27 Haziran 1954 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 4

27 Haziran 1954 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yem Fransız kabinesini kur- mMağa memur edilen M. Mendös France mecliste şimdi- ye kadar görülmemiş — büyük bir çoğunlukla itimat reyi aldı Ve kabinesini teşkil ederek işe başladı. Yeni Başbakanın bu kadar büyük itimat oyu alması açık ve kat'i taahhütlerde bu- lunmasının neticesidir. Taah- hütler dörttür; 1 — Hindiçini meselesini dört hafta zarfında halletmek. Bağbakan Fransanın şeref ve haysiyeti korunacağını, Uzak- doğudan çekilmenin bahis mev zuu olmadığını, fakat bir anlaş- manın mümkün olduğunu ileri sürmüştür.Tahmin edildiğine gö re anlaşma, Hindiçin!'yi teşkil eden üç hükümetten Laos ve Kambaç'un bugünkü hudutları- nın muhafazası ve Vietnam'ın komünistlerle taksimi şeklinde olacaktır. Fransız meclisindeki komünist partisinin yeni Baş” bakana güven oyu —vermesine bakılarak bu yolda bir anlaş- ma mümkün görülüyor. 2 — İktısadi ve mall kalkın- ma. Kabine bu hususlara dair e- sazlı teklifler getireceğini söy” lüyor. Fransada esasen — mall bir kalkınma vardır. Paranın kıymeti bir senedenberi düşme Fransız Meclisi toplantı halinde Yeni Fransız kabinesi muvaffak olacak mı? Başlangıç çok iyidir ve ilerisi için büyük ümitler vermektedir. miş, bilâkis artmıştir. Bu hu- susta büyük hizmeti — görülen Maliye ve İktısat Bakanı Edgar Faure yeni kabinede de ayni mevkiü muhafaza — etmektedir. Bakanın, iyi bir maliyeci olan yeni Başbakanla birlikte daha tesirli plânlar hazırlayacağı ü- mit ediliyor. * 3 — Avrupa müdafaa birliği. Kabine bu hususta bir anlaş- maya varmağa çalışacaktır. Fransızlar bu meselede ikiye ayrılmışlardır. Bir kısmı, Al- manyanın da gireceği böyle bir birliğe taraftar değildir, — bir Alman ordusu bulunmasını is- temiyor. Bir kısmı ise «Ergeç bir Alman ordusu kurulacaktır. Bunu gözönünde tutarak şimdi den köntrol altında bir ordu teşkili muvafıktır.» diyor. Yeni Başbakanın ikisi ortası bir va- ziyet alarak iki tarafı birbirine yaklaştırmağa çalışacağı anla" şılıyor. Tahmin edildiğine gö- Ye anlaşma Alman ordusunun kontrolü hakkında bazı kayıt- lar konması şeklinde olacaktır. 4 — Tunüs ve Fas meselele- rinin halli, Şimall Afrika Fransanın ba- şına bir dert olmuştur. Tunus ve Fas'ta hâdiseler birbirini ta- kip ediyor. Şiddet siyaseti şim- diye kadar hiç bir netice ver- 4 Te gTe eRer ae GENÇ YILDIZ VE ANNESİ — Bir çok mürzikli filmlerde zevk- le seyrettiğimiz genç Debbio Reynolds, Stüdyoda kendisini ziya- Tete gelen genç annesinin göğsüne çiçek takıyor... İ eli l »m—'ı d, Ç HANGİSİNİNKİ DAHA BÜYÜK? — M. G, M. Artistlerinden Ketnan Wynn ile Howard Keel, California'nın Hemet Gölü'nde tuttukları balıkların boyunu mukayese ediyorlar... Bu iki artist gölü çevreleyen tahiat dekorun un ortasında «Amansız Takip» adlı bir macera filmi çevirmektedirler VATAN 27 - 6& - 1964 —— Tunus da, Fas da müstakildir. Fransa bu iki memleketin istiklâline — riayet edeceğini, geniş ıslahat yapıla- cağını şimdiye kadar birkaç de> fa vadetmiştir. Fakat bu yaad- ler tutulmamıştır. Yeni Başba- kan: «Gerek Fas'a, gerek Tu- nus'a kendilerini idare etmele- rini temin edeceğimizi vadet- tik. Bu vaadimizi tutacağız, ya- rım kalmış görüşmelere dunmL edeceğiz.» diyor. Fransa ile Fas ve Tunus mil- liyetçileri arasında evvelce gö- rüşmelere başlanmıştı. Fakat milliyetçilerin istiklâllerine hür met edilmesinde ısrar etmeler! üzerine görüşmeler kesilmişti O zamandanbri vaziyet gittikçe kötüleşti. Bu defa yapılacak gö rüşmelerin iyi bir netice verme si küvvetle ümit ediliyor. Memiştir. eni kabinede, De Gaulle'cü- lerden başlayarak sosya. listlere kadar her fırkaya men* sup tanınmış şahsiyetler var- | dir. Kabineye yalnız müfrit sağ cilar, sosyalisfler Ve knmüı—ıist-ı ler girmemişlerdir. Maamafih | bunlar'da müsait vaziyet almış- | lardır, Laniel kabinesinde Bakanlar arasında esas meselelerde, bü- yük fikir ayrılıkları vardı. Me- selâ Hindiçin!i'de, Kuzey Afri- kada takip edilecek siyaset hak kında Bakanlar başka türlü dü şünüyorlardı. Bugünkü kabine daha mütecanistir, esasta fikir birliği temin edilmiştir, Laniel kabinesinin bellibaşlı şahsıyetlerinden biri olan Mit- terand birkaç ay evvel Hindiçi. ni ve Kuzey Afrikada tutulacak yol hakkında diğer Bakanlar. la anlaşamadığından istifa et- mek zorunda kalmıştı. Eski Ba- kanlardan büyük bir kısmi «Fransız birliği» nin korunma. Sını istiyordu. Mitterand ise «Fransız Birliği» nin uydurma bir tâbirden ibaret olduğunu söylüyor. Hindiçini'deki hükü- metlerin, hattâ Fas Ve Tunu- sün dominyon haline getirilme si esasını müdafaa ediyordu. Frınııı birliği 1946 anayasa- sıyle tesis edilmiştir. He- def eşit haklara malik 110 mil. yon insandan mürekkep — bir | PAZARDAN PAZARA | çörreceAcAAAAAdA Birlıaç gündenberi İstanbul- da bir şeker sıkıntısı var. Bakkallarda, toz şekerden son ra kesme şe- ker de hulu- namıyor, Şe- ker şirketi el- de bol mik- tarda mal mev cut olduğunu, fakat İstanbhu- la getirtmek için vağon te* darikinde güçlük çekildiğini bildirmişti. Devlet Demiryolla rı buna istenildiği kadar vagon tahsis edilebileceği cevabını vermişti, Aradan hayli zaman geçti, vaziyette değişiklik ol- madı. Kim haklıdır, bilmiyoruz. Bildiğimiz birşey varsa piya- sada şeker bulunamamasının halk tarafından hiç de iyi kar- lanmadığıdır. Halkımızda şeke- re karşı haklı bir hassasiyet vardır. Bunun sebebi vakit va- kit şekersizlikten büyük sıkın- ti çekilmiş olmasıdır. Birinci Dünya Harbi esna- sında şeker tamamiıyle orta- dan çekilmiş, okkası 600 ku- ruştan satılmağa başlanmıştı. 500 kuruş o zamana göre müt hiş bir rakamdı; bugünün 50 Mrası dgemekti, Şeker hemen her tarafta başlıca konuşma mevzuu idi. Meclisi Mebusan- da bile, bilhassa Arap mebus- lar, «Avusturyadan şeker ge- lecek mi?. diye hükümetten mütemadiyen sualler sorarlar- dı. Harp bittikten sonra dışarı- dan bol ve ucüz şeker gelme- ğe bhaşladı. Her tarafta şekere hücum oldu. Tatlıcılar, şeker- lemeci dükkânları birdenbire çoğaldı. Iıtilılâl Harbi zaferle neticele- nince memlekette şeker sa- nayil kurulmasına teşehbüs edildi; birbi- rini mütea- kıp dört şe- ker fahrikası açıldı. Bun- ların istihsa- li, geker İh- tiya cı mı zin büyük bir kısmını kar- şılıyordu, Şekerin perakende fiyatı 27 kuruşa düşmüştü. İkinci Dünya Harbi yeni bir güçlük doğmasına sebep oldu. Taşıma güçlüğü yüzünden ha- riçten şeker gelemiyordu; — İç istihsal de ihtiyaca yetmiyor- du, Bunün neticesi olarak 1942 de hükümet şeker fiyatı- nı 500 kuruşa çıkardı. — «Bu, memnu fiyattır, ancak zengin- ler şeker yiyebilecektir. Paha- lt sattığımız gekerden elimize 250 milyon lira kadar fazla pa ra geçecektir. Bununla mem- lekette sınal kalkınmayı sağ- layacağız.» deniliyordu. Hesabın ne kadar yanlış ol- duğu çok geçmeden anlaşıldı. Zenginlerin evlerinde esasen stok edilmiş şeker vardı. Bun- lar pahalı fiyatla şeker alma- ğa yanaşmadılar. Ortahlliler Ve fakirler de alamayınca sa- tış tamamen durdu, hükümet şeker fiyatını yarı yarıya İn- dirdi, blok teşkil etmekti. Eski «Fran siz İmparatorluğu» tâbiri çok sömürgeci görülmüş ve değiş- tirilmişti. Fransız birliği *«me- deniyetleri geliştirmek, refahla rını arttırmak, güvenliklerini temin etmek için kaynaklarını Tozdan sonra kesme de bulunamıyor — Birinci esnasında şeker — Yeni fabrikalarımız — meğer sancatmış | ; $ Dünya Harbi esnasında, ; Dilencilik de Sekere hücum?! aat R ll ü | İkinci Dünya Harbi ZscsceLALALARARAAU sesevecAAAAAAA? Yazan: E.T. İşin garibi çeker fiyatının artacağını hükümetin az evvel tekzip etmiş olmasıdır. Bu tek zibe rağmen fiyatın arttırılma sı emniyeti azaltmıştı. Demokrıt Parti iş başına gel dikten sonra şeker fiya- tında indirme yaptı. Diğer ta- raften birbiri- ni mütecakıp şeker fabrika ları kurulma sına — başlan- dı. Bü süret- le şeker sıkın tısı diye bir sşey kalmadı. Şeker — istih- sali gerçi artmıştı, fakat gar- fiyat da o nisbette arttığın- dan yeniden şeker darlığı baş- ladı, Eskiden köylü şeker nedir bilmezdi, şeker ihiyacını pek- mez, bulama |le temin etmeğe çalışırdı. Şimdi köylü de şeker yiyor. Bu, tabil memnun olu- nacak bir şeydir, Bugünkü şeker darlığına ge- Pince, bunun kısa bir zaman sonra sona ereceği muhakkak tır. Şeker stokları tükenmiş değildir. Fabrikalar da temmu zun ortalarından itibaren çalış mağa başlayacaktır. Bu yıl iki yeni fabrika daha İstihsalde bulunacağından çok geçmeden şeker bollağacak, ingaatı hızla ilerliyen diğer fahrikalar da tamamlanınca elimizde ihtiyaç tan fazla mal bulunacaktır. Bu nun İçin telâş etmeyelim, mey va mevsiminden faydalanarak seker sarfiyatını kısa bir müd det azaltalım. DİLENCİLİK DE MEĞER SANATMIŞ! Gnıeteler yazdı: İzmirde Hü- seyin adında hiri dilenir- ken yakalanmış, Hüseyin ev- velâ iş güç sahibi imiş, Karısıyle kav Ka edince kız miış, — kalkıp İzmire — git- miş. İzmirde ne yapacağı- nı düşünür- ken — edilen- cilik sanatı» nı çok kârlı bul- muş ve bu «sanat» a başlamış. Günde 15 - 20 lira kazanıyor- muş. Yakalandığı zaman Üüs- tünde birkaç yüz lira bulun- ması - dilenciliğin hakikaten kârlı bir iş olduğunu gösteri- yor! Hüseyinin dilenciliği ma- rangozluk, demircilik gibi bir sanat sayması çok gariptir. Çin müstesna, dünyanın hiç bir tarafında dilencilik sanat sayılmaz ve sağlam insanların dilenmesine müsaade edilmez. Yalnız Çin'de diltenellik bir sanattır, Dilencilerin loncala- Y teşkilâtı vardır. Bunlar hü- kümet tarafından tanınmıştır. Dilencilik bizde de yasaktır. Fakat buna rağmen sağlam a- damların hiç sıkılmadan gilen dikleri görülmektedir. Dilen- ciliği «sanat» olmaktan çıkar- malıyız, Bu, hükümet kadar fertlere de düşen bir vazife- dir. ve çalışmalarını bir araya geti. ren» milletlerden mürekkep 0- lacaktı. Bu milletler Vemy’dı1 toplanacak mecliste temsil edi- | lecekti. | Birlikte anavatan toprakların | dan başka mülki takslmatı ly'î ni olan ve İç İşleri Bakanlığına | bağlı bulunan denizaşırı depart | manlar (Cezayir, Antiller — ve | saire) mahalli meeclisleri, Fran. | siz parlâmentosunda mebusları | bulunan ve husust bir Bakan- | hğa bağlı olan denizaşırı top- | raklar (Batl Afrika, Üstüva Af rikası, Doğu, Kamertn toprak- ları ve saire), Diş İşleri Bakan hğiyle münasebeltte — bulunan Fax, Tunus, nihayet Hindiçini. deki Laos, Kamhoöç, Vietnam vardır, Birbirinden bu kadar ayrı milletlerin görüşlerini bir- leştirmek pek güç, âdeta im- kânsızdır. Birlik asamblesi bütün — bu milletlerin mümessillerinin ana vatan mümessilleriyle birleşip görüşebilmeleri için teşkil edil mişti. Fakat Fransızlar, imti- yazlarını elden kaçırmamak i- çin, asambleye pek az salâhiyet verdiler; meclis bu sebeple iş Zöremedi. Hulâsa *Fransız Birliği» söz- den ibaret kalmış. esaslı bir müessese olmamıştır. Yeni ka- binenin bunu da ele alacağı ve yeni bazı teşkilât kurmak yo- luna gireceği tahmin ediliyor. VE, Korkut SUN'İ ÇORAPLAR — Hollywood Stüdyoları, iktisat maksadiy- le, bilhassa Revü filmlerinde kadın artistlere çarııı ıuydlr— —i2d— ürk - Rus münasebetlerinin gecirmiş olduğu safhalar Sovyet hariciye komiserliğinde İngiliz heyeti reisi Hudson, Çiçerin ve ben üçlü bir mülâkat yapmıştık. Çiçerin Mmütareke teklif ediyorelu. rine, dâvamızın dünyaca malüm ve kararlarımızın misakı millide mevcut e SOVYET HARİCİYESİNİN TEKLİFİNİ DERHAL REDDETMİŞTİM rotokol müdürünün getirdiği teklifi dikkat ve sükünet- le dinledikten sonra şu cevabi verdim: — Mensup olduğum Türk milleti, birçok harplerden yor- gün ve zayıf çıkmış olmasına rağmen İstiklâl ve hürriyetin- den hiç birşey feda etmemek için silâha sarıldığı bir zaman- da nasıl olur da milli iddiala- rımızi Ve İstiklâlimizi — bülün emperyalist ve kapitalist bir âleme karşı tanımış olan dos- tumuz Sovyet Rusya hükümeti harici memleket İmtiyazların- dan en mühimini bizden geriye almak isteyebilir? Böyle bir teklifi getirmemiş olduğunuzu farzediyorum. Bu hususta bana başka birşey ylemeyiniz. ve sormyanız. Çünkü size verile- cek başka Cevabım yoktur, Bu kat'i red cevabı karşısın- da Protokol müdürü sustu ve teklifini tekrarlamadan gitti. Bu hâdiseden sonra, — vuku bulan mülâkatlarımızda Çiçerin bir vukuat olursa, Sovyet Rus- ya hükümetinin bundan mes'ül olamıyacağını birkaç defa tek. rarlamışsa da, mevzuu değiştir- miş ve kendisine bir cevap ver memiştim, İNGİLİZ TİCARET HEYETİ REİSİ İLE MÜLÂKAT TEKLİFİNİ NİÇİN KABUL ETMİŞTİM? ngiliz ticaret heyeti Moskova- ya muvasalat ettikten sonra, Çiçerin onlara bir jest yapmak şti. Bu jestin mahiyeti şu : Sovyet hükümetinin bizi İngiliz emperyalizmine kar gı harbe sevketmediğini ispat için iki tarafa bir mütareke ak- dini teklif edecek ve mutavas- sıtlık vazilesini üzerine alacak tı. Bu suretle, İngiliz heyetine, Günün yazısı: Yabancı radylarda Program nasıl Hazırlanır? (Başt 2 incide) dururlar, Türkiye radyolarındaki Türk musikisi programlarında umu- mi bir keşmekeş hüküm sürer- ken, İstanbul Radyosunun batı musikisi programları, Türk din leyicilerini lâyıkiyle tatmin e- diyor. Bunun sehebi, bu alan- da eser ve sanatkâr seçiminde mütehassıs bir elin rol oyta- masıdır. Yabancı radyolarda da vazi- yet böyledir. Musiki proğram- ları bir nevi (tek seçici) duru- munda olan, bir musiki müte- hassısı iİle onun birkaç yardım- cısının elindedir; bunlar mem- Jeketin en değerli sanatkârları- nı, en Müsajit saatlerde radyo programlarına koyarlar, halkın musiki zevkini ve ihtiyacını mükemmel surette karşılarlar. Hıîbukı, sözlü yayınlar, hiç de böyle idare edilemez, haberler; konferanslar Ve kö- nuşmalar; piyesler -- skeçler, dışarıdan nakiller; stüdyo için. de veya dışarıda yapılan röpar: tajlar, bollibaşlı sözlü — yayın nevileridir. Bunların her biri ayrı birer programcılık ihtısas kolu teşkil eder. Bundan başka sözlü yayınların muhtevasını teşkil eden fikirler ve bunla- vın takdim şekli de çeşitli alan larda bilgi, ihtisas ve tecrübe” ye mütevakkıfltır, Sözü uzatma mak için bu nevilerden ya'nız birisi üzerinde biraz duralım. Fırsat düşerse, diğer sözlü ral. yo yayınlarından da ileride bahsederiz. Konferanslar ve konuşmalar: Radyo yayınlarının en ziyade dedikoduyu ve tenkitleri celbe- den nevileridir. Dünyanın her yerinde radyo konferansları ve konuşmaları, umumi — alâkayı toplar, hattâ mizah vesilesi teş kil eder, Radyo maruleıı. ten, mekten vazgeçmektedirler. Anmler, çorap yeıını, bacak koyu renk bir boya kıklı da bu usulü tatbike lnılımıılınlır. Resimde M. G. M. yıldız l inden Greg — Sherwood'u çorapı İarını gösterir ken görüyorsunuz. 1 beyaz per dede hiç farkedilmemektedir. lır gok Amerikan kadınları so- «Sun'i kitlere tebe az mu hatap olmak ve dinleyicilerini kabil olduğu kadar memnun edebilmek için şöyle bir çareye başvururlar: Her prozram devresinde ne —- — -.» olduğunu tekrarladım. Rus Soövyet hükümetinin hiç bir zaman İngiliz menfaatleri- ne muhalif hiç bir Milleti har- be sürüklemediğini ve teşvik dahi etmediğini ispatla İngiliz- lere -karşı lüzumundan fazia bir cemilekârlık göstermeğe ça lışacaktı. Bu jestin içyüzünü daha iyi anlamak ve icap ederse hükü- metimin istikbaldeki noktaj ha zarının bir İngiliz memuru va> sıtasıyle İngiliz hükümetine ib lâğı için, Haritiye Komiseri Çi çerin nezdinde İngiliz ticaret heyeti reisi Mister Hudson'la yapılacak olan mülâkat teklifi- ni kabul etmiştim. HAKLI DÂVAMIZ DÜNYACA MALÜMDUR u mülâkatımız 25 ağustosta Çiçerinin huzuriyle Hari- ciye Komiserliğinde — olmuştu. Çiçerin konuşmaları kısa bir hitabe ile açarak şöyle demiş- ti: — Bugün herşeyden evvel mülletler sulha kavuşmak isti- yorlar. Bu da en tabii hakların dandır. Eğer Rusya Hariciye Komiserliğinde böyle — hayırlı bir neticenin elde edilmesine muvaffak olursşam, kendimi bah tiyar addedeceğim. Her iki ta- rafa teklif edeceğim şey, el- yevm bulundukları — hatlarda mütarekeyi kabul edip hemen sulh müzakerelerine başlamak olacaktır, Çiçerin bana dönerek sözle- rine şunları da ilâve etmişti: — Bir dâva ne kadar haklı olursa olsun, bir defada elde edilemezse, iki kısma ayırarak ikinci dela tamamını elde et- meğe çalışmalıdır. Esasen biz de, kapitalizme —karşı olan WBTT Bi 'e dâyalarımızı değil ikiye, birkaç kısma ayırmağa mecbur olduk. Türk dostlarımıza bu hal tarzı ni tavsiye ederim. Bundan sonra aramızda şu I TİYATROLAR —I * ŞEHİR TİYATROSU BAHAR ve ÇİÇER BAYRAMI TEMSİLLERİ — FPerşembe, Cuma, Cumartest, Pazar Gülhane Parkında, BİR YAZ GE- CESİ RÜYASI — Komedi. Yazan Shakespeare, Türkçesli Şükrü Er- den. Tel; 24888. * APOLLO SİRKİ — Her gün 1645 matihne, 2115 suare, Cumartesi ve Pazar hariç her gün aaat 17.20 da tenxilâth balk matineleri, I SİNEMALAR BEYOĞLU CİHETİ * ALKAZAR:; Tel, 425682 — Pran ga Kaçağı ve Metresi — Korsanlar Bavaşı. * AR: Tel. 44904 — İnsanlık Bu- çu — Hürriyat Kahramanı, * ATLAS: Tel, 40835 — Cozayir Casusu — Şam Hirsızi, 84505 * İNCİ: Te — Seytana Sampiyonu — Kanlı İhtilâl, gibi konferans — ve komıımı mevzularının — yayınlanacağı, radyo idaresince » daha doğ- rüsü radyo istişare heyetince - kararlaştırılır. Bu — konularda mütehassıs ve üstad olarak ta- ninan 3, 5 veya 7 zattan müte- şekkil bir yayın komitesi ku* rulur. Bu komiteye, radyo ida resinin bir program — uzmanı katılır. Komite; konferans mev zularını, mevzuun hangi sevi” yeye göre hazırlanacağını — ve konferansların hepsinin — ayni zat tarafından mı, yoksa ayrı ayrı kimseler tarafından mı yazılacağını tayin eder, Gene ayni komite, bir müddet sonra yazılan metinleri gözden geçi- tir, Hazırlayan zat veya zatlar, ne kadar büyük otorite olurlar $a olsunlar, metinlerde radyo ıhekniıg ve .din!c_vicı seviyesi ba gördüğü tâdil tavsiyeleri, mu- hakkak yerine getirilir. Böyle ce hazırlanan ve mütehassıs ko mitece tasvip olunan bir seri konuşmanın mikrofondan din- leyicilere takdimine sıra gelir. Bu defa konferanaçının mik- rofona çıkıp çıkmamasına, kon feransın şu veya bu saatte ya- yınlanmasına, konferans — için sözlü veya müzikli, yahut e- fektli bir fon yapılıp yapılma- h * LALE; Tgli, 43303 — Olımpuld Kendile- muhavere cereyan etti: Hudson — Sizlerle herhanfi siyasi bir meselenin mıh!k?"' sine salâhiyetim yoktur. Yall bana söylenecek sözlerinizi Bi tekliflerinizi aynen hüküme me iblâğ edebilirim, der Çiçerin — Demek ki, sö*w diklerimi aynen hükümetit tebliğ edebileceksiniz? gi Hudson — Bunu atzu etti niz takdirde derhal upırm Çiçerin — Çok memnun o rum, Ben — Benim, İngiliz hükııîr metine iblâğ edilecek hİf yeni teklifim yoktur. Dı"durı haklı ve dünyaca — malüm Dâvamız taksim edılemel dÜ halindedir. Şahsi kanaatime el lince, Türk Ve İngiliz mille lG arasında devam edebil ecuk bir düşmanlık tasavvur eti Ür rum, Yeter ki, İngiliz hük' Huğu tinin sebebiyet vermiş old ılar haksızlıklar ortadan kaldif bilsin. Hükümetimden dE zt mülâkat hakkında bir sali! almış değilim. 4 Çiçerin — Talimat ıl“"'.,— lüzum var mı? Müzaker€ "iv- zuu malüm, konuşulabilir. .b“l siyelerim sizce şayanı değil midir? be Ben — Tavsiyeleriniz !6 ip. — | nim ve ne de hükümetimi! Çeş — | lına gelmiş şeyler değııd"ı .ıı sen bizler, milletimizin k"l.u | haricinde konuşmağa ;ı'kl değiliz. Kararlarımız B Millimizde — mevycuttur. da V ü W kimse ihlâl edemez. Bund m,dı' *"; vamızın kabili inkısam ©! | ği sarih ve aşikârdır. gi D İngiliz: ticaret — heyeti , İ yi Mister Hudson bana ğılılâlhu V| rek, sözlerimi aynen İNEİ nll" kümetine iblâğ edip ed! ceğini sordu. — Sözlerimde yeni yok ki, onu iblâğ edeb""n" Cevabını verdim. Mülâ suretle mhayet( huı:ıuil.“, PPT * LÜKS: Tel, — 40980 Menekseler — Huduüt *W LA 40868 S b — Çilgin Kif. * BARAY: Tel. 41680 W Hardi Vergi Düsmani — 2 * SÜMER: Tel, 42651 Lekesi — Hürriyat KATMİĞ li #eBAN: Tel, 86792 — # yarı, Ve * TAKSİM: Tel. .,ııı ’d;' Kördeşler Polts Hafiyesi af * YILDIZ: Tel, 42847 yası — Altına Hücüm. ” .Ğ - İSTANBUL CİHE * ALEAMDAR: Tül tan Fadya'nın — Maci Yetimenin anını F * AZAK: T|1 0.“” Kurbanı — TÇ tmas Peşinde, i ,H * ÇEMBERLİTAŞ! of" Mukaddes Vazife — K ü YEN -cek radyo prourlm DJM onun mütehassiö dır, Galiba muBıl:lf" gl bulunuyoruz. lıklara, böyle :""”u / belere, semeresi sonra toplanabi 'l M zam vıylnlll'l luğu meydandad ' ların diğer n!V'" mek- bile ıııeı“' ;ndı’fj;ş dan yapılacak H! 4. içinde veya di ;;M' röportajlar içil, ıı,'. KU programlarında" daha nice öî""m dar çok del <e tenevvi l""ı'" pi | yın pmı)'atll"fı on beş kişili değil, her me radyoda ayf! * cek muvakkat yın komnııe:l; İT kün olabilir. dl’ $ dir. etme gü d oıarıwıi' a larla ıııyıllf-ııu ge?

Bu sayıdan diğer sayfalar: