X8 Ekim 1050 İ İ8STANBUL Paris mektubu Almanyanın silâhlanması işinde Fransız - Alman tartışmaları Herkesin kanaati şu merkezdedir ki, Almanyayı silâhlandırma meselesi Avrupa umumi siyasetinin temelini teşkil etmektedir. Avrupanın birleşmesi, yahut ayrılması ona bağlı Paris (Hususl muhabirimizden) — Almanyanın silâhlanması meselesin- de Amerika Ne Fransa arasında çı- kan tartışmaların bu #on günlerde, Paris ile Washington'un her sahada- Ki sıkı işbirliğine halel getirebilecek kadar eiddıyet ve şümul peyda etti- gi yetkili müşahitler tarafından en. dişe ile görülmektedir. Birleşik Devletler Paris Büyükel- çisi M. Bruce de aymı endişeye Ka Pilmiş olacak ki, Başvekti M. Pleven ile uzun bir mülâkattan sonra Wa- #shington'a hareket etmiştir. Ameri- Kah diplomat hiç şüphesiz, iki hü- kümeti ayıran görlş farklarının pek cidât olduklarına hükmetmiş ve me- eleyi çıkmazdan kurtarmak üzere Mir. Acheson'la görüşmek kararını vermiştir. Vaziyet bir kaç günden beri daha Kötü bir şekil aldı. Zira, Amerika tle Fransa arasındaki — konuşmalarda başlangıçtan beri hâkim olan vuzuh- suzluk, vakit kazanmak gibi belki de Ayi niyetle takip edilen bir maksadın neticesi olarak sanki mahsul muha- faza edilmiş bulunuyor. Gimdi ise Washington sabirsizlik 've Paris de asabiyet göstermektedir- der. Fransız Bakanlar Kurulunun dört asat #üren son toplantısı Alman si- Tâhlanması hakkında Fransız-Ameri- Kan ihtilâfına hasredildi. Herkesin Kansati şu merkezdedir ki Almanya- yı silâhlandırma meselesi Avrupa u- Tumf siyasetinin temelini teskil et- mektedir. Avrupanın birleşmesi ya- hut ayrılması ona bağlı. Fransiz umümt efkânını ” bugün kaygılandıran meseleler arasında en mühimmi odur. Haltuki Paris Hü- Kümetinin başında bir hayli çetin dâvalar daha var: Çin Hindistanında yazlyetin kötüleşmesi, seçim kanu- nu ile anayasa kanununun gözden Beçirilmesi etrafındaki münakaşalar gibi. Hele bu son mesele, M.R.P. Par tsinin kabinedeki Azasını çekilmeye bile sevkedebilecektir. Parisle Washington arasındaki mü- zakereleri * iki sağırın ” konuşmasına benzetenler oldu. Sualler ve cavap- lâr birbirine karışmakta, hangi ce- vabın hangi- suale memekte idi. e: Washington'da ifade edildiğine gö- ye, Avrupanın müdafaası için lâazım olan tümen miktarının elliyi bulma- & Üzerinde herkes müttefiktir. At dantik Andlaşmasına dâhil devletle- rin müşterek gayreti sayesinde aza- mi kırk tümen vücuda — getirilebile- cek. Buna nazaran ” Amerikalılar Fransızlara şöyle bir sualde bulunü- yorlar: "Ön Alman tümeninin kurul Ması esasını kabul ediyor musunuz?, Paris buna doğrudan doğruya ce- vap vermiyerek, geçen ağustosun T sinde gönderdiği iki muhtırada her devletin - kendi müdafaasına — tahsis ettiği kaynak ve asker mevcudunun bir araya getirilmesi teklifinde — bu. dunduğu beyan ediyor ve böyle bir iştirake Amerikanın razı olup ölma- dığını Washingtondan soruyor. Washington ise sabırsızlık göster mekte fakat Fransanın bu sualine Cevap / vermemektedir. - Alman — tü menleri meselesini tekrar ele alıp diyor Kit “Almanyanın iştirakinde zarüreti siz de tasdik ettiniz. Öyle ime 6 ilâ 10 Alman tümeninin vücuda getirilmesi hakkında — müşterek bir prensip kararını neden imzalamıyor- Paris şöyle bir mukabolede bulu- nüyor: Avrupa ordusunün kurulma- # Üzerinde ameli bir anlaşmaya va- ait olduğu bilin- (BİR ALMAN KARİKATÜRÜ) Stalin Kuzey Kore Güt... Müzaffer oli yılmadığına göre, henliz mevcut ol- miyan bİF orduya Alman tümenleri katmaya kalkışmak, işi başından de Kil de sonundan yapmak demektir. Bu tartışmalar düne kadar cere- 'yan ediyordu, fakat bugün sona er- miş bulunüyor. Çünkü Amerikanın kati kararını verdiği ve bu kararın, Atlantik Konseyi toplantımı tarihi ©- Jan 28 ekimden yirmi dört #aat son. ra ilân edileceği - anlaşılmaktadır. Zira kasımın 7 Amerikan Kon- gresi üyelikleri için kıami seçimler yapılacak - ve bu seçimlerin neticeni kongrenin siyaseti Üzerinde tesir le- ra edebilecektir Fransa Hükümeti de — diplomatlar arasındaki bu. konuşmayı — kesmiş, fakat doğrudan doğrüya — müzakere etmek ve noktal nazarını kabul - et- tirmek ümidiyle Waahington'a M Tüles Moch ve M. Petache'i gönder- meyi düşünmüştür. Bakanlar Kuru: Tu, diğer taraftan, Alman silâhlan. ması meselesinin tablatiyle meclist Börüşül akat gerek bu Meseleyi gerek milletlerarası vaziye- ti güçleştirecek esas tartışmasına ne de tartışmanın oya / bağlanmasına meydan. verilmiyeceğini kararlaştır. Şimdilik, “—Amorikaya — gönderilen İKi devlet adamının - orada müdafan edecekleri Fransız noktal nazarı şu: dur: Almanyanın batı savunmasına işti. raki (Fransa, “Almanyanın silâhlan. man,, değil de “iştiraki,, sözünde x- rar ediyor) bir “bütün, Ün bir par- çamdır. O “bütün, de - Avrupadır. Almanyanın - öteki Avrupa devletle- riyle birleşmesi, zamanı ve aaati ge- lince tanzim edilecek, yani Avrupa topluluğu iktisadi, mali ve makeri sahalarda kati şekil ve nizamını al- dığı vakit. Amerikan Kongresinin, Alman #i- Tahlanması esasi kabul edildiği tak. dirde batı savunmasına ayrılacak 'tahslaatı daha kolaylıkla kabul eyli- yeceği iddia olunuyor. Böyle olaa da- hi, ilk merhaleyi teşkil etmek üzere Avrupanın iktisadi ve aakeri kallaıne Masını ihmal etmemek Jâzım gelir. İşte, Fransız noktal nazarı budür. ve yelkili çevrelere göre Fransanın endişelerini — göstermektedir. Gerçekten Fransa, Alman sanayiinin kudreti ve Alman Milletinin teşkilât Çılığı sayesinde pek - çabuk bir. AL man askeri kuvvetinin Vücut bulma. Sı; bu küvvetin ergeç müstakil ol ması; Bonn Hükümçtinin kömür - Ççelik poolu projesini kendi tehine çe- virmesi veyahut iddin ettiği hakları elde edemeyince reddetmesi ve niha- yet Amerikanın — kudrtli Alman tü menlerini kurulmuş görmekteki ace- lesiyle, Avrupanın başlıca müntahsi- N göziyle baktığı Almanyaya - terel. han mali yarlımda bulunması ihti- mellerini endişe ile gözönünde tut maktadır. Fransanın kaygımı şundan ileri ge- liyor: Avrupanın iktisadi bakımdan şmesi hakkındaki gayretleri ne- ticesiz kalmış: öte taraftanı İngite- re böyle bir birleşme fikrini daima reddetmiştir ki bu da, Amerikanın a: celesini, sabırsızlığını haklı gösler mektedir. Fenni bahisler Silâhın geri tepmesi Gelecek sefer tavgan avına gittiği- nizde; kurşun, lıya saplanırsa, kabahati tüfeğin ge- Ti tepmesinde bulmayın. Zira İlim, bunün böyle olmadığını ispat etmişe tir. Amerikan Western Fişek Fabri- kası Araştırma Lâboratuvarında son yapılan tetkiklerde geri tepmenin, kurşün namluyu terkettikten sonra olduğunu göstermiştir. Bu tecrübe için, ümümlyetle ave da kullamlar Winchester Model 94 bir tüfek seçilmiş, husust işık teti- batı ve 00000003 aaniyede resim çe kebilen hususl bir fotoğraf makincst kullanılmıştır. fik hii, saniyede 671 metre olan 30-30 luk bir mermi ile ateş edilmiş- tir. İnsan omuzundan ateş edilirken mevcut gartlara benzetebilmek üzere Pçik, Üzerinde Jâstik sünger olan ve çelik bir yayla İleri geri hareket edebilen bir çelik levhaya dayanmış, namlu ise, sert İâatikten bir silindir. Üzerine oturtulup önüne, tüfekin ge- Fi tepme emnasında namlunun kalke mamni/ göstermek — Üzere iki #iyah akala konmuştur. Tecrlibe için kurşunün tam- yölü Üzerine, iki civata arasına bir çelik tel gerilmiştir. 1 numaralı resimde namlu ucü ve gerlli tel gözükmektedir. 2 numaralı resimde kurşün, nam- Ju ağzından 5 em. uzakta olan teli koparmaktadır. Görüldüğü üzere Fi tepme daha yoktür, 8 numaralı resim, kurşün namlu ağzından © metre uzaklaşmışken çe- kilmiştir. Namlunün geri tepme ne- ticesinde alyah — #kaladan takriben 19 mm, yükseldiği görülmektedir. Gelecek — sefer ava — gittiğinizde, tavşan yerine çalıyı vurursanız, kar bahatı gene geri tepmede bulmayın! Şiar UYAN Ü. G Van Gögğh'ün akıl hastahanesinde bulunduğu zaman yaptığı bir resim. Akıl hastalıkları kongresinin Paristeki resim sergisi PARİSTE toplanan / Milletlorarası Akıl Hastalıkları Kongrosi, — bu yıl çok alâka Verici bir sergi ile ka> pandı. Eainte-Anne Hastahanesinde açılan bu sergide yirmi kadar millo- tin akıl hastaları tarafından yapılı mip resim, heykel Ve desenler göte- rilmektedir. Berginin ikt bakımdan / büyük bir ehemmiyeti vardır: Akıl hastalarının yaptıkları resimler marazlarının bir İfadesi olmak bakımından tıbbi. her- hangi bir test olarak — iliilendirdiği gibi, deha İle delilik arasındaki mü- nasebet ve farklar, hAİA kesin olarak tesbit edilemiyen — modern sanatın tarifina de yarıyacak mükemmel bir vesikadır. Bergide İki türlü resim göze çar- piyori Hastalanmadan — önce resim yapmamış ve hastahanede Vakit ge- çirmek k çizen hastaların resimleri ile, —meslekten ressam 6- lup da sonradan delirenlerin eserle- ri. Resimler arasında muhtelif akıl hastalıklarının muayyen iz Ve dam- galarını bulmak mümkündür. Mese- J tüali sistemli bir gekilde, birbiri fle hiç ilgisi olmayan ve teferrunta kaçan küçük. şekillerle - doldurmak, gizofren hastalarının resimlerinde gö: ze çarpan ümumt bir. temayülldür. Bunün en parlak misali; meşhur dan- Söz Nijinky'nin kompozlayon gayesi gütmeyen hendesi / figüirlerle kabtı bir resimdir. Aşağılık veya Üstünlük kömplekslerinin, cinst sabit fikirlerin resimde izlerini görmek de mümktm. Hastaların rüya Veya — kâbuslarına, korku veya arzularına gekli vermeğe gayret ettikleri de göze çarpmakta- dır. Böylece hakikate uymayan aca- 1p ebat ve nispetlerle — hayali hay- vanlar, dalma tekrarlanan gekli ve- ya çizgiler, helezonlar, alevler aşırı ve ahenksiz renklerle ifade buluyor. Resimlerin tekniğine gelince: Bu- nun akıl hastalığı İle hiçbir. tigte olmadığı, hastanın — hastalanmadan önce edindiği resim terbiyesine güre değiştiği meydandadır. Nitekim dok- torlar p bakımından — resimlerin renk Ve tekniğinden Çok, mühteva Ve Mevzüu hastalığın teşhisini koy Mağa kâfi gelmese dahi, hasta u hün serbestçe bir / ifadesi, bir nevi yazılı palkanaliz ölmak bakımından Çok kiymetli birer vesika olduğunu kabul etmektedirler. Resim tekniş aahip olmayan hastaların eserlerin. de, bir iptidaflik göze çarpmaktadır Bunlar çocuk resimlerini, tarih ön- ceki çağlardan kalma mağara resim- derini, hattâ bazan Girit, Bizans ve- ya Zenci sanatını andırıyorlar. Bun- Jarın arasında Parisin bazı caddele- rinde ve bizde de Galatasaray bah- çesinin düvarlarına — dayalı olarak teşhir edilen, renkli fotoğraf nevin- den, tamamen Üslüpsüz — kromolar da vardır. Fakat asıl mesele, sanatkârın has- talandıktan sonra sanatında geçirdi. &i değişme ve gerileyip gerilemediği meselesidir. Bugün yeni resim, sanı tıh gelişmesini tam takip edemiyen iInkanlara göre iptidal — mağara re- simlerinden, çocuk veye delilerin çi- zebileceği gekillerden pek farklı de- gildir. Meselâ sürrenlirt resfamların birer kâbusu ifade eden hayvan ve- ya insan desenleriyle — delilerinkini birbirinden ayırmak güç oluyor. Hat tA Lombroso gibi - büyük bir ruhi- yatçı, dehanın saraya benzer bir ruh tepevvilşü — olduğunu dddia etmekle, ruh marazlarının #anatkârı verimit, yaratıcı bir duruma sokup sokmadı: Bi meselesini ortaya atmıştır. Sanat yaratmak için sanatkârın bütün im- kân Ve kuvvetlerine aahip olmasını gart koşmayan bu görüşü çürütmek bakımından Sainte-Anne Sergisi par- Jak bir delil dahadır. Sergide Hili e Stphenson izminde iki İaveç resen- minin eserleri, sanatkârlar şuurla- Ayşe NUR rını kaybettikten — sonra, sanat tekniklerinin de gözle / görülür bir geklide — tereddiye — uğradığının ve renkle çizgi bilgileri tuallerini gekii- iTle kaplamağa devam ettiği halde, kompozisyonda bir. çözülüş, resmin fikri ifade kıymetinde de bir çökün- tü sezilmektedir. Deliden dâhi olmaz, buNA Şüphe yoktur. Akat tezi kabul edenler, en başta Van Gogh'u ilert sürmektedirler. -Van Gogh, — sanat dünyasını sarsan en güzel eserlerini tamarhanede iken / yaratmamış mi- diF? Onün, İnsanın iligine işleyen o sarı güneşleri, alevler gibi fışkıran servileri, mgara dumanı gibi kıvrılan bulutları, deli resimlerinin özellikle. vini Hatırlatmıyor. mu? Böyle düşünenler ufak bir takdim 'tehir hatam ile yanlış bir yola dal- miş kimselerdir. - Van Gögh, Mas- passant, Nietsche, Baudelatre ve da- ha yüzlerce dahi sanatkâr, delirdik- leri için dahi olmadılar, dahi olduk- Jarı Ve dahi sanatkâr fazla hastalığı ve özelliği yüzünden cemiyette datma bir ıistirap İçinde yaşadığı icin delir. mişlerdir. Hangi devirde olürsa olsün gana- fın ana kanun'arı değişmez, Sanat Oatün bir. müvazene ve intizamın, küvvetli bir şuurun ifadesidir ve ruh hastalıklarının Paristeki resim ser. KİsL de, bunün Böyle / olduğunu bir daha İspat etmiştir. SARI ALTIN DİYARI AYVALIK KİTAPLARIN yazdığına göre Ay- valık, korsanların. saldırganlığın- dan Kurtulmak için, Midili Adaz dan göç etmiş Hiristiyanlar tarafın dan 17 ol asrın başlarında kürül müştür, Yunanlılar büyük bir servet kay- nağı olan bu memlekete; “Cydonla” Ayvalığın elence karşılığı—. dar- ler Ve burayı / “Anadolunun Parlai' diye tanırlardı. O zamanlar, “Oydo- afa” yâni Ayvalık, mühtelif irkiara | mensup 36-40 bin kişinin Egede kaye naştığı tek yerdi. Şimdi 10 bin kağar nüfusa malik olan bu kasaba; Ül te vükü bülanı deprem ve ©47 den beri devam eden Boğa yılanı ve aziz dostu 17 aylık Birmanyalı bebek Rangun, 6 (Hususi) — Bundan 1: y evvel Birmanya çiftçilerinden b Finin yeni doğan çocuğuyle, bir boğa yılanı arasında — arkadaşlık başladı ve bugüne kadar da hâlâ devam et mektedir. Çocuk doğduğu Kün, damdan kayarak doğrü beşiğin girmiş ve bebekle birlikte yatn Etraftan gelenler boğayı kovmuşlar —Birmanyalılar der—, boğaları” öldürmez. fakat sadık dost teki miş, hasılı bir türlü mamışlar. Bu hâdise 17 aydır devanı etmekte ve yılanla çocuk kucak kü- Cnfa sevişmekte devam etmektedir. der. Böylece —allenin bir ferdi olan boğa yılanı, haftada birkuç p Mene, döğrusü bulunmaz bir arkada; olucak. Dev sarnıç gemisi Birleşik 00 * bir yağ g İsml “Atlantie Senman” olan bu gemi | 41,017,200 litre petroj alır Eylllide teslim edi. At Jantic Seaman” Birleşik ika ile İran Körfezi arasında — seyrüseterde bulunacaktır. - Uzunluğu 108 metre olan bu gemi, Atlantic Refining Com- pany Gaz Şirketinin hesabına Jersey eyaletinde Camden şenrinde New-York Shipbuld tarafından inşa edilen Üç kardeş ge misinden biridir Amerikan — Bahri göre, bugün dünyada 24.263,000 ton. Federasyonun! Tük 2,000 yağ gemisi — işlemektedir Bunları lldır, I n 461 1 Amerikan 'bandıra || —1 — BAŞSAĞLIĞINA GEl Octave-Fenillet sokağı; komşi dört sıra miş bir sokaktır. rak deryasına katışan yözüü, bu. tenha, küşesi, olmaz. Bahçelerinli saklanın. gizlenmeye ler; bu yeşillik akını aya pek hevesii 4 'Tdir. Köylük yerler bu yoldan, — e da binde bir, — Iyi dövülmemiş toprağı sıçrata Sıçrata, bir aç konak araba> iyle, taklara do e çıkmış at meraklılarından baş- K, yek gaçen, l Hi öşenine düşen ev, he tün pencerelerinden hop bu ağaçlık denizini görür. Bir ta- rafında başlangıcı, öbür. ta sivri çam. İarı; k ürları, yaşlı çınarları ile aa. Ka fa, güNü dinlendirlei bir yer? Gelip geçenler bu eve neden mi — Jagiea aldırış etmezler ? Beben hepsi v " bol bol İti Birinel kattaki bir. pencereden tan Madam Chenevray; caddenin manzaraya, şu. haziran. yüntnün Üzisiz kalarak, sade aşalıya, bab te çocuğu, dü. Arada bir İN beraber — pencen ertii, Di ve pok aldırmıy asıyorlardı. Ölümün uğradığı bu Ne âni, ne müthiş, no Madam Chenevray, kız k el bir şekilde ki, bu val ç merhameti bile, bir kadın — Madam Monre bir tramvaya çarpınıştı. Ölüm, © yakit gülen o İç açıcr yüzüne Tendiği bir (alih, İK üç saniyenin nakibe dönüverdi. İKi Ki kardı dmca; birbirleri erlerde yaşamaya tutkun oldukları ağı o güzelii ü Üilekderinin, dunların vek sevişirlerdi. kisinin kismeti de denip, harklandılar, Marthe, yani abla; Tay'e vardı. bir. takım 'hem de müdür N MİSAFIR — eLEBİ korunu kestane ağnçli Burada/ oturanların hayala atilip mecliste mühim bir mevki kasanmış genç vo- Alemin nararında, atını ilerdir Üüükaciyle — evlenince, içine sindirebildi. Jlaki kuvvet, Bacanaklar da, karılarını çok sevdiklerinden birbirlerine — YAt cilvesi, bütün bütün yakit vaklt başıni Ürü — yağlandılar. Buü siki fiki ahbaplik, her İkisi için bayırlı oldu. — Içi kapanık Kadı "e ol haline, yesil Yalner, aile hayatından, bir. Ktan zevkal Allece uğradıkları ahi üzelliğine tamamen — S ztam bünyesi, banite kaçan tabl metanet göstermeyi: 'ceye bakıyordü, | Hemen — Sölenmeye meyyal olan Chenevray, vi fattıktan — Hette'e anahik etmek içi gerdivenin dibinde öyn — Sara kendini dölüdizgin “anndalye hursina,, kaptırmış bar M. Mönrevel'i, tam Ük kana — göz Külak olür — Sanağına bu Ürüntü ve hururmdük Üryaklsı Yaha, Yatıntıı — meellse koşun çağırimışARI. len ayrılmadığını hatırlat. Giye sesleniveriyordu. İKi aile, uzün bir zaman, yakıncacık evlerde oturdu Kâra kal aa ibizeleri — Her gü birbirlerini g Mathilde, ahlasından uzak düş AYanlışınız. var. Karımı merdeyse döner. Otomobiline bi- yARaEKera Yü ÇGler — memek için, caddenin kaepı tas büyük' bir ev füte — nerken ei ear ediyordu. Ortaya; ai or. kahkabaları, çğlıktarı — Musu, dlirıc Başka sebepler, deliler. sürüyo 'evde; hayat yins 'de de Yalnız, bir seneden beri — her ne hikmetse — Marthe- Hliç. hasırlanmadan, — alıştırılmadan, — dipsiz, n a rlaRİAFInı Miçe sayıp, Kocasının alyasi. vaziyetini öne n — bir müraba İltilip yuvarlanmıştı. İnanmamak çeresin v söğil Ferek, Farikin tam göbeğinde, çok cani, harekelii bir v ürtülahllmeye velteniyordu. Madam Che h d sb te; Pare Mo u taraflarına güç — elmişti. M. Monrevel'i Dü korkü altında, bir. duha ni Kaybottnleti, Hat öne — İGSE bir nazır gibi, e Ormanı divarı 4 hacakma, ezilip c ı Karmaında, Parisin Kel- — tu yerde, “üekallde ÇekllemiyeceBini, #öyleyip dürmüştü. kanıssna geçin, hep ötünün $ oDÜ e hizli hai Kelen — Bu uzaklaşma, Marihe'n pek zor geldi. Kız kardeşine, — K Müretiyle, eyan ve Ginnet kasırgasımı yatıştırı ürel, o şirin yüzüne fer — “Küçüğünen karşı'anncn bir müuhabbet ve kayranlık. besla Kondi yelaine, cuma dalmak İçin - sustuğu zaman — da, aamamıştı. Herkesin lm: — di Mathilde'den'dört yaş büyük bi enişteri Cünde yürekler acisi bir — Yün olsün diye —— kucağıma 'almın A Göyüyte eeet KAti B dd BAD GS vekitten aei Steti Bik sik, hargin, bürük kaçan bir senle; Küçük yaşta annsız ka- — YüNKeÇeEMemişti — in “onu “bon z diye lâve cöle Üntelile "karlı Üstelik, ket kardeşindeki © Allah vergisi cazibe büyüsür — yor. nda ne, — ağa dili bağlanmışçasına — tutulmuştur. Abla,. dert hilde'in, Grenoble'de sarışın güzeli, tâptare çehresinden, — Insan —x yeminleri. büshütün tut ı Bezip görmek kusüsunda akıllı. fikdeli, ha. rından, ölen yâre am blr Kasmaş yalnız İKi — zar hazıreik cevaplar bulmaya gelince de kâfircesine uyanık — ait bir şeyleri kurtarın kopurmak İstermiş gibi bir iştiyakla " bol bel faydalanmayı bilir; — daha güzel, daha — onu dinliyor, bep dinliyordu. ıktı Ve az bir ara ile ev li — ablayı, her gittikleri yerde sönük bırakırd , İçİ yana yana şu sünli Bo Kocası tara beğenilmek ve kakin sakin Çocuklu. —i maden. girketlerinde hem — rımı büyütmek hazzı İçinde, ruh açlığını Eiderebilen Madamı — Acaba mesat muüydü, dersiniz? olan M. Etlenne Chenev- — Chenevray; kardeşiyle mükayesede hiç hir Üstünlüğü Ve cevabi. beklemiyordu. etmezdi, 'Devamı var) Kavuştuğu büyük 4 Monrevel İle — sefüret Ti ŞİfA. verle Henry Bordeaux Düşen Maske Mebrure Alevok İ Çeviren : bir tenir yapıyordu. irdeşi Mathilde, kâtipliğinden #onra kiyani vücüdü, yaldı yordü. Kendl hinden şu düşünceyi Kalmış, bi Kendi. kavlince, ne l saçları, he ince urun boyi geçirtm Galiba Mathila'e niç bakmamış!,, mak icap edince de, kalbi ki Tirip, Kürlü diller döküyordu. ikincl plâna geçmekten 'kuda İştesine destek yüreğine HD Silik kalmaya bakı- YüzüNÜ Kazartınış, xih- “ADTAL Mi medir! gi kibir, azamet et hazinesii İstediği aa thiş telii bet küraüsünde Genç, Kürel bir önünde, adam, akandan art: Telâketini la: Ahmet Yorulmaz kuraklıklar yüzünden; —Üstad Re- fik Halldin Ayvalık için yazdığı ve YENİ İSTANBUL'da neşredilen bir yazısında dediği Kibim— hara- bezar tesiri yapmaktadır. Mütecaviz korsanlardan kaçan ve Ayvalığın — kurucuları ölan Hirleti. yanlar, uzün Ve yörucü çalışmaları netloesinde; 17 nel msrın muhteşem, ender rastlanır bir sefahet — gehrini, “Oydanla”yı meydana getirdiler. O devirlerde, bir sefahet şehri o- duğu kadar, zeytinlikleri mümibit o- lan “Cydonla”, senede 1 milyon ök- ka gibi mühim miktarda zaytinyağı istihanl ederdi. Civardaki diğer kasabalardan, ta- bi güzellik Bakımından daha Üstün olan bu yere; ilk defa kuzey yolün dan şehre giren bir yolcuda metrüik binalar “Harpten — yeni çıkmış bir gehrin varoşları.” hissini uyandırır. Bura işçileri, 1 müyon küsür bin yüN ağacının — 3-4 seneden beri müstahsili tatmin edtei bir. gekilde mahsul vermemesini öne sürerek bü- Tet etmektedirler. Ekseriyeti teşkil eden Ve zamanında ellerindeki bir kaç ağacı zenginlere satmış olan fa kir halkda; “Ayvalığın iktisaden öl- müş olduğu” fikri uyanmıştır. Kaşın iptidalarında — faaliyete ge- çen 17 büyük sabunhane, 12 zeytin. yağı fabrikası ve 10 kadar da mene gene, yüzlerce işçinin barındığı, ge- çimini temin ettiği, çok şubeli mu- azzam bir müesseseye benzer. Mepnleketin başlıca iki derdi Var: Su ve işik. İşik meselesinin halli 1- n ilk adımlar atılmış, makinelerin dk partisi gelmiş ve aantral binem sına da başlanmıştır. Su işi de, İller Bankasınca ihale edilmiş — olup, ya- kında fanliyete geçilecektir. Büğün Ayvalığın; — sihhi, beledi, Kültürel tesileri hiç denecek kadar azdır. İmar edildiği takdirde; emsni- Z ve tabil güzellikleriyle turistik bir Kasaba halini alabilecektir. Ayvalığın her yal istihsal ettigi yağlar; TTürkiyenin dört bir tarafı- na dağıldığı gibi, kokulu sabunları Bütün bunlardan sonra görülmete değer bir Çamlığı vardır. O çamlıi ki, İstanbulün — Heydelladasını bas- tıracak kadar müstesna bir güzellik &e sahiptir... Çamlık koyunun karşik sındakl ada —Tmarhane Adası-—, yazın gürüp — vakti —Üstat Rerik Halidin. tabiriyle— “,.Walt Disney in Fantasia filminden bir. sahne"ye benzer... Çamlık; her türlü konforu: haiz. gazin; de, emsalsiz güzeliikle iyle her yahi hayran birakmığ bir. mesiredir. Nasıl ki, Bursa ve Adana beyaz al seye tin gehri ise; — Ayvalık da İstihsal ettiği nefis ve nadide zeylinyegtariye le SARI ALTIN DİYARIDIR,