Savfa £ Milli güreş takımımız dün Stokholm'a gitti Stokholm'da güreşleri takip edecek olan arkadaşlarımız da aynı uçakla hareket ettiler 20 martta Stokholmda başlıyacak Grekö-Romen dünya — birinciliklerine İştirak edecek olan milli güres takır mumız dün saat 17 de bir İskandinav UçAğI ile İsveçe hareket etmiştir. “Antranör Nuri Boytorun uçağın ha- Teketinden evvel kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza şunları — söylemiş- tir. — Dünya birinciliklerine maaleset itediğimiz gibi hazırlanmadan gidi- yoruz. Bu hazırlanamamıza sebep kış aylarında kampa girmemizdir. Yaz olmuş olsaydı çocukların nefes kabi- liyetlerini arttırmak için açık hava- da idman ve koşu yapmak imkânını bulacaktık. Maamafih elimizden xel- diği kadar çalıştık, şampiyonada Uç #ikletten çok Ümitvarım, diğerleri için Güreşçilerimizin Emirgünda kaldıkları kamıp binas Birgey söylüyemem. Bu Üç siklet de Halil Kaya, Celâl Atik ve Ali Özdi mirdir. Ayi Yücel ve Tevfik Yüceden de birşeyler beklenebilir. Allah bizim. le beraber, inşaallah alnımız açık ola- Yak memleketimize döneriz. “Millf güreş takımımız gu kadro ile yalo çıkmıştır: 52 kilo: Ali Yücel, 57 kilo Halil Kaya, 62 kilo; Mehmet Oktav, 67 ki- Avusturya boks takımı dün geldi Avusturya şampiyonu boke takımı Gün saat 1445 te bir İskandinav u- çağiyle Yeşilköye gelmiştir. İçlerinde olimpiyatlara iştirak etmiş ve fina- Hat olmuş küvvetli boksörler vardır. Avusturya boks takımı ilk maçını Cumartesi gecesi Boks İhtisas takı- muna kargi yapacaktır. Gelen boksör- der gunlardır: S1 kilo; Kristof Wihelm, 949 Kran- fner şampiyonu. S4 kilo: Gaüsterer Robert, Avusturya şampiyonu (Lon- Gra olimpiyatlarında finalist olmuş. tur), 58 kilo; Eberhard Alfred 1949 Tantner şampiyonu. 62 kilo: Prank Erleh, 1049 Avustürya finallati. 6T kilo Kraxner, Avusturya şampiyonu ve olimpiyat finalisti. 73 kilo: Koh- degger Hans, 1049 Avusturya şampl- yonu. 80 kilo: Amelsbichler Kari, 949 Avusturya şampiyonu, Londra olim- piyatlarına iştirşk etmiş ve finalisi almuştur. Ankaranın Demirsporu ile Gençlerbirliği bu sabah geliyorlar Milli Küme maçları için Galatasa- Tay ve Beşiktaşla karşılaşacak olan Demirepor ve Gençlerbirliği — futbol takşmları bu sabahki ekspresle gehri- mize geleceklerdir. Her Külimedi erinden bir hart Hâve ve ekslitmesiyle teşkii etilecektir Harfler yer değiştirebilir. $ — Meleklerde DÜNKÜ BULMACANIN HALLI SOLDAN SAĞA: 1 — Bar 4 — Başak & Kar b Hat n e 19 — Zan 15 — Baç 16 Nihat 20 — Fal. Kulatat & — Alik 12 v 'gaka a YUKARIDAN AŞAĞIYA, 1 — Bul 2 — Aşir 3 — mnan B — Kama sat 6 — z Kar 10 — Taç 4 — Paha li — Ki Paris mektupları Pazortesi, 6 mart 1950 ariklilerin —bir haftadan beri bekledikleri metro ve grevi bu sabah başladı, 10 gün evvel Renault fabrikasında başlayın, Citroen, Peugeot ve Fransanın daha bir çok sanayi merkezlerine sirayet 'eden grev şimdi Paris'in bütün nak lye vamtalarına da yayılmıştır. Bir kaç gün evvel metro ve otobü sen dikaları nezdinde yapılan bir refe Tandum grev lehine © 82 nisbetin bir ekseriyet ile neticelenmiştir. Bir haftadan beri Paris halkı pa zar akşamı saat 8.30 da son toplan tısını yapacak olan sendikaların ka rarını bekliyor ve grev olduğu tak dirde normal hayatını idame için ça reler düşünüyordu. Pazartesi sabahi ümüml grev gel di çattı. Günde mülyonlarca insana muazzam mesafeler katettiren metro ve otobüsten mahrum Paris'in man- Zarası ne olacak? Şehrin hayatı dü. racak mi? Hükümetin sefere — koyacağı ha- ber verdiği otokarlar, kamyonlar bu İnsan sürüsünü nasıl taşıyabilecek ? Paris'in 5-6 kişiden — fazla alabilen taksileri nihayet dolmuş yapmaya te- nezzül edecekler mi? Günlerden beri bu sualler kafamda birer İstitham i- gareti gibi yaşamaktadır. Concorde ve Invalides meydanla. rında, başlarında beyaz kasket bulü: nan askeri zabıta memurları dolaşı- yor, Invalides meydanı bir harp veya Manevra sahasına dönmüş: Binlerce askeri kamyon Sıra İle dizilmiş bek- liyor. Grev. zamanlarında; Invalides meydanı şehrin merkezi olur, gehrin her tarafına kamyon ve otokar se- ferleri oradan hareket eder. Bu sa> 'bah orada da tam bir sükünet, bir Beçit resmine hazırlık havamı esiyor. Bokaklarda bir kaç otokar dolaşı yor, bir kaç tane de her halde musa- dere edilmiş otobüs. Bunların tıklım tiklım dölü olduğunu sanmayın. Şa- gılacak şey: Otobüs duraklarında 5: ir günler yüzlerce kişi sıra bekledi Bi halde, bugün hemen hemen kim- secikler yok. Otokarların biletçileri Mmüşteriye biletini binmeden kesiyor. Seyahat bileti de o kadar pahalı de- Bil, 30 frank (25 kuruş), — ötobüsle uzun bir yoldan çok daha ucuz. Buna Tüğmen bunlara rağbet yok. Neden? Çarşamba, 8 mart 1950 Son iki gün içinde Paris'in hayatı bir keşmekeşe döndü. Metro grevinin dlk günü halk, — grevleri — sükünetle lo; Tevfik Yüce, 73 kilo: Celâl Atik 9 Kilo AlI Özdemir, 87 kilo; — Adil Candemir, Ağır: Muharrem Candaş. Takımla beraber Vehbi Emre, Sa- dullah Çiftgloğlu ve Nasuh Akar da gitmiştir. Şehrimize Fransız güreş takımı ile beraber gelen Ve iki aydan beri bizim güreşçilerle çalışan dört Fransız gü- Feşgisi de bizim takımla beraber git- mişlerdir. Dünya şampiyonumuz Yaşar Doğu henliz memleketimize gelmemiş oldu. Bu için takıma fitihak edememiştir. Bu hususta kafile başkanı Vehbi Em- e gunları söylemiştir — Yaşar Doğu şayet bugün dahi miş olsaydı. kendisini yine - Stok- holme götürecektik, Çünkü Yaşar he zaman için takımdaki yerini - kola lıkla alabilecek güreşçilerdendir. F: kat Yaşar, daha Pakistana Stokholm müsabakalarına iştirak et- memek hususünda kararını — vermiş Metüliyet bizde deği, onu bizzat gö- türenlerdedir. Stokholm güreşlerini gazetemiz n: mina takip edecek olan ekihimiz, Ya- © İşleri Müdürü Sacid Özet ve fotu muhabirimiz Hakkı Salt Tez de aynı uçakla hareket etmişlerdir. 20 milletin iştirak edeceği bu düa- ya birinciliklerinin — neticesi her ta- Tafta merakla beklenmektedir. Fransızları Güreşçilerimizle beraber çalışan, dört güreşcisi birarada Metro ve - ötobünlerin — işlemediğini yürümekten başka Karşılamış, Parislilere hâx bir espri ile bu hâdizenin de eğlenceli ve gü- dünç tarafını İstiamar etmeye çalış- Fakat dünden beri hava bir hayli değişti. ehirde bir çok metro şebekeleri islemeye başladı, fakat ortada bilet aatan var, ne de bilet zımbalı- yan, Yolcular. intizamsız bir. sürü halinde metro koridorlarında dolaşı: yor, 20 dakikada bir hıncahınç dol. Muş bir tren gelip duruveriyor. Yı ni yolcu alacak yeri olmadığı halde Kapılar açılıp yüzlerce insan itişe Kakışa içeriye doluyor. Metro tren leri inşan ezmesi sürükliyen kara bir hayalet, —metro koridorları ite met- rük bir şatonun korkunç dehlizlerine döndü. fik günü Paris halkı bedava seyahat edebildiğine sevindi durdü. Şakalar, hoş vakalar oldu: Bir met- Yo istasyonunda namuskâr bir hanım biletçi olmadığı için verilemiyen bi- let paralarının toplanıp metro işçile- rine verilmesini teklif etti. Derh: bir kutu bulundu, — paralar toplandı. Parisin 12 nci bölgesinde bu şekilde 36.000 frank bir araya getirildi. Bu güzel teşebbüse mukabil met- ro grevi yankesicilerin de mükemmel işine yaramaktadır. Dün, bu. beyli rin bayram günüydü! İzdihamdan ise tifade, çantaları açıyor, içindeki cüze danları aşırıyorlar. — Bu hal, benim Kibi daha bir çok kadının - başına geldi. Şangır güngür — camlar - kiriliyor, şapkalar uçüyor, eziliyor, çocuklar bağırıyor. Tam bir ana baba günü: gelince, onlar da n Yalniz istedikleri — İstikamete yolcu alıyorlar. Yollardaki izdiha dan şikâyet etmek Üzere, taksl dikaları dün akşam şehir taksilerini Opera ve Madeletne civarında toplan» maya dâvet ettiler. İzdihama izdihamla mücadele Polisler ise sir oldular, £ rine / koşacaklarını parlâmentoda — olan yoksa yol ağızlarına n Parisin en büyük caddı çük soki idaresi işik tertibati ile mağtır. Tabii, netice giğmenen, devrilen, vurulan hayli kabarık hir tedir Parlâmentodaki - vuruk, bacak, ayak kirik ve dökülen dişleri, — kanıyan. burün gl b #asırmışlardır döğüşlere mı, Her neyse lerinden, kü. dar seyrüseferin Allaha kal- | len, n arzetme! olarak, © yaka Pariste otobüs ve metro grevleri nasıl başladı, nasıl bitti? Bir hafta müddetle nakil vasıtaları işlememiş, dükkânlar alışveriş * yapamamış, tiyatrolar çalışmamış, fakat sinemalar her zamandan fazla dolup taşmıştır yırtılan elbiseleri de sayacak oluz Zak, hesap tamam olur. Bulvar ge zeteleri bile Parlâmentoda bir gece içinde kadın erkek mebusların bir. savurdukları küfürleri naklet- n Aciz olduklarını itirar Pariste bir cinnet havası esmekte- dir. Bu havayı sezmemek, işin cid. diyetini görmemek için, başka tarı fa bakanlar da yok değil. Radyo, televizyon, — gazetelerin büyük - bir kısmı M Aurlol'un Londra seyaha- tini en ufak teferruntina kadar ta. Kip etmekte, hangi tabakta — neler yendiği, Madame Aurlol'un — günde kaç defa elbise değiştirdiği, Pransız gazetecileri arasında yapılan bir se çimde hangt kadının şiklik birincil Hini kazandığı ve daha bir sürü pa- lavra büyük manşetlerle gazete say- falarını doldurmaktadır. Pazar, 12 mart 1950 Bir haftaya yakın bir zaman tam Mânasiyle şeytan azabi. çektikten aonra, Parisliler bu #abah metro gre- vinin bittiğini sevinçle öğrendiler. Bu grev, herkeki şahsan ve işlerin- de rahataız ettikten başka, Parisin tlcaret ve sosyal hayatına da zararlı olmuştur. Bu kadar parlak - olacağı beklenen Ev Eşyaları Sergisine gre Künlerinde halk yüzde 80 nispetinden dâha az ragbet etmiştir. Yiyecek dül kânları şikâyetci, lokantacılar da z rarda: Gaz yokluğu bir kaç kişiy kantada yemeye sevkettiyse de, gidiş Keliş zorluklarından halk soğuk tey, bir sandvicle beşlenmeyi tercih etmiş olacak. Hele tiyatrolar, — bu hafta tiyatro meraklısı Parialiler ti- yatroya gitmek zevkinden de Tum olmuşlardır. Opera ve Comddie Françalse, esasen — grev halindedir. Temsil veren tiyatı bir Alspetinde az Satış Yapmışlardır. Grevden müteessir olmıyan bir malardır. Pariste iki türlü —s var, büyük bulvarlarda lar ga Üçte 'fiz gece seansları veren mahalle si: nemaları. Muhakkak ki, bu keşmekeş günle rinde sinemaya girip, olup biteni, so- kakların izdihamını, evde adamakıllı ek pişirmeye yetmiyen hava. en asabi havayı unutmak tenelli (di İn- a ediyor her Parisli için bir HİKÂYE: lerdi. Bu, belki de sabah saat lerinde yukarı tarlalar ve bahi Ti geliyordu. Fakat akşamla bera okalıp coşan sular © kadar Masala benziyordu ki kulak mama- Miştik. Biraz sonra — çayın orta; Müs kocaman Wir İran kamyonur hU görünce aklımız başımıza gel di Fakat çok geç. Kamyonun . etrafinda, — ellerin uzün iriklarla - yarı çıplak. bi Yerli kalabalığı kaynasıyordu. Bu kalabalıkın kamyonun - etrafından ayrılan bir. kuma, akıntıya karyı birbirine el verip zincirler yapa- rak ve sırıklara dayanarak — bi doğru yürüdü. Aynı zamanda etra fimızda atlar ve boyunduruklu manda çiftleri de peyda olmuştu. Bu hazırlık bizlm içindi. İçleri boşaltılan Üç otomobilimiz manda- ların yedeğinde İran kamyonunun Meydana getirdiki. siper önünden karsıya geçirilecek, biz ayakları: mizi çıkarıp bacaklarımızı sıvaya: Tak atlara binecektik. Burada çaresiz epeyce zaman Kaybolacaktı. Fakat buna acımı: yorduk. Tarihçi bir arkadaşımızın Dlrü Geferlerime. benmettiği b e Jay bir yandan da- bize çocukluk bayramlarımızın sürücü beyeirle- FİNİ hatırlatıyor, en. telksçılarımı- ı bile az çok eklendiriyordu. Yer- İllerin omuzlarına yerleşen goför lerimiz srıklarla çayın derinlikini Ve bataklık derecesini munyene Gderlerken kendi. atin: tmis, her bi Mmza binmekte acele Finin başını tutan İki sirikli mu: hafızla beraber. kenarın ” kumsa hinda, sünnet çocukları gibi, do Jaşmaya başlamıştık. İste bu emnada arkadaşlarımız dan bir türlü ata binmeye karar veremiyen bir tanesini - bir yerii yakaladı. Çıplak göğsüne uzanın dahlan sakalına rağmen çok gen bir adam olduğu belliydi. Sırtında muşamba halin lek, bacaklarında ker çuvalı eskisinden yapılmış bir yırtık pantalon vardı. Çok. gi Anlaşılır bir türkçe ile derenin e- gakı tarafında bir sık geçit bulun. anlatarak kılavuzluk tek Jarın ücü bir kaç para ümidin; dayandığı için daha aşağıda g gecldin bulunması akla gelmiyecek bir gey dekildi. Yalnız yabancı bir yerde bu kılıkta bir serserinin kı Tavuzluğuna nasil güvenilir? Fakat arkadaşımız, yepyeni — arabasının deredeki İran kamyonunun âkıb nün teşvikiyle buna karar verdi de bu tecrübeden bir zarar çikmı: Ayşe NUN san kontrolünün. harteindedir. “Kalb, hastalığına müptelâ biri, yalnızken, Ani bir kriz geçirirse, yapması el zem fakat zor olan en iyi gey, he BĞ - &U Kibi anlattırt. Hikâyemi bitirince dirmaya vakit bulmuştum, ne de z Ağmma tıkadıkları bir bez par- z < Brise, çocuğum... Yarın “Şefaat Var gaziyle #imdi, dömüz Sucuğu gibi İplere aa. — a nin SKİ Bi Tılmiş, yerde yatıyordum. Doğrusunu İsterse: İ Z SüE ule'na eĞ niz kendimi sucuğa dekil, kaza benzetmekliğim Z OK YAĞINI"'ba A GAĞ Jâzım, Zira kıyıya bağladığım — sandalı öyle z Evet, yavrum. “Bu mesele pek ehem- açıkta bırakmıyacaktım, bir tarafa gizliyecek- miyetli, pek müuazzam bir şey. Bütün asırlar tim, İhtiyatlı hareket bu şekilde - hareketimi " — boyunca görülmüş skandalların en heyecan icap ettirirdi. Adada bir yabancının bulundu. - lusi? Onün sayesinde gazetemizin satışını dört u güphesini kayık uyandırmıştı. Herifler ka- - - Müsll artıracağız. Yarın “Şefaat Vadisi, ne h- yığımın yanında bekledikleri takdirde beni ele | zusl muhabirimiz olarak gideceksin! Mahke ae NllDE SADA Ne eai SESeAne — treşiiğ örde , Böğlak rekti; zira teşebbüsten sekiz günden beri ha- me huzurunda mücrimlerin maskelerini sen üK Küyütel $ Bular içindeyim; parlak projem de be. — beriniz vardı. Ağzınızı açıp kimseye bir gey indireceksini Amma da heyecanli bir. sahne, nimle beraber suya düştü. “Şefaat Vadisine — söylemediniz. Vallahi, delikanlı, — hareketin e y çai AEİDİŞ MŞN ee ; söylemediniz.. Valiahi el but Bana yazını derhal gönderirsin. Yazacağın Srea hareket sırası, güya müdahale edecektim! Gü- — Süpheli geldi bana. Evet, sizden süpheleniyo- —makale, matbuat teeasüs edeli beri yapılmış ee : İ a baktayın YA ZEREİNlerin Sulkasdi hakkında parlak bir — rum '€n mühteşem röportaj olacak! Hazırlan, evlâ: — Boynuna — kocaman bir taş baklayıp röportaj yazacaktım! Hepsi bataklığa anplan. i>. b b K ll 1 Zat bir d t a ğane gi B ç ayanlerda Banragık di ee İ ea Hah, bir bu eksikti. - Beni yakalayacak, —dim! Zaten namuslü bir adamın vazifesi o bamartağrı £ İşmsr hi bereenminetbnt n neredeyse! İzzetinefsim kırılmış halde protes- — ya bizzet gitmek ve masumları mahkümiyet Faket #i e dolu zindanindan çikie Kurtalr: — , Gülün dibinde geçirdiğim hayalı, dakika” — to ediyorum ve ona, tam, "Gefaat Vadisi'ne len kurtarmaktır! Uyustuk. değüi mif A kadar “fukara gürühü" Çoktan Şefaat " dükikasına defterime kaydedecek değilim, — hareket zamanı mücrimleri nasıl yakalattırar —— patronun zevkli heyecanindan aptallaşa. a Z ; çoktan. #efaat —© göl ki, Elvir ve Lamartin'le beraber, üzerin: — CARIm hakkındaki iyi niyetimi anlatmaya, ça ” a e Vadisine gönderilmiş olacaktır ç n n Tak teklifi kabul ediyorüm. Forden — esasen N de kayıp gittiim zaman bana ne derece ya n haklıdır; vazifem gitmeyi emrediyor. | Haşin eller ayaklarıma ve boynuma birer İrane geliyordu! Şimdi çemüslu yerekiya Melek, azıcık yümuşadı | Kaldırım taşı bağlarlarken Borjiya ile konuğan yayakım çu sirada, İelerslini sökim badaç S ırt ai önel (a Dostun Anflör'e de haber ver, O da I. Louls'nin sesini tanıdım takdir edemiyorum. Galiba onbeş aaat kadar — Tüm. Fakat gurur ve şöhret hırsına kapılmak — **ninle yola çıkacak. Zira resim de lâzım. Ben yuğlamıl. gördün mü azi dostum? Ben burada mahpus kakdım. Ancak ertesi günü, — #üretiyle günaha girdiginizi de unutmağınız. — “Melekler İdaresi” İle konuşup, basın kartla sana adanın etrafını tarassut ettir. demedim Derhal haber vermeliydiniz. Neya rınızi temin ederim. Bu vesikaları yarın, tay ' ikindiye doğru, iplerimi vücüdüme baflanmış e ü Neyas, işi mafev. Mmiydi? — Vaktiyle, — hükümdarlıfım — zamanı kıma arzederken sizi mesuliyetten kurtaracar * hazıf b ! Yolunuz zün aliren banyodan sırsıklam kesilmiş elbises — tekrar aa d eya Tayaacakım, Lâkin, —açık olsun! Vüsadüm Sava Teygir OKi ve arüuline vü- lerimle İlemen “Melekler İdaresi” e kostum. — Karma a Tamiyerla ” ilemez.. Masele ç — iiriden ayrılacağım için yüreğim bur Tün A dibine saplandı, kaldı Melek-Müdür'e,. gizlice gahidi olduğum — atelekler İdaresi” nden maneviyatım tas- Kulüyor. Gidecefimi öğrenince bol bol göz yay- İ| menfür Sulkasdi anlatıyorum. Heyhat! İsterse bosulmuş, e ları döktü. İ DAT NN sakali piübrokn, 8. Mmamiyle bozulmus, üzgün, ezgin halde çıktım duymuyorum. TEbedi ve tasrrusdan masun'olan — PANNdE Melekler bulunsun, bütün idarelerin — Memür-Meleklerin mesuliyetten çekinecek isi— Ü AKŞam Üzeri otelin parkında uzun üzün yicudüm soyun allnda da sanki toprak üze.. blİNerine hentediklerini ve hepal gibi mana: — Tasıral etmeleri pek mümikündü; bundan kor” dolartık, Birbirimizle iük. deta / tanatıımız Fltle bale BiDİ yaşamakta, devam eğlyor, Ça İlyetten Ürktüklerini — Güsünememiştim. Beni - : kuyordum. Göki sıraya yine / oturduk; geç vakte kadar Mür içinde, sırtüstü yatmaktayım. Zifiri ka. Gdikkatle dinledikten sonra "Melek-Müdür' ca- ——— Masmafih “Melek-Müdür”ü de biraz haklı” Kaldık. Bir türlü ayrılmak cesaretini göstere- Fanlki TTek ves, MALLA bir ballın Seti (p Bi Sıkılmış 'halde dedi Ki buluyorum, vledan azabi düyüyorüm. Şeni sul- miyorduk. Nihayet uzun, yürekler parçalayıcı yerinden oynayan su saraıntımı bile Yok. Zira — Olmadı bu İş.. Fena oldu bu şey.. On- — Kasdin muvaffak olmasında benim küçük bir bir buseden sonra, Elvir, ağlaya ağlaya oda- balıklar. diriltilmemiştir. Şu var ki, duydu- Jar “Şefaat Vadisi"ne sabahleyin sevkedildi. — hissem yok muydu? Kendimi gurura kaptıra- — sına döndü. Ben, tek başıma kalınca gözlerimi Aum soğuk, oldukça 'nâhos, der. Müdahalede geciktik. Eğer meseleyi kur. — Yak #üküt etmekle biçare, masum fakirler ce- odanın penceresine diktim* Romantik ble yax Doğrusu gülünç - vaziyetimi derin derin calarsak başımız belâya girer, Mesele çıkarıı. — TAİârın en dehşetlisine çarpılacaklar. Ne Yapa- gecesi mehtabının ığığı altında ilk gördüğüm düşünebilmek için çok iyi, çok amkin ve mün- masını istemeyiz! Filvaki üzüldük, çok müte- — CAZIM? Ne yapmalıyım? Allahım, bana mu- haliyle, Madmazel Elvir Denuvaye, bu 1830 eVi Bi mevkide bulunuyorum, v sayün de- eai olduk. Fakat artık ne yapilebilir? Orada — 1" S 'RAMorrabbanini üirgeme yılı genç kızı tekrar karşımda belirdi. rinliinde herşey yoluna girecektir, elbette.. — Harekete AğIr ağır parktan ayrıldım Halimi tamamiyle temsil ve teceselim et Keçip bizi zamanında haberdar etmeniz ke Gazetemin Müdürü Forden'i gördüm; hep Devamı var) N Maden suyu Yazan : Reşat Nuri GÜNTEKİN #n uzün “günleri olduğu. icin olu: — Atlarla ve türlü heyecanlar için Yesinde “onun. Milamınin - akanma — Sinki bâlâ görünlürlerde yoktu ve — atla o taraflara göndermeye hazır rini gördük. Soförün yanında © ” Geçitle beraber bir kesif de yaplım, diyordu. Bir maden suyu, Vallahi ceki Çitli ayarında bir maden suyu, için de bakın. 'Tesndüfen bütün “ su şişelerimiz onun arabasındaydı. - Hepsini bo: altarak — yolünün — üstünde, — bir Mmermer havuz içinde bulduğu ma: den mayu İle yeniden doldurmuştu. Hepimiz birer gite alarak bu ger- ekten eski Çitli ayarındaki maden uyundan içtik ve Van'a gidincaye kadar her aklımıza gelişte giseleri. ayarak, yolun ” sarsıntılarında dislerimizi kırmak tehlikesine rağ: men içmeye devam ettik. ikimizi neden sonra hatırlıy — Geçidi gösterdiki için hemsö rilerinden ölesiye dayak yemekten korktu ve benden parayı alır a On İki gün sonra aynı yoldan geriye dönüs. Ben arkadaşımızla Beraber kılavuz arabasındayım. Pa: Tanın tadımı alan kalabalık, bu se> ne atlar ve koşulu mandalarla be- raber dere kenarında bekliyor. Pa kat biz uzaktan çapkın bir el selâ. miyle otomobili yeni gecide doğru 'viriyoruz. Arkadaki arabalar da. öyle. iride bir kaç iri kaya ile iki Cıliz ağacın çevirdiki bir çukura yaklaşırken arkadaş: “Bizim ma> den suyu deposuna geldik, diyor ve ayağımızın - dibindeki boşaltmaya hazırlanıyor. Neden dukunu bilmeden elini tutuyorum. leri var KIT Burası işte” diyor. Fakat hemen o anda gözleri yerinden iyor: “Tuu Allah belisimi ver. n" Ve arkasından bu çelebi mdan beklenmez bir. sürü küfür.. Onu işitince şoför '« tabil seriye daha yakası a çılmadıklarını ilâve Akaçların arasındaki - çukurdan kavuklu kadının, korku- lar da arkadan daşılmıştır. Arkadaşımızın. keşfet Üki maden süyü - hakikaten her derde devâ maden”muyu imiş. V- ardan cüzamlılara - kadar bü astaları bir kaç içün N oraya. getirirler, a: lük yollard ralar, çıbanlar, irinli kab dolu vücutlarını bu mübarek suya oknrak tedavi ederlermiş. Ani bir kalb krizinde yapılması lâzım gelen tedavi Dr. Alice Chase yacanlanmamaktır. Eğer soğukkanlı ve aakin bir tarzda krizin geçmesini bekliyebilirme, his paniğinden arttığı- ni zannettiği utırabı da. hafifler. Soğukkanlılık ve telkin bir çok has- talıklarda İyi neticeler vermekted Bir kalb krizi eanasında. âraz ne olursa olsun, başın Üzerine ve göğ- ae konan soğuk suda islanmiş bir havlunun fevkalâde - faydamı — olur Soğuk su, enerjinin iadesi ve tenef- füsün düzelmesine yarayan mükem- mel bir. münebbihtir Bu- basit ilâç nefes darliği, kalb tazyıkı, umum! zafiyet ve diğer teh- likeli Vaziyetlerde çok müessirdir. Temiz havanın — girşblleceği açık bir pencerenin veyâ kapın'ın yanında oturmak Veya rahatça yatmak şok iyidir. Fakat hastanın yapabile- ceği en büyük yardım, krizden kork- maktadır. Kalbin çalışması tenef- füsü mümkün kılan sinirlerle âlâkalı- dür. Vücut Sinirleri korkudan geril. mediği takdirde kalb daha ı lışır ve teneffüs de normal bir hal a- fefes alirken kendinizi lüzumsuz adan, içinize mümkün ol Bol hava alın. Munt: e sakin nefes almaya çalışır. Kalbinizi. boş ye yormamış Eğer krizler sık sik tekerrür edi- ve astırabiiz. da pek fazla ise, öksijen veya adrenalin gibi Acil edavi üsüllerine başvurulur. Adre- nalin normal olarak vücuttan. eld edilen UZVE bir maddedir. Sıhhatı bo. zuk olanların bazan adrenal güdde- deri de bözük olur. Adrenal gud rihin işlememesi ekseriya — asmatik kalb hastalarında — görülür Yarım veya bir santimetre küp adrenalin enjeksiyonu — zamanında hastanın hayatını kurtarabilir. Tücri 28 1869 EZANL VAKİT — VASATI | |