Bayfa 4 Siyasi meseleler ve muhabıı mektuplau | Almanyada temaslarına devam eden Sehuman müfrit taleplere karşı garanti arıyor Dışişleri Bakanı, müspet bir netice elde edebilirse; Fransa, Almanyanın Avrupa Konseyine alınmasını destekleyecek Fransız Dişişleri Bakanı Schumanın Almanyayı ziyaret edeceği haberi ve Alman Cumhurbaşkanı Heuss'ün Cob. dence'de verdiği son nutuk Fransiz - Alman münasebetlerini yeniden bi- Finci plana sokmaktadır. Sehuman'ın ne maksatla bu seya. hati yaptığı her tarafta - sorülüyor. Güni dOrsay'in ileri sürdüğü — teze göre verilecek garantilere — mukabil Fransa, Almanyanın Garbi Avrupa Birliğine alınması için lüzumlu gay retleri sarfetmeği kabul — etmiştir. Başka bir teze göre Sehuman; yük- gek komlsyondaki Fransız teşkilâtım feftiş etmek için Almanyayı ziyarot edecektir. Tahminimize göre Fransız Bakanı. mın seyahati başka bir maksat takip ediyor. Fransızların Almanya ile si. Ki bir işbirliği kurmağa haklı olarak karar Verememiş olmaları Alman zimamdarları arasında hayal sukutu Almanyadaki husust Almanyanın dış politika taazzuvu Almanların, yakın geçmişt hatırlamayı / vey Frankfürt — (Hususi — mühabirimiz bildiriyor) — Alman — politikasının, aalâhiyetli tek merci tarafından ilân ve tefsir edildiği devir artık tarihe karışmıştır. / Yirminci asrın ikinci yarısı bidayetinde Alman radyo ve Matbuatında rastlanan sözcü çoklu- gu bu hakikati meydana vurmakta- dir, Amerikan, İngiliz ve Fransız yük- #ek komiserleri, Sovyet hususi büyük elçisi, Batı ve Doğu Almanya cum- huriyetleri başkanları ile hükümet- leri ve Doğu ve Batı Almanyanın mühtelif mahalli başbakan ve hükü. metleri aynı cömertlikle umumi ef- kâra beyanatta — bulunmaktadırlar, Politikacıların beyanatı ile bunların halk üzerindeki tesirini basite irca etmek icap'ederse; politikacıların ü- mitli, halkın ise hayale kapılmaksı- zan soğukkanlı olduğunu — söylemek doğru olur. Almanlar da, resmi nutuk ve be- yanatın metin, üslüp ve temayülüne bakarak hakikati keşfetmenin artık Amkânsız olduğuna kanmat getirmiş- lerdir. Bu itibarla her taraftan yı gan Ümitli tahminler büyük bir te. Teddütle — karşılanmakta, — Fransız ve İngiliz mümessillerinin — mühim özlerine, Doğu Almanya Devlet Re- Si Pieck'in, doğu mintakasında ge- decek yıl hayat şartlarının düzelece. Kine dalr verdiği teminat kadar bi- de ehemmiyet verilmemektedir. “Amerikalıların maddi yardımı, be- delsiz ithalâtın hacmi ve bu ithalât- tan hâsil olarak Almanya dahilin. de kullanılacak #ermayenin miktarı, Fransızların Avrupadaki - mükadde- Fat birliğine yaptıkları atıftan çok daha' fazla ehemmiyet verilmektedir. Bu yüzdendir ki, MeCloy'un Berlin- de neşrettiği yeni yıl mesajı, bütün Almanlar tarafından dikkatle müt: a edilmiştir. MeCloy'un geçmişteki muvaffakiyetlere, yakın — geleceğin Kayelerinden fazla yer vermesi Al- manlarda bir dereceye kadar hayal Hususi muhabirimiz Martin G. H. bildiriyor : Amerika, fakirliği ortadan kaldırmaya doğru gidiyor Marshall Plânının krediler bundan böyle Amerika Marshali Plânı Baş İdarecisi Paul Hottman, tarihi henliz tesbit edilme- Miş olmakla beraber, bu ayın sonu: 'a doğru Parise yeni bir seyahat yapmayı düşünüyor. Bu ziyaretin Maksadı. Avrupa İktisadi İşbirliğine fam bir gekilde dahil olmaları için, bazi memleketleri davet - etmektir. Hoftman, Washington'da verilen ve #lân edilen kararların şümül çevresi İ gayet sarih olarak çizecektir. Bu karara göre Marshali Plânının kre Gilerini, geçen sene olduğu gibi, Av- Fupalılar aralarında taksim. etmiyi eklerdir. Bundan böyle, onu takasım etme imtiyazını Amerika kendisine Saklayacaktır. Krediler, 96 25 nisbe: tinde kesintiye uğrayacaktır. Herhar de, Avrupa Birliğine dahil olmak hu- #umunda bazı “söz dinlemez,, memle- ketler, — bu pastadaki — hizselerinin. ©& 25 den daha fazla azaldığını gö- receklerdir. Bu yeni usul, Washing- tan'a, kumandanlık manivelasını elin. de tutmak imkânını vermektedir. Diğer taraftan, Bakan — Acheson, evvelâ gelecek #alı günü Senatonun Dişişleri Komlsyonu gizli celsesinde, sonra da gelecek hafta — sonlarında radyo vasitasiyle - Amerika halkına yapacağı;beyanatta, kendi dış politi. Kasını' İzah'edecektir. hatırlatmayı pek de zevkli kilmiyor Paris hususi büromuzdan yaratmıştır ve Sehuman işte bu men- fi tesiri izale etmek istemektedir. Alman Cumhurbaşkanı — Heuss'ün #on nutkuna kadar, Bonn Hükümeti- nin, Pransızların duydükları / tarihi güpheyi izale için ellerinden — geleni yapacakları, hattâ garantiler göster- Mekten çekinmiyecekleri — zannedili- yordu. Halbukt Almanların son gün. lerde ileri sürdükleri istekler durumu tamamiyle tersine çevirmiştir. Al- manlar, Fransanın muhalefeti yüzün- den ekonomik birliğe giremediklerin. den, Alman - Fransız ticaret müza. kerelerinde Fransanın müşkülât kardığından — şikâyet — ediyorlardı. Fransanın yüksek komiserlik kanalı ile Alman kömür fiyatlarında — bir miktar indirilme yapılmasını tateme- &i Ruhr Bölgesinde şiddetli itirazları davet etmiştir. Alman — Cumhurbaşkanı Heuae'lin, Sehuman'ın Bonn şehrini ziyaretinden muhabirimiz bildi! iyor teki tecrübeleri, kendilerine karıklığı yaratmıştır. Almanların yakın geçmişteki tec- rübeleri, kendilerine hatırlamayı ve. ya hatırlatılmayı pek de zevkli kil- Müyor. Meselâ devlet — rejiminin bir evvelki seneye nazaran — değişmesi dölayisiyle, umumi efkârda hâsıl o- dan memnüniyet, Bonn ve Berlinde- Ki resmi makamların tahmininden daha azdır. İşte Batı Almanya Hükümeti ile parlâmentosu, yılbaşı tatilinden son- ra böyle bir hava içerisinde yeni yıl mesaisine başlamak Üzeredir. Batı Almanya Hükümetinin — karşılaştığı ilk iş, hariçte konsolosluklar açmak meselesidir. Eski Dişişleri Bakanlı. ğının genç memurlarından mürekkep ufak bir kadro, mebusların sıkı mu- zakabesi altında, — Başbakanın emri ile bazı hazırlıklar / yapmıştır. Her 'ne kadar gönderilecek olan konsolos dük memurları, müstakil politik v zifeler deruhte etmiyecek ve daha ziyade,, mutavasmıt ve müşahit ola- Tak hizmet edeceklerse de, memur Antihabı, mevcut şahsiyet darlığı kar- gısında Dihassa güçtür. Alman De- mokrat Cumhuriyetinin — Berlindeki hükümeti, — demirperde — gerisindeki memleketlere yalnız sadık komlnist- ler göndermek suretiyle işini kolay Jaştırmıştır. — Batı. Almanya — Hü- Kümeti için memur seçmek meselesi iki bakımdan — müşküldür. Bir kere, hükümet politikasına bağlı ve bu po- Jitika disiplinine tâbi memurlar yok- tür ve böyle memurlar da — zaten makbul sayılmıyor. Batı Devletleri ise, Dişişleri Ba. Kkanlığının eski kadrosundan yetişmiş Şahsiyetlerin tâyinine rıza göstermi. yorlar. Bu itibarla elçilik ataşelerin. den itibaren yüksekçe dereceli bütün eski memurlar, yeni konsolosluklar için mevzuu bahsolamıyor. Iyi ha ber alan mehafli, haklı olarak lü. Zumlü memurların nasıl seçileceğini #oruyorlar. Anlaşılan her işte oldu. Bu gibi bunda da “idarel masiahat,, cihetine gidilecektir. ini taksim etme imtiyazını kendisine saklamaktadır. 'Truman ise, “Fair-deal,, ismi ve- Tilen İktisadi. programına yeni bir gekil — vermeye / çalışıyor. — Başkan, “Amerika, fakirliği ortadan kaldır. maya doğru yürüyor,, demektedir, O, 1950 senesi içinde fiyatların istikrar Kazanacağını ve sınal — istihsüllerin bir rekor halini alacağını tahmin et mekte ve fazla nikbin görünmekte- dir, 'Truman, bu sene, iki yıl evveline 'nazaran 2 milyondan daha fazla bir artışla, 61 milyon işçinin haftalıkla galışabileceği ümidindedir Daha uzaktaki hedef şudur: 5 st- 'ne sonra, milli ekonomide — çalığan haftalıklı el işçisi miktarı 64 milyon kişiyi bulacaktır. - Başkanın fikrin göre, bu takdirde Amerikanın milli | geliri 300 milyon dolara yükselecek- tir. Şahsi gelirler hakkındaki görüş Çok daha mühimdir: Her ailenin ka- | zZancı da, yabana atılmaz bir nisbet- te artacak ve mileler vasati olarak senede bin dolar fazla kazanmak im- kânını bulacaklardır. Bu Amerikan nikbinliği, bugünkü Uumuml! refahin bir sebebi ve neticesi olduğuna göre, Avrupa için de çok mühimdir, Çünkü Amerikadaki ikti. #adi hayatta bir gerileme veya ya: vaşlamanın, —Avrupada işsizlik buh. Fanı yaratması ihtimalleri vardır. tam 24 saat önce Coblence şehrinde 'Saar Almandır ve yakında bize iade edileceğini Ümit ediyoruz, — demesi, dürümü büsbütün zor bir. mecraya sokmuştur. Fransız mehafili bu söze leri çok yerkiz, “kabili münakaşa” ve “acemice” bulmaktadırlar. — Bilhassa Cumhurbaşkanının gayri mesul dü- TümMU israrla. belirtiliyor. Heuaa beyanatta bulunürken, Sohu- man, Saar Başbakanı Johannes Hoff- mann ile görüsüyordu. Gerek Fransız Bakanının, — gerekse Hoffmana'ın, Saar - Fransız münasebetleri üzerin: de tam bir fikir birliği kurmuş ol- maları Fransiz efkârının — Heuss'ün nutkuna karşı aksülamelini büsbütün arttırmıştı Fransızların fikrine — göre ,Saar havzasının statlikosu milletlerarası bir idare olarak kabul edilmiştir. ve şimdi Sarr'ı istemek, Hitler'in Avus- Turyayı — İstemesinden — farksızdır. Fransızlar, daha Avrupa Birliğine ka- üt edilmeden her gün bir gey İstedi. gine dikkati çel Dün — Sanr havzasını, evvelsi gün fabrikaların ae Çılmasını, geçen hafta da / kömlür fi- yatlarının tashihini istediklerini ae Tüyorlar Bunun için, ecnebi mahfiller, Sehu- man'ın Almanya ile daha enerjik bir şekilde konuşacağından Ve Bonn Hü- kümeti Saar havzasını istediği müd- detçe, Pederal Cumhuriyetle hiçbir hususta müzakereye girişmemek ka- rarında olduğunu bildireceğinden e- min bulunuyorlar. Çünkü Fransız Ba- kanı, artık toprak talep etmek dev. Tinin geçtiği ve şimdi her şeyden ev- vel Avrupa Birliğini anlamak ve bu- na yaklaşmak Jazım geldiği fikrinde- dir. Sehuman bu. husustaki / azmini belirtmek Üzere, Almanyada bulunan müttefik devletler mümessilleri ile de konuşacaktır. Paristeki ecnebi güzeteciler, — Dr. Heuss'ün bu beyanatının sebeplerini anlamağa çalışıyorlar. Bu acaba, son zamanlarda Fransanın Alman silâh- danmasına şiddetle muhalif - kalması karşısında Almanların hoşnutsuzluk düygularından mm İleri geliyor? Yok- ga Sadece, müttefiklerin 1947 de Mos kovada karar verdilderi — gibi, Saar meselesinin yeniden gözden geçirilme- Ssini mi istiyor? Bu hususta Fransız tezi, Sanr'ın iktisadi bakımdan Fran- saya dlhakını, siyasi bakımdan t mamen hür kalmasını müdafan et mekte idi. Almanyanın, kıza bir mühlet içinde Saar meselesi üzerine - milletlerarası bir münakaşa açmak istediği anlaşılı. yor. Fakat Almanyanın, henüz Avru- pa Birliğine alınmadığı ve batı müt- tefik devletleri ile bu millet arasında kat'i bir sulh ilân edilmediği bir &ı vada böyle taleplere — kalkışmasının doğru olmadığı düşünülüyor. iyorlar Arnavutlukta tethiş artıyor Büyük Elçi Çuvakim, Enver Hoca'ya muhalif Trleste (Husust muhabirimiz MZB bildiriyor) — Kasım ay de, Sovyet Büyük Eiçisi Çuvakim'in israriyle — Moskova'ya / gitmiş olan Arnavutluk Diktatörü Enver Hoca- 'nın avdetinden sonra da Arnavutluk ahvali hiç bir suretle Vuzuh bulama- mıştır. Ahnan haberlere göre terör artmaktadır ve gerek komünist par- tisi içerisinde — devam eden Iktidar mücadelesi gerekse gimali Arnavut- duktaki/ mihliyetçi — çetelerin yaptığı baskı, halkın ekseriyetini. huzursuz. Juk içerisinde bırakan bir hava ya- ratmaktadır. Hiç kimse ani aramı lardan masun bulunmamakta ve si yasi temizlik hareketleriyle her gün fekerrür eden aleni İdamlar, gergin- Jiği gittikçe arttırmaktadır Enver Hoca itham ediliyor. Vakaa Enver Hoca — Moskovadan selâmetle dönebilmişse de, avdetin-) de diktatöre karşı giddetli bir kam- PayA yürüten radikal komünintle rin açık düşmanlığı İle karşılaşmış. tür, Tiranda - dağitilan bir. vesikaya | göre, Enver Hoca 1841 de verdiği bir nutukla © zamanki İtalyan İşgi küvvetlerini — methetmiştir. — Enver edenlere göre, bu nutuk, o zamanki Arnavut komüniet, partisini kominternde — temsil eden Himer Disniça tarafından telkin e- dilmiştir. Bununla — beraber Enver Hocanın mühalifleri, — ellerinde En- verin vaktiyle — Balkanlara — memur İtalyan Başkumandanı General Ro- atta'nın askerl istihbarat servisinde izlL ajan olarak hizmet ettiğine dai vesikalar bulunduğunu da- söylüyo dar Bildirildiğine göre, Büyük Eiçi Çı vakim de Enver Hocayı, — yaşadığı debâcbeli hayat, ve Arnavutluğun, Korfo'da mayine çarparak batan İ iliz destroyeri için ödenecek tazmi- Hat dölayisiyle Milletlerarası Adalet Divanı huzurunda — uğradığı siyasl Mmuvaffakiyetsizlikten dolayı kusurlu görerek Arnavut diktatörünün tunu hazırlamaktadır. bidayetin- | pj 100 üncü yıldönümü : Loti ve #ini tanıdım.,, Kı:.mı nesllerinin — hislerini ve derin — hassasiyetlerini çök “güzel / aksettirmekini bilmiş bütün muharrirler gibi, u- zun zaman lami bulutlar arkasında #rtülü kalmış olan Leti'nin de elli genelik şöhretli hayatından, — eli Mizde ne kalmıştır? TTayyare ve sinemanın, memleketleri bütün es. Tarlı havalarından sıyırarak. her kesin doya doya / seyredebileceği bir hale koyduğu sırada, şüphesiz onun, husüsiyet dolu bazı ülkeleri tasvir edişteki meharetine hayran dekiliz. Ne onu, bütün felsefesini içinde topladığı hulâsa halindeki Bedbinliği Için takdir ediyoruz, ne de onün, dayanıksız bir. sadelik Muhafaza etmesine rağmen, - sol- Muş çiçeklerin neşrettikleri titrek kokuyu andıran renksiz Üslübunu beğeniyoruz. Loti'nin eserlerinde, âdeta irade- miz haricinde olarak, her okuyu: fumuzda bize biraz daha nüfuz €den ve bizi teshire devam eden bambaşka- şeyler vardır. Bu izah dilmesi imkânsız kudret, yüzün- dendir ki, Plerre Loti'nin *tarif e- dilmez aihri, nden — bahsetmeye kalkıştıkça onun gitgide daha az tarif edilebildiği. görülmektedii Onun eserleri içine / girdiğimiz anda, meselâ "Aziyadâ"nin dah flk sayfasını okuduğumuz. sırada bizi kavrıyan bu cazibe; onun, bel- Ki kendisi de bilmeksizin, eserini tamamlamaya uğraşan bir roman- €i gibi değil, her halde yaşamız olduğu ve hissettiği şeyleri yalnız kendine saklıyamıyan bir. insan gibi yazmasından ve artık elinden kurtulamadığı garip bir büyü b çinde kalmasından İleri gelir. O, Biç fasılasız, şekilde dolaştığı dün yanın diğer taraflarında, muhtelit köşelerde de kendisi için başka il- ham kaynakları aramış ve “Lati- nin Evlenmesi", "Madam Krizan- tem” ve “İzlanda Balıkçıları,, isim. W eserlerini yazmıştı. Fakat, Fran- sanın ve kendi memleketi olan harante — vilâyetinin — dışında, kendi kendini bulabildiği” ancak tek bir memleket, tek / bir şehir mevcut olduğunu © çok yi bili- yordu: Türkiye ve İstanbul.. 'Nihayet Loti, günün birinde şöy- de demiştir: “Oraya (İstanbulya tekrar dönememek — düşüncesinin Ci AAA Vikamdae : vükelrdür AM SIkeGr HK TU u0ti Ka KBA Son harp sırasında en ” büyük Müttetikimiz olan Şimali - Amerika, Birleğmiş Milletler statüsünü açıkça ihlâl ederek, hürriyet ve terakkinin tek vatanı olan Sövyetler - Birliğini imha etmek için Batı Avrupalı ka- Pitalistlerle bir pakt akdetmek su- retiyle Sövyet Sosyalist Cumhuriyet- leri Birliğine ihanet etmiştir. Bugün artık Amerikanın harp kundukçılığı fle, yeni bir cihan harbi — iştirakiyle yanıp tutuğan, — kudürmüş - peykleri karştında tek engel Sovyet Sosyalist Cümhuüriyetleri — Birliğidir. — Yalnı döst halk cümhüriyetlerinin işçileri dekii, İngiltere, Eransa, — İtalya/ ve Battâ Ameriku milletleri bile, muzat. fer Sövyetler — Birliğinin, — son sülh nitlerini temsil ettiğini biliyorlar. Başında büyük bulu devletimiz, Birleşmiş Milletler huzu- runda söz hakkından mahrüm. olan küçlk mihletlerin Istiklli. ve sulhu uğruna bu defa da mücadele edecektir. Yarın Pariste, — Dişişleri Konferansı, Almanya meselesini mü- zakere etmek için toplanırken, yetler, sulh uğrundaki uzün mücadi lelerinin yeni bir teorübesine girişe- gektir. SSCR Dişişleri Bakanı, Sov yetler Birliğinin tekliflerini, dam anlaşması hükümleri daireinde ortaya koyacaktır. Yeni bir muvaffakıyetsizlik : Pots- Edebiyat Fakültesi Profesörlerinden. #Boğasiçi sahillerinde artık tesirinden kurtulmama imkân T ARANDİRDAD K 1949 (” İstanbul Güy Michavd oturduğum sırada, — İslâmlığın olmıyan. casibe- Loti (Fantome A'Orlent) beni bu 4 vazep etmesi ve oradan gelen herseyin, bir Şark Tâhının, bir Türk kumaşının vi bir kokunun, beni derhal, yurdur dan uzak kalmış insanlara mah- Sus bir rüya âlemine garkederek gözümde hemen İstanbulu canlan: darması için, mutlaka, kapkara bir hayal oyunu olan hayatıma ait en Unutulmaz sahnenin orada Cere- yan etmiş olması lazımdır. O, eker “Pantone d'Orlent”i yaz- di se, bunü, unutulmüş bir. aşkın döğdüğü Ülkeye tekrar dönmek a: Züniyle değil, daha ziyade, kaybe Müş Zamanı ve kaybolmuş Vatanı yeniden aramaya gitmek emeliyle yapmıştı. Çünkü bu vatanda Loti UzüN ayların devamınca, — Ünifor- Mmasından, kumandanlık " gal tinden, hattâ kendi isminden larak, uyumakta olan bir mahalle- nin ruhunu keşfetmeye çalışırken, kendi. benliği içinde uyuklayan Birlakım #eyleri meydana çıkar masını bilmişti. Uyuyan ormandaki peri kuzını uyandıran bu yeni “Prince Char- mant"(1) böylece o peri kazının Teniri atlında kalmış ve teshir ol nyığtur. Ondan başka hangi müel: bütün itiyatlarını unutup, bir mleketin kayafetini, dilini — ve rTuhunü benimsiyerek 'bu Ülkenin halkı içinde yaşamasını bilmiş ve hangisi, nargilesini içerken, “ bir ırkın veya bir gehrin. Uçucu koku: sunu düyabilmiş, bu kokuyu kan rayıp hayallere - dalmıştir? Loti, evvelâ kendini İstanbula — teslim Gtti, Vücudunu ve - ruhunu - ona verdi. İstanbul da aymı - şekilde mukabele etti. Loti hakiki izdivacını, bize ar dattığı gibi Tahiti'li genç kızların yanında yapmamış, o, Boğaziçi se hillerinde ve Haliçte evlenmiştir. Türkiyeye olan aşkı ise, ona su hirli esrarı öğretmiştir: Harlel gö- Tünüşün altındaki şeylerin ve ge- çen saatlerin esasını, ruhunu keş- fedebilmek ve bunları hatıraların konuştuğu dille, hiç cskimiyen e- bedi bir zamana tespit edebilmek sanati. (1) Loti, 1910 da “Uyuyan Or- mandaki Feri Kızının Satosu” ro: manını neşretmiştir land'da toplanan dünya işleri konseyine İştirak eden Case Enstitüsündeki Türk talebeleri ahi aat AaMIlA: Yazan: CURT RIESS Türkiyede neşir hakkı “Yeni İstanbul”a aittir. Ö ta - Potsdam vaziyetine rücu edilmiş olur!.. Vişinski Parise hareket eder- ken, kendisine verilen direktifin ese Si budür Kremlinde nikbinlik gittikçe artı yor, Vakıa, Börlin meselesinde boyun ekilmiştir. Fakat, bu suretle Berlin-, de ancak atatüko yeniden tesis edil- Miştir. Eğer bütün cihan, Berlir statükonun yeniden tesisinden d yı bayram — yapjyoraa, — niçin Bütün — Almanyada — statükonun yeniden — tesisine —— gidilmesin? | Stalin - bile, Batı ile yapılan mü- zakerelerin böyle esanlara irca edile- bileceğine elddiyetle kanidir. Vişinskinin eli kolu talımatla baş- lıdır. Pariste hem bu yüzden, hom de Dişişleri Bakanlığı Orta Avrupa şuz| besinin sabık. müdürü; dış - politike komlayonu Azasından Windimir Pave Jof'un bütün işlerine müdahale etme- akillen — tek adım Fakat Moskova zaferden o derece emindir ki, Vişinskinin konuşmalar- | da niçin hareket serbestisi istediğine | bir türlü akıl erdiremiyor. Batı nasil olsa boyun eğecektir. Vişinaki, hazır. dasan profeleri masani: ko- yar koymaz, karşı taraf kaleme sa lar arası 14 Ocak 1080 HUZUR Romanın en kuvvetli taraflarından biri lirizmidir YLE romanlar vardır ki, üze- rimizdeki tesirleri kolay kolay kaybolmaz. - Bu kitaplar bize kendimizden bahseden, ifade edeme- diğimiz nice duygu — ve düşünceleri mükemimel bir Üslüpla ifade eden e- serlefdir. Tanpınar'ın - Husur'u (a) işte bunlardan biridir. Husur, günlük hâdiselerin arkasın- daki derin mânaları meydana çıka- ran, eşyayı dile getiren, kaderin saa- detlo felâket arasında ezeli raksedi. gini tevekkülle seyreden bir. muhar- Firin hayata bakışıdır. Mevru: Bir adamın yirmi dört — saatidir. Yirmi dört saatlik bir zamana Üç yüz sek- zen sayfalık bir roman mığar mi? demeyiniz. Bazan bir günde, hattâ bir santte “insan bütün bir mâziyi, bütün bir ömrü yaşar. Marcel Proust 'vn Bergeon'un zaman mefhumundan dlham alarak, bitmek tükenmek bil. miyen o nefin tedüiler - silsilesiyle yazdığı on dört cildi. okuyanlar — Abdülhak Şinasi Hisar'ın eserle- Finde olduğu gibi — Husur'da da bu teknlin yeni, fakat daha başka bir örneğini bulacaklardır. “İnsan oğlu, bu mahpusu, onun dişina fırlamaya çalışan bir biçare Idi. O- nun içinde kaybolacağı, geniş — ve biteviyo akan nehrinde herşeyle be- raber akacağı yerde, onu dışardan geyre çalışıyordu.... Zamanın neh- Tinde herşeyle beraber akmak! — Ne Mütlü buna muvaffak olanlara, Roman dört bölümden ibaret. Her bölüm mühim şahıslardan birinin dini taşıyor: İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz. / Fakat, hikâyenin mihveri Mümtazdır. O kâh bir aktördür, kâh bir seyirei, 'Tıpkı Stendhal'in içinden konuşan kahramanları gibi, İstanbu- lün pitoresk semtlerinde dolaşırken, kafasında, ruhunda, kalbinde yılları aşan hâdiseler tekrar cereyan eder, düşünceler doğar ve kaybolur, ve biz. de onunla beraber bütün bunları ya garız, Şü kalde Husur'a palkolojik bir roman diyebilir miyiz? Kısmen Çün- kü bu kitapta, umumiyetle psikolojik romanlarda — rastlanmıyacak — kadar realist şöyle pasajlar da var: “Has- fanın göğsü, fena işliyen bir körük Kibi inip çıkıyor, kurtarıcı, — de ettirici nefesi bir türlü yetecek mik- tarda bulamıyor, ağız, yutarcasına bir iştiha ile aldığını, belirsiz bir ha- reketle, delik bir Matiğin havasını bırakması gibi, hiç farkettirmeden boşanıyor, yutma ne kadar çabuk o- Juyorsa ve ne kadar. göze görünü- yorsa, kusma da o kadar belirsiz oluyordu... Fakat romanın en kuvvetli taraf. darından biri Hirizmidir. Bir şairin kı e eli Son çıkan tercüme romanlaı ROMALI DİLBER, — yazan: Alberto foravla, çeviren: Semih Yazıcı. oğlu. İtalyan romancısı Moravia buzün kırk İki yaşında olan, fa> Kat Avrupanın — yirmi yıldanberi) tanıdığı bir. mubarrirdir. Çünkü, 1882 de İngilizceyo “Tho İndiffe rent Ones, adı aitinda — çevrilen 'Gü İnfifferenti, adlı İlk roma-) 'nini daha yirmi iki yasında iken yazmış ve edebiyat âleminde bü- Yük Mmünakaşalara — yol açmıştı. ©O zaman başlayan realizmi “Ro- malı Dilber,, de insafsız denecek bir mahiyet almış bulunuyor. Ro man, kendisini fuhşa teşvik eden dejenere bir ana ile kım Adrinna Arasındaki mücadeleden ibarettir. Bütün erkeklerin elde etmek için uğraştıkları bu gehvetli — kadın, güzelliği yüzünden — korkunç bir Akibete sürükleniyor. D. Annunzlo YAY SRNRADARAM yet dış politikasının t . CA DA ARDEİNDELŞ KNN AAA Tılıp imzayı basacaktır. Ve nihayet Vişinaki de aynı hav, ya kapılıyor! Potadam anlaşmasında Almanya için derpiş edilen Kontrol| Şürasının yeniden tesisinden © dere- €e emindir ki, Doğu Almanya bölg &i komutanı General Çüykef'i Parise| getirtiyor ve daha şimdiden şüra ka- Farlarının oy birliği fle verilmesinde!| asrar etmeye başlıyor. Vişinski diğer noktalarda cömert davranmak niyetindedir. Almanyaya şâmil merkezi hükümetin teşkilinde | musır değildir. Kontrol gürası emrin- de-çalışan bir Alman ekanomi kon- seyinin kurulması ile iktifa edecek. tir. Fakat, kargısındaki — üç Bakanı “Hayır,, deyince, — Vişinaki, rüyasından dehşetle uyandı. Vişini ki, şaşkın, Rüs murahhasları şaşkın ve bilhassa Moskova şaşkındır. Muvaffakiyetsizlik politikası Moskovanın, Alman meselesini kül Dişişleri halinde halledebileceğine bu derece Ananmış olması, cldden şayanı hay: rettir. Çünkü, böyle bir hal çaresi. nn gayri mümkün — olduğunu, Rus) Dişişleri Bakanlığının tam bu. sira. Jarda Bonn'dan aldığı raporla sabit| oluyordu. Fakat, Sövyet — Rusyanın, Pariste hemen hiç bir muvaffakıyet kazanamıyacağına — kimse — ihtimal yermemişti. Molotof, — Politbürenun dış politika komlayonunda eefle gu neticeye varıyor: “Batı Devletlerinin Avrupadaki dürümü, en az Sovyat- lerin, — Uzakşarktaki dürümü kadar kuvvetlenmiştir. Paris. konferannnın | tek neticesi budur!, (Devamı var) leminden çıkan hir romanda bu vn- surün mühim bir yer işgal etmesi kadar tabii bir şoy olamaz; “Alşam oldu mu pencerenin yanına otururdu. Kaç gündür sokakta küçük bir ço- Guk peyda olmuştu. Her akşam elin. 'de boş bir gişe veya başka bir kap, evlerinin önünden türkü söylüyerek geçerdi. Mümtaz, daha sokağın ba- #ındayken onun sesini tanırdı Akşam oldu yakamadım. gasımı, Kadir Mevlâm böyle vaamış yasımı, Doya doya sevemedim. kusumu, Ben ölürsem yavrum seni döverler. “Mümtazın, annesinin hor başını kal- dırdıkça Üstüne dikümiş bakışların. da, bu türkünün güftesine benzer bir mâna bulunduğunu zannederok, Slardı. Bumunla beraber önu Ginle- mekten de vazgeçemezdi. Çocuğun #esi güzel ve gürdü. Fakat henüiz çok Küçük, onun için tam nağmenin orta. sında ağlayışa benziyen garip yırt Tışları olurdu. İkinol Cihan Harbinin patladığı o mes'um günde, evde — ölüm halin: biraktığı ağabeysini, vaktiyle bir ç. suğunu otomobil çiğnediği için lohu- yatağında akıl müvazenesini kay- beden iyi kalbli, dertli yengesini, ye- Genlerini, iki ay önce kendisini bıra- kıp vefamız kocasına dönen Nuran'a olan temiz aşkını düşünerek, zihini perişan bir halde, İstanbul sokakla- Tında dolaşırken, bir taraftan Mâhur Deste ile kendinden geçen, diğer ta- raftan Baudelaire'in musralarını m rıldanan, Şark ve Gerp kültürlerini harikulâde bir gekilde mezceden bu iki cepheli genç adam kim? Mümtaz. Hayır, sadece Mümtaz değil, — onun varlığında kendisini bulan Türk mü- nevveri, Mümtaz, yeni duygular, dü- problemlerle, yarım asır #onra Türk eaebiyatına dönen Mal ve Siyah'ın Ahmet Cemili - olmasın Fakat, bu yeni Ahmet Cemil baka- hm bu defa kendi benliğini aşabile- cek mi? Zira, bize öyle geliyor ki, huzura kavuşmak istiyen Mümtazın çilesi henüiz dolmamıştır. - Romanın, Bir yerinde Gide'l “zavallı, diyerek ldafaa eden Tanpınar'ın, Dünya Nimetleri'nin bazı pasağlarını hatır. hyarak, yarattığı bu “Yeni Adam,, tam bir hürriyet vermesi, onu fikir- ler ve düygülar Aleminde olduğu gi- bi, insiyaklar ve arzular Aleminde da dolaştırması lazımdı. O zaman Müm- daz daha beşeri olur ve romanı ha yal diyarından hakikat sahasına doğ- zu biraz daha sürüklerdi. Cevdet PERİN 71) Ahmet Hamdi Tanpınar, ue zur ,Remzi Kitabevi, İstaribul, 1950 Pirandello ve Pitigrilli'den sonra, Türk okuyücüsü büyük bir İtak yan muharriri ile daha karşılas. maktadır. (Yayınlayan: Nebloğlu Yayınevi), DAMGALI KADIN, yazan: Fanny) Huret, çeviren: ' Leylâ — Soykut Seven, fakat biçbir suçu olmadı. X Halde cemiyet dişinda yaşamaz Ya mahküm edilen bir kadının acıklı ve hayecan dolu macerası: dir. (Yayınlayan: Nebloğlu Yayız nevi). EKMEĞİMİ KAZANIRKEN, yazan: Maksim Görki, çeviren: — Hasan Âli Ediz. Muharririn otobiyogra- n biridir. "Çocuk- tenim. Üniversiteler bir bütün teşkil eden bu romanın tercümesiyle - triloji tas mamlanmış oluyor. — Görkinin hayatı ve sanatı haklında müt cimin oldukça etraflı bir mukad demesi de var. 1987 denberi büyük Rus roman ve hikâyecilerinin e- 'rlorini dilimize daima artan bir tüitizlikle çeviren Hasan Âl Bdi 'zin tercüme sanatındaki ustalığı: 'nin bu kitapta ön mükemmel şek- Tini aldığını — kaydetmek ieteriz (Yayınlayan: Remzi Kitabeyi). ALLAMA ADANAN TOPRAK, y Erskine Celdwelle, çeviran: Fikret Uray. Avrupa'da çok ok: 'nan bu Amerikalı romancıyı 'Türk okuyucuları ancak son zamanları da çevrilen meşhur “Tütün Yolu, Adlı eseriyle tanıdılar. - Coldweli dalma artan realizmiyle / kaleme aldıkı ““Allaha Adanan Toprak, yüzünden — kendi - memleketinde Mahkemeye — verilmiş, fakat 5 nuNda eser bermet elmistir. Bi Hünla beraber, sıcak Bir iklimde issizlikten — kendilerini — gehvetin baş döndürücü uçurumuna kaptı: ran İnsanların — garip — hayatını Rakleden bu roman henlz alıçıl Mmamış bir realizmin mahsulüdür (Yayınlayan: Remal Kitabevi). AŞK EMREDİYOR. yazan; Pearl 5. Buck, çeviren: Vahdet Gült kin. Bu defa da büyük romancı, hikâyesini nakletmek için Çin'in Pitorcsk dekorunu seçmiştir. Fu: Kat, Çin olsun veya herhanaı bir memleket olsun, İnsan. kalbi hi yerde bir. değil midir? Peari S Buck insan kalbinin - romancısı dir Ana sevgini, baba şefkati, e İ mühabbeti, kardeş — haklıhğı af bir mşk, gehvet ve ihtiras, bi Tomanda çarpışmaktadırlar. Vah 'det Gültekin'in her gün biraz da: ha güzelleşen - tercüme tarsı, bu (Yayınlayan: Arif Bolat Ki tabevi). AŞK BİR RÜYA MEDIR? — yazan A J. Cronin, — çeviran — Vahdet Gültekin. Kondisini Türk okuyu: cularına “Şahika,, İle tanıtan Cror hin, Mistisizmi Ve garkın. fatalir mini batırlatan sürükleylei vaka: Jariyle bu romanını da korkunç bir realizmle yazmıştır. Heyecan: h hâdiseler arasında, Cronin, de rin palkolojik tahliler yapmayı da iİhmal etmiyor. İç âlemle diş &- dem bu esörde birbirleriyle müc Gele halindedirler. / (Yayınlayani Ari£ Bolak Kitabevi). î W | j | | | | | | ı