14 Ağustos 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

14 Ağustos 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YENİ İSTANBUL 14 Ağustos 1050 Jürinin seçtiği 30 hikâyeden bi [ Muharrirlerin soyadı alfahe sirasiyle her gün bir tanesi neşrolunacaktır. - KOMŞULARIMIZ Yazan : ER zamanki gibi bu yl da tatili cirmek için — Patricn — Adasını gelmiştik. Buranın güzel bavasından, Fözler için sonsuz bir zevk olan man: Zaralarından. baska harabelere mah: *U #esizliğini de seviyorduk. Kücük Sahiye kazaya bir buçuk Mil süren Bir deniz yöliyle bağlıdır. Tekerlekli Bakil vamtası, “ancak kışin zeytin Mevsiminde kisa bir zaman için gö Tünür ve hemen kaybolurmuz. Adada; bizim gibi yazı geçirmiye gelenlerden “ziyade yeriilerle ahbap Simuştuk. Dalma aynı sokakta, hat *A aynı evde oturduğumuz icin, kom: gularımız, kendilerine veda ettiğimiz İaman Üzülecek ve dönüsümüzde se- Vinecek kadar bizi benimsemislerdi. Kimseye iyilik “edemiyorguk, fal Kötülük de etmiyorduk. Bizi gurur. Süz buldüklarını ” söylüyorlar, © yeri Feldikce de İçlerini dökmekten çekin- Miyorlardı © gün Karıncaları bile gölgeye ka 'vardı. Erimiş. get 'an hava, ökalin. Çük yapraklarının . sivri — uçlarından #anki damla damla topraka iniyordu. Her yere, Tenkleri süecek — küdrette Beyaz bir'ışık hâkimdi. Deniz, üzerine güneş düşmüş bir ayna gibi. gözleri Kamaştırıyordu. Bütün gece uykusuz KAlan balıkçı sandalları, kumların se- Fin yastığına başlarımı koymuş, derin Bir uykuya dalmısları Hüseyinle ben, / kahve / duvarının gölçesine sıkınmıs, — yarıdan. Tazlamı Topraka gömülü " uzanıp Yatan. bir Gorik sütün Üzerine oturmuştuk. Ben, Şastakaç Üzerinde beyaz ahtapot et İerini dokruyordum; © da yanına Si Taladığı paragatları yemliyordu.. Bi Taz ilerimizde birkaç / balıkçı, kahve Güvarınn astıkları ağları tamir edir Sor, akşam — hazırlıkı yapıyorlardı. Duvarın dibine çömelmiş, bakdas kur- Mmuş başkaları da. yedek mekiklerini kulaklarının arkasına “Yabut katket- İeriyle gakakları — arasına kastırmıs, Bir makina hiziyle durmadan. bar. Bun 'ağı örüyorlardı. Zaman zaman kahve içiyor, Hüseyinle geçen yıllar. da Mirmiralar'da — tuttuğumuz — sar. göslardan, bir gece oltalarımızı ko- Şararak balıkları birer birer topla: Yip iden deniz kaplumbağalarından konuşuyorduk. Bir aralık Hüseyinin İskele tara- fına ” dikkatle baktığını " farkettim. Günün bu kaynar — saatlerinde ne motör, ne de sandal gelirdi. Döndüm, Baktım. İekeleye yanasan bir sandal iki yolcu çıkarmıştı. Bunlar dört ev yukarımızda ihtiyar bekâr. dayılariy- çe beraber oturan İki kardeşti. Bası Mi çevirerek tekrar yem doğramıya Koyuldüm. Fakat, Hüseyin hâlâ ha kiyor ve kendi kendine söyleniyordu. O yanık “oldu- genç “yaşında ya- z oldu. Yürüne bakarak sordum: ut iki kardeşe dikkatle bak- 'tım, Biribirinin elinden tutarak yü. Tüyorlardı. — Büyük şehirlerde elele Şürümek hiç de garip değildir. Fa: Kat buralarda, hele bu yaşta, ancak Hastalar yedenir. Musa, yirmi altı inda, orta boylu: gÜçlü kuvvetli bir delikanlıy- &. Ellnden tutan kız kardesi, kendi- Sinden bir kaç yaş küçüktü. Mus din hareketsiz bağı, — müvazenesiz a. yazlı dımları ve boşlukta Bir yere çarı Taak korkusundan İleri gelen tered- dütleri, ber şeyi anlatıyordu. Uzak- daştıkları zaman . sordum: TNe vakit oldur X Evlendikinin 'ertesi günü. X— Deme — Bakize teyzeyi bilirsin; senin * yi ahpabındır. İşte onun kiziyle ev: Tendi. Kız, eski nişanını oğlan çap: kındır. diye attı. Musaya vardı. Mu- #a çalışkandır. . Evlendiğinin ertesi Zünü kazadaki demirhaneye gidiyor. Siraz çalışıyor. Fakat bir 'an, gözle: rinin karardığını, bir sey görmeme: ke başladığını anlıyor. Her nasılsa '€ve dönebiliyor. Kör oldukunu lk o İarak karısına açıyor. — Kadın ne yapıyor? T Ne” yapsın.. “üzülüyor, ağtıyor. — Döktora könderdiler 'miz — Doktorun âfimı olur..'ne İzmiri Kkaldı, ne İstanbulu. Doktor doktor, hastane hastane gezdil aç zeytinleri vardı. Boynundaki” beşibirliği. kardeşi, elisiyle birkaç Kuruşu harcamış. Fakat, odasını ki iltliyen, yemekini ayrı yiyen dayıları yok mü?.. metelik yardım etmemiş. Cimrinin “muhtarlıktan vurduku. p: Tayla çeşme yapsalar, su akmıyacak Bazı Kimseler / kizın “eski nişanlısı büyü yaptırmıstır dedikleri için, ha- Cıya hocaya da Okuttular, lâkin Biç Biri tayda etmedi. Ertesi gün sabah serinliğinde, pen- cere önüne oturmuz. bir mecmunyı karıştırıyordum. Baktım. Sakize tey- ze geliyor. Bir elinde bir tas süt, . Sekinde İKi aalatalık vardı. Onünla Konuşmak İstiyordum. 'Pencere önü- e gelince, benden önce davrandı. — Sarısın oğlüm, tavuklarım. her gün allı yumürta yapıyor ama, sana BAA Sancak İK bç tane, verece — Sakol Sakize 1 'sen de olur. . Yo, yo0.. nerde küçükler, zaton onlar için verecekim. 'Beni kulakıma eskisi kadar kuvvet- 1i gelmedi. Halbuki onun, bir sokak közesinden ötekine kendini kolaylık- İa duyuran sert ve erkeksi bir sesi, farfara bir Konuşma tarzı vardı. Ka Fa denecek kadar ermer ve iri vücut Kü Bakize teyzeyi bu yil çok dürgün Ve Adeta ufak tefek buldum. Böyle Bir iki kelime savurarak küs gibi ger Çislnden anladım Ki — üzüntüsü çok büyük. Arkasından baktım, kızı Zeh. Fanın evine girdi. Onu hemen her Gün birkaç defa oraya girerken gör: Mek mümkündü. Bir karınca Eibi, fane Bulursa tane, sap bulursa sap tasıyordu. Aynı günün akşamı, Sakize teyze- 'nin albinos denecek “kadar ak pak Üdnci kocası Emin dayıyı da, Üvey kızının kapımı önünde gördüm; kı çilerini otlatirken " kardan. topladı Kuru çam kozalaklarının bir kumını kapı önündeki tek basamafa itina fe iziyordu. Onu, gündüzün insan: bozmu: biriktirdizi Kız ze, hiç verme İar arasında hiç görmedim. diyebili. Hayatının “çoku kırda geçerdl keçisini Tim. Babah gafaktan “önce dört önüne Katarak gider henüiz Fakat her gün görebiliyordum.. Bi- Zim sokafın bir tarafı tamamen acık. Tiklır. Orada bamya ve bakla tarinla. T Uzanır, beri tarafında da çoğu sa kiz içimi kâgir evler, Burada, 20 Kakı Yarı yerine kadar kireclemek Bibi güzel bir Mdet vardır. Oram e- Fin Dir parçanı sayılır. Zaten yazın, Kün devrilirken, kadınların ev. önü- Ha çıkıp oturmaları da, adaya mah: Sün'bir başka âdettir. O zaman mor- Given basamaklarına kumaş. kırpin: Olarından dokünmüş kilimler serilir, şokağa Tabüre veya' sandalyeler at h. “bir yandan eğirilir, bir. yandan #rülür, bir yandan da konusulur. Mu- Sayı, her akşam dört ev yukarıhızdaki kapılarının tek basamağına oturmus Körüyordum. “Karsısında, kız kardeşi Eemos ve karımı, dürmadan bir vey der örer ve İşlerlerdi. Etraflarını “bir Kenç kız Ve kadın kalabalığının sar: Glkr da olurdü. Fakat, bu- kalabalı: n arasında, Yüzü. ufka inen günese dokru dönük, sessiz ve hareketsiz o faran Müsa, karanlık dünyasındaki Yalnızlığını muhakkak Ki daha aci hlssederdi. Gözlerinin önünde gittik: çe Koyulaşan: nefti kümeler halinde Boğaza kadar. “inen zeytinlikleri, v zaklarda, ufukta, yakiaşan gurubun her 'an değişen renkleriyle sünlenip, Sonra gölgelenen — Fener Adasını : Caba #imdi hayalen mi seyrediyordu? Belki “Fakat, #u anda © taraftan yü- züne 'akseden zayıf isıkın. birdenbire Zenginlererek yahut Perde perde ge igerek, göremediği “dünyayı tekrar Aydınlatmasını beklediki bir. gerçekti. İleriye doğru uzanan yüzünde, bu öz deyinin Madesi varâr u hareketsiz basi, -zaman zaman ancak karısının sesi döndürebiliyordu. Zahranın siyah kavırcık saçları, es- mer bir Yüzü, iri yesii Közleri vardı. Yüzce güzel denemezdi. Fakat o, ku: daklarına takdığı hÜdN altın küpelerle ve saçlarına İliştirdiki beyaz bir çi Çekle, yüzünü sevimli ve güzel gös. Termesini çok yi — bilyordu. Buna Mukabil. gayet ölçülü ve kıvrak vi Cudunda, Yanından keçenleri döndürüp Faktırabilecek bir azibe vardı. Ko: casının kör olduğu — duyulur. düyük Maz, eski nişanlısı kapılarının önün: den 'bir defa geçmiş, fakat bilinmiyen bir sebeple bir daha semte bile u- Tamamıştı. Geçmiş yılların bu Zehra- Sından, bugün sadece mat bir esmerlik Ve daha büyümüş iki yeşil göz kak Tüst: Zayıflamış, / kararmıştı. Artık »e kulaklarında küpe, ne de saçların. 'da çicek görünüyordu. Yatağa düs- Memek için büyük bir gayret sarfet üi behiydi. Evimiz, yolları üzerindeydi. Zehra olsun, Esmoş olsun bize sık sık uğ- Yarlar, ya ev sahibimizle yahut ka: Tamla * konuşurlardı. - Sabahleyin Es moş Kelmiş, kazabada satacağı bir masa 'örtününü belki bize yarar diye gitmeden önce karıma göstermiş, bi Faz da konuşmuşlar. Esmoş sözlüy müş. Delikanlı askerdeymiş: daha | Ki yalı varınış, ” Ağabeyisi gözlerini kayhedince, kücük drahomasını sar fetmiş, şimdi. sira - çeyizine gelmiş, 'onu da Böyle parca “parça aatıyor: muş. Anlatırken iri siyah gözleri dol- Müt ümütsizlikin derin çizgiler aç tağı güzel beyaz yüzünü, yaslar y kamış. Karım teselliye Çalışmış: ' Ramos, senin çeyizinden ve drahomandan “daha / Büyük İKi zen: Şinliin var; “Kalbin ve güzelliğin — Neye yarar, çok sürmez, biri dürür öbürü söner. Z Kİ yal, senin yaşındakler. için iki gün kadar çabuk - geçer, Sözlün askerden döner, Bugün kaybettikle Fini o zaman beraber toplar, Beraber 'Hayatın gerçek — yüzünü, çocuklu- kundan beri elinde tecrübeyle tanıyan Esmoş, cevap vermis: T Bokru. İKi yi belki de çabuk geçecek, fakat ya 'beni yahut onu de- Bistirecek. Çeşitii renklerle işlenmis yuvarlak masa örtüsü cidden zarifti. — Karım, Ondaki isleri inceden İnceye anlata- Tak takdir. duygusunu bana da aai İadı. 'Adanın en güzel kızlarından bi ayılan Esmoş'un, meğer elişlerin. deki hüneri de anlıyanlar tarafından Dek bekenilirmiz. Satın aldığı örtüyü Çok bekendiğimi. fakat bizim yuvar- fak masamız. olmadığını . söyledikim sırada karım, oda kapısındaydı. Dur- du, bir an bana hayretle baktı, son. ” smoş'un var, iyerek çıktı. Bulamıyacakım bir cevabi. boş. y ve aramaktan kurtulduğum. için, oda a yalnız Kalışıma çok sevinmiştim. * Esmos, Zehra, Sakize teyze ve E- min dayı, yuvalarına çöken bu bek- lenmedik' kederi — derece derece bö. İüşmüşler, her şeylerini vermek par hasına da olsa . Musanın karanlık dünyasını hiç olmazsa şefkat ve sev Kiyle — aydınlatmıya — azmetmişlerdi. Vakan onu, günün muayyen saatlerin- de iki tenekeyle cami avlusundan su almıya götürüyorlardı - ama, rahat Bir hayat — sağladıkları a asikârdı Bunu, Musa le - konuştuğüm zaman anladım. 'Bir sabah Sakize teyzeden Esmos Ia birlikte dönüyordu. Buyur ettim. Esmoş eve gitti. İkimiz karşılıklı kapı önündeki merdivenlere oturduk. Üzerinde kolları - sivalı temiz. hâki bir gömlek. — siyah bir. pantalon. yaklarında kahverengi Bezden. kav: Gük ayakkabılar vardı. Yüzü renkli Ve ahhatliydi. Geniş omuzları, bana Keçen atilleri hatırlattı: Kara Oi Mmanın kayiğiyle İnbat — havalarda a Gaya dönerken volta yapacakımız za. 'man, TüzEÂT altındaki küreke dalma 9 geçerdi. Şimdi bembeyaz olan elle Finde vaktiyle kömür ve yak lekesi ekalk olmazdı. Şimdiki düşünür hai ne zit olarak o zaman tamamen ha Teketti. Büyür etmeseydiniz. galiba gö. rüşemiyecektik, geleli çok oldu. mu? — Çok olmadı “Musa seni her gün görüyordum, * Takin “görüşmek için firsat güşmedi. Besime " doğrü — çevirdiki. yüzünde bir sevinç İfadesi belirak. Gözleri bar kiyor gibiydi. Fakat — onlarda, gören gözlerin karşısındakine sirayet eden Beyecan ve canlılığını bulmak İmkân: Sizdı. Karanlık bir. boşluka — açılan Tenkli iki yuvarlak — hissini veriyor. Tardı. Karşımdaki. sadece 'e koku ve dokunma Alemleriyle dolup bosa- Tan bi Tnsandı. Başını çevirdi, bir müddet bir vey sezmiye Çahışır gibi durdu, sonra Henüz havalar sıcak, siz, serin- demiye başladığı — zaman” gidersiniz Gekii (mi? T öyle Mum. mühacir kuşlar g- bi —Eskiden kuşlara bakar, onlar gi bi Uçmayı özlerdim. Şimdi ise sadece yürümeyi.. tek başına — yüriümeyl. Beni bir yük hayvanı gibi yediyorl İhtiyar bir İnsan. şesiyle akır. akır Konusuyordu;. durdu, Hürün “dolu “yü- Zünü ufuklara “dokmü çevirdi. Uzaklarda, hemen bir rüzgârin v radığı kücük bir tepe Üzerinde bir Çocuk firıdakı — hiasini veren beyaz Şelkenli bir yel değirmeni, — keyifli Niyazi Akı keyifli dönüyordu. Zeytinliklerin net- Ü ye gümüsi dalçaları, çamlı tepel Tin 'eleklerine “ürmaniyor. yukarlar Ga yikik 'Dir manaslırin. kervetli «t Teti “göklerin berrak “mavisini bu İandirıyordu. Bira hef gevi unutmus, ayaı yen Halbuki o buğulanan gözlerini 'ben: den kaşırmızı. " Ona günün birinde dekrar' görebileceğini. #öylemek, n Çok ürun. Yadeli, belki 'e hç bir za: Ban “gelmiyecek bir asadetin 'sevin. Sirle Syutmaya kalkışmak yersiz hardu. “O, bu. devreyi atlatmış, büyük astırabına Teğmen / dürümünü - kabul Müsa, dedim, yeryüzünde yürü- meden “yağıyanlar az dekil. İki ayı kını - Birden. kaybetmiş İnsanları 'sen de görmüssündür. Halbuki sen. enir İam ' ve sıhhatlisin, Sana gözlerini bir anda kaybettiren kader, Yine bir an: Ga verebilir. Lâkin Bunun gününü Tanridan Başka kimse bilemez. Yumusak bir. senle, sözümü konti T okrudur, vllemez. ve” veremez. İnsanlar denediler, fakat veremedi. der. — Yine de ümldini - kesme. Yeni ilâçlar, Yeni” Üsüller bulunuyor, hic Ummadığın bir zamanda görebilirsin T Hle sanmıyorum. Belki de haklısın. LAkin hayata dönmek için, göreceğin günü bekle- Mekte haksızsın. Çünkü sen bu dün Yayı hiç olmazsa yirmi beş yıl gör. dün. Ekinlerin sarısını, ağaçların ye- #illai, çiçeklerin — çesiili — renklerini, Genizin Mavisini ve ” kudurduğu. za Manlardaki mühteşem halini seyret tin. Günes işığının vurdüğü. tarafın aydınlık, diker tarafın gölge olduğu Bu biliyorsun. Bulut dediğim zaman, Hayalinde, mavi göklerde dolasan. be: yaz, kursünl, turüncu, kırmızı yümü Şak kümeleri — canlandırabiliyorsun. Hatırladığın — zaman — sevdiklerinin. tanıdıklarının simalarını tarif edebi Jiyorsun. Bugün ucuşlarını göremedi. Kin kusların sesini düyüyor, hangisk me alt olduğunu — pekâik seçebiliyor. sün. Dokduğu gün dünyayı karanlık bulmuş ve ölünciye kadar o karanlık âlem “içinde yaşamıs olanları düşün: Benim yalnız gözlerim. kaybol madı, İşim... 'arkadaşlarım. — “Arkadaşların. kaybolmadılar, en- dece “ayrı düştünüz; 'sonra sen dikderinin arasında yaşıyorsun. Sevdiklerimin ” arasında yaşı mam İyi, lâkin onların nereden ge Ürdiklerini bilmedikim — yiyecekleri beslenmek, hiçbir iş yapamamak.- işte bu beni öldürüyor. İçim de kör olar cak. Haklısın, bu şekilde evde otur- dukça - düşünecek, “düsündükçe Üzü- leceksin. Sen, çalışmalı ve arkadaş- Jarının yanına dönmelisin. Ben ne İş Yapabilirim? Bifdenbire durdum. Böyle bir sunlin cevabını o âna kadar düşünmemiştim. Demirhanedeki işi imkânsızdı. Başka bir iş-. Ona, bakmadan ve görmeden yapabileceği bir iş lâzımdı. Birden gözlerimin önüne, yedek mekiklerini kulaklarının arkasına yahut kasket deriyle şakaklarının arasına kastırmız bir taraftan gelip gecenle konusar diğer taraftan bir makine hiziyle af ören balıkçılar geldi. ” Balık akı " öremezmisin Musa? Onların delikleri için — kamıştan ör güleri vardır. ilmikleri de sayı ile yaz bilir. Öğrenip ellerini alıştırdın v yeter, balıkçıların” örücüye çok Ihti 'Sekiz on yıl evvel trataya tayfa olarak giderdim. O zamanlar merak imis çesiti a öreülerini öğrenmiz — Zararı yok bir dene! On beş yirmi gün geçmisti. Mus kederiyle eskisi Kadar başbasa kalı Madığı İcin onu — unutür. olmuştu. Yüzünde evvelki gibi hayatını alın teriyle kazananlara mahsus güven ve tevekküil “okumuyordu. — Zigardel'in kahvesine tek başına gidip gelmeyi. temiz ve oldukça hızlı ak örmeyi ök: renmisti. “Artık o da diğerleri gibi hem konuşüyor, hem örüyordu. Hat- £ gakalara Dile sözle iştirak etmiye başlamıştı. * Dün Zehrayı gömdük. Birdenbire yatağa düşmüs, yanır da gözünü kırpmadan bekliyen 'anne: sinin elini bırakmadan — üc gün yat Mışti. 'Bu müddet zarfında hiç konüs: mamis, gözlerini bir defa olsun açma Mişti. “Yanına — uğrıyanlar. arasında, yattığı gün öldüğünü söyüyenler de Vardı. Hiç astirap çekmemiş, sanki fatlı bir Uykudan rahatça ölüme ge- givermişti. Kdada kaldıkımız müddetçe Sakize teyze bir daha bizim sokaktan geç- medi. Musa en mesit gününde olau. Hu gibi. en acı gününde de işine git Miş, yarım biraktığı bir a£ parçasını tamamlamıştı. Fakat her akşam işin 'den dönünce, karımnın mezarını e yaret etmeyi Adet edinmişti. Oraya Esmoş'la birlikte dört — defa gitmiş Yolu ezberlemişti. Aradan bir ay ya geçmiş, ya geç memlsti. Bir akşam beraber. gitme mizi teklif etti. Geniş siyah taşların dözeli, “zikzaklı dar sokaklardan, yı: kık kilise önünden gecmiş tozlu ” kır yoluna çıkmıştık. Sağımızda susam Tenkli bir kumsai uzanıyordu. Yolun solunda, incir ağaçlarının perdesi ar- kasında bağlar vardı. Mum çok Ta: hat yürüyordu. Bir aralık büyük hir incir ağacının yola doğru uzanan da- Jından sakınır gibi bir hareket yap: t Mezarlığın kapısına geldikimiz. za man dürdü. ve: Size bir şey açacaktım. onun - çin beraber gelmenizi teklif ettim, Gedi. — Buyür. Musa / seni — Her akşam buraya geldiğimi diyor musunuz?, T gvet — Her gelisimde — etratımı âdet daha aydınlık. bulüyorum. Etrafımda Sanki gölgeler ve aydınlıklar. beliri. yor. Karımın mezarında dün ediyo. Tam. Her düanin sonunda #ükredip ölerimi yürüme götürüyorum. İste ne Olursa 6 zaman oluyor. — Gözlerime Sanki iki “avuç dolüsü nur. serpiyo: O anda, biraz evvel incir dalından sakınmanın zannettikim. gibi bir ter Sadüf olmadığını anladım — Kader, kaybettikin gözlerini sa- 'na bir gün yine verebilir. demistim. Duanı 'daha' yürekten yap Musa: karının Tuhü da senin yardımcındır. 'Gözlerinde belki de yaşların verdi. h bir parıltı ve hafif bir canlılık ÖL Ellmi omuzuna koydum. 'Sen Kit ben burada bekliyeyim, Kemerli kapının, hAlâ ilik olan taş siğine oturdum. — Akşam olmasına Tağmen sıcak bir günün bıraktıkı a: hi bir hava vardı. Ortalıkta hafir dinliyorum. bi PANAYIR Siyast mimarlık Yazan : — Politikada şeyhiniz kimdir? — Hiç kimseyi Çünkü (Tekke) tabiriyle o âlemde kendime göre bulamadım! En ziyade gördüğüm, politika sporcuları 1di. bir filozof, bir mütefekkir arıyordum yaşamayı Üstün saydım ve mümkün Kanaatim şudur: Yarım asırdan beri bir Tuz vehmiyle garbi garklılaştırmak jimnastiği yaptık. rağmen!. En yeni fikirler diye işitmekte olduğum bir ç bunları da basın sayfalarında yine yarım Gür. O sebeple bir çoğundan tamamiyle bikmiş bulu AZİZ yurdumuzda gerçek. bilgi, rin Vahimesinde deki, hakikt bilginlerin şarlatanlıksız olarak — getirebilecekleri Tındırılabilir! Başka büyüye itikadım yok azizim T Ne kadar hüzün verici bir Üslüpla konuşuyorsunuz! Siz ki, yönel) kötümserliği hiç sevmezsiniz; içiniz, bugün neye böyle karanlık, lamadım! — Karanlık değti, zaten karanlık bile olsa, inanırım ki, sehersiz yoktur ve İngilizlerin dalma dediği gibi gece karanlığına kızmaktan fa çıkmaz; marifet, vaktiyle kandil tedarik — etmektedir. Benim gördüğüm ve söylediğim su; demek İstiyorum ki, hiç bir hasta, etrafı koparılacak şamata İle iyi olmaz; ona başlıca lâzım olan şeylerse meçi değildir. Fakat dikkat ediyorum; biz o noktalara dikkatimizi sarfetmel çok defa hasls davranıyoruz. — Peki ama, siz memleketimizde şimdiye kadar bir çok kıymetli © değerli gair, kahraman aaker, cesur kumandan, fedakâr vatansever, atı Ankılâpçı, feragatli idealist vesaire tipleri tanımadınız mı? Bunların fikii rinden, hislerinden İstifade etmediniz mi? Kendilerine gükran ve duymadınız mi? — Tanımamış olabilir miyim? Eibet tanıdım, ve sayaı ile! Hepsinin vücudü, bu toprak için, Rastlayamadığım gey, - yukarıda da söylediğim gibi mütefekkir oldu, namıl anl Şimdiye kadar kimlere mürit oldum Halbuki ken Ona rastlamayınca. (tecerrüd) iç olduğu kadar fazla okumaya çalıştı defa kendimizi garplılaştırı K düşünceye gelin Tnandım ilimle cahili hem de pek büyük B ayrı ayrı iftihar mevzuue büyük çapta al, tayım? Bir nevi sosyal mühendis... Yani — Hatırlar mısınız; O baptaki fikriniz ne Geçeni en seçkin cihan mütefekkirleri kafasında nldığı bazı orijinal manzaraları bahsedildi. Ancak hulâsa olarak şunu söyliyeyim; bizim şimdiye kadar eksik tarafımız “tam gerçeklik” oldu. acele ve sathi olarak!, yine bir çok emek boşa gider! Şimdiye kadar görüldüğü veçhile bir zamanlar, bir devlet plânı bir fesleken kokusu uçuyordu. Musa | kapısının Önünde buldum. Biraz /zel 'üzüyle uğurladı. Sakize teyzeyi | vimli yüzü gülümsüyordu. Fözıil Ahmet Aykaç bir. (Mirgid-i-kâmit) asırdan beri sık sik. görmüşüm. sallarla (protes- öteden beri hürmet (Tür- aliyetimizi, kısır politika maceralariyle israf etmek hakikaten günah olur! lükırdisi olmuştu? rde bu mevzua dalr hayli konuştuktu sanıyorum ve bu fikrin Bir çok gey yapmak istedik; fakat Plân dâvasında da aynı zihniyetle hareket edilirse ——— inde ki, ba: inda hul ikte dip, ea Amerikan laşlık Teşkili Milli Türk Talebe Federasyonunun dikkatine v atelyelerinden biri Amerikan arkadaşlık teşkilâtına bir bakış M ferkezi kiye) dâvasını (nasyonal) ve (enternasyonsi) manzarasının bütününde gö- rÜp kavrayan ve o süretle müadeleye koyahilecek ölçüde olan kafalar... Vak- tiyle merhum (Ziya Gökalp), bu alanda bir deneme yapmak İstemişti. Ad n Te M T unsurlariyle kavrayabilmesine yetecek kadar garp kültürü yoktu ve yaptığı | agçeayı nn Friende Service Com #ey >biraz da zamanının zaruretleriyle . başka bir mahiyet alır gibi oldu. | Texknatı 80 nnn ddi n Feyakdlk Yani kendisi tam taztida bir manevi mimar olmaktan ziyade, sosyolofi vo- | ceml slup Z2 mamlekalir Kerili liyle İttihat ve Terakkinin (Fetva Eminliğine) doğru istikamet - değiştirir | CÜl olUp 22 memlekette teşkilâta Kibi göründü. Ancak hıraktığı eser değerlidir ve (enteresan) dır. Ve hep: | *“hiptir. Bu teşekkli, dünya yüzün. Plmiz hatırası önünde saygı ile eğilmiş bulunuyoruz. deki fertlerin - birbirleriyle dost ve — Unutmayınız ki, bugün yepyeni bir hayatın eşiğindeyiz!, arkadaş olması ve yekdiğerlerine yar- — Yalnız biz değll, bütün dünya! Onun için, şimdiden sonra bütün fa- | ditin esas olduğunu insanlara aşıla- mak hususunda sarfettiği en sami: mi gayretleriyle tanınmıştır. sa son harpten fakir çıkan Avrupa memleketleri elân devam edegelen yardımlarından müstefit olmuşlardır. Bühas- eidden bu. teşekküllin Philadelphla'da olan “A- merikan Arkadaşlık Teşkilâtı" le önbeş yirmi halde, nıtmak için. olduğu kendini ta- Türk âzas ketimizde için sarfedilecek gayretlerde GA A yacında olduğumuz Hicri| 19 5 0 İRumil SİNEMALAR i i B Amer eai azreüke aat (karx ı ee ö0 HF FAİYE 30 b Maake (25 kısım birden). kamindut Beyu, h Beyoğlu #2üM Ankare 99 1808 | otartağ | LN 5 e Siapare z Garu . İntsaer Şi Te Kecen İ ae a DA AA - KARUN Maaaan 1 Kağana Bumka — Ler KARAMKARRAT Şile | O anis — 50T İ Sumasma 1 — hak Sentoni- | incazım YNYĞN BAA a Talih Dönümü. MİLLİ (22962) 1 — Çoban Kı- İstani e u .. Yata — zisa yaz || Müzük Beracal, H2 — YURAN z 1 — Keşir A || Azkara Si Tmtak C eis — ada K 1 isinler “ Göçid (layı (ürkçe) 2 — Üş Baan. İ Tei 2251 Uçak, tren, vapür (iXEz ei ni Erülair FF SİEGZANELER GELECEK oLa — İRENR AM MügaL 3 5n İnazz nn — famk İ HUAD ARLan l GA aa ya Ka aean | ÖNER Go 1 — Katler, İSERMEYA oD 1 neir | <Eumr Galim Cümat çare — 3888 DALY. CTörk (gAsiK (edöd) 1 — acoralar eagi geei (türkçek 2 — İ(gaksimi K LORIY (Gele TEK'BLA Ürpum Do | ç £ — Elomtn . AxKana, y G el — Müer dra Nia, Roma, | Aüna, — | taam Korkusu, P —) anKARA (32122) 1 — Bir Bza- | SSt (Kasımpuy GİDECEK OLAN ÜNAL ' Üşlü 1 — Tarman | Banme Tnai a dan İ ümrük) — Güseren. Sipani UÇAKLAR irmanlar Prensi, 2 — Karımı | Casusu. 2 — Nil Kiraliçesi. M Cfeo, c Bidürdüm. Şanen 3 SN Krellasi, V üxür: Armlrlay — Bi ÜNAL (Yazlık) 1 — Şehitler KAAĞRA) Nİ Gi , D Tei aa nemez |F Eek goe 5 DA İEE el YO NzmEn azemn — Ka DA D T T Si TDn 1 Yeman Od Sanağ'a YUT İkanmköYE Yeni Mooa” 0ce Trranma) Atine, Roma, Parise | “*adas. 2 — Bitmemle Dana. | Ruhlu Kadın. 2 — Dai Seyeii | köy) — Feneryolu — Bren. Yo DR. Y (Türk) Anka, | — İSTANBUL CİHETE — İGAR GAZİNOSUNDA: Ttak |ÇEKODAN: Çonliran 'a, Bivas, Elâzığ, Diyarbakır, | YEMDAR (23863) 1 — ©ç |YAN Akrobatları. HEYBELİADA: Heybellada (Tacn lenlra, — 102 DALE. | Melaar aA & — SAYAE İKUMA Bi lakeinn ” ( Reeçaıa — Kanlar (ai (Türk) Ankara, Beyrut, Ka- | ÇEMBERLİTAŞ 1 — Atlı Po- |TAN 1 — Böka Kıralı, 2 — |lar) Ankara, Adana, İskenderuna. | türken). Hafiye Barar Şehrinde. kent — Bayur Ankaraya, — 1706 D. H. Y. n A D Y o L n n Bandırmadan. | | n — 1230 Şarkılar. Okuyan: Salme Sinan. | Heveli Konseri “Hicaz. . — 1840 Salon Kon Ka Bandta. Bündirme. | | yee n . SL0S Hava mapoka e | BAA SND ARL A ğ F Getğnnai T1aR Kati ve beeremı d a aye İi ea S gea 600 Dandırma, Bandırmaya | | YeaK SST gel a | Ezane nti 2200 Benleic müzik 90 Uradağ. tudanyaya. — İ | Raiite Erten — Yd S damlar ça gan | . ZZ0 Baklamayia öyen hayaları 1400 Cumhuriyet, Karadenize | | havaları, — 2015 Radyo gazetesi, — 2030 | — ö 9p Te a Te KoON MÜSİRİ (l GELECER OLAN YS el RL LA eMAl V Ge | zavana ; . 430 Arkara. — SA3 Ankara a aa a a Saraar Sanaan , Na | geğee, G3 BB C0 rmalani ka, — 2030 Ankara. Yanlar, — 200 Programlar ve kapanız — | kestrem Güd m — Z30 Pinleyici letel - 2140 'Doğu ekapresi, ” Yazan Alâeddin E. Çetintaş Arkadaşlık — Teşkilâti, 'akın ve uzak mazide dünyanın bir çok yerlerindeki teşkilâtiyle dünya Amerikan gençlerini, yarının sulh ” Alemi için, temel olan arkadaşlık mefhumu. 'na inandırmıya çalışıyor. Bu. çalış- malarında teşkilâta devamlı” yaz dimcı olan Amerikan halkının mad- di feedakârlıklarına — karı Avrupa ve diğer — bölgelerin — teşkilât üye- leri bedenen çalışarak yardıma muh- taç dünya fertlerinin — ihtiyaçlarına mütevazı, fakat — yerinde imdadına koşuyorlar. Yarının sulh Alemi içinde bugün- den hazırlanan ve - temelleri atılan arkadaşlıkla birbirini tanıyan insan- lar, İstikbalde yüksek mevkileri iş- Kal edince, daha çabuk anlaşabile- cekler ve dünyada doğabilecek an- Jaşmazlıkları aralarında daha çabuk Banaltı mezar azatından gecil. son- | ha ufalmış, sessiz ve dalgin oturuyor. "";“'* "*”';” Sit an; | Palledebileceklerdir. dü, Yüzünü, "arukla birlesen güneze | ni svazladı. Emin dayıya” selâm 'i İ tarafından tanınması İçin buşünler | çe ierikan — Arkadaşlık Teşkilâti, doğru çevirdi. Duasına başladı. Gün, | raktım. Musa bizimle beraber İskele- arafından tanınması için bugünler- | gayesi itibariyle hakikaten yarının Ka yenei deelele, harekisiz Yüzünüe | y kadar gelak Eüni skarken at | ee ln T dmlande meyüdiyetine | sulh dünyasına cümertçe hizmet tçi Üitriyen'geniş bir yahgımla biüyordu | Gu Günden vüne Danlalan Fözlerü | SA Türk Talebe — Pederenöne | he çacnenin iki ayında / dünyanın Adsün 'önben gü 'adha Kaldk A | Sekm Grada aa Gölen | Çat (Türk Talebe Federasyonu" | her tarafından gelen talebe gençler Tilirken komsularımıza - teker teker | rında beyaz ciçeği ve kulaklarında | v çalebe cemiyetlerinin - yardımla-| için Amerikanın içinde üç ve Avru- veda ettik. Esmoş bizi ümit dolu gü- | al hilâli küpeleriyle Zehranın se- | Tifdan faldelenmeyi yerinde buluyo- panın fakir bölgelerinde bedenen ça- Jışmak istiyenler için de İhtiyaca gö- Te kamplar, b) Yıl içinde Azaları için devamlı toplantı lokalleri, iş yerleri, €) Konferanslar, toplantılar, ) Seyahatler, €) Yardım . ekipleri teşkilâtı Ih. das etmektedir. Teskilâtın — Amerika içinde açtığı kamplar iki ay devam etmektedir; Bu kamplar; a) Paralı b) Parasız olarak talebelerin istifadelerine ar- zedilir. Ümümiyetle durümları sait olmıyan talebeler parasız ola- rak da kabul edilir. Kamplar tama- miyle kampa iştirak eden talebelerin idaresindedir. Dahili hizmetler, larında paylaşılmış olarak idare edi- lir. Talebeler sabahtan öğleye kadar civar Üniversitelerle memleketin fi- kir adamlarının verdikleri konferans- larda serbest fikirler münakaşa eder- ler. Ekipler halinde civar köy ve dağlarda dolaşır, banyo, #por ve eğ- lenceler tertiplerler. Dünya mesele- leri Üzerinde incelemeler yapmak - çin seçilen komlsyonlarda çalışırlar. Nihayet © civarın fikir müesseseleri lokallerinde açık münakaşalar ter- tip ederek civar halka fikirlerini a- çıklarlar. / Velhasıl bir dakikası bile boş geçmiyen oyalayıcı ve temiz ga- yenin fedakâr . askeri gibi çalışan kamp Azaları, iki ayın nasıl geçti- Bini anlamadan beraber çalışıp, yi yip, yatıp kalktıkları arkadaşları rasından büyük bir hüzün ile ayrı hırlar. Avrupanın yardıma muhtaç bölge- lerinde açılan ” kamplar ise, tamı miyle bedavadir. Bu kamplar, tar- lalarını — kaldıramıyan — köylüye ve yardım istiyen herkese iki ay feda> kârca çalışacak gençleri bir arada toplar. Geçmiş yıllarda Finlandiyada kurülmüş olan bu kamplar hakike 'ten müspet sonuçlar vermiştir. Teşkilât bununla da kalmayıp se- 'ne içindeki mektep — devresinde de- vamlı toplantılar yaparak onları yı ni Azalarla tanıştırıp, — eskilerle de- alâkalı hali muhafaza eder. Bilhassa Amerika gibi yabancı ta- debeyi toplu halde bulundüran şehir. lerde okuma, — misafir ve istihbarat merkezleri kürulmuştur. Yabancı ta- lebeye evinden uşakta olduğunu u nutturmak İçin sarfedilen gayretleri yakınen — müşahade etmek bühassa New-York gibi büyük şehirlerde göz- le görülecek kadar barizdir. Teşkilâtin nasıl âza kabul edece- fi ve bu kamplardan nasıl faldele- nebileceği hakkındaki izahatımızı ge- lecek yazımızda anlatacağız. Maden işçisinin radyosu Son zamanlarda Amerikada topruk altında kalacak maden işçilerinin ha- yatlarını kurtarmak gayesiyle alıcı- verici bir radyo geliştirilmiştir. İcat edilen yeni radyo, maden İşçi- lerinin toprak altında çalıştıkları yer de bir kenara bırakılmaktadır. Radyo çalıştırıldığı vakit iki telle toprak ir- tibatı yapılmaktadır. Toprak sathin- da, aynı gekilde daha — küdretli *bir radyo vardır. Bu ahize toprak altında zaptedilen zayıf işaretleri — yükselt- mektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: