28 Aralık 1942 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

28 Aralık 1942 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

STT yt —. Bir seyahatten notlar: Afrixa zencilerinin iç yüzü Ahmeç Hanin Yalman İngitere ve , vap veriyordu. Amarika — seyahatini “Hlavalarda | — Gazetelerde harp hüvadisdi azdr 64000 kilemetre seyahat,, başlığı al | Zenciler, boyazların u.rbirini kırma. Hoda formm halinde seşretmektedir. Dördüncü formasında Cenuht Amesi. kanin Nijerya bölgerinde — bir sından pek de Üzüngü düymüyorlar, belki için için ölçüleri kendilerine göz sahti | terilen muamele,, İstihbarat bürosun gehri olan Lagos'dan ve baradaki im, | da bir karikatlir gör düm, Baki Al Jbalarından bahsetmuktedir. Meraklı ve alâka veriei bulduğumuz bu kınmı | mığ bir zenci #yzen İktibas ediyorum: an Kazmorun müstemlekasinde yüşü ressam, — Almanların Sezelleri naml — dördükler üi mübela Alrikaya yülnıt beyazların yaşayı. | Balı bir şektide Yasvır etmiş Bu ve. HnI görmeğe gelmemiştik, Zencileria | sıra, Afrika senellerinin beyatlar har Bayatını görmeğe çok merak ediyor. | bine ancak ne bakızıdan alâka du. duk. Misafirhanemtz varmda Ilmı yab'leceklerin; spaçık gösteriyar Zen | Bir BAL vardı. Hep beraber bir sabah | Ciler herhalde beyazlara küskün., Bu | oraya gittik. kadar medaniyet Kllalarına rağmen Ojüden görülecek bir Alem,, Çoğu | Sırr renk dölayımiyle aşağı insün müu- yiyecek şey olmak üÜzere ne aatılmı. yor, Muzlar para e değil, kol kadar | kü cidden stidatir izmanlar.. amelee, gürmelerine tçerliyorlar. Çün Uzatı. kocamanları var, Bir bakır para va. | len fırsatlardan — istitade — odiyorlar HinC6 siza kucak dolusu muz veriyor. | Yaşayış tarzları, fikle seviyeleri çok lar Ananasa, Hindistescevisi de aşa, | eri gitmiş. G yakarı öyle, Denir hayvanlârınm, | — Günlük bir zenei maşbüsmnı ziya. eşlerin türlü türlü kurutulmuş nevi- | ret ediyoruz. Kocaman bir müscssase.. leri göze çarpıyor, Kakiden kalma &. | Muharrirler, açık fikirll, — anlayışlı, Getlerle Afrika, gıdaları kuryutulmuş| mesleğe bağlı adamlar. — Mücssesede gekilde muhafazaya -“İrşmiş, bp stcak | ge zete işteriyle berader mütbascılık ikümde kokmaya mâni olmak için | ışleri de var, Mücellitbane —kızmında başka çere bulamamışlar, Kimi taraf | bırkağ genç zencj kızı çalışıyor. Bun. ta tavada muz kızarlan, kimi yerde| isrdan birinin karşısında bayran hay mlitiş kebep eden satıcilar var . Ba memleketin erkekleri — bümam ge yaptyor, satıcıların, alıcdarm be-| yaraçılabilie. mi?,, rün dürdük, Galba kudreç bir güni | “Siyah kehbribardan bir dünya güzeli izerübe ae hepet kadın. Ortada erkek na.| yapmağa karar vermiş, Abanos ren. muüna gok birşey yok İhtiyar, genç) g.nin an koyu bir nevini seçmiş, bu. bepal de şakacı ve alaycı, a jki çok güzel göz, KÜ bir buyun, Bizlm. öteberi almamızı tuhaf bu. | tnej gibi beyaz dişler, kırmızı dudak. Tp kahkahalarla gülüyorlar. l Z t İ : yi Er4 İsi *ABIT ç Kımya Ensitüsünün 25 inci kuruluş vılı münasebetile | Zat Türk kimyacılığı ve inkişaf tarihi (Baş torofı dünkü sayım: tzda) 1442 de Darir'für ve bikmet dersi okuturken diğer yüksek mekteplerde de kimya ve hikmet hocası bulunuyordu. Kım- yazer Derviş Paşa tzdnsı-lı oldu- Bu kadar Kimya m! kabijlerini bulmak j miş ve tertip eylediği 1stilah sit- temini 1845 de neşneylediği “U- Hasal kimya” adır kitabinda kul. lanmıştır, Kırmılı Aziz Bey kita- Bında bu eserden sitayişle bahse- diyor ve kendi zamanına kadar gerek tedrisat ve gerekse mtlah bakımıından kiymetli bir mehaz Bulunduğunu tebartiz ettiriyor. 1888 de açtlar ikinci Darülfü. nunda kimya dersi hoca Tahsin efendi tarafımdın — göeterilmiştir. Hoca Tahs'n efendi mezkür darll- tününün müdürü idi, 1873 de üçüncü defa açılmış o- lan Darllftnunun fen fakültesi Galatasarayda bulunuyordu, Bu- rada kimya Cüarles isminde bir yat tarafrmdan okutuluyordu. 1800 da veniden açı'an Dartif. fünumu şabanenin fen şubesi prog ramlarında kimyayi gayrluzyi kim yayf umf ve kimyayi hayatf derz. leri vardır. Tanzimattan — evvel , Memleket'mirde kimya dathkn ziya- de simyaya kaçan bir mevzu imiş yarılan esterler Lavojsiyeden evve! " |PN telkkkiyata fetinat ediyordu Kıy Metsir madenlerden altın imaX ve “|yahut kimyevi haddelerle — tedavi itin emek sarfedil'yordu. Tar.zimattan sonra Tanzimattan sonra açılan mek- teplerin dere — programlarındaki kimya, Lavvariye sistemine göre ekutuluyordu. Fakat bu mekten- lerde kimya nihayet yardımer bir dera vaziyetinde iği, Mühend'shamnel bahri ve Rerrii kümayunlarla mektebi fününü har biyenin hedefi orduya miünevver Ve müscekhet rabitler yetigrirmek ©. Mektebi übbiyel şahanede ta. kip olunan gayeler umum se-hati. ni metafara Ve BastatkIariz mü. cedele idi. Bu maksada vüsul için Kizumu kadar da k'mya okutulu. yordu, Açılıp kapanma tarihlerin. den Ve klmmya Kocalarından kıtaca Bahseylediğim — Darülfünun'arda ibe “Sejences Püres, nazariyesi hâkim bulraduğaundan kimyanın tatbiki kımınü temas edilmemiş tir, Bu vaziyet kimya enstitüsü - nn kuruluşuna kadar yanl 1017 ren-rine kadlar değişmemistir. Tatbiki kimvanın ehemmiyet ve Yimrmu İlk defa “Darüh)ümürki. kemiyel Osmaniye ve Mektebi Tıb. bövef şahane,, ce takdir edilmiş, 1844 tarihinde bir kintyahane te- sis olunmuştur. Profosöir doktoe Süheyi Ünverin tanzimütm vürüncü yılı iein yar. Aığı brosürde, ismi “kemkahane, olarak gösterilen merktir kimya « Banede mektebi tihivel şahane Mehmet Ali Kâğıtçının konferansı besine kimya tatbikatı göste- rildiği gibi mömleketin mmuhtelif tahli! işleri de yapılıyordu, Mektebi tbbiyel şahaneden me- zün olanlardan Hetidarir görülen- ler mezkür kimyahanede küfi mid. det staj görerek mümarese sahibi olurlardı, Bu kimyahanenin başında mek tebi tibbiyel şahane kimya mual- Nmt Antojne Callega Bey — vardı Calleja bey meşhur Fransız kim. YAgeri Berthellot'nün talebesin - den olup u iş için bilhassa cel- bedilmiştir. Culleja bey çok çalışkan ve dü- rüst bir kbryagermiş; kendi mem. Jeketinden musvin ve sa're getir. miyerek mem'eket çocuklarını ye- Üştirmeye süyeylemiştir. Açılışmda Kemikahane namilke anılan meztür JMboratevar, buştin 22 noj yılmır kutladığıcız Enetitli. müzlin kuruluşuna kadar memleke Ümizde tatbiki kimya sıhamında calhşâan elemarları yetiştirm'stir. Bu itibârla Türkiyede tatbıki kim» yanta inkişafı tahabetimizin te - rakliej İle beraber olmuş ve bu vaziyet kimyagerliğin tabasetin bir nevi ihtisas yabesi gibi telâk- kİ edilmesine yol acmıştır. Gala- tataraydaki mektebi tbbiyel şa- hane blaası 1849 da yanmmış bu . landuğundan mekteple — bereber künyahane de — lzalcioğlunduk Kumbarahane kıylarına — ve 1865 senesinde de Gerger oğlu kışlası- nü n.klnu muştur Bilâhare Gül- baneye ve daha sonra da Yenika- ptdaki malüm binaya taşinmeştır. Şimdi bu binada askeri levazım muAâyene komisyonunun lâboratu- var; vardır. Antoine Callefja Bo. yin yanmda ça'manlardan Vasil hıum_ fevkalâde ürtidar göstere. rak kendisine munvin ölmca, TRT8 senesinde — Calleja'dan İnbilâl e- fen ıhvı.vi Bgayriuzvi dersine İlk tahsilini Halepte, yüksek tahsilini mektebi tıbbiyel gahâne. de ikmalden #ınra — kimyahanede Calleje Beyin yenıinda ihtisas yan muş olan Vasil Naum geniş malt. Maş sah hj bir moallimdi. İlmi kim YAYT TAYFİLSYİZ GBBDİ adir İki cilt- lik eseri zamanınm mükeammel Bİr kitabı olarak tanımmaktadır. '888 dan 1812 ve kadar memlr. kete tahlilcj kimyager yetiştirmiy olan Vasil Navm mektebi tıbbiye. dekt vazifesine ilâveten 1399 da açılan fen fakültesinin tabiiye ge- besine kimya mua'limi tayin edil- miştir. Vasil Naumdan somra mektehi ve Aliş ilk defa bir ecnebt kadını ile &ıkır tibbiyede kimyayı gayduzvi dok. tor kiönyazer Şükrü Paja taralım- dün okutulmuştur. Şükrü — Paşa kimyayı gayrluzvi dera kçtabı yaz. ryüyı demi Dellasuda Faik Paşa tara . fndan okutuluyordu. 1546 den 189? senesine kadar uzw kiraya mualümiğ yapmış olau FPaik pa- ga kitap yazmamıştır. Kımyacer Faik paşa aynı saraan'da, ruzani. sade tahlil komisyonu rus! ve ece ra serenlifett'şi idi Kimya kitapları Dellesuda Faik pısantn oküttü- Ku derse ait kita'ya Lsb) tarihin- de kimyayı uzvij tıhbi adı ile neş- redilmiş bu'unduğun! — görüyoruz, Bu kitabın — mu:n'llemesindeki melümata nazaraı kit'ar kimya . ger Wüurtz'un eser'nlen — tercilme eĞ 'miştir, Terelin.cye mektebi tıb- Hiye müfredatı tb muaâllimi dek. tor Kostanti: ıı-nnm-lıı bq.ı. « mış, fakat k tabin 'W ai fe kalmışk :" sikliyei nakeri eczı müfettişliğ'ne tayin edi'miş bu'nunan doktor kim- yağes Dika Bey tamamlamıştır. Dellasuda Fnik Patsdan sonra kimyayı urvi mua lım':gine Kekü. le Mustafa Bey tayin edirmiş, on- dan sonra Fehmi Risa And gel- mi'ştir. Fehmi Reta A lirin anllr. tığına göre Kektile Mustafa Bey açık fommllle pek meraklı olduğu lkc' 1 kenlisine “Kek't «” 1âkabr ta- BL-ız evvel bahsevlediğim dok- tor kimyaser Kr'mlr Azir Bey de mektebi tibiyede kimya okutü « yordu. Bıbasmmın Kırımdan gelmiş bulunması hasebiyle Xırımlı lâka. bivle anılan Aziz Bey föal bir ide- alisttir. Müuhterem Konya mebisu dok- tor Osman Şevki Ublağ'm tanızi. Mat ve hekimlik adir eserinde mu- Yasavtar aatatidığma Nidz,ral Ri. rımlr Aziz Bey, mekt:si £bbiyel şahanede tedrisnen türkçeleşti - Ti'mesi uğrunda gayret ve ferasat le çalşın, kendisi gin! — ideabet ll'l.ıdaı!ırfh Sebirliği yaparak öe. Büyeri tıibbiyel Ösmaniyeyi kur . Mustur. Mezkür cemiyer — tüörkte tedrisata esas olan teerah Mrati- ni hazırlamı. Mektebi tbhivej mül kiyenin açılmasmı ve nihayet mek tebi tbbivej sahanede dahi ders lerin türkre Hennla akutulmasını temin etmiştir. Bu arada Kırmmlr Azıt Bay bil. hassa kimya müulahlarmın türkçe « Tettrilmesile uğreşmrstr — 1560 da neşredilmis 6'an ej ciltlik kimya. YT töbİ a€i eteri 6 zaman için müksmmel bir kitap olun haş ta- rafındaki tar'kcesi, hoca İshak e- fendinin başlayıp kirayager Der - PMisküeii K n 4N Ş ..-...................................OCCc...rrr.rrcrc<3rn. İR MEVSİMLİK A yardımı ile onun mânasımı söküp çıkarır men yabancı kalmış Sınmuııulkh Neyzen ZAHIR GÜVEMLİ Bdebiyatımızın — Şeyhi, — Füzüll Kâni, Ziyapaşa ve şatr Eşreflt devam eden hiciv enanesi, Neyzet Tevfiğin şabhsında ve kalemindi Şüphesir çok gözel örneklerini verdi. Bugün altmış iki yaşında © lan sanetkâr Neyzen (Yiğit lâkır bile amılır) diğer bir çok sebepler” le dahi tarihimizin malıdır. — Şin” diye kadar basılmış ve nüsbalari tükenmiş iki küçük eseri haricid de her çerçeveden olduğu kudar kifap çerçevesinden de — müstağıl olan Tevfik bir çok sanatkârları mız gibi şifahi, sadırdan sadra H tikal eden eserler vermişti. Bugün Müntr Süleyman Çapan' oğlunun gayreti ve — İiymet bilest bir kitapçımızın himmetile, Ney « rzon Tevfik hakkında mücmel malü matı ihtiva eden bir cilde sahip bt lunuyoruz, Eser, sanafkârın bayatı hakkıt da, batıralarla küvvetlendirilmiş © zm bir mükaddemeden, — Neyzef hakkıtda — yazılmış ve — söylenmii sözlerin değerlilerinden ve seçil * miş şiirlerden teşekkül ediyor, Şahsını — tanımanım bir kazanf olduğu nâdir sanat — âpıklarından, vecidil musiki iera Ustadlarından biri olan Neysen Tevfiğin şilrlerin de en gülip taraf, gşüphesiz Micir ve İslihzadır. Manzümelerinde bir çok teessür ler göstermek mümkün olabllir, Tertip ve taba alt hataların de gında, şekil —ihmaline — mütcallik herhangi — bir kusur — balunabilir. Bunlar Neyzeni tanımamanın neti- cosi olarak bihik mevruu — edilebi- lecek veya ürzerinde Işrar olunabi* lecek küçüklüklerdir. Hangi ateşli zekâ, vartığlın — dar hendesesine sığdı?. — Hangi taşkım sanat aşkı şekil endişelerinin imee' Tiklerine — bel — bağladı?. İki türlü sanatkâr tanıyoruz.: — Blrincisi hef türlü Kayilten ozak, kendini oldu" Hü gibi, şeklini kırarak verenler, Bunlar — irtikalei yapıda, heyecam larina hakim olamayacak kadar 2€ KY Ve ÇARSEĞDNE kuvyetli deha- hardır. Her eserleri deran! bir hadi lenin flcat — neticeleridirr — Füzüli aibi, Yünüs gibi, Kemal gibi vt Neyrem gibi.. İlinectsi — kendilerini devamlı bir emürakabe ve kentrolt tohl Ümtan, nefk mühasehesini (* kıllarının teracisfle — denklestiren velidiyetleri devamlı fedakârirkların meticesi olan sanatkârlar.. Her esef FDenemı & netde) Fırzali'den: ——— Sorma benden: meşreha rçindün.. bipereli nedir ? Matiab.l htmatlabin; w4it sevdü medir? Öyle sermestim ki Mirük etmezeni dünya nedir? Men kimim? sâkıy olan kimdir? mev | sahbâ nedir? ... YABANI REFİK AHMET SEVENGIİL için garp bahsetmiş, fakat yen sualini Türkçe olarak: — Büyük, çok büyük aile Elena... Sözleriyle kısaca karşılayıp bu lâfı tmıştı. Elena pek fazla genç olmamakla ber raber güzeldi, tatlı idi ve bilhassa gçin yeni bir çeşni idi; zira © zamana kar dar Hasan amcanım feyizli irşatlariyle ho vardalık sahasında epeyi yol almış olma” sına yağmen Aliş hiçbir. ecnebi kadınla düşüp kalkmamıştı. Hasan amcanın mur hitindeki kadınlar hânendeler, sâzender ler, onlarımn ahbabları, ahbablarının alr babları yaşayış, duyuş ve eğleniş itibariy- le tamamen alaturka idiler; o ülemde ka- dınlar erkeklere hizmet ederler, Alişin pansiyon Vivide tanrdığı kadınlara ve E- Tenaya ise erkeklerin hizmet etmesi ve on" Tarın her türlü kaprislerine sükün ile ter hammül ediyor görünmesi âdetti. Hasan amca bir gün eğlence mecli- sinde Alişe arabca bir ata sözü söyler mişti: '— Küllü cedidün lezze!,, Hasan amca bu sözü Türkçeye ter: Gkne etmeden Aliş tektük evden, babasın dan, mektepteki hocalardan öğrenilmiş, olmuş: — Yani her yeni başka bir lezzet midir? Diye sormuştu. Hasan amca Alişin üç buçuk kelimeden çat pat mâna çıkara: bilmesini onun eski kültürdeki büyük ma lâmat ve ihtisasına vererek memnun ol KK Afklt gövele Bt yetiiyök, adai dediğin böyle olur! Diyerek sevinmişti. Aliş de yabancı bir dilden tercüme yapabilmenin, yeni bir şey öğrenmiş olmanın verdiği haz içinde bu memnuniyette birleşmişti; fakat hakir katte Aliş o sözün mânasını şimdi anlr yordu: Her yeninln ayrı bir tadı vardız, fakat Hasan amcanın muhitindeki kadım ların hepsi yaşayış, düşünüş, fikir seviyer si ve nihayet mensup oldukları sınıf itibar riyle birbirinin benzeri kimselerdi; birim den ötekisine bir eseri bitirip başka br eseri okumağa başlamak zevkini vermiyor, bir tefrikanım devamı zannedi Hiyordu: halkuki Elena Aliş için yeni idi; bu bir İtalyan kırması idi, fakat dahaâ o zamanlar Alis hakiki İtalyan kadımı ile taklı su İtalyanı arasındaki farkı anlrya: cak derecede zevk islerinde ihtisas peyda etmemiş bulunuyordu. bir şekilde mahrem bir arkadaşlık hayatı YŞgîrdıı bu onun için yeni ve tatlı bir ' Alişin bu kadında enteresan bulduğu ehemmiyetli noktalardan biri de onun mu siki ile olan alâkası idi. Aliş musikiyi se- verdi, Adanada lise tahsili esnasında hab kevinde verilen bazı konserlerde çok bir şey anlamamakla beraber garp musikisi üstadlarının eserlerinden parçalar dinler mişti, Fakat Alişin asıl musikiyi sevmeğe başlaması Hasan amcanm muhitinde, Har san amcanım ve ahbablarımım tesiriyledir. Aliş b utoplantılarda alatarka musikinin makamları arasmdaki farkları sezecek derecede kulak 'terbiyesine sahip olmuş tu, fakat Elena piyanonun önüne geçtiği zaman parmaklarından dağılan nağmer ler büsbütün başka bir hava ve mâna tar şıyordu, Alişi heyecan ve hararetle sarr yordu; delikanlı, hoşuna giden kadımın si- hirli parmaklarından etrafa yayılan ıılır dıludoh öldürücü vuzuhsuzlukla eriyip bitiyordu; ınlnnıyıırdu, fakat Iıodı.ıır yordu ve galiba iyi anlayamadığı için muhayyilesini işleterek dinlediği mlıe gittikçe genişleyen engin mânalar verir yardu. olmamak musiki üstadlarının hayatlarını, eserleri- ni anlatan kitaplar satm aldı; banları yab nız kaldığı saatlarda gizli gizli ohyodl. Kısa bir zaman sonra övenin senfor milerinden, Şopen'in gece şarkılarından ve Bah'ın konsertolarından yaklaşılması insana haz veren esrar ile dolu meçhul bir âlemin kapılarıra gelmiş olmak zevk ve heyecaniyle bahsetmeğe başladı. â Alişin ağzından yeni mllıhil-E sözler karşısında Elena kendi tesirinin kuvvetini görüp memnun oluyordu; Vivi tavsiyelerinin bu kadar kısa bir zamanda iyi neticeler vereceğini ummamış oldağu için hayrette idi; fakat Kâmüran, asıl Klnilrn.Adıuıhıudn Pansiyon Vivi” ye taşınır taşınmaz yeni bir kalıba dâkük müş su gibi bambaşka bi rşekil almış oF masını pek derin ve yakın bir alâka ile, biraz da şaşkınlıkla takip ediyordu. İlk günlerde bir akşam Aliş Kümüranı davet ederek saza götürmek istemişti, ran: — Monşer, o bitip tükenmiyen gıy" gıy tahammül edilir şey değiidir; vaz ge- çiniz de sizinle neşeli cazbant sesleri dur yulan bir bara gidelim! y çÜ Te A,

Bu sayıdan diğer sayfalar: