'Sulh îeşebbüsünda üveyş kanalı,Kiracıdan başkasının yıkanmasını n tayyareleri ark sik Süveyş Börmbardıman ediyorlar. e kanalı Akdenizi — Şap De bağlayan bir kana'dır. Çok es, ZAmMandanberi Süveyş Berzalı üze, ' Bir kanzal açmak fikri — vardı, | ahi insanlar daima Nü mahrini h gölü vasıtasiyle Şap Denizi | birteşlirmek istiyorlardı. — Milkd ©i Misir — Firavunu ( aüal açmıştı. Fakat & kanalp derhal ka, H, Roma imparatoru Adriyenin ve osonra İkinci Halife Zzamaninda VAS olan sbni Asın ir da ayni âkıbe ASIrdA — Venedikliler. 1804 te Mısir n tekrür bu imestleyi ele ni Ferdinand Mehmet Satt | uğramaştır. daha sırasında seter! 1 açılmusına san 1630 da kante giznde 17 İkinciteş açıldı Büveyş arası 168 kila, lik S0 diç 1886 metre Derinlik 11 — 12 tedir. Süveyş kahalı üzerinde 13 vardır. İveyş kanalınm açılmamı Avrupa, Hündistana — yaklaştırmmak diyatı Üzerinde Hon bir Lesir ur. Kanaldan senede 6000 vas Beçer. ngütere kanalın açılmasına — gök | Ş ve karal açıldıktaân — sonra Hind yoluna sahip olmak iste- Onun içindir. xi, 914 harbine | Mizeri himayesi attında bulun, | suş; harpten sonra müstakil Mi Bü maksatin İttifsk akdetmiş. | #işir. K lebe kaydına yarın | —başlanıyor | okullarda yeni talobe na ve ikmal imtihanlarına in itöbaren başlanacaktır. Aİt program — hazırlanmış, okul idaresi mümeyyiz liste, maarif müdürlüğüne bi & ve mümeyyizlere daveti dermiatir. CİZELEFZ > M CEMİL PKKYAHIŞI fcnıı ik arbabı, muhtekirler sataılar ve Bairedir. € umumün ithallie he- | içuuıu enin garabeti adı ve- . 3 hakir mmdır? Munturaklı ceki üslüp, âdi fi | e asnlet payesi Vvermektir. | le fikirler, sonradan gürmeler | M Oluyor: İyisi de var, Tenası em münakaşas: ağız kav- beterdir: Hakareti ebe. ştirir; kalem ehli arasında bu. ik gururu, hakâret gören için teselliridir. ansmlur muhakkak yenile - bilgele Bırfederler miydi? De . k ki celblervah, Kiromansi,Kar Bgibi istikbal keşfine nit , bü yolda yazılmış kitap- dikate muhali Ssı __Köydcn çıkıp uzaklaşmışlardı. Ay ısığı yolun iki tarafındaki ağaçların dalla fener gibi - sallanıyordu | birer kâğıt | galiba! | Ben Fatihteki bı | yaşamıya basl: Jh—'ım meneden apartıman mukavele- | ENİ taşınacağı — kışlık a. partımanın mukavelesini, önüne bir gaxete gibi sermiş. dal- gın dalgın düşünüyordu. Bu adam, yeni hayata pek düşkündür. Uğrunda berhangi bir fedakârlıktan cekinmiyeceği. ni bilirim. Böyle bir adama, a partımanın kirası pahalı mı gel, miş diye aoramazsınız?. Her hal- de başk ci İh Mukavele $art an haı.luı..u beğenmedin Derit bir göğüs geçirdi ve Apartımanlarda — yaşamıya Ben samimi bir l'lıLanı.l'Jkl_.ıım; açıkça novll;)v. rum. Taşındığım apartımanların oda tertibatır:, mini mini mul fağını, terkos, havagaz “elektrik esisatmıın en mükemmel lde u.ıuıi'aı'ıı bir yana bıra, rtrmanda amanın eftun eden tarafı, bany'or ama hak verdim. Mor başlıca şartı da te. tik usullerle temin e. den ve her zaman için emre ha> zır bulunan banyo tesizatına el bette maftun olacaktır. — Hakkın var, dedim. Ve sö. zü. ona bıraktım. — Hakkım var amma birader, yeni mukavelename beni büyük bir zevkten mahrum ediyor. — Ne gibi? — Ne gibi olacak? Apartıma nn banyosunda kiracıdan başka kimsenin yıkanamıyacağını şart koşuyor. — Yok ca — Fıvıt lııtr asından ban yo kullanmıya taallük eden mad- | deyi okudum. Hakikaten öyley Daha iyi ya, dedim. Hem at edersin. Hem ban. yon u—mır kalır Onun teessürü devam ediyor- | du: — Fakat gel, bir de bana sor. a vadigârı ko, nağımı oda oda Kürdlere kiraya verdikten sonra, işlerimi de yo- lüna koyüup — “apal hayatı” zaman, yn ettike tetlerin dostlartma her tel hoaşuma giden çe verdiği şu cevap olurdu: “Bav şimdi banyo ahyorlar efendini. On beş dabika sonra telefon öder misiniz”” bu cevap beni, modern hayatın en sevimli cilvelerinden biri olarak meftun ederdi. De mek ki, derdim; asrf olmak, her şeyden evvel banyoya girip çık. maktır. Ve bu zevki tamamla- mak İçin, ara sıra telefon çalın ması lüzımdır. Hemen hizmetçi- yi koşturup: “Banyodalar efer dim!” cevabını verdirecek ve çı. pil çıpıl suyun içinde biraz daha çırpınacaksın. Edebi Roman sıine . dair Gülmemiye calışryordum. Mu, hatabım devam etti: — Bazan banyoda olmadığım zaman bile, hizmetciye “banyo dalar!” dedirttiğim olmuştu. Bu suretle asri hâyata pek düşkün sık sık banyo yapan bir adam ol .lu;'_unı anlaşılryordu. -'F man şarinamesiyle Banyon var ya ernm—ndı oturan adı ci bir zevki de, ban! kalarına gösterebilmektir. FHır sat düştükçe banyodan bahset. mek, onun retik renk porselenle rini, sıcak ve soğuk suyunu, sün. gerini, kokulu sabunlarını ve k: uçuk terliklerini, aynasını, du: nu ve hattâ bir ince münasebet bulup — kapalı şekilde — tır letinin hususiyetlerini bile « mak; yazadığımız hayatın vük. sek fenni kolaylıklarıma. — temiz, parlak şatafatma işaret etmek filhakika bir zevktir. — Hattâ büfül gösterme bile — Hay ağzını öpeyim. Nası da bildin.. Hattâ bu | gelen giden mizafire bi g termek bile, benim modern aparttman hayatı oyanların başlıca iftihar vesilesidir ye sim di bakın, mukavelenamenin şu şartı insanın carını Erkmaz miı7 Gerçt banyo dairesini başkaları- na göstermeyi meneden bir ka, yıt yok.. Yok amma, yıkanma- larına müsaade etmiyor. Sen de buna - fırsat vermez. «€n? Yerinden — Ne den Benim ban safire baht rnıqı bı.ııAıııııh hıuuındın air latıp — ikram etmek imkânı dıı varken — propagandamızı yarı da bırakmak g iğe yaraş. maıyan bir münasebetsiztik olur. Bilükis bahsettiziln l»mvımur. sıcak ve serin & şid - detli bir yağmur a.ıgrmğmı an. diran duşundan ve — gicir gicir porselen döşemesi üzerinde âde- | ta danseder gibi yürüyerek, a8 rikgin en tatlı nimetlerinden mi. safirlerime tattırmak isterim. Ba- na gelen misafire, her gşeyden ç ür; siyasetten bahseder: kat banyodan söz acmazsam, yaşadığım hayatm saltanalı na, mına hiç bir şey söylememiş o lurum; içimde bir ukde kalır Diyebilirim ki her türlü teçhiza ti modern apartımanlarda yaza, nan hayatın cakası ne asansör, | ne kalorifer; ne de balkon ve ta- | siyle değil de Bbanyosuyla mıştır. DıkLııl etmez mi, vakit, İMRALIİ ın yaprakları arasından süzülüp dökü- kırıntıları sessizliğin içinde elbise- in üstünde, ellerinde — yüzlerinde, yer- ümıadafıın oluyor ve sanki mebhtabı len çekiniyorlar gibi yavaş yavaş . met Dündarın hastaneden ayrılmış tda vazife almış olması Selma Tom fazla alâkadar etmişti: İstanbul dıemda çalışabilmenize pek oldum, dedi, İmralr gibi sasız bir cemiyet hayatımım nimetlerinden u- € ve sır£ idealinizin yolunda -çalışmaktan h zevk icinde yaşıyabilmeniz beni fev: sevindirdi hmet Dündar bu şözlerde: “Sizinle ce Anadolu — kasabalarından birinde gu ve ideal birliği içinde mesut kendi- pekilâ memleket hizmetine verebilir müânâsını buldu. ideki mahkümlardan, işledikleri Un içtiami ve ruhi sebeplerin” dilmeğe başlanmıştı. Selma Tom: Dündarın İmralı etüdlerine karşı alâka duyuyordu. hekim, — konuştukça kadının ıçumııyut, terbiye lııHınnde ol Bi SA dukça engin bir selâhiyetle istenilen bahis te malümat sahibi göründüğünü,hattâ mü tainalar söylediğini dikkatle ve ehemmiyetle farketti ve bir fikir kadını ile konuşmak evki için bu seyahate katlanmız olduğunu hatırlayarak tahmin ve tasavvurunda ya nılmamış olduğu için ayrıca memnuniyet duydu. Fatma öğretmen sıkılmıştı: — Bu hanım, her ay maaşınm yarısı nı İatanbula kitapçılara gönderir; dedi, her posta kucak kucak mecmua, gazete, kitap getirtir. Bu kadar fazla okuyup da ne ola cak bilmem... . Kızım, köy hocasımdan ünir versiteye profesör yapmazlar! Sonra asıl söylemek isteyip de sakladığı cümleyi hususi bir ehemmiyetle harcarlı Üc ay ayrılrktan sonra birbirinize söy lyecekleriniz bunlar mıydı?.. Mahkümlar içtimal tesirler, psikolojik sebepler, yok bil mem ne... Tuhaf insanlaramız doğrusu ! Selma Tomrul . berrak, temiz gü- zel ve ahenkli bir kahkaba ile güldü. Ge- cenin sessizliği icinde mehtapta ağacların altımda bir billâr parçaomım sıra sıra mer - sona | | “ah eve :ı&—m de bir düş yapr Bam” diye herkesin içinde yük- sek sesle söylendikleri zaman, kendilerini işitenlerin yüzüne na, sıl baygın baygın bakarlar. Sa, bahleyin işleri başına biraz ger cikseler. geç kaldıklarını — söyle- | mez de, “banyo almadan çıka- mazdım” tefahürünü savururlar. l'un[;ırda'ı birine, merak edip de, ve gidince ne — yaparaı. | sorsanız, hakikatte a dişlerini k yorgun argın uy. | ği halde, vücudunu | ğuşturup ağzij | öleri çıkararak: “Bir temiz dııı yaparın; sonra kitap okurum” | martavalmı uydurur... Ben açık | konuşurum., . gLN AA Bu adam, hakikaten açık kor tuşuyordu. Gölüncüğünü affet- ecek kadar açık ve fatlı.. Hem sözlerinde, yaşadığı hayatın im. kânlarından başkalarını da fay- dalandırmak gibi — biraz fazla, câ geniş — fakat zararı tama- men kendine ait bir diğergamir Rin eseri vardır. Evine yaptan tolefonda, hiz. metçiyi, “şimdi banyodalar” di- ye konuştururken, hiç olmazsa bir banyosu var. Ya telefon çal, dığı zaman “çamaşıra yardım ettiği halde” “Öperete gitli” diye cevap verdiren kerlibilk. kocalara ne dersiniz? Dışı kalaylı, İçi alaylr züppe re ne dersiniz? Piyasanın en kırymetli salon otomobillerini alabildiği halde, “nazar değmesin” diye, radyatö. | rüne mavi boncuk, tekerleğinin | yarına sarmısak - pabuç natıran eni zengine ne buyrulur? HÜBSREV HİDAYET Almanlar | Tobruku hiç bir zaman alamıyacaklar | parktaki ikametgühmdan Bütün kumandanlar bu fikirde | başityacağı ve nutkun 15 Aakika sü. Sidney, 23 (AA) — — Afrikedan gelmekte olan general Mac Kay Bid | neye MuVSRalatinda düşenanın Tobrus | ku hiçbir zaman almağa — muvadlak olamıyacağını ve — genera! Sir Tomaş Biamey ile diğer — kumandanlarm d4 | aynı noktal nazarda olduklarını söye lemiştir, Genermi sözlerine şgunu âve etmiş. tir. Arvusiralya kıtalarının — Damurda yaplıkları hücum — neticesindedir. ki Büriye mütlarekesi vukubuldu. Ve A merikan tayyaze ve taakları bu u. Y | miatir. su barda- | b | bu, Berlinin REFİK AHME SEVENGİL Almanva bulunmadı Bır lıvıcre âazcht.egemm xrı tekııp ediliyor Berlin, 28 (A.A.) — Yarı ves- mi bir kaynaktan bildirillyor: İsviçrede çıkan “Gazette de | Lausaune” de Almanyanm sulh | imkânlarını yol aük Üzere gü. ya bazı tesebbüslerde bulundu guna dair bir kayıt intişar et. | Londra, 23 nezareti bü vasını zehirle- etı man hariciye haberi hmmı hav nde gu &, yor ki, ha “NSELİ | rajl olma bi ba- | at lisan Bi R değmez. Berlindeki bir dan gazı ye tarikiyle yapıl ıı'm münhasırarn ınuh.mırın ma” Amerika Rusyaya tayyare gönderdi Londra, 28 (A A.) — Ruzvelt Kzazetecilere beyanatmda, Amari. | kada harp İmalâtınm tahminlerin fevkinde olduğunu, yüzlerce tan, kım İngitereye toslim edildiği, birçoklarının da yakın şarkta çok iyi hixmetler görmekte bulundu « ğu, temmuz ayı zarfında 1465 tayyare İmal edildiğini, Amerika fabrikalarının aakeri tayyare plân larmı miltemadiyen tekemmill et- tindiğini söylemiztir. Rusyaya bir miktar Amerikan tayyaresi vazmıştır. Birçok layya, reler de yoldadır, Bu — tayyareler | Aladka yoliyie Rusyaya gönde « rilmektedir, Sovyet Rusyanın Amerikaya &l | parişleri bir milyar dolart bulmmuş. tur. Bu siparişlerin yüzde onu bir kaç hafla sonra teslim edilecek « tir. Sovyetlerin tayyare banzini hakkındaki bütün talepleri karşı - ianmıştır. Ruzvelt Bir eylülde Amerikalı- lara hitap edecek Navyork, 28 (A.A.) — Keisicumhur Razvelt, 1 eylüi pasartesi günü Hayd radyo ile adecaktir, te sutkuna Amerikan milletine hitap Reisitumhur anat 1748 recefi tahmin edilmeklesir. 1 eyfül Armerikada Iş bayramı ola. rak tesit edilmektedir. General Vavel ingılız Kralının Başya- v rliğine tayin edildi Lamtra, 22 (AA.) — Kral genersl Vaveli başyaverliğine tayin — etmiştir. Bu fayin general Vavelir gimdiki va. zifesinde hiçbir değişikliği tazammun eylememektedir. 610 ler söylerler?.. azan: mek istedim. Suriye ve Lübnanın bul üsulünü Ce $ lamıs olduklarından rüz ettirmek lâzmmee ei ve Lübnana Tran Ü l lacak navisert verilmesi, n ithalât lisansınifi | ğinden verildiği veya lisansa lüzum kalmı nrtazammun etmez- Simalde aöğü* ı Voroşilof *" dusunun g7 vesikalar! Almanların geçmiş Berlin, 28 (A4, ' Soövyet orduları kası başkumandanı roştlofa ait evrakı göt yare, alçaktan uçarkeli | rın muvakkat bir uyw' a "x civarında, :âıot den Alman piyadesi | inmiye mecbur cdılm#" Tayyarede Sovyet dınızuıı ait mühim nana Suriye ve Lübf” Düşmandi" tamamel temi zlend’ (AAJ | tos tarihli emirname x ği reamen bildirilme Suriye ve Lit v sevkiyal, İraf V z cmek sartiyle, DERİ le naviserte tâbi olmil Caamafih “Suriye makamları berhnn:l yi ow’ TP M ml’ ow' MM gizli Muğla, 23 (A.Ar -I rin kırma işi bitmek blh’ 'Tütünlerde hiç bir ha& tur ve geçen seneve leri daha açık nm’ısdf dı]ulındı:kı bütün tülün si 5 milyona yakındır. nazerif, Vümah z 628 320 9.06 12900 L3a aa — Ben işte onun için bugün rgnp Hanımı görüp sıhhatte olduğunu o: ten sonra yine beni getiren otomobille merler üzerinde yuvarlanıp gidişini andıran bir ses işitildi. Ahmet Dündar bir taraftan bu gülüşün güzelliğine alükadar olmakla beraber, bir yandan da Fatma öğretmenin Sözlerine ehemmiyet verdi. Demek bu ka dm Ahmet Dündarla Selma Tomrul arasın da bir ask bulunduğu fikrindedir. İki has retlinin — birbirlerine kavuştukları zaman ilimden, fikri mevzulardan, realiteden filân bahsetmelerini abes buluyor; hülya ve sev- gi dürürken, şiir ve heyecan dururken ilim ve realite... Bu Fatma öğretmenin hakkı var! 8 Ahmet Dündar ve Fatma öğretmen, Selma Tomrulu getirip evine bıraktıktan sonra kaplıcadaki odalarıma dönüyorlar. Fatma öğretmen: — Bakalım, ihtiyara kapıyı nasıl açt racağız?., diyor, burada bu aaatlere kadar dışarıda kalmak âdet değildir. Kim bilir ne ler söylerler bizi micin... Ahmet Dündar da Pmareik köyüne gelirken bunu düşünmüştü: Köm — bilir ne eai düe — Geldiğinize iyi ettiniz, oi'“"' (Fatma öğretmen dil alışıklığı neticesi kese “ağlum,, diye hitap ederdi; hati cende çenber sakallı kaplıca sahâbi ile k' şurken de “Hacı ağa, oğlum...,, diye etmişti de ihtiyarı kızdırmıştı; doktorlâ larındaki yaş farkının pek o kadar faz! madığımı farketmiyerek devam etti:) lum, Dündar Bey; geldiğinize iyi İstanbuldan döndü döneli üc aydır elma sizi görmüş, deli divane ağzından düşürmüyor; sabah akşam nuzu bekliyor. Görüyorum ki siz de karşı alâkasız değilsiniz. Allah mes bir an evvel başgöz olun da dile d dedikodu uyandırmadan bu mesele de ledilsin; siz ne düşünüyorsunuz? Ahmet Dündar bu hususta henüiz bir karar vermiş değildi; buraya geldi sabahtanberi bu cinsten düşünceler a g5 iye F di Poğ gııi' ohnw-" Kf v "et ut etsif' M * meşgul etmiyor değildi; fakat kendi kendi — sine kaltp da uzun uzadıya düşünmek. radan pişman olmamak için esaslı zalarla yorulup öyle karar vermek du, mülâha'- - istiy J.:î '