SAR - KORSAN KA B e Sarı Korsan tefrikamızda Sarı Korsan diye anılan Hopalı Glüâvani sokağındaki hapishanelerine düşmüştü. Orada — tır- nakları sökülmüş ve çirilerek Polis Müdüriyeti Bilmem ne kadar bir vakit geçtikten sonra, katlandığım a- cıya alışmış, uğradığım — felâke- t bütün acılar 1ile anlamıştım. İnsafsz gardiyanbaşı ile soysuz yardakçısı, denildiği gibi etlerimi lime lime doğramamışlardı am- ma, sol elimin üç parmağımı tır- naksız birakmışlardı. Şişen ve moraran parmaklarımdan kanlar akıyor, sızısı ciğerimi yakıyordu. Ö geceyi soğuk ve nemli taş- lar üzerinde kıvrana kıvrana ge- | çirdim. Bu musibet gecenin de niha- yet sabahı olmuştu. Doğan gü- geş bulunduğum bodrümu işik- landırdı. Yüreğimi de, — intikam ve kurtulmak ümitleri doldurdu. Neden diye siz sormadan sebe- bini ben söyliyeyim. Çünkü, bodrümun bir insan sığacak bü- yüklüğünde olan — pencerelerin- den birinin yarı açık luğunu Eörmüştüm. Sevinç gözümü ve gönlümü hiç bir azap çekmemişe döndürmüşü. Buradan — savuş- mağı kurmuş. fırsat — kollamıya koyulmuştum. Fakat, buna hacet kalmadı. Biraz sonra, günün zebanileri be- ni, bodrumdan çıkardılar, bütün gece gişire şişine koca bir tomat haline getirdikleri evrakım ile birlikte, İstanbul Polis Müdürlü- iüne götürmek için Efendi adında bir Türk polisinin eline bıraktılar. Zindandan Polis Suât Efendi İle Çıkctık Herhangi bir tehlöükeden — hiç beklenilmiyan bir zamanda, an- sınn kurtuluverenlere .qkı ııldık geliyor. Bu hissin tesiri altında idim. Hani yöürüyerdum, hem de kapıldığıim korku ve kuruntu i- çinde, sık sik dönüp ardıma ba- kıyordum. Şimdiki Beyoğlu Be- lediye dairesinin önüne varınt ya kadar hiç söz söylemeden nımda giden Suat Efendi, yürü- yüşünü biraz yavaşlattı. Bir bağ ile boynuma asılı olan aargilı & lime yan gözle bakti. Bu bakışı aramızda şöyle bir konuşma aç- u — Ne oldu eline, parmakları: mı mi doğradılar? — Hayır tırnaklarımı kopar- dılar. — Vah vah, ismin ne senin? — Mehmet. — Nereli ve kimlerdensin? — Hopalı, bir - fakir evlüdı- yım. Babam züğürt bir kayıkçı, anam da iş buldukça çalışan za- vallı bir aylıkçı idi. İkisi de çok oldu öleli — - — Bu herifler seni ne için tut- tular? — Bilir. miyim be kardeş? Dün sabah, ortalık 1şirken bizim 'Top Ömerin Kalafat yerindeki kahvesinden çıktım. Çeşmemey- denındaki börekçiye gidiyordum. Büyük sebilin sokağında arkam- dan ansızın koltukladılar. - Ken- dimi toparlayıncıya kadar, dört kişi, birden üzerima Çok gefil avlandım, polis efen- di... Bıhdeıhlm Arkadaş Yadigân Tı Gitmni, — Silâhın yak muydu üzerin- de? — Bir Amerikan altılısı ile bir de söğüt yaprağı bıçağım vardı Arama, el atmıya vakit kaldı mı ki.. Herifçi oğulları soluk bile aldırmadan kelepçeyi — bilekleri- me vurdular, silâhlarımı alıp be- | ni bu hale koydular işte... — Yazık.. — Yazık ya. Bıçak babadan kalma, tabanca da bir dost ya- digârı idi. İkisine de çok yandım doöğrusu. — Sıkılma © kadar, Canını kurtardın ya, şükret buna di Yürenliği ilerletmiştik artık. Polisle bir suçlu vaziyetinde de- âdeta iki eaki dost gibi kol- | Şişhane yokuşundan iniyor, t ve memleketi ken felâketten bahis ağlıyor ve inliyorduk. Suat —| fendi (1) gerçekten — yurdunu, | milliyetini seven iyi kalbli bir de- | (, yum. Büti tanıştırınırı. Göreceksiniz ki, eperadan çok, buru- likanlı, imiş meğer... Sözleri ile, | bana yalnız teselli değil, daha | çok ceşaret ve — İeragat dı.rıieril verdi. Yurda hizmet için bir çok |Böyle felâketli demlerde, millet Hopalı Mehmet | Maceralarını Anlatıyor dün çıkan kısmın hülâsası: Mehmet, — işealeilerin —| kadar dayaktan ge- ine sevkine karar verilmişti. yollar gösterdi. İşgalcilerle mü- cadeleye teşvik etti ve tutuşan kinimi körükledi Sözlerinin samimiyetine bir saniye bile şüphe etmedim. O söyledi, ben dinledim. Karaköye geldiğimiz zaman, kolumdan yavaşça çekti, Taşha- nin yanındaki dar sokaktan ge- çirdi. Kürekçiler caddesinde kar- | şıma geçti. Gözlerini gözlerime | dikti: — Arkadaş, iyi dinle beni... ve memleket için çalışacak erler | ndığı günlerde senin gibi bir| babayiğiti götürüp — müdüriyete teslim etmeği, öldürüp — mezara | gömmekle bir tutarım. Böyle bir hareketi alçaklık sayarım. Evra- kını eline verip seni gündi bıra- Kacağım. Fakat, bir daha tu mıyacağına, — bugünden millet ve memleketin halâsı için çalışacağına Türklüğün şerefi na- mına bana söz ver... Dedi ve cevabımı beklemeden zarfı elime verdi. Beni Serbest Bırakan Polis Suat sonra Bu yüksek kalblilik — karmam- da diz çöktüm, Yaşma göre gör: güsür ve havai sandığım bu mert ve ağır başlı delikanlının heye- candan titriyen ellerini saygi İle öptüm. Gördüğüm insaniyet bana hilr riyetimi kazandırmaktan — ibaret kalmadı. Hak yolunda ve istl lâl uğrunda çalıştığını sonradan öğrendiğim bu genç, bana yalnız nasihat değli, ayrılırken — biraz cep harçlığı ile bir mektubu — vermek de gösterdi: — Hiç l raflarda, dedi. Hemen şimdi Kadıköyüne geç. İnzıbat yüzbaşısı Mesut Be- yi bul ve bu mektubu ver, O icap eden şeyleri yapar ve belki de seni adamları arasına katar, (Devamı var) () Buat Rifendi, şimdi emekli komizerdir. Ayaaspaşada oturmakta- dit i 'Ça"rşrarniba?[îıcısi af Leylei Berat İstanbul Müftülüğünden : 17 eylül 840 salı günü Şaban ayının on dördüne müsadif ol- duğundan mezkör salı günü ak- şamı (çarşamba gecesi) Leylei berat olduğu ilân olunur. | v klasçar | | Behçet Uz'un Ziyafeti İzmir, 14 (ALA.) — Belediye reisi Doktor Behçet Uz dün ak- kesin derhal Vekillik — Neşriyat sin Çi İstanbülün Sıhhi Dürümü Geçen Senelerden İyi Vilâyet Hıfmsathha meclisi, dün Vali Muavini Hüdai Karatabanın reisliğinde içtima ederek şehrin sıhhi vaziyetini tetkik — etmiştir. Bu tetkik neticesinde sıhhi — va- ziyetin geçen — senekine nazaran memnuniyeti mucip bir halde ol- | bilhassa —sari — hastalıklar | amından bu sene shhi vazi- | yetin geçen senekinden daha iyi bulunduğu görülmüştür. | Hıfrıssıhha meclisi, şebirdeki nüfus kalabalığını gözönünde bu itundurarak / bir teşrinievvelden itibaren şehirde geniş ölçüde bir bit mücadelesi yapılmasına karar vermiştir. Eminönü, Küçükpazar Ahırkapı gibi şehrin, meskün mahallerinde taramalar yapılaektır. Bu hususta İstanbul Sıhhat mü dürü yunları söylemiştir: | — Şehirde ancak haftada bir | tifo vakasına tesadüf edilmekte- | dir. En son yapılan istatistiklere | nazaran dünyada mevcut hükü-| met merkezleri arasında en az| hastalığa tesadüf edilen şehir İs- | tanbuldur. Beynelmilel istatisti lerle sabit olan bu hakikat yüzü- müzü güldürmelidir. Sıhhat Ve- kâleti, bu birinciliği gelecek sene- lerde de devam ettirebilmek için #hhi mücadeleye geniş mikyasta iyer vermektedir. Okuyucudan H Aksarayda Bozuk Bir Yol Bir dostumu xiyaret maksadile Aksarayda Beyazıt meydanının birmr aşağısında Ağaçeşme soka- #tadan geçtim. Btrafında büyük ve yönl apurtımanlar bulunan so- kâğın hali pek çirkin bir manza- ra arzediyordu. Yer, yer çakur. tar ve tümsekler -etomobillerden başka halkım bile geçmesine en- gel oluyor. belediyeden bu yolun biran evvel Inşasıni istiyoruz. 'YARDIM İSTİYEN BİR VATANDAŞ Ereğilde Fransız maden şirke- tinde kazancı astalığı yaparken başıma bir kasa gekli. tafilak no- ticesinde bir ayağımı kaybettim. Beş müfuslu bir allayi beslemiye mecburum. Üç çocuğum — mektep çağındadır. Yardım isttyoram. VAPUR KAMARALARI Rüzgürle günlerde yakm iske- Jelerde işityen yolcu vaparlarının arta kamara pencereleri açık ba- Yandarulursa yolcalar rahatarr ol- maktadır. Rüzgârdan istifade et- mek isttyenlar, güverteye çıkma- H, örta kamara rüzgürdan müte- eartr Olmnlara hrrakıimalıdır. De- nizyolları ve Şirketi Hayriye tda- releri Serin havalarda kamara pencerelerinin açdmaması hasu- sunu temin etmelidir. Yer Sarsıntısi İstanbulda Fazla Tahribat Yapamaz Dün gece saat yirmi ikiye doğ- ra şehrimizde kuvvetli bir yer İsarsıntısr daha olmuştur. 30 sa- iniye devam eden bu zelzelenin merkezi İstanbula yüz kilometre- lik bir mesafededir. Zelzele yü- zünden hiçbir hasar kaydedilme- miştir, Rasathaneden bu hususta ma- lâmat istedik. Bize şunları' söyle- diler: «— Zelzele devamlı değildi. İstanbulda zelzele tehlikesind. korkulamaz. Şehrimiz, — şidd yer sarsıntısına maruz kalan ve Balkanlarla Kafkasya |bulunan zelzele hattının dışında- dir.» Üniversitede arkeoloji işlerile n bir profesör de şun- hat Marmara denizinden geçez. ve İzmit üzerinden Orta Anado |laya varır. Erzincan ve civarın- da vukua gelen zelzele bu hat üzerindedir. Bu hat, şarka doğru uzanır ve Kafkasyaya varır, Zel zele hattı üzerinde yer sarsıntı ları İlânihaye devam edecektir. Yer sarsıntılarının merkezi dai- ma değişebilir. Temenni edelim |de bu merkez, Kafkasyaya uzak- İlaşsın.» Kısa Haberler | Nimet molöründe deklâre harici bulunan kadın eşyaları musade- re edilmiştir. »e FRANSA TİCARET AN- LAŞMASI — Fransa, Türkiye Ticâret anlaşması birinci kânun nihayetina kadar — temdit ölun- muştur. * DÖLAR ALDI — Galata- da bakal Ali, dolar alırken cür- mü meşhut Kalinde yakalanmış. ve mahkemeye tevdi olunmuş- a. * FAZLA YOLCU — İr tanbul Liman Reisliği fazla yol &u alan vapurların sahi | zalandırmıya karar vermiştir. —— | Orla Okul Kitapları — | Satışa Çıkarıldı Ankara, 14 (Hususi) — Ma- arif Vekilliği okul ders kitapla- TINN satış teşkilştini genişletmiş ve salış usüllerini ve iskonto nis- betlerini basitleştirmiştir. Bu sene, İzmir, Afyon, Adana, Antakya, Sıvas, Samsun, Trab- zonda birer yayınevi açılmakta- dır. Ders yılı başında İstanbul ü- niversitesinde de ayrı bir yayın: evi açılacaktır. 1940/41 ders yılı için bütün ilk okul kitapları hazırlanmış, sa- tışa çıkarılmıştır. Orta tahsil ki- pları da 20 eylül tarihine ka- dar tamamlapacak ve satışa ar- zedilecektir Okul kitaplarının tedarikinde | herhangi bir müşkile uğrıyan her Tıp Talebo Yurdu İmtihanında Kazananların İsimlerini Neşrediyoruz Tıp Talebe yurdu giriş imti- hanını kazanan gençlerin, mezun oldukları liselerin adları ila be- raber, isimlerini neşrediyoruz: Adana Lisesinden: Muzaffer Adasakun. Afyon Lisesinden: Sadık Gün- gör, Sabri Tuncel, Ali Era: Ankara Erkek inden: Fe- ridun Gürol, Nevzat Ülgen, Er- kin Kandemir, Erdeğan Noyan, Ibrahim Erdoğan. Ankara Gazi Lisesinden: Ad- nan Öztürel, Ahmet Akman, İl- mi Gürsoy, ntalya Lisesinden: Gülen, Necdet Okan. Bahkesir Lisesinden: Emin Üs- ün, Hikmet Ertürk, ,Sait Alı Nevzat arüşşafaka Lisesinden: Hay tettim Taşkın, Mehmet Bozkurt. Denizli Lisesinden? Necmet- tin Oğuz, N. Salih Baykent, dil Yurtoğlu, Haşmet Yalaz, Hü- seyin Misoğlu. Diyarmakır Lisesinden : Rah. mi Gerçel, Edirne Lisasinden: |. Elerem Kospançalı, Suat Vural, Hüseyin Yeşil. Eskişehir Lisesinden : Ergut. Gaziantep — Lisesinden: Cahit Erkan, Haydarpaça Lisosinden: Tah- Samih Zan, Avni Öza- Hakkı şam fuar gazinasunda — matbuat | müdürlüğüne keyfiyeti bildirmesi tay, Hüseyin Erençin. ana erkânı şerefine bir Ziya- | iştir. Münzoevi Genç ve fet John Tremşam oteldeki odasında dönüp dölaşıyordu. O ka- dar daulmişti ki, sokaktan gelen gürültüyü bemen — hemen duymuyor gibiydi. Elinde iki tane tiyntro bileti — tutayardu. Bunlar Kovent Garden öperasının iki koltuk bileti Wdi. — Bu #loşam için koş ve sevimli bir arkadaş bulmalıyım. Diye düşündü. nin alâkadarlara ilân — ve tebliğ ğini de öğrendim. | Adam Kendisini pek yalmız hissadiyordu. Senelerdenberi — cenubi /| Afrikada yaşamış olduğu için Loodradan çok zaman nrak Kkalmış, öski mühitini ve arkadaşlarını kaybetmişti. İece, fakat adaleli vücudü, güneşten YanMIŞ yüzü, kurşu- ni gözlerinin berrak bakışlarile dalma herkesin dikkatini üzerine çekea bir adamdı. Tiyatro biletlerini satan siyah el- Diseli, ince Kaşlr genç krr bile, hiletleri Ozatırkon kandisini dikkatle süzmüştü. Dd hilet almaktan maksadı, - Lonürada- Ki Ük akşamım yalmız geçirmemekti. Mutlaka bir kadm ar- Kadaş balmak Mi Nihayet eskiden — tanıdığı Betti hatırma geldi: — Tumam, Betti'yi davet etmeliyim. Diyerek telafona sa- m':'::ı Kkendisine cerlak sesli Dir Fimmere hizmetçi —cevap verdi; sonradan arkadaşı Bettifnin sesini duydü: — Avdetinize ne kadar sevindiğimi bilseniz Jahn... Bunu " İ tartt edemam. Fakat niçin bana mediriz? Sesiniz me kadar değişmiş. ne alıtıp da medeni bir Insan olmaktan vaz mı geçtinte? Çoğm, genç kadını tiyatroya davet etti. Fakat şu cevahı başına cö- 0 apabli pek İsterdim. — Memmuniyetle — gelirdim. — Fakat ile için Ki K yetalaşilanheri bu akşam hir yere gitmek için başka arka- #öz verdimi. 'Tiyatredan sonra siz de (Mavl Portakal)a daşlara geliniz. Ben eğlenceli ve sevimli birçok da eğlencceksiniz. John sardu: — Mavi Portakal mı dediniz?, YAZAN Hayriye Lisesinden: H, Hüs- nü Varlık, MA Vi PORTAKAL ÇEVİREN William J. MAKIN Rezzan AE. YALMAN — Bvet, Mavi Portakal... Buraya hiç gitmediniz mi? A &- vet, siz çoktanbari Londsladan urak kalâmız. Buraar çok eğ- danceli hir bar... Oparaya da pok yakın, Kime sarsanız gös- terir. Biz herhalde orada Subahlıyacağız. Bizi muhakkak Sohn telefonu canı sıkılmiş ölarak kapattı. İşi tars gidi- yorda. Fakat kızmıya hakkı var mıydı? Ratti gibi çok ah- İstanbul — Erkek — Lisesinden: Abdülkadir Pakmez. | İzmir Birinci Erkek Lisesin- den: Raşit Menteşe, Hulüsi Gün- türkün, A. Necati Akgül, Orhan Erol. | , İzmir İkinci Erkek Lisesin İden: Arif Tünçyürek, Hakkı Tuncer, Fuat Berberoğlu, Y. Zi- |ya Ersoy, Faruk Öğüt, Bedi E- Telp. Muzaffer Dedeoğlu. | Kabataş Lisesinden: Ali |man Tükel. i Kastamonu — Lisesinden: Salih Ersoy, Server Sümer, Kemal Bayrakçı, Muharrem Atay, Cahit Başkale, | Kayseri Lisesinden: Sadettin O p. |Bilgiç. Ziya Yılmaz. Konya Lisesinden: Asım Sa- | lh, Ali Ahçıgil, Tahsin Ergün, Faruk Şükan, — Salâhattin İlhan, Fethi Ergun, Lütfi Özdağlar F at Eroğlu, Kemal Demirozman, Kütahya Lizesinden: |Gürol, A. Necati Arı, Malatya Lisesinden: Nurettin Erk, Rüknettin Tözün, Samsun — Lişesinden: Salâhat- tin Gönen, Ahmet Gülüm, Al met Fazıl Baran. | Vefa Lisesinden: |Kılıç, | Yozgat Lisesinden: Necmettin Keleşoğlu. Rusçuk Bulgar — jimnasyonun- danı Salim Cansev, Gençlerimizden İtahsil devresi zarfında | başarılar dileriz. Şerafettin önlerindeki yüksek Akşam rüzgürı arasında | AA DU 15-9-940 GÜNÜN RÖPORTAJI Balıkçıların — bitmez tük. mez dertleri vardır. Dün yolu- muz bunların miktarda bulunduğu — Balıkpazarına uğra di. İlk rastladığımız eski bir ba- hkçıt <— Gel bayım, gel.> söze başladı: Mis gibi balığın lezzetini bilen pek az. Pişirilirken — koku- suna, yerken tadına — döoyülmı yan balığı bir türlü her tarafa so- kamıyoruz. Balık, — İstanbul, İz- mir, Mersin ve daha buna ben: zer sahil memleketlerimizden iye gidemiyor. Bu kadar rek- ikm edişime bakma, Balık — için uydurulmuş bir ata sözü vardır: «-—— Tutan anmasın, — yiyen deymasın, satan pere - koyacak İyer bulmasın.» derler. Biz de tu- tuculardanız. Karşıdan yanımıza doğru ge- len birine seslendi — Reis, buraya gel.. Reisin elile gösterdiği dükkâı da bir çok İâkerda kutuları var- PİYASA Finlanda ve İsveçe sık sık mal gönderilmesine devam edilmek tedir. Kara yoluyla yapılan nak- liyata rağmmen bu iki memleketle ticari münasebetlerimiz — gittikçe her iki memlekete birer parti yaprak * rilmiştir. Ayrıca Mac: Bulgaristana da palı saları, findık, balık — konservası, turlu barsak ve darı gönderilmiş- tir. Yapılan ihraçatın tutarı 55 İbin lirayı geçmiştir. Ticaret Yekâleti Müsteşarı Bir müddettenberi şehrimizde bulunmakta olan Ticaret Vekâ- loti Müsteaşrı Halit Ziya Keşmir, bugün Ankaraya dönecektir. Müsteşar, dün Ticaret Mınta- ka Müdürlüğüne giderek Vekâ- lete ait işler etrafında malümat almıştır. Fiyat Yükselişi Orta Avrupa — memleketlerin- den gelen müteaddit talopler ü- zerine keten tohumu, susam — ve kuş yemi fiyatları yeniden yük- lmiye başlamıştır. Fiyat terel- '(üünün — başlamasımı — müteakı Zahire İhracat Birliği idare he yeti toplanarak vaziyeti — tetkik etmiş ve bu gibi hububat ve za- hireye âsgari ihraç fi ylemiştir. Ancak son günlerde — ihracat fiyatları yeniden yükselmek isti- maddelerin yeniden — Hyatlarını tetbite karar vermiştir. Bu - kı rara râğmen piyasalardaki f yet devamlı süretle artarak — su- samlar 24.50 ve keten tohum- İlam 23, kuş yemi 8.50 kuruşa | farlamntştır. Bu vaziyet kakşısın- bileti uçuzdu, yavaş yavaş - otelin kaldırımına kadar götürdü. Joln, penoaleden sarkarak görüyle bileti takip ediyordu. Yoldan geçenleri dikkatle güzden geçiriyordu. Bir polis o ta- Yafa doğru yürüdü, biletin tam yanmdan geçti. Bir gazete müvezzii koşarak geçiyordu. Bileti görecek hali yoktu, E- Hndekl gazeteleri biran evvel satmıya çalışıyordu. O aralık alrk Çalarak yavaş yavaş yürüyen bir adam John'un görüne Hişti. Gidişine bakrlırsa bileti mutlaka gösüp Alacaktı. Tam © anda telefon çaldı. Jahn birân İçin pencereden ayrıldı oda- nin öbür köşesinde duran telefona yaklaştı: — Alhe, alle. babi olan genc bir kadın het İstanllen akşam sorbest olamaz- bir telgraf çek- Yoksa Afrika üdetleri- Aarkadaşlarla orada ola- dı. Betti öyle bit kihar mühite mensuptu ki, bura kadınları. nn zamanı, en meşgul iş adamlarından daha riyade doludur. Boura bu son moda insazlardan birinine Operadan Faust'u dinlameyi tekl'f etmek de abes değil miydi? Joln Afrika or- mralarında dalaşırken Wagner murilkisini hayalinden geçiren remantik bir genç idi. Bu sürat devrinde Londra içinde O- pafa düşünecek kaç kişi bulabilirdi.? Tiyatzo biletlerini DAlA elinde tutarken, bütün bunları düşünüyordu. Pencereye yaklaştı. Aşağısı Londramın en ka- iabalık sokaklarından birisi olan Strand (di Üzün zaman- darberi Lordradan uzak yeşamış olluğu için Lu kalabalık sokaktaki oteli seçmişti. Birdenbire içine blr fiktr doğdu: Mademki Betti onu atiat- mıişti, 6 d Londranın adarr İnsan kütlesinden kendisine bir arkadaş awecekti. Sol ağı dolderan Insaa dalgası içinde ken- disi gibi romantik masikif'an hoşlaran eibatte bair başkası Aa vardı. Belki d3 tati kundisini böyle bir İnsanla buluşturar. du. Biletlerin birisini pormakları arasında salladı ve sekağa e K HR eli İ ae K ee d GD ? di D a eli l d ea $et eee ee di üüüij — Orası ktmya deposu mu? — Hayır, burası otel... — Affedersiniz yanlış mumara vermişler. Joğn küfrederek pencereye koştu. Eiletin yerinde — yeller Balık Mevsimi Geldi Balıkçı Memleketindeyiz, Ağ İpi Yapacak Yok |dı. O tarafa baktığımızı 48 | O kutuların içi — dol Filis dereceğiz, di 'e el | — Lükerdamızın birinci i Filetinlilerdir. lerine devam ettt nlar torikleri hırlar, Geçen sene 45 milyaft torik sattık. Bu miktar anlaf İnüfuslarına nazaran bir ö meğidir. İtalyada 237 balık serve fabrikası vardır, Arkadağı, reisin sözünü — Biz de ise henüz bit bile yok, dedi. Bir balıkçı: — Bu yüzden denize çıkt? hk tütmüyoruz. — Satılmad sonra... Bu da yetmiyormuş Balıkçı memleketindeyiz. Aİ yapacak yok. Balıkçılıkla hif İraşmıyan — memleketlerden ları için ip satın alıyoruz. Harpten evvel, iki kiloluk Dinlesek, daha — çok 4âl İcaklerdi. Selâm verip VAZİYETİ Finlanda ve İsveçle Olan Ticarl Münasebetler İlerliyor BORSA 14 EYLÜL 1940 Sterlin Dölar İsviçre Fra Drehmi Leva Poçeta 'Yen g12379 daveç Kronu B1 Yrhani ve Tahvilât Türk Ticaret Bankası nâma da birliğin da fiyatları yen tesbit etmesi lâzım gelmekt Gerçi kuş yeminin (fon) Jolarak alınmakta ölan hit kaldırılmasile variyetin bir ceye kadar tanzimi düşünü ise de satışların artınası tedbirler alınmaaını mucip caktır. Mehmet Adal'ın Cenazesi Kaldırıldı Başvekâlet husust kalem dürü Hasan Şükrü Adal ve T? zon valisi Osman Sabri pederi, Balıkesir varidat mü lüğünden mütekait Limaili met Adalın cenazesi dün lköyündeki evinden kaldıı Kızıltoprak camiinde ikindi mazı kılındıktan sönra Bi Sahrayıcedid mezarlığtna nedilmiştir. Merhumun oğullarına ve derli nilesine beyanı — tazi eri İRADYO Bugünkü Programi 8,30 Program 8.35 — Müzik (PL) 0 Afans haberleri 9.10 BV #i - Yemek lirtesi 9.30 Müzik: lar (PL) 12.30 Program 1235 Yeni şaf 12.50 Ajans haberleri 1805 NF 18.30 Itadyo salan arkastrası 18 Program 1808 Müzik: Pasff YE (PL) 1830 Arjantin (PL) 1845 Radyo caz orki 19,8Ö Zeybek Ve oyun havalari “| Afana haberleri 20 Büyük tasl &1 2046 Konuşma 21 Mühtalif lar 21,30 Mürik 22,30 Ajana Fi 22.50 Cazbant (PI.) 23.30 TAKVİM ' 15 Eylül 1940 PAZAR YIL: 1440 — AYı 9 — GÜN RUMİ : 1886 — EYLÜL: İ HİORİ: 1380 — ŞAHAN: İ VAKİT VASATI 540 12.09 1541 116 1045 3.50