Nesiller ve Yollar İZE cemiyet renk yankılarını veren kalemlerden / çikmış / romanları okuduğumuz zaman İnsan — hayatının bizi “çok düşündüren dramı ile ılaşırız. — Dramin - değişmiyen — ilk Zahnesi — ailedir, — Baba — ile — ço Cuk arasındaki mesafe — genişlemiz, uçurum daha derinleşmiştir. Karşılıklı #evgi hiç de azalmamıştır, belki daha küvvetlenmiştir. bile.. Fakat araların- da anlaşılmaz bir yel esmektedir. Ba: ba, büyük sevgisinin en uzak bir kö- Rine büzülmüş gibidir. ve kırgın bir asizliğe — bürünmüştür. — Çocugun gönül — dünyası — başka tür- dekildir. B ağır — ve gezici havanın — dağılmasını her İkisi de ter. Fakat bunun içinden sıyrılmak, ikinmek ne kadar güç ve erişilmez bir şeydir. Bunu kim değiştirebilir ar- ftık? Baba, oğul veya kız gimdi düy- guları, görüşleri, sezişleri ile ayrı ayrı İki nesil haline gelmiştir. Dumas File in La dame aux camöllas'sındaki Ar- mand' ile babası arasındaki uçurum 1 küdretinin yarattığı bir gey de- Bildir. Burada baba ve oğul, kendi dünyalarına göre, hiç süphesiz birer Kahramandır. Fakat her İkisi de kur- fartcı fasilet'i başka türlü anlamakta- &ir. Nesillerin arasındaki sınırları yara- tan sebeplerin kaynağını iktisat, cemi- yet, kültür gelişmelerinde olduğu gibi faşıdığımız kan ve vücut mirasında da aramak lâzımdır. Nesilleri yoğuran ve onları başka bir hayat muhtevası ile dolduran kudret, - doğrudan doğruya zamanlarıdır. Onlar ister istemez ken- di yollarında yürümek zorundadırlar Cemiyetin ilk kuruluşundan geleceğin yzak sonsuzluğuna doğru giden büyük yolun sayısız konakları, birer nesil ko- Dağıdır. Onun için her nesll, kendi ha- yat konağının imkânlarına göre ha- Sırlanır ve yetişir. Halbuki, her ha> yat konağının imkânları ve şartları o Kadar başkadır ki. Her yaşayan varlık; soyunu ve cin- Sini devam ettirmek kaygısı ile yave Tularına / yaşamak teknigini / öğretir. Bu teknik, hayatın tehlikelerine göre dekğişir. İnsanların hayat tekniği ise flk cemiyetlerde bile son derecede ka- Tıpıktır. Bir karganın birkaç ay içinde öğrendiğini insan, çok defa yirmi yıl- da öğrenemez. Bunun sebebi de Biz hayat tekaiğimizin inceliği, karı- gıklığı değil ayni zamanda bu tekni- İin bütün hayat değerlerine ve ide- olojisine göre boyuna Üstelik, İnsan cemiyetinin herhangi bir nesli ondan önce gelen nesillerin fikir ve ruh mirasını da tanmak z0- Tundadır. Bünün dik taslağını di halk türküleri, atasözleri ile edinmek mümkündür. İnsan ailesinin dirlik düvası yanın. da, en başta gelen dâvası, ötedenberi, Çocuk yetiştirimi, daha doğrusu, yeni nesildir. Her aile, çocuğunu, kendi ce- Miyetinin şartlarına göre yetiştirmeye Çalışır. Hattâ ailenin iktisat temelini Veren mesleğin bile nesil yetiştirilme- ginde tesirsiz kalmadığını görebiliriz. Derecesi ve ölçüsü ne oluraa olmun, allede uzun yılların biriktirmiş olduğu bir görgü, tecrübe — ve kültür yatağı yardır, ki her yeni nesil buradan kay- nağını aldıktan sonra cemiyete karışır Ve asıl gelişimini orada yapar. Gen- cin ilk kültür çevresi ile cemiyetin boyuna değişen diri değer sistemi ara- gında büyük farklar vardır. / Genç, kendi benliğini bu yeni gerçekliğe gö- Nesillerin dâvalarının — renk küdretli Tiyatroya karşı sevgi Yazan: M NERMİ. arasındaki anlayış ve görüş mesafesi bu ayarlamaya göre değişebilir. Nesillerin benliği — teşekkül kapalı bir şekilde ba demektir Tarihte, biz, bunun sayısız örneklerini görebiliriz. Zaman gelir, bu mücadele Çok ert bir şekilde belirir, ve iki menil arasındaki uçurum geni ler. Eski nesil; yeni neslin değer ve hayat dâvalarını anlamakta, çok ke- re, güçlük çekerse de, onun anlayışı, görüşü, zevki de - kendisinden 'nesle göre, birçok noktalarda, dır. İktisat yapısının değişmesi, yeni ke- #ifler ve bunun neticesi olarak hayat nizamının değişmesi - nesil mücadele- Sini büsbütün şiddetlendirebilir ve ona daha dramatik bir. gekil — verebilir. Böyle bir durumda nesil, kendi kahra- manlarını da yetiştirir, ve nesil müca- delesi geniş ölçüde bir hayat telâkkisi mücadelesi haline gelir. Hayat telâk- Kisi mücadelesi, mahiyeti e olursa olsun, doğrudan doğrüya, cemiyetin bütün mücaseselerine, teşkilatına kar- #i çevrilmiş bir mücadele - demektir. Yeni nesil, belki de, mücadelesini böy- de bir iddin ile açmamıştır, hattâ böyle ağı tehlikeleri dü- #ünerek- çok tedbirli hareket etmek- V- zumunu bile duymuştur. Fakat telâk- kileri tenkide, hücuma uğrayan mü- esseseler ve onun nesli böyle bir du- Tüm karşısında heyecanlanır. ve bir ölüm dirim güreşine girişir. İnsan ce- Miyeti, gelişiminin çeşit çeşit konak: Jarında bu nesil kavgasının birçok şe- killerini tanımak fırsatını bulmuştur. Fakat bunların en korkuncu, hiç şüp- hesiz, karakuvvetin ve yobazlığın, e- linden çıkmıştır. Karakuvvet / ve yo- bazlık, Batı'da olduğu gibi Doğu dünyasında da hayat telâkkisi müca- delesine insan kanı dökerek başlamış olmakla nesiller boyunca yaşayacak ve unutulmayacak büyük bir suç işlemiş- tir. Halbuki dün'ün kafiri Muhyiddini Arabi ile Giordano Bruno, — bugünün fikir kahramanıdır. Demek oluyor ki: nesil mücade! 'nin yayıldığı iki sahadan biri ai öteki de- cemiyettir. Alle içinde geçen nesil mücadelesi, bütün dramatik, belirişlerine rağmen, yalnız birkaç kişiyi ilgilendiren bir. mücade- ledir. Cemiyetle yeni nesil arasındaki Mmücadele ise, bütün yaşayış düzeni bu kımından, çok ehemmiyetlidir. Yeni zesil, ilkönce, zayıftır, teşkilâtsızdır ve ledikçe geniş- önceki başka: ize . karşısında kökleri çeşit çeşit menfaat zümrelerine yayılmış enki ve disiplinli Mmüenseseler vardır. Mücadeleye girişen kuvvetler eşit değildir. Fakat dikkat edilirse görülür ki: nesiller mücadele- sinde, zafer, her zaman yeni neslin olmuştur. Genç imanlar tarihin her safhasında eski'yi tafiye etmenin yo- Tunu bulmuştur. Kendi telâkkilerine aykırı bir neslin yetlşmenini önlemeye çalışmış olan mü- ekseseler, nesll yetiştirimi - işine öte- denberi büyük bir ehemmiyet vermiz der ve fikir hayatını kendi kontrolleri altına almışlardır. Ortaçağ'da nesli cemiyet düzenine göre ayarlı mak vazifesini din ve kilise üzerine almışsa da, emeklerinin yemişlerini devsirememiştir. Dikkat edilecek bir geydir. ki, karaküvveti — ve yobazlığı yenen kudret, kilisenin ve medresenin âinden çıkmıştır. Bundan anlı 4, her neslin kendine göre bir yolu, kendine göre mukadderatı vardır. ve bunu çağın genel gelişimi hazırlamak tadır. Bunu arttırmak için abone usulü lazımdır Tiyatro zevki, bizde yeni yerleşiyor. 'Türk #ahnesine eskiden hizmet etmiş ve Öisimleri — üyatro — tarihimize Zeçmiz — olan — Ansanların — hâtırar darını — gükranla — yüdetmemiz — ta. B bulunmakla — beraberi — bhar kiki Türk tiyatrosuna doğru” ancak Cumhuriyet devrinde bazı adımlar a: filmiş olduku da muhakkaktır. Çünkt, bir memlekette tiyatro hayatının bap Taması için, biç dekine şu şartların te Aktör yetiştiren bir. konservatuar, Heslekine Asık birkaç rejisör, c> Ge İş bir tercüme repertuarı İle telif e- #erler, d) Birkaç muntazam tiyatro bi Kası, ) Halkta üyatroya karşı uyanan Merak. Eeki zerinde bir cazibesi yatro — Mmerakiyle — karıstırmamalıyız Çünkü tiyatro merakı, halktaki kül. für ve zevk seviyesine dayanarak geli-| #ir. Bu merakı lahrik eden kuvvet, ef dence ihtiyacı dekli, hayatın - üzerine ekilerek bunun derinliklerine nüfuz €- Gebilmek. arsusudür. Gi hnenin bir büyük mürebbi olmaz ileri gelir, Binmenale, ati vadisinde, Cumburiyet nesilleri bilhassa bu sahada — herhangi bir zaviyeden hizmet görmüş olanlar, ne- Kadar iftihar etse, yeridir. Meselâ, Dev let Tiyatrosunun hem Ankarada hem de İzmir ve İstanbulda Verdiki tem- #iller, sade sahnemiz için değil, seyirci in de bir merhaledir. hu Merakı küvvetlendir. Bem de bu. — yoldan, t Yatro — ihtiyacını — medeni — bti Yaçlarımızın — bir merkez — nok. Şası haline getirmek için, alınması 1â- zım, daha birçok tedbirler. vardır. Bunlardan bir tanesi, — tiyatro ve| #darelerimizin, kendilerine — muntazam Tepertuarlar yaparak ve bir mevsimde Ka arkaya hem birçok piyesleri hem Ge bir piyesi birkaç kere — oymıyarak, 'Türk seyircileri arasında daha az var: Jikli yahut daha az hatırlı. olanlarına da, Üyatroya gilmek İmkânını — ver 'Bu da abone usülünü Kabildir. gAmil ol Hinan tiyatro biletlerinde 950 ye ka- dar tenzilât yapmaktır. Bu takdirde, nileler, yatroya, can- darı istediği yahut bilet buldukları za man dekli, dalma gideceklerdir. ve bu. bi tulüat sahnelerinin de halk i- bulunduğunu, v- retle uyuşukluğundan, Adam'ı bulmak güç olmadı. nin bir otomobile binerek Smiti ni hatırladı. Jane orada ledim. Smithsonlan - müzesin orada bulduk. benzeyen çok güzel — Dostların yahat yerler. bilirim. Homer itiraz. etti. Pembe, yeşil, kırmızı. kağıt — Bir şeyler. tasarlıyor, — kim? dedim. — Kim olacak? o kız, Kitty, — Ne istediği Adam'ı istiyor. — © bir aktristir. Adam'a pusu kurmuştu. arruza geçti. Arkeoloji merakını davranmadığı besbelli. meydanda, #nade edilmesini rica ediyordu. Jane atıldı: Rica etmesi uzun sürmer. Marry Ellen'den bahsetmez oldu, Jiğinin Aztek bahçelerine götürdü. Panhispanik geçirdiler. ZAhiren aralarında bir Ba, buzırlanacaklardır, gerçeveni | YENİ 'arizm dâvamıza bir bakış : Turizm engellerile savaş Dr. Vedat Nedim TÖR Yazan EÇEN yazımızda, bütün Avru- pa memleketlerinin, hattâ İngil anlayışlı ve Ümit Fakat yine de m ak kullanıma: h B Tur Mü gün dövle dan diliyoruz. ki, lgili bakanlıkla G bir gelir kaynağı v kalkınma manivelamı ola alnız dışında kaldığız İya başladıklarını, “Türkiyenin n Umum latmıştık. e Bugün, bu yarışa katılmanın ilk a- den dimi olarak “Turizm. engelleriyle sa. Seyyah, herşeyden önce gittiği mem- hekette hoş görünen bir misafir gibi samaha zihniyetiyle m karşılanmak ve ağırlanmak ister. Ya- rizm barajlarını elbir bancıya şüpheli bir mahlük göziy turizm bakılar bir takım manasız, malitelerle âdeta eziyet edilen, güç Tükler çıkarılan, rahatı ve keyfi kaçı lan memleketlere kimse gönül rıza- Belçika, siyle gitmez. Turist, tıpkı su gibi, en İngiltere; Irak, z mukavemet gördüğü Ülkelere akar. Lübnan, Meksika, 'Müşteriye hizmet zihaiyeti, turizm tan devleti endüstrisinin. elifbesidir. Biz, “Etendi Millet, olduğumuz için mi nedir, bir türlü ” bunu — anlıyamıyoruz. — Türisti memleketimize çekmek için çalışmayı. âdeta haysiyet kırıcı, aşağılık bir iş sayıyoruz. — Neticede, bugün Türkiye, Rusya ve demirperde memleketlerin. en sonra, turiste en az kolaylık gös- teren Mmemleketler arasında yer al- maktadır. Halbuki türizmin —mili - kalkınma hamlemizde oşmyabileceği büyük rol ler hakkında bügüne kadar söylenme- dik söz kalmadı. En aşağı on beş yıl- danberi, bütün gelmiş ve geçmiş Dev det erkânı ve milletvekilleri, firsat Alş- tükçe, turizm dâvalarına kar ' göziyle verimli. bir Daha — gimdiden Fransa, Bi Hina İran, h çeba #ilıkli olarak merkeze ze Vermek salâhiyetin Jara verilmesini pek Misir, Pakistan, dost memleketlerle de anlaşmaya / varılması Mizin teşebbüse geçm sızlıkla/ bekliyoruz. simdi. meselâ, Jan eski Türk tebaasını diğinin açıkça ifade Şeytan kulağına kü yalarında bir uyanış Türizm hazinesi — soğı Harpten sonra bütün memleketler . birbirleriyle iş olarak bu mecburiyetin kalkması hi hâdisedir. Gazetemiz, yalnız turizm bakımından değil, aynı zamanda ticaret Homer'in Kitty ile alâkadar olması hayra alâmetti. ve can sıkıntı Kitty ile gezsin ama İş daha ileri gilmesin de. Shoreham'in kapıcımı, sonlan İnstututlon'a gittiği- Wi olabileceğini anlı Homer'le Kitty Ruppe'un arkeoloji meraklısı olduklarır le doğrüğa Cönubi yonuna gittik. Tahmin ettiğim gibi Bir taş sıraya oturmuşlar, islenmiş bir şeye Kitty'nin kül rengi saçları Homer'in omuzlarını okşuyordu. dedim, eğer tenha bir Bizi görünce pek memnun olmadılar — Umarım ki siz de karışmazsınız, Smyth'in yerini tutmaya kalkışmazsınız. herhalde, tediğimi yapabileceğimi söylemiştiniz. Ökleden sonra Jane'ın teklifi Üzerine büroma gittim. da Jane dosyaları tasnife başladı. ağınlarını üstüne yığmakla meşgülken birden başını kaldırdı. herkes gibi Rol yapıyor Şimdi zayıf — Aldırmayın, dedi. Homer'in Tarçytown'da güzel bir ka- yım var. Daha dün bana kendisini görmeye gelmesine Ertesi günlerin hâdiseleri onu haklı çıkardı. Kütüphanesinin karanlık ve iktisadiyatımız noktai nazarından, seyahatlerin çok lüzumlu oldu- ğu şu sıralarda bu hareketi, büyük bir adım olarak karşılar. Tüklerin her biri davayı geniş bir. mü- har mek için tıkanık yölları temizleyip hayırlı bir Jangıç olarak heyecanla- selâmliyoruz. Bu kolaylıkların, Amerikan vatandası o- hayırlı ve isabetli olacağına kaniiz. şında olduğumuzu müjdeliyen belirti münasebetlerini arttirmaya ve mâniaları kaldırmaya çalışırken, memleketimizin, bil- hassa birçok dost memleket vatandaşlarına karşı vize mecburiyetini Muhafaza etmesi ve bilmukabele diğer memleketlerin de vataı larımıza aynı muamelede bulunması çok büyük bir engeldi. Şimdi ilk noktadan sevinilecek bir İSTANBUL “Çarmen,, in Kaynakları İspanyaya gidiyor gehrinin en gizli köğ Carmen'in “cevlângâhi olan tütün — fabrikasını - geziyor sonra Madrit'i Kordoba'yı, Girnata'yı dolaşıyor; bir taraftan en aşağı tabakasiyle ihtilat ediyor, tan da Sevilya'nın en yüksek tarafından kabul olunu, bir türlü söküp ürlügünün he haber kal nütalka edip tu. aü Ni ile yıkarak eketine girişe- | — Merimde, yolculuk esnasında — Kont de Tebla isminde bir İspanyol asılza- desine rasgelmişti. - Napoldon ordula- mrın eski. albayları harpte bir gözünü kaybetmiş ve kö- türüm olmuştur. Daha sonraları Kont de Montiğo unvanını alacaktır. — L beral — fikirler — taşıdığı / için — Meri- bağdaşıyor ve onu karısına En: irleşik Amerika, Taveç Holanda, sin deviçre Yunanis: 'kar danışmadan vi hin konsolosluk- takdim dülüs neti. kusuran diye tavsif ettiği Kontes Mon- tifo, ” İskoçyalı — Kirkpatrlek — alle- sinin — bir. kızıdır. ” Kontes, genc Franmızı evine kabul ediyor; — bu da, evin Samimİ bir dostu — oluyor, yeni) ahbaplarının çocuklarını — dizleri üs- tünde oynatiyor. — Bu çocukların biri yaşındaki Paca, ötekisi, de dört yaşındaki Eugenle'dir: — Birincisi da- ha sonraları Alba dükasına varacak, ikincisi de Franaa İmparatoriçesi ola- aktır. M İtalya gibi aynı süretle bir için Hükümeti: nesini de aabir ç a da teşimil edil edilmesinin pek hareketinin ba: Kontes, Pransiz muharririne Endü- düs halki ve hele çingeneleri hakkın- da pek meraklı geyler öğretiyor; bir gün de ona, Carmen'le — don Jose'nin Maceralarını — anlatıyor. — Mörimde, Fransaya dönerken yolda bir. çinge- ne kızına rasgelerek elindeki testiden uk u İçiyor, Ve memleketine bu hâtıra ile kavuşuyor. Fakat hemen yazıya koyulacak de- gi Aradan ön yil geçiyor; — Möri- m6o. sanki / Carmen'in - hâtırasını ta: Kİp ediyormuş gibi, gene — İspanyaya | İçitiyor. Carmen'i, ülk fapanya seya- hatinden on beş yıl #onra neşredecek. Arada göhret kazanınız, — hattâ Aka- İdemiye aza olmuştur. “İşte Carmen'i İn zaman yazıyor. Artık Pariste yer- leşmiş bulunan Kontes. Montifo'ya 16 mayıs 1846 da — gönderdiği bir mek- tupta diyor kiz — “Sekiz gün eve ka- İpanıp bana ön beş yit önce anlattı. Biniz bir hikâyeyi yazdım. Çingene: levin hayatını birkaç zamanden. beri tetkik ettiğim için hikâyemin kahra- manını bir çingene kadını yaptım. lekiz günde yazdım” dediği hikâ- ye için sekiz ay müddetle bir yığın kitap okumuş oldutu gibi onu nelerce tasarlamış. düşünmüş, linde beslemişti. b ia haya |içi Carmen'in Omodeli — belki biraz da |t Köntes Montifo'nun; kendisidir. — Pa kat herhangi bir benzerliği, herhangi bir şüpheyi bertaraf etmek için ola- cak ki, / Merimde, kahramanının - bir çingene kızı olmasını istedi. Mörimde, © sıralarda daha umüml olarak — esoterizm'e merak sarmıştı. — Çingenelerin büyücülük ve sihirbazlıkta pek usta olmaları, —onların ” bu bakımdan da tetkikini İcap - ettiriyordu. — Dikkat Göllirse Carmen, yani hikâyenin kah. Tamanı olan kadın da bir nevi büyü- cüdür; dostunu Adeta büyülemiştir de- nebilir. Bütün bunların, Merimde'nin © devirde şiddetle — alâkalandığı hirbazlık meseleleriyle derinden mü- Dasebeti var. te #ihirbazlığa | Ç, Mi Po d Fakat Carmen'in kaynakları bunlar İy, olmakla beraber, eserde derin ve hu- Susi bir mâna aramak Tüzumsuzdur. Merimde, —ancak “lasan kalbinin ha- kikatlerini — belirtmek istemişti. — Bir. çok tahminlere ve faraziyelere yol a: Ççan, eserin büyük kiymeti olmuştur. Sarar e A a gesi y Bu su- kubtulabilirdi. ka bir şey yoktu, ama, sından Gündürlerini kendisi- — gece beraber çıkıyorlar rayordu. öy- —miyetle yatmadan önce bir iki gece sanki kafasına bir topuz yi Amerika pav- Homer'le genç kadını taştan mihraba dikkatle - bakıyorlardı. — Yazık, dedim, Ellerini saçlarından geçirdi, değildi. yer arıyorsanız daha nemiş şey değildir, dedim. gik oldum. kadına Aşık olduğunu itiraf ettiği za- — Galiba. Katiy'ye Bir erkek size bir man. kendisini tebrik etmekten Steve, dedi. Phelps- Her is- Ora- nun için hiç ses çıkarmadım. — Marry Ellen'i de sevdiğimi len onu sevmek vazifemdir. sevdiğime inanıyordum. Karıştırıp masa nedir, bilmiyorum. Homer'i bir. koltuğa- oturttum. ve bir göz doktoru gibi gözlerin — Homer, dedim, söyliyecekl ama söylemem lazım, — Söyleyin. Homer, © da Homer Homer Tabil anlonda nden Mavi cephes Siniz, Homer, şahsl düygülarınız söylemeye hakkı yok. F kaderinizdir memiştir. Homer, sınız. Sonra karınızı / ve kızınımı Kitty'yi düşünebilirsiniz. Onunla Jacak olursa ne gürültülere meyı maya lüzum görmüyorum. Homer artık Kitty'yi Panamerican bir- Yeraltı arşiv dalzeleriyle aalonlarında B arkadaılığından baş- — — Bunları bana söylemeye fikir bu inamlır şey. değildi. Aztek medeniyeti hakkında geçirseler bile gecelerini daha baska türlü geçiriyorlardı. her gece Homer bana uslü uslü nereye gittiklerini haber veriyordu. Fakat bu gece Homer daha dalgın bir halde döndü. Umu- Mmüddet sonra bana bakarak dedi. ki: — Katiy yarın Holiywood'a dönüyor. #izi eğlendiriyordu. Steve, dedi, bir erkeğin iki kadımı birden sevmesi müm- tur. Ama bu hal Ve şartlar içinde onu tebrik edemezdim. O- Ama şimdi. Marry sevdiğim kadar sevdiğimden emin değilim. Siz kaderin dünyanın etmek için seçtiği nâdir fertlerden bi Kimse bu kadar büyük bir dâvaya kurban edil- evvelâ insanlığa karşı vazifenizi yapmalı. Hattâ anlamadığım. Katiy'ni ddrak etmemesi, Birlikte git Gitmek mi? Nereye? — Nereye olduğunu söyler lerim var, dedim. Daha düşü araştırmalarla Her Bir — Siz ne cevap verdiniz? — Düşünürüm, dedim. Rahat bir nefes aldım — Çok şükür, akıllı adam Siniz, ne yazık ki bu asil ha Cak. O gece gözüme uyku girn parti laki emiş gibi nbil. oynardık, oynuyordu. itriyodu. Bu hayra alâmet hafaza ettirmenin ve Kitty Marry Ellen'i Washington'a Ertesi günü Homer'in — odu buldum. — Nereye gidiyorsunuz. K ge yöke başka , yapıla öğleyin tayyaraye binecek, Homer; dedim, yaptığıı cadelenizi neden uzatiyorsun leştiriy M — Şüphesiz: Ama, Elimi omzuna koydum. Fakat diye ilave etti. kadar onu çok Ellen'i, Katiy'yi Bu geceye Karşısına geçip oturdum, Katiy'yi nin içine baktım. lerim hoşunuza- gitmiyecek, Homer selhmeti uğruna feda isiniz. İyi bir adam- kimsenin size dedi, teşekkür Hava meydanında hafif bir ve fevkalâde ilik bir gündü. almıştı. Hello, Steve izdan dolayı akat kurban edilmek dedi, Hom düşününüz. Ondan sonra — — geçirdiğiniz macera -düyü: an vereceğini size hatırlat- ka geliyor. — Bvet, Suratı asıldı. hütün hayatında © rlatır: onu yaylı arabalarla, dinde yaratılmışız, ne zaman'istersem ona İş ve gu neticeye vardım ki Homer'e Katiy'yi uğurlyacağım. demki bir kaz Merak etmeyin, dedim, hava meydanına ben gi ner nerede? Artık onu göremiyeceksiniz. Karısı doğruca New-Yor- e her geyi anlattı mı? Ölümünün yüzüncü yıldö 8 Aralık 1010 ümü münasebetiyle Muztarip bir sanatkâr EDGĞAR POE öyle Alemşümül — dehâlar ya- nda, kâinatla zekânın muayyen bir deşme noktasını kendilerinde kepfe- rek, her geyi yeni baştan, o nokta- N gören münzevi dehâlar, o büyük ranlığın içinde / parıldamaya — başlı: N, yerleri evvelden tâyin edilmiş ünzevi yıldızlardırlar. İşte, memler timizde o kadar iyi tanınmıyan Bd r Poe de bunlardan biridir. 1849 da, Baltimore'da bir park sıra- nin Üstünde, polisler alkol. koması inde bir insana rastlıyorlar. - Edgar lan Poe birkaç güz sonra hastaha- de ölüyor. 1809 da Boston'da doğmuştu. Küçük ata iken babasının evinden ayrılmış Edgar Poe'nun sonraki kaçışları gi 've bir daha geri dönmemişti. Ve için meçhul bir imse olarak kaldı. Fakat Edgar Poe'- n diş görünüşündeki sihirli vekar ile Aleminin nâdir cevheri, bütün aa N Y Edgar Pos Ülerden Üstün, zekâ aanletinin nişan- indır. Kâhi yaşının fotoğrafları, şalr Cy- No de Bergerac'ın İki müarainı hi 'Dünya beni tâciz etti - Se alara çevirdim emeklerimi.” Renlir genç Amerikada doğan Edgar Po- €'nun Bütün eseri realiteyi inkâr eder. Aslında o, an'aneleri içinde ihtiyarlı MW Avrupanın çocuğudur. ve — Almı 9 spritualisme'i ile beslenmiştir. Üstelik, lite ile teması olmuştu? Dar omuzlarının taşıya- adığı büyük başı, yabancı ve şaşkın özleri, şakaklarını ve alinımı süsliyen garip bükleleriyle madalyon Tesminin inden bakan annesi, çocuk aahnele- 'nin garip kuklalarından biri. En son J msllinde — kan tükürüp ölene kac seyyar kumpa; arasında, salaş tiyatroların bi inden ötekisine taşıyor. Annesi öldük. 'N sonra, Mr. Allen, kimsesiz çocuğu Jâtlık ediniyor. Bır Avrupa seyaha. 'nde onu yerleştirdikleri, Londra ci Bransby'nin husüsl kolle Orta zaman dekorlar - içinde, Ü lisanları ve riyazi Ülmleri öğreni. Nihayet, bütün nayatınca kendisine nanı sarsılmıyan aziz insanın, teyzesi irs. Clemm'in on altı yaşındaki kim evleniyor. Bu “nâdir ve göz kamaş genç kız veremlidir 'Güzelin nefesine ölüm karıştığı za- N sevebilirim. diye yazan / Edgar 0e'da cinsi bir dalâlet görenler var- T “Mavera” ya ait endişeler ve ha aller içinde yaşıyan Tuhun kanunla, m, basit mantığın duvarlarını an zekânın hamlelerini, — pslkops Ji'nin formülleriyle izah etmek isti İyenler çoktur. Virginla'ya olan aşkı, bütün hayı ında tekrarladığı bir müra, onun yi Çeviren aşar Nabi İN benim vaziyetimi — bir türlü medi, ünün, dedi, Kabil değil, benim vazife- ikimiz birbirimiz için et etmem kâfiymiş. nsınız, Homer, dedim. İyi etmiş- reketten tarih haberdar olmuya- Düşünmeye vakit buldum. zihni müvazenesini mu- en İyi çaresi medi. ' unutturmanın getirtmek olacaktı. Onu lasına girdim, giyinirken Los Angeler'a gitmek üzere NIZ doğrü değil. Bu gönül mü- huz. Vaziyetinizi büsbütün Kü e verdiniz, artık fikir de- t yüreğim yulkalaşmıştı. izah ederim. Bütün ir ederim Steve. Füzgâr esiyordu. - Mevsime gö- Kitty kürk mantosunu koluna (Devamı varı Yazan: Fikret Ür; aşkı İdi. İKi gefaletin birleşme- sinden, kasa zamanda solacak bir sah- det doğmuştu. E. Poe, sefalet ve has. talığın, elinden aldığı sevgilisinin ru- huna dünya yüzünde yeniden rastlıya. ağını Ümit etmekteydi. Bu ümit içine Sihirlerine kapıldığı burluva kaz dınların her birisi, muayyen akidelere bağlı, göreneklere sadık, alelâde dün- ya mahlükları, E. Poe, karanlık ruhlu, kâhin ve kimsesiz “karga,, sı gibi ebediyen yal: niz kalmaya mahkum idi. Zekâsının ve ruhünün susamışağı içinde “bütün susuzlukları teskin cden bir su,, ya, ve 'öte,, ye, “dalma Öte,, ye hasret çe- ken Edgar Poe'nun muvakkat kaçışla- Yanı, içkisini, kullanmak zorunda kal- diği yabancı iksirleri itham etmeleri için pek çok sebep vardı. Bunların — başlcası: — Merhametsiz tenkidlerindeki, itiraz kabul etmez ay- dinlik hükümleri fdi. Edgar Poe'nun, renlite ile temasının ana hatları bun: lardan ibarettir. Eseri ise yerle gök arasında, husüsl bir mahalde hazır lanmıştır. Gençlik eserleri, insan var- Jğını yükselten Byron' vari güirlerdir. Gençlik resmi kadar mağrur, istihfaf- kâr ve taşkın, | Olgunlük devrinde — iki endişe az fında; (Bundan sonra asla!) ve sev li ölülerine kavuşamamak yalnızlığı, (bundan sonra herşey!) — imkânlarını müjdeliyen “ötesi”, “dalma ötemi” işti- yakı Yaşanan dakikanın realitesinde bir an bile düraklıyamıyan bir saat yakkam gibi ruhu iki sonsuzluğun ü- hamları içinde. Öteki dünyaya bakan entellektüei gözleri, — anlıyan ruhları — garip ve korkünç . ihtiraslar içinde kıvranan mahlükların erdikleri söylenemez h kikatleri, — ispirtizma / ve manyetli manın müstehzi itiraflarını, — zaman ölçüsünden kaçan vakınları, — eski lerin, kendilerini okutturmuyan. mir ciltli kitaplarında saklı hakikatlı Ti — toprak altındaki hiçliği anlatan Tösimlerle, zekânın hudutlarında söyle nen garkıları, — nesillerin - encamını taşıyan binaların — vıkılmasını, — rü- hün gizli ve münzevi hayatını okgıyan gekorlarla manzaraları, — Bütün bu hakikatten daha — hakiki — tahteşiiur Meyvalarını, şilr ve hikâye şekline no- karken, sarsılmaz şuurunun bütün im- könlarını, en aydınlık bir gekiide kul Janiyor. Ligela, Mürelin, Börünice hi- yelerinde ruhün beden Üzerindeki hâkimiyetini ve onu hayat ile ölüm arasında tutmasını tasvir ediyor. Ri- yazl muhakemenin Sert duvarının üte- sindeki vakıaları şuurunun berrakliği içine getirebiliyor. Kahramanı Rode rik Üshes 'ninki gibi. “tahtının üzerin: de sallanmakta olan vivi zekâi,, bü- tün karanlıkları ayaınlığa kavuşturu: yor. Şuuraltırın bütün ilhamlarını, ze- kâsının aldanmaz süzgecinden — geçi- rirken, geriden ileriye ve ileriden ge- riye tahlil usüllerini kullanıyor. Niha- yet “Tertip Felsefesi, isimli yazısın. ir örneği 'karga,, sının doğuşunu ve tekâmülünü zekânın öl- güleri ile tahlil ediyor. Ve Baudelaire'- €“edebiyat Kahramanlarının en büyü- Kü" dedirtiyor. Zekâ işiğinin aydin- Jattıı avdın güiri müjdeliyor. Şairi, saf ve şaşkın çocuk olmaktan kurta- myor. Baudelaire, en buhranlı saman: larında, bir dua eder gibi onun işmini sayıklıyor. Rimbaud, aydınlık hayal- derinin mahsulü, — kesif ve kusursüz gilr örneklerini verebiliyor. N&o pri- tunliste akrabası Nerval' gizli ilimlerin muammalı düsturlarından, değiştirile- mez bir. bütünlüğe malik, müzikal misiralar yaratıyor. İnce ve hakim Mallarm& onun için “mutlak edebi vâkıa” sözünü kullanıyor. E. Poe mâküz talinine rağmen, dün- yada eşine az rastlanan aydınlık bir ereri yaratmış oluyor. Bir taraftan da Zabıta hikâyeleri yazmaya/ başlıyor. Bir aaat makinesi gibi işliyen mu- hakemesi en karışık vakaları aydın- Jatıyor. Dünya edebiyatı için — zabita rumanlarının temeli atılıyor. E. Poe yaşamak zorunda kaldığı na- ipsiz hayatında, herşeyi bilerek, hep- Sini karşıdan Ve apaydın - görerek, kendi hayallerinden yeni bir Alem y ratıyor. Orada, istediği gibi yabancı, istediği kedar yalnız ve kayatsız yaş yor. İlk defa 1830 de Rusyada, sonra İtalyada tercüme olunan Poe'nun ese- rini Fransız rasyonalızmi, dünya ede- biyatında işgal edeveği mahalle yer- leştiriyor. — D€cartes'in — memleketine Aydın gilri E. Poe aşılıyor. Onün elin- de glir, aalında kıymetli bir mücevhe- Fin en yi işlenmiş bir nümünesi olu- 'Son harbin korkunç - realitesi altın- dH ezilmiş olan buguükü Insanın ede- Ulyat ve sanattan — beklediği. teselli, kayalin hakikati unutturan icatların. da, ve duygüları oyalandıran abatrait şekillerde. Zamanında bile az anlaşılan phem Nerval, en xengin iç âlemi rinin münzevi şalri Rülke bügün ye- 'niden keşfediliyorlar. Edgar Poe'nun eseri, kuru mühake- menin çevirdiği duvarları zorlamış ve açmış insan kaderidir. Ve bu insanın Tuhünü teğkil eden menşur da ebedi- yet aşığı Unsurlarına ayrılarak akset mektedir. Bir. sen muntazaman çıkmakta bulunan bu musiki der- Kisinin 12 nci sayımı zarif bir ka- pak içinde ve bol resimli olarak intişar etmiştir. Cemal Reşit Rey, Nadir Nadi, Handan — Emiroğlu, Seyfettin Çürüksulu, AfIf Tektas, Burhan Arpad, Remzi / Çetindaği Fahri Pirinççloğlu ve Aziz Çöl'ün telif ve tercüme değerli yazılarını İhtiva eden Filârmoni'yi bütün sa- 'nat dostlarına tavsiye ederiz.