Sayfa 2 İspartada halıcılığın başına gelen — Gözlere dair — Yolda rastladığımız bir sürü — Bilinenlere benzemiyen bir göl — Bu göl, granitten bir beşiğe uzanmıştır — Göller ve gölgeler — Azman insanlar arıyorum — Eski bir payitahtın yerinde çerden çöpten bir kasaba — Keyfini sürdüğüm bir bitaraflık İSPARTALILAR, — kendilerini | niçin halıcılığa vermişler ? Anlayışıma göre, yaşadıkları dağlık arazi, ziraate müsait olmadığından — ve o havalide çokça yün bulunduğundan do- layı, Güle merak . salmaları da, başka bir geçim kayna- ği “aramalarındandı gülcülük küçük ölçüde kalmış. Yılda ancak altmış kilo güly & çıkarılabiliyormuş; — halbuki Bulgâaristan — şimdikini bil yoruz, tabii— dünya istihlâki- 'nin 16 da 8 ini istihsal edermiş. Ben halıcılığın gidişini de bir başka bakımdan beğenmedim Düşük kaliteli mal almış yürü- müş; desenlerde de eski güzelli- ği muhafaza etmemeğe başla- mışız, Kısacası halı dokutanlar- da ölduğu kadar müşterilerde da zevk bozulmuş; bunda da u- mumi zevk seviyesine ve para kazanma hırsına uymuşuz. Di ğer taraftan devletçilik pren Pi güden Hükümet ne gülyağı, 'ne de halı ile lüzumu kadar alâ- kalanmış. Bir kaç yüz halı sey: rettim, dört beş tanesini beğene- bildim. Paralı bir adam bile ol- saydım yüklü bir halı stokiyle dönmezdim. Bereket memleke- tin muhtelif bölgelerinde yeni zenginler türemiş, ev ve döşeme merakına kapılmışlar da o me- 'ta müşteri buluyor. Kırk yıl ev- vel İzmirdeki Karpet Oriyantal isimli halıcılık müessesesi hem mal satar, hem de kaliteyi yük- seltmeğe çalışırdı. Gerek Isparta ve Eğridir'de, gerek köylerde evlere - girerek kadıilârla kızları tezgâhlar ba- şında çalışırlarken gördük; da- ima iyi karşılandık. Resimlerini çekmemize de mümanaat eden olmadı. Zaten İsparta ve hava- lisi ahalisi çok nezaketli, cana yakın, zeki insanlar. Buralarını pek sevdim. Zaten dedelerim E- Mirdağı ve Mudurnu gibi dağlık arazi halkından imişler; yaylâ çocukları... Dağlılarla çarçabuk kaynaşmamda belki onun da te- siri oluyor. Göller, ormanlar, karlı dağ- lar ve akisleri muhakkak ki göz- lerde kendini gösteriyor. İskan- dinavyalı gözünde de bunlar vardır. İsparta, Eğridir ve ha- yalisinde gözler ayrıca, dokunan hâlıların renk zenginliğini, uy- gunluğunu ve kadifeliğini almış, diyeceğim geliyor. Bir adese ile büyütülse gözlere baktığınız za- man önünüze en nadide bir sec- cade serilmiş sanacaksınız, ga- liba., Eğridir Gölünü seyretmek i- in sabırsızlanıyorum. Bir ikindi stü otomobile bindik. Tren iş- liyormuş amma zamanı dar, öl- gülü olan bir yolcu için bekle- meğe ve tarifesine uymağa im- kân yok. Mesafe de kısa; iki şe- hir arası dümdüz, mükemmel goseden gidip gelme topu topu 68 kilometre yapacaksınız. (Ar- tık “Şu kadar kilometre yap- tım” şeklindeki sözleri türkçe leşmiş saymak mecburiyetinde- yiz.) Gölden önce, yolda bambaşka bir şey gördüm, gözlerime ina- namadım: Uzaktan tozu duma- na katarak kara bulut gibi bir sürü geliyordu. Ne sürüsü idi bu ? Manda olsa bu kadar sürat- li yürümez; kara keçi desek o kadar büyük olmaz, Yaklaşınca anladık : İrili ufaklı beş yüz baş merkep ! O miktara — araya başka cins mahlük karışmamak şartiyle — hiçbir yerde rast- lamamıştım. Nereden gelip ne- reye gidiyorlardı? Asıl mühim- mi neden bir şey taşımıyorlar, işe yaramıyorlardı? Meğerse ekinler henüz bir karış serpmis, biçim faaliyeti başlamamış ol- duğundan kışı zar zor, yarı aç geçirmiş olan hayvanları bu mevsimde komşu köyler birle- şerek otlamağa — yollarlarmış; sadece iki küçük çobanın sevk ve idare ettiği beşyüz merkep akşam yaklaştığından yerlerine dönüyormuş. Dikkat ettim: Ne memnundu- lar, ne şikâyetçi... Sırtlarında yük var imiş veya yoğ imiş, far- kında değillermiş gibi “Ha ol- muş, ha olmamış, hepsi bir” di- yen stoik bir tavırla ve bildiği- Miz eda ile çoluk çocuk, uslu us- l yollarına devam - ediyorlar. Resimlerini çektim amma ob- jektife umumi — heyetini, yani beşyüzünü — sığdıramadığım i- çin bir şeye benzemedi. Otomobil döne kıvrıla dik bir yokuşa tırmanıyor. “Gölü şim- di göreceksiniz” dediler; gör- dük. Hakikaten görülmeğe lâ- yıkmış; zira bilinen göllere ben- zemiyor: Korkunç bir güzelliği var. Korkunçluğu dört tarafını dikine kaplayan koyu renkli yüksek kayalardan, güzelliği de © kesme kayaların suya gölgele- rini dikliğine salmalarından ile- ri geliyor. Ağız tarafı ve küçük iki toprak parçası müstesna, gö- lü çeviren, çevreleyen, çerçeve- leyen arazi, üstünde ot ve ağat bitmeyi lçın — granitten tabii bir sur, üstü açık bir ka- ya-lâhid'dir. Daha doğrusu göl granitten bir beşiğin içinde ya- tıyor. İçinden ziyade dibinde! Dağlar o kadar vahşicesine azametli, ve sarp ki bu gölün kenarına ne yapılsa, nasıl bir şehir kurulsa küçücük, sünepe, çelimsiz kalır, Hele bir adamın yıkanmak için suya girişi komil Minimini bir bö- ceğin sefil, hiçten, âciz halini düşündürür. Eğridir Gölü, biz- den yüz misli büyük, iri, azman insanların yaşadığı, yıkandığı, dağlarına tırmandığı bir başka dünya tesirini yapıyor. Öyle in- sanlar ki çimmeğe girdikleri za- man su, nihayet göğüslerini bul maktadır; dağlar baş hizalarını geçmemektedir. Ellerindeki so- Pa, bir kara çamin kökünden sö- külüp koparılmıştır. - Tepeler- den atlayarak — gölde cumhur cemaat eğleniyorlar. Haykırış maları granit dağları gürleti- yor; seslerini Toroslar geri çe- viriyor; aksisadalarını bütün A- nadolu dinl Etrafı ormanlık, durgun - ve melânkolik göllere vuran ağaç ve ağaçlıklı yamaç gölgeleri A- band'da olduğu gibi Şüphesiz hoştur; oyalayıcı, süslüdür. Fa- kat şu heybetli, hattâ zalim di- yebileceğim siyah kayaların bi gölge salışları var, ağırlığı altın- da göl eziliyor. Istırap çektiğine inanacağınız - geliyor. Bu, bir gölge salış değil, temel atış! Bir daha yerinden kımıldanamaz sanıyorsunuz; halbuki gölgeler durmamacasına yer değiştiri- yor. Ayrıca bir şey daha yapıyor ki asıl hususiyet — orasındadır: Göğün mavisini yeşile çeviriyor. Yukardaki mavi gök, aşağıda eşilbaş ördeğin göğsü rengin- de, parlak ve şanjanlıdır. Bğridir kasabası bu azamet ve ihtişam kenarında — çerden çöpten bir kümecik. Hiç himmet görmemiş, Âdeta vazgeçilmiş halde... Ya kale içi, içler acısı! Eğridir'e ne Abdülhamid, ne Enver Paşa devirleri el uzatmış, 'ne de Cumhuriyet rejimi uğra mağa kâfi vakit bulmuş. Şimdi uğraması beklenmektedir. - Fil vaki bir takım sulama işlerine girişilmemiş değil. Proje daha geniştir, göl sathı bir metre a- şağıya inecek, bilmem ne kadar hektar arazi daha istifade edi- lir hale sokulacak. Gölü fırdolayı çevirecek tu- ristik bir yoldan da bahsolun- du. Ne yapılsa azdır. Hamido- ğulları zamanında bir devlete payitahtlık eden Eğridir kasa- basının ve gölünün ismini re Eğridir - İğdir diye öğret- mişlerdi. Osmanlılardan - önce Felekabad adını da taşımış. Ad- larını bir yana bırakalım, şim- diki Eğridir, seyahatimin başlan gıcından beri gördüğüm meskün yerlerin en bakımsızı. Bakmağa, bakılmağa değer neleri yok.. ki adası, bol balığı ve müstesna manzarasiyle o göl, göl suların- dan faydalanılarak başarılma- sı beklenen ziraat ve sınaat ge- lişmeleri, halıcılık, dokumacılık, kerestecilik, zekâ gözlerinde parlayan ahali, eski tarih, civa daki geçmiş zaman harabelei hepsi burayı şenlendirmeğe ya- rayacak âmiller... Lâkin 1950 baharında bütün şenlik sesi dağlarda otlayan ko- yun ve keçi sürülerinin hazin melemeleriyle kemikleri çıkık ineklerin ahırda süt bekleyen yavrularını hatırlayarak acı acı böğürmelerinden ve boyunlarına Denizcilik Bayramı dün kuğlandı Taksimde, Barbaros Âl lesi önünde ve Modada yapılan törenler çok parlak oldu 1 Temmüz Denizcilik Bayramı yehrl- Daha sabahin. erki n Takalm Ve Barbare a Kalabalık bir halk danmış, gehir ve İlmandaki Geniz mücnseseleri baştanbaşa Bayram münasebetiyle yapılan töre ne saat 930 da Taksim Cumhuriyet Alanında. başlanını Deniz Harp Okulu ve Köleji İle Yüksek Denizetlik Okulu öğrenellerinin, Deniz kıtasının, Devlet Denlayolları ve Limanları İş: Tetmesi mensupları İle kalabalık bir lesinin İstirak ettiği törende İstanbul gören, Ulastırma Bakanlıkı Liman ve Deniz İşleri Dairesi Başkanı Faruk İl subaylar, Vili et ve Belediye erkâ Mi hazir. bülunüyordu. “Törene deniz bandosunun çaldıkı te- SIKlAT Marst ile başlanı Tak çekildikten ve âb konulduktan sonra Ulastırma Bakanlı İ adına Liman ve Deniz İşleri Dalı ©M Başkanı Faruk Kardam, denizclii. Himizin Atisi hakkında metnini ikti. #at sayfamızda bulacağınız mühim bir konusma yapmıştır. Müleakıben Deniz Harp Koleli ve Yüksek Denizellik Okulu öğrencilerin: den İKi genç denizcinin de bayram Münasebetiyle duygularını belirten hi fabelerinden — “aonra, birlikler, bastı halde muntazam yürüyüşle ve Gümü Suyu, Dolmabahçe yolundan Beşiktasa İnmişler ve Barbaros âbidesi etrafın da yer almışlırdır. 'Barbaros alanındaki tören de saat 10118 te Tatiklâr Marsı ile baslamış ve bu emnada İlmandaki bütün gemiler Yarım dakika ara ile birer dakika sü- 'en Üc selâm düdüğü çalmıştardır. İstiklâ Marşıni —müteakıp hazırla- nan çelenkler âbideye — konulduktan Sonra muharrir Abidin Dav'er bir h: de bulunarak Barbarosun manevi urunda k Tik Bay Tamının — öne arbarosun Türk denizeli künden bahsetmiz denizeile: 've Türk rine Barbarosun izinden yürümelerini menni etmiştir. ütcakiben genç bir denizci, bugün- kü Türk denizcilerinin Barbarosa say ı ve hayranlıklarını ifade etmiştir. Barbaros'un rubuna bir dakika ta- zim duruşundan sonra bir manga er farafından havaya üç el ates edilmis Ve bunu mütcakıp geçitrenmi ile tör FTene son Yerilmistir. (Moda koyı Yapılan deniz yarışlarına ait tat Zpor sayfamızdadır.) İsrailli gazeteciler haftaya gelecekler Şehrimize gelmeleri / beklenen İs- ralili gözeteciler heyeti, hazırlıkları- nin tamamlanmamış olması 'den - hareketlerini yüzün. gelecek haftaya Fransa ge: Ekseriyetini Hukukluların — teskil Atüğİ do Klşllik bir Üniversiteli katile- & temmuz cumartesi günü “Anka- vapuriyle Fransaya hareket ede Cek; Fransız Türizm Kurumu tarafın dan/ hazırlanan program. gerekince 13 gün Pariste ve 2 gün Cot AZür'de / kaldıktan sonra 27 tem- Muz pergembe günü vatana avdet etmek üzere — Marsilyadan Yapuruna” bineceklerdir. . asılı tok âhenkli çıngıraklı boşluklarda ara sıra isteksizce inletmelerinden ibaret! Öyle olmakla beraber, belki ondan dolayı Eğridir'in tesiri geçici olmayacak; belli ki yaşa- dıkça burasını düşüneceğim, öz- leyeceğim, Otomobile binerken iki siyasi partinin erkânı tara- fından beraberce, kardeşçesine uğurlanmak da işin başka güzel tarafı... Faal politikaya — karışmama- nın zevkini çıkarmak, keyfini sürmek nihayet şu yurt seyaha- timde bana da müyesser oldu. Kırk yıl evvelki gibi yan bakan, diş gıcırdatan yok... Bilakis va- tandaşlarımın hepsinden neza- ket, iltifat görüyorum. Böylesi çok hoş, pek rahat şeymiş, doğ- rusu! İ de&r BULUNAMADI. — YERİNE NURİ ÖZ: İkinci İstanbul Sergisi dün —saat 17 de Başbakan adına Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Özsan tarafından açılmıştır. Bu münasebetle yapılan törene Şe- hir Bandosunun çaldığı İstiklâl Marşı ile başlanmış, bilâhare 'Ticaret ve Sanayi Odası adına kürsüye — gelen Sırrı Enver Batur, bu senekl sergi- yi geçen seneki ile mukayese etmiş ve sergideki bütün paviyonların Türk elemanları / tarafından — yapıldığına işaret etmiştir. Daha sonra konuşan Vali ve Bele- diye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahred- din Kerim Gökay veciz bir hitabede bulunarak Hükümete teşekkür etmiş, bu seneki serginin daha genişlemiş bulunduğuna işaret ederek husüsi. yetlerini anlatmıştır. Validen sonra söz alan TTekel Ba- kanı Nürl Özsan, Başbakan Adnan Menderes'in sevgilerini — getirdiğini belirterek, Demokrat Partinin serbest teşebbüse geniş ölçüde yer verdiğini, onun için gelecek seneki serginin bu prensipi daha ehemmiyetle tebarüz ettireceğini söylemiş ve “hayırlı ol- sun,, diyerek, kurdelâyı kesmiştir. Açılış merasiminde, şehrimizin bü- tün tanınmış simaları, bu arada D.P. Milletvekillerinden - Hüsmü — Yamı Andre Vahram, Mükerrem / Sarol, Şehir Meclisi âzaları, gazeteciler ha- zır bulunmüştür. Mr. Russell Dorr bugün Paristen geliyor Paris toplantısında Marsholl Plânına dahil memleketlere verilecek yeni yıl tahsisatı tesbit edildi Bir müddetten beri Pariste bulun- makta olan Marshall Yardımı Tür: kiye İcra Komitesi Başkanı Mir. Russeli Dorr, dün İstanbul Sergisi: nin açılışında bulunmak Üzere şeh Timize / gelmiş bulunacaktı./ Fakat uçağının yaptığı bir tehir Üzerine Mr. Dorr İstanbula bugün gelecek- tiz. Mr. Dorr. bir hafta kadar evvel Paristeki Marshall Plânı İdaresinden aldığı bir telgrafla, — Marshall Plânı idarecilerinin fevkalâde toplantısına çağırılmıştır. Öğrendiğimize göre bu toplantıda — Marshali Plânına - dahil memleketlere verilecek yeni yıl tah- sisatı görüşülmüş ve tesbit edilmiş. Dorr'un teknik müşaviri Mr. Jen- kingo ve basın bürosu şefi Mr. Fla- nagan dün İstanbul Sergisinin açıh- şında bulunmak Üzere şehrimize gel- mişlerdir. DİKKAT—DİK BAŞBAKAN, İŞLERİNİN ÇOKLUĞU YÜZÜNDEN AÇILIŞTA Yeni İstanbul Okuyucularına bir sürpriz hazırlamaktadır PEK YAKINDA TAFSİLÂT. BEKLEYİNİZ en_le açıldı SERGİYİ TEKEL BAKANI 'SAN — AÇTI 1950 İstanbul Sergisi geçen sene. ye nispetle çok daha tekemmül et Miş bir manzara arzetmektedir. Bil. haasa, resim sergisi, Halit Çanga'nın dekorlarını büyük bir başarı ile yap- tığı Bebek Sergisi, Marshali Yardı- mi paviyonu, Şark, çarşısı, Mili Eği. timin sanat mektebi paviyonları, bil- hassa dikkati çekiyordu. Sergi bir ay müddetle her gün anat 10 dan 24 e kadar açık bulundurula- caktır. Tekel Bakanının beyanatı Tekelin sigara sanayil şimdilik hususi teşebbüse devredilmiyecek 'Tekel Bakanı Nuri Özsan, fatanbul isini açmak ve Hükümet adına Denizetlik Bayramında bulunmak 1- zere dün sabah ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir. Kendisiyle görüşen gazetecilere Ba kan, Tekeli ilgilendiren muhtelif nular etrafında gü izahatı vermiştir “— İstanbul Sergisini açmak ve Tekel, Gümrük mevzularında gerekli temas ve tetkiklerde bulunmak üzere şehrinize gelmiş — bulunuyorum. Bir hafta kadar İstanbulda — kalacağım. Gümrük tarifelerinde indirme yapıl- ması hakkında kanun tasarısı Mecli- #e verilmiştir. Tekelin ve sigara sa- naylinin husust — teşebbüslere devri isi, simdilik bahis — mevzuu olamaz. Elimizde cari bir bütçe olduğu için kel maddelerinde bir indirme yo- duna gitmek şimdilik imkân hari- cidir. Bununla beraber bütün #eleler Üzerinde önemle durulmakta- dır. Yeni yapılacak tayin ve nakiller iği de tetkik edilmektedir.” Kayalıbay hâdisesinin tahkikatı devam ediyor Dün, hâdise ile ilgili müteaddit şahısların ifadeleri alındı. knik Okul pansiyon #miri Mu- fer Kayalıbayın ölümüne ve hâdi. ait “neşriyat dolayısiyle “Ada alığının emri Üzerine İstanbul voılığı tarafından sehrimizde açılan tahkikata devam edilmektedir. Hâdi- Sede İsmi geçenlerden - Haldün Tan doğan, irdar, " Robert Marat, Ve Nesimi Kayalıbay, bekçi Mustafa Katın Üadeleri alınmıştır.. Baki İz- tanbul Polis Müdürü Ahmet Demir e dinlenecektir. “Tahkikatin bizzat İstanbul Savcısı Naif Özkan, Savcı müavinlerinden SelmanYörükle beraber mesgul oL makta, tahkikat etrafırda — çok siki Bir kelumiyet muhafaza edilmektedir. KAT—DİKKAT 2 Teramuz 1 SEHİR HABERLERİ İstanbul Sergisi dün saat Sergi Jlk gün, ilk intıba Sergisi açıldı. İstanbulun Çok “güzellikleri Sergiye İt n Müceseselerin yördü. Bu sene gayet' ferah, " Fakat Debek sergisini Kerenler mira takip etmediklerinden “yine gökün göküne gelmek imkânını buluyorlar. Kabahat Biz, ziyan le. Anladık, demoki mek gartiyle, Bebek sergisi bir harika! Yalnız bazı milletlerin camekânları tenüz boş “Bebekler yoldar, diye birer n Anlmıs Bunların arasında / Çekoslor Yakyar Polonya / gibileri - aniiye Demir perdeden kolay Kolay sız lir mi? Fakat İspanyol bebekler gelmemiz, Ya açık bavadakileri Bir İstanbulla İstanbul Radyosunun Temmuz ayı faaliyetleri İstanbul Radyosu temmüz ayı için özel bir faaliyet programı çizmi hazırlıklarını bitirmiştir. 'Bu programa göre: İstanbul Serek sinin açılım. dün'saat 17 den itibaren Tadyo İle nakl süretiyle yayınlanmız: Üir. Ayrıca yine dün İstanbulda - yaz Pilan ” Denizellik - Bayramı intibala fını gösteren bir röportaj saat 1830 ve İBdö arasında Teti Reşredilmiztir. İrtanbul ' Güreş tarafında düvet edilen — Finlandiya güreşeiler İle İstanbul Güreş Kulübünün güreşe Çileri arasında 3 temmuz, 8 temmuz ve'9 temmuz geceleri sast 2130 dar Kü aK müsabakaların tekrik neticeleri, dakikası dakikamı Ha neşriyat aramndan bütün Türkiye. ve bildirilecektir. İstanbul Sergisinin devamı boyum en, dinleyicilere bütün sergiyi ve ser Kideki eğlenceleri anlatmak üzere, Çok eski yıllarda, Ramazan ayına mahsus'olmak üzere İstanbulun Kene disine mahsus eğlence yerleri Ve İence gekilleri Yardı. ” Bunl pek azalmış veya usüsiyetini “kay- Betmistir. “Böyle olmakla beraber, kimon cekiyi canlandırarak, kismen de ” mevcutlardan eai İse fanbulun Ramazan eğlencelerine dale İstanbul Radyosundan bir iki röpor a) yayınlanacaktır 16 Z ve 1R temmuz günleri Seker Bayfamına tesadüf eylemektedir. Bu Bayram günleri için İstanbul Raâyo- Mü zengin bir hususl program hazir. İamıştır. Tüccar Derni toplantısı tstanbul 'Tüccar Dernekinin 2 üncü aylık toplantımı £ tesi Künü "saat 'man Tokantasında yapılacaktır. 'Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca tanzim edilmekte olan ithalât rejimi Tzanları hakkında izahat verilmesi ve Bu hurusta görüşme yapılarak Dernek Roktal mazarının tesbiti Yakında tatbik edilecek olan ser- best ithalât rejimi ve hazırlanan Te te hakkında İzahât verilmesi ve bu Kususta görüşme yapılarak liste üze- Findeki Dernek noktal nazarının tes Biti, Almanya dair şimdiye lerle alnan neticeler Verilmesi, 'Ticaret Odaları ve Borsaları tüzü- Hü Bakkında dernek görüsünün tes aylık meselesine SİYASİ İKTİSADI. YENİ İSTANBUL İMÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Neşredilmiyen yazılar dade edilmez. Banıldığı yer 1 YENİ İSTANBUL MATBAACI- IK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI Kavak Yell n İ a oynadığını gören devlet memurlarının tiyar Jarak bir takım münevverler asıl kabı Muratta olduğu kanaatini ileri süreri Rini bilemeyen taşkın bir zekânın görenler de olur ve işin nihayetinde Sile meselesi, hattâ belki de çocuk bunun. için, yiyip içmeden sırtüstü düm artık” deyip yorganını başına çel fulacak, hem Avrupada okumuş bir nacaktır. de kendisi babasının ölümünü haber REŞAD. NURİ GÜNTEKİN Mesele kolay kapanacak meselelerden değtidir. Hele ki bir çocuk elinde günlerce kukla #i de fena halde kırılmıştır. Fakat neticede ih. babaya acırlar; çocuğun kendisine acı Jar; vilâyetin pedagog maarif müdürü başta o- Sıra kasabaya gangater filmleri getiren sinem: çocuğun bu harekette kendini nereye sarfedece- duğu düşünülerek mesele örtbas edilir. yatan ve kendisini görmeğe gelenlere " Şefiğin Avrupada tahsile gönderilmesi şart ko- gulur, Bu kararla vilâyet hem bir belâdan kur- Böylece Şefik Davarcıoğlu, babası dahi ne- vede olduğunu — her zaman bilmemek gartiyle, Yıllarca orladan kaybolur. Fakat günün birin- Sabaya döner. Fakat hayret! O eski deli oğlan | — | : derhal — kavrar; eri gibi izzeti nef- ler. Hattâ gitmiş yerine terbiyeli, bir Avrupa delikanlısı gelmiştir. Otel projesini hem memleket, disi için çok faydalı ola Üzerine alır; tez elden satılan tarla Ve dükkânlar. dan gelen para babasından kalan nakit paraya, katılınca otel için tahmin edilen yekünun hemen tamamı elde edilmiş olur ve işe başlanır. Merhum babasının çakıl taşları kadar ha. reketsiz bir hale soktuğu sermaye nihayet yü- rüyecek ve ortaya çıkan parlak örnekle kasaba- 'nin başka ölü sermayelerini de arkasından yü- rütecektir. Yalnız şu var de akla gelmez bir takım Jayı kasabanın öteki #ermayeleri yerlerinde dur- makta devam ederler ve Şefik Davarcıoğlunun kendi sermayesi yürür. Senelerce süren” çalışmı a| — İxah harekete gelerek ve İskambil küleleri gibi yer yer ve tekrar tekrar yıkılıp yapılarak dör- alümatlı, müteşebbis hem ken. K büyük işi tek başına dir. , pek az zaman için- aksiliklerden — do-| — | ı da Kâh — dürüp meğinden sinek çıkanı #ineği kendiniz düşürürsünüz, sonra bize kaba- hat bulurmunuz” diye azarlarlar. Onun dükkâ-, nında böyle bir tehlike yoktur. Kendi icadı olan. bir yapışkanı sürerek meydana getirdiği sinek kâğıtları Adeta uzak mesafelerden sineği mih- dayetleri dolaşıyormuş. Fakat nedense semte yolu düşmüyor. XXXIV “BABA"NIN LOKANTASI Modern. Palı temizdir de. Başka aşçı dükkânlarında “Yahu Jâkırdıya Bizim Yapılırken epeyce bir korku geçirmiş olan Baba, dediğim gibi, kasat Tokantasının patronudur. Kendisi elil Aarasında tahmin edilen Manastırlı Kanundan sonra Paktaş diye soyadı almış- fır. Fakat kasabada hâlâ bektaşi deyip giderler. Baba gerçekten güzel yemek pişirir. Resmi zi yafetlerin ve büyük düğünlerin yemeklerini hep ona ısmarlarmak âdet olmuştur. Aynı zaman- bir. bekte beni sen bitirerek gazete sahife kâğıtların görebileceğim. yer parıp atar. O gece İç salonda sarkı Mürtü ile beraber yine bah ettik, ve Tahir ile çocukları bir ayrı masaya yerleştirdik İçki satmaya başlıyalı meklerini bozmuştur. Ağız ğe meraklı olanlar zaten gü vel işlerini bitirdikleri için ıskaralardan başka bir şey raber Baba bana dalma iyi zun kolayını bulur. Ancak bu gece onun bi #inirlili ye dalıp /a bahçeye, Yani mutfağın arkamındaki açık taşlığa alır yahut da gündel vardı. İçerdeki müşterilere çıkıştı; ka. Za ile bir tabak kırdı ve mesuliyeti garsonuna yükleterek onu mutfağa çekip bir kaç tokat at. vazifelerini esa-| — |t lerine benzemiş olan rlerde olanlarını ko- — Hadi doktor beye oşlar bulunduğu için çede oturmayı tercih bizden biraz uzakta Bektaşi akşam tadiyle yemek yem ün batmadan çok bu Saatte meze ve, kalmaz. Bununla be- bir şeyler hazırlama-. ir ecalp dalginliği ve | — İ tecekler gibi sinden korl Baba Müftüye bir kere daha aksi aksi bak- gu sinek gibi kebapları, bir ye de, bin şükret, dedi, — Ya ne diye iftira ederler. Edep ve namus datresinde ahbaplariyle muhabbet eden kimseye? — Ne diye olacak... dervişlik yapıyor, diye.. Müftü ince ve uzun vücudiyle Jeylek gibi yerinden kalktı, dehşetle: — Allah belânı versin.. Ben kendini astırmadan rahat etmiyecek- diye bağırdı. Müftünün korku ve merhametten başka bir şey ifade etmeyen bu heyecanını Baba yanlış an- Jayarak kendisi de ayağa kalkınca âdeta döğü- Gizli tekke işletiyor, Allah belânı ver. bir manzara meydana geldi ve bu Aarada masanın üzerinde bir de bardak devrildi. Neticede kendisinin bir kere daha dayak yeme- n Arap gi de elleriyle hafif hatif yanaklarına son mutfak kapısı önün- vurarak: Glncl Kat belkonlarına kadar yüelmeğe mu: | — İlediz gi kaparlar, Aramıs çok İyi oldüğu icin | — İtu Hatuki bu biçere gurton belki kendinden 'de Ş k - anla P hmdrk bae örtet AÇA DDD n a tadarta bezim eee do gözderin el — | Büa geh Mra v Öaal bir ae Tn Do T bla G YA L Üa MT — İ ea grtea eir GE el A İ m İ | İlabuanın b hümmiyder 02 ei Haat B1 — |Ş e bomen gelirllüi Bie kKulayinıın zauna: | — İ AZOANARN hoscek iüln Ö GÜÇ güme Aüze |C Ve l Tz ça G A DD İ | Gitena oranlandız. ae lll şeyk aha e İ ( X9ann bonları aK gi akdik Ki za ladar | — | SA GNS A Mre ŞD KA G Fakat | — İ te olan Dereboyu mahallesinin ortasında — Ber: Jan Baba sirf bu iş için vilâyete aipariş eti küçük doğramışsın” diye itiraz edince ellerini lar T z tağinda | — | ama hartcler gibi bir gey kalmışlr. ayat| — İvenki uçurüma kügıtlanmı dörde katlayaraı mar | — İbeline Koyarak tera term ona. da vaktı e n 8| — İlereterle aölüdür. Çocükken gösterdiği harike | — | kasla oyar ve Ağeta bir sanatkâr elinden çıkmış faba bir Kaç isim verdi. 'ken babaya ide istidatlarla kasabanın başını belâya soka- | — | denecek mozayikler çıkarır. Onun için aynı za- —— Ble ölün TNGDüN ArADa, Hadln'kEr DK gee — İyi ya Ayin yapmışsınız işte... cak gibi görünen Şefik Davarcıoğlunun başını, manda süs gibi de kullanmak mümkün olan bu Ve gea — Ne âyini Doktor Bey... Yavaş yavaş ne- okuyup adam olduktan sonra, kasaba belâya kâğıtlardan zavallı Celile çok hoşlanırdı. Fakat Zaten o da bunu bekliyordu. fes okuyorduk. Zaten #okaktan onu dinliyerek genç kaza- sokmuştur. Banka borçlarına — karşılık olarak ben de aksine onlardan tiksinirim. Hele geceleri Bir sandalya çekerek karşımıza oturdu ve haber verinişler... Garaz billâhi Doktor. Bey, ortadan kaybolar alarak kar 151 babasından kalan son bir evle Modern Palas'ın daha temeli atılmadan İstanbuldan getirtilmiş bazı lüks mobilyalarını bırakarak sessiz sadasız genç adamın bir aralık İ tanbulda — kendini astığını rivayet ettiler. F: çıkmadı, Şimdi bir tuldat kumpanyasiyle vi. 152 diği Bektaşinin masaları Üstüne insanın başına do- kunacak bir yakınlıkta dizi dizi ramazan mah- yaları şeklinde garktıkları lâmba ışığının ak- Sinden, üzerlerindeki sinek ölüleriyle bera Baba bunü bil. uğradığım zaman 153 panıl parladıkları zaman... in, ara sıra Jokantamı yer pa- elleriyii uğramıştı. Bir akşam evvel meye, vermişlerdi. Müftü: — Karı mi getli pos biyıklarını aıvazladı. Baba iftiraya ftan sonra bir kaç dostla yukarki odada muhab- bet ederken dükkânı basmışlar ve onu mahke. Alacaklarımı Kepenkleri kapadık- | — | ka için. irdiniz sakın? dedi. 154 istedim.. Ona kızdılar Allah hak- — Sen onu bırak... Zabit falan yaptılar mı? — Mürtü tekrar lakırdıya karıştır. — Rica filân etmedin mi? (Devamı var) 155