Siyasi Hayat dâvaları karşısında din teşkilâtının rolü 1s düvası, bütün ünyayı son 40 yıl çinde en çok dür sündüren dâvaların €n başında gelmek- tedir. Teşkilâtlanan İaci, / yavaş yavaş devlet içinde devlet Aaline gelmektedir. Çağdaş demokrasi Dir zamanlar bir devlet ve topluluk tezi iken, — gimdi| daha ziyade bir parti taktiği geklin de soysuzlaşmak istidadını göstermek- tedir. Cakdaş demokrasilerin bu ka Tarsız dürümünü bir başka yazımız. a daha etraflıca incelemek istedii Taiz için, #imdilik Kısaca söylemek is- Demokrasil teriz ki: İş dâvamı, bu yüzden daha Büyük bir kararsızlığa ukramakta ve çağdaş topluluk icin — daha tehlikeli bir gelişme göstermektedir. Demokra- #i tezinin taktik oyunu olmaktan çı- karak, modern devleti kuvvetlendiren bir görüş haline gelmesi topluluk buh-. Tanının daha aZ bir zamanda çözül-| mesine yardım eden imkânları ver- miş olacaktır. Tik önce belirtmek isteriz ki: İş dü- yası, her ne kadar iş-birlikleri tara- fından güdülüyorsa da, yalmız işçiyi Bütün teşkilâtlanmış topluluk n derinden derine ilgilendiren bir dâvadır. Bunu yalnız işçi birlikle-| rine düşen imtiyazlı bir vazife ibi aanmak, ; gerçekliği hiÇ anlamamak demektir. Ne kadar yaziktır ki, çak- daş demokrasiler bu büyük hataya ik düşmektedirler. İş düvası, bir iş dâvası olarak dü-| #ünülmeden önce, tam mânasiyle bir İstihsal dâvasıdır. ve bu yüzden ce-| miyetin bütün mukadderatını ilgilen- dirmektedir. -Onün için iş dâvasını yalnız zümrenin menfaat çerçevesi içinde incelemek — mümkün değildir. Dâvaların çözülmesi için, — sırasında| harcanan emeklere bakılırsa, iş. dü-| yasının bir bütün olarak — alındığını da görebiliriz. Fakat böyle durumlar da bile taktik, birinci plânı tutmakta, #ve demokrasi, Küzumsuz yere otoriter Sini kaybetmektedir. Çağımızın iş — düvalarını - çözmek, Maksadiyle, dünyada kurulmuş olan #ebirliklerini başlıca üç grup Halinde tesbit etmek mümkündür: A Katolik iş-birlikleri, B. Sosyalist iş-birlikleri, ©. Komünist iş-birlikler Bu Üç grup da tek bir noktada bir- deşmektedir: İşi bir. gündelik, müm.| kün olduğu kadar az çalışmak. Sos-| yalist ve komünist iş-birliklerinin yak-| vacı Karl Marx'tir. Katolik iş-birlik| deri ise, maksatları aynı olduğu hak-| de, ideolojilerini, — dük ıristiyanlığın| hayat anlayışlarından almaktadırlar.. Ön-Asya'nın iik din teşekküllerinde tanrievi, bütün hayatın — merkezidir.| Her şey mâbede, tanrevine getirilir| Ye oradan ihtiyaca göre dağıti Tanrievine bakan — din adamı, aynı| zamanda bir atabeydir ve bütün ida-| Te onun elindedir. (Gordon Childe: What happened in history). Bu anla-| yışları daha sonraki din teşekkilile-| rinde de görmek mümkündür. — Şefi, bütün toplumsal hayatın merkezi ya.| pan ve İstihsali —merkezleştiren ilk dinlerle, çağdas komünüstlk arasıne| da görüş bakımından büyük benze| ikler vardır. Komünistliği bir gerilik hamlesi dürümdan almaktadır New-York — (Hususl — muhabiri miz ETB bildiriyor) “Amerika ve Kanada Genelkurmay Başkanları, Atlantik Paktının Şima- U Amerikanın derpiş ettiği mahalli Savunma teşkilâtına dair müzekere- dere başlamışlardır. Atlantik müda- faası mevzuun, en mühim kısımların. dan birisi, Amerika kıtasının sa vunmasıdır. Birleşik Amerika Ve Ka- 'nada, bügün artık, taarruz” edilmez bir dürümda sayılamazlar. — Bu iti- barla, her iki devlet toprakları etra- fına, yarılması güç bir. siper kür- mak mecbüriyetindedirler. ŞİMALDE — KURULACAK — İLK SAVUNMA HATTI Amerika kıtasının dik — savunma hattı, mümkün olduğu kadar şimalde, takviyeli bir radar şebekesinden iba: zettir. — Genelkurmay — Başkanları, düşman hava filolarının yaklaşma- #ıina mümkün olduğu kadar erken Mâni olarak sanayi merkezleri ve büyük gehirlerin müdafaası için bü. tün lüzümlü tedbirleri almakla vazi. felendirilmiştir. Bu mevzuda, muhte- el bir düşmana, hava Üssü vazifesi Börebilecek olan, meselâ — Grönland, Terre Neüve, Alaska ve Alöetyenler gibi mıntakalara ehemmiyet vermek icap'eder. Bir seneden — beri, Siber- yanın şimali şarkisinde geniş mik- yasta Sövyet kıtalarının - toplandığı. bildirildiğine göre, Alaskaya bu a a fazla ehemmiyet verilmeni lazım Belecektir. MÜHTELİF MÜDAFAA BİSTEMİ Müzakereler sırasında, Başkuman- danlık meselesi, savunma vazifeleri. nin taksimi — ve birliklerin ” teşekkili tarzı, oldukça mühim mevzular teşkil edecektir. Radar gebekenini tenls et- Miş olan Amerikanın, —bu şebekeyi Akmal için lüzumlu malzemeyi de ve- Teceği söylenmektedir. Personel, A- Merikalı ve Kanadalı askerlerden Mmüteşekkil olacaktır; Kanadalı bire dikler daha şimdiden Amerikan kuras. larında yetlgtirilmektedir. Avcı bir. likleri de mühtelif filolardan mürek- kep olacak ve Amerikalılar, askeri kudretlerinin — falkiyeti — niapetinde, fazla avcı vereceklerdir. Kara küvyetleri bakımından, her memleketin kendi hudut ve toprak- Jarının muhafaza ve emniyetini de. ruhte etmesi esası, kabul edilmiştir. meseleler ve muhabir mektupları , taktik gütmek yüzünden başlayan otoriteleri, işçi teşkilâtının kuvvetlenmesine yerdım ederken, öte taraftan da yepyeni bir dâva ile karşılaşmış oluyoruz. Yazan : M. NERMİ Demokrasilerin — taktik gütmek yüzünden — gevşemeye — başlıyan o- töriteleri, isci teşkilâtının ” kuvvet- lenmesine bir taraftan yardım eder. ken, — öte taraftan yepyeni bir dâva İle kargılaşmış oluyoruz. Katolik İş- birlikleri, buzüne dekin olduku. gibi, Avrupa'da kendi. başına bir teşkilât halinde kalacak midir? İş-birliklerini kuran — sösyallstlerle — komünistlerin hepsi kiliseden ayrılmıştır. — Katolik İerbirliklerinden zaman zaman ayrı: Janların sayısı da az değildir. Daha büyük bir mücadele cephesi — yarat- Mak. maksadiyle, sosyalistler ve ko: münistler, — katolik de-birliklerinin d, kendilerine katılmalarını öteden beri istemektedirler. Modern İş hayatına katılmayan in- sanların sayısı ne kadar azdır. Bu Hâdiseyi gözönünde tutan Roma Kili- gesi, onun için, daha temeli bir. iş Politikasına — ehemmiyet vermek lü- zumunü düymaktadır. Roma Kilise: #inin, öteden beri politika, geleneğidir, dlk reform . denemelerini” — kendisine bağlı din teşkilâtına yaptırır ve elde edilen neticelere göre, ya dâvayı ber Bimaer veya sorumluluğu — teşkilâta pazı Lombardi, belki, bu. denemeler. den biridir. Lambardi'nin kiliseterde, — toplantı- Jarda, üniversitelerde söylediği nutuk- Jarın 'konusu, çağımızın büyük dâva: Jarıdır. Hele geçen ay, İtalyan mebus: Jarının daveti Üzerine De Gasperi'nin da bulunduğu bir toplantıda söyledi- l nutuk, — dinin tefsiri bakımından çok dikkate değer noktalara dokun- maktadır. (Bazler Volkezeltune, 2 o- Cak 1980). Yaşamak hakkı, Lombar- diye göre, mülkiyet hakkından dal kutsâl'dır. Aç kalan bir insan, canını kurtarmak için, — başkasının müli yetine de el uzatabilir ve bu, bir suç değli, “yaşamak hakkının doğrudan, doğruya en mantıklı ve en yerinde bir ifadesidir. Mülkiyet hakkını ko Tumak devlete düşer ama, — insanı hayvan gibi yaşamaktan kurtarmak 'da gene devlete düşen İlk vazifedi Din adamları, şimdiye değin, mülki- yet hakkı üzerinde lüzumundan faz. nasıl 6 lur da ferdin yaşamak - haklarından üstün. tutulabilir? Lombardi'nin yaşamak hakkı adını verdiki kavram, — ihtilâlci sos Bih tezine hiç de yabancı deği simdi, acaba yeni bir yaşamak hakkı düşünen bir din teorisiyle mi — karşı karsıyayız? Bu husüsta hemen kesin bir karar vermek doğru dekildir. Far Kat katolik kilisesi, zamana göre a. yak uydurmayı Ve tehlikeleri önleme| Yi bilen bir din teşkilâtıdır. Bir za> manlar — Martin Lüther'in yarattığı Protestanlık, — Vatikan'ı yıkacak bir. küdret haline gelmek üzere İken Lo- Birleşik.Amerikr.mn şimalden müdafaası Şayet büyük göller kıyısındaki sana- yi merkezlerinin müdafaası gibi mü- him vazifeler mevzuu bahsolacak o Tursa, mühtelif hücum kıtaları müşte. reken hareket edeceklerdir. Bundan başka/ Alas anın müdafa- asında, Arktik bölgelerdeki harekât yola'nın — kurdüğu, Socletas Yesu Birli- gevşemeye — | gi, ç$ akustos 1534 Parcalanışı / dizgin. Temiş ve kilisenin yeni bir kudreti dirilmesine yardım etmisir. ( G Wells; A short hik tory of the world, sayfa 208). | , Protestanlıkla — Loyola tarikatının, daha açık bir deyişle Jesvitlikin ana tezleri, bugün olduğu gibi, din ve dev-, let kavramlarını tefsirlendirmekten, yorumlamaktan ibarottir. Ferdiyetci Protestanlık, dinin devlet işlerine ka- Yışmasını İstemez — Bu — görüşün Avrupa — devlet — hukükunda — bü Yük tesirleri olmuş — ve Ctom. weli Ozamanındaki — uzün — par. lâmento'yu çok uğraştırmıştır. (Bert rand Russel: A history Of westeren philosophy, sayfa 625-028). — Fakirlik, kadınlarla temas etmemek — ve mut: lak İtaat prensipleri üzerine kurulan Jesultlik, daha sonraları İspanya po: litikasında çok büyük bir rol oyna mış ve İspanyol aristokratlariyle iş birliği yapmıştır. Bu tarikat, girdiği ülkede fesat çıkardı 'XIV. Cle- Ment tarafından 1778 de dağıtılmışsa da VIT Pius, onu 1814 te tekrar di riltmiştir. Protestanlık ve katoliklik güreşinin Avrupada yarattıfı yorgunluk, — yeni hayat ve kültür ideallerinin doğması- 'a çok kolaylaştırmıştır. - Bunun bir Reticesi olarak on altıncı yüz yıl fi kir Bakımından ne kadar — kisirsn, XVIL nel yüz yıl da, büyük şahsiyet leriyle tarihe karışmış olan eski Elen dünyasından sonra ilk fikir hamlesi olmak dolayisiyle o kadar zengindir. Bugün Roma Kilisesi, XVL ncı yüz yıl din mücadelesinden kat kat ehem. Miyetli ve kuvvetli bir hasım karşı. sındadır ve tedbirlerini ona göre dü. #ünmek zorundadır. İkinci bir Loyola bulmak kolay değildir. Acaba Lom- bardi'de, / Vatikan'ın güç durumunu durultacak bir - kudret var midir? tefsirlerle - çözülecek — kadar basit midir? Lombardi, şimdi temelleri ve görüşü büsbütün değlemiş — bir dünyada ilk hirlstiyanlığın ” köllektivis prenaiple rini daha kızıl bir renge büründüre. rek, çağdaş devletin yapısını tenkid ediy akilâtı XV nci yüz yılda olduğu gibi, politikadan ay dine göre bir hayat düzeni kurmak iddiasından henüz — vazgetmemiştir. Fakat bu hayat düzeni, Lombardı tezlne göre kurulduğu zaman, kan'la Moskova arasındaki fikir ayı Fılıkları her türlü anlaşmaları kolaye Jaştıracak bir ölçüde azalmış olacak. tir. Birçok din teşkilâtında görülen bu yaşamak hakkı dâvası meyli, de: mokrasiye doğru atılmış bir adım ©. Jarak dekerlendirilemez. Bu, bize po. litikaya karışan din teskilâtınin, «i rası gelince, ne tehlikeli bir rol oyna, Yabileceğini göstermektedir. Lombar. Gi, belki, coşan ve haykıran bir göl gedir. “Fakat demokrasiye baklanan Ve cemiyetinin kurtuluşunu bu fikrin kökleşmesinde gören her insan, büs tüncül ve ihtilâlel meyillerin din teşe kilâtından nasıl fışkırabilecekini göre mek ve durmünü Ona göre Âyarlı mak zorundadır. müş olan Kanadalı birliklerden isti- fade edilecektir. Kanada — deniz mütehassıslarının Müzakerelere iştiraki, savunma plâ- tü çerçevesi dahilinde, donanmanın, kıyı müdafansı ve konvoy emniyeti bakımından mühim vazifeler yükle- için bilhassa talim ve terbiye göre — Buraya gel! Diye emretti. Kadın ürkek bir kuldu: — Ne içiyorsun bakayım? Meleğin bu sert sualine, o, göyl verdi: nin karısıyım, Kulübede açılmamış 'e buldum, İçim ısinsin diye bir süt pişirdim, primlisün Üstünde... Melek sevinç içinde — Sütlü kahve mi? dedi, te mrarken yerde buldük. Ver fincanı bana! feri bal Kadının korka korka uzattığı alan melek, onu duvarın dibine ko) — Bayanlar, baylar, — dedi, kiliniz lütfen, Hepimiz dümanı tüten eri çekiliyoruz. ölüverdi. Melek borusunu alıp Müthiş hoparlör sesiyle ilân eti —EY dirilenler! Mezarlarınızı yanet Melekleriniz, sütlü kahvelerir tacaklar. Haydi bakalım! Kalal yeniden ahbaplığımızı tazelediğim ki ile uzaklaşıyorum. nızdan birkaç #ene sonre idareden ile, Sen nehrt kıyılarında küçük bir tük ki müthiş kaza vukun geldi. günü, sandalla nehirde gezerken, Melek, gök gürler gibi bir. sesli — Affedersiniz, iyi melâikem... Ben bekçi- #üt, bir kavanozun dibinde de bir parça kah: — Buyurünüz. efendim, buyurunuz., kahvaltı etmek istiyorsunuz, size derhal süt- ü kahveleri teksir edeceğim, Biraz geri çe Melek, fincanın Üstüne uzattı, öttürdü ve o gekilip bekleyiniz! Size görünmeyen her zaman yanınızda olan melekler, yani si- ik bir an içinde dağıldı. Ben de, — Aziz dostum, diyordu, hazin Bayan Rikiki, kızım Virjini ve oğlum Danyel kildik. Birkaç ay istirahat fırsatını bulmuş. neceğini göstermektedir. YENİ İSTANBUL ENDİLERİNE — müstear 1- sim seçenler, bu hareketle- Tiyle, gahsiyet — ve hususi: yetleri hakkında sorgu ve süniler- den kurtülmak . istediklerini ilân etmiş olurlar. — “Tebeşir. Dairesi Müellifinin “Klabund” müstear a: dini alması ise, aksine, hakiki hü: yetini âleme bildirmek gayesine Matuf olsa ge Adım: Klabund. Klabund, değişme, latihale tmektir Babamın adı: Sehemen. Anamın adı; Sehanı, OÖnün hakiki vatanı, 1880 da doğduğu Brandenburg'ün Crossen kasabası değli, bütün dünya di Ona, o Sade, Kalenderane "Alfrec Hensehke,, adı değil, içindeki ar- Zu ve İştiyakı dışarıya vuran “Kla- bünd,, 'adı. yaraşırdı. Yaşadığı devir gibi, o da, bir türlü sabit kalamıyor. Hiç bir ge hirde 'altı aydan fazla — oturar yor. Doğduğu kasaba, en az dür. düğü yerdir. Çünkü burada, hal- kın para kazanmaktan, / politika- dan, meyhane âlemlerinden başka düşündüğü yok. Sevkisi, burjuva olmıyanlara, yani Allaha şükredip kendi halinde, tevekkül içinde ya- gŞıyanlardan gayrisine inhisar e- diyor: Sergüzeştçiler, derbederler, panayır sihirbazları, hayatla, ö. lümle oynuyanlar, fatihler, pey gamberler, Bu sobepledir. ki, ke Sesi boğ, Kalbi “dolü olan Gvare Şair Villon'un hayranıdır. Yıldız. Jara, tebessümler ve ışıklar saça- rak gökyüzünde durmadan dola.: şabildikleri için gıpta ediyor. İçin: de düydüğü şiddetli arzu ve hüs. ran, onü hayalinde çok uzak memleketlere sürüklüyor: — Çinin tefekkürü, duygusu, süri ve hayı tı. En uzak ve yabancı şeyler, o- Na en yakın ve en teklifniz oluyor, Bir zaman ve mekân üs: Jüplarında üstat olan Klabund'un gahsl fikir ve duyguları, meclüp olduğu yabancı memleketlerin fi. kir ve düygülariyle - kaynaşıyor. de- 0 kadar ki, bazan kendi kendine gorüyor: “Ben sada miyim, voksa aksisada mayim , Harici tebeddül haleye karşı devamlı bir meyil duyanların içinde gizli bir arzu vardır. İsterler ki, yolları hep yu- karıya doğru gitsin ve kendilerini bir hedefe ulaştırsın. Ruh, akıl ve varlık / vahdetinin — bozulduğuna kanidirler. Ancak bu vahdeti bu: Janlar, “hedefe varmış sayılırlar İşte Klabund'un durup dinlenme: den sağa sola koşması da, böyle bir hedefi bulmak / kaygisiyledir. Bu sebeple, romanlarının - kahra: manları, eğilmez bir iradeyle, de: Bizmez bir imanla yuğrulmuş, yo- Tundan aslâ şaşmıyan . kimseler. dir. Mağlüp olanlar bile — me- selâ Napolton'un rakibi Moremu — #on demlerine kadar dâvalarına sadık kalırlar. Muvaffak olanlar ve dahili tati. vasita, hattâ cebir mübahtır. Klabund'a göre, büyük işler başarmak için iman, şarttır. aa | Sanat hareketleri I Van Gogh Sergisi rekor kıirdi. New-York, — New-York'ta Met- ropolitan Müzesinde 13 haftadan beri ziyaretçilere açık bulunan Van Gögh Müzesi, bugüne kadar 00.000 kişiden fazla alâkalı çekmiştir. Bugüne ka- dar aynı müzede açılmış olan sergile- Fin ziyaretçi sayım çoktan geçilmiş bulunmaktadır 1 gübattan itibâren, 06 yağlı boya ve 67 resimden ibaret olan Van Gogh Sergisi, Chicago Güzel Sanatlar Ens- titüslnde açılmıştır. KLABUND Yazan: HEİNZ ANSTOOK O, yani iman, dağları bile yerin. den oynatabilir. - Kalplerinde AL lahı duyanlar, Klabund'un nazarın da, kahramanlardan da Üstündür. Çih Ö hâkimi, — Hiristiyan azizi Franzlakus, | — Peygamber “Mu: Mühammed. konuşuyor: Yalız bir adalet vardır. Yar gıçlar, “infaz ediniz omu? " Yalmı: bir ivilik vardır. İnsanlar, vapını: onu! Yalms bir akıl vardır. O, hiç bir babadan, hiç bir anadan doğmaz, Rüzgâr gibi eser; duyu: nüz onuİ Ziya gibi parlar; görü- Derüni vahdetini kaybeden Kia- bund'un kendisi gibi kahramanla: m, azizleri, hattâ şerirleri de — meselâ ““Borgia,, —, derüni vahdetlerinin - diş yaşamaya mezundürlar. Klabund, içinde bu vahdetin hasretini duymakta, fa- kat ona erişemiyeceğini kendisi de bilmektedir. Böyle hâleti rühiyeye sanip o« lan kimselerin nazarında dostlar ve kadınlar, kısa bir mesafe için yol arkadaşlarından başka bir şey değildir. Çünkü dost ve kadınia: Fın verebildikleri şey, onları tat, min etmekten uzaktır. Klabuna "Dünyada — insandan bir mahlük voktur. Bu sebeple o, artık kendini yalnız bırakmıyacakları, — Li-tai-pe, Vil. lon, Ömer Hayyam Ve Hafız gibi fairleri, geçici sevgiyi, geçici he- yecanı 'bu kasır dünyanın en bür yük nimeti sayan / büyük münze, vileri kendine arkadaş seçiyor. Böyle bir insan için ölüm, kor- kunçluğunu kaybetmiştir:. “Yaşa: manin emniyetsizliği “ve - ölümün emniyeti içinde sendeliyen bir sa- vallıyım ben! By ölü arkadaşım, 'ben senden daha âciz ve daha kıy- metaisim; mezarının füzerinde ma: vi bir çiçecikten başka bir şey de- ilim.» Zaten ölüm, veremli Kla- bund'u sımsık kavramıştır. Doğan her yeni glin, ona son vedâ Anını hatırlatmaktadır. Yer yer, diyar diyar dolaşan ölümün, hiç değilse bir Vatanı vardır. İşte Klabund'un özlediği yer de, orasıdır. 1928 yılında, henüz 38 yaşında iken, hayata Vedü etmiştir. - Ölü: münden ön yıl önce yazdığı bir hal tercimesinde kendisini kısaca İVi ve kötü, güszel ve çirkin, ce- #ur ve korkak, efendi ve uşak, diye tasvir eden Klabund'un - göz zünde hayatın ne ifade ettiği ve ölümü için nasıl bir arzu besle: diği aymı hal tereümesinin son sa. tırlarından anlaşılmaktadır. İçimde — kızışan — mücadeleleri sona erdirmek için kızgın kılıçla Mütemadiyen çarpışmak zsorunda- vim. Bu, pembe ve beyas güllerin mücadelesidir. Bir gün kanlar i- Çinde vere yıkılırsam, mezarı bevas ve pembe güller serpsinler. Oratı, bir gelin yatağı gibi vi Tensin Ve bir. çit aevgili, altın yağmur damlaları gibi ” kabrimin üstüne düşsünler. O saman, — ö dümde dahi veni hayatı tasis e. deceğim, Matisse'in senei devriyesi n açılacak sergi Paris, — Geçenlerde 80 yaşını dol- duran büyük Fransız ressamı Henry Matisse için Vence (Cenubi Fransa) da üstadın bütün eserlerini içine alan bir sergi açılacaktır. Teşhir edilecek eserler, hususi Ve resmi koleksiyon- lardan toplanılacaktır. Bütün bu eser. der, 1806 dan heri eserler vermekte o- Jan ressamın tekâmllü hakkında gü- zel bir fikir verecektir. halle so- le cevap bir. kutu YAZAN : CAMİ — Sahi, tam, Bak, Hepimi yordu. Halar meleğim! kilde yapılmı itlü kahve ihtarlarıma rağmen, bir haylı vücuhatlı olan — Ya, diyor, seni gördüğüme pek mem- ini.. Gök- Bayan RüiKL yer değiştirmek İstedi; alabora — vemin hep dirlli, artik bu bahil kapatalımı y aa a San, Seni gördüğüme pok mem kayım şu olduk; hepimiz onun bu tedbirsizliği yüzün: Lâkin canımı ası) sıkan mesele, terlikleri- t . gz mda ölmük.. Bünan ada GA EREMOP Sldük. İnie Bakın, bisa — doğru “müin olmaması, Böbreklerim #nadanmaya İAYPNS KAzada Simee — Bilmm bi vöder geliyorlar, başladı. Her Sabâh, / kalkınca, — karyolamın - SCikdıkti kll-. Ağıma, detin meraalmin, doğrü. fincanı Hakikaten, alagarson kesilmiş saçlarının — önünde içleri yün terliklerim olmazasa, ha ge atayalyers Ülrerse e l a 'rak biz. Üstüne minnacık bir şapka yerleştirmiş olan — Uyanır uyanmaz aile — makberemizin ""l klr "“;M* m' ğ ti e biş.. Hütülam, devanası vücutlu Bayan Rikiki 1928 modası — önünde bir çift terlik mi bulacağını umuyor- "ütuklar.. hele bir — tanesi, hiç ü mademiki gayet kisa etekli elbisesiyie, Pepinde — on —dun yoksa! Hiç de fevkalâde şartlara uyma. PeN hüngür hfğî:uı.'ıq:uf.,.::" Ka in altı yaşlarında kansız, fasülye — sırığı gibi — sini bilmezsin Sezar! KA Nİ K bemee gerirei uzun, başında yamyassı bir hasır şapka, to- Rikiki homurdandı. mefiyatlerindin Öyle bir Bahesdiyondi kli A, puklarına kadar elini — Virjini olduğu halde Mmadığımız dilden bir şeyler mirıldandı ve kardeşi vardı. Saçları sıfir numaradan geçi: © ÇANda, mücize vukum geldi. " Hayretten rilmiğti, kulakları” yelpaze... Ağızlarımız. — açıldı, — gözlerimizin — önünde kocaman bir gözlük! yüzlerce, — binlerce — kabristanın ana yolu — Selâm sabahtan sonra, Bay Rikiki: Boyunca #ıralar teşkil ederek uzanan, duman: — — — Cicim, dedi, Bay Brise'ye kazaya na- lari üstünde sütlü kahve fincanları peyda #il sebebiyet verdiğini anlatıyordum. — A.. Sezar, n başına fakat lemediğini bırakmadı. defi demec Sana, eceksin,, miş olsaydıı sandalı dev B — Sezar, tahammül edilir. gibi. değiisin. Bir de olan oldu; Bay Riki: müteaddit “nunda İlseye verecektim. O inen bir. rob — görünmüştü. yanında, on yaşlarında bahriyeli kıyafetinde yeter artık.., Tasavvür edi- niz Bay Brise, dirildiğimizden beri Sezar söy- — Haklı değil miyim cici! Eğer beni dinle- — Evet amma, senin yüzünden emekli- lik maaşından uzun müddet istifade edeme. giyMİŞ kizi — Belki, Kızın nülmüş olsaydı Burnunda da — iken, kendi © binler “Yapma Emma, — maya. başlıyor. da senin yüzün. den” olgunluğunu veremeden — öldü. fakat bu Kıyamet Günü iyi teş. kilâtlandırılmış, icap edenler evvelden düşü- şeyde üsül ve kalde ni methetmek için söylemiyorum amma, vaziyet hiç de böyle değildi. RİkİKİ ailesinin müsaadesini alarak lamın ve yeğen Marsel'in Birden, bütün dirilenler hayretler içinde ka- larak haykırışmaya başladılar. Manzara: cid. den görülecek gibi. e sütlü kahve fincanı havaya kalkı: yor, yerden bir iki metre yükselerek uçuş. Yeğen Marsel: - Şaştım be, diye haykırıyor. Onları getiren melekleri #eçemiyoruz. fi büsbütün Bereket — Ne, bizlm — başmuharrir mi? — Ayol, ferliklerimi de bulurdum. Her elinden gelse, beni kapıdışarı — ederdi. " Kaç Jâzımdır. Ben / dairede defa bana, güzetecilikle alâkam olmadığını, ha- ina dönüyorum, Jül Anflörü Bir Sürü garip kuş gibi, © — —— Bizim habiri mi dak merasim ben Mare ire,, evet, eğer Yanılmıyorsam © da büraya silyalıyım amma, böylesini — düşünemezdim, gernedllmiş İdi, Idi / diyorum, zira artik kadere rıza göster doğrusu. Uçan sütlü- kahve: Kimin aklına kerkes dirldi. gelir? Bir an durdü, düşündü ve: Halam, her zamanki gibi sakin: vefati. dim, Virjini de, tam, “bir bâkirenin niyazı, — Bunda, şaşacak bir şey yök, diyor, bos - u? Soldan ayrılarak parçasını mükemmel bir halde çalacak Va: — rulü melek, biraz evvel sütlü — kahveleriniz Tarür, düvan Ziyete geldiği esnada, vefatı dolayısiyle mu- — zin siyanet meleklerimiz tarafından dağıtıla. köşke çe- siki tahsilini yarıda bıraktı. cağını haber vermedi mi? Aynı zamanda ön: — çinda Azıcık — Yetişir Sezar! Jarın görünmez olduklarını da söylemişti. Bu — TTCR *Oi Bir pazar — — Danyeli hesaba katmiyorum. Sene 80- — İtiharla, biz, aadece fincanları görüyoruz ve Mese- bak.. işte kahvaltımız. darında şimdi birer fincan sütlü kahve duru- - — Teşekkür ederim, benim iyi Dedi. Bütün dirilenlere, tevziat aynı şe- kahvelerimizi içiyoruz. Yeğen Marsel'in key: diyordum, kendisi sağ olsa da düysa!, Başka meslek seçmemi söyledi İdi. — Orasını bili iâde idi, eğer bir tarafta rastlayac n kendisine teşekkür etmelisin. Bu mükâleme bana, — Şu seninle aynı kazada ölen foto mus — Tamam, dedi, gu caddeyi görüyor mu- — Eksik olma yeğen, Edel t tarihi : “Binbir gece,, masalları (XV yüzyıldan bugüne kadar) Avrupaya nasıl geldi ? RUPA, Şehrazad — Sultan'la Sinci asrın başlarında tanış- 'ta. Onu ilk önce Avrupalılara takdim eden A. Galland (1646-1715) İstanbulda ve daha başka Şark şe- hirlerinde uzun yıllar geçirdikten sonra memleketine dönerek, “Binbir Kece” masallarının serbest bit ter- cümesini neşretmiştir. Bu tercüme, 17 nci asırda hâkim olan edebi zevkin bir örneğini teşkil eder: Üslüp tamamen kiâsiktir; mü- tercim, arapça Mmetindeki açık ta vir. Ve gözleri nakilden kaçınmıştır. Bununla berâber mânaya mutlak ©- Jarak sadık kalmş ve arapçe lslü- bun parlaklığını muhafaza etmiştir. Galland, “Binbir gece” - sultanları. na “Fransız elbiseleri giydirmek" Te yani masalları Fransız zevkine göre tertip etmekle itham olundu ise de teslim etmek Jâzım gelir ki, - teret. mesinin o kadar rağbet —görmesini buna borçludur. — Bütün 18 inci asır boyunca “Binbir gece” — tercümesi birçok defalar basıldı ve o masalla- Yi sayısız. taklitleri ve “zeyi” leri çıkarıldı. Galland - ölmeden — birkaç #ene önce Petis de la Crolx mdli bir muharrir, Türk, Fara ve arap hikâ- yelerinden mürekkep ve pek serbet çe tertip edilmiş bir. “Binbir gün" mecmuasi neşretti. - Diger taraftan asrın sonuna doğrü, / Chavls ve Ce Zette, Cenevrede “Sultan Şehriyârın gece sohbetleri” adı altında bir sıra| hikâye neşretmiştir. ki, bunlar ki men Galland. tercümesinin devamı: dır. Çünkü Galland, eserini bitireme- den ölmüş ve 1001 geceden yalnız 360 sini yazabilmişti. Gene © yıllar dadır ki, Şehrazad Sultan, Fransız hudutları içinde kalmıyarak Alman- yaya, İtalyaya geçmiş, Welland, Her- 'der ve Carlo Gözzi gibi şahsiyetleri Adeta kendine âşık etmiştir. Galland'- in tereümesinden naklen - italyanca, dlk tereüme 1722 yılında Venedikte çıkmıştı. Avrupanın şarka karşi düydüğü, alâka ve merak romantizmi tesiri altında bir nevi “iptilâ" haline gele- gek. Aynı zamanda filoloji bilgisi 1 yiden iyiye ilerlemişti; öyle ki, Syi- vestr de Sacy gibi bir âlim, “Binbir gece" masallarını esas metninde tet- kike koyulmuştu. Galland'ın metni — bir taratan bo- yuna tereüme edilirken, öte taraftan da arapçadan doğrudan doğruya ya- pilan tercümeler — devri. başlamıştı: Bunlar, şimdiye kadar en esaslı ter- cümeler sayılmakta olup, Almanya, Mısır ve Hindistanda. neşredilmiştir. İngilterede Lene Ve Almanyada Weli, okuyucularına “Binbir gece” nin da- ha zengin ve daha sadık birer met- nini sundular rk âlemi moda olmuştü. Goethe' ye nüfuz ettiği gibi bütün romantik- deri Byron'dan Hugo'ya kadar hep- sini tesiri altında birakmıştır. — Fa- kat Şark dilleri bilginlerinin tetkik- deri sayesinde daha yakından ve tam olarak tereüme edilmiş olan yeni “Binbir gece" — metinleri, Brentano ve Grimm kardeşlerin devrine hakikt bir hikâye mevzuu ve Şark folkloru hazinesi sağladı. Bu eserin 19 uncu asrın büyük muharrirleri Üzerindeki tesiri ”/ Stendhal'den Flaubert'e, Dic- kens'den Tennyson — ve hattâ / Tols- toy'a kadar birçoklarının kitapların. da hissedilir. 19 uncu asrın son ve 20 nin ilk yıl- Jarında “Binbir gece” masalları, Av. rupa tefekklr ve zevkinin değişme- sini takip ederek, başka bir nitelik , hiç de bu ciheti hesaplamamış. zin önünde, göğüslerimizin — hiza- , kendisininkini alarak: sıyanet Büyük bir zevkle sıcak sütlü yerine geliyor ve bana: amma nutkü fevka- K oolur. || birdenbire hatırlattı. Sordum. n JÜU de buraya mi gömdüler? döstüm Eve yapıldı, 'ona da seninki kadar parı Çiçekler, nutuklar vesae birinci sokağa sap; mezarı ora- ın dibinde bir yerde olacak, sen halanın yak dür; ben bir koşup bakayım, yavrum.. Biz burada bekleriz, — Devamı var — alıyor, göyle ki, Romantikler 6 ma- salların yalnız mevzuuna bağlanmış. ken, şimdikiler onu #anat bakımın. dan mütalda ederek, gekline ve üzlü. buna da hayran oluyorlar. yüksek bi onda pek edebi kaymet görüyorl. Jar, yani Fitzgerald'ın İngillelere Ö. mer Hayyam'ı tanıttırdığı devre Aynı tarihlerdedir ki, İngiltere ve Fransada “Binbir. gece” nin eksik Siz olmak üzere yeni tercümeleri neş. rediliyor. Bunların edebi kıymeti ya. hut da iddiasi pek büyüktü. İngiliz. €e tercüme, Mekkeye girmeye mu- yaffak olan İngiliz seyyahı Burton'- un 1885 de neşrettiği metin - olup ane'in terelimesini unutturarak â- dela Şark edebiyatının klasik bir eseri halini aldı. Fransızcası ise meşhür. Şarklı ta- bib ve muharrir Mardrus'ünkidir: O da, Galland'i unuttürdü. Her iki tereümenin iddiası “Binbir gece” masallarını eksiksiz olarak çe- virmiş ve metne mutlak surette sa- dik kalmış olmaktır ki, bunlar. şüp- he götürmez, Üstelik, her ikisi de Galland'ın ihmal ettiği bir noktaya Hayet ettiler, yani metnin içinde bu. İunan ve pek / büyük bir yer tutan #ülrleri de tamamen çevirdiler. Niha- yet Burton olsun, Mardrus olsun, üse İüba fevkalâde ehemmiyet — verdi ve hele Mardrus hakiki / bir sanat eseri meydana getirdi. Fakat aalın ruhuna, he dereceye kadar sadik / kaldılar? Mütehassıslar, — Lane - tercümesinin Burton'unkinden daha aade — olduğu, Mardrus tercümesinin ise gekil İti bariyle enfes bir şaheser teşkli eye lemekle beraber Galland. tereümesi kadar aalın ruhuna yakın olmadığı fikrindedirler. Bu şartlar altında tercümelerden hangisinin aalına, yani aslının ha kiki metin ve ruhuna en yakın öl- düğü sörüsü karşısında — bulünüyos. Binbir gece” romantiklerin ve daha sonra sanat meraklılarının sandıkla- Fi gibi nâdir bir sanat eseri ölmak- tan uzak bulünüp, sadece, — kelime nin hemi güzel, hem de kötü mâna- giyle bir “avam” / edebiyatıdır. diye İleri sürülen fikir, daha Ziyade kla- sik edebiyatlarına bağlı Arap bil- ginlerine alttir; gerçekten, masalla- Fın Üslübu — (şilrler Istisna edilirse) Pek sade hattâ jtinasız - olup Arap edebiyatının özelliği olan gekil me- rakı ile tam bir tezad teşkil eder. Masalların mevzuu ise binbir türe Jü kaynaktan beslenmiştir; Hattâ e- #erin temeli, çerçevesi olan / Şehra- zad Sultan hikâyesi en eski Hint masallarından alınmıştır, gu fakla ki, Sultanın adı Hint değil, Fars a- didir. Onu takip eden ilk hikâyeler de Hint kaynağındandır; sonra sıra ile İran, Arap, hattâ Yahudi ve bel- ki de Yunan kaynaklarından alınmış masallar sıralanır. Fakat eserin u- mümi heyetini teşkil eden — araplık niteligi şüphe götürmez; o, tâbir c izse eserin çekirdekidir; fakat bu a-. raplık, daha ziyade Türklerin ve Memlüklerin — hâkimiyeti — altındaki Mütir araplığını temsil eder. - Zaten bazılarına göre, “Binbir gece” ma salları — meemuası -daha — doğrus bügünkü mecmua- kati şeklini 18 İnel asra döğrü. almiş. - Pakat Gal- land'ın tercüme ettiği “metin 16ncı asırdan önce kaleme alınmış olduğu Bibi artık hâkim olan kanaate göre Masalların metni 16 inci asırda ve Masırda tesbit edilmiştir. Üslüp, birçok kıymet farkları ar- zeder; bazan bir şaheser niteliği gös- terir, bazan da soğuk bir güzellikten ibaret kalır. Fakat umuümi heyeti İti- bariyle bir birlik ve bütünlük arzet- mesi de belli bir İslâm âlemini tas. vir eylemesinden ileri geliyor. Hulâsa, “Binbir. gece" — nasalları bir taraftan halkın, bir taraftan da © halkın “Yüksek” diye vasıflandır.. di sınıfların hayatını aksettirmek- tedir. Onlarda folklor unsurlarından ziyade Sanat hazineleri - arayanlar belki aldanır. Bununla berâher beşe. riyetin “büyük kitapları” — arasında yer almaya lâyık bir eser olduğu da Şüphe götürmez Hayat Bilgisine dair son çıkan kitaplar XEDİR? NİÇİN? NASIL? Chicago Ü- » Biversitesine bağlı Teorübe Okulu Müdürü Beriha Morris Parker tar Tafından hazırlandıktan sonra, ay. " Ünivereitenin — fizik — ilimleri Profesörü Clifford Holley'in kone izelünden Kecen kücük bilgi Ki taplarını, ü “Türk. öğret menleri öllimize çevirmekle Iktifa ötmemişler, aynı zamanda okul dır. Bu faydalı seride şimdiye kı dar çıkan ön altı kitap şunlar- dir: 1 — Bes nedir? 2 — Hava nedir? 8 — Ateş nedir? 4 — Bu- Tut, yağmdr, kar nedir? 5 — Yer. çekimi medir? 6 — Gökyüzü n Sldie? 7 — Mıikaatıs nedir? & — Fen adamları nasıl 'Çalısır? 9 — 10 — İnsan neden Acayip hayvanlar — nasil yasar? İ — Su nedir? 12 — Tm nedir? 18 — Elektrik nedle? 4 — Can- hlar nasıil yaşar? 15 — Makin HamİL işler? 16 — Dünyamızın komşuları nelerdir? Bilgileri çocuklara kolayca Va sıkmadan öğretmek — maksadiyi yazılan bu resimii kitapların en orijinal tarafı güç sanılan bir çok olayları gayet basit bir şekildi İzah eden bir metodin yazılmış ol malarıdır. (Doğan Kardeş yayın. darı), | x eee ge riu ae e Ö " & ; & b K İ K &