| Bergamada bir gece Köylünün kaçıp gittiği tek tip yeni köyler — Sulak bölgede arteziyen kuyusu ! — 4Sahip göz » hassasından mahrum âmirler — Misafirlikte bir sabah kahvâltısı — Tabiat manzaralarının en güzeli —Harabeler hakkında birkaç söz — 30 sene ve 30 kilometre — Dört yüz bin liralık Göl Kastı — Fa'teberü yâ ülül ebsar ! İBNÜZ unutmamışsınızdır, sa- hırım: Yolculuğum, — seçim- leri takip için her tarafa gönde- rilmiş genç — meslektaşlarımın tam faaliyet devrine rastlamış- tı; yurtta mekik dokuyorlardı. Bir usul tutturdum: Ne iş için seyahat ettiğimi, nenin necisi olduğumu etrafa - yaymıyorum. Otobüste meraka düşüp soran- lar çok. Beni bazısı emekli gene- Tal, bazısı mebus nâmzedi, bazı- &ı da —konuşmadan evvel— ec- nebi seyyah sanmaktadır. Bununla beraber geçtiğim şe- hirlerde çıkan gazeteler geldiği- mi yazdıkları için birkaç yolcu hüviyetimi anlamadı değil. On- lar güzel manzaralı yerleri yıp dökmekte ve ziyaret tav: yesinde bulunmaktadırlar. Tatlı fatlı konuşuyoruz. Şose Bergama ovasına sapın- c tek tip, yeni yapı bir köye rastladık. Zelzeleden sonra ya- pılmış, fakat başka taraftan nakledilen köylü burayı ve ev- leri beğenmemiş; şimdi yarı metrük halde, Doğrusu ben de beğenmedim. İki sıra, gayet sevimsiz, zevk: Anlamadığım şudur ileride de göreceğimiz üzere yeni köy inşaatı namına yaptıklarımız hep böyle, karântinahane koğus- ları gibi can sıkıcı binalardan ibaret. Bizim hendesi şekle uy- mayan eski köylerimizden çoğu daha hoş tesir hâsıl diyor: Halk da onlara alışık. Kibrit kutuları- 'na bir türlü-smamıyor; benim- seyemediği için de yarın göçe- decekmiş gibi iğreti oturuyor. Garibi, yeri değiştirilen bu karşımızdaki köy bir su başını yahut bir sırta kurulmamış. Ar- teziyen kuyusu açılarak ihtiya- cı önlenmeye çalışılmış. Dere kenarında olmadığından ağaç yetişmemiş, ne çardak, ne as- Ma, ne çinar gölgesi... Güneşin altında yanıp tutuşuyor. Daha tuhafı köylünün kendi tarlaları çok uzakta kalmış. Binaenaleyh bir kısmı geri dönüp eski mev- kide derme çatma tekrar me- kân tutmuş. Sizin anlayaca; nız bir sürü masraf —emsalini fazlasiyle göreceğimiz veçhile— heba olup gitmi; İkinci mesele de şu: Başka taraflarda muhacirlere mahsus yepyeni köylere uğradım. Hükü- met, bunların bakımiyle bir da- ha hiç meşgul olmadığından ço- ğunun camları kırık... Pencere- ler ya sıva, ya tahta ile örtülü. Duvarlar çatlak, çatılar kan- bur; kapilar çoktan vazifesini yapamaz halde. Tahrip sebeple- Tini soran, mesullerine — ödeten, tamirini iş edinen makam yok. Esasta sağlam yapıldığı şüphe götüren evler harabe olmak, en- kaz yığınına dönmek için beş, on sene bekliyor, Tahsildar uğra- makta kustr etmiyor ama Vali. lerden tutunüz, — mebuslara ve alâkalı memurlara kadar önün den geçenler başlarını çevirmek zahmetine katlanmıyorlar, Çe- virseler de görmemezlikten geli- yorlar. Daha doğrusu görmü- yorlar. — Frenklerin Voeil du itre - Sahip gözü dedikleri hassa o gözlerin çoğuna nasip olmamış, Hem bakacaksınız, hem göre- ceksiniz, hem de sezdiğiniz ku- surları düzelteceksiniz. Nerede © bolluk! Otobüse yarı yolda binen ve yolculardan hürmet gören &ı Zi sahibi kıyafetli bir genç —ta- nışmadığımız halde— bazi sual- lerimi bilgincesine - cevaplandı- rıyor. Bütün tepelerin, ovây: yayılmış höyüklerin, uzaklı yı kınlı köylerin, tepeler ve or- manlık dağlar ardındaki yayla- ların isimlerini sayıyor. Bir dü- ğün ve gelin efsanesi anlatıyor. 'nümüze yeni tarz makine ile pamuk ekilen bir tarla çıktı. Genç, otobüsü kısa müddet dur- durarak gitti, makineyi gözden geçirdi, başındakilere — talimat verdi, döndü; efsanesine devam eti Yazık ki bitiremedi. Zira Ber- gâma oteline varmıştık. Kendi- sine teşekkür ettim ve — erte günü Müze Müdürü Osman Be- yi göreceğimi, eski eserleri ko- Tuma, meydana çıkarma husu- sundaki hizmetlerinden — dolayı “methini İstanbulda bile duydu- gümu söyledim. — Osman Bey pederimdir., Dedi. Tevekkeli değil, genç çiftçide kulak dolgunluğu var. Seyahat notumu geçen mek- tubumda Abdürrahman Beyin evinde, çok temiz ve rahat bir odaya girdiğim yerde bırakmış- tım. Güzel bir uykudan sonra sabahleyin erkenden uyandım. Uyandığımı hemen — duymuşlar ki tıraş için sıcak su getirdiler. Bu, o evdeki anlayış ve nizamın bir delilidir. Kahvaltı sofrasın- da tekrar buluştuk. Ama âilenin —İzmirde tahsil eden bir tanesi müstesna— on yedisindekinden henüz kundakta olan beş kızı- 'na kadar an cemaatin, yani ge- kiz rüknü ile birlikte, Yolculuğumda — temaşasından zevk aldığımı yazdığım gürbüz, feyizli, servet kaynağı tabi- at manzaralarının en güzeli asıl gimdi, karşımda — bulunanı idi. Törene gitmeye hazırlanmış 0- lan mektep çağındakiler, saçla- rının tepesinde beyaz fiyongalar, neşe içindeler; biraz da telâşlı Vaktimiz pek dar: Öğleye ka- dar —yenisini değil, zira dikka- te değer bir tarafı yok— eski Bergamayı, yani bir zamanlar milyonlarca insanı barındırdığı anlaşılan muazzam — medeniyet merkezinin bakiyyesini gezece- ğiz; Krezlis dedikleri Karım'un Ülkesinde dolaşacağız. Evvelâ otomobille yüksekçe bir dağa tırmanmak, sonra ova- ya dönmek, ayrıca müzey Mek lâzım, Mütehassısını raklısını her taşının - saatlerce meşgul edeceği bu yerlerde ben bir çoban kadar olmasa da hay: li cahil ve ilmen yabancıyım, Ancak gönül ve şiir. tarafından bir yakınlık ve alâka duymakta- yım. Malümatımdan ziyade ha- yal kuvvetimle yaşıyacak, zevk alacağım. Nitekim kırk yıldır, Efes'ten ve Akropol, Baalbek'- 'ten başlayarak Tüdmür gibi çöl ortasında bulunanlar dahil nice harabeler gördüm. Şu seyahi timde de Bergamadan başka Antalya bölgesindeki - Belkis, Perga, Side gibi çok eski ve Alanya'daki Selçuk eserleri ne- vinden oldukça yeni birçok ha- rabe gezeceğim, Düşünüyorum ki okuyucuları- ma o eserlerden ay'rı bir fasıldı mukayeseli surette bahsedeyim. Bergama, şüphesiz, — muazzam şey. Lâkin Belkis, hele Side azamet ve ihtişam itibariyle belki buna da üstündür. Birbi- rine otuzar, kırkar kilometre mesafede sıralanmış dört Ber- gamaya göğsünde yer veren An- talya havalisini zaten turizm ve bize getireceği milyonlar ba- kımından mütalâa etmek iktiza ediyor. Ne yazık ki orada bir veya birkaç Osman Bey yoktur; hemen hemen hiçbir şey yapıl- mamıştır... Yol bile! Azıcık yağmur serpti mi ne Belkis, ne Side seyyah uğrağı olamaz, Acayibi gudur ki iki h: rabeyi ana şoseye — bağlamak için nihayet dört ilâ altı kilo- metrelik yol yapmak lâzım geli- yor. On kilometreyi goseye çe- virmekten âciz bir idareye ne buyurulur? — Programsız, — sav- ruk ve sersem iş görmenin en büyük misali şu anda kargşımda durmaktadır; Abant Gölünü Bolu gosesine bağlayan toprak yol —ki ancak Jeep'le zar zor geçilir— otuz şu kadar kilometreden ibarettir; otuz senedir yapamamışız. Ama göl kenarına dört yüz bin lira- hk bir saray oturtmuşuz, ipek hahlarla döşemişiz. Kapıları ve pancurları örtülmüş, mukaddes bir emanet imişçesine — sımsıkı #arılı, durüyor Bizden evvelki nesil muhar- rirleri, öyle çılgınlıkları ve mü- nasebetsizlikleri bahis mevzuu ettikten sonra yazılarını arapçâ bir Ben de bu sözü kullanacağım: Fa'tebe- ülül ebsar! tabirle bitirirlerdi. İRTANBUL ŞEHİR HABERLERİ ) C. H. P. nin ara seçim namzetleri Sadi İrmak ve Nihat Erim, İstanbuldan namzet gösterilecek CHP. teşkilâti eylülde ya: pilacak olan ara seçimlere en küvvetli elemanlariyle girmeye karar - vermiştir. Bu / süretle Büyük Millet Meclisindeki mu- hâlefetin bir miktar daha küve vetlendirilmesine çalışılacaktır. İnanilir kaynaklardan. öğrendi. kimize göre CHP, ara seçim: derde İstanbuldan Prof. Sadi Ir- makla Prof, Nihat Erimi nam- zet göstermeye karar vermiş- tir. C.H. P. nin uzün . bir müddetten beri İstanbul parti müfettişi olan — Prof. Dr. Sadi Irmak'ın namzet güsterileceki habari İstanbul - Halk Partisi möhafilinde büyük bir memnu- niyet uyandırmıştır. Beki Başe bakan Yardımcımı Prof. Nihat Erimin ismi de müsit kar danmıştır. Ayrıca aynı kaynaklar, Hil- mi Uran'ın Muğladan, Dr. Lüt fi Kırdarın Manisadan, Şevket Adalanın da — İzmirden aday Kösterilecekini teyit etmekte- dirler. Denizyolları, Pakistan hacıları için motörlü gemi tahsis ediyor Pakistandan alınan haberlere göre bu yıl hacca İştirak edeceklerin sa- Ççok büyük olacaktır. Bilhassa Karaşi ile Cidde arasında, Denizyol darı tarafından muntazam bir sefer ihdas edildiği takdirde iştirak ade. dinin daha çok artacağı belirtilmek- tedir. Denizyolları İdaresinin — Pakistan hacılarını nakletmek üzere - motörlü gemilerden birini tahsis etmesi muh- Temeldir. İstanbul İşçi Sendikaları Birliği bir beyanname yayınladı Hür İşçi Sendikaları Birliğinin, is- çilere hitaben “Sen de bir sendika Kurarak ç aydan beri faaliyet ha- Üünde bulunan Hür İşçi / Sendikaları Birliğine katıl,, geklindeki beyanna- mesine karşılık olarak Tatanbul İsci | Sendikaları Birliği de dün bir beyan: pama yayınlayarak: kendi sendikalı Tından ağfılmamalarını, bu yolda ya; pilan kötüniyet fasıyan — telkinlere karşı uyanık bulunmalarını bildirmiş- dür. 4i ve pazar günleri sant 17 de Ayazağı caktır. Bu müsabakalara giriş serbesttir stir. Ay [ Süvari Okulunun eğitim müsabakaları Valinin basın toplantısı dün Emirgânda yapıldı BEYAZ ZEHİRLE MÜCADELEYE GENİŞ ÖLÇÜDE DEVAM EDİLİYOR. EMNİYET MÜDÜRÜ, BAŞARILARINDAN DOLAYI, AMERİKA — DIŞİŞLERİ. BAKANLIĞI TARAFINDAN TAKDİRNAME İLE TALTİF EDİLDİ Vali ve.Belediye Başkanı Prof. Dr.| Je su tapınacağını beyan — elmiştir. Fahrtödin Kerim Gökay, aylık basın | — Şehrin temizliği mevzuunda de duran Toplantısını dün aat 16 da Emirgân | Gökay, bu hüsumta vatandağın yar- Körulüğündaki tarihi köşkte — yap- | / dimını istemiş ve Belediyenin / yeni miştir, Çöp Hakil Vamtaları — umarladığını Toplantıda söz alan İstanbulun en güzel köşelerinden bi. Ti olan Emirgân Korusunun halk ise tüfadesine açılıp açılmıyacağını, Yıl. diz parkının neden geceleri — kapalı tutuldüğünü, — pahalılık / mevzuunda neler yapıldığını, mesken buhranına karşı alınması düşünülen teabirlerin hangı safhada bulunduklarını, şehrin gün geçtikçe pislendiğini, buna kargı Re gibi tedbirler alındığını sormuş- Jar, ayrıca meveut ötobüslerin azlı. #ından şikâyet ederek, gece çalışan- dar için her #nat başında tramvay tahalsini, hamamlardaki — havluların etüvden geçirilmesini, tephirhanelerin islah edilmesini, son günlerde sayı. Jarı bir haylı artan ve bilhasan Be. yoğlunun mütena caddelerini — işgal eden dilencilerle mücadeleye girişil mesini, ekmeklerin daha temiz ve İtinali bir sürette satışa arzedilme- sini istemişlerdir Gazetecilerin şikâyet ve dilekleri. ni müteakıp söz alan Vali ve Beledi. ye Başkanı Prof, Dr.— F, Kerim Gökay, Emirgün — Korusunun — önü- Mmüzdeki haftalardan itibaren, şimdi. Jik haftada bir defa cumartesi gün. leri olmak Üzere halkın istifadenine açılacağını, Gülhane Parkındaki Ba- /amının çok yi karşılandı. ğını ve 12 bin lira bir kâr temin et tiğini, bu paranın bahçelerin onarıl. masına tahsis edildiğini, vazifeye ilk geldiği günden beri pahalılıkla mü- Cadele ettiğini vaffak — olduğunu, — nitekim — yağ, peynir ve et fiyatlarındakt tenezzi Tün bâriz olarak ortada durduğunu, Bayesinin, toptan fiyatlardaki tenez- Zülün en seri ve kestirme — yoldan perakende fiyatlara da aksinin te mini olduğunu, bu ucuzluğa lokanta. Jarın da ayak uydurmaları için mü- cadeleye girmiş bulunduğunu söyle. Gerekirse bu. mücadelede okantaları miş ve * bize sed çekmek isteyen kapamaktan dahi geri Bız., demiştir. Bilâhare şehrin su durumu — hak- kında, izahat veren Vali, bu dâvanın ancak 1951 yılında tam ve mutlak olarak halledilebileceğini ifade d rek, yaz aylarında susuz kalan hallelere ve apartmanlara aro 1163050 cumarte- alanında yapıla- 10, Söylemiştir. Daha sonra, gehrimizi uyuşturucu maddelerin merkezi olarak vasıflan- dıran bir. Amerikan gazetesinin is. nadi Üzerinde dürülmüş, gerek Vali ve gerekse Emniyet Müdürü bu hu- susta geniş İzahat vermişlerdir. Vali, İstanbulda geniş ölçüde be- yaz zehir imal edildiğine teman ede- rek, şehrin dünya ölçüsünde bir mer- kez olmadığını ifade etmiştir. Bilâhare Emniyet Müdürü Cemal Göktan, Emniyetin bu husustaki ge- nİş çalışmalarını izah etmiş ve 10 ay içerisinde 8 büyük imalâthanenin meydana — çıkarıldığını — söyliyerek: “Bu hususta Amerika Hükümeti bil- hassa hassas davranmakta ve dünya- ni bir çok bölgelerindeki konsolomla- T İle bu zehirle mücadele etmektedir. Çünkü Amerika Hükümeti, Amerika- ya giren beyaz zehirden çok müşte- kidir. Onun için mücadelesine dünya ölçününde — girişmiştir. İstanbuldaki konsoloslardan birisi de bu İşle mey- güldür. Araştırmalarımız ve başarı- Jarımız onlarca da çok müspet karşı danmıştır. ve ben Amerika Dişişleri Bakanlığı tarafından bir takdirname ile taltif edilmişimdir. Şimdi. araştır. malarımıza işi kökünden halletmek için devam ediyoruz. Çalışmalarımı zan verimli semerelerini yakında göre- ceksiniz. Fakat sizlere şimdiden da- ha fazla bir şey söyliyemem,, demiş- tir. Toplantıdan sonra davetliler hazır- lanan bütede ağırlanmışlardır. Vali, dönüşte ayrıca Emirgânlıların da dertlerini dinlemiştir. Boğaziçinin Rumeli yakasına işliyen otobüsler ihtiyacı karşılıyamıyor. Bofaziçi sahlllerinin Rumeli yaka- sında nüfus kesafeti son günlerde yazlığa gelen allelerin çoğalması do- Jayısiyle bir. hayli arttığından oto- büz geferleri ihtiyacı — karşılıyaman maktadır. Bilhassa sabahları İstinye, Emir- gân ve Rumelihisarından vazifelerine gidecek olanlar otobüslerde yer bu- İamamakta, gece son seferleri yapan arabalar da çabuk dolduğundan İs- tinyeden itibaren diğer istasyonlarda ekseriya durmadan geçmekte, yolcu- Jar saatlerce vesalt beklemektedir. Bu - vaziyet karşısında çok müşkül durumda kalan Emirgân halkı ken- di semtlerine işliyen 2 husust otobü- sün kâfi “gelmediğinden, iki belediye otobüsünün Eminönü veya Taksim - Emirgün arasında İşletilmesi husu- sunda belediyeye müracaat etmişler. dir. Belediye Seyrüsefer Müdürlüğü n kil vesaiti izdihamı dolayısiyle Köp- rüden geçmekte olan otobüs adedini arttırmayı — mahzürlü / gördüğünden bu teklifi evvelce reddetmişti. Fakat yaz ayları dolayısiyle bu semtte nü- fusun artması karşısında bu isteğin yerine getirilmesi muhtemeldir. An- cak belediye otobüsleri, Kurtuluş hat. tının tesisi dolayısiyle, Sarıyer sefer. lerini hâlA kışlık tarifeye göre yap- maktadırlar. “Uludağ” gemisinin mefruşatı tamamlanıyor İtalyada inşa edilen Marmara tipi gemilerden Uludağ vapurunun mef- rTuşat ve diğer noksanları tamamlan. mak üzeredir. Alınan son malüma- ta göre Uludağ 10 - 12 güne kadar İstanbulun 500 üncü yıldününLlıazırlıklaıı Fetih yıldönümüne Git ilmi hususları tesbit etmek üzere bir komisyon teşkil edildi İstanbulun 500 üncü ve Müteskip Fetih Yıllarını Kutlama Derneği İda- ve Kurulünün gördüğü lüzum Üceri. 'ne fetih yıldönümüne ait imi husü- at müzakere edip bu mevzuda e- saslı bir gekilde dalmt olarak çalı; mak Üzere bir ilmi komite de teşkil edilmiştir. İlk toplantı dün aaat 16 da İatan: bul Arkeoloji Müzesinde Aziz Oyan' in riyasetinde yapılmıştır. Toplantı- da Dr. Adnan Adıvar, Halük Şehi varoklu, Prof, 8. Ünver, — Ferid Dirimtekin, — Viadimir — Mirmiroğlu, Muhliş Tekinalp, Reşat Ekrem Ko- çu, Osman Nuri Ergün, Esat Serezli, Halit Göktuğ, Muhiddin Üstündağ. Efdaleddin Tekiner, Rüstem Duyu ran bulunmuşlardır. Maksat ve gaye hakkında yapılan görüşmeler somun: da mutabik kalınarak Kömite Baş. kanlığına FeridunDirimtekin, 2 na Başkanlığa Halit Göktuğ ve rapor törlüğe Mirmiroğlu seçildiler. Koml te her perşembe günü aat 17 den 19 & kadar. içtima yapmaya kara vermiştir. 'Savarona” yatına bir İngiliz firması talip oldu Senelerden beri Kanlıca körfezin. de demirli bir halde bulunan Bava. yona Yatının satılması prensip İti bariyle kabul edilmiştir. Geçen yal heyet bu yatı tetkik için özel bir gönderen Musr Kıralı kendi rilen rapor üzerine iç — tal da muhafız askerler için kâfi mike tarda yer olmaması dolayısiyle Sar varona'yı matluba muvafık - bulma mışti. Bu defa İngiltereden bir — firma Hükümetimize müracatla Savarona» 'nin satış gartlarını sormuş ve iç tak. simatına ait fotoğraf ve — izahatın gönderilmesini istemiştir. “Tarsus” vapuru, pazartesi günü New-York'tan hareket ediyor 2 haziranda New-York'a varmış ©- Jan Tarsüs vapuru — pazartesi günü İstanbula hareket edecektir. Gemi- 'nin gerek Amerikadaki Türkler, ge- rekse Amerikalılar Üzerinde çok müs pet intibalar biraktığı, fotoğraf - ve elişleri sergisinin büyük alâka u- yandırdığı. bildirilmektedir. Diğer taraftan geminin bütün ka- ları tutulmuş olmakla beraber lerinin. u- zun sürmesi yüzünden bin küsur e Ki 'Türk vatandaşı iştirak edememek mecburiyetinde kalmıştır. Bu yüzde gemide açılan yerler New-York'tan Marsilya ve Cenovaya gelecek yolcu- Jara. satılmaktadır. Vize güçlüğü izale edildiği takdir- de Amerikadaki eski Türk vatanda: Jarının daha büyük ölçüde memleki timize — gelecekleri - anlaşılmaktadır. TTarsus'un bu seferi Amerika: tandaşlarımızın heyecanını arttırmış SİYASİ İHTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi 1 Nİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü; Kemal H. SARLICA Bu sayıda yazı işlerini fillen idare eden : Müthat PERİN Banldığı ver 1 YENİ İSTANBUL MATBAACI. 'LIK LİMİTED SİRKETİ MATBAASI Istanbula gelecektir. ea başka bir bilâvet ol ihmal ettiğim Ötekiler Mesleki kitaplara / gelince, bilirim, kaza halkı da, Kaç kişi birden bağıra bağıra beni Bodrılar: tiş.” dediler. REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavakâri Az çok mürekkep yalamış yakın ahbaplarla müayenehanede karşılıklı lakırdı attığımız Jaklık zamanlarında kendilerine bu kitaplardan parçalar okurum, Kitap yapraklarının çanlığı sebebiyle hemen dalma aynı sahifeler açıldığı için bunları okuyuy ve tefsir edişimde kumuş Adam, göhretimde bunun da z çok hisesi var- onlarınkisi va- 'adin de üstünde Adeta bir namus sözüdür. İn. san hayatiyle oyuncak gibi oynayan bir meı dekte namuslu bir hekimin bu meslekteki yeni- likleri, ilerlemeleri az çok takip etmemeğe hak- kı yektur. Az çok diyorum. Çünkü benimki gibi bir hayat içinde fazlasını nasıl yaparsın? Yine 'bu az çok sayesinde;ilim ve kanun gözünde vefat etmiş bir ihtiyar adamın dipdiri ayağa kalkıp, bastonunu eline alarak, evine gittiğini ben de Bir akşam Üstü muayenehanemdeydim. “— Kör Alinin kahvesinde biri ölüyor, ye- Ayağımdaki teri 'halde yetişemedim. rinin kayınbabasıydı. ölü. Bir iki hafta e lâm ape bir tanesinin tarifesi rupa profesörünün de Zi kalb dürme çektirlidiği. takdirde tiyor vi 'ay- malâüm Semay gelince Edip A Kutüyü — yakalayaral rak. ölünün oldu. umberin mucizeal, yecanı beni « hale g kendi kulbim duruyo bir memur olan ha Kahvenin ortasındaki yalite nümüneleri al tekrar tekrar okumuştum. rında bu il hizla akmağa baslayan kan kalbi yeni- den harekete getiriyordu. Birdenbire bu aklıma “Durun bakalım yahu' muayenehaneye koştum ve kocaman bir ampuldü. Ucunu parmağımla kıra- Kâğıdın da dediği git a titereye titreye dirilmesin mi? Jarı gibi bir solukta müayenehaneye gidip gel mİp olmak yorgunluğu ve bu muvaffakı liklerle sokağa — uğradığım Bu, kaza memurlarından bis| — İ elinc Yaşlıca bir. adamdı. Ben kadar bir. kalb krizinden — ölmüştü. hasırın Üstünde — upuzun yatıyordu. Nabzina el attım; kalbi dinledim: De- diğim gibi resmen defnine ruhsat verilecek - bir | — V da vvel bir firmadan bazı rek-| — | ister ış ve bunlardan l pek dikkatimi çektiği için Bir kaç meşhür. Av- detine göre ba. eter gibi. buruna Ani olarak ev'iyeyi genişle- Je İmzali ge kaln diye bağırarak | — |© kmecenin gözünden k geri döndüm. Mavi renkli diyo ler. açıl delikle bir adamcağız pek az son- Yani İsa pey Şişman vücudümle yarış at kurtarmışım. “Ye türüne ait elime geçmiş bazı makal okumuşumdur. ki burada anlatmak Bunlardan edindiğim fikre ve Ayrıca kendi ufak tefek müşahedelerime göre ba- N müvazenesini bozun. ca içimizde ne kadar pislik ve wüprüntü birikip Tipla fırtina- b bir aile kadını, berek gibi harekotler diği bir kac günden sonra biz bunları Adeta nor okumadıklarının diye de görülabilir. de ölenler?' Fakat başka bir meseledir ki pek karıştırmağa gelmez. * Bunlardan başka ben ruh hekimliği litera- ve kitapları meraklı diğim de odur. yastalıklar vücutlarımı mışsa diş yüzümüze vuruyor. 'nın denizlerde yaptığı gibi artık o zaman insan- da edep, hayâ, din, iman hak getire, Hele cinsi- Ben burada ilk yerleştiğim sene- lerde bir vaka gördüm Ki hâlâ tüylerimi Ürper Doğurürken mikrop alıp zehirlenmiş melek Bu kadın giddetli ateşlerden Göstererek kendini kaybe lamalar, şarkı söyleme- inlerinde. a menenjizm bi or. Haykırmalar, sayıl Fakat bir kaç gün sonra, ümidim hilâ Dolgün, Konuşmağa, başlıyor donuk gözler Dil ağız veri Yüzünden tok zaman zaman boşanmış zem- len geçir 'a alt bir tici tasvirler ve en düşkün bu retleri, Gerçi bu söyledikleri, hele la, hayale sığacak geyler değil. zeyan. Fakat aralarında mide ra bir takım alacak verecek evin kısa bir zaman geçim sıkı Bibi... Sonra seste ve tavırlardı de tap kesllmiş. kimse birbir Doğrusu aranırsa bu aile iyi geylere rağmen benim dahi rümeke başlamıştır. Ben' böyle 'züm ona kayıyor. Adamcağız kararmış, bir. yandan sıkiliyı bir Bereket az sonra hasta kadı vit yapıy Alçak kerata. Keceleri bu ağabeğim olacak mal buluyor; bazı deli dolu sözlerine, çocuk Böz- deri gibi sevinerek gülüyoruz. Bir akşam vakti| — İle ikimizi çırıl çıplak soyup Ki tin he | İevlerindeyim. Kocası, anası, ablası, erkek kar Arkasından yine bir & etirmişti ki bu sefer az kaldı | — İdeşi yatağının başındalar. Türlü — oyunlarla bir |— İhat.. Ortada mühakkak ki key ordu. Okuyup yazmış emekli | — |parça yiyecek yedirmeğe uğraşıyorlar. / Derken iyet yok.. Fakat ne olsa bir tanın iyice kendine geldikten | — İniç yoktan anasına örkelenerek — bağırıp çağır: temizlenemeyecek bir. güpheder gonra söylediği bir aöz, — prospektüsteki ifadeyi | — İmaga baplıyor: “İlâllah gayri genden namussuz |— İ nepimiz o kadar seviniyoruz ki Bir | — İnayret edilecek bir şekilde teyit ediyordu: “Kene | — İkarı, godoş karı... Babam öldüğü zaman parmak | — İia gülüyor sokaktan çe dime gelirken şakaklarımdan aşağı sel gibi bir| — | kadar çocuktum.. Para hatırı için ben! kendi e kendisine “geçmiş olsun” dedi deyin vınlayarak boşaldığını düydüm” — Hâsili te-| — İlinle yabancı heriflerin yatağına götürdün, Hâlâ boynuma sarılışı ve bir soluk Sadüfen elime geçen bir prospektüsü yarım ya-| — İgece olunca bahçe kapısından ablamın zampara- geçirmi nalak fransızcamla okumak sayesinde bir can |— İlarını gizli gizli eve alan sen değil misin?"' ve ar hu gösteriyor “ 42 43 çıkmıyacak iğvenç el kol, yüz, hareket ve işi talar da var.. Meselâ aile relsinin ölümünden son- Mimiyet var ki, gel de çık işin içinden! Akşam karanlığı içinde herkes hiç bir taraftan bir B Kocanın hali ne olmak lâzım gelir?. dan da tafsilâtın devamını ister Bibi karının yatağına sokan, sonra da kendi elin. Ü müstehçen. tafsi. birbirimize Sarılıyoruz. Hele kocanın, duğu şüphenin ne kadar cidaf olduğu: Sürü tüyler ürper- bir kötü kadından bu alle için, ak- Baştan başa hi bulandıracak nok- able van öyle ine liyoruz diye kasına dâvaları yüzünden intisi çekmiş olması Ja öyle hain bir sa- inin yüzüne baka- | — | üzere, hakkında - bildiğim 'az buçuk içim çü- le olursan — biçare Arasıra gö fırtına bulutü gibi Fakat bir yar he olmayan 'niz o geceye iübaren her tir. Aradan bi bir hali var halime hattâ 4 bir saldı: mız yine de o geci değil misin sonradan yi alçağı zorla — gül arşımıza geçen. ir daha tamamiyle ' kurtulduğumuza Adeta kahkahalar iğim — zaman — bir alışı var Ki biran desi atarak, da yıllardan felerim sırası “ Benim şimdiye kadar meslek hayatımda ras- Jadığım bundan da ibaret değildir. Bütün ömrü- 'nÜ namaz niyazla geçirmiş bir kaç ihtiyar göre düm ki, makinenin anlaşılmaz bir bozukluğu üze- rine birdenbire kuduruyorlardı. O zaman — ana, gelin hattâ evlât hepsi mübah. “Atalarımızın “Ar ve hayâ perdesi yırtılmak”" diye pek düşündürücü bir tâbirleri vardır. kliyoruz, bir kaza neticesinde bu perde yırtıldı mi hepsi olduğu gibi ortaya dokülüyor; en çok bastırılmış olanlar en üfünetlileri olmak Kime ne demeli? Insanlık! Benim bu cinsten bir buhran olduğuna süp- daha sonra söylemeli. MEHCURLUK ŞARKISI Gündelik hayatımda bir değisiklik yordu ve bunu ben kendim ti zamanki gibi horozlarla beraber uyanıyor, orta- hk bir parça açılınca, entarimin üÜzerine bir par- İnsa- acağı geliyor Ki — ahlâkımızı "temiz. içimizdeki muzahrafatı bir perde ar- * © geceki buhranım o giddetiyle yal- münhasır kalmış ve ertesi - günden gey yine yavaş yavaş yoluna girmiş- 'az çok bir zaman geçince o geceki bir parça gülümsemişimdir de. Yal n bir ince çatlak kalmıştır ki, Fakat bunu, yavaş genişlemiz ve. x miştim. Yine he bahçeye çıkıyordum. Benim orada beri alışılmış ve âdeta resmi vazi- una girmiş işlerim vardı. (Devamı var) 45