S1 Tarihin Eıı BüyUkAşk Romanı Yazan: NİLL KUK Cîhangîr Şah, M:hrunnisanın Kalbini Yumuşatamıyor —4 — Mürünnize olup bitenleri gö- u koşlu Ooraya yaklaştığı sırada atlı M kocasının üstüne saldırdık- "ıı Ve parça parça ettiklerini GMÜ, Bu manzara karşısında q:*u bayıldı. Gürüp zamanına T kendine gelemedi. Niha- Rözlerini açınca cariyelerin- ia ,biri kulağına gu sözleri f _* V: Gönek ; NSt vaka yerine do I Üa 'ali ölmedi. Sizi mutlaka tiyor. Derhal gidiniz. .(""l halinde bir adamın son ar- “ühu yerine getirmelisiniz. Ş Mihrünnisa —siyah bir esvap . Yüzüne ağır bir peçe koy- maç ni beraberine almadan hqen çıktı. Kılıçla neler yapıldı | 4 bu kadar yakından gördük- | _','_* 'mra bir daha eline kılıç ve | almamıya karar vermişti. Kutbüddin çadırında yatıyor- * Cidden ölüm halinde idi. Bir Üöye Yüsin süresini okutuyor- Mihrünnisayı görünce dedi — Yüsin suresi üzerine yemin öm Cihangir Şah, Ali Kulu- ldürülmesine emir verme- Devam edemedi. Gözleri ka- adı. Mihrünnisa yere diz çöktü. | _h.:'lııu valinin başı altına koy- | z söyle, dedi. Hakika- | işalamalıyım. Bu olup bitenle- & sebebi nedir? | Kutbüddin —son nefesini ver- t Mihrünnisanın sual cevap- ? kaldı. ğ Âli Kulunun ölüm haberi sara- zaman birçok kaşlar ne kendi kendine de- KX Sarhosluk dakikasında yeni kahbece emir vermiş olacak. tüçlimenin ilk kocası da öldü üştü. — Akber Şahı MATA. varmıştı. Acaba Cihangir, h Münnisanın hayat *bir şekil vermeyi mi istemişt an ct Hanım, kizi hakkında üşünceyi ileri sürdü a Z Artık Cihangir Şah onu ÜğAt edemez. Hayatlarının ilk- arına ait güzel bir hatır. * sürmese daha iyi ederdi. Günün birinde Mihrünnisa, 1:“ Laridi ile beraber saraya ge hç Bütün harem dairesi hayret- MES düştü. Genç kadın otuz ya- Yarmasına rağmen hayatı: (A ilkbaharında gibi görünüyor- Kimse yirmi yaşından fazla d-ım.— ihtima) veremiyordu. Şah, harem dairesi; G casus kız koydu. Bu kız pek “zeldi. Kendisini gözdeleri ara- koymak için Cihangir Ktlştı. Fakat kızın başka bir Mdiğini anlayınca kendi mSu yenerek kızi serbest biral Küh aevdiği ile evlendirmiş ve Scasnı ihsanlara boğmuştu. — | lsmen her saatte bir kere kı- | dünyor ve malümat istiyor- | n Gelen haberler hiç de iyi de- di. Mihrünnisa beyaz bir ma- KA elbisesi giymişti. Hiçbir zi- Şik ayası takmıyordu. Cihangi 1 bir dakika için bile görmi- 7e tahammülü olmadığını söylü- Pödu. Kutbüddinin kendi mesu- “Yeti altında hareket ettiğine du, - u TYRÖONE POWER ve İSARAY İkinci muvaffakıyot haftası KARLAR Binsalsiz til Seamalar: FAamamaaan — Örümüzdeki Salr Akşamından ttibaren SUMER Sinemasının Rüstermeğe başlıyacağı ve LUCİEN — MARROUX'un — İştirakile Danielle Darrieux - Jean Kiepura tarafından harikulüde I-I GÖNÜL BİR OLUNCA ve büyük Aşk fitminde okuyacakları güzel şarkıları bütün şebir Halkmın ağzında dolaşacaktır. minde oynadıkları yeni BACK 'TO BACK dansını Bgürmek üzere bütün şehir halkı Woş * İlâveten : YENİ FOKS ]URNAL | il — 130 — 8,80 — 5.80 ve 8 de Yıldız Sultan ü radyol | | sunun şarkılarını, kü |ran tilâvetlerini halkımız her zaman dinler * Evvelki gün Misır man tan filmi gösterildi. matinesinde sinoma hinca — hir di. Bütün Munr fümlerine kaz Şi bizde rağbet var. Hem mü- hakkak ki, filmetlikte X Daha nanmıyor, süt kardeşinin sarhanş- uk zamanında verdiği bir emri diye xkadar, bizden usta yerine getirmek fedakârlık / gösterdiler. Bu filmin mevzuu gösterdiğine ve çirkin olduğunu bir park mammlıdır. Masa: çok güzel sahneye Koymu! ayünün kahramanı gen oldukların: bildiği bir harekete sürükl: ne kani bulunuyordu. Selâm vermiye vakit olmadan Kutbüd- | niz eden Pronscs karısına, b di n adamlarının Ali Kulunun | ge. cbaybay> li Amerikanca bir işar Si ızl,;:vudwxîrnnı kendi €ö- İret vererek Küpeyı kapıyor. Bir şerk masalında bu hareket doğru gitmi. Mihrünnisa ber fırsatta şu söz- | yor. leri tektar ediyordu: — Yolu üstüne engel çıkanla: 1 öldürtmek suretile her arzusu kuvuşacağını sanıyorsa alda. | "Plari bir karar sonunda <yaşa ya- niyor. Beni cidden sevseydi şa yaşa» di Fakat ga camı gözüm önünde parça parça |liba dublü; olacak. — $i :liir.—neı’dv meşh: «hip hip hurra> da üç d Ali Kuluya ölümünden sonra İra bağırlı Zannetmiyorum - kL âdeta sevmiye başlamıştı. Koca- İcümin asi erapsasında eee aai sı, evlendikleri gündenberi yal- n bi Bamen, [,;_ nız kendini sevmiş. başka kadı- |üç defa bağırılsın. Biri türkçe, diğe nın yüzüne bakmamış, bir erkek- |Fi de arapça olarak bu cyaşa yaşa ten © zamanlar biç beklenmiyen | yaşar bağırılanydı &ya: gülünç sahne bir sadakat göstermişti. Bu de- | bozulmamış olurdu. Bu süretiş, sevk vamlı ve canlı sevgiyi, bu kadar İ gördüğümür masalın havar d genç ve taze kalmasına sebep sa- | temiz kalmış olurdu. | yıyordu. Ali Kulunun ne kadar | Yusuf AHISKALI zalimane bir şekilde öldürüldüğü . gözü önüne geldikçe acı acı ağlı- yordu. Cihangir, ye üstüne b motifini ar, Fakat kendisine le gö- Sonra, fümde gülünç — bir yar, Burada gizli bir cemiyet men- | sahne lar or. | Üniversitelilere Pasoları Veriliyor Üniversite talebesine şehir dı-W Mihri diye ya hedi gönderiyordu. |Her biri el sürülmeden geri geli yordu. Kalbini yumuşatırlar ümi dile şair üstüne şair yolluyordu Mihrünnisa, bunların en rikkatli ve ince gürlerine kulak tıkıyor, hepsini sert sözlerle kovuyordu. Müârünnisanın kardeşi Abdül Hasan araya girmek istedi. Deli- kanlı İtikad Han unvanile büyük bir mevki işgal ediyor ve hem resini yumuşatmak Tn bn ' lavizaheil ”. Kösanmak vi | St Si daha ilerilere gimek Mihrünnisa sevgili kardeşine de kulak vermedi. Yalnız Salime araya razı olmadı. Aksine olarak Mih- ünnisanın hislerini ateşliyordu: — Haklısın, kızim, diyordu. Bir kadın şerefini aşkından da üksek tutmalıdır. Şeyh Babaya i bir ders oldu. Cihangir Şah sifatile Babirin tahtına geçtikten sonra olsun, mesuliyetini duyma h idi. Bir Türk Şahı, yollardaki eşkiya gibi adam öldürterek ar kera ve deniz vasıtalarından istifade n paso verileceğini yazmış ve bunun ha- Wuı,u- işi olan Üniversite talebesi- |ne de verilmesi lüzumunu zikret- |miştik. İsminin neşrini arzu etmiyen Üniversite — profesörlerinden zat bu hususta bir muharririmi- edebilmeleri ik suretile — Paso istimasız herkese ve- rilmelidir. Talebe hariçte esaslı bir iş almaz ve alamaz. Hariçte | vazife kabul eden talebe aldığı |para ile ancak iaşesini temin ede- İbilir, Talebenin aldığı iş ekseri | İya devamlı da değildir. Bugün | |varsa yarın yok olabilir. Esasen bol maaş bulan talebe mektebi terkeder. - Bence bugün tatbiki Jistenilen usul çok yorucu ve bir çok bakımlardan da imkânsızdır. Paso kayıtsız ve şartsız. verilm lidir. ——— istiyordu. girmiye Tini kınp |kralı Humbert | farethanesine T ARCLH' K ARŞISINDA — — GÜNDEN GÜNE İTALYA Yedinci Klemans'ın Bir Tavsiyesi : “ Gemimizde Daima İki Demir Kullanmalıyız ,, ltalyanlar, Bu Tavsiyeyi Tarihin Her Devresinde Tatbik Etmişlerdir Şarlken d devrinde anlarla Fransızların şiddetli boğuşmaları esnasında, meşhur (Mediçi) ler silesine —me Papa yedinci Kleman 1503 de Viyanadaki mümessiline gönderdiği talımat. namede şöyle diyor: (Bir devlet adamı kaptana benzemeli, ge sinde birden fazla çapa hazır bu- lundurmalıdır. Meselâ — Avustur- yalılar muzaffer olursa Viyanada demirlemeli, fakat orada sağlam sürette saplanıp kalmamalı; Fran- sa galebe çalarsa demirin zinci- hemen Parise doğru yelken açmalıdır.) Bu Papanın — siyasi hizmetle rinde bulunan ve (Makyavel) in hemşerisi ve müridi olan (Gişar- dini) de (İtalya tarihi) adlı ese- rinde: (İtaly daima galiplerin tarafında bulundurması için ha dua etmek lâzımdır) tavsiye- sinde bulunuyor, B. Mussoliniden evvel gelmiş geçmiş İtalyan devlet adan bu tavsiyelere ayak uydurmak hususunda büyük meharet ve ka- biliyet göstermişlerdir. İtalyanın siyas! bi: dan — Ka- vur, «Gişardini'nin tarihi benim mukaddes kitabımdır». diyordu. | Alman imparatoru ikinci Gi- yom 1894 de Venedikde İtalya ile buluşmuştu. O sırada — Giyom, Roma — sefiri Bülov'a: Siyastette İtalyanlara güvenmemek lâzımdır, — derler. Filhakika bünlar 1870 hatbinde müttefikleri olan — Fransızları bi- zim karşımızda yalnız bırakıver: diler. İleride bize karşı harekette — bulunmaları dahilinde olduğuna hük mek icap etmez mi? demişi yom böyle düşünmekte hakh idi. İki hükümdar Venedikde, AL man ve İtalyan milletlerinin bir- birlerine sarsılmaz dostluk ve it- tifak bağlarile bağlı bi -.vuı.a.uıı»î tte er. da ayni ihtimal yle. zını parlak nutuklarla cihana ilân |Tinde. Ieafâ yollarının seyri/ istika- | lüdürler, ederken, öte tarafta İtalyan baş- vekili Krispi, maliye nazırı (Bo- selli) yi ayni günde Fransa se- Bu €n Fransa aleyhi- a dair sefire te- gönderiyor mülâkatın kati bulunmadığıı . danışmadan | Yazan : Cemal Bardakçı * Eski Konya Valisi minat veriyor ve İtalyanın Lâtin hemgşiresine, Magenta ve Solfe- rino menlaatine — karşı beslediği sevginin ebedi - olduğunu — teyit ediyordu. halya 1902 de müttefikleri Almanya ve Avusturyaya Fransa ile gizli Bu anlaşmaya haber vermede: bir anlaşma yaptı göre Almanya Fransaya taarruz ederse İtalya bitraf kalacaktı 1904 de Rusya çan ile İtalya kralı - Racconigi'de buluştular. İtalya bu defa da müttefiklerine Rusya ile gizli bir İki taraf da Avus- turya ile Şark meselelerine ait münferit anlaşmalar yapmamayı, Cetmen — nüfuzunun — Balkanlara yayılmasına müştereken mâni ol mayı taahhüt ediyordu. lihayet 1914 Ci patladı. İtalya — dokuz ay tered- dütten sonra müttefiklerini bıra- karak galip geleceklerine kani ol. itilâf imza etti. öktor Ufak Tefek Yaralar smiğm Ufak tefok yaralardan içeriyo gi- ren mikropların tesirile deri ultuda hüsule gelen İltihapların en meş - hurları bir sürü çibanlar ve — (Loa- fanjft) Terle — (Yılancık) dedikleri sari hastalıktır. Lenfanjitler bir yanma ve ağrı tle başlarlir. Çak geçmeden, deri üze- metinde münteşir bir krrmezılik baş- lar. Deri, © salında, gerginleşir. Mev Zi olarak sıcaklık peyda eder. Bu kırmızdık, mikropların giriş kapısı olan mahallin etrafımdan başlıyarak, mühite doğru yayılır ve © nahiyede zusuna kavuşamaz. j Cihangir işin içinde bir anlaş- mamazlık olduğuna, Ali Kuluyu | öldürtmediğine yemin ediyordu. 4 Fakat Salime inanmıyordu: | — Bu emri mutlaka — sarhoş iken verdin de farkında değilsin, diyordu. Ben Kutbüddini tanı- | rum. Senden emir almasa böy- le birşey yapmazdı. Mihrünnisa bir gün Salimeye dedi ki: — Allah şahidimdir ki onu delicesine — seviyordum, — Bütün ömrümce ondan başkasını seve- medim. Fakat benim — sevdiğim temiz ve saf delikanlı ile arzusu- na varmak için adam öldürten zalim Şah ayni adam değildir. Salime, Cihangiri sarhoşluk- İtan kurtarmak ve iyiliğe sevket- İmek düşüncesile vaziyetten fade etmek istedi. Mihri sözlerini bir gün C rar etti ve dedi ki: (Arkası var) Halam hızlı huzir seslendi: «Bak oğul, diyordu, Mazlüm düyr geldi. Çok mühimi rdum.> Köyün gurtplerinden birisi ba: lanmış, Köylü bu zavalir ihtiyara el- birliğiyle bakarmış. Bu adam kimse- sizmiş. Camiyi silip süpürür ve cı mi mindaki köy odasında — yatar- Sabaha karğı namaza gidenler Camiyi kapalı bulmuşlar. Açması i- çin seslenmişler. Odadan — bir — inilti| kendilerine Cevap Vermiş. — Bir. de Bakmışlar ki, Zavallı htiyar müthiş sancılar içerisinde kovranıyor. Köyde ne ilâç var ne de doktor. Hoş ben döktor değilsem de, ne de| olsa az çok meklep medrese görmüş. İşehirde bu kadar yi oturmuş oldu- İğum için belki bir çare bulurmuşum | diye bana başvurmuş. Hem sevap- | maş. Gidip bir kere bu adamı görme- | Hiymişim. Çarnaçar, kalktım giyindim. Maz- tüm dayı ile birlikte küy odasına git- tik. BSordum. Anlattılar Bundan beş gün evvel kaza mer- kezine gitmiş. Kendisini hükümet hekimine müayene ettirmiş. — Hekim kendisine bir ilâç vermiş. İyileşece. Gine daha fenataşmuş. Hastanın vaziyeti hakikaten tehik- | keliydi. Dudakları morarmıştı. Y naklarında kırmızıyla mora kaçan Bir Tenk vardı. Kısa sakalı titreye | rek kesik kesik cevap veriyordu. Hastalığının ne olduğunu Bördüm: Bostan zamanındanberi kendisine an zaman nöbet geliyormuş. Tit riyerek ateşleniyor ve çok zaman ken |disini bile kaybediyormuş. Kan |mış, olmamış. Muska yazdır larnış, olmammş. Geçende köyden ge- İçen bir cer hocasma okutmuşlar, bu du para etmemiş. Nihayet san bir ça re olarak kassbadaki hekime baş - vurmuş. Allah razı olsun, - gariptir. | fakirdir, diye tekim kendisinden pa> ra almadığı gibi ilâç için de para dırtmamış. Tlâcın içilmesini tarif et dn CAhillik bu ya, zevallk İh- lıı gelinciyo kadar ilâem sebeple ilâer kullanamamış. Elindeki isti- hangire SONİA HENNİE'nin SİNEMASINDA elarak güsterilmekte olan ALTINDA| bir tarzda yaratdan içileceğini unutmuş gitmiş. Bu |ralyordu g: | Ganryordu. reçetenin dilinden de anlıyan yokmuş ki, okutsun da ona göre İlâcı alsın Derken, sabaha karşı yine birden- bire nöbet baslırınca, ne #ün, demiş. kutudaki İlâçtan yed kiz tane güllacı ku iş. Bir Bast ge sancı başlamış, Hasta söz söy 6 Güha fenalaş makta olduğunu hizsettiriyordu. Has tanın beşucunda dürmakta olan İlâç kutusunu aldım. Kutun rinde ancak karine ile yazıyı gözden geçirdim Cümleleri oku, «Hastanm «Tübii müdavi: Aşağıdaki Feridun Beyete: di. <Bureti itimali: Sabah akşam bi- rer kaşer Reçeteyi do tetkik et Kargşık bir fransızca y Cak sulfat dö kinin kelimesini sök- türebildim Anlaştlan, gün Zarfında birden içmiş ve Tp Ahmet, beş on| çilecek ilâcen hepaini | zehirlenmişti. getirllik, Bir” parça | Pdik. Köyiülerden biri parmağını İhtiyarmn kuru, sitka gırtağından İ | 'riye doğru uzattı. Fakat bıçbir fa; da vermedi. Civar hiçbir hek bir çare bulabi Kt Ha Ga Ölecekti. Ne yapmalı ” bulmak düşün n * ise Kİt gide fenalaşıyo Çıkacak diye merek öder gibi dik Kalle yazı kapalı gözlerinin titreme- sine Galmış Sessiz Sedamız bekliyor. Guk Oda Kapınınım telâ: sükütu bozdu. İçeriye bir " delikanir girdi. Elinde bir çıkın vardı. Çıkmı | Bastacın başucunda durmakta olan İmam efendiye verdi. İmam> çıkıni| büyük bir itina de çözdü, Banelik gibirbr gö ee | a artmıştı. Yanı / başımda a olan Mazlüm dayıya b hün ne olduğunu sordum. O da bal ihe ki, yanr başındaki Mhtiyars Dir mual bakaşı attı. İhtiyar | ddar gibi cevap Verdi: «Panzehir> İmam — doğruldu. Cehinden bir| ardı. Bu boyaz kemik Bi maddeyi en'amm Üzerine yerleş- aa aNU Şaparkla bir. öne eee | re hastanın göğsüne | bir. Hürmetle | açılmazı bu yaklaştı, büyük dinl on'am ve üzerindeki < tanm göğsü üstüne yerleşti ra biraz geriye çekildi. Elk duasına ayakta Gevam e€ü, -| gu halde za —— Panzehir Tedavisi»— Gi muştuk. k. Hasta bu vaş İtilerini kesmek için sarfediyordu. O tevekkül dolu titnek imama v Amin diyor- | EöTünNce ini büyük gayretler| ihtiyarı hepimi: O okudükçı | bakışlarla etrafı süzüyordu. İmam Öğleye doğru Garip 4 üti öylü, Garip Ahmedin, hekim üzünden, zehirlenmesinin önü- ne geçilen ordu. 14 - n panzehi- netesinin rin İmam ee siri çok uzaklarda bile anılan bir damın elile en'am Üzerindi T hastanır kun Sebebi. — Garip masında,ki bir veriyordu. İşte dostum, çok uzaklara git - İme, bu anlattağı bla ilan köyümde oldu köy (hadaki kırmızılıklar sağlam deri kı- BULGAR Komşularımız Yazan: ÜÇ YILDIZ irkaç hbaftadanberi Bal- hava arası kıldığı zaman görül anzara kaşvetli bir tereddüt ve karar» sızlık manzarasıdır. Komşumuzun Dobruca mü- vaffakıyeti üzerine azgınlaşmış işteblarile realist toprak adami mantığı arasında bir mücadele kanlara — çök bulanık dan Bul garistana ba- 1 İngiliz ve Fransızlara katıl- dı. Giyomun 1894 deki kehanet bu süretle gerçekleşmiş oluyordu, | Bildiğimiz gibi İtalya harp nunda bu yeni dostlarından da ayrıldı. daha sonra tekrar eski müttefikinin — kucağına atılı B. Mussolininin bu ittifakı da (Cu grano salis) #kabilinden saydığı: yani ona ciddi ve daimi bir görüyoruz. Yunanlıların, kapıla- rında sert bir kavga ile meşgul rada bahçe kapı- &f bir elik neticeye götürecek ) kaçınıl- maması İlâzımgelen — bir fırsat karşısında mıdir? Fakat tarihin bu eşstiz hengümesinde kapalı kapılardan daha korkunç birşey yoktur. Arkalarından nme çıka- cağı bilinemiyor. Bir tek taşın hangi çığları başımıza indireceğini bil- mek mümkün olmuyan günler- de yaşıyoruz. Yabancı sesler komşumuzun kulağına elbette birşeyler hak dıyorlardır. Fakat biz o kana- atteyiz ki ne bu seslere, ne ka- hlara uymamak zıradır. Böyle zamanlarda mil: let adını taşımıya İâyık insan- arın, yani istiklâlini her nimet- ten üstün tutan efendi rulların yapacağı şey yalnız mantık ve aklı selimin sesini dinlemektir. Bulgar komşularımıza tavsi- ye ederiz. Bu tereddütlü daki- kalarında gözlerini başkasının istiklâline kendi istiklâli kadar hürmet eden doğu komşuları- nin ufkuna çevirsinler, — Vazife icaplarına göre alınmış bir ka- rarın bir millete ne ilâhi bir sü- n ve muvazene verdiğini, bir denberi topraklarının üne çektiği karanlık tabaka- nda bir. kudretin uğunu görmiye, duymuya ar komşularımız sokak bulundukları yapı acaba tke k ehemmiyet vermedi- kine ak doğru olur. O, bu ittifak sayesinde sadece Tunusu, Habeşistanı ve daha bilmem ne releri ele geçirmeyi düşünüyor- du. Maksat hasıl olduktan sonra onu da o! silkip nak zor bir iş olmazdı Hulâsa Fransa yere serilince İngilterenin de hemen teslim ola- ganimete iş- inanı uzdan cağını sanan İtaly tirak hakkı kazanmak için der. hal harbe karıştı. Fakat bu defa iş sarpa sardı. Bin beş yüz sene evvel ölen Roma imparatorluğu diriltilmek istenilirken İtalyanın, Jilk adım olarak, Almanyanın hâkimiyeti altına düşmesi tehli- kesi başgösterdi. Mussolini, İselefleri Kavurlar, Kristiler, yolettiler kadar keskin değil mi acaba? .uıuılu nasıl lar ve acılar ölur. mi olmak ücere, ak- şiddetli yaz Hastada, şamları yüksek dereceye çıkan bir ateş ve sonra terleme - görülür. Çibanlar, çok defa, kıl di |husulo ge hattâ gözle görülemiyecek kadar ufacık, yaralar dan içeriye giren mikropların mahsu | kendi sa ne olacaktır? Ya kazanacak- &i mi? akıl ve rini bir maceraya atarlara leriada | V. ya kaybedecekler Bunun bir ü mantıl Biran zedelim 'n ufak, n n ncü şeklin edem dıklarını far- | Küçük, ağrılı bir kabarcık halinde ni Balkanlar ve Başlıyarak az kamanda — büyürler. | Çibanm etrafinda imahduat . bir. kar- | mezılık hâsıl olur. Sonra, yavaş ya vaş, cenahat teşekkül eder. Bu cera- |hat toplanan noktaya halk aranında | (Çibanın özü) derler. Cerahatli çi - banları yapan (Stafilokok) dedikle- vi Üzüm salkımı şeklindeki mikrop- | | tardır. Yılancığı yapanlar İse zincir tar. Tzında uzanan, (Streptokok) adında- Ki unsurlardır. Yılancık başlıyan sa- | geçen hanına dönüyor. harabeler - üstünde bir yeni nizam kuruluyor ve heyeli haline gelen Balkan yarımada- sında Köçük Bulgaristana sadık bir kâhyaya verilen hediye me- vinden. bir iki parça toprak ve- | ril r acaba bu tope klarda cük fak evlerinin saadetini bulabile- ? Bu onlardaki istik- elendilik duygusu- nun derecesine tâbi bir keyfiyet- tir. Zangede azdı ki deruni mücadelenin son saf- hası bir takım — yabancı hırslar ve iştahlarla bu efendilik duy- gusu arasında olacak ve netice- de efendilik duygusu galip ge- lecektir. ü Bu Hafta SUMER Sinemasında Gençlik... Tuzelik... DK aşkın ANN SHİRLEY—RALPH BELLAMY VE YARININ 50 YILDIZI tarafından yarat Kız Talebe Yurdu Fransızca sözlü filmini mutlaka görünlüz. İik büsenin filmi,. Çi tarafından gi 'or. Bulgarl kil ceki Tâl ve hak sumlarından bârir bir hatin ayrılmı tır. Dori elle yaklandığı zaman k İmrzı, partak, sicak ve kaygin . bir hakdedir. | Yılancık en ziyade yüzde olur. Run | da mikroplar, göz, kulak, burun, d dak gibi uzuvların derixi üzerindeki | ufak tefek yaralardan iceriye girer- | ler. Dr. NURİ ERGENE m ki komşur eri Glan ve lan ek Dalinde olün Kkalbin ülmesi Kazem gelen bir soman... ç Kizın filmi Seanslar İSTANBULDA 100.000 Kişinin Gürdüğü ve Alkışladığı BALALAYKA S ni MELEK Sinemasında daha 3 gün gösterilecektir. seanalı 11 - 1,30 - 3,30 . 5,30 ve 8 de |İPEK-LÂLE- MELEK SARAY-SÜMER-TAKSİM İSAKARYA-ALKAZAR-ASRİ-ŞIK-YILDIZ- ŞARKI Sinemaları Direktörlüklerinden: SAYIN HALKIMIZA EHEMMİYETLİ İLÂN Yarından itibaren sinema gösterme saatlerimizi aşağıdaki şekilde değiştirdiğimiz arzolunur. Hergün Saat : 11 - 1.30 - 3.30 - 5.30 ve 8 de