bir gey duymaz oldu. Uyuyordu. Biraz sonra uyandı. Karyola sarmlıyordu. Şuura dönüşünün ik Anında hiç bir gey ha- 423 . ——MM—MM—M—TMLETEE—EMEME—MDL. — tırlayamadığı için, zelzele korkusiyle elini a-. zZattı, puarı buldu ve tavan lâmbasını yaktı. 'Odada hiç bir gey göremedi. Yatağında dof Tulup oturdu. Renginazın yattığı kanapeye baktı, Kız da ellerini kabarık saçlarının içine daldırmış, dehşet içinde ona bakıyordu. Birdenbire elleriyle gözlerini kapadı ve hay- kirmağa başladı. " Boğuluyormuş gibi, - fakat çırpınmadan, bu vahşi ve uzun çığlığın ken. disinden koptuğuna — inandırmayacak kadar Sakin bir duruşla, avazı çıktığı kadar bağırı. yordu. Birdenbire sustu ve hıçkırmağa baş- ladı. Odanın içindeki ıslık sesi de hemen ke. silmişti. Necfle kalktı, etrafına bakındı ve Rengi- 'naza doğru yürüdü. Kız şimdi yüzükoyun ka- panmış, sarmla sarmıla ağlıyor, anlaşılmayan bir kelimeyi tekrarlıyordu. Necile ona yaklaştı, - başucunda — durdu, kulak verdi. “Meral, Meral, Meral” diyordu Renginaz. 'Necile ürperdi. Renginaza doğru eğildi. — Ne var? Meral mı? Nedir? Renginaz, hişti Ve onu omuzlarından tutup saratı. Renginaz kızarmış ve pişmiş gözlerini o. 'na doğru kaldırdı — Sant! Saate bak Neşle. Necile saate baktı ve içini Biri beş geciyor, altı geçiyor. — Biri altı geçiyor, dedi. Renginaz oturdu. Başını önüne doğru m- hverdi. — Bitti, Görmüyorum artık, Bitti, tiler, Saat! gekip kaldı; Git sı — Ne görüyordun? Niçin bağırdın? Renginaz, parmağını dudaklarının Üstüne Koymuş, başını iki yana sallıyordu: — Suss... Biri beş geçe.. Simsiyah kestl. Gi O alevler.. Fakat bittL Susa.. Gittiler.. Ev boşaldı. — Hangi evt — Bu ev, bizim ev. Gittiler. Renginaz yana doğru kendini #ahverdi ve gözlerini kapadı. Bembeyaz yüzüne yavaş ya- vaş kan geliyordu. Necile karyolasına baktı. artık. — Bütün korkularını bastıran bir idrak sıkıntım duymağa — başlamıştı. Nedir bunlar? Bu kıza ne oldu? Ne oldu bana? Bütün bu haller... Fakat odanın havasını dolduran, cam Bibi geffaf, kaya gibi ağır, yılan gibi kıvrak, ölüm gibi şekilsiz, boğazı sıkan parmaklı bi sert, hiçlikten daha hiç, fakat her daha fazla varlığını hissettiren, isim: simsiz, kâbustan daha beter şeylere benzeyen © ağırlık şimdi yoktu. Necilenin bütün kor. kularını iten bir hayret, onda, geyin mânasından şüphe ettiren yeni bir ruh hali hazırlıyordu. - Uyuyamazdı artık. Fakat böyle duramazdı da, oturamazdı da. Korku- nun yerini alan hayret boğabilirdi, çıldırta. bilirdi onu. İnsan istiyordu görmek. Ve in- sanlar. Ve konuşmak, 'Telefon hatırına geldi. Telefon! Kime? Bu aaatte? Her şeyden evvel Meralin sesini duy- mak istiyordu. Kabilse Ferhadı alsın, bir oto Uyuyamazdı Hah, bu çok iyi, Gel. Yarım saat sürmez yoL Yarım saat 425 — de giyinmeleri falan. Nihayet bir saat sonra buradalar. Necile bir sigara yaktı. Renginaz uyu- 'yordu. — Battaniyeden dışarı çıkan ayakların. da, ikide bir, silkinişler vardı. Ne derler ona? Refleks mi? Galiba.. Uyusun —aman. Onun €vhamları hep. Fakat o islik Sesi, © el, o sar- gıntı.. Ne kâbus, Allahim, ne Kâbus! 'neden ve nasıj hepsi birdenbire geçti. der” dedi Renginaz. Neler görüyor 0? Yarın doktora, inşallah. Bu kızın sonu iyi değil Ya oynattı, ya oynatacak. Necile sofaya çıktı. Durdu ve kendisini yok- Jadı. Korkmuyordu. Ağır ağır orta kata indi. Mavi salona girdi. Telefonun başına oturdu. Evvelâ Meral, Numarayı çevirdi. Zil çalıyordu. — Necile sayar ve yedinci çalıştan sonra ümldini keser. Gündüz beşinci çalıştan sonra. Şimdi de sayı. yordu: Dört, beş, altı, yedi. sekiz... Cevap yok. Sabretti. Artık saymıyordu. Zil belki bir sekiz defa daha çaldı. Yine cevap yok. Koridorun ka- Pisini kapamışlarsa yatak odalarından telefo. nün zili duyulmaz. Paydasız. Telefonu kapadı. Samim. Evet, en iyisi o. Numarayı çevirdi. Zilin ikinci çalışında telefon açılmıştı. Necile Hasibenin sesini ta. 'nıdı ve ondan Samim Beyi çağırmasını istedi. Çok beklemedi. — Samim, yatmış miydin? Sana çok Ih. tiyacım var. Hiç olmazsa sesini duyayım, Bil. Mmezsin. Bu gece ne müthiş anlar yaşadım. Bildiğin krizler değil. Hayır, hayır.. Basit on. dar, malüm. (Devamı var) 426