Kasım 1050 —YENİ İSTANBÜL SİNEMA Beyaz zenci AT Jolson öldü Amerikanın folklor, mizah, dina- Mizm, melodi ve — vodvil palyaçosu Al Jolson, tam vaktinde hayat sah- Resinden çeklldi. Eğer 1930-1945 ara- gında ölseydi, tanınmamış bir insan olacaktı. Eğer daha birkaç sene ya- Ydı, bozulan sıhhati ve nankör #eyirciler yüzünden gözden düşmüş ve altınçağ devri geçmiş bir sanat- kâr seviyesine düşecekti. Jolson bir Zenct makiyascının fik- Ti Üzerine yüzünü, yanmış man- tarla boyamağa ve * beyaz eldiven Biymeğe bu Zenci makiyafcı feylesofâne — bir cümle tle şöyle de- miş: "Derini kara yaparsan halk gü- der." Fakat Jolson — kara süratiy halkı yalnız güldürmekle kalmadı, bir dizi Üstüne Çökerek yanık ve gür gesiyle misır — tarlaları, gözü yaşlı Zenci kadınları hakkındaki şarkıları İle seyircileri bazan ağlattığı da oldu. Zenci şarkılariyle dinliyecilerin kal- bine hitap eden bu adam, aşağı vi karı 3.000.000 sterling para kazandı. Fakat sesli film ortaya çıkmasaydı, Jolson'nun bütün kabiliyeti ufak bir Broodway mühitine munhasır kala- gaktı. 1927 de Warner Biraderler “Caz Şarkısı” isimli bir film çevire- 'yek Jolson'nun hayatından parçalar aldılar. Al Jolgon'un asıl adı Asa Yoelson'- Gur. 1886 da Leningradda doğdu. Bi basi hahamdı ve ailesi beş - nesilden beri sinagogta dini Ayinlerde şarkı öylerdi. Jolson henüz çocukken, alle Amerikaya hlcret etti. Jolson'un mü- Zikhollerde şarkı söylemeyi sinagoga 'tercih etmesi, önceleri babasını me- iyus etti. Hayatının bu safhası Larry Parks aâlı bir artistin oynadığı “The Jolson story” filminde — gösterlidi. Film © kadar beğenildi ki, devamı olarak bir de “Jolson Singa Again- Jolson Tekrar Şarkı Söylüyor” adlı bir film daha çevrildi. Al Jolson bu fümlerin gördüğü rağbet hakkında göyle dedi: “Ben ölünce Larry Parks'ı Bömecekler.” Jolson'un hüsüsl hayatını karıştı. ırsak hem gayet sade bir insan ol- düğunu, hem de icinde yaşamafa Mecbur olduğu hareketli ve cilâh ce- miyete uyduğunu — görürüz. Dört kere evlenmiştir. Jolson gayet çabuk parlayan bir adamdı. Çok benci İdl, fakat aynı zamanda son derece fe dakârdı da. İkinci Dünya Harbi Falarında askerlerin maneviyatlarımn yükseltmek için cepheye koşmaktan geri kalmadı. Kore harbi başlar baş- Jamaz, askerleri eğlendirmek için ve Ja çıktı. Koreden ” döndüğü zaman yorşun idi ve yüzü 64 yaşının her 1950 KASIM 9 mbe Rümi Ekim 27 186 VAKIT VASATI KZANI n 1657 Öğle Tzindi GELECEK OLAN UÇAKLAR 1140 İzmirden. — 1150 Ankara dan, — 1480 Adana, Ankaradan — 1610 Diyarbakır, Elâzı intya, Ankaradan. OLAN UÇAKLAR 930 Ankara, Kıbris, 830 Ankara, Adanaya ikesir, İzmir, Ankaraya, Ankaraya. — 1420 Jzmire GELECEK OLAN VAPURLAR Uludağ, Bi GİDECEK OLAN VAPUKLAR 800 Uludak, Ban Sus, Müdanyaya, gu, Karadenize GELECEK OLAN EKSERESLER 820 Ankaradan. dan (Eka). GİDECEK OLAN EKSPRESLER Ankara Ekepr plon. Eka, BLRAMNA İNCE çatsa ı LALE (4305) K4 Kahramanları (Türkçe), 2 mekçi Kadın (Türkçer SÖMER G2881) Bir Vatan Doğu: SARK 40380) Bir Yetimenin R. SIK. 43726 1 — Kılıçların Gölge Sinde 2 — Damgalı Doktor. 3 TAKSİM G3İ91) Allah Kerim TAN (G0Nl0) 1 — Ağk Melikesi, 2 UNAL (40006) 1 — Zafer Yaratan Casaa 2 — Âhifet Yolcuları Tikisi YENİ Güöm) 1 — $i YILDIZ (42547) Kabraman Yahydı, Töcüncü Hattar Z AL Jolson çocuğu ile çizgisini belli ediyordu. Fakat kendisi ile konuşanlara neşe içinde: — “Tru- man, General Mac Arthur ile bir snat konuştu, halbuki ben generalle iki saat başbaşa kaldım” dedi. Al Tolson samimiyeti ve yorulmak bilmeyen sesiyle bütün kabiliyetini ortaya dökerek Amerikayı ve dolayı- siyle de bütün dünyayı şarkılariyle eklendirmiştir. Gt |eni neşriyat SPİRİTÜALİZM RUH ANSİKLOPEDİSİ Ruh nedir? Ruhlarla nasıl konü- Medyumlük. nedir?” Manyı hipnotizma - apritizma ne- aml yapılır? Telepati - rüya- lar - yogizm - fakirizm - tasavvuf - opsesiyon - habis ruhlar - melek - cin » şeytan . maji - astroloji - reen. karmasyon.perili evler ve daha birçok Bizli ilimlerden bahseden bu resimli ansiklopedinin 5 inci fasikülü de çık- &. Her fasikli 75 kuruşa — İstanbül Gayret Kitabevinde satılıyor. tizma dir? ISTAXBUL ALEMDAR (386) 1 — Kılıçların Tatikamı, Kiralı 2.— Üç Ahbap Elmaz Pesinde, ÇETBERLİTAŞ (281) Bir Yet- Romanı, ÂYSU GiDiT) 1 — Harman Sonu Dönüşü: 2 — Zehirli Şüpbe EMRE 1 — Gangelerler Peşinde T Kırmızı Güller. HALK (21804) 1 — Korkünç Akın. £ — Öldüren Para (ikimi de türk- İSTANBUL (2267) 1 — Vahi Ko- aa 2 İmtiran Kurbanları. KİSMET (26650) 1 — Kara Şeytan. F Kanunsüz — Kahraman. g.— MARMANRA (2560) Bir Yetimenin Çavuşlar ) 1 — Mühteşem Ma- 2 — Öldüren Kapı, TURAN (zZ7) Üç Ahbap Çavür- YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — İe ÜKiI Fedalleri. 2 — Aşk Bestenl, KANIKÖT HİZEN SENEMA ( Usküdar) 1 -— Nehirler Kiraliçesi. 2 — Ateş Bek MALE-(Kadıköy) 1 .— Tatikam Kihier. OPERA (6571) 1 — Parle Yıldımı 2 Orinanlar. Kıralının. İntikamı SUNAR 1 — Üvey Baba 2 — İr- SÜREYYA (60862) 1 — Benden Ka amazsın. 2 — Tarzan Kara Kap. LDEĞİRMENİ 1 — gark Yık 2 Alevden Gi Aşk Adası, Ch BB0 Kaliforniya Pati SÖMER Kıralı ULUS OzB4) Çilkin Kalbler. YENİ (4010) Monlekristo Konteni, BEYÜK Ripotetto KOÇK Bakacı Za Beydi İaeresinde - Viyana Fakavon Orkestram ât Sivil yardım tasarısı iken Marshall Plânı nasıl askeri yardım programı halini aldı ? Alman silâhlanması karşısında Amerika ve Fransa İ Washington hususi muhahirimiz G.H. Martin bildiriyor — | 1047 — senesi — İlkbaharındadır. ki, Amerika Savunma Bakanlığını Idare edenler, Batı Avrupayı bir Rus İsti. Yasına karşı nasil müdafaa - etmek Jâzım geldiğini lik defa ve pek ciddi olarak düşünmeye — koyuldular. Bu zevat, o tarihte, Avrupanın müdafnası hususunda gayet kötümsordi. Birle gik Devletlerin merkezinde — yapı- fan fik tetkikler neticesinde, Avru. panın mühtelif memleketlerinde hâ. kim olan iktisadi. keşmekeşe çare bulmadan önce o kıtanın müdafansı Atibara alınamıyacağı kanaatine va- rılmıştı. Amerikan görüşü, askeri sa: vunmanın mümkün olması için ka- Farlı bir milli iktisada dayanması lü- Zumu Üzerine bina ediliyordu. Washington, General — Marshali'ın 1947 nutkunda Avrupaya yardım hü- susunda İleri sürdüğü programı işte bu süretle izah etmektedir. Bu iza. ha göre Marshal Plânı ile Almanya- 'nin kismen silâhlandırılması fikri ay- ni görüşün iki cephesi sayılması, Fi kat, Marshali Plânını tertip edenlerin vaziyeti hu kadar vuzuhla gördükleri de muhakkak değildir. zira başlan. gıçta, önun yalnız bir. “sivii, yar. dimdan ibaret / bulunduğu / iararla söyleniyordu. O tarihte" Marshali PI n bir harp tertibidir., diyenler Sov: yetlerin fikrine hizmetle itham edil. diler. Nitekim Rus propagandası da aynı şekilde konuşmaktaydı. Hakikat gudür ki, — Rusya gösterseydi Marshall Plânı Mahiyette bir plân olmaktan çıkmı: yacaktı. — Amerikanın — Avrupaya Yardım hareketine askeri bir cephe Vermeye mecbur eden, hâdiseler ol- muştur. Amerikan ve Avrupalı müşahitler, refahiın da kendi kendine “Rus tehli. kesi,, ni iyiden iyiye bertaraf etme. diğini anlamakta gecikmediler, Mad- di istikrarın bir çok insanı komü- nizmden uzaklaştırdığı doğrudur; fa- kat Kızilordünün . istilâsı - ihtimali karşısında korku içinde yaşayan Av- rupalıların sayısı da pek çoktü. Bu- nün içindir ki, Amerikalılar, iktisa. di keşmekegin çaresine bakmaya ca. Jıştıktan sonra, fikir keşmekeşine de çare bulmak İstediler. Avrupayı felce uğratan' bu korku nöbeti nasıl tedavi edilmeli idi? At. itidal Jantik Andiaşması böyle bir kaygu- dan doğmuştur. Ancak andlaşmanın esas maksadı başlangıçta — “ittirak,, değli de, Amerikanın Avrupa işlerine fillen alâka gösterdiğini Ispat edecek bazı tedbir Ve tertiplerde bulunmak- tı. Atlantik Andlaşmasının ilk za. manlarda arzettiği - ehemmiyet, as. keri bir misak teşkil eylemesinden ziyade, Birleşik Devletlerin iki harp Aarasındaki hatalarının red ve inkâr olunduğunu göstermesinden ileri ge. liyordu. Artık Amerika, Müntch'den evvelki hareketsizlik ve alâkasızlığa bir daha dönmiyecekti. Amerikalılar, Avrupaya bağlanmayı — vadetmekle, Avrupalıların Rusyaya karşı duyduk. Jarı gebepsiz korkuyu giderecekleri. ni sanıyorlardı. Amerikan — milleti gerbest dünyanın İderliğini — kabul ettiğine göre Atlantik Andlaşması, Amerikan Kongresine Birleşik Dev- detlerin Avrupaya bir. “vaadi,, gek. linde gösterildi. Münevi ve ruhl mahiyetteki bu ha- reketten — sonradır ki,/ Washington ailâhlanma: meselesini ele aldı. Av- rupalılar, Avrupayı imkân dahilin- de müdafna etme hususunda Brük. selde anlaşmıştılar. Birleşik Dev. letler Hükümeti, uzun boylu düşün. melerden sonra, sadece — askeri bir mahiyet taşıyan ” Brüksel - Andlaş- Masının mühtevasını kabul etmişti, Fakat Atlantik — Andlaşması başka oldu: Birleşik Devletler Dişişleri Bakan- lığı Köngreden Avrupaya silâh ver. mek için flk tahsisatı İstediği vakit Avrupaya silâh göndermenin, Ame. rikan askerlerini mahrum etmek iti- bariyle tehlike teşkil ettiğini ve fa- kat Rus yayılmasımı durdurmak ihti. mali mevcut balunduğuna göre böy. le bir tehlikeyi göze aldırmaya değ- diğini söylemişti. Kongre ilk tahsi- sati verdikten sonra askeri makam. lar, Rus tazyikı devam ettiğine gö re köngrenin yeni yeni tahsisatı da reddetmiyeceğini anladılar. İşleri büyük bir ölçüde kavramaya alışmış bulunan ve Rus niyetleri bahı- Ginde en kötü ihtimalleri göze almak- fa olan Amerikan Genelkurmayı her- kesten âzaml bir gayret talep etmek Tâzımgeldiğine karar verdi. Bu ka- rar, Batı Almanyanın arzettiği im. SÜREYYA PAVİYONU: İspanyol Örkestrani, dzsıta TAYYARE Allah Kerim. MELEK 1 — İki Sevgili. #lmaçi Amerikada. DE 1.— Zaterden YESİ Allah Kerim ELHAMRA Aşk Rüyanı, TİYATROLAR 2-Ne Üstün. 2 — Beyoğlu #6 Ankara 00 İstanbul GAZE? Tamir zz Daktldar 600948 K köy sosta Karşıyaka 15086 60s06 Tatanbul. Beyoğlu Anmdolu yakı Ankara İzmir w TRAMYAYI Tennesse” Wünar Amide Zeybekoğlu Tet : d vv nü) YENİ SS TAYATRUSU 2048 de yazılışının 75 inci | ) yüdönümü — vesile | köy siyle b YALNIZ İKİ HAFTA İÇİN LEBLEDİCİ HORMORAGA Opera. Komik 3 perde Bler D ÇUHACIYAN Rayahard”metodiarına göre MUNYM Yen TIYATMOS! Yazan: Refik Kordaz ALULLLH Vah Felsete 'ranslarının KARACA ha BU Münster Anı de yerieceklir! Konfarana türkçe Mibat (Takalm) #lm) — Hayreddin Tav (Galata) izmün ANÖNÜ — İtimat üçükpa: ) — Bultanahmet (Alemdar) — âur (Getikpasa) Beşir Kemal CEmini Sadri YOĞLU: Dellamida (f Avaapaşa (Tak Bporldis (Galata) — Atakan (Şip- / (Hasköy) — Yeni Ture paşa). Üniversite (Şehzadı ür: ŞİKTAS, Şifa) DEKÖY: Sihhat. (Cadıköy) prak tepe — Bostan- Slerkez (Üsküdi KBELİADAL Halk Alsancak (AL ofpaşa) — Ka ANKARA (PL). — 1830 Berbest aat / (Konuşma veya mü- 5. Açılış 've program. — 730 M. 8. Ayarı, — zi — 1640 Türkülerle Folklor. Keziel, — 100 1 Negeli müzik (pi © Haberler. — X00 Baz Haberler. — 105 Kışa şehir haberleri, — 1920 Cax Gzerleri ” sarkilar “gL) — Ki “Tangolar Gi SAA S 2940 Garkiler * Mluzeyyen Bepar lll Re Minör Piyano Konşertosu (pi — 000 Kapanız. /0 gazetesi, 30 Örkestra eserleri (Di 1228 Açılış ve program, — 1230 M &. Aya | Tatanbul K, Türe aai Yeğ, he 1330 Öğle güzetesi, — 1345 Müsik: R. Sak lerden müzik (pi.), İT Açılış Ve programı, — 1400 M. B, Ayarı, — Hrbeş çi raeane 1800 H 1830 İncesaz (Uştak Fan: İL10 Ev kadınının İstediği müzlk (80 dakika) le ingilizce, — 2 nüyor (Dl.) MüSik (30 dakika) 6B M — 1300 Kakiden sevi: 15 Radyo gazı z Ten plaklar (8 dakika) (A& m). — 1n15 B D 2115 Dana müzlei (pl), - 21 ati — Z00 1500 . B. C. Halif Orkestram — (D dakikar (6 Dana müziği (pl). — 1448 Programlar ve Müzeyyan Del Anir Berenatları (30 dakika) (1684 n Açıliş Ve programlar, — 1800 Dans müstet İstedikleri mmüzük 80 dakika) (8 M kânları da araştırmaya sevkeylemiş- fir. Geçen gubatta, Pentagonun nü: fuzlu şahsiyetlerinden biri Washing- ton'u Ziyaret eden bir Alman mü: iyle görüşerek, Amerikan or- dusu geflerinin Almanyayı tekrar si- Jahlandırma esası hakkında bir sene geçmeden karar vermek lüzümüna Kanl olduklarını söyledi. - Böylelikle, Âmerikan Genelkurmayı, Kore har: binden daha dört ay önce Alman me- selesinin en geç 1950 başında halle- dilmiş Bulunması iktiza eylediği fik. rinde idi. Fakat Fransanın — güçlük çıkarabileceğini de anlamıştı. Bu se. bepledir ki, o tarihte, Fransanın Al man silâhlanmasını bizzat teklif et mekle mahirane bir harekette bulu: nacağına Fransız Hükümetini inan- dırmaya çalışmayı niyet etti. Askert makamlar, Kore harbi. nin kendilerini psikolojik bakımdan desteklemesinden de — faydalanarak ileri gittiler. Bu harp, Birleşik Dev letlerin asker miktarını süratle a tırması iktiza ettiğini — göstermişti. Hakikat bütün. belâgatiyle görünü- yordu: “düğmeye basarak harp et Me,, fikri ifiâs etmişti. Netice itiba. Tiyle, bir memleketi adım adım mü- dafan edecek tek bir vasıta vardı ki, ©. da neferdi, askerdi. Bu — itibarlı Washington, Kore macerası başgös- terdikten #önra, Avrupa — Genelkur. maylarının da çoktan beri tavsiye et- tikleri üzere Amerikan ordusu mev cudunu arttırmaya hazır olduğu gibi yine bu Genelkurmayların arzusuna uymak için Avrupayı "Rhin Nehri. 'nin mümkün olduğu kadar değusun: da,, müdüfaaya âmade göründü. Fa- kat elde ne gibi efrat kaynağı var. di ki? Almanyanın insan kaynakla- 'a başvurmaktan daha tabil bir şey görünmüyordu. Diğer taraftan Am Fikalılar, Avrupa müdafaa edileceği. ne göre Batı Almanların — hiç » bir fedakârlığa katlanmadan böyle bir kararın yalnız faydalarını görmeler. 'ne mantığın da müsaade etmiyeceği- ni de İleri sürdüler. Fransaya "AL man silâhlanmasına — taraftar mısı: mIZ, diye bir. sual sormayıp da 'Elbe'yi müdafan etmek için asker kıyafetine girmek — istiyor musunuz yoksa bu İşin Almanlara düştüğü mü fikrindesiniz? , — denilse — Pransızlar vaziyetlerini Belki değiştircektiler. Amerikalıların teklifi, içinde dai- mi sürette Amerikan kıtaları buluna. Gak bir Avrupa ordusu ihdasıdır. Bu, Amerikan bakımından hakiki bir in. kılâp sayılmalı. Amerikan teklifi bir KÜt teşkti edi. yor, yani birbirlerine bağlı bir kaç proje taşıyordu. Bu tekliflerin yüzde sekseni geçen ağustosta Fransız Hü. kümeti tarafından ilham — edilmişti. Pransa, onları kabul etmekle gu fay- daları sağlıyacakt 1 — Avrupanın müdafnası için bu kıtada daimt olarak Amerikan ordu. ları bulunacak; 2 — Geniş salâhiyetli bir. komu. tanlık kurulacak ve bu, Avrupanın Yakındoğu gibi civar bölgeleri için plânlar tertip edecek: 3 — Bir başkomutanlık İsdakı ihdas edi. 4 — Her memleketin sınat tmkân. darına göre ihtisas. bölümleri ayrıl. mak Üzere yeknesak bir silâhlanma üsülü hâkim olacak; — Ortakların mali kudreti esa. aına göre hakiki bir eşitlik sağlana. cak yani her memleket bu işe ger. cek Ödeme imkânları nispetinde İşti. 6 — Müttefikleraram bir komls. yon, ham maddeleri âdil bir mürette dağitacak (0 süretle Atlantik Dev letleri arasında rekabet ve fiyat yük. gelmesi bertaraf edilecektir ki, bu, imparatorluğu sayesinde ham madde istihsal eden İngiltereden başka her memleket için faydalıdır) 7 — Ve nihayet, Amerikan Genel- kurmayının Fransiz toprağı — yahut Pirene hattında değli de Ren ile Elbe arasında savaşmak kararı ka: bul edilmiş olacak. Gerçekten Ame. rika - devlet adamları, Avrupanın mümkün olduğu kadar şimdiki Rus hatları üzerinde müdafnam enasının kabul edilmiş bulunduğunu geçen ey- Iâl konferansında söylediler. Bütün bu tasavvurlar, Amerikan Diğişleri Bakanlığına — Avrupa için pek cazlp görünmekte idi. Ağustos ayında Fransanın onları müsalt kar. giladığı ve hattâ Alman — ordusuna bir kâç Alman tümeninin katılması: a dair olan maddeleri kabul edece- &i sanıldı. Fakat meselenin bu son — noktası hakkında Parise kâfi derecede izahat ve malümat verdiği tahmin edilebi. lir, Bu itibarla gafil avlanan M Pleven, Mr. Acheson'un Alman mese- lesini Bahis mevzuu eden mektubuna mülâyim aayılmıyacak bir cevap ver- di. Artık dâva, bir Avrupa ordusu kurmak değli de Almanyayı tekrar silâhlandırmak dâvası olmuştu. Am Tikan harlciyesi süratle hareket et mek istedi. Avrupanın müdafaasına imdiden sekiz tümen tahsis etmeye Amade bulunduğu cihetle en müsait aavunma gartlarını sağlamayı dile mekte idi. Rus tehlikesinin mahiyeti hakkında edindiği fikir. tesiriyledir. ki, Atlantik Konseyinin eylül başın- da toplanmasından İstifade ederek Almanyayı — allâhlandırma — meselesi hakkında bir karara varmak Iüzumu: na kansat getirdi. Halbuki hükü metler bu Wğe yeter derecede hazır. Tanmış değildiler. Washington, o ba. Kımdan diplomasi / sahasında — genli bir hazırlık devresi - geçirmiş olmak iktiza eylediğini, Fransiz-Amerikan Münasebetlerinin bir çıkmaza girdi- Bini gu günlerde anlıyor. İşte Atlantik Konseyinin son top- lantısında perde arkası, böyle bir manzara arzetmektedir. Biraz daha meharet gösterilmiş olsaydı Konseye Bir Acheson , P ven tasarısı sunü. HİKÂYE Yazan * “Lise Deharme — Böyle bir gecede eve yalnız başına yürüyerek mi gideceksin? Gazetelerde her gün olan rinayet- deri okuyoruz. Sen deli olmalısın, Sevgilim. Pekâlâ, pekâlâ, senin her zaman olduğu— gibi, aklına koyduğunu yapacağını bilirim, Pe- ki, haydi güle güle, seni yarın gö. Türüm camım. Sevgili, bu sözleri dinledikten #onra, merdivenlerden uçarcasına İnip, soğuk, karanlık ve kimse- gikler kalmamış — sokağa daldı. İçine, şimdiye kadar hissetmedi. #i bir korku düştü. Bu, herhalde Bir parça evvel dinlediği sözlerin getiriyle olmuştu. Koşmiya baş Koşarak giderken, uzaktakl fe- nerin altında bir insanın gölgesini gördü” Bu insan korkunç ve ha- h. Celindeki tabancasını ona doğrü çevirmiş, bir. adam gibi geldi. Biraz daha yaklaştı... Oh, çok gükür. Düşündüğü gibi de Bildi. “Bu, sabahın erken Saatinde fik Gtobüsü bekliyen, ufak tefek bir kadındı. Biraz daha ilerleyin. ce bir. papaza rasgeldi. - Kendi kendine, papazlardan daha teh- likeli bir şey yoktur, diye düşün. dü. Onların azı hakiki papozdı. dar, Diğerleri, papaz elbisesi gi- yen bir takım fena niyetli insan. lardı. Koşmaktan nefes nefese kal- mıştı. Heyecandan çantasını, el. divenlerini düşürdü. Biran evvel eve gitmek için, sabırsızlanıyor- dü, Âh, kendini bir evinde gör- YanlıŞirk Çeviren : Türkân Kocatunç geydi. Neden sonra, gaşkinliktan bağka bir yola sapmiş olduğunu gördü. Saat gecenin Üçü olmuş- fu. Birdenbire, iki adamın onu ta- kip ettiklerinin — farkına vardı Kendisini o kadar israrla | takij ediyorlardı ki, — korkudan önüne çıkan İlk evin kapısını çaldı. Fa kat, kapının açıldığını görünce, Böyük Bir hızla hemen yandaki sokağa saptı. Oh, çok şükür biraz önünde Hlerliyen bir adam vardı Onu diğerlerinin — elinden kurta- Fırdı. Bir hamlede ona yetişti ve — Oh, — beyefendi, — beyefendi İütfen —çok korkuyorum— lüt- fen beni evime kadar götürün — İki erkek beni takip ediyor, mu- hakkak bir fenalıkları dokunacak, dedi. — Ve, Üçüncüsü işte karşınız. a diyerek, onu yakalayıp bir yumrukta yere yıktı.Mücevherle. Fini sökercenine çıkardı, kürkünü aldı ve karanlıkta gözden kaybol- G, Tam,o dakikada, o iki adam kö- genin başına — gelerek, durdüler, Birii — Tamam, onu göremiyorum, evine girmiş olmalı. Değil mi? de. &. — Evet, tehlikeyi atlattı. Fa- kat, bir kadının böyle bir gecede yalnız başına evine ' gitmesi, ne budalaca ne delice birşey. — Ben de aynı fikirdeyim. E- ker onu takip edip korumasaydık, Allah bilir başına ne işler gelirdi. Misafirler Berçama harabelerinde BİR SEYAHATTEN İNTIBALAR 17 millete mensup 200 kişi Türkiyeye âşık oldular Havacılar, bu deniz ve kara ıyıhıılniııı çok memnun kaldıklarını bildiriyorlar Şehrimizde toplanmış olan İCAO, Mülletleraramı Sivil - Havacılık Kon- Eresi, Ortaşark Mıntıkavi. Toplantı- Sına İştirak eden delegelere, İzmiri tanıtmak için İskenderün Vapuru- vnn tahsis edildiğini ve dört gün sü- recek olan seyahat zarfında bütün masrafların DEH.Y. tarafından kar- Sılanacağını öğrendiğim vakit tered. düde düştüm. Bütcede tasarruf yap- mak için her türlü çareye başvuru- lan bu devirde büyle bir işe binlerce lira harcanması yerinde mi idi aca» bat Bu sünlin cevabini. seyahate - İşti- rak edince - öğrendim. 'Ve öğrenince de karar verdim ki bu yolda değti binlerce, fakat yüzbinlerce lira har- canmış olsa — yine “yerine masruf" tur. Seyahat, memleketimiz namına © kadar büyük menfantler temin et- Miştir. Filhakika konferansa iştirak 'eden 17 milletin 200 e varan delege- Si bu soyahat sonunda Türkiyeye ve Türklere üdeta Aşık oldular. İzmirde kaldığımız son akşam ve- rilen ziyafette samimiyet, artık elle tutülür bir hal almıştı. Amerikan delekasyonunun / başkanı Mr, Cralg, ziyafetin sonlarına doğru ayağa kal- Biz teknik adamlar, — mühen- disler konuşmaktan pek hoşlanmayız. Fakat burada gördüğümüz hüsnü ka- bül ve alâka, bir dilsizi bile dile me- firecek mahiyettedir.” dedi ve heye- candan gözleri yaşararak samimi bir | konuşma yaptı. Hemen hemen bütün / delegmsyon başkanlarının — konuştuğu o akşam, seyahatin delegeler Üzerinde birak- Üğı tesiri güzel bir gekilde ifede et- mesi 'bakımından, — İran delegasyon başı Dr. Safavi'nin yaptığı konuşma. dan gü kısmı nakletmeden geçemiye. ceğim Casaret ve çalışma, Türk hal- anın esaslı çalışmalarıdır. Fakat bu halkta hiçbir gayrete Ihtiyaç göster. meyen öyle bir kalite daha vardır ki, doğustan gelmedir: — Misafirper- Verlik. Biz bunu zaten evvelden bili. yorduk. Fakat İstanbul ve İzmirde Şeçirmekte olduğumuz — günler zar- fnda daha yakından hissettik. Ber- gama harabelerini görmek için çıktı. fimiz. dağların tepesindeki köylüler bile bizi sevgi ile karşıladılar zel İzmirin güzel manzaraların: dan olduğu gibi, Türk misafirperver. İlğinden de hepimiz unutulmaz hati ralar saklıyacağız. Yaşasın Türkiye, Bu sözler, Adet yerini bulsun diye yapılan iltifatlardan — değildi. Haki- katen samimi ve içten gelme idi. Bu. na, delegelerin kendi aralarında yap- fikları konuşmalara kulak mişafir. ği yaptığım zaman emin oldum. Hepsi de, birbirlerine gördükleri hüs- Ü kabul karşısındaki — hayranlıkla- rından bahsediyorlardı, Hariçte tanınmamamızın kötü ne- tücelerini dalma — hissedip üzüldüğü. MÜZ bir sırada, 17 mühtelif millet mensup 200 e yakın delegenin Tür kiye hakkında bu kadar iyi tesl le memleketlerine dönmesinin. bizi Yazan : Abdi İPEKÇİ için ifade ettiği kaymet izaha muh- taç değildir. * Gaçen hafta, delegeleri İzmire gö- türen İskenderun Vapuru, Birleşmiş Milletler teşkilâtına — örnek olacak bir manzara arzediyordu. Vapurda din, di ark. farkı diye bir şey yok- tu. 200' kişi birbiriyle o kadar sami- bir şekilde kaynaşmıştı ki... Kime e. eğlence arkadası ararken bunun kendi milletinden olmasını düşünmü: yordu. İşte bu kardeşçe hava içerir Sinde birleşen 17 muhtelif devlet de- legeleri gece sabahlara kadar eğlen. diler. Bir Amerikan delegesi bana gunları söyledi: Türkiyeden — bir / şikâyetimiz var; Bizi uykusuz birakıyor. burada © kadar eğleniyoruz ki, her geçen dakikadan isitfade etmek için uyku uyumuyoruz.” İskenderin Vapuru, misafir ağır. İamak için bulunmaz bir konaktı. Hemen hemen hepal bütün dünyayı dolaşmış olan delegeler bu nefasette bir yolcu gemisine az rastladıkları. ni söylüyorlardı. Seyahat esnasında bir gün Lüb- 'nan Delegasyon Başkanı Dabbas, ya- ri elddi, yarı şaka dedi ki: “— Biz havacılar, hava seyahati- 'nin deniz seyahatine — dalma Üstün olduğunu iddim ederiz. Fakat su İar kenderün Vapuru bize iddinmızı de- Biştirmek — mecbüriyetinde — bıraka İskenderunda — misafirlerimizin en gök hoşuna Kiden geç biri de yemeklerdi. Gazetecileri, delegelerle temasımızı sağlamak - için yemekte mühtelif - masalara — dağıtmışlardı. Benim masamda İngiliz, " Amerikan ve Lübnan delegeleri vardı. Hepsi de önlerine gelen her yemeki tadışların- da “hayranlıklarını ifade ediyorlardı. Masamdaki - İngiliz: ' Ben on senedir memleketimden dişarda — bulunuyorum. — Gezdiğim memleketler arasında Türkiye, mide- mi bozmadığım yegâne yerdir. Bu. rada yediğim yemeklerin aynini baş- ka bir memlekette yemeğe güvene. mezdim.” dedi. “Amerikalı da Nâve etti; — Türklerin nasıl bu kadar gü- zel yemek pişirdiklerine aklım ere medi. O kadar leziz yemekler veri- yorsunuz ki tadı damağımda kalıyor. Ben Amerikada, burada yediğim ye- meğin yarısını yemezdim. Bunu size her gün biraz daha Büyüyen göbe- #imle ispat edebilirim.” Amerikalı dostumun pantalonu ha- kikaten daralmıştı. Yazıma son verirken İngiliz dele» gelerinden birinin, konferansın terti. bi hakkında söylemiş olduğu şu söz. deri nakletmek isterim: Miletlerarası bir konferansın mesuliyetini üzerine alan bir devlet, birçok milletlerin delegelerine böyle cömert bir gekilde gerek çalışma! rında, gerek eğlenmelerinde beraberce zevkle konuşmak, münakaşa etmek fırsatını verirse, dünya milletleri a. rasında daha Iyi Bir görüş birliginin doğmasına yardım etmiş olur. İşte Türkiye bunu yapmıştır.