Sayfa YENİ İSTANBUL u YvE BUL 18 Temmuz 1880 A “İstanbul Manzaraları,, — Sergisi dolayısiyle kısa bir muhasebe — Jean Peters Ka MERİKANIN — Milit Eğitim Ba- kanlığı, gene-müstakbel Iyi öğret menlerinden birini - kaybetti. Fakat kayıptan dolayı — Holiyvood, adeta bayram yaptı. Bahsl geçen öğretmen Jean Petera'dir;. fakat sinema Ale- mine atılmamı, kolef için büyük bir mesele oldu. O hio Üniversiteninde y bir güzellik müsabakasına girdi, fa- kat Talebe — Birliğinde ç: gösteren bir kıza birinciliği verdiler. san, bunün Üzerinde bile durmadı. Fakat Jean'ın oda arkadaşı, bu hâ- diseyi unutmamıştı. İkin olan Miss Ohlo da, arkadaşı, Jenn'ın haberi olmaksızın onün bir resmini Müsabakaya yolladı. Kazanana mü- kâfat olarak Holiyvood'a bir seyahat ve Fix Şirketinde bir tecrüibe filmi gevirme imkânı bahşediliyordu. Jean Müsabakayı kazandı, Hallyvood'a gi derek bir tecrübe filmi çevirdi. Ve netlceyi öğrenmeden Gkula döndü. Bir hafta sonra Foş Şirketinden altı Aaylık bir kontrat teklifi aldı. Anne- #iyle beraber altı ay için Holiyvood'a gittiler, Bir kaç ay gectiği halde, daha film çevirmemişti. Mütemadiyen Dram T- yatrosunda çalışmalar yapıyordu. NI- hayet günün birinde — Scudda Hoo, Scudda Hay adlı filmde bir rol a mak için teerübe filmi çevirdi. Çok dm'in İstanbul Sergisinde teşhir edile muvaffak oldu, bunun Üzerine ona, aa aa Büçük Ti gel rermeklin ças'| PROFESOR Masalçnon'un bahsetti. | başlangıcında; . pllstikte, Humisiyle | artık muasır 'Türk resmine girmiş tilmde KüçüK bir rol vermekten vaz | Fopi bu gelenek; Araplar'da, Türk- | Levni'nin — eserlerinde bu tekevvün | bulunuyoruz. Yumuşak karakteri do ler'de, İranlılar'da, Hintliler'de hülâ- | daha sarih olarak kendini hissetti- | Jayısiyle Şeker Ahmet Paşa diye 'Captain from Castile"i çevirdi. Jean | g. bütün. Müslüman — Alemined hük- | rir. Nihayet, redikal — inkılâpçı I1 | mılan bu sanatkâr, daha 21 yaşında, olmasaydı bu rolü Linda Darneli 0y- | mü; uzun asırlar boyunca güren kas- | Mahmut, hadislerin canlı figür yasa- | müstesna — kabiliyetini — belirtmişti iyacaktı. katı bir kanın halinde kalmıştır. Bu | #ına meydan okür gibi- —Yeniçeri | Sultan Abdülâziz tarafından Süle, Filmi çevirmek Üzere kafileye ta- | Yarağa karşı ilk tepki, I. Mehmet'in |/ Ocakını ortadan Kaldırdıktan sonra— | man Seyyit Beyle birlikte Paris'e b dd y karlke l 'at anlayışiyle başla; 'Tasvir düş- | kendi portrelerini devlet dairelerine | gönderiidi. Boulanger'nin ve Göreme'. KaT ar Haa aa a a a aa Te S | mani bir dinin muzaffer Sultanı İs- | astıracak kadar cesaret gösterir. — | n atelyelerine devam etti. 8 yıl Pa " V tanbulu zaptettiği vakit, ne Kariye'" | — Artık İslâm Dünyası İle batı plâs- | ris'te kaldı. İstanbulda llk resim sere lıkla bahsediyorlardı. Lira, tlk ro de, ne de Ayasofya'da —camiye çe- | tiğini birbirinden ayıran Çin Seddi | gisini açan odur. Manzaralarında ve yirrmekle beraber — mevcut Meryem, | yıkılmıştır. Bu hareket, koyu şarklı | hatürmortlarında — kuvvetli bir tek- İsa fresklerini, mozalklerini, — hattâ | zannedilen Türkiye'nin Avrupalilaş- | nikle sâfiyet, şalrane bir nhenk ha- Salibi tahrib ettirmedi. Bir müddet | ma tlarında Meksikadaki vaktini gayet hog ge- | *otra da İtalyadan Matteo d& Pas- | — Acaba tam münasiyle Avrupa tek- | hususiyle çiçek ve meyve resimlerin. Ti'yi, Constanzlo da Ferrara'yı davet | niği ve sanat metodu, Türkiyede me | de büyük bir maharet gösteren Sü- etti. Lâkin bu olayların en mühimmi; | vakit başlamıştır? Bu soruya. şim- | leyman / Seyyit. Beyle — (1842-1913 bir ressamdır. Yandaki resimden de | Suftan'ın Venedik. Dükasırldan usta | Öllik kesin bir cevap vermek mümkün | manzaralarında tabiatı titiz bir sar anlaşıldığı gibi, gayet güzel suluboya | bir ressam İstemesi ve 1480 yılında | değildir, henüz / esaslı araştırmalar | dükatla ifadeye çalışan Hüseyin Ze- 'ntile Bellini'nin İstanbul'a gönde- | yapılmamıştır. Yalnız muhakkak o- | KAL Paşa (1880-1910), bu devrin en rilmesidir. Bellini, İstanbulda Keçir- | lan bir gey varsa o da, TIT. Selim za- | seçkin şahsiyetleridir. Bunlarda yeni- diği 15 ay içinde Sultan'ın, — şimdi | manında 1796 tarihinde “Mühendis- | vi ayırmak cüreti, modaya uymak za- Londra'da — bulunan — yağlı — boya | hane-i Berri-i Hümayun” ile “Hare | afı yoktur. Çıplak insan vi bir portresini, ayrıca bir madalyasını | biye Okulu” nun -programlarına de- | la görünmez, Issız manzaraları, sa> yapmış ve inşa halinde bulunan Top- | sen derslerinin ” konmuş olmasıdır. | kin tablat — parçalarından ibarettir. kapı Sarayı'nın aalonlarını da şehrin | Yıllarca sonra bu teşebbüs, belki hiç | Atmosfer hazindir, fakat acı değildir. mühtelif semtlerini gösteren peyizas- | bir cemiyette görülmemiş acalp bir | Konu, asla bir hikâyeyi anlatmaz. İ- larla süslemiştir. Karabacek adında. | netice verecektir. Nitekim Harbiye'- | badet eder gibi huzur içinde resim Ki müelif, 1918 de Viyana'da bam | yi bitirdikten sonra, haritadılık tah-: | yaparlar. Eserlerinin arkasından Si dan eserinde, Bellini ile birlikte o sı- | sili için Paris'e gönderilen subaylar, | İinmişlerdir. Zamanımıza has sanat- ralarda, Paolo Da Ragusa ile Bene- | orada kendilerini bütün bütün yağlı | kâr, gururu denen geyi bilmedi detto da Müano'nun İstanbulda bu- | boyaya hasrederek, İlk defa Avrupa | Tinden ne müzeyi, ne de ebediyeti Tunmuş olduklarını ve Sinan Bey a- | usülünde resim yapmıya koyulmüş. | düşünmemişlerdir. " Dolayısiyle eser. dindaki ressamla / MENAKİBİ HO- | lardır. lerinin bir çoğu dağılmış ve zamanla NERVERAN'ın — bahsettiği Bursalı | — Bunlar arasında Askeri Şüra Aza- | kaybolup gitmiştir. Şibli Zade Ahmet'in, bu yabancı us- | Jığına kadar yükselen Ferik İbrahim | — Bu önderler İşların çırakları olabileceğini kayde: | Paşa (1815-1891), lik Türk ressamı | nin çehresi değişmiye yüz tutar. Os- diyor. Sayılır. Sultan — Mecld'in portresini | man Nuri Paşa ile hikâye, plâstiğe Şüphesiz bu İtalyan > Ostatlarının | yaptığı ve pek çok natürmort, peyi- | girmiye başlar. Bu zat, “Preveze Mu- İstanbulda uzun müddek çalışmaları, | zaj bıraktığı rivayet edilirse de, ele | harebesi, Barbaros, Andrea Doria' Osmanlı makkaşları Üzerinde mües- | geçen hiç bir eseri yoktur. Yarbay | gibi konularla ilgi toplamıya savaşır. sir olmuştur. Nitekim asıl adı Hay- | Hüsmü Yusuf Bey — (1817-1861) ile | Lâkin renkleri ahenksiz, deseni Za- , dar ve gülrde mahlâmı — Nigâri olan | Ferik Tevfik Paşa (1819-1866) ve | yıftır. Bu alanda asıl değisikliğe se Sanatkarın yaptığı IT. Selim ile Bar- | Sürurili Ahmet Emin Bey — (1845- | bep olan, Osman Hamdi - Bey'dir baros Hayreddin tasvirlerinde minya- | 1892) hakkında da aynı şeyler #öy- | (1842-1910) Avrupal kültürü geniş türden natüralist portreye olan me- | lenebilir. Bu sanatkârlar — Fransada | olan bu münevver adam, 12 yıl Pa- safenin, bir adımdan fazla olmadığı | çalışmış olmakla beraber, resmi, sa- İ ris'te kaldı. Oraya hukuk tahsili i- l zevkleri için yapan, bir | çin gitmişti. Güzel Sanatlar Okulu'nu çin fevkalâde 1di. Koyu kaşları, ye- #il gözleri, küçük fotojenik yüziyle hakikaten fevkalâde d, Çirdi. Jean, aynı zamanda gayet iyi Resim yapmasını cok seven Jean Petera portreler yapmaktadır. Yeni bir sinema artisti hakkında mülâhazalar Nakleden: Güner İZER İONTGOMERY Clift “Two Corri- | dostluktan başka bir gey- olduğunu 'dörs East” adlı film için Berlinde | gösterecek delil yoktur. — Henkel'in çalışırken, bir gün Berlindeki Ameri- | söylediğine göre, otomobilde berabör kan Gazeteciler” Cemiyetine girdi. | giderlerken Ciltt; hep memleketinde Bir radyo sözcüsünün karımı Cüft'e | biraktığı bir sevgiliden bahsedermiş, bakarak kocamna: “gu uzün boylu | Ve Amerikadan gelen — mektupları kendini beğenmiş adam, ortaya vehi | dört gözle beklermiş. Ççıkan muhabirlerden biri mi? , diye Sordu. O gün ornda bulunanların iç | — CÜi iyakından — tanıyan üçüncü Birisi buruşmuş asker ünifarması, yar | YAMa, oturduğu evin #ahibi / Frau kası açık ceketi içinde kimseyi ra- | Llese (di Onun' söylediklerine güre hatsız etmemek için bir köşeye bü. | Clift, akşamları mutfağa inip Alman zülen bu ince adamın meşhur Holiy- | yemeklerini “öğrönmiye çalışır, ara wood artistlerinden — biri - olduğunu | sıra Prau Llese'e eliyle - Amerikan fahmin etmemişti. Hakikaten ilk ba- | yemekleri pişirir ve tatlı tatlı sohbet kışta ya Berlindeki işgal — ordusuna | ederlermiş, mensup bir asker veya maceraperest T GRaa b ae dTarEe Her yükselmiye başlıyan artist için Maamafın Berlinde kaldığı üç haf- | *öylenen binlerce 14f aramında iyisi fta zarfında bir çok kimseler Cüft - | de bulunür, kötüsü de, 'Tabii. Cüft gin değişik fikirler yürüttüler. Kiml- | cekemiyenler, 'onun — Berlinde kendi | — &i, “çekingen, mütevazı, kendi halin- de yaşayışını türlü türlü tefmir 'n sonra, Türk resmi- irülür. “XVE asrın ikinci yarısı” | dece ken Til. Murat zamanında Osmanlı tari- | ağacın çiçek açması-gibi tabil birih- | tercih etti. Öbür meslekdaşları gibi 'm insanlardır. Hiç bir | Görome'un atelyesinden geçti. Fakat eleri ve | zamanın Örlentalisme modasını iyice hini yazan Seyyit Lokman'ın “Hü- | tiyaçin eser nername” sini, minyatürlerle süsliye- |/ İddinları yoktur. Sadece rer ' ebedlleştiren Osman'ın Uslübunda | onların ahengini gevdikleri için resim | kavramıştı. — Teknifi — kuvvetliydi. da bu tesir besbellidir. XVIT yüzyıl | yaparlar. Salik Molla Aşki (1864- | Memlekete döndüğü vakit, şarklı ol- ise, batı tekniğinin yavaş, fakat de- İ 1925) yi, Münip (1874.1009) 1, Ömer | masına rağmen, bir orientaliste gibi de bir adam" dedi; iimi genç-adamı slerdir. Biz de — size bu değişik vamlı bir surette, doğunun en büyük | —Adil (1868-1928)1, Osman (1868-1904) | eski Türk cemiyeti sahnelerini ele goİst bir serseri” diye iİtham etti. | mülâhazalar arasında iki basit insa- İslâm. İmparatorluğuna müessir ol- | 1 da bu aldı. Çarşı, cami, harem gibi mevzu- Bazıları ise “sıcak kalbli, cömert bir | “nın fikirlerini sunduk. Monteomery Cürt duğü bir devirdir. XVIT yüzyılın | — Ahmet Ali Paşa lar, onun çok — sevdiği / temalardır. genç” dediler. Hattâ onu “münzevi Renk kombinezonlarında her zaman bir züppe” diye vasıflandiranlar da isabet olmamakla beraber, maharet tidadını takdir etmemek kabil oldu B ba Dünkal'Günlkk daay Gndl |F ( KISA SİNEMA HABERLER İ — — Szüdr. Lakin bu yağtı boyalar are dan Cüft'e verilen otomobilin ofürü tik Plerre Leti'nin “Dösenchantöce. İnkisara uğramış — kadınlar” indan ddi İk günü —Alman goför, Clft'i EYECANLI BİR AN arladağı | Ben' Güpe.- sevimli yıldr üdyoya götürürken bir sval yağmu- ü Ha Tepkli “bir. öeklde hediye Slük fazla bizi heyecanlandırmazlar. Bu- | — Fina tatülan Cütte bücün mayatım İ — Ebez ütema, vevai arkadamı — tü Şonra, ona Diltün gece Kayaliye 'nunla beraber Osman Hamdl Hey anlattı. Harpte teğmen. olarak - dö- || — serinmistir. ” Janer İDAT. genesinde — Amarikanın; Ohleako; New-Tork gi: Alim, orkeolog, müzeci mifatiyle ktl. Sarhoş olup Hitler'e hakaret ettipi İ — İnrak edela kendi kendini eli raL Z, Mcin. Bzlamakla eder. Güzel Sanatlar Akademlsini te- goföre inanmıyan Clift, — hahisanede || — miyor galiba, giden gene geri geli- — hür kazinosu Ciro'a ile kontrat im kamet tâyin eden odur. Şediği dayağın İzlerini sırtında gö İN gor. mmmer Walame geveili arkar — asladı. Holiymood'tular eeki. yıldız Bu istikamet tâyini “Sanayl Ne- Tünce ve haplshane kâğıtlarına ba: İİ — ötsinin tektar . Hisliyroca'a “aün — larimı sevinç ve alkışlarin karsıladı. fise Mekteb'i Âlisi” ni kurmakla ve K düke'tr ada velbanK || zeke aS el ae AD BU Yaada n gçh inasinin G İtalyadan hoca getirtmekle olumuz- ' en de bizdensin.” dedi. Henkel onu İ — Cet'ean Jait gada ç ee — VEDE Szmünden beri edaadannden tur. Hamdi Bey, uzun müddet bu e- flk andan itibaren sevdiğini anlatı- İ — <e :tertip yetti. Janetin eakf erkek — ŞA Yan SİŞE kulun müdürlüğünü yaptı. Onun ye- tiştirdiği Meşrütiyet neslinin hamle- sine geçmeden önce, 1914 de Sanayt-i Nefise Mekteb'i Alisi'ne müdür olan Halil Paşa (1857-1930) ile Hoca Ali Rıza (1864-1935) dan ve Ahmet Ziya Akbulut (1869-1938) dan bahsetmek yerinde olur. Halil“Paşa da, Hoca AU Riza gibi askerdi, Her ikisi de İstanbul'un mütevazı köşelerinin res- samı idiler. Yaptığı portrelerde Gö- yör: “O gün otomobilden çıkarken, koşup kendisine kapıyı açınca ne de- zin beğenirsiniz: —Benim için kapı açıp kapamıya lüzum yok— ben ken- Gi işimi görecek kadar — büyüğüm” Ondan sonra da, “hem benim. her | — sözüme peki etendim diye de bas aallama” diye tenbih etti. Doğrusu bu samimi ve mütevazı halinden pek koşlanmıştım. “Henkel bazı geceler Arlene Dahi meşhur bir iş'adamı olan Joe Perrin ile beraber N e n ae Sir l ae z EDRURİMARDUSUNLN vve YA İ ea Toaalli zi müze görmediği İçin, — içzüdüsü ile çalışıyor, Müslüman ve fakir Üskü- darin #amimi bir ifadesini verebili- akşamlar da Mr. Cüft bana yemek hazırlar ve ben yemek yerken o da © günkü rolünü — baştanbaşa kendi BETTY GRABLE'İN KON FİLMİ WABASH AVENUBR | — Gikkatle çalışırdı. Hattâ bir sahnede miştir. cago gehri JANZ yılındaki Hall ile Ziya Akbulut'a gelince; o da nevi cinsine mahsus bir adamdı. Arkadaş- ları arasında, onün kadar, sanat na- musu denen geyi —yani öz tekniğin HER SENE HAZİRAN AYINI MERAKLA BEKLİYEN ARTIST | — partneri olan Mise. Cornella Bureh' U 20 defa Öpmesi icap etti. 20 nci öplşü de ilk defası gibi mteşli ve ta- | — bit İi Tabit “Fraulein” de güzeldi AA SAA 'NEŞ Si güntermiştir. Eker Betty Greble ana. kanınlarına hürmeti. bilen, hi- hiç alâkadar olmuyordu ki.” SO M İi yarllaK serak ceke lL ST getirdiği peyizajlarda en silik. tefer- aati dahi bütünün ruhu çlarak el almıştır. Onun halis bir artist oldu- Zunu; öldükten Sonra lik keşfeden, İstanbul / Akademisinin (1936-1049) yılları arasında Tesim şubesi şefliği. ni yapan büyük graveur, — kaymetli restam ve iyi bir hoca olan Pranaın Ltopold L€vy. olmuştur. Sa 1MR Snati Rasiran Yayına Betty Grahle son çevirdiği Aür etler, rtesi vene - Daziranında Örabaeh Arueia; Sümündei Montgomery, CÜft1 iyi tanıyanlar- dan ikinci gahıs, husuat KAtibesi Mi Mira Letta 1di. Kendisinden ön yaş büyük olan buekadınla. Clift, gece Bündüz beraber çalışıyordu. Pek ta Gt ederi Erteni 'nene. Baziranında SKit Esther Willlame Hollywooü'a dünen çok sevili arkadanı B AELARR T İanet Bisiri karşılıyor Kat bunün plâtonik bir rabıla - veya