— İTeKikLer| BAHÇEMİN bitigiğinde boç ve bakımsız bir arsa var, İnşan boyu çalılara gömülü taş yığıı ları eski bir duvarın son İzleri- dir. Zaman, ülkemizin — birçok yerlerinden böyle karanlık bir kanatla geçmiştir. Başlayan bir Çöküntü, izler silininceye kadar devam eder, gider. Taşlar Çalı- nır, genç fid: sökülür, 'bir kaç ağaç kalmışsa, onların dal- ları da birer birer koparılır ve tahrip, elbirliğiyle tamamlanır. | Komgu arsanın hikâyesi de, bel- ki, başka türlü değildir. Bunu — tek başına kalmış yaşlı bir akas- yadan anlamak mümkündür. Bu ağaç, eksilen dallarını taze filizlerle .doldurmak için, kim bilir, kaç yıldan beri toprakla güreşmektedir. Yıllar yılı din- Tenmeden mahalle çocuklarına Sopa yetiştirmek kolay mıdır? Ağaçların ömür yolu - bellidir bizde. Her ağaca boylanmak na- sip olmaz. İlk gölgelerini gör- memiş fidan nesilleri az mıdır Onun için yapayalnız yeşil kom- Şuma baktıkça hayrette kalırım, Dalları, artık, çocukların yeti- gemeyeceği bir yüksekliktedir. Akasya, çocuk nesillerine sopa Tüşveti vere vere yakayı kur- tarmıştır. Aeschylos der ki: “Yaratılış dünyasında birçok kudretliler gördüm, ama, insan gibisini de- il..., Dallarını yıldızlara kadar geren bir ağacın bile hakkından gelemeyecek bir insan var mı- dür? Dün buna benzer bir insan- Ja karşılaştım. Bitişik arsada gesler... Bir tanesi yüksekten ge- liyor: — İş kolay gelsin Hafız. — Eyvallah, usta. Bu ağaç böyle duruyor da. Evde iki ke- gim var, Bilirsin, ben hayvanla- Tı severim. Zavallılar aç. Bu mü- barek günde insana dokunuyor. bu. Namaza kadar da vaktim var. Eh, işte, bir iki günlük rız- kı çıktı hayvanların. — Allah kerimdir, Hafız. Şaşılacak şey. Bizde mülkiyet —mefhumunun çok tuhaf bir mâ- nası var, Gözden uzak, gönül- den uzâk deriz. Hele bir şey, | — insandan uzak kaldı mı vay hi /— line İslâm hukuku eski Roma- hların bir tâbirini benimseyerek ölü topraktan bahseder, Sahibi- ! nin gözünden uzak mülkiyet de — bizde, sık sık ölü mülkiyet ha- ine gelir. Yüksek duvarla çev- Tili bahçemde dalları kırılasıya “yüklü bir erik ağacı vardır, Şim- di karşımda çırıl çıplak duru- | yor. Tek bir erik, dalında kızı Tamadı. Öteki ağaçlar sıra bek- liyor şimdi. Eli baltalı Hafız, keçisine rızkın en güzelini veren Tanrısına akasyanın tepesinden elhamdülillâhini gönderiyor. E- rik ağacını yükünden kurtaran- lar cumhuriyet okullarını henüz bitirmemiş bir yaştadırlar, Fır- #at bulanlar, yedisinden yetmi- gine kadar iş başında. Bu ne korkunç bir elbirliği. Anayasa- miz, mülkiyete dokunulamaz der, ama, duvar at 'ak baş- kasının mülkiyetine el uzatar ların sayısını bilmek isterdim. | Duvaratlamak bizde çok sevilen * bir gençlik cimnastiği halinç gelmektedir. Bunün kötü bir şey olduğunu hiç kimse aklından bile geçirmez. Avrupa'da — kırlardan, dağ başlarından geçen goselerin ke- narları meyva agaçlariyle çev- — rilidir. Her ağacın da sahibi var dır, Zamanı gelince merdivenini, sepetini getirir ve evine keyfi yerinde döner. Halbuki: benim REŞAD NURİ GÜNTE bakalım o bi n değiğin. olacaktı. hi misin? Hacı Ömer daha şiddetlet — Bapkan — babandır. senin, Kibİ konuşamar oluyormuş. Ben kakalından Kal da kalmığ mi ya herifte?, yine de kendini toparlamaş Bönden imdat arıyordü, P: yaralı Kulağına müsallat ©1 Jolacaktı. — Fakat zamanı Örherin bu halde üzer Kavak Yelleri — Ne dırlanıp dürürsün be heriti Hat Ömerin o gün herhalde bir şeye canı Müftü de bunu anlaş t bir kere Daşlamış bulüne — Kim olacak seni Yurdün hâmi başkanı ymukın sen? Başkan Relk demeğe dilin varmayor mu? Müftühün yüzü beyazdan cenase gönra âdeta minviye dönmeğe başlamıştı. ü bir at sineği bü Yakadan daha ehemmiyetli İmiş gibi ben ba- tonumun velyle önü kaşalayor, Mürtüye ve Hia- €& Ömere Bakmıyordum. Hivet ergeç bu müna- Gebetaiz dAva benim müdahalemle, hal ve fan gelmemişti. yürümek Parça hızını almamına zaman birakmak İâzim. Bizim anlayışımız NERMİ gibi, bahçesinin tek bir eriğini ağızlarına koyamayanlar, mem- leketimizde ne kadar çoktur. Avrupa'dan ilk dönüşümde - şo- selerimizin meyvacılığımızda bir Yazan : M. devrim yapabileceğini düşünür ve hesaplardım. Kirk bin kilo- metrelik bir yol ağı; seksen bin kilometrelik bir uzunluk de- mektir. Buraya en aşağı 9 mi yon meyva ağacı dikilebilir. Yerimin ne olabileceğini tahmin edebilirsiniz. Ben bu güzel ha- yallefden birer birer ayrıldım Şimdi. Hayatın öyle tecrübeleri yardır ki: En dinamik insana bile dünyadan el, etek çektire- bilir. Ağaçlarımızı, meyva ağaçları- mızi kendi başlarına bırakmak zamanı henüz gelmemiştir. Çok bekleyeceğiz belki. Anlayışımız kadar, — mülkiyet düygümüz / uyanıncaya — kadar bekleyeceğiz. O zamana kadar akasyamız keçisine yem araya- nın, eriğimiz duvarı tırmanabi- lenin olacaktır. Vazifesidir, ama hükümet, malımızın arkasından koşacak değildir a.. Suçluyu biz kendimiz yakalamazsak, hükü- met nasıl ceza kesebilir? Asıl mesele, suçluyu gücendirmeden, incitmeden yakalamakta. Belki ©, insanlık hali bu, yolunu şa- şırmıştır da bahçeye girmişti Böyle bir ihtimal varsa suçluyu nasıl azarlayabilirsiniz? O za- man siz suçlu olursunuz. Üste- lik, suçlu sandığınızın temyiz hassaları noksansa?.. Meseleyi ruh bilgisi bakımından — incele- meden nasıl karar verebilirii Yalnız bu kadar mı? Her suç, bir cemiyet hâdisesidir. Su gelir, suçlu, görünmeyen sosyal kuvvetlerin elinde bir. oyuncak gibidir, ne yaptığını bilmez. Va- kayı bir kere de sosyologlardan öğrenmek doğru değil midir? Ben burada dalgınlıkla, boyuna suçludan bahsediyorum. Sakın aldanmayınız. Mahkeme kararı verilmeden hiçbir vatandaşa suçlu diyemezsiniz. —Yanlış iş görmek İstemiyorsanız, akasya- da yakaladığınız. Hafız'a, dut dallarında dolaşan Mehmed'e, topunu almak için kapınızı zor- la açan Osman'a ancak sanık diyebilirsiniz. Yani her şeyi gö- zünüzle gördünüz, ama, gene sanıyorsunuz. Siz, birkaç kere kendi kendinize, gördüm, ama, gene sanıyorum, derseniz, za- manla tam bir hak kurbanı hâl ne gelebilirsiniz. Eski zamanlar da böyle tekin konuşanlara büyük bir ehemmiyet verilir ve onlardan kerâmetler beklenirdi. Şimdi ise en büyük keramet, kendi yağı İle kavrulmasını bil- mektedir. Her ülkede ceza - ölçüsü, sos- yal şartlara göre düşünülür. Biz; donumuzu, — gömleğimizi, hemen hemen her şeyimizi n sık dışardan getirtiyorsak, - kı nunlarımızı öyle — ismarlıyoruz. Don, gömlek için döviz harcı- yorüz, ama, kanunlarımız. için, çok gükür, bir kuruş bile öde- miyoruz. .Başkaları çalışıyor, yoruluyor, biz alıyoruz. - Bizim bahçenin erikleri gibi bir gey, Yalnız düvar atlamak sıkintisi yok. Ödemiyoruz, demiştim. Di- İlm kaymış olacak. Nasıl ödemi- yoruz? Kanunlardan beklenilen neticeler elde edilmezse, arka arkaya çıkan ihtilâflar ” görün- meyen ödemeler değil — midir? Evet, ödüyoruz, emniyetimizle, huzurumuzla ödüyoruz. Osmanlı Devletinin kanunları, bizim kanunlarımız değildi. Bu- YENİ İSTANBUL ABERLERİ ) Satgi köşeile Belediye Paviyonu B biri, Belediye pa Garde geklinde tertip edilmiş. Bi- dübinde. Kulo ise, başmısı, teh- Fin herhangi bir - noktasın bi irerek bir terkip yapılmasından doğuyor Burada, İstan ef h #ahit oluyoru İstanbul Manzaralarında, yekkep, 34 tanınmış sanatkarın tablolarımı ihti gide, Nuaret Müridoğlu'nun ile madalyonu var. İstanbul ve Fatih birbirlerinden — ayrılmak imkâmı olmayan iki isim. Sunar ile Zühtü Fatik'in büstü Yihe burada Belediyenin hatk için ucuz mesken projelerini gö- rüyoruz. İnşaallah böyle bir eve nihayet sahip olabiliriz ve o sa- man evimizin — duvarlarını da tablolarla süsleriz. Fakat İstanbul Sergisine gi- derken yolunuzu kesen o sey- 'yar satıcılardan (llallah!. BİR İSTANBULLU DİPLOMALARI Küleli Askeri Lisesinin 108 inci y dönümü ve 1040-1050 ders senesi m Zunlarına diploma tevzii töreni dün mektepte yapılmıştır. İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Kerim Gökay, İstan: bul Komutanı Korgeneral Şükrü Ka- natlı, basın mensupları ile davetlile- rin hazır bulunduğu merasime saat 17 de İstiklâl Marşiyle başlanmıştır. Müteakıben Mektep Müdürü Kur- mayalbay Remizi Masdal bir Konuşma yaparak mektebin İkinci Selim zama- 'nında Nizamı Cedit teşkilâtiyle bera- ber kuruldüğunü belirttikten sonrı “Bu çatı altında yetişenler ilk mey. dan muharebelerini Plevnede verdiler. Eşsiz ve şanlı bir müdafaa ile dünya tarihine mal olan Türk feragatinin, Türk fedakârlığının, Türk kahraman. hığının bir şaheserini daha yarattılar. Bu okuldan yetişenlerin Dömekede, Balkanlarda, Yemende, Kafkanyada, Çanakkalede, Galiçyada, — Arabistân çöllerindeki muharebelerde ne müşkül şartlar altında, nasil bir. harikalar yarattıklarını benden değil tarihten öğren, Mülli Mücadele tarihinde Kulelileri 'ön safda görürüz. Okulun hangi mı- sufında olürsâ olsun vatamı tehlikede görenler, yürekleri “milli — mücadele Tuhu “ile Ateşlenmiş olanlar | parçı doğmuş kanunlarımız yok. Fa- kat bizim bir hak anlayışımız elbette vardır. Bütün kanun ya- pimizi böyle bir temel üzerine kuramaz mıyıa? Bana öyle geli- yor ki, Milletin nabzını bulama- yan kanunlardan büyük şeyler beklenemez. Adalet ve - ceza mefhumları nisbidir. Başkasına iyi gelen bir ilâç, bizi yataklara serebilir. Düşünüyorum: Tedbirlerimiz #osyal şartları- miza göre düşünülmüş olsaydı 'ne Hafız, namaz vaktine kadar, nasilan insan elinden kurtulmuş akasyayı biçerdi, ne de benim eriğim cascavlak kalırdı. Musa, çok güzel söylemiş: — Dişe diş, göze göz. Bu hikmetten, bugün de, faydalanacak / insanlarımız, Bgün de hayat gerçekliğimizden Kimmiş | — İetmemeyi perensip Hacı Beyde ye — Ne haltettin; © bakalım? Baband den mi? MüftÜ artık h — Hani., Yani. K yi için dişlerine el attı. Jabalığa. kargı - onla, ru bülmayarak: Hay #ehin p: tü, daha arkada Kai geçmi deniyordu!. — Ben bilme tandır. benim pirin göylenir. dürür. Nirı valı arabaya. Haci imazdı. Bir 161 Hacı Ömer Müftüyü daha rahat haşi İk. Maci Bey benim kolumda iri İti söye Bu söyleniğ Hacı Ömerin yavaş yavaş y yazık ki, az değil.. Kuleli Askeri Lisesinin 105 inci Yıldönümü DÜN MEKTEPTE YAPILAN TÖRENDE 44 MEZUNA İ MERASİMLE — VERİLDİ ı TEKNİK ÜNİVERSİTEDEKİ B Mi | 5 ar Dün aat 17 de Teknik Ünr nin Tatlasla, binasında, bulunan. Marlık Fakültesinde bütün profesörle n iştirakiyle bir basın toplantısı var 'ne Rektörlük ara Ferleri halk efkârını ve binassa tale- | bir be mühitlerini yakından alâkadar et | 2 'Teknik Üniversite talebesinin bu Gan'bir müddet önce yapmıs olduku tedrie toplantımının akisleri devam © parça Anadoluya kaçarak evvelâ çe telerde, sonra milli ordu. saflarında gocuk yaşta yer aldılar İnönülerinde, Sakaryada, Afyonda, Dumlupınarda ateş hattında vuruşan, dövüşen Külelilerin hemen çoğu gün görmeden, zaferi yatan topraklarına düştüler, İmanlı ve mil- | Gan liyetçi ruhları şimdi burada başımız- | — 0 Ruhları gad olsun. Bu okuldan yetişenler antak iki defa içtikleri anddan döndüler. Biri- Bi, tarihin kızıl sultan diye yadettiği Hamid'e, ikincisi de Türk — yurdunu müstevli düşmanlara satan korkak ve merdud firari Vahdeddin'e, Bundan sonra genç subay namzet- derine öğütte — bülunan Mektep Ko- mutanı, “Türk Mülliyetçiliğinin — ve Türk vatanının iki mânevi düşmanına karşı hazırlıklı, uyanık Ve tetikte bu- lün. Birinci tehlike: İrtica ve şeriat ce- reyanlardır ki, taraftarları yıllar geç. tikçe azalmaya ve ölmeye mahküm- dür. Kara küvvet, geriliktir. İkinci ve en mühim tehlike; ge- lişmesi halinde kaleyi içinden çöker. tecek ve dahili bir hiyanet darbesi ile ortaya çıkacak kızıl bolşevik cereyn- 'nudır. Yeşil tehlikeye karşı ne kadar 'nefret ediyorsan, okul sıralarına ka- dar hulâl etmeye yeltenen, gilrler, ki- taplar ve mahkeme salanlarına kadar giren kızıl tehlikeye karşı da uyanık öl. Çünkü, kızıl bölşevik din mukad denat şeref namus milliyet tanımaz... Yolunuz açık olsün arkadaş Bundan #onra mezunlar. nami Kkonuşan Nedim Asil heyecanlı hita. beninde, Atatürk'ün gençliğe emanet ettiği aziz yurdu korumak Ve ken- dilerine gönterilen itimada Jâyık ole mak için bu Vatan uğrunda fcap e- diyorsa kanlarını seve meve feda e- deceklerini söylemiştir 44 merun içinde derece alan sekin Küşiden dlk Üçüne birer kol santi, di- Gerlerine de birer kitap verilmiştir. Bundan sonra okul gezilmiş — ve dâvetliler hazırlanan büfede İzaz e- dülmişlerdir Küleli Lisesini - geken - düvetliler dershanelerin, Jaboratuvarların — zen: Binliğini ve bühasaa mektebin umü- mİ temizliğini görerek yi bir İnti- ba ile ayrılmışlardır. Tal ziyle tesbit ederek Fanlarına alttir TT mizde baskı deki toplartısı Rektörün toplantısını mütenkıp Ü- nive kendi 1o ASIN — TOPLANTILARI ken, Üniyerak ilanmıştır. Rektör Prof. Dr. Hulki Erem, Rek- Baba oğul 'münmsebeti oldukunu & İstanbul Teknik Üniversitesindeki İmtihanlar normal 4'bir anlasmazlık oldui Rektörünün böyle hizin bir ksmi, 1T Ü. Tale- üncelerini toplantımı istirak etmi, 'T. Ü. Talebe Birliğinin talebo gö- 'rine getirilme n Bir kasmı di organları İ arsuladığı husu! İversitemizin salâi 'mizin salâhiyetli organlar den geçirilmektedir. lere herhangt bir se. bunların yelere, her yerde olduku gibi. her Ü. “Talebe Birliği Üniversiler bilâkis müzaheret lebe Birliğinin basın yersite Talebe Birliği temsileileri de lerinde bir banın topianı KORE HARBİNE GÖNÜLLÜ GİTMEK İSTİYENLER Kuzılların istilâsına ukrayan Güney Aştirak etmek Üsere Tevfik Yürüte dün akşama A B. D. davetli Talebe Federasyonunun Amerikan gençliğine mesajı olan Emel Aktan dün hareket etti Emel CAklanı * Yeği danında - Türkiye MiL Federasyonu — mümensilleri, Üniversitesi / Talebe Birliği mensupları, “Amerikan Kültür heyeti 'afından Ukurlanmıştır. Emel Aktan iye Mi “Talebe Federasyonunun Mesajda ezcümle şöyle denilmekte 'Türk tale NeaSsİl olarak - A- merika . Birlesik Devletlerine - davet dilen Emel Aktan'ın bu. se Bu vesile ile de İki dömt memlek: n Kençleri arasında samimi dostluk geneliği: ni sahınlar Tel 'münasebeti #melimizdir. Bugünkü gençlik biribi. Fini tanır ve anlaraa yarının sulhu 'Bu Sübarla, 'dörü Amerikan gençli- Ki ile doğrüdan. döğrüya- kültür ten. Üsinde bulunmak için, yolu açmak is- Biliniz Ki Türkiyede samimi dost Jarınız. vardır. " Memleketimizde, ünl versiteliler, Köllejliler ve yüksek tah Hi meneplariyi genolik mümesali Tasıp, anlaşmamız. yarın için. iâz bulunmamızı temin edecektir.. — İstanbul Sergisini 120 bin kişi gezdi İstanbul Sergisini dün gece aaat 24 € kadar 120 bin kişi / ziyaret et. miştir. Yunanlı gazi Valiyi ziyaret etti Dün aaat 1230 da Yunan gazetesi Akropolis'in sahibi ve başyazarı N3 208 Botsis Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Fahreddin Kerim Gökay'ı ziyaret etmiştir. Ziyaret hususl - bir Mahiyette yapılmış ve Nassos Botsis Türkiyeyi — ziyaretinden dolayı - çok memnün olduğunu bildirmiştir. — —— tertip ederek ezcümle gunları söyle- Talglerdir: MÜniversitemizdeki tedrinat / aksak- Jıkdarını aksettirmek ve dileklerimizi bildirmek — yolundaki " tesebbüsümüz tam bir muvaffakiyetle neticeleni, Üniyernitemiz muhitinde memnuniye müsahade ettikimiz bir zihniyet d ikliği görülmektedir. Bu ara: İebe tarafından sevilen şahsiyetlerin dekanliklara gelmiş bulunmasını bir hasea zikredebiliriz. Birlizimiz vazife #ini yapmaştır. Ümit ediyoruz ki, mü- aksayan tarafların düzeltilmesi — için Tezelden tedbirler alınacaktır. Köre Cümhüriyetinin / kurtül 4 Temmuz 1056 Muzaffer Kayalıbay hâdisesi tahkikatı Dün de bazı şahitler dinlendi. Haldun Tandoğan ile Rober muvacehe edildi 'Teknik Okul pansiyon Amiri Mus zaffer Ka n ölümüne ait hâe dise tahkikatına ün de devam edil. da un Tane avukatı Hik- üzleştirilmişt /e Robi T icelenmesi “İskenderun” gemisi 15 temmuzda teslim — edilecek İtalyada Devlet Denizyollarının ye- ler mekte olan An- 15 temmuzda teslim edilmiş olacak r. Bu duruma göre İskenderun 30 temmuzda servise girecek ve Doğu- güney Akdeniz hattına tahsis edile- “Tarsus” bugün Akdeniz seferine çıkıyor Tarsun vapuru Akdenizdeki ikine ci turistik seferine bugün saat 12 de hareket edecektir. 16 gün sürecek sirasiyle Beyrut, takeni Villefranche, Cenova ve Pireye uğe rayacak olan Tarsus 24 temmusda Hiristiyan hacilerini tasımak Üzere yeni bir turistik sefere çıkacaktır. Marshall Plânı Teknik Müşaviri Ankaraya gitti İstanbul — Sergisinin — açılmasinda bulunmak Üzere bir kaç günden beri gehrimizde bulunan — Marahall Plâni teknik müşaviri Mr. Junkins dün we çakla Ankaraya dönmüştür. Mr. June Kins dün kendisiyle konuşan bir are kadaşımıza sergiyi çok beğendiğini, hazırlıyanların bu eserle iftihar et meleri lâzım geldiğini söylemiş — ve sergideki Marshall Plânı - paviyonu na halkın gösterdiği alâkanın kene disini çok mütehassis ettiğini bildire miştir. bu sefer emnasında riye, Napoli, Hindistan - Ortaelçisinin Valiyi ziyareti Dün saat 10.90 da Hindistan Ortak elcisi C:S. Gha, İstanbul Vali ve Ber lediye Başkanı Ord. Prof. Fahreddin Kerim Gökay'ı ziyaret etmiştir. Daha, ziyade bir nezaket ziyareti mahiye: 'tinde olan bu konuşmada — kültürel Mmevzulardan bahsedilmiş, Hint “ve Türk müziği, geçen sene şehrimizi zi et eden Hint Balesi konuşma mev. Zuu olmuştur. Beş hafta önce şehri- Mmize gelen C. S. Gha, İstanbul geh Fini ve bihasan Türk müziğini çok Tekendiğini söylemiş ve bu. müziği dinliyebileceği verler hakkında izahat İstemiştir. Ortasiçi, bir müddet daha İstanbulda kalacağını tahmin etmek- KÜÇÜK HABERLER *& Dün, Mısırdan Melek Sultan, A- dana vapuru ile şehrimize gelmiştir. Bu ziyaret aymı zamanda resmi bir Mahiyet taşıdığından, Vilâyetten Me- lek Sultanı karşılamağa gidilmiğtir. Sultan yazı Modada geçirecektir. ** Marshall Plânına mensup beğ ki- #llik bir heyet, dün, Sarayı ve mü- Zeleri gezmek için Vilâyetten mü. Sande almıştır. SİYASİ İKTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi 1 YENİ İSTANBUL NE$RİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal HL SARLICA Bu sayıda yazı işlerini 'fillen idare eden ! Sacid ÖGET Neşredilmiyen yazılar dade edilmen, uldığı yer 1 ANBUL MATBAACI- YENİ $ G Hacı Bey Müftüyü kıskaç gibi yakalamış bir | — | çışm Takmiyordu; bir İN — Bönra neymiş o pirinç İçin gevelediğin | — | kain Jakırdılar... Beğenemedin mi yokan. dıği MÜFLÜ çıldıracak gibi; den — Aman estağfurullah Hacı Bey, diye ba-| — İ sizi kirdi lam — YA öyleyse ne deyi dirlanip dürürsün?. başı Müftü ağlayacak gibi: — Dırlanan yök Hacı Bey, vallahi tallahi, rinçi diye hani anki bugün teberru kabul | — | teri. ittihat ettik. de, ni bir parlama oldu! 'ne haltettini ne demekmiş öğrendin. onu 'deden: dan dür. geyan halindeydi: Perensip tap etm Fakat gitgide toplı n ağtından. çıkarı doğ ha yerensipine de, diye başladı ve| — | yüzi h Döktür. Bey,, Herif çak. dere gancayı taktı.. . Dir. dir ede 6 Gafur.. Yüklenin çü- 162 Geğitin din kapakları göküp düseliyor, Güdü dürdüğü yer nasına alâmetti Müftü sesini — çıkarmasaydı İki dakika içinde kavgadan hiç bir iz ve eser mayacaktı fakat çoluk çocuk arasında uğra- haksiz hakaretten Üstüne pirinçlerin de el- gitmekinden korkan MüftÜ yine bir ihtiyat. etti Ve bütün ikna küvvetini sesinde top. ğa uğraşarak Hacı Ömere izahat vermeğe adıt Vallah şikâyetim pirinçlerden değil... Pl- ler TTürkiye piring piyasasının en iyi pirinç: İki elim yanıma gelecek, Ve lâkin bir ka- pirince kuş gözü kadar yağ katarsan 0l. maz. Hani sanki pirinci himmet eden bir kerem aahibi çıkar dü ak Veren çıkmamma olacağı bu. Dediğim diyeceğim b vatlahi tatiahi. Biçare Müftü Kara Balçaklı'nın hirinçlerine mukabil Yurdü yağaız birakan başka genginler, atmak Süretiyle Macı Ömere dalkavuktuk ek İatemişti. Fakat o bunü da töhe anladı. tekrar Müftüye dönerek; beklernin? Da- karaın — bel ber — Herif yağı da mi bende bir istediğin var mi? Ne Beylesene. Amma Sa. | — |bunu gerçekten ağıza alınmaz küfürler takip Hacı Ömerin hakikaten fena bir” günü di etii. Kalabalığa girdiğimiz için bu İkinci partide ba. garilına, Artık dürülamazdı. Hacı Ömerle bozuşmayı | — | girmiyor, hattâ uzaktan bakanlara çehreni güler Fakat | — İköze alarak ortaya atıldım ve Allahtan kavgas |— | gibi görünüyordu. Fakat © kisıla kisila. böncük çalışıyor, gözler Yi dürdürmağa Müvaffak oldum. kadat kalmiş gözlerin bakışını, ağarmış düdak- at atlardan biriniz n önde Haci Ömerle ben, arkamızda Müf- darın arasında tllki diği gibi aivrilen takma dip. Jabalıkla medresenin. kapısını | — İleri ve onların arasında islik çalar mesi o ahda Mürtüye Sörmalıydı. fekemleye oturmağa hakırlanir. gibi adam- ince, vü. İKi yana. #allanıyordu. Hacı Ömerin kolundan yakalayarak yavaş- Bey, dedim. yakışması 168 — Kes Hacı Sana Ben gimdi burada vazıfa başın tim evlâtlarının başısın ve ba Hâcı Bey kendinin, vazife veden getirtilerek bir olan. davetli. sandaiyelerine yi kavgayı haber gibi. göründüler. Belki de h Bunlür - Hacı Ömer için olağı Benim kısa bir aaman Mi mam Jâzım geldi; adamcağız parlayınca; Yahu Doktor Bey ben adığı halde Müftüyü kolur — Yavap, dedim, herif te almışlardı. Fakat farkında değil akikaten öyle (d Müftünün kolunü / bitakmamıştimi dasin; vatanın ye- abamısın. — Hati 'nin Ve Vatan ye. va pişman tümlerinin soyuna sopuna, Müftüyü bu grupa da kmayı ihmal etmemek üzere ve ancak Benim | — |man gözleri düyabileceğim — bir Gesle yine ağır Bir. küfür davurdu. Fakat sözlerim, tahmin ettiğim gibi, tirtiveririm, Onü yatıştırmıştı. Müftü ile aulh yaptığını an- | — | a. latmak için: tü Hadi bakalım, Ne ninrifetin yarsa göster B aat 'de çekip gidelim şuradan, dedi ve avlunun Kav TİMİ yakallı yifan duvar Sökülüp alın tilmiş kalın otlar ve dik, seçiliyordu. yeli müderr köşeye farna, dizilmiş Davetiiler an şeylerdi. üü ile de uğraşı bifaz kendini tos ne deyi bu eşki herlfim.. Kendi değil amma asıl ben şimdi çe Gağtin DKĞÜ Vi vi indan. tutarak f6 ters bize bakı: © getteki bi Müftü, elini birdenbire ağmına kapatarak: Mmalarımıza Duydü mü acaba? diye ürktü. Sonra bu | — | bir büyük D hareketinden de utanarak: hisettim. ve KDD Ve G dela, MN görünen bir 184 İntiyardir ©. tan yetimlerinin başı ve bal tifade edertk aaa bir iki çuval pirinç daha gee fanesi de Şehislâmlığa kadar yükselmişti. Müftü © #amana kadar Bu mânalarla dolü bir Kaç sötden Ve hele Ben deryadır adamı hasta... Biraz söne 'Sen bu garip va- sisın” dediğim #a- Ben onun bu halinden ie- Mürtü Brendi. Üstelik de lür. Görmedin mi yaşardı. Pahalıya malederiz bu bunaklığı 6- 'Başına çalsın — pirinçlerini" dedi. aamanda da titreye titreye bilekle- mişti. Avlünün Bir köşesinde yaba, sarmaşıklar arasında kaybolmuş bir. yardı. Bu duvardaki bir pencerenin hamayacak kadâr kuvvetle yerleşti. demim parmaklıkları arasında yine çehler içinde bir iki Kaık' mesar tağı Taşlar medresenin bazı yüksek pas itlerine aitti; hattâ aralarında bir aşkalıktan, gimdiye kadarki konuş. DiÇ uğramamış bir. mevmun, vahim olitikaya geçmek üzere olduğgumulu Dü Sesten hiç bir akİs almamış setler (Devamı var) 188