8 Ağustos Kalp dramları: No: 5... Idam! Ümidsiz aşkının hatırası bir kadının kalbinde ebediyen kalsın diye kendini işkenceye teslim eden adamın ölümü... Alaca karanlık söndü. Gece iştirdiler. ordu rp zaferin dn yar a olduğun orlardı. Bir iğ boğazına yerleş- mi ii mum parçası, han- e zaif ve titrek bir iyor ve sırasiyle, m z u 5 7 2, 5 > £ 8 F. » ha parlak süngüsünü (o parıldatı- vi meden, on b zabit li istif edildiler. Yer o kadar dardı ki bunların beşi için bile uzanacak yer buluna- mazdı burada. Gece karanlığında ni esir «yasmala, 5 altıncı. üni- forması p: oz ve kan vi Hleriyle Körli i N Yarası o müthiş bir istirap veriyor ola boğazından, çıkıyordu. Bununla beraber hasta bakı- cıların sedyesini Ayakta İm tercih ye kaybettiği kan işaretiyle izini ük k | mümkün ol- a sö) Ilk dme kimse onu tanıya- Dn fakat cıbz alev yüzünü tenvii iği zaman, esirler ara- Hilda uzun bir fısıltı yükseldi. Herman, yahud anıyla şeamet var. Mesel düello mu sleek b hepi son dere- e lâkaydi ile kei doklrdr 5 kime bancasını gö- kalleş a dil fırlıyor ve has- mini “tam led ibi izbe eya ünün üzerinden vu- Mi bir aşk macerasına mi atılacaktı? A; lık, ayni göze görünür Jâkay- dilik, > Gidiniz, e ol Zaten “ her hususta herşey Bain e Lui tarafından erişilmez bir cennet gibi telâkki edilen yıkım devrine gelmişken, onu di; ebediyyen ezilmiş ( sandıkları dakikada, felâketten mucize ibi kur herzamandan daha debdebeli bir halde, su- yun yüzüne çıkardı. Fredrik Herman kurşuna dizilirken Gerçi onun kadar sarfeden, onun kadar borçlanan başka e da yok değildi. Fa- kat hiçbirisi onun kadar fütur- suzluk, onun kudretli bir mukavemet gösti teremezdi. On nun yoktu. Ki nun rü- mesini, giyinmesini, selâm vi masını bilmezdi. Sözlerini dai imi bir ei el Fal onda ahlâkti Hele aknenin haddi e sabı yoktu. n beş katılar. esirgeni esir e daha sı- ar tarafından eğ mantolarını bir köşe- a hazırlanan sedye üzerine Fre- derik Herman çöküverdi. Bir miti ile kurşunu sol kolunu a. ve ikinci bir zi al ayinda yine ir SE kapanmış 7 görüldü. Herkes pek biliyordu ki n ii ıstı rab veren bu Zira Ya ka akta durmağa mah küm olan adamları ele cek birşey yoktu, Ancak, giden ve gelen nöbetcilerin ölçülü adımları, yahud dışarda bir at kişnemesi, bir trampet güm- bürtüsü, ii boruzanın işareti, karakolları il, ve ii a eğişik sürüler Yi Mi Tedi. ip galibler tarafından kadar, cini Gidi dö yoktu, Şak beraber şi eileçe k olan bu yaralı Eş , zum görülmemişti. mezi Hangi r. etrafın- dan birbirine karışan sesler geldi. Zemine çarpan e ölçülü gürültüsüne ka- boğuk ii Slleriz altı çeh- Ni ışığı li hükmünü okudu: “Bur. netle süçlu esirden on li ida oz — raki ve e e hapsedilecek: ve diğer dördü, ii ilk ln ak vd kurşuna dizilecektir.. Bu tefrik kur'a yolile yapılacak ve ükmün kı- raetini müteakip, hemen çeki- lecektir. Hiçbir fısıltı duyulmadı ve bu kur'a da, işbu hi her biri, belki de idama küm dört kişiden biri olacağını düşünen bu adam- yüzlerinde hiçbir ada Ki b bii olması, zar Ki ölüme karar ve- rilmesi bütün vermiyordu ri o kadar inlemişlerdi ki, m ei ai by kaybet: lirdi. $ ER Üzerlerine “ hapis ,, kelimesi yazılan oniki ki li diğer sü kâgıt katla- arak Her âsi kendi ii vk ken bir zabit kâğıdı elinden g alıyor, açıyor ve tesa n ei > yüksek sesle ilân edi eç ki önünden geçiyorlardı. He biri kendi payını alıyordu. En ta- katsız, en mecalsiz olanlar bile, vaktile Hindenborgun ellerind. e olma- aral çağrı hs verecek ai dığına artık emin olabilirdi, zira ıstırabı army ve sıkı Selen iç bir humma raşesi titreti kd ur, Gi memur zabit ona rümeğe davr: ie tereddüt ee zi almaksızın kısmet sepe' andı, fa- meşüm iyim bizzat çekmek cesaretini gösterdi. Uzun bir ai ital kalmış yırtıcı bir hayvan gibi, en kudretli günlerin esil ve'azimkâr çeh- resini celladına öter isti- yordu. Onun tezkeresinde “Hapis,, kelimesi vardı. Şu haller eri sökerken kurşun yağm tında can vermiyecekti. mi larında sevinçli bir alev par- Tadı, fakat ayni saniyede sönü- 4 6 rdi. Bunu takib eden Tie üç âsi de, ayni suretle KA sine mahkümiyetl böler çektiler, Ea çağırılan de Von Si ei muharebe- den 0- meran; ii bir Ezidi ve bütün esirler içinde 9 o Frederik Kğ tek sö; söylememi; Bu iki ölüm; bu iki silâh birbirinden (nefret sere Ayni ideal her ikisini m bayrağı altında bir- eşi, a ne Üç gün- ne tehlükeler, imdi omuz omuza N ktikleri müşte- rek ıstırab imtihan onların ni kalbini birbirine İL mamıştı. Bu kin herkesin malumu idi. Fakat sebebini kimse bilmi- - pi 8 gs op SE yet ışığı Lak rl bu ba- kışı da sön k için biran yetti. Mep İz başı çevrildi ve eğildi, ve Otto ven ant neda- metin verdiği ıstırabları ... Hiç şüphesiz, “herşeyi yakan,, de- nilen Fredrik Herman bu da- ikada kendi keneinden nefret ediyor ve ai müthiş bir fe- lâket karşısında içinde sevinç duyduğundan dolayı el Yaşayacakları şu son kısa gece içinde zaten caniler gibi m çil ayrı bir hangara yerleştiril- diler. Mu! uhafaz; z alda ça rülmel ik üzere iken, O dei bir dakika Ör yn rik Hermana işaretle onu bir köşeye çekti ve şu sözleri söyledi : — Rakib idik, az Madem işiniz, ölümümü artık a ki siz ona ne edeceğini takdir edeceksiniz... Heyhat, belki de bu habere . mukavemet edecek kuvveti bu- lamıyac caktır. Onu atli bel- i hâlâ » Ha- yatlan ne kadar hudutsuz bir teessürle iel ve onu ve aba göremiyeceğim için kadar ıstırab çektiğimi iler ten daha iyi yi siz ona söylüye- bileceksini: İşte o vakıt, iki adamı uzak- af ve be- ibtilâçlı bir hıçkırıkla sarsıldı- ğını gördüler. Simdiden ölüm an nefes alır gibi sayılan bu zavallınin ricasına hangi a Em d kalabilirdi? Bir taş e bundan rikkate gelirdi. Bern bera- ber, ele avuca maz Frede- a u bu sa iğ kesti, Otto von Brantı kapıya sürük- ve zavallı bir vaad, hattâ bir ümid gölgesine kavuşma- dan kayi da. aliin dığı on ii ee hik kire haz cekleri hakkında en arar verileceği bildirildi. Bunu takib eden süküt içinde, ku. mandan ilâve etti: V bir le şim- diden bir izahat vermek veya bir ricada bul k en biriniz varsa hemen ortaya çık- sın, zira büküm derhal tatbik edilecektir. Bii adam kımıldadı, dik- tatörün mümassili önüne çı Bu a« ri andı. — Beni: ricam var, ku- Mani e i — Me Fakat burada de- ie Sizinle benim Me .. tiraz kumandanı bir saniye şa- sırttı... Neden bu kadar israra lüzum en 2. Fredrik anın yüzünü süzdü. Şüpheli bir bal bakışla onu ihata ettı, Bu şahsın e ve “herşeyi dear iliş bir lir bir tuzaktan, suikasttan, bii cinayetten çekinmiyeceğine va- k merakını sezdi. — Neolu r, kuman, ben si- lâhsız, fazla ral da yaralı ir esirim. Kanlar içinde sarkan sol olunun yarasını gösterdi: — Bend en. korkulamaz. Sizi nasıl öldür. Bunu söylerken dudaklarında alaylı bir tebessüm belirdi: — Hi kinm. bana inanabilirsiniz. Zabit hâlâ tereddüd ettiği eki, Aİ İsterseniz baş uhafaza ediniz. Yeter ki, bu- bulunan benim silâh ar- kadaşlrmdan MN muha- e hazır olma: a hiç rai onun düşman tarafına geçeceğini ” yahud kllkar nelte bulunmak istediğini si zeltiler. Frederik bir ift endişeli ışm üzerine dikildiğini hissetti, Bir sözle tereddütleri ii etti: — Bu defa da söz söyliyen Adamdır.. asker, esir ği Hus si adam. ih ai? — Bu ir lak kik Sahife 7? ricanızı kabul ediyorum, çıka- Frederik Herman iki muha- fız arasında kapıdan geçti. Bunu takip eden dakikalar b hâdise Sane fikirler bir uğultu linde yüksel m Kimse ii my ki bu hâdise ile bir ai vel, Otto von Brante bal v esrarlı bir istirha inde am “Herşeyi yakanla,, ki r an mülâkatı arasında bir mü- nasebet vardı... Fakat nasıl bir münasebet? Nasıl bir rabıta? i Otto von Bran ol derece kıymetli iken, anu kaybetmek dakikarı gelince endinde tam bir tevekkül bulmuştu. Rakibi Frederik Hermanın İanacağı meza- rn kenarında, unutulamıyacak gayz kalır mı? Bununla beraber, bu on kadı kadın- dan öğrenmişti ve bu kadının kı lan Otto von Brant şafakla beraber cellâtların kur- bi altında can verecekti, Bu sırada, Fredrik Hermanın gaybubeti devam ediyor, böcre kadar endişeli mera- kını arttırıyordu. Birdenbire kapı açıldı ve Fredrik-Herman bir gez ibi sessiz ve esrarengiz, içeri girdi. Herm, in Suraklağı ve si da ia Kapıyı yarı açık bı- rakmıştı ve ufuklarda büyük manzaraya dalmış gibi Du gözleri bir daha bu manzara Ne düşünüyordu?. Son ları birbiri ardınca çalan güzel Otto von Brantı mı ? Birka; dakikaya isi kurşuna a ee i Kendisini m bırakan kadini >: ON ge DE SE düşünüyor aralık Sigvard von Ay- ntın arka- onu bu derece çok seviyorsunuz? hareketiyle veya hi ii hayretle e beklene- bilir: yle olmadı. Uzak manı gözlerini ayırmadı. Fredrik Herman kendi fikirle- rine cevap veriyormuş gibi söy- iş y onu sı B ların benim - için — Omu? Onun dünyada yalnız bir fikri vardır. Sadece adam yeri Gi sayesinde Bu badnn m irk ee ardığı 10 w d Sude ei iniz al