L AE e “:t, CİHANGİR aA S DAT AAA Tarihin En Büyük Aşk Romanı Yazan: NİLLÂ KUK Rukiye Bir Harp Hilesine Müracaat Ediyor ) GPas beyle ailesi o gece Ki- M sivarındaki bir handa kaldı- lh.ı lihrünnisaya orası cennet Köründü. Kalbinde hiç ta- Kaltdığı bir takım tatlı, yakıcı v tt vardı. Baş döndürücü vü- Alar görüyordu. h:':"hymdu ki &. gece. Beyk H düğün gecesi idi. Delikanlı. düşürdüğü koku — şişesini basarak — yalnizca uyu u. Sabah uyandığı zaman KYi açmış. sihirli kokuyu kokla 'it ve gu sözleri söylemişti: < Mihrünnisa, canım, benim _n"'î:t sevgilim, benim — ruhum evlendi. düğün — gecemi le geçirdim. Mihrünnisa, Kâbile vardıktan Yonra da hep Şeyh Babayı dü- Yihdü. Onun ayrılığını hiç duy- kuordu. Çünkü hayali daima B.I' bermberdi. Mihrünnisa, Şeyh übınm bahçenin xülleri arasın- © birdenbire zuhur ettiğini gör- biç hayret duymuyacaktı. İki hafta kadar Şeyh Baba, #ellihin yanına hiç uğramadı. Ha- Kf bakarsanız, içinde sihirli bir hu saklı bir gişe ile evlenmiş Meryermnüzzeman, cari- Çeleri, rakkaseleri t ikanlıyı arıyor, bir türlü ele ge- fitamiyorlardı. Akber Şahın akıl- ı" Malümatlı nedimi Ebu Fâ- &L Şeyh Babayı yumuşatmak ile en meşhur — gairleri, ha- Bördeleri bir araya - toplamıştı. hakat bunlardan gelecek tesirle- * kazşı delikanlının bir tılsmı Yardı: Sevgili şişesini vakit vakit liyordu. .. ,Akber Şah oğlunun kendinden almadan — şebirden uzaklaş- Bamasını emretmişti. Fakat Şeyh &ba bu emrin haricine çıkmadan Mraydan uzak kalmanın çaresi- :'ı; buldu. Gündüzleri av bahane- hiç attan inmiyor, Kutbüd- | âhlc Beraber şehir civarında at — Şölturuyordu. Geceleri de sütni- Setinin evinde yatıyordu. KoğYda eh ku Olları o kadar titriyordu ki zâ- amazdı. Av bir baha- nedimlerin takibin- €8 kurtulüyor, geniş nefes ah- Yordu. Yoksa her karşısına çıkan wyan birer şekilde kendisine yal- Aüyordu: e — Anber prensesine hele şöy- * bir uğra, Kıza günahtır. ir gün şehir haricinde atla Etzerken uzaktan üç atlı gördü. *tadakinin elbisesi baştan aşı Tümüşle işlenmişti. Güneşte pa Tldıyordu. Seyh Baba — Salime annel diye bağırdı. Gümüşlü elbisesile, altın kılır '€, miğferile atlının her tarafı PD ayrı gözü alıyordu. Delikan- * tekrar etti: ç— Salime anne, seni nihayet tördüğüme bilsen ne kadar se- Yakli Ci Peçenin akından bir gülme işi- ildi. Rukiyenin sesi şu cevabı Verdi: — Seni yakaladım, Şeyh Ba- ki < Sen galiba öyle sanıyorsun i Salimeden başka hiçbir kadın *A binemez. — Amma bütün bu kabahat Silimenin... «i . Seni yakalamak için küçü- B“_Lhiı harp hilesi lâzımdır, Şeyh Rukiyenin bir işareti üzerine Halüvari Şeyh Babanın atım or. da Sina aldı. Rukiyenin kendisi bi zgini ele geçirdi. Delikanlı de, Sdbirlere gülüyordu. Rukiye- n kaçmıya niyeti yoktu. Rukiye sözünü kesmemişti: — Bilmelisin ki ata binen ve Şihlı elbise giyen yegâne kadın ime değildir. Bana şerefin 'ttine verilmiş bir sözün vardı. ji::'n tutulmasını — istemiye gel- —— Ne demek istiyorsun? Ev- Evlen- İer tank d"ıîw' söz vermiştim. dezX Düğün merasimi evlenmek deçdir. Sen o zavallı kıza saa- Retirmiye söz verdin. Halbu- biğiaYalh bugün sarayda esir gi- it. Hiçbir tarafa kaçamaz döştru babasının — memleketine ha'niye mânidir. Zaten dönecek abası senin muameleni ha- hı"' Sayar. Derhal bir harp ko- I—:ıa" kadın yüzünden girişi- le GilDler çok kanlı ölur. Böy- ren * harpte herkes, hakaret gö- Bir yiafı haklı görür. Sen böyle hazbe sebep - olursan kimse 'f taraf dı-( landığı yoktu. Kulağımıza Çarpanlar ... Bir Zabıta Romanı Muharririne Yapılan Azizlik Şimdiye kadar 150 mükemmel za- bita ramanı yazmış olan bir muhar» İririn başına, hem de şimdiye kadar emsaline hiç tesadüf edilmiyen bir vaka gelmiştir. Vaka Amerikada Fi- lâdelfiya şehrinde geçmiştir. Roman- larında en muğlâk meseleleri pek büyük bir kolaylık ile halleden bu muharrir, bankadaki paralarının ya- vaş yavaş eksilmekte otlduğunu far. keder. Tahkikat icra eder ve bu pa- Faların sahte çek Vasttasile - ç mekte olduğunu anlar. Hem çekler Üzerinde imzamı bulunuyormuş. Meşhur #abita muharriri sahtekâr lğın fallint bizzat bulmıya gayret eder ise de fasli; boşa çıkar. Bü- |nun Üzerine zabıtaya 'acaat eder, Fakat zabela dahi izharı aczeder. Va. ka öylece kalır. Aradan y geçer, bir gün mu- |harrire bir çek gelir. Çekin muhtevi- yatı, şimdiye kadar kendisinden ça iman paralara tekabül ediyordu. Çek möşbur bir banker tarafımdan imzalanmış idi. Muharrir he ban 16 — fsana — ve babana bir kahraman gözile bakmıyacaktır, —kimse se- | ve seve arkanızda vuruşmıyacak- tır. | Şeyh Baba bu sözlerden tees-| sür duymamış değildi, fakat mu- kavemeti — kırılmamıştı. - Rükiye dedi ki: | — Haydi nehrin öteki tarı na geçelim. Bu yabani yerle kâlb işlerinden bahsetmiye mü- #sid değildir Karşıya geçtiler. O zaman Ru- kiye, Kutbüddinin kendilerini yalnız bırakmasını rica etti. Şeyh Babanın arkadaşının yanında yu- |auşak hisli görünmek - istemiye- ceğini biliyordu. Halbuki Anber prensesinin davasını yürütmenin |yegâne çaresi, delikanlının mert- lik hislerini harekete getirmekti. Kutbüddin başını önüne iğerek teessürler içinde şehrin yolunu tuttu. — Şeyh Babanın bu akıllı kadının elinden yakasınp kurta- biliyordu. Arkala- rından baktı. Dört nala gidiyor- lardı. - Rükiyenin — hesabı açıktı: Evvelâ — beraberce at koşlurarak | miş olan paraları aynen alır, Bu l Şeyh Babayı neşelendirecek, sön- | talâta şu kısa mal üştürümüş: ra Cumna nehri üstündeki bahçe | — «Üstat' Delektif kabiliyetinizi de- ve köşküne götürecekti. Tuttuk- | nemak istedim. İnkisarı hayale uğ- Tarı istikamet, köşkün yolu idi. | radrm doğrusu! Sizden aşırdığım pa- Köşke vardıkları zaman Şeyh İraları iade ettim. Artık size itima- ıa.h bir hükümdar gibi kabul | g kalmadı. edilecekti: Serin şerbetler, leziz ğ tatlılar, havuzlar arasından pes perdeden akseden — nağmeler... Gurup zamanında rakkaseler renk renk meşalelerle ortaya çıkacak, havuzun kenarında — raksedecek- ter. Fakat bankerin imzaamın sah- te olduğunu öğrerir; bu işte büylece kalır. Nihayot geçenlerde taahhitlü pos- |ta paketi olarak kendisinden çalın: Hava tehlikesini önlemek — için havada kuvvetli olmak Jâzımdır. Kutdübbinin tahmin eltiği programı harfi harfine ta- kip etti. Şeyh Babanın ruhunu istediği gibi yumuşattığına kani olunca dedi ki: Oğlum, görüyorsun ki A RAŞİT RIZA TİYATROSU HALİDE FİŞKİN BERABER 25 B. teşrin Cuma günü akşamı .| ESKÜDAR HÂLE SİNEMASINDA lah kulları zevk bulsun diye bu | KENDİSİNİN GÖLGESİ dünyayı güzel bir bahçe halinde Komedi (3): perde kurmuştur. — Böyle bit “dünyada — Allahın nimetlerini inkâr etmek, İdeliler gibi dört tarafa koşmak ve gam ve kasavet içinde yaşa- | | mak 'sana yakışır mi? O masum, | İzavallı prensesi ağlatmayı günah İsaymaz mışın? | Rukiye güzel bir kadındı. He- | le gözlerinde dayanılmaz bir cı zibe vardı. İyi diplamattı, Kar- şeendakini mutlaka ikna ederdi. Çünkü söylediği şeye evvelk ken- di kendini inandırır, bütün heye- | canı kendisi de beraber duyardı. Akber Şah bile Rukiyenin kö, küne bir defa gelince ve güzel |kadının hazırladığı havanın içine karışınca hiçbir dediğini iki et- | Patihte camlin karşınnda medre- mez. her arzusunu kabul ederdi. İ seler vardır. Bu eeki devrin <ilima> Halbuki zavallı toy Şeyh Baba- | yuvası birkaç senedir fakir üniversi- nın kadın fendine karşı, şehirden | telilere mesken olmuştur. Kira pa- uzaklaşmaktan başka hiçbir mü- | yası vermiye hali olmıyan bu gençler dafaası yoktu. kalın taş düvarların ardında, kur- Delikanlı bir teessür ve alâka | şunları eksik kubbelerin altında; kı- ile sordu: ğ Şn soğuktan yazın sıcaktan bedava — Anber racasının kızının ağı | PArTRUYOrlar.. ladığı doğru mu? — Hem ne ağlamakl. yaşı gece gündüz. dinmiyor. ikiniz de felâkete uğramış iki za- vallısıtız. Başkalarının emelleri: İne kurban edildiniz. Bari şimdi | ::ıwm.u teselli vermiye çaliği- | , — ç, diyor. O size birkaç kişi top | Tyar. tstodij vi Bebe müblüm hiş ba.ter İ n gaedrerenla. GAi çaece raftan bakmamıştı: ulüğü — Fakat ben sarayı onun |— Bllnt sıktığım orta boylu, geniş a- yanına gidemem, dedi. Cariye- | imlı, metin yüzlü Kenç bizi odasma| lerin hepsi etrafımı alacaklar, fı- | glyor. Yoksulluğu Tağmen itina ile) kır fıkır gülecekler, ebak işte ni- | göşenmiş iki kişilik bir talebe odusı.. hayet geldir. diye — fısıldaşacak- | — Birer yer bulup olurüyoruz. Odada |lar... altı Kişi varız. Tik işim kendilerine. meramirmi anlatmak ölüyor: — Ben Vatan gazetesindenim. İs. tanbulda fakir üniversitelilerin ok. mek parasını kazanmak için ne gibi iplerde çalıştığını öğrenmek isterim. Hiçbir. yerden geliri oli varmış bunlar nasıl yaşari geçinirler? Sorguma ilk cevap veren mümessil oldu: — Bize isim zikretmeden anlata. yam: İçimizde ana, babadan veya başka yerden geliri olan ancak bir kaç kişi var. Çoğurmuzun bu dünyada tek varlığımız kendi vücudümüzdür. 'Tabll bu şartlar altında dışarda ça lışınadan Üniversiteye devam etmek mümkün dağti. Hemen hepimiz para kazarnma yollarınm her akla — gelen gekline — başvuruyoruz, — Vuruyoruz amma göyle karın doyuracak kadar maaşlı bir içe girebilen arkadaşlar bir İKi kişiyi göçmez. — Şu başvurduğun'z para kazarn- ma yollarının birkaçını sayaan x — Hangisinden başlıyayım? — Rn talililerimtz bir dersten zayıf talebe- < | —Mecrese iüe camii birbirinden ayı- Göz İran geniş meydanda. yürüyoruz. Bu- ee n gakinlerinden olan Karamür- Belit genç ahbâbım, kapıdan — içeri girerken bana: Bizi buranın mümesslli ile tanış- — Hakkın var, Şeyh Baba.. Burada buluşursunuz. Hiç kimse- İnin haberi olmaz. Sen burada |bekle. Ben kızı alıp gelirim. Ye- meği burada beraber yersiniz. Yalnız ayrılmadan evvel, sana İbir nasihat vereyim: Kıza âşık gibi davranmana |ten bi iki kişi, sırf evlendiler diye aşktan |bahsederlerse tuhaf birşey olur. Kızla dost olmıya çalış. Ona kar. H dostluk gösterirsen bana ver. | diğin sözü tutmuş olursun, | Akıllı kadın, ayrılmazdan ev. vel kalfalarına talimat verdi. ze bir gelin güvey için ne gibi İyemekler hazırlanması ve içine neler katılması faydalı olacağını iyice tarif eti Yemek odasının çiçeğe boğulmasını da söyledi. Şeyh Baba belki de fıkrıni değiş- tirip kaçar endişesile her ta: gözcüler, nöbetçiler koydu. Son ta prenses Man Baiyi alıp götür. mek Üzere sarayın yolunu tuttu, | yarın) kaya gider. Parayr tahsil etmek is-| onlardan sorarsınız. | ş VATAN SEYAHAT NOTLARI AA vrera salh içinde istihsal yapan bir diyar olmaktan çıkarak bir boğuşma sahnesi ha- e geldikten, Akdenizde harp gemileri batıracak tüccar gemisi aramıya çıktıktan sonra, talihin | bir cilvesi olsa gerek, İstanbul da, kezine bir demiryol laniverdi. İlk akla gelen gey. | büyük istihsalleri yapan di- | yarlar ile, Amerika, Hindistan ve |Okyanus adalarile bu yoldan bir | Virtibat tesisidir. Vakıâ bu yol uzundür, — mas raflıdır. aşağıda izah edeceğimiz noksanları ve mahzurları haizdir amma, hâlen bu uzak ve büyük paza: yeğüne emin yol olarak gözük- jeektedir. | Son zamanlarda da üzerine en fazla göz dikilmiş ve ümit bağ-| lanmış ve yeni yeni — faydaları | toplanmıya — başlanımış bir mah- reç olacak hale gelmektedir. — | Yol hakkında ufak tafsilât ve- rayim. Çünkü coğrafyası hayli küvvetli — olanların bile bazı kı- | sımları hakkında — yanıldıklarını görürüm: Bir defa bu yol bizim demir- yel programımızda esas tutulan | ve Diyarbakırdan geçerek doğ- İrudan - doğruya İrak — toprağına | giren hat değildir. Bunun inşası |maalesef henüz mümkün olma- mıştır. İrakın sön iktısadi zorlı |ları dolayısile de pek kolây ya- İpılacağa — benzemiyor. — Bugün | Bağdat ve Başrayı İstanbula bağ- hyan demiryol ise Adana ve Ha- | İlepten geçen hudüt hattıdır. De- | miryol İslahiyeden sonra Suriye | toprağına girer, Halepten daha ' doğrusu — biraz gimalinden geçer | | Yazan: MİHRİ BELLİ ĞU AAA n |lik gibi işler bulabilenler de var. He- İpimizin rüyası böyle muntazam e ll üllR sörde DA Bd ©ek. Öteberi satan birkaç arkada- V şımız da var. Bunlar tahlayı ya Be- yazıda, ya Bultanahmette bir köşe- | ye kurup müşteri beklerler. Geçen se- SAĞ şeölile Ve ea vandu n liğao ada temülar Va Beyülii Küliğan. Darnayulda boyar idi. Şimdi Metundür, — Yi hukuktun değil, boyacılıktan da... ieruAr lit eeeti öde b — Dün sizi medresenin öbür. ku mından bir arkadaşla Lanıştırdım. | ta © müczzindir. Fakat kendisi zi bundan bahsetmeyi yerinde bulma; Bizim aramızda iki müezrin, öc | imam var. Üçü de Üniversitedi — Fabrikalarda çalı var me? — “Tütün inhisarında çalışan bir Arkadaşımız var. Fakat öyle yerler. de iş bulmak bizim için pek müşkül Bu sırada Solumda oturan talebe atılıyor. Yüzünde okuduğum heye- candan kendine dokunan bir mevzu- dan bahsettiğimiz — Beyim, bizim yaramızı deştin, bart biz Ge içimizdeklleri sana döke liün. Bayram günü makya; yapıp, | köşe başlarında dilenctlik etmek bile hatırımdan geçti. Garibi gu ki, imti- hanlarda muvaffak olanların çoğu, Bizim gibi tahail edebilmek maksadi- le her tedaklırlığı göze alanlar ara- Sından çıkıyor. — 1ş bulmak © kadar müşkül mü? Şâyle tahsilinize mâni olmıyacak bir kAtıplik falan? İzendisi kadar insanın — Ben Manitadan buraya geleli Gört sena olüyor. Dört sanedir iş arı- yorum Çalışmadığım kapı, girmedi- Bim datre kalmadı. Arıma hâlâ bir balteya aap olamadım. -N İş mi yok? Yalalz iş olmamazı meselesi de- Bi Filân iş Üniversite — talebesine yakışmaz Giyorlar, halbuki duyuyo- | Yazan : | M. Şevki YAZMAN | bir müddet sonra Suriye . kiye hududunu teşkil etmek üze- | ” Basraya ve dolayısile Hint mer- | te Türkiye toprağına dabil olur. | PiT ile bağ- |£ ttın cenup rayı hududü teşkil ettiğinden Nusaybine keder bi- zim sayılır. Buradan sonra cenu- ba dönerek tekrar Suriye topra- ha girer (birçok kimseler Su- riye arazisinin burada kuyruk gi- bi uzamış parçasının farkında de- Hildirler). 80 kilemetrelik parça geçtikten sonra İrak arazi sine dahil olur. Musul üzerinden nişlikte bir demiryolu — şebekesi- dir. Bağdatdan Basraya kadar olan takriben 500 kilometrelik kısım- da ise dar hattır. İngilizler bunu evvelce ve harp maksadile sü- ratle inşa etmiştirler. — Şih pek değiştireceğe benzemiyı Bu sebepten hat üzerinde ba: hca iki müşkül beliriyot Bağdatda normal h: ta aktarma zarure defa dalıp çıl dahilindeki muayene, gümrük ve araştırma güçlükleri. Bu güçlüklerden birincisi Bağ- dek ile Basra arasında vapur e- altılıp hacimlerinin büş sayesinde izale olu- nabi dada kadar oldukça büyük (bizim Şirket vapurları- min orta hacimleri ayarında) va- pur geliyor. Tabii bu tren yoluna — nazaran biraz ba! amma, su nal in —ucuzluk ve kolaylığını haiz olduğundan Fakir Üniversiteliler Arasında Bir Reportaj Tahsil Sevgisiyle Ekmeğini Taştan Çıkaranlar (Bu Reportajı Yapan Arkadaşımızın Tavsiyesini Kabul Ederek İş Arıyan Üniversitelilerin İlânlarını Bedava Neşredeceğiz/ rum ki, Amerikada bizim gibi para Ssun, zengin çocukları bile kendi ka- zandıkları para ile tahsil etmek me- rakında bulunurlarınış ve tahsil et- mek istiyen bir adam için hiç bir ne- vi iş hakir sayılmazmış. Tahsil esna- sındaki hayat mücadelesi de tahsflin kuvvetlerini inköşaf ettiriyor. Herkes bir üniver- site talebesinin tahall için çalışması- nt bu ruhla karşılıyacak ve sevgi ve alâka gösterse işimiz kolaylaşacak. Ben kimya şubesinin üç — senesini okudum. Bitirmiye bir senem — kaldı fakat eğer önümüzdeki bir iki hafta içinde iş bulamazsam tal miye mecbur kalacağım. yanamayıp yor. Bun imiz boşuna far. Ümltsizlik benim tablatime ymaz. Amma her vakit te insan nikdin olamıyor. Ca zde yazınız. Ben okumak Her işe razıyım Gerek bunları anlatırken — gözleri parlıyan çocuk gerek diğer odadaki- çlginin canlı, a. Sili terkol de Bodava bir yer ayırma. in tavsiyesini kabul ediyoruz. İş arıyan üniversite rinin dört satıra kadar ânları (Va- tan) da parasız neşredilecektir.) hareket eksik ol-| İstanbulu Hint Okyanusuna Bağlıyan Demir Yolu Uzak ve Büyük Pazarlarla İrtibat Tesisi İçin Yegâne Emin Yol Olarak Gözüküyor tahammüldür ve Basraya vapurlar yükle: doğruca bunlara aktarma say sinde nakliyat kolaylaşır. Mavna, miryol vagonu, Bağdada tek- rar aktarma suretile diğer bir de- miryol vagonu gibi zorluklardan dereceye kadar sakınılmış kabili gelen büyük |olur. Diğer müşküle, yani demiryo- |lun iki defa Suriye toprağına da- 1p çıkmasından dolayı meydana çıkan muayene müşküllerine ge- Ünce; bana anlattıklarına göre leydanekbezde — (Halep şima- lindeki ilk Suriye hudut istas- yonu) tek başına seyahat eden kadınlara karşı tatbik olunan s«kı r ile irtibatı tesis için de| ve Cicleyi takip ederek Bağdada | kontroldan ve bunlar artist vesa- | üelir. Buraya kadar normal ge- | ire makülesinden olursa vize ba- | |hanesile bir iki gece mecburi mi- safirliğe tâbi tutmaktan — başka pek bir zorluk yoktur. Çünkü Şarki Suriye için hayati ehemmi- yeti hai? olan nakliyat da bilmu- kabele Türkiye — topraklarından geçer ve Suriye bu sebeple mü- tekabil kolaylığa daima mecbur edilebilir lraka gelince; kendisinin şi- mal ile olan muvasalası, diğer ta- tan Türkiyenin bariçle yapa- ği ithalât ve ihracat ticareti ile transitten temin edece- &i faydalar yüzünden böyle bir inkişafa çok arzukeştir. Son za manlarda bu üç demiryolu ara- sında anlaşmalar — yapıldığından nakliyat da daha intizam ve sü- ratle yapılabilmektedir. Hulâsa — üzerinde — işlettiği ve menfaattar iki komşunun göste receği hüsnü niyet derecesinde yol harp zamanında çok bü- yük, sulb devresinde de oldukça | mühim işler görebilir. Mamafih Lasıl güvenilebilecek kısa hat Irak ile ve Dıyarbakır üzerinden yapı- lacak doğru — iltisaktır. Bilhassa bu hat, Türk petrollerinin işletil- mesi temin edilinciye kadar bi- zim petrol hattımız da olabilir. 8 Program. 808 Hafif musiki (Pl>, 8,13 Ajans haberleri, 830 Hafif mu- siki devamı (PL), 860 Bwv kadını Yemek listesi. 12,30 Program, 1233 Muhtelif şar- kılar, 12,50 Ajans haberleri, 18,06 Mühtelif şarkılar, 13,20 Karışık prog rTam (PL) 18 Program, 1803 Müzik, 1830 Fasil heyeti, 19 Şarkılar ve türküler, 19.30 Ajant haberleri, 1645 - Radyo ince saz heyeti, 20,15 Radyo gazetesi, 20443 Temsil, 2130 Konuşma, 21,45 Rsdyo salon orkestrası, 22.30 Ajans haberleri, 2245 Radyo aalon örkes- trası, 23 Dans müziği (PL), 230 Kapanış. —— —- Tepebaşı Tiyatrosunda DRAM KISMI BU AKŞAM ? aat 20,30 da BV L GÜ Büyük Rejisör FRANK ŞEHİR TİYATROSU TEMSİLLERİ BU PAZARTESİ GÜNÜ MATİNELERDEN İTİBAREN SUMER Sinemasında EÇEELEK ;Farkmda mısınız? | Yazan: B. FELEK B ilmem farkında Nerede bir gevşeklik — var. Gerçi «genel> değil anama yine göze çarpıyor. — Nedir bu gevşeklik? di- yeceksiniz. Efendim! siz de Bu gevşeklik bir nevi aldırmamak, bir nevi mü- Balâğalı müsamaha, bir nevi alabildiğine hoş görüştür. Ne gibi? | Şöyle: Tramvayların — içinde ve dr şında gu kadar kişi alınacak diye levhalar vardır. Bunun iki misli adam biner, hoş görürüz. — Adam sende, deriz. Vapurlarda alt kamaralarda sigara içmek yasaktır. Lâkin bu yasak bir nevi na> zariyattır. Herkes keyfini yı par ve sigarasını içer, Ne me mür, ne yolcu, ne hancı aldı: | n Sağ taraftan — yürümeli diye barbar bağırırlar. Biz sol taraf- tan gitmede bir zevk buluruz. Üstelik doğru yoldan gidenler de omüz vurur, maraza çıkal mak isteriz. 4 | Vapur, tren — tarifeleri yapa-” tız. Lâkin arasıra buntardan şa: | garız. İtizaz eden olursa ya akı tarma, ya fırtına, ya sisten b seder, işi örtbas ederiz. Bir sınıfta gu kadardan fazla talebe olmayacak — diye karai verir, hattâ hususi okullara tat- | de kendi — sınıfları: aldırma! «Muhterem müdiri umuml beyelendir. türkçe değildir diyi | «sayın bay genel direktörs diya | alelâcaip lâflar ederiz. Bir takım eşyaya âzami İiyı koyar; fakat bunlara riayet lip edilmediğini pek kovalaı yız. — (Kovalarsak da — tutar yız) Tahsildar —müf vergi tabsiline bakar. | — Mükellef tahsildara ekı miye çalışır. | — Çok defa işi formaliteye, çı | lişmayı anate feda ederiz. Sütü ineğe, yumurlayı ta Ba, tohumu ekine tercih ederli Peşindir, göze görümüyor, di ye, Söz verir, randevuya gidel ften fazla yiz, imza verir vaktinde yiz. Oyunda mızıklanrırız, yal ta gıdıklanınız. Gevşeğiz dedim ya! Bilmem farkında mısınız? Rahmet Dileği Cerrahpaşa hastanesi dahiliye mük tahamısı ve merhum —Ali Haydal Arsebük di Dr. Besim dün sabah birdenbire ölmüştür. R iyor. Cenazest bugün ae At enbirde Beyaztla Soğanığa Nur sokağında & m İr hanesinden kaldırılarak camlinde namazı kılındıktan |Erenköyünde — Sahrayiceditleki | kabristanına gömülecel metinizi halli Fransız / Tiyatrosunda KOMEDİ KISMI n BU AKŞAM l Baat 20,80 da DA DI CARPA'nın Büper filmi PARA BERABER GİTMEZ Fransızca sözlü fevkalâde filmi görmiye ve alkışlamıya hazırlarmız | Baş Rollerde: JEAN ARTHUR - JAMES STEVARTİ LİONEL BARRYMORE Bugün ' P E K ve s A,R A Y Sinemalarında Şark Rdebiyatmın ROMBO ve JULYET'| Şark filmciliğinin şaheseri LEYLÂ ile MECNUN Musiki Ustadı: SADETTİN KA MÜN Filmin fevkalide YNAK MEBCNUN'un şarkıları uzunlağundan senasları 2 - 406 Leylânın Şarkıları MÜZEYYEN SENAR NUREDDİN -630 ve Hda