) (Veleriner teşkilâtı iyi çalışıyor it (Hususi) —- Kocacli Ve tin 9 kaza - ünde garbon; gurra, uyuz, brad- tomatoz, - gibi sığır, 80909 koyun, 'e aşı ve serum yapil- ea 101 köyde de yun, 7971 keçi, 8008 sı- Şür, 865 manda, 264 ata şarbon Ağısı yapılmak zorunda kalın - P92,650 baytar'arımız taralından mua ene edilmişlir. 940 — senesinde îzmiu!—'»u mezbahada 10/037 sı « Şar, 3425 dana, 1071 manda, 6027 — malak, 26,705 — koyun, 10,082 kuzu, 8639 keçi, olmak üzere 69,022 hayvan kesilmiştir. Wilâyet Veteriner müdürlüğü- siyeti de Türkiyede k hayvâan mezarlığı Hâlen 833 köy müubtelif hayvan da VECİZELER Yazan- M CEMİL PEKYARŞI * Efllâtun İntanı, (kılsız - derili, | | P doğru boylu, . ten gülücüdür) diye tarif edermiş. | # Hayırlı İnsan'ar mütamoddin P o insan'a: tipler nazarında koca bir İnsanım ghemmiyeti yok, W İktisat için mi harp ediliyor? Harp masrafları G0 senelik iatlk - Artık husus kendi yaralılarının musiki — sekl - değildir. İ | Buna insan kam sarhoşluğu mu Ü diyoelim? Yorgunluktan sıhhatleri || bozuları askerlorinin nesilteri c alur; Bu ehet sulhu lcap edecek | ehemmiyeti hais değil mi? ı Tefrika numarası: 63 İ | Kütahya Valisi Hâmit Oskay Alayonttan, tren manevrala. rınin bitmesini büyük bir sabırla bekledikten sonra, Kütahyaya doğru yollandık. İstasyona, zece karanlığında âğeta eriyen — cılız ışıkların göz kırpmaları ile gir. dik, Lâkin, ayaklarımızm Kütah, ya toprağına değmesi, hemen mümkünolmadı! Çünkü önümüz: deki peronda Balıkesirden gelen katar vardı ki hareket etmek ü. zereydi, Şimendifer memurları. herhangi bir kazanın önüne geç, mek için bizleri, vagonların ba- samaklarına ric'ate moobur etti. ler! Çaresiz: “— Meydan senin aslanım!” Diyerek bekledik, Maamafih birkaç dakika son. ra, meydan bize kalmıştı. Fakat, remiyen hamallar ortada yoktu! Çaresiz, bir müddet de onların teşrifini gözledik! Bu arada, sa. | bırsızlananlar hamal avmma çıktı. ayrem genliği verirler; | # muhar'nler innanlara dünyayı zn- | lar. Nihayet, o müşkil! de haller lundu: Artık, istasyonun dışında idik, Lâkin, gene beklemekten yakamızı kurtaryamamıştık! Ne, den derseniz, ortada tek bir ara, ba bile mevcut değildi! Çünkü, Balıkesir katarmdaki — yolcuları Kanije Muhasarası Yazan : Namık Kemâl Sadelaştiren ve haskısını hazırlayna Hakkı Tarık Us Türk kahramanbığının bir destani alas bu eseri hütün gençlik ve ber vutandaş okumalıdır. Fiyatı: 30 kuruş SATIŞ YERİ: VAKIT KÜTÜPHANESİ NOT: Vakıt'ın kupenlarını E layan daimf VAKTT öokuyı rına bu eser yüzde B0 tenzilâln p 15 kuruşa verilmektedir. Taşı ş dalmi okuyucuları mektupla 15) kuruşluk posta pul: gönderirler »e mdrcalerine gönderilir. Ben korkunç, kanlı bıçaklı, insanı tir- tir titreten hikâyeler dinlemek isterim! Diye sinirli sinirli söylendi. Ahmet Kütahya, toprak sanayil merkezi oluyor Vilâyet tahsisatı ile bir etüd lâburatuarı kuruluyor Selçuk Sultanı Alâeddinin kıxıx ay doğmuş gibi İ nasıl ıüıellqmuü; aşıyan faytonlar henüz istasyor Ya dönmemişti. Her zaman Kü, tahyaya gidip gelen arkadaşım, iüzinelerle arabanın ne — olduğu, va bir türlü anlryamıyor. hayret- , Maamafih, yatmak =dı mucize kabilinden kurtul- Fakat, günün ilk — şıklariyle tarlık, Kütahya tabil bir sanayi mer- kezi, Meselâ, civardaki bir kum dağı, hububatı kemiren bitleri öldüren zerelerle dotu.. Bununla Vali Hamit Oskay meşgul olmuş, onun alâkası yüzünden asırlar. danberi hiç istifade olunamıyan bu nesne, bir ihraç matar haysi- yeti kazanmış! Misıra ve diğer bircok memleketlere, bu tabil i. lâç Erkmenkü adiyle gönderili- W AM ATATÜRK'ÜN HEMŞİRELEİ NO bin liralık iki evi Kızılay V Daruşşaiakya teberru © Huber göce, Ebe- di Şf Atatürkün hem- gireleri Bayan Makbule Darüş şafaka ve Kızılaya yüksek bir teberruda bulunmuştur. Bayan Makbule, Kadıköyünde 23 - bin lira kıymet tahmin olunan bir evini ölüme bağlı bir Dartişşafaka lisesine bırakmış. tir, Bu ev bir müddet evvel 25 bin liraya bir İngilizden satım alın- mıştı, Evde beş bin lira kadar tahmin olunan bir masrafla bazı tamirat da yapılacaktır. Böyle" ce teberruun kıymeti 30 bin li rayi bulmaktadır. Dğer taraftan Ate türkün 1919 da Samsuna çıktık” lart zaman ikamet ettikleri ve içinde vatanın kurtuluşunu ha zırladıkları tarihi bina Samsıun. lular tarafından Atatürke hedi" ye edilmişti. Bu bina — Atatür- kün vefatı üzerine hemgireleri Bayan Makbuüleye İntikal etmiş bulunuyordu, Bugün altı kütüphane ve üstü de Parti merkezi nulan ve 80 hin ıgıdnll bi olduğu tahmin da Bayan M.kbw Kızılaya teberrü w Bu binada Ata' l 00 ları ve çalıştıklar! ö tuluş tarihinin llk vi stıf? ğj afaza £ ve Türk gençliği t& ma hürmet ve hlf'# ret edilmektedir. ., ggtf Bu iki teberrua 2it : melosl evvelki güt "ıı’ darm da hazır bul * lant'da İkmal w—""_'aı" | DünKadıkö _y:# y vinde kendisini 2iY PN j muharririmiz, raht 'pale B $ | Ku için Bayan Maktli rüşememiş, ancak Tn pif bilvasıfa, bunun bÜYÜK gü leket hizmeti gibi ”,v zını, Yöllle doğru olmaı naçiz bi ve Kunu bi " Nafia Vekili Antalya?” General Cebesoy, imar hakkınd berla beyanatta . bulundu görse iyi? Aydoğdu, aydoğmuş giti güzelleşmem mi? Adam, kogşa koça sultan A- lâettin Keyikubada müjdesini u. laştırm'ş. Ö da, büyük bir. se vinçle bu hamamı yaptırmış, A- ma araya yüz yılların jhmali gir. miş, Yoncalı bir tedavi merkezi yAntalya, 5 (A A,) — İKf gün- denberi Antalyada bulunan Nafla Vekili General Fuat Cebesoy An- talyadan ayrılırken Anadolu ajansı muhabirine aşağıdaki beyanatta bulunmuşlardır: “Autalyaya ilk defa geliyorum. Evvelcg duyduklarımdan çök fazin ginı görmekle bahtiyarım. Antalya- nm İstikbali çok parlaktır, gerek iktosadi, gerek idari ve gerekse re- fah ve huzur bakımından en müs- tesna üstünlükleri vardır. Bunu nazarı dikkale alan cümhuriyot idaremiz memleketin imarma bir plân dahilnde hız vermekle bera- ber çok münbit olan Anlsiya ova. smm sulanmasmı, bataklıktan kur- $ | tarılmasını ve taşkm suların fena- | hldarından vikayesini — düşünerek bu ova dahilinde bildiğiniz gibi bir kaç suyun mlahını tetkik etmeğe başlamış ve bir an evvel bu tel- kikatın ve 'kıymetli valimizin me- sal arkadaşlarile böraber bu işleri » | Pok yakında başarmcağma ve çok , | canlı zeki çalışkan ve samimi olan Yazan : 2REFİK AHME SEVENGİL Antalyalı yurtdaşlarımızm da nza- sebep teşkil eder mi?.. Selma Tumrul — Bu bir zevk almdığma bir türlü akıl * yorum! Ne ihtiras, ne ihtiras... ü .ı A Mİ muavenet ve m nmklırmıhigçüp;:.' » ;î Zünlük kısa bir m müuhterem Anmyı_ll“"' teşkilâtindan ve ve y den gördüğüm samiml M gı tezahüratm bâtıratıni ÖÇ #t bimde taşıyacağıma siniz, Bu mwd:/ ra teşekkürlerimin lâğını rics ederim. Acıklı bir Türk xuıı-u Cemtyel Dün öşleri bürosu fan Üstünel'in Kızt 5“: düçar olduğu ıııatnll';’_ mıyarak rahmeti rati” Ş muştur. Cenazesi gönieüi köyündeki evlerindi! Feriköyündeki — aile kumğ,; 1 beri, B kendisine gelmiş, aklinr başına top | lamış ve daha tanışalı yarım — saat bile geç memiş olduğu halde böyle yüksek perdeden kendisini azarlayan kadma hattâ kızmıştı: İ — Hanimefendi, Arsen Lüpen neşriya | tını tekrar okuyunuz! Sizi daha fazla rahat- Sız etmiyeyim, müsaadenizi rica ederim. Diy kalktı, Selma Tumrul da onu takip etmişti. Meşhur hekim oyunun başım- ganberi bir kelime söylemediği halde elinde- ki kığıtlara bakmakta devam ederek oturdu- gu yerden: — Ne oldunuz, canımm, tatlı tatlı konu- guyorduk... Dedi. Müteahhit Betoner, Selma Tum- rula: ! — Vallahi, hanımefendiciğim, affınızı P rica ederim, sizinle meşgul olamadım... Bi zâm kayın peder adama nefes aldırmıyor ki. Kâğıtlardan başımızı kaldıramıyoruz; inşar allah yarm buluşuruz, tabah kahvaltısmı hep birlikte edelim; sonra sizi - otomobille gezdiririm... Diye yılıştı. Selmanın yanı başında ©- u en Mmünfisımın genleli yiz ölçmeğe lü- nasebetsiz sözlerle genç kadma kur yapma”- ğa uğraşan zayıf, kara kuru, çirkin ve küs- tah bakışlı adam sahte bir üzüntü ile: — Bu kadarcık mı idi, Efendimiz... dedi, mutlaka gidiyor musunuz? Selma ikisine de cevap vermiyerek meşhur hekimin karısına hitap etti: — Ben geceleri erken yatarım; kusu ra bakmayınız, tanıştığıma memnun oldum, Allaha ismarladık, efendim... Ahmet Dündar ve Selma Tumrul ma- sadan henüz uzaklaşmamışlardı. Müteahhit, mühendis, zengin Betonerin karısı yüksek sesle fransızca olarak: — Aptal! Dedi. Ahmet Dündarı kastetmişti, Sal- ma için söylüyor zannettiler, gülüştüler: meşhur hekimin karısı elindeki iskambil kâ- Badını gösterişli bir jestle masanın üstüne â- deta vurur gibi attıktan sonra: — Ne yapsın canım, dedi, görgüsüz, biçere bir kızcağız... O genç doktorun peşine takılıp buraya gelmiş: bakalım, simdiye ka- dar hayatmda bir kere olsun yüksek bir sar lona adım atmış mı?1. Bu sefer daha gürültü ile güküştüler. Ahmet Dündarla Selma Tumrul, meş> hur hekimin grupundan ayrılır ayrılmaz ge- niş bir nefes almak üzere kendilerini bahçe ye dar attılar; holden geçerken bir başka tanıdığa yakalanacaklar diye korkmuşlar ve İ i görmemek için etraflarma bakma: dan yürüyüp ilerlemişlerdi. Serin gece ken- dilerini kucaklayınca bir lâhza durarak baş- larmı yukarıya kaldırdılar, ciğerlerini temiz hava ile şişirerek rahatladılar; sonra yalnız- lığın zevkini dahâ iyi tadabilmek için Ahr met Dündar genç kadının elini tutarak onu kuytu bir köşeye doğru çekip götürdü; ora> lardaki masalardan birinin etrafında hasır koltuklara yanyana oturdular. Ahmet Dündar: — Bunaldım, doğrusu... Dedi. Selma Tumrul: — Ya ben, ya ben?.. Diye cevap verdi. Ahmet Dündar — İnsan bir otele gelip üç beş gün dinlenemiyecek mi?.. Eaki bir ahbaplık adamı bu kadar rahatsız etmek için O dakikada bunları konuşmâkbv_ "'l' ber ikisi de başka şeyler düşünüy?? ’ kat düşündüklerini açıkça söylernekte G niyorlardı. Selma Tumrul, Ahmet ? ”| meşhur hekimin kızı ile diz dize İ Ahmet Dündar, Selma Tumrulun Y? oturup mütemadiyen zevzeklik eden 'jı ahhit mi, tüccar mı, komisyoncu Mi duğunu pek iyi anlıyamadığı UM 4 maya söylediği münasebetsiz ıözltM ve arada bir genç kadını iştihalr /J sardığını görmüştü. Yeni nişanlılar sosyeteye aile ğ Eîıpek de faydalr olmıyan pozlarla ' Selma Tumrul, Ahmet DündarÜiç bulda yaşadığı seneler içinde kim neviden ne kadar sahnelerde rol ıh"'ıj ğunu düşündü; sevdiği adamın münasebetleri hakkında ne biliyor? da mı, çapkın mı, şimdiye kadar düşüp kalktı, hayatında kaç kadınin var? Cölgesi diyor ama belki ba da bir hüsnüntyetin esertdir. Ahmet V hayatında başka kadmların — gölgele” j de kendileri yaşıyorsa... veR (Devamı vf