6 Mart 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 3

6 Mart 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BATI ALMANYADAN NOTLAR:9 Fransanın güzel bir |estıyle, kışladan bozular bina, üniversite haline getirildi Napolâon'un 150 sene önce kapattığı Mainz Üniversitesi, Almanyanın mühim bir irfan merkezi olarak yeniden açıldı Frankfurttan 25 Kilometre uzaklık. | — Bu müessesede fefkik edeceğiniz her kısımda en ufak eksik ve fazlalık müşahede edemez, İ görürsünüz fa bulünan Mainz #ehri Almanyanın Tükiden Düyük bir. | — İsraf ve tecrübesizliğe yer verilmedi İrfan. kaynağı di Napoldon'un kapadığı - üniversiteden onra bu mevkil Prankfurt almaya alışmış ve oldukça da muvaffak ol Mainz nehri kenarında şirin binala- 1 ve biraz uzağında muazzam fab. fikaları ile Alman — iktisadiyatında Mühim bir rol oymiyan bü şehir de harbin büyük tahribatından kendin kurtaşamamıştır. Müharebenin — ni hayetinde yıkılan fabrikuların baca- darı tüt Z olmuş, ev ve aaire nami 'na pek az bir şey Kalmıştı. Şimdi Üc sene sonra burada da #ayanı hayret bir faaliyet neticesinde bu yaraların büyük bir kısmı sarılmış, fabrikala- rın sönen bacaları gece gündüz tüt meye başlamış ve Garbi Almanya iktisadi hayatında Mainz şehri/ bü- Yük bir mevki almaya başlamıştır Mainz, bunün yanında bir. buçük asır evvel kaybettiği Üniversitesi 1 çiğ çalışmış, çabalamış ve memle- kette daha fabrikalar işlen Jamazdan, kiliseler ibadetgâh haline gelmezden, evlerin oturulacak yerle Fi tamir olunmazdan evvel bu yorul mak bilmiyen gayret sayesinde ni- hayet muazzam bir Üniversiteye sa hip olmuştur. Fransa istilâsı ve Fransız idaresi altında bulunan Mainz şehrinde, bu Üniversitenin kurulması muhakkak Ki Fransızların büyük bir yardım ve gayretleri ile mümkün olmuştur. Bir Buçuk asır evvel hâkim bir kuvvetin kapadığı bir ilim ocağına karşı eski Kabahatini unutturmak ve bu suretle medeni Kkalblerde duran bir azabın acılarını izale etmek için henüz Al- manlara üç sene evvel hiç bir hak verilmezken onların müstakil bir ü- niversiteye sahip olmaları için bütün kolaylıklar gösterilmiştir. Burada na- zarı dikkati celbeden en mühim nok- fta, genç ve ihtiyar bütün Almanla- yın bin bir mahrumiyet — içinde çır- pinirken, oturulacak evleri, işliyecek fabrikaları henliz yokken ik düşü- nülen şeyin Üniversite olmiası “ve 150 sene evvel kaybettikleri kıymet- far bir geyin ellerine geçmi bütün gayretlerini sarfeylemiş olmı darıdır. - Almanların — muazzam - bir. Yaşları, bu şehirde tahrip edilmiş ol tamamen yıkılma: askerlerini, İşkal ordularının barındırmak hususunda ona ihtiyaçla- ı olmasına rağmen Fransızlar, bir ta. raftan ilim ve irfana olan meyilierini Köstermek ve diğer taraftan ilim âle- karşı yapılmış olan eski bir ha: tayı tamir etmiş olmaklığın zevkini bu kşlayı dara bütün mahrı- bu binayı tebdil ve mir ederek bir Üniversiteye kalbet. meleri fırsatını vermişlerdir. derin günahinı kik edilecek bir Üniversite misafirlerine mahi Bibi, talebelerin yemek ye de çok güzel kısımlar ayrılmıştır. Bu kısımlardan biri ile diğeri arasında zaten bir ayrılık ve fark yoktur. Bi: diğerine de pekâlâ gide- pek ufak yemek bedelin- den ibarettir. Burada het şey bütün içinde olduğu. gibi. basit fakat çok zarif bir haldedir. Size, â- deta bir lüks Jokantanın zevkini ve: Sofra örtüleri temiz ve her de- birakmışlar ve rine giden eski Bab-ı Seraskeri, sonra Harbiye Nezareti o- lan şimdiki Üniversitemizi düşündüm yürdünün şimdi ilim ve İlim ve irfanın sulha yardım € ve iki askei müşabehot kü tahrip vasıtalarının da ancak bu Kibi İrfan ocaklarından çıktığını gör- düğümüz zaman gayri nun, belki bir gün bütün dünya sul hunda büyük bir Amil olacağını dü- şiinmekten ve bu yurtların insanların refahin artması ve kisa yükselmeni için ehber olmasını temenni etmek- 'ten kendimizi alamıyoruz. yersitesinde lecek ve ibretle misal diye alınacak bü irfan evinin bi Üniversiteye tahvil edilirken risinde ihtısasın, bilgi burada çok mühim ihüyari bu: fak bir 1üb anlaşması, medeniyetin tetkik edi- dirmiş. olarak den bir çak va kararmış, ve tecrübenin bir rol oynamış baktığınız. za- bir kışla olmaktan profesöre b ni sordum. dükça uzak az çok çıkarılmış içine girdiğiniz basit ve en ucuz malzeme ile en iyi yapıldığını, yerde canlı misallerle görürsünüz. O binanın bir Üniversite olabilmesi için her şeyden evvel ders salonları dü- bunün yanında. en ufak teferrumta kadar bütün diğer taraf- nazarı dikkate Lâboratuvarla seminerler, konferans profesör odi lerde ve buraların döşeniş ve yapı: lış tarzlarında Iüks telâkki edilecek Köremezsiniz. edecekiniz her kısımda en ufak ek- burada en baktığınız şünülmüş, İlim ve irfanın, rinde ucüz aatıldığı devrimizde buna gösterilen rağbet cidden yarın için ni Ümitlerin bir girizgâhı addolu- hiç bir şey Sik — ve — fazlalık müşahede edemez ve o vakit dere ha gü kanaate varırsınız ki, o ba- Sit görülen geyler- deki lüks olarak yapılan Üniversite- lerdeki bütün laraf ve tecrübesizlik- haykıran bir. ifade Üniversitenin kantini — eldden tet. mevzudür. Burada profesörlerine ve onların S bir yer okluğu neleri için artık Almanyada ağu gibi frakla hizmet ve nezaket vazife- perverliğin başında geldiği için hiz- met edilen ile eden arasında en ü- lilik yoktur ve burasının astıl muamma gibi olan tarafı, yemek ve içkilerinin şimdi. bu pahalı mem- e hiç hatıra gelmiyecek kadar vcuz. bulunmasdır. Üniversiteden ayrılırken, Üniversi- bahçesinde — koltuk deynekli veya bastonlu, veyahut da çantalarını tek kollarının altına sığ- Üniversiteye doğru g- TS aaatleri geçmişti. Bana delâlet eden dostum mühterem nların nereye gittikleri- 'Bunlar, Üniversiteye ol- yerlerde oturan, yahut da paraları az bulunan ve başka ge hirlerden gelen harp malülü talebe Şimdi bunlar için Üni 'nin hemen her katında odalar yapıl miştir. ve burada 400 kadar talebe barınmaktadır. Tek veya ikişer kişi olarak bunlar orada yatarlar ve buna mukabil Üniversite idaresine, mese- JA sizin paranızla ayda 15 lira gibi bir Ücret verirler, dedi. dünyanın her ye Hindiçiniye askeri yardım Fransa kanaliyle yapılacak Fransa tezinin galip geldiği Paris 5 (Hurusl Büromuzdan) — Birleşik Amerikanın Vietnam'a ya- pacağı askeri yardımdan evvelce bah- #etmiştik. Ve bunun için Amerika ile Fransa arasında iki ayrı teze daya- Kısa haberler Londra - Kahire tepkili uçakla altı buçuk aaat Monte Carlo 5 (YİRS) — Tep: yölcü sefe Kahire mesafesini altı buçuk. Sa- atte katedeceklerdir 50 Amerikan diplomatı Kahirede Monte Kahirede bir kı ferarsa başkanlık edecektir. Politbüroda ihtilar Londra 5, (Nafen) Moskovada politbüro içinde sid. lar ve haberler gelmektedir zamanlarda Başbakan yardımcı: #iddetli taarruzdan sonra yeni in- kişaflar bek Holiywood, (YiRS) Rostand'ın “Cyrano de Bergerac eseri, Holivudda filme cekilecek- Drambour &6 yaşında vefat et Fred Allen'e göre düny Allen dün akşam New.York. He- rald Tribun'e yazdığı bir. maka: lede diplomasinin devletler ara dönmüş olduğunu ilave etmiştir. nan görüş aykırılığı bildirmiştik. bulunduğunu Amerikanın Bao-Dal Hükümetine, Fransanın ta: yassıtu olmadan doğrudan doğruya ve kesif bir halde askeri yardım yap- ardın rafından yapılan zebeplere dayandığını kabul etmiş bu- Hindistan ve Pâkistanın 'ons 5, ALA. (United Press) Londra resmi kaynaklarından dün öğrenildiğine göre Hindistan kili uçaklarla yapılacak olan iük i, Londrg ve Kahire a- Tasında kurülmüştür. — Yarından itibaren hergün havalanacak olan fepkili yolcu uçakları, Londra - H gelirlerinin yarısınd Savunma projelerine Savunma: tahsisatının topla- mi milli gelirin 100 de 62 sine ba: T£ olmaktadır. Pâkistan / Parlâmentosunun bil- Kgöre ise savunma tah: ti milli gelirin 100 de 75 ine muadildir Duürbin Avrupaya yerleşiyor. Holiywood 5, rfetmişler yapılacaktır fından gönderilen silâh, Amerikan ge kar çıkmaz, Hindiçinideki Fransız or. O halde Amerikan diplomatı. sali günü nferans aktedecek- tir. Amerikanın Kahire sefiri kon- gazetesinin. bil. detli bir ihtilafın hüküm sürmek. te olduğu hakkında devamlı rapor. Calitornia'daki evini ve bütün mallarını satmış- bir kaç haftaya kadar Gmek Üzere Avrupaya hare- ket edecektir larından Andrev'i hedef tutan Dünya üzerl saniyede bir di batat Alimi Jullan Huxley bir çok döğümü. azaltma: Run Jâzım olduğunu. bildirmiştir. Huxley 2:200.000.000 olarak t min edilen dünya nürusunun 3 saniyede AA — (United gemisi İsere ile 1885 te Hürriyet Heykelini buraya getiren Fransız gemicisi” Victor bir iki do 'aşağı yukarı 60.000 (mü: rin nüfusu) doğum temposu ile arttığını ve dünya niü- fusunun yarısının belki de 3 izlık veya fena gıda al ktan müztarip olduğunu bildir, Nek-York 5 ALA. (United Presa) — Mizah muharriri Fred — New-York - İstanbul hava yölü kısaldı k 5 (YİRS Amerikan u uçağı bugün New-York Tanbul yolunu kark dakika erken Brükselden hav #ında ordular hazırlanıncaya ka: dar başvurulan bir Usul olduğu, Hü belirtmiş ve dünyanın 2 in. katetmiştir san ve bir elma ile başladığını ve #imdi de yine 2 devlet ve bir atom bombası ile başladığı noktaya Yugoslav toprakları üzerinden v çabilmiştir. haaredecek, bildiriliyor eli Silir O lka yt £ İ Taaray Hlkue üA vel DAT Üa B mandan kazan- kendi. Vasi- ediyordu. Bugün Fransa Dişişleri Bakanlığı bu iki tezin mahiyetini resmen açık- lamış ve Fransız görüşünün kazandı ini da ümüml efkâra açıkça bildir. icede Amerika, Fransa ta- itirazların mâkul Amerikanın Hindiçiniye — yardımı: 4 askeri ve Eivil olmak üzere iki yapılacağı anlaşılmıştır keri yardım , memleketi komünist âsi Hoşi Min'e karşı müdafaa eden Fransız ordumuna Amerika tara- malzeme ve ilerinden çı- dekil, Obu lim alacaktır. Ev velce bildirdiğimiz gibi, Fransa Hin: diçinide müdafan teşkilâtını kurmak 've bu memleketin menfaatine daha Uygun olarak silâh ve teçhizatı tevzi etmek, kullanmak vi mek işlerini kendi. üze temekte idi. 'a muhafaza et- ine almak Ia. Şimdi Amerika, bu Fran- z tezinin doğruluğunu tasdik etmiş. n başka Fransa, — Vietnam ordusu için de Amerikadan ayınca ve malzeme isteyecektir. Artık bu silâhların cinsini ve miktarını tes- bit etmek vazifesi de Pransaya verii: Hindiçinlye vardım Waahington 2, ALA. (Afp) — Dış: e Savunma — Bakanlıklarının Fransanın Hindiçini için lüzum gös- terdiği silâh ve malzeme istek incelediklerini kaydeden — iyi alan çevreler, bir. Amerikan heyetinin Hindiçiniye hareket etmiş olduğunu. bildirmektedirler. Balı günü aabah erkenden hareket 'eden heyet, hafta sonunda Sayzon'da beklenmektedir gevrelere göre heyet Hindiçi metinin dik 10 gününü ihtiyaçlarının — tetkikine idan sonra — Waahing: tona tavsiyelerini bildirecektir. ae ramanları — vardır. ki: / devirleri, Kaygısız bir gölge gibi, yanların- /dan geçer ve onların çözülmesi güç Inunlnk tarihinin öyle sessiz kah- gahalyetlerini gelecek nesillerin an: Jayışına, tefsirine emanet eder. Ömer leyfeddin (1884-1920) bunlardan bi. ridir işte. Yakın dostlari, hayranla mi, okuyucuları o- nuün şakalarını, gü- gel gülrlerini, to dük — hayatımızın derin renklerinden örllmüş — hikâye- lerini — bilirler ve geverler. Fakat al. danmıyan, direnen bir bakiş; - bütün şakaların, — gilrle- rin, hikâyelerin 8. tesinde bambaşka bir. Ömer. Seyfed- din görebilir, fırtı- nalariyle, akıcı bir ümit — müjdeliyen kavılcımlariyle baş başa kalmiş, ya- payalnız bir Ömer Seyfeddin. — Onun dudaklarındaki gü- Ömer Seyteda dümsemeler, kayaları arasında dövü- 'nen dalgali benliğinin birer maske- sldir. Bomba, Bahar / ve Kelebekler, Hürriyet Bayrakları, Kaşağı, h. gibi hikâyeler, uçsuz ve bucaksız kaosunu yaratıcı acisiyle işliyen — böyle bir benliğin armağanıdırlar. Yalnızlık, öteden beri rüh dürülü- şunun, mânevi derlenişin, olgun sez- ginin beşiği olmuştur. Ömer de bu gezlenmiyen varlık tenhalıklarından Keçmistir: Dağ eteklerine sığınmış hudüt karakolu; Ömer'in Sina'mıdır. Yanında / bir kaç 'Türk âskerinden başka kimse yoktur. Ömer, orada, bir vatan bekçisidir. Bu geniş yalk: hızlığın ortasında onun görünmiyen heybetli bir arkadaşı vardır: Kendi tarihi, Türk tarihi, - Yakorit hudüt karakolu, şair Ömer Seyfeddin'e ve- refini koruduğu milletinin mukadde- ratımı sezmek fırsatını vermiştir. Fa- kat o, gizli bir elin saray duvarına döktüğü ateşten yazıyı seyreden son Babil kıralı gibi Ürkmemiş, Ümidini kaybetmemiş ve bizi en karanlık Künlerimizde aydınlığa kavuşturacak yolları aramaya başlamıştır. Şakacı Ömer, sonsuz Üzüntülerini cancağısım'lara, gönül alıcı gülüm- semelere büründüren Ömer, anla; ması güç kitaplar okuyan, — etüdler yapan, düşünen bir insandır. Kar koldan. karakola, — kışladan - kişlaya, taşınırken sandıklar dolusu kitar rından hiç bir zaman ayrılmamıştır. Bunların arasında romanlar da var- dir, büyük Fransız müterekkirlerinin eserleri de, Fakat o, dostlariyle ko- nuşürken bunlardan bahsetmek lü- unu bile duymamıştır. Bu, bel: Ömer Seyfeddin'in çok ehemmi- yetli ayrı bir benlik cephesini istedi. #imiz gibi derinleştiremeyişimize se- bep olmuştur. Hattâ Ziya Gökalp, ondan bahsederken, bir kere bana, gülerek demişti: — Ömer, bizim Nasreddin Hoca- mızdır. Fakat Ömer'in Genç Kalemler'de çıkan — Yeni Zisan başlıklı - yazısını dikkatle gözden — geçirenler (Ömer Seyfeddin, hayatı-eserleri: Yazan Ali Canib Yöntem, sayfa 125-133) onun fikir hayatımızdaki — büyük rolünü kavramakta güçlük çekmezler. Za- man, bizi, bu yazıdaki fikirlerin bir çokundan uzaklaştırmıştır. Biz şim- di başka türlü, düşünebiliriz. - Fakat 1908 TTürkiyesinde bu yazı, - sezgill gençliğin gönlünü — yeni bir alevle tutuşturmuş ve öna varlığının bütün kaynaklarını seslendirmiştir. — Bunü daha İyi anlıyabilmek için arkamız- da kalan yüzyıllara biraz uzanmak Tâzımdır. Osmanlı Devleti'nin ilk ku- rulüş günlerinden beri, benliğimiz kendimizden olmuyan değerlere, kül. tür dünyalarına doğru — bir sarkma başlamış ve biz, boyuna artan bir hizla, / kendimizden - uzaklaştıkça u- zaklaşmışızdır. TTemelini - kaybeden toplulük hayatımız, zamanla, bir ondra — — (Husust — mühabirimiz Manuel Gasser bildiriyor.) Sosyalistlerin (Pirus) zaferi yanl parlâmento ekseriyetine rağmen, filit iktidarı kazanmamaları, Başbakan Clement Attlee'yi çok müşkül bir va- ziyet karşısında bırakmıştır. Attlee için, ancak iki yol vardır. Ya, çok zayıf bir ekseriyete dayana: rak sosyalizme devam edecek, yahut da programını, mühalefetle hemen hiç bir fark kalmayıncaya kadar de- #iştirip muhafazakârlarla Hiberallerin Müsamahasına Ve hattâ — yardımına, k vazifesinde kalacaktır. Birinci, yani mücadeleye devam yo- duna, bilnazariye pekâlâ - gidilebilir agiliz Başvekillerinin iktidarı o ka- dar büyük, mevkileri o kadar sağ lamdır. ki, parlamentoda ekalliyet: ayanarak bile, hükümetteo kalabilir ler. Çünkü açıkça itimat istemedikçe, İngiliz Başvekilleri, parinmentoda e- kalliyette kalmak yüzünden, çekilmek mecburiyetinde değildirler Fakat tamamen nazari olan böyle bir ihtimale uzun boylu bel bağlana: miyacağını, Attlee ile partisinin mu. tedil cenahı, kati seçim neticeleri 1 Jân edilir edilmez, anlamış olsalar ge- rek, Sağlık Bakanı Aneürin Bevan ve nüfuzlU gazetecilerden, mev'us R.H.S. | Ömer Seyfeddin ve fikir hayatımız Yazan : M. Nermi muamma haline gelmiştir. — Ahlâkı- miz, hükükümüz, edebiyatımız, kıma: Cası, bütün varlığımız / gölgeleşmis, daha doğrümü, yabancı bir dünyanın her türlü hayat dina: rılmış hürriyetsiz ve boş bir gölgesi olmuştur. Ömer Seyfeddin'in Yako- Tit hudüt karakolunda yaratıcı ha yaliyle gördüğü ve Genç Kalemler'de canlandırmaya ça hiştğı — korkünç tablo — budür. işte, Dilsiz, — kültürsüz, benliksiz bir impa- ratorluğa biz nasıl yeni bir. hayat mühtevası - verehi- lüriz? Ömer Seyfeddin, Genç ” Kalemler'de Çıkan — yazısında yollarını — gösteri- yör. Yollarını, di- ruM, çünklü - Ö- Te göre Türk- Tüğün dâvası, tek- cepheli — bir dava dekildir. — Dilimizi hüviyetsizlikten — kurtarmaya — çalı: girken — yepyeni — bir kütlür benliği de yaratmak zorundayız. Kendi. a: kımizı, kendi. sevincimizi, acılarımı: Z, Yuhümüzü dile getiren bir edebi- yat lâzım bize. Ömer, bundan ne an. Jadığıni yazısında söylemekten — hiç çekinmiyor. Dört kaşlı güzellerden (çAr-ebrülardan), miskin ve yaşa- yışı inkâr eden bir edebiyattan aş- Kılmalıyız artık. Ömer'in istediği bu ayrılış, aynı zamanda, temelleri çok- tan çürümüş bir cemiyetten de ayrı- liş demektir. Osmanlılık, — her gün, Keniş bir kar yığını gibi eriyor. ve Sizan Sülar, ayrı ayri yataklardan, bir daha geriye dönmemek üzere, akıyor. Türklük yapayalnız. kalmış. tir. Müslümanlığın — birleştirici. kud. Teti artık bir masaldır. Kendimize dönmeliyiz, dilimize — ve tarihimizin Kösterdiği - yola. Sarığı, — cübbe ve galvarı henüz kutsal — faziletlerin ?) yanıltmaz işaretleri sanan — bir devirde böyle diri bir programla öne Aatılmak, her halde, ufak. bir iş de- Bildir. İlkönce Ali Canib Yöntem'e gelen bu yazı, Ziya Gökalp'ın üzerin. de derin bir tesir yapmış ve Genç Kalemler'in hemen programı olmuz. tur. Önler eyfeddin'in dilimiz. için ileri sürdüğü fikirler, bazı yazıcıla Yımıza göre, yeni değildir. Tek tük #airlerimiz de - böyle - düşünmüştür! Hele Şemseddin Sami, bu bakımdan, Ömer Seyfeddin'i aratmıyacak kadar (?) açıktır! Bu gibi fikirleri destek- liyenler, dâvanın daha ziyade görü, nüşüne göre hüküm verenlerdir. Os- manlıcanın sakatlığını görmek — ve sezmek başka, grameri belli yepyeni bir dilin nasıl kurulabileceğini göz- termek de yine başkadır. - Yüzlerce yıllık fikir ve kültür. hayatımızda karanlık kalmış olan nokta da bu:- dür işte. Ömer, bu noktay' çözüyor ve niçin çözdüğünü de biliyor. Çün Kü biz Türküz. Çünkü biz eade bir dil değil türkçe istiyoruz, benliğimi- zin havasını, / değerlerini - teneffls eden bir türkçe., Bu dâvanın “zafe- rin; . © kadar emindir. ki, kendi milli benliğine kavuşmuş 'Türk nesillerini gözleriyle görüyor. ve on- Jarın seslerini işitiyor Ömer Seyfeddin'in Yeni Zisan ya: zası, kültür ve fikir hayatımızın en ehemmiyetli bir dönemeci sayılabilir. Bu yazı Genç Kalemler'de basıldık. tan sonra Türkçülük cerevanı — sis temlenmiş ve canlı bir muhteva ka: zanmıştır. Eski edebiyat tanrılarını tahtlarından indiren bu. dil cereya. ni kendi. neslini / yaratmıştır. artık. Dilimiz bir taraftan benligine doğru gelişirken, öte taraftan fikir haya: timız da eski #kolastik yatağından kurtularak - çağdaş ölçülere göre a- yarlanmak . imkânlarını — bulmuştür Biz, bütün bu fikir ve kültür kımıl- danışında Ömer'in büyük izlerini gö- rebiliriz. Onun için Ömer, fikir tari- himizde eşsiz bir konaktır. Onu da- ha iyi anlıyabilmek için, bu bakım. Yeni bir Diriliş'in | * Kitaplar arasında Yaşasın demokrasi U hafta / oküyucularıma, son zZamanlarda çıkan üç hikâye kitabından. bahsedece Ücünün de hüsüsiyetleri var. Birbi lerine benzemiyorlar. Yazarları, ba: kalarının / tesirinden — sıyrılmaya çok muvaffak olmuş, hayat / görüşü | ibi kim ojan, üslüp ve orijinalite Gerçi Haldün — Taner'in — Yaşasın Demokrasi (1) adlı hikâyesinin baş: hi altında yayınladığı ön İi hikâ. kursak okuyalım, genç muharrird hikâyeciliğe büyük bir kabiliyet ol duğunu seziyoruz. İç Alemden ziyadı Hat bir Uslubu var. Bununla beraber, Neemiye'nin hatırı'nda - olduğu gi bu Üslüp yer yer duygulü olmasın: taksime girişti.. Şimdi çopur yüzlün. de büyük bir ciddiyetle sazına ürlü. h parmaklarını, siyah tahtanın delik leri üzerinde bir indirip bir. kaldır sanki gırnata değii de bir sihii Aletiydi. Ses, kıvrılıp büktilüyor, a rayıp koşuyor, ah çekip ağlıyor, kah- yeden dişarj taşıp mehtabin yarı a ınlattığı Çarpık yollara, izsiz. tarla. yordu., Bu kitapta bulunan c zel hikâyelerden biri de, kanaatim. ce, Harikliya'dır. Haldun — Taner, umumiyetle kötümser değil (Darısı diğer romancı ve hikâyecilerimizin başına!). Hikâyelerinin sonunu çoğu zaman tatlıya başlıyor: * Şu ka: dınlar bir bakıma pek nankör, bir ba. kıma da pek hakikatli — oluyorlar. Mektubun sonunda Andon'u sormayı da unutmamış: — Ne yapıyor benim Zavallı Andoncuğum? diyor. Andonun KEKİK Radyofonik temsilleri ve senaryo İariyle tanıdığımız — Tahir — Olga Kekik Kokusu (2) adı alrında ya: yınladığı kitapta bulunan vedi hikâ: yede hâkim olan başlıca unsur folk- lordur. Fakat, bu folklor, artık sadece köylünün değil, aynı zamanda şehir de yaşıyan halk tabakalarının da ha- yatını, duyguülarını ve düşün içine alan bir nevi por tini almış bulur Asker Ahmet adlı hikâyelerin; hir Olgaç bize ger üdeta. teni oluyor. Bu muvaffakiyetin Sırrı, hesiz, muharririn bu. mevzulara v gun, yepyeni bir üslübu kullanmasıdı Bugüne kadar okuduğumuz roman ve hikâyelerde, muharrirlerin umuml; le şahısları bile hayatta kullandıkla- rı dille konuşturduklarını pek az gör- düğümüz için, bu konuşmalar dışın- da kalan, yani muharririn anlattığı kasımların dahi / esas temaya üy- gün — Gille yazıldığını ilk defa gt Tünce, doğrusu insanda garip bir in- 'faba uyamıyor. “Dün gece, sabahi et Ü anan. Nerdeydin a çoban* Arı gi ya bulgurü, yemeye kurü kuruü, diye soğan kırdı siniye, Oğul yiye, bol yi- ye, diye diye ayrana yoğurt ezdi. öğün namazında adını teshine çoban. Dün gece sabahi etti anan. Bu sütunlarda E Toprağın Masalları DURAKTA Hikâye, romandan tamamiyle ay- n bir tarzdır. Bu tarzın Üstadların. lan Maupassaht'ın Bel-Ami gibi daha birkaç tane d romanı vardır. Bir gün — kendisin: artık İşi romahcılığa döküp dökmü: yeceğini soran bir ahpabına, büyük zuları hikâyeye sığdıramadım da on muharrir; “Yok canım, dan.,, Bu söz, Maupa: da, bir gün, kazetesinin sekreterine makalesini verirken; “Vaktim olma: dığı için biraz uzun kaçtı!, dediğini mda rübâl, gazel, son: 'net ne ise, nesirde de hikâye © dur. Halbu. anda, iyi tarafların fenaları telâfi etmesi için zaman müsaittir. Söylerler. N: Hikâye, küsür kabül etmi ki, ron dan incelemek lâzımdır İşte, Enver Naci Gökşen'in en bü- Seçimlerin malüm neticesinden sonra Başbakan Attlee, hangi yolu tercih edecektir ? Parlâmento ekseriyel Attlee'i Crossmana'ın idare ettiği müfrit ce- nah, Attlee ile kab nenin Morrison, delesi. ni çok yumuşak Ve zayıf yürütmek yüzünden 23 şubat “maglnbiyeti, ne sebep olmakla acı acı İtham ediyorlar (Ölçüsüz olmakla beraber, çok sevi- len hatip Bevan'ın radyoda ve büyük toplantılarda İşçi Partisi adına pro- paganda yapmaktan menecildiği ma. damdur.) Müfritler, aynı zamanda, gittikçe genişleyen tavizlerae buluna: rak hükümette kalmaktansa, mark: sİst mefkürelerine aadık kalan bir sosyalist parli olarak muhalefete, leyi tercih ettiklerini de Ima ediyor. lar, Kaldı ki, mütedil yol takip edil- makineleşmiş olma; nin müşkül durumda oldu a âşikârdır e bile, seçimle yehilenmesi ihtimali g başlıca iddialarını feda etmek, gele gek seçim kampanyası için çok fena Bi İngiltereyi saran vüzuhsuzluk hava- Sının en bariz Vasıflarıdır Fakat bü kararsızlık yalnız. Baş: bakanla kabinesini değil, Kül halinde bütün milleti sarmıştır. Çünkü, şim- diye kadar iç ve dış politikayı âlâka- me mahiye- | Ta- kekik kokusunu füS ettirmeye muvaffak | Ha oğul gelir, ha teze gelir, ha gel Nettin “ çoban; — nere- din. Nere gittin? Ahhh çoban, seni tun Cem'in Ba dan — bahseder ant'ın. hikt. yeyi romandan Üstün tuttuğunu gös. termektedir. Büyük bir - başyazarın Yazan : Cevdet PERİN geçen yılbaşı zengin bir garaj sa- hibinin kıziyle evlendiğini Ve — genç karisiyle gül gibi geçinip — gittiğini Harikliya'$a yazmadım. Varsın ora da hAlA kendisi için sararıp solan bir eski nişanlı hayaliyle övünsün dursun. ira, bazı kadınlar tam mânasiyle t olabilmek için ille birini bed. baht etmiş olmanın gururunu duyma hdırlar., Fakat, Haldun Taner'in en aktüel hikâyesi Yaşasın Demokrasi” dir. Bu hikâyenin mevzuu, bugünkü siyaset hayatımızda an eden parti kavgalarının işyüzüdür: — Aşık Mehmet, kimin arabasına binerse 6 'nun düdügünü çalan bir saz galridir. Köyün veya kasabanın kahvesinde, ardak altında, sazını çalmaya baş- layıp da, Demokrata yazılmam Doğru yoldan ayrılmam e desinler mlara gatılmam, diye bir Oşarkı ” tutturdu mü, halk lerin tesiriyle oylar bir taraftan öbür arafa akiveriyor. Hikâyeci, bilhassa taşrada cereyan € hâdiseleri sünceli bir. vatandaşın hayaz tehzi bir bakışı olmam İtihariyle d ir, Zaten tabii olan Üslübunu, daha fazla tablileştirmek endişesiyle ba- Zan lüzumsuz yere zorlüyor. Fazla tablileşeceğim diye haddinden- fazla gayret sarfetmek, insanı hazan fai kında olmadan sunlliğe sürükleyebi- lir. Haldun Taner'in, buna dikkat et- (4) Haldun Taner, — Yaşasın De- mokrasi, Ahmet Halit — Kitabevi İse tanbul, 1040. KOKUSU ken istim: Bdi lüp değiştiriyor. Pakat uzlaşan bir tatlı su frengi edebiyatımız var onu değli, mâziye, köklerine uzana- rak, oradan küvvet alıp yeni ufukla- ra doğrü ilerlemeye çalısan ve h nüz bir türlü yolunu bulamayan mil- N edebiyatımızı kazdetmiştim. T Olgac, uzun yıllardan beri bu vâdide en çok gayret sarf laşlar- dan birldir. Öyle — zar um ki, emeklerinin — meyvalarını amak Zamanı yaklaşıyor. Doğmasını has retle beklediğimiz yeni 'Türk üslüb de. ve dolayısiyle edebiyatııda, onun ve onun gibilerin de payı elbetce ola. cak. Ancak, bir noktaya — dikkatini kmek isterim: Halka inmek uğrun- Kün için böyle bir tehlike bahis mev. Zuu değil. Fakat, reaksiyonlar baze Muharrirleri ve sanatkârları farkın olmadan, başka mecralara sürükliye- Lirizmle realizmin bağdaşması gü bir sanattır. Kekik Kokusu muhar ri bunda da muvaffak olmuş. Bazan romantizme kadar giden içli Üslübu, /er yer natüralist diyebileceğimiz bir. mahiyet de alıyor. — Tahir Olgaç'ın hikâyelerinde Türk — köylüsünün ve Türk halkının nabzı atıyor. Bunu her da, her kelimede hissediyoruz. Tahir Olgaç, — Kekik Kokusu, akılâp Kitabevi, 1950 BİR ADAM Yük meziyeti bunu anlamış olmasıdır. Durakta Bir Adam (3) a“lı hikâye- sinin başlığı altında yayınladığı on üç hikâyenin her biri hayatın bir cep hesini ele almaktadır. Bütün vakalı da esas tema “insan, dir> Durakta Bir Adam, 13 No.li Hasta Emeldi, Küskün, Kesik Hasan, Beyinsiz A- m, Tallini Yaratan Adanı adlı hi kâyelerinde hep insan ruhunun şı ya bu hâdise karşısındaki tezahürü. 'nü görüyoruz. Bu bakımdan, muhar. ezeli dramda hem aktör hem seyir- ci olması gerektiğini takdir. ettiği (8) Enver Naci Gükşen, Du.” ta Bir Adam, kader. Basimevi, — İstan- a rağmen kalkmıyacak ve sosyalist programın akanın radikal ve mutedil po- lltikalar arasındaki tereddüdü, solcu partide belirmeye başlıyan büyük te- zatlar, (Koalisyona gitmek temayülü ve nihayet seçimlerin, yakında veya hemen tekrarını isteyen ve gittikçe kuvvetlenen cereyan, seçimlerden beri bul, 1949. dar eden mühim düvalar, - seçimden N efkâr, vaziyetin, uzun boylu akla beraber, bunun n n Bu. tereddüit n Sosyalist leri, Yücü edilmez kararlar. a ve plânlama politikalarını ur tehir etmeye (ebar edece t Dek zayıf bir tesellidir hayatında olduğu gibi, devlet haya- Jabileceği en büyük tehlike, milli Bernber, Zaruri olan havası, yerleş Avrupa ve milletlerarası p itikada yüklendiği büyük vazifelercen çeker

Bu sayıdan diğer sayfalar: