Sayfa 2 £ BUNDAN üc sene cvvel. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, ” Pransada iki, Almanyada beş, Amerikada bir çok nümüneleri bulunan “Gazeteel- İik Enstitüsü” nün bikde de ik tat bikatını görmek istemiş ve Üniver. siteye bir müracaatta bulunmuştu. “Cemiyet'in - tezkeresinde göyle de- | miyordü: “Memleketimizdekt matbu- at elemanları hep emprigue olarak | yetişmişlerdir. Ekserisi, muhbir. ola Tak güzöteye girmiş, zekâsiyle ve fa- | Glyetiyle zamanla mesleğinde tema- yüz ederek tahrir müdürü olmuş ve İmkân bulunea da re'sen gazete ç- kararak, — gazete ahibi. - olmuştur. Memlekette matbunt — mücasesesinin Tüzüm Ve ehemmiyeti hakkında umü- l bir kanaatin uyanmamış olması, mesleğin istikrarsız — bulunması ve ekseriyetle meraklılar için önü ka- Pali olması dolayısiyle — gazetecilik Fağbet görmemiştir. Halbuki, okuma yazmanın memlekette artması, de- Mokratik inkişafın bir emrivaki ol ması, — gazeteciliğin bu süretle hür bir meslek halinde tanzzi edebilmesi Amkânlarını da açmış bulunuyor. Bu İnkişaf ancak mesleğe kiymetli ele manların fitihakiyle mümkün olaol. Jir. Kurulmam mutasavver olan Ens- titü, bu bakımdan mesleğe büyük hitmetlerde bulunacaktır.” Bu müta- İanın arkası sıra “Cemiyet” okütul- ması gereken derslere ait düşüncele- Fini zikretmekte, — Üniversitenin bir aN evvel alâkasını görme / dileğinde bulunmaktadır. n Bu dileğin izhar edildiği ânda, Üni- versite muhtar bir İdareye - kavuş- Muştu. Yani, mühtariyetten evvelki hukuki düzen yetine, muhtar ünivı #itenin kendi eseri olacak düzeni or- faya koymak lüzumu hâsıl oluyordu. Bununla beraber Üniversite, “Gaze- teciler Cemiyeti” nin — müraenatini, 'Biraz da kendisinin düşündüğü veya Güşünmeye mecbur olduğu bir şeyin ortaya konması şeklinde — karşıladı, fik iş olarak Edebiyat, Hukuk ve İk- tısat Fakültelerinin düştünceleri #0- Tuldu. Bir müddet sonra bu (ç rapor Senato toplantılarında ele alındı. Bir terkibin yapilatiilmesi için kurulan Senato komlsyonu, ertesi sene bir ta- Timatname taslağı İle işini bitirdi. Tetkik işihin Hihayet sana erdiği gazeteler tarafından halk efkârına haber verilirken, vücude getirilecek enstitü'nün idaresi meselesi beklenen gerçekleşmeyi bir müddet daha ge- ciktirdi. Mücssese, Üniversiteye bağ- Ha Müstakil bir “mektep” mi olacak- fatf Bu dürümdü mezunları Üniver- site mezunlarının hukukuna sahip 6- Jabilecekler miydi? Fakültelerle veya bir faktilte ile ilgisi neden ibarettir? Bu gibi sorgular baş gösterince va- Tılan netice gu aldu: Kurulacak ene- titü, hiç değilse flk zamanlarda belli Bir. fakülteye bağlı olmalıdır. Fa- Kat hangisi? İşte oldukça uzun bir müddet, bu #ualin cevabını vermekle geçti. Yabancı memleketlerde bir nü- müne mevcut / değildi. - Fransada Gazetecilik Mektebi “Yüksek Etüd- der Mektebi" ne — bağlıdır. Alman- yada Üniversite içinde — müstakil bir — enstitüdür. —Amerikada — ise bir çök gazetecilik mektep ve kolej- Jeri başlıbaşına bir âlem teşkil edi- yor. Bu durumda kendi yapımıza gö- Te bir karar vermek zarureti ile kar- Aılaşıldı. Enstitü ile alâkası olabile- cek Edebiyat, Hukuk, İktisat Fakül- telerinden hiç birine bağlanmak için akla gelebilecek sebepler aynı dere- cede küvvetli idi. Nihayet İktısat Fa- kültesine bağlanma Üzerinde ekseri- 'yet hâsıl oldu. Şimdi urulan Gaze- tecilik Enstitüsü, filhakika bu fakll- teye bağlı bulunmaktadır. Söyle böyle iki senelik Senato ça- Tışmaları İktisat Fakültesine devre- dildikten sonra meselenin yeniden 14- denmesi gerekiyordu. Benebi memle- ketlerdeki gazetecilik enstitlleri hak- kında ecnebi ve yerli elemanlardan elde edilmiş raporlar, yol gösterici Gazetecilik Enstitüsü kuruluşu münasebetile ün Yazan : Fındıkoğlu Z. Fahri İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden fikirleri muhtevi bulunuyordu. Niha- yet bu seninin flk aylarında Senato, İkülsat/ Pakültesi Profesörler Mecli- gince hazırlanmış talimatnameyi ge- reken tadiller ve ilâvelerle kabul et ti. Şimdi gazetelerin — haber verdiği Kürülüş, işte bu. bazırlıkların mah- sulüdür. m Gazetecilik Enstitüsü, bu dera yilı başında Üç çeşit talebe kabul ede cektir: 1 — Ünlversitenin — Hukuk, Edebiyat, İktisat Fakültelerinde © #asen kayıtlı olanlardan arzu eden- ler: 2 — Doğrudan doğruya Enstitü derslerini takip edecek olgunluk dip- Jomasına sâhip gençler; 8 — Gaze cilikte iki sene çalışmış, meslek t #ekklllerince Enstitüye tavsiye edil- miş olup herhangi bir sebeple lise mezunu olmayanlar. Bunlardan üçün- Cü zümre, yalnız 1950-1951 ve 18 1082 ders yularında bu imtiyazdan faydalanabileceklerlr. —Bu duruma göre umuml olarak Enstitü, Üniver. siteye giriş şartlarına sahip olanları kabul edecek demektir. Bununla be- raber müddeti yalnız iki sene olan Enstitü derslerini, muhtelif faktiltı derle alâkası olmaksızın takip eder ler, Üniversiteyi değil, yalnız Ensti- tüyü bitirmiş sayılacaklar. N w Enstitü dereleri, Senato tarafından gereken ehemmiyet ve dikkatle ee alınmış bulunuyor. Her Üç fakülteyi alâkalandıran maliye, soayoloji, coğ- rafya, İktisat, mödeni hukuk.. gibi klâsik derslerden başka (Sanat ve edebiyat — meseleleri), — (Dünya ve memleket meseleleri), Cihan ekono. misi), (Halk efkârı psikolojisi).. gibi Enstitüye mahsus dersler yanında u- mümi ve milli gazetecilik tarihleri, mükayeseli, matbuat hukuku, gaze- tecilikte yazı nevileri.. gibi menlekt öğretime de yer verilmiştir. 'Tedrisat bir. taraftan * h fakültelerin arzularına, diğer ta- raftan garpta ve Amerikadaki ben- 'zer teşekküllerin programlarına göre düzenlendiği için imkân — nisbetinde objektif ihtiyaçlara uygundur. deni bilir. Tatbikat, gereken ilâve ve 6i sütmeleri daha iyi belirtecektir. v Bizde gazetebllik, programı ve ted. risatı olmayan bir mektebe çok börçlüdür: Bâbiâli Mektebi. Bu mel tebin benzeri her memlekette var- dir ve bir bakıma hakiki gazetecilik mektebi de budur. Fakat empiriğne bilgilerin, sistemler ve nazart malüma tın pratik hayatta kuvvetlendirilmesi pratik — hayata — küvvetlendirili prensipinden — gazetectiiğimizin de faydalanması Zamahı artık gelmiş- tir, denebilir. — Bazılari bu husutta geç kaldığımızı söylüyorlar. Ben şah- san bu fikirde değilim, hattâ 14 ma- yıs 1950 tarihi, 10 temmuz 1008 den veya 1923 yılından daha ziyade bir gazetecilik mektebini #aruri kılmak- tadır. Şimdi mesele, iki sene sonunda bü Mücssesenin mahsülleriyle karşı daşacak olan “Bâbılli Mektebi” nin takınacağı tavırda — toplanıyor. Bir başka yazıda bu nokta Üzerinde du- Bu ders yılı başında Üniversitemi- Zin en genç fakültesinin idaresi al- tında faaliyete başlıyacak olan “Döre düncü kuvvetin ilim Kaynağı' ından Türk gazetecilik dünyasının nastbi- ni almasını temenni etmeliyiz (1), () İstanbul / Üniversitesi, üç sene içinde hazırlanan “Gazetecilik Enstir tüsü” talimatmnamesi ile, bu bazir hikta n vesikaları neşret- miştir lenler elde edebilirle Bu vesile e yeni / kurulan “Gazete- Enstitüsü, nün; biz de meslek 4 yapan flk müessese olmadk deteciler Cemiyeti” Tnti eylediğini ve 1048 den beri fa> aliyette bulunduğunu da kaydedelim, S Yunanistana giden talebeler döndü Heyet Başkanı: “Yunanistanda Kıbrısı bir mesele olarak mütalâa eden hiç kimseye tesadüf etmedik” diyor Türkiye Milli Tâlebe Federasyon teşkilâtına bağlı Fen Fakültesi T- lebe Cemiyeti grupu, Selânik yölü ile dün İstanbula dönmüştür. Gelenler arasında bulunan T.MTEF. İkinci re isi Orhan Fersoy, kendisi ile konuşan bir arkadaşımıza - seyahat hakkında ağağıdaki tafsilâtı vermietir: 'Yunan Hükümetinin davetlisi ola- rak Yunanlatanda 23 günlük bir se- yahat yapan kafile 25 #eneden beri ilk defa olarak Yunanistanı köy köy dolüşan Üniversiteli grupüdür. Ati 'nadan İüibaren Yunanlstanın hemen bütün şehirleri gezilmiş ve vasıtasız olarak Yunan halkı ile ve Yunanis- tanda mükim TTürklerle çok yakından temas edilmiştir. Atinada Yunan Başvekili Plâstiras tarafından kabul edilen Üniversiteli- lere Başbakan bilhassa şunları teba- Tüz ettirmiştir: Türk - Yunan dostlüğunü ben o kadar ileri görüyorum ki, Türkiye ve Yunanistan bir çok meselelerde bir- leşik devlet olarak hareket etmelidir. Pek yakında Türkiyeye gitmek arzu- sundayım ve memleketinize gittiğim zaman sizlere Türkçe hitap etmeye çalışacağım.” Atinada ve bütün Yunanlatanda bu sözleri işitmek mümkündür. “Yunan Hükümetinin tahsis ettiği 2 askerf uçakla Selâniğe gelen Üniversiteliler grupu coşkun tezahüratla karşılandı. Seyahatin en enteresan tarafı bir se- 'ne evvel isyan eden çetecilerin harp sahası olan Makedonya/ şehirlerinde geçti. Vodina'da Türk Ünivereitelile- rine karşı coşkun tezahürat yapıldı. Yunanistanda Kibrimı bir mesele olı rak mütalâa eden hiç bir kimseye tesadüf etmedik. Halk birinci plânda Türk - Yunan dostluğuna ehemmiyet veriyor. Bu işin müşevvikleri komü- nistler ve manlesef kilisedir.” Seyrüsefer işleri üzerinde ısrarla dürülüyor. Vilâyet ve Belediye Başkanlığınca seyrüsefer işlerini tanzime Rels Mu: avinlerinden Necati Çillerle Emniyet ve Altıncı Şube Müdürleri memur e- Gllmişlerdir. Seyrüsefer işleri daha #ıkı bir şekilde takip edilecek, Beler diye nizamlarına rlayet etmiyenlerin plâkaları sökülecektir. Milli Eğitimde yeni tâyinler Şehrimizin eski Mi Eğitim;Müdür Aiavinlerinden edebiyat — öğretmeni Baha Dürder, Orta Öğretim Şube Müdürlüğüne 'tayla edilmiştir. Gazi Örta Eğitim Enstitüsü Müdürü Reşat Tardu'nun da MT Eğitim Bakanlığı Müsteşarliğına tayin edileceği kuv: vetle söylenmektecir. Dünya Sağlık Teşkilâtı Dünya Sağlık Teşkilâtı Doğu Ak- deniz-Bölgesi Komisyonu İstanbulda toplanacaktır. Milli Piyango bugün çekiliyor Bit Piyangonun 15 ağuttos çe- Kilişi bugün saat 18 te Ankarada yapılacaktır. İkramiye kazanan numaralar An- kara Radyosiyle bu gece 28 te ya: yınlanacaktır. Bugün aaat 13 ten #onra yurdumu. zün hiçbir tarafında bu çekilişe Mit Bilet satışı yapılmıyacaktır. Çalışma Bakanının dünkü tetkikleri Şehrimizde bulunan Çalışma Ba- kanı Hasan Polatkan tetkiklerine de- vam etmektedir. Bakan, dün Üskü. dar Yaprak Tütün Bakım ve Işletme Evinde incelemelerde bülünmüş, Pa- şabahçe Şişe ve Cam Fabrikalarını gezmiş, Beykoza giderek Sümerbank Kundüra Fabrikası hakkında alâka- hlardan izahat almıştır. ikinci gün Günün en cazip konuşmasını yapan Vietnam Delegesi : “W.A.Y., bizi komünist boyunduruğuna girmekten silâhla kurtaramaz, fakat Vietnaml kalkınmasını temin eder” dedi Dünya Gençlik Birliği İkinci sey toplantılarına dün de 'devam e- Sabahki celsede konferansa iştirak eden milletlerin - delegasyonlarıkın, hazırladıkları tezler okundu. İlk konuşan Afrika Altın Sahil de- legesi Blavo, WAY'a kargı farklı gü yelerle kurulmuş organizasyonlar bu. Tunduğunu onun için WAY'ın gaye- inin kesin olarak belirtilmesi lazım geldiğini söylemiş, gençliğe daha faz- Ja iş temini için çalışılmasını, sık sık kongre ve konferanalar tertip edil- mesini fstemiştir Amerikan delegesi Pins, bütçe im- Kânlarını aşmıyan pratik bir program hazırlanması lüzumu üzerinde durdu. Mr. Pins, bilâhare Türkiye de dahil olmak Üzere birkaç memleket — ta. rafından desteklenen bir teklifte bu. Tundu. Gençlerin, müşterek meselele- Ti iocelemeleri için bölge konferans- ları tertip etmelerini istedi. Fransa adına konuşat / Matmazel Roy, talebe, işçi ve köylü gençlerin kültürel ihtiyaçlarını temin için ça- lışmak lâzım geldiğini söyledi. - ve: 'Kahraman, hattâ ibtilâlci olmaktan korkmamalıyız,, dedi. Belçikali Meyhi, bilhassa — köylü gençler Üzerinde durdu ve zirat meso- lelerle uğraşacak bir komlsyonun ku- Tulması teklifinde bulundu. İngiliz delegesi Wright bu seneki toplantıda muhakkak müspet karar almak lüzumundan bahsetti ve genç- lerin, köyleri kalkındırma savaşında fanl rol oynamalarını istedi. Singapurun bayan delegesi — Misa Hetekeli bugüne kadar muhtelif mil- letlere mensup gençlerin birbirleri tle yakından temas etmeleri yolunda hiç bir şey yapılmadığından şikâyet etti. Türk delegesinin Konuşması Sıra Türkiyeye — gelmişti.. — Reia, Türk delegasyonu adına - konuşacak Orhan Arıman'ı kürsüye davet ettiği zaman büyük bir alkış koptu. Orhan Arıman aşağıdaki konuşmayı yaptı: “Genci 28 ile 85 yaş arasındaki kimseler olarak tarif ettiğimize göre bu devrenin 24-25 yaşlarına kadar olan kısmı tahsti ve kendini yetiştir. me ile geçmektedir. Pek tabildir ki, WAY'ın bu kimselerin hakiki ihtiyaç- lari tle yakından ilgilenmesi gerekir. WAY bügüne kadar talebe dâvaları ile Kâfi derecede ilgilenmemiştir. Mülli gençlik komitelerinin birhir leri ve WAY ile olan İrtibatı da ma- yıltır. Şuraşı muhakkak Ki milit gençlik komlteleri birbirlarini iyi ta- mmamaktadır. Bu sebepten WAY'e üye bulunan mllli gençlik komiteleri 'nih topyekün faaliyetlerini, teşekklil tarzları ile tarihçelerini toplyan bir € kitabının Kazırlanması ve geniş ge- kilde dağıtılması gerekmektedir. Üçüncü ve mühim bir nokta oli tak mali meselelere temas etmek is- fiyorum, WAY'in içinde - bulunduğu mali güçlükleri yenmek için - bütün Azaların taahhüt ettikleri — aldatları hassasiyetle ödemeleri, ödeyemezler- #e bünü mümkün kılacak - formüller bulunması lazımdar. Orhan Arıman, sözlerini bitirirken Türk delegasyonunun, Amerikalı Mr. Pins'in, mahalit konferanalar teklifi ni desteklediğini bildirdi, Türk delegesinden sonra — Afrikalı Gelegelerden — Joseph Ki, - Afrikada genç kızların eğitimi meselesi üze- rinde durdü. Günlün en enteresan konuşması Celsenin son konuşmasını Vietnam delegesi ve WAY İkinci — Başkanı Trong Cong Cuu yapacaktı. Genç bir felsefe hocası olan Mr. Cuu, irticalen gok heyecanlı bir konuşmada bulun- u: EHİR HABERLERİ) Dünya Gençlik Birliğinin toplantısı gençlerin kültür bakımından Yüzümdeki — tebesslime bakarak aldanmayın. O sahtedir. İçim kan a- hiyor. Çünkü Vietnam harptedir. Ben burada harp eden yegâne — gençlij temsil ediyorum. Benim genç arka daşlarım. ölüyor, Mr. Cuu'nin samimt heyecanı Ha- donda bulunan bütün deleş irar yet etmişti. Mr. Cuu gözleri nemle nerek devam etti. 'Victnam ikiye ayrıldı. Komünlst- ler ve komünlet olmuyanlar. Biz hür Victnam'lılar — ölmek — istemiyoruz. Yaşamak istiyoruz. WAY bizi komü-: nist boyunduruğuna girmekten, silâh vererek kurtaramaz, fakat Vietmanlı gençlerin kültür bakımından kalkır Mmasını temin ederek yardım edebilir. Biliyorum, Prag'daki — “Demokratik gençler,, kongresine iştirak edecek o- dan Komünist Vietnamlı delege — de gulh için elini kaldıracak. Fakat ha- kikd aulhu arayan gençlik WAY'dır. Benim sizden istediğim, başkaları- 'nın problemlerini de kendi problem. deriniz gibi düşünmenizdir. — Üeretli tatll meselesi, ucuz seyahat imkân- Jarı yanında Vietnam gençlerinin konomik ve kültürel — hürriyetlerini de düşününüz., Victnam delegesinin içten gelen bir heyecanla ve hakikaten — hissettiği bir teessürle söylediği bu sözler sa- londa büyük bir aksülamel uyandır. mıştı. Bütün delegeler kendisini daki- kalarca alkışladılar. Sabah toplanan celse bu bitti. Özleden sonra komlsyon çalışma: Jarı vardı. Teşekktii etmiş olan WAY İdare Heyeti ”- Komisyonu, demokrü- tik eğitim komiayonu, WAY'ın inlde gafı Komisyonü ve seyahat ve müba- dele Komlayorları ilk müzakerelerine başladılar. Gece üçüncü celse açıldı. Evvelki gece yarıda kalmış olan / içtüzüğün müzakeresine devam. edildi. süretle Mahmut Yesarinin ölüm yıldönümü 16 ağusto 1950 çarşamba, roman cı Mahmud Yesarinin ölümünün be. şinci yıldötümüdür. Bu münasebet. le o gün saat 17 de, merhumun Çam. lıca, Çakaltepedeki mezarı — başında ihtifal yapılacaktır. Mmerasimden Dost Pakistan milletinin — istiklar bayramının üçüncü / yıldönümü dün şehrimizde de kutlanmıştır. Bu mü- nasebetle saat 17 de Eminönü Halk- evinde Türkiye Pakistan Dostluk Ce- miyeti tarafından bir toplantı tertip edilmiş ve mühtelif hatipler söz mla- Pakistan Milli Bayramı kutlandı Pakistanın milli bayramı münasebetiyle buzün Eminönü Halkevinde yapılan Muzaffer Kayalıbay hâdisesi Dün şehrimiz 3üncü Sorgu Yargıçlığında şahitler dinlendi ve yüzleştiril iler Müzafler — Kayalıbay — hâdisesiyle ilgili kimselerin dün İstanbul Üçüneti Sorgü Yargıçlığınca ifadeleri alınmış ve müvaseheleri yapılmıstır. Bu arar da, Ömer İnönü, Ümit Olga, Cevat Turhan, Robert — Müratyan, Rebert Aseo, Medi Aseo, Nesimi Kayalıbay Bit Yarkın, Sabri gek, Selim Tırtıl, Mehire Sertel, Gevket Ereüin, Ahmet Hamdi Oral ahit olarak dinlenmişlerdir. Ortaşark - sivil havacılık toplantısı Kongreye otuz memleketin iştirak etmesi bekleniyor Ekim ayının 17 sinde Yıldız. Şale Köşkünde toplanacak olan Sivil Ha- vacılık Orlaşark Köngresine ait ha. Aırlıklar ilerlemektedir. Kongreye Or. taçirk memleketlerinden başka mem. leketler de iştirak edecektir. ” Kon- &rede 30 memleketin temeti edileceği umulmaktadır. Tetkik edilecek mev- zular arasında telsizcilik, meteoroloji, meydancılık, trafik Ve araştırma l deri vardır. Hâl mövzuv da ele alındı Vali ve Belediye — Başkanı Prof. Gökay, Haldeki / kabzımalların ihti. yaçlarının tesbiti işiyle Belediye Reia Muavinleriyle Eminönü Kaymakamı- ni ve Hal Müdürünü vazifelendirmiş. tir. Hâlde esaslı tedbirler alınacak ve dikkatle takip edilecektir. Hal Müdü- Tüne Belediye müfettişlerinden Orhan Hançerlioğlu bir ay müddetle vekâlet edecektir. Eczacı Kalfalarının toplantısı Eczacılar Kalfaları Derneği bugün at 16 da Taksim Belediye Bahçe- #inde bir tanışma toplantısı yapmış. fır. Toplantıya 120 kadar kalfa işti. Tak etmiştir. Yunan Sefiri, Valiyi iyaret etti Dün memleketine dönmekte — olan 'Yunan Sefiri Vali ve Belediye Reisi Fahreddin Gökayı makamında Ziya- retle veda etmiştir. bir görünüş rak Pakistanın kıymet ve ehemmiye- tini belirtmişlerdir. Gece Park Ötelde güzel bir resmi kabul tertip edilmiş ve — merasimde bütün kordiplomatik, gehrimizin ile- Şehir köşesi Bimennehülkerim 40 tHicareti almıs, vürü- Sehrin ne kar dar tahtaperdesi varsa hac lân. Jariyle kaplı, Blnize bir gazete alamıyorsunu ki, bir hav tlânı olmasın. Bvvelki gün bir tek gazetede tam altı hao (lânı vare du. Hem bir tanesi de “Haccli- ekber” ilân ediyor!!!. Bizim bildiğimiz, hac İslâmın gartlarından. biridir, ve muay- ven şartları vardır. Geçen sene, matbuatımızın Himmetiyle, moda oldu (di, bu sene de büyük mikyasta tica- ret mevsuu oldu. Esasen hangi din ficaret işi değildir? “Mur kaddes sene” vesilesiyle Vati. kan bu yat İtalyaya ae ma turlet Gelbettik Hac meveimi, — Suudi Arabistanın devlet — bütçesinin varldat kumanı temin etmiyor. mu? Bla, meselenin bu oiheti le meşgul olacak değille. — Yalma bir takım bozuk, düzen Arapça Maflarla, temiz — vledanlı, iman Bahibi. vatandaşlara deedirorlik yapılmasna müsaade edilmeme- Sini istiyoruz. Katolik kilisesi cakiden Cenne- tin anahtarını sattırdı. - Bizde, hac mevelminde üç, beş, on ki- #inin vekâletini alanlar veya din müesseslerini vamta kılıp kitap ticaretine girişenler apartman anahtarı temin ediyorlar. Eğer hattat olsaydım, meşhur k Allahdan gelir” levhası- vun altına gunu ilâve ederdimi 'Bervet de hacdan!” BİR İSTANBULLU Muallimler Birliğinin gezileri Muallimler Birliği Turizm Büresu. 'nun örgünize ettiği Yurtiçi etüd ger Zileri Gerisinden olmak üzere — 16 ağüklos 1900 cuma günü gue ye bir gezi tertip etmiştir. Gereken izahat için hergün — Birlik merke. zine 17 den sonra müracaat ve 26166 'ya telefon edilmesi rica eailmekte. dir. Pek yakında da İzmir Fuam ve Bergamaya ayrıca bir tetkik gezisi yapılacağı Muailimler Birliği Turizm Bürosundan bildirilmektedir. Teşekkür Bevgili eşim İsmet Isikanın Birke dektomi ameliyesini büyük bir mu. vaffakıyetle yapan Heybeli Sanator. yumu mütehassıslarından Dr. Nimet Özgen fle asistan Dr. Thsan Dinçe alenen teşekkürümü bildiririm. Eşi fami Isıkan Di Teşekkür Çok sevdigimiz, ciğerpüremiz, kıy metli evlâdımız Adanada Sağlık Be- zahanesi ve Rona Hayati Kimya Lâ. boratuvarı sahibi eczacı kimyager 'Nejat Ronanın çok genç yaşında u- fulü ebedisi felâketi - münasebetiyle bizlere telgraf, “telefon ve mektup göndermek süretiyle acılarımıza iş firak etmek lâtfunda bulunan İa> tanbul ve hariçteki akraba ve dost. darımızla, merhumün - arkadaşlarına ayrı ayri mükabelede Bulunmâk dür Tumunda olmadığımızdan teşekkürle. FimiZİ sayın gazetenizle arzederiz. Babası Annest Eczacı Ziya Rona — Hilkmet Rona YENİ İSTANBUL SİYASİ İKTİSADI İMÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Bahibi. 'YENİ İSTANBUL NESRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal HL SARLICA Bu sayıda yazı işlerini Hillea idare eden Bithat PERİN Neşredilmiyen yazılar dade edilmez. Banldığı yer 1 YENİ İSTANBÜL MATBAACI- İK LİMİTED ŞİRKETİ Fi gelen simaları ve gazeteciler bu- Tunmuştur. MATBAASI REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri —H — Şimdi bu otel odasında denize tam dalma değilse bile bu yıllanmış hasreti kıyısından, ke- 'narından az çok gidermeğe başlamanın zamanı gelmiş sayılabilirdi. Bu otel odası yolumun üze. rinde henüz bir mola idi, Hayati bir karar temin ettikten Vve Aasil yerleşeceğim yere — yerleğ tikten sonra büyücek bir kütüphanem — olacak, yakitlerimin bir kısmını orada geçirecektim. Fa- kat hazırlıklara şimdiden başlamak lâzımdı. Sık sık uğradığım külüphanede — yaşlı ve zaif” bir madmazelin yardımiyle en iyi tıp kitaplarını ve bazı büyük adamların felsefe, edebiyat vesaire. ye alt daha büşka eserlerini araştırırken © men. kus gecenin zilletinden Addta yıkanıp temizlen. diğimi hissetmekteydim. Kuru madmazel kitaplar arasında — yaşaya yaşaya neler öğrenmişti. Yalnız kitapları göste- Fir ve anlatırken bazan fransızca konuşuyor ve beni bir parça müşkül bir duruma düşürüyordu. Cevaplarım gerçi türkçe idi. Fakat yanlış an. Jayarak büsbütün aykırı bir cevap vermek teh. llkesi vardı. Mektepte iken de zaten çok zayıf olan pratiğim #onradan büsbütün — yokolmuştu. On.on beş #ene evvel sıtma Üzerinde araştırma yâpmak için vilâyetten geçmiş ve o arada kasa. beya uğrayarak benimle görüşmek istemiş bu. lunan bir ecnebi profesörle geçirdiğim gün öm- 366 Tümün en çok terlediğim günü olmuştur. Fakat eksiğim maalesef pratikten de ibaret değildi ve galiba yine biraz terlemeyi göze alarak lise im. tihanlarına talebe hazırlayan — Yahudi fransızca hocalarından birine başvurmak lâzım gelecekti. İlim için ayıp olur mu? Şimdilik yapabildiğim bu kitapların ötelerini berilerini karıştırmak, re- simlerine bakmak Ve pek meraklı görünenlerin Jügat yardımiyle fasıl başı münderecatlarını an- Jamağa çalışmaktı. Sonra da çakı ile gayet düz. gün bir surette sahifelerini açıyordum ve bu e- Peyce bir zaman alıyordu. * Kahvemi getiren Koço yahımda Gürdü. Mâ- #anın üstündeki kitapları birer birer alarak sırt- Jarında yazılı fiatlere bakıyor ve her defasında Uzun bir ıslıkla bünları çok pahalı bulduğunu anlatıyordu. Sonra ekki kitap satıcısı olan — ve bir aydanberi kendisinde mitafir bulunan dama. di Sokrat'ın bana bunları çok ucuza alabileceğini #öyledi. Elimdeki niçin #ldığımı bilmediğim bir. tıp coğrafyasından başımı kaldırmadan: — Bunlar yeni. Onun — bulabileceklerinden dedim. — Belkim bulur, dedi ve — Üzerinde fazin Gurmayarak resimli bir anatomi patalojik'i ka- fıştırmaya başladı. Boyalı kadın — vücutlarının makatlarına bakarken kendi kendine: — © ki bayiliyoruz, bular vardir. içerisin. de? diye felsefe yapıyordu. Yine başımı kaldırmadan ben de bir tanasi- ni yaptım ve — Daha derinleri görülebilse bundan da 8- rençtir, diye mırıldandım. O esmada Kâtip de yanımıza geldi; ben yok- ken genç bir adamın beni aradığını ve bulama- değii 367 'yınca tekrar geleceğini bildirerek- gittiğini söy- ledi. İsim vermemişti. Kabataslak tarif ettiği eş kâlden de benim bir gey anlamama imkân yok- tu. Emin Hulüsinin büyük oğullarından biri ole masını düşünerek çehremi çattım. Kimseyle gö rüşmek istemediğimi bahane — ederek bir daha gelirse yok demesini katibe tembih etmeyi ak- lumdan geçirdim. Fakat garip olacaktı. Sonra da Gteldeki masam kâtip masasi İle karşı karşıya a. İzim bulunduktan sonra nasil ölsa yakalana- cağım muhakkaktı. Fakat hiç olmazsa bugtn- dük tehlikeyi savuşturmak için kitaplarımı to- parladım Ve arayan olursa yok demelerini tem. bih ederek odama çıktım. * Fakat on dakika bile geçmeden Koço mem- 'nun bir çehre İle kapıdan giriyor ve müjde ve TiT gibi: — Geldi. Dışarda- bekliyor, diyordu. Birdenbire: "Hay Allah belânızı versin” di- İyerek parladım. Fakat garsonun telâşli bir ha- reketinden gelenin sofada — olduğünü Anlıyarak sesimi alçalttım. — Yahü siz Jâkırdı anlamaz misıniz? deyin demedim mit Koço kâtibin de, kendisinin de bir yanlış yapmadıklarına emin bir. tavırlı — Yok Doktor Beyim. Yabanci degil. Ne zaman kim geldi soyleyeceğim; çok memnun ka- İacaksiniz, dedi ve sırıtarak haber Verdl: — Bizin memleketteki damadinizin arkadasi Harem Bey, Horem Bey... İyi anlamisim. Koğoyu döğecek gibi bir hareket — yaptım. Fakat oğlan aralık kapının arkasında bekliyor. dü. Zorla kendimi tutarak. — Gelsin bakalım, dedim. Yok 268 İçeriye uzunca boylu, zayıf bir genç girdi elime doğru eğildi. Şiddetle geri çektim. Fakat bunü yaparken elimin tersi hafif bir şamar gibi dişlerine çarptı ve kehdimi toparlamam lâzım gel — Attedersiniz oğlum.. — Estağturullah Beyefendi. “Yüzüne bakmamak için biraz evvel karyole 'nın Üstüne attığım ceketi tekyar giymeğe baş damıştım. Kendisi için sanarakı — Rahatsız olmayın rica ederim Beyefen- di, dedi. — Yok ondan değil. da.. Acele bir işim var Ve gantime bakarak Have ettim: — Kimsiniz siz — Bendeniz İurahimin çok yakin arka Biyım.. Belki bahtetmiştir.. Baba tarafından bi Yaz akrabalığımız da vardir. Bu daha güzeldi. Müftünün dediği gibi Nu- run alânur. — ibrahim mektupla teşrifinizi haber ver- di. İstanbul için emirleriniz olursa yapmamı söy- dedi. Öyle olmasa da #aten hürmetimi 'arza gel- mek. vazifemdi. Karşı karşıya ayakta dürüyordük. Bir | kemle göstermek Jâzım geldi — Oturun. — İzin verirdeniz oturmayım, Hemen çıkı cağınızı söylemiştiniz. — Evet.. Ehemmiyetli — bir rahdevü.. Pa bir kaç dakika vaktim var, — Başka zamanda rahatsız ederim müsa- 'ade buyururdanız. Adım Hürremdir. Bir emriniz olması ihtimaline karşı adresimi takdim ediyo- « AZ sönrü — çıkacağım ka 360 Cüzdanından çıkardığı kâğıda acele acele bir kaç kelime karaladı. Masanın kenarını gösterereki Bu acayip Ve sinirli kabul çocuğu şaşırtmış- fı. Fakat emir eri gibi söyliyeceğini söyledik- ten sonra ayaklarını birbirine vurup bir selâm çakarak dışarı çıkmak olmayacağı için bir kaç kelime söylemek istiyor, bulamıyordu. Şaşkın- hığından en söylenmemesi Jazım olanları söyle- meğe başladı — Efendim İbrahim çok iyi bir çocuktur. Yalnız talihsizdir./ Sayenizde o da inşaliah de- Kişecektir. Teveccühünüzü kazanacağından güp- he etmiyorum. “Hangi talihsizliki" diye bağırmamak. için Kendimi zor zaptetmiştim. Adımı şimdiye kadar bir kere ağzıma almamış olduğum damadımın Methüsenası uzarsa — devam — edemememekten Korktum. Sözünü keserek. — Siz kimsiniz? Ne iş görürsünüz? dedim. — Doktor olmaya çalışıyorum? Hangi sınıftasınız? Stajiyerim efendim. — Öyle mit Muvaffak olursunuz. inşallah. — Şansa bağlı efendim. — Merak etmeyin. Elbet siz de yapışacak bir kuyruk bulursunuz, demek Jâzımdı. — Pakat demedim, İorahimin bir arkadaşı için stajiyerlik epeyce bir geydi, — Fazla tahatsız etmiyeyim... 'Tekrar hüre metlerimi arzediyorum. İşim az değil, — Pakat arzettiğim gibi bütün emirlerinize hazırım. (Devamı var) 370