BU... 12 .12 . 940 —- e hin En Büyük Aşk Roman (4 $ Yaza N İLLA KUK Husrevin Gözleri Açılıyor, Bütün Hindistanın Sevgilisi Oluyor - gğ Ğün birinde Hindistanda bir dolaştı:. Husrevin gözleri ,.Cîıkııo nur yağsa halk üzerin- kadar tesir yapmazdı. ,.E:l meraklı %dın geçen (felâketlere karşı KüP sabrı. gösterdikten — sonra YA oturmuş. Yanında beyaz ıııııi genç bir. rahibe varmı H.MA" onun fısıldadığı du: tekrar etmekten başka hiçbir Siksat için ağzını açmamış, ken- için, felâket gören başka in- Suler için bir düziye dualar et- B tcebih çekmiş... — Nihayet Hhün birinde gözleri açılmış, f nuruna yeniden kavuş- Ef| ün Hindistan ayaklandı. e kavuşan — şehzadeyi ek için binlerce insan yoll: küldü. Herkes buna Alla- ir mucizesi gözüyle bakıyor- f 7 Fez F& F Hasrevi isteriz, Cihangir- tonra Husrev bizim Şahımız £ Nidaları ağızdan ağıza dolaşı- . Changirle Nuricihan yazı Keş- le geçirdikten sonra Matura ühmıı gelmişlerdi. Mucize ini orada duydular, O #- ğ': Cihangirin yanında Hüseyin İrup adında bir şeyh bulunu- Bd ki Şah ona büyük bir say- Bağlamıştı. Her sözünün kera- . olduğuna inanıyor, her de- i yapıyordur. Hüsrev hak- ki haberi alınca hiçbir şey Ülemeden sual makamında Hü- î': Gadrupun yüzüne baktı. tu cevabı verdir N Derhal buraya — getirtiniz, öpsün, İ Husrevin zindanından Matu- fa- tafsilât vardı: | Halk bağırıyordur — Bizim ruhumuzu — anlıyan odur. Bize baha gibi bakacaktır. Evliya gibi yaşıyacaktır. Bize baş olmalı... Hurrem, Husrevin arkasına gözcüler koymuştu. Bütün bu ha. berleri düyüyor, fakat — teessür tmiyordu, Yalnız Husrevle g Cihangirin konuşmasına ait tafe silâtı alımcca kabmma — sığamadı, kalbi taş kesildi. Husrev, Nuricihanı görünce şu sözleri söylemiş! — Çok şükür nihayet sizi göre düm. Allah gözümü, bu güzelli- #i görebilmem için açtı. Sana bakacağıma annene söz vermiştim. — Siz benim annemi nereden tanıyorsunuz? Siz daha babam- la evlenmeden evvel ölmüştü. — Senelerce evvel onunla ta- nışmıştım. Ö zaman dünya bana İzindan kesilmişti. Ölmek istiyor- |dum. Bana yeniden can verdi. Kulağımıza Gelenler Yanlış Raporlar Yüzün- | — den Neler Olmuş Yunan - İtalyan harbi, yanlış casus haberleri ve bir sefaretin yanlış - raporları yüzünden bir memleketin başına ne aksilikler| gelebileceğine bir misaldir. Ar navutlukta tutulan İtalyan asirle- ıriıin hepsi şu noktayı teyit ıdi-| yorlarmış: | — Bize dediler ki Yunanlılar | hiç mukabele etmiyecekler, de dövüşmek için değil, h istilâ için harekete ı:çıuk. Öyle anlaşılıyor ki Atinadaki — sefiri memleketine |gönderdiği raporda demiş kit «Hariçten gelen ilk tazyikte te- jim devrilecektir. Burada cüm- huriyet taraftarlarile komünistle- rin ihtilâl teşkilâtı ortalığa hâkim- dir. Halk muharebenin şiddetle aleyhindedir. — İtalyan ordusunu gülerek, opnıyarak kabul edecek- tir.s İtalyanın i yayılmış ve İtalyan — askerlerine, karşılarında eğlence nevinden bir | iş olduğu fikri verilmiştir. Herşey | bu kadar kolay gösterildikten sonra, müsaadesiz bir mevsimde | bir dağ harbi başlayınca, İtalyan askeri baskına uğramış gibi bir his duyarak — şaşalamışlır. - Yani | İtalyanlar, âdeta bilmiyerek Yu- | |Kusura bakma, ona olan boreu- mu sana geç ödedim. Husrev, Nuricihanın ayakları- na kapanmıştı: — Dünyaların güneşi sizsiniz, demişti. Allah bana bu gözleri sizi görebilmem için verdi. Bundan sonra Hurreme gelen haberler, âşık ve dırtacak gibi idi. —Nuricihanla Husrev ormanlarda beraber gezi- yorlrmış. Beraber çiçek toplu- yor//bunları beraberce kokluyor- larmış. Husrev babasının sağında oturuyormuş. Onun kadehinden içiyormuş. Cezbeye tutulmuş bir gair gibi hep güzel güzel sözler söylüyormuş, Her sözünü kera. met gibi herkes dinliyormuş... Hurremi bu mesut aile toplan- tısına — çağırmayı — unutmuşlardı. Uzaktan uzağa kendini hasetten yiyordu. s indik (Arkası var) bütün erkekleri, kadınları, | Nlm onunla beraber göz ya-| — çit #öküyorlardı. Her makine, her tergüh arka- "ıınv bher birine ayrı ayrı| Simda çalışan iktisat — cephesinin ediyordu: Mehmotçiğldir. s> Dünyada herşey 'ne güzel ULUSAL EKONOMİ K mi? Gökler. güzel, güneş ve ,şl. topraklar güzel, gülümse- ARTTIRMA KUBUMU Şialeriniz her şeyden KERRDELL MN ŞEHİR TİYATRO sU TEMSİLLERİ 'TTEPEBAŞINDA DRAM KIBSMI BU AKŞAM p, Hsat 2030 da ULUNMAZ UŞAK Yazan: J. M. Barrlo MANON İPEK Halkrmızın gösterdiği omsalsiz rağbet üzerine Türkçe sözlü Edebiyat Şaheseri Birkaç gün daha göşterilecektir. eeti Tet FOX JURNAL 1İSTİKLÂL CADDESİNDE KOMEDİ KIBMI BU AKŞAM Sant 20,30 da PAŞA HAZRETLERİ LESKO SİNEMASINDA BU AKŞAM S (Mahküml Aşık, meşum kadın ve Ka ARAY SİNEMAS Aünyanım alkışladığı ve takdir nazarlarile seyrettiği 3 yıldız ı CLARK GABLE - JOAN GRAVFORD ve Mr. MOTO tarafından yaratılan ar Gemisi Büyük Aşk ve İhtiras filmi başlıyar. pusu kuran Güşman, BSinema âleminin en büyük ve hakiki easus #ilmi (Casus Âşıklar İt (Franstzca) BERT MARSHALL - GERTRUDE MİÇHALE - LİONEL ATVİL Sinemasında fevkalâde rağtet üzerine bir hafla daha güsterilmiye devam odecektir. *İ| ucu günün en mühim hâdisesi. Türkçe en son harp SURNALI Saareler için numaralı yerleri evvelden aldırıı nanlıların hesabına çalışmışlar ve kendi askerleri arasında baskın- lara mahsus ruhi âmülleri bizzat hazırlamışlardır. | Halbuki Yunanistanda — bütün | vaziyet İtalyanların haber aldı- | gaından tamamile başka olduktan taki askerler. İtalyan kıtalarının: «Selâniğe gideceğiz> diye her gün tekrar ettikleri alayları ve okudukları şarkıları duya duya, için için köpürmüş ve ölesiye dö- vüşmiye hazırlanmış bulunuyor- lardı. Y AA LAT AA SORL DA 1 | Bugün Ne Yemek Pişireyim ? — Geçenlerde doktorlar arasında «Ne yemeli?> diye yapılan ankete bakı- | lırsa doktorlar, hastalıksız. vücutla- ra her şey yemeyi tavalye ediyorlar. BHalo vücudün ihtiyaer olan azot, al- bümin ve vitaminin behemehal alın- masmı söylüyorlar. Gazeteden bana şu vazifeyi — verdiler: — Okuyucuları her gün: <Ne piştreyim *> diye dü- günmekten kurtarmak için hem mü- tenevvi, hem mugaddi bir liste tertip etmek-. | Buğün öğle ve akşam için birkaç mevelmlik yemek tavsiye ediyarum içinden zevkinize uyan olursa #eçer. siniz; Mereimek çorbası Tskara içöftemi Limonlu ve bol seylinli — patatas galalası, Fırında makarna, Zeytinyağlı taze fasulye Kuru erik kampostası, Bunlardan makarnayı tarif ede - yim: Makarnayı haşlaymız, kevgir- de iylöe süzünüz. Tepsiyi yağlıyarak içine koyunuz. İki çorba kaşığı unu biraz yağla pemboleştirerek iki fin- gn su ile boza haline gelinciye ka- der pişiriniz. Yüz eli gram Tende- lenmiş kaşer peynirini içine karış. tırarak makarnanın Üstüne dökünüz ve fırına koyunuz. Üzeri — kızarınca #ofraya veriniz. B.s. el aa. 1981 de — Hitler, Göbelsin e olan tedivacında — yahik n Göbeli, Gregör — Şiraserin tesiri Nezi Paştisine girmişti. maktı. 1026 dan sonra — vazile- Si Berlin Komünistleri —arasında Würlliği — yay- VATAN Bir / Bir Manisa Köyünde Garip Cami Gördüm Duvarlarında Türk Bayrakları ve ATATÜRK'ün Vecizeleri Vardı Bunu Yaptıran Mehmet Ağanın Halk Terbiyesi Hakkında Yaman Fikirleri Var. Bana Bunları Anlattı (Bu sayıdan başlıyarak yamı ailemize karışan Nusret Köy- men, birçok mecmualarda çı- kan vukuflu yazılarile, kıymetli kitaplarile tanımmıştır. Kendisi Amerikada köy sosyolojisi tah- sil etmiş ve memleketimizin her tarafında, bilhassa köyler- de esaslı tetkikler yapmıştır. | Bize sık sık memleket davaları hakkında yazılar yazacaktır. | Bundan altı yedi sene evvel bir tetkik seyahatim sında Manisanın Muradiye köyüne uğ- ramıştım. Bu köyde Türkiyenin en dikkate değer camisini ve dün, yanın en dikkate değer halk ter- biyesi mücmsesesini gördüm. Köy eski bir Rum köyü idi. Nüfus mübadelesinde Rumlar Yüunanistana gitmiş ve Yunaniş: tanın ve Arnavutluğun muhtelif yerlerinden gelen Türkler bu kö- ye yerleştirimişti. Köy büyüktü. Eskiden refahli olduğu boz makta olan kaldırımlı. sokakl rındaa, sivası dökülmekte olan büyük evlerinden görünüyordu. Manisa ovasının bütün dünya- ya göhret salmış çekirdeksiz üzü- mü bu köye servet getiriyormuş, Yerleştirilen muhacirler tütüncü aris genci çıl- / maada hele hudut halkı ve hudut / OJguLlarından üzümden anlamı: yarlarmış: hâttâ birçok bağları söküp yerine tütün ekmişler, Mu- hacirlerin - geçirmi zaruri olan intıbak devresinde köy harap ol: miya yüÜz tutmuştu.  çen altı yedi senede bu in! muvaffakryetle başarılmış oldu- ğunu ümit ederim. İlk imkânda bu köyü tekrar ziyaret edeceğim. Beni bu köyü tekrar ziyarete büyük bir metakla çekmekte ola: hlâdise ve müesseseyi siza an! tayım: Büyük köyün haraplaşmakta olan bin kadar bin: yepyöni Bir binâ gözümü çütptı. Bu bina yalnız yeniliği itibarile değil, mimarisi ve renkleri itiba- | rile de dikkati çekiyordu. Bina- nin tahta kısımları cazip bir şye- ilde kırmızı - beyaz boyanmıştı. Cihannüma tarzında yapılmış Üs- tü dört köşe külâhlı bir kule nayı süslüyordu. Binanın ne ol düğünü metakla sördüm: «Ca- mir dediler. Anlattılar: Vaktile hiristiyan köyü olduğu için ca- misi yokmuş, muhacirlerden hali wakti yerinde olan Mehmet Ağa bu camiyi yaptırmış. Diş manzarası itibar le büyük bir değişiklik arzeden bu cam nin içine merakla girdim. Cami- nin içne girince hayret ve alâkam büsbütün arttı. Bu caminin içi de gördüğüm — camilerden — birine benzemiyordu. En evvel göze çarpan tavan, yol yol kırmızı » diz. cakılmıstı, -Duvarlarda ise arapça din yazıları yerine, mer- mer levhalar üzerina hâkkedi miş, boyanmış Atatürk'ün şözle. ti vardı. Artan bir hayretle bu yazılar okudum. — Hej Ata'nın Türklüğe, milli tesanüde, maarife, bil lük eden güzel vecizeleri idi. Bu caminin aklıma - getirdiği bir fikirle ve gördüğüm verdiği saşalama — içindi mektebi olup olmadığını sordum. — Yok, dediler: Magda — Kuant silatile — bu'undu. altında 1Y te 3 hep tayyare ile |köylüler birbirini yiyecek, belki köy dağılacaktır. Bunları birbiri- ne bağlıyan yalnız müslümanlık ve Türklük duygularıdır. Bunla- ra, geliniz size — deri dense, — gelmezler. Yazan: NUSRET KÖYMEN | — Mehmet Ağa, dedim, bu kadar parayı bu camiye sarfede- ceğine bir mektep yapı da- ha iyi olmaz mıydı? Boş bir sesler — Kim bilir? dediler. Mehmet 4 köyde değildi. şehirde imiş. Çözemediğim bu mesele hu- zurümü — gidermişti. Manisada Mehmet Ağayı buldum. Mehmet Ağa ufak tefek, zayıf, ü geçirmiş bir adamdı, suallerimi, parlak fikirlerimi sö- zümü keşmeden serin bir sabırla dinledi. Sonra o söyledi ve ben namazı diyince hepsi geliyor ve birbirine dargın — olanlar bazan ayni safta el bağlıyorlar. Din hu- şüu içinde kavgalarını, kötü dü- şüncelerini unutuyorlar. larda en büyük Türkün — güz sözlerinden — Türklük, — insanlık. medeniyet dersi alıyorlar. Ay-yıl- dız onlara Türklüklerini hatırlatı. yor; hoca vaazlarında Türklük- ten, Türklüğün büyüklüğünden, Hükümetten, dan, iyi geçinmeden bahsediyor. Hocadan işittikleri güzel türkçe, dil bilgilerini kuvvetlendiriyor, Bu birbirine yardım: | " |memektedir. Müslümanlık telük- RESİMLE ADOLF HiTLER'in Hayatı Hitler, gtemohille vakit vakit Almaa» yayı dolaşıyor. her tarafta — nutuklar söylüyordu. Kâtibi Rudolf Hes Çortada duru- yer) dalma beraberinde bulunurdu. Sanra 9- temabili bırakarak müradele seyahatlerini telâffuzlarını düzeltiyor. leştiren Türklük ve mü mebhüt dinledim. Mehmet Ağa © kadar açık, o kedar sade ve ki- söfledi ki benim onun sözle- rini bütün güzelliği ile tekrar ede- bilmeme imkân yok. Ben sadece onun sözlerinin bana açtığı pen- cereden gördül imi, onun #Öz- lerinin mealini size tekrar edece- ğim. — Bildiğimiz mânâda mektep küçük çocuklar içindir. Bu köy- de yerleşmiş olan muhacirler tür- defa toplanan duygulardan temizleyici bu ter- biye havasını; bürmbirlerini daha ziyade severek, daha sağlam daha şuurlü vatandap- terkediyorlar. Bu bir cami değil, bir halk mektebidir.» İsmet İnönünün bir sözünü ha. tırlıyorum: «Türkiyenin her kö- yünde bir Başvekil vardır.» İü yerlerden, türlü kültür hamu-| — Köylerde yalnız - çocukların leleri ile gelmiş yaşlı başlı insan- değil. her gün değişen dünya ve lardır. Bazıları türkçe dahi bil» memleket gartlarına — sür urlu bir intibak yapabil in, büyüklerin de yetiştirilme- emin edecek bir terbiye sis İkemi üzerinde ehemmiyetle dur zamanı değil midir? (*) kileri bile eşit değildir. ve hepsi yeni bir muhite, yeni bir memal |ket intibak sarsıntıları içinde nirli bir haldedirler, Aralarında ma kavgalar eksik değildir.. Köy, | maşeri bir kül haline gelememiş, | (*) Bu köy, bu cami ve Mohmet birbirine düşman mahalleler ol- Ağa hakkında yeni malümatı olanla- |muştur. Eğer vaziyet böyle kalır- Tn bana yazmalarını rica ederim. #a çocuklar büyüyünceye kadar' X. K | Doktor” Diyor ki ? Vücut Denilen Makine Bir Bakım Davası -i- Şu hale göre teneffis edilecek ha- Vücut makinesinin düzgün — işle- | ve me kadar saf ve temüz olursa - yar ı——ımnhlımr.dvı_wll—l—iwmh—rw— havaya da ihtiyaç vardır. Bedende larsa - akolgerlerdeki kan — temilz. dolaşan ve vürudümüzü besliyca ka- | lenmesi ve vücudün gıdalanma mü- gımızın, bu besleme sırasında, vü -| vazenesi de 6 kadar yerinde ve yo. cutta husule gelen türlü türlü wevi lunda cereyan etmiş olur. gehirleri dışarıya atması için, be -| — Nefes verme hareketlerile ciğerler. dende muayyen kaşılar ve süzgeçler |den çıkaa havanım karbon gazlarile mevcut olduğunu hilirsiniz. Böbrek- çok kirlenmiş okluğuna düşünürsek ler, bu kapıların en mühimleri ol - havası kullanılmış, kapalı — yerlerin makla berabor derinin ve Akolğer- | sıhhate ne derecede müsir tesirler lerin vazifesi de onlardan daha az &-| yapacağımı kelayca anlamış oluruz. honmiyetli değtidirler. Böyle kapalı ve havasız yerlerde ya- Xormal bir insanda, dakikada on | şeyan Imsanlar, kapalı odularda hava- alte dela kadar tekerrür eden, tenef- |saz kalmış. çiçekler gibi sararıp sol- füs harekctleri esnasında. — hariçton | mıya mahkümdurlar. Akelğerlere dolan hava, en inco mok-| — Çünkü havasızlık, insanların kan alara kadar nüfuz eder ve ufucık | yuvarlakcıklarını harap edip azaltan Kan damarlarile, ayni zamanda, orü- | ve vöcudü kansızlığa düşüren en mlü ya gelmiş bulunan kirli kan Kütlesi- 'him bir Amdlidir. le karşılaşır. Baralarda hikemi —bir | — Vücadün beslenmesinde en faydalı hüdise olan (Hulâl — Osmos) yardı- (bir gıda olan kanın uzlığı İşe sade mile havanın (Oksijen) | kana ve| bedenin tagaddisine halai vermekle kanın karbon gazları havaya geçer- | kalmaz. Mikroplara karşı vücut mu> ler. Bu suretla temizlenen kan, vü- | kavemetinin azalmasını da İntaç e- cudümüzü benlemek — için, — tekrar der. Kansınlıkların bütün hastalık- kalbe dönerken kazhon güzları We Jara gemin ve istidat bazırlamısını, kirlenen huva da, nefes verme hare-| basit bir suretta, ancuk bu Suretle ketlerle, akolterlerden dışarıya atı- izab etmek mümklün olur. maş olur. | Dr. NURİ ERGENE 52 ma giymesini ve Gamalı haç işaretini ta- ŞEMasını mepetmişti Bunun üzerine Hat formanın caketini atmışlar görülekle gez- yapmıya başlamıştır. mişlerdir, — 3 GÜNDEN GÜNE Balila Gençliği Yazan: ÜÇ YILDIZ in dokuz yüz otuz kaçta olduğunu derhal bulup çıkaramadım. Fakat Hitlerin yeri göğü birbirine katan bir gürültü ve ihtişam ile dâhi dos tu Mussoliniyi kalyada ilk ziyas rete giltiği tarihte idi. Moskova | radyosunun meşhür. fransızca | öpükeri — karşılasın — törenindü Führerin önünde geçit resmi yapan Faşist gençliğini şöyle tasvir ediyordu: eMussolininin | şisek balindeki meşhur gençli- ği, serde yapma ışık ve sıcak- | lıkla yetişmiş nebatlara benzi- | yordu. Benizlerinin solgunluğu- nu bir kat daha belirten siyah f gömleklerile dizi dizi Führerin | önünden geçtiler. Çıkarttıkları I sesler iyi akortluydu. Fakat Al- manların Kazayağı tâbir ettikleri meşhur adımlar onların uzum, ci- hz bacakları için icat edilmemiş. ti. Kalçalarına ikişer sopa takmiş kibi diz kapaklarını bükmeden | dimdik — yürümiye — çalışırken Adeta oynak yerlerinin çıtırda- yıp sızladığı hissediliyor ve kore kunç olmak istiyen bu yürüyüş sadece gülünç ve şayanı merha- met oluyordu.> Aradan Üç yahut dört sene geçti. Kelimeleri unutmuş, ka- rıştırmış, hattâ hayalimden ufak tefek ilâve ve tahrifler yaptmış | olabili Fakat tasvir nşağı 1 bu idi. Meşhur spikerin a nezleli, fakat buna açık ve sıcak sesinin mukabil bu tasviri yaparken aldığı alay ve merhamet âhengi hâlâ bu- | günkü gibi kulağımdadır. Duçenin parlak gençliği, yap- ma işik ve sıcaklıkla — yetişmiş | meşhur ser çiçeklerinden bir çoğu bugün Arnavutluktadır. Yapılan hesaba göre talim, ge- â| çit resmi ve manevrularda oldu: Bu gibi öteki ordunun, üvey evlâtlar ordusunun — sağında, önünde yürüyeceklerdi. Aldık- ları nutuklu ve şarkılı terbiye- nin feyzi ve bızile asıl büyük işi onlar göreceklerdi. Öteki ordu, üvey evlâtlar ordusu şeh- zade lalaları, derebeyi isle- Ti gibi bir takım süfli işlerile-mükellef olacaktı. Mek- teplerdeki bambinolara göste- Tilgn “Marenostrum — ve — seki büyük Roma haritalarını hayal- den hakikate çıkarmak vazife- sini ancak ve ancak onlar başa- Tacaktı. Fakat ne yazık ki evde- ki hesap Yunan pazarına uy- mamışlır. En açık bir hakikattir ki nere. de bir ordu varsa orada mutla- ka haysiyet ve izzeti nefiş da vardır ve büyük kumanda gibi ordu da asla şirket kabul etmi- yen bir varlıktır. Ordunun et değersiz. ve mendeburu bile gayrimesul bir başıbozuk kala. balığının, nç nam altında olur- sa olsun, yanında ve önül türlü yaygaralarla kaz adımı at- masını hazmedemez. Hele düş- man karşısında ilk bozgun da onlardan başlamış olursa, - Ar- navutluktaki bozgundan, İtalya- da parti ile ordu arasında va- him bir ihtilâf çıktığı hakkında- ki rivayetlerin başka sebebi ol- masa yalnız bu kâfidir. Balila gençliğinin. Führer kat- gsndaki kazayağı yürüyüşleri- ni bir büyük artist hünerile an- latan Moskova spikeri o ayak- ların şimdi Arnavut dağların- dan Adriyatik kıyılarna doğru inişini kimbilir ne lezzetle taş- vir edecekti. Fakat ne yazık ki bunu, hiç olmazsa daha bir za- man, dinlemek zevkinden mah- ryum kalacağız, Askerlik İşleri l Hastabakıcılık Kursları Fatih Askerlik Şubesinden: Kkayıt ve kabul müddeti 1 cikânun 940 sonuna kadar uzakılmıştır. 2 — 20 ile 40 yaşları içinde bulu- nan münevver bayanlardan talip o- larların her gün öğleden sonra Şu » beye ili fotoğruf tahsi) vesikaları ve nüfus cüsdanlarıyle birlikte şu- beye müracaatları ilân olunur,